Aile ilişkileri kariyer tercihi üzerinde nasıl bir rol oynuyor? Doğru kariyer seçimi yapabilmek için nelere dikkat etmek gerekiyor? Kariyer seçimi yaparken, kariyer danışmanlığı almak neden önem taşıyor? Birçok yaklaşıma göre, aile ilişkileri ve anne – çocuk bağlanma ilişkisi kariyer seçimleri üzerinde etkili oluyor. Bireyin, doğumundan itibaren bulunduğu ekosistem ve çevresel etkiler kariyerini etkiliyor. Bu nedenle özellikle çocukluk dönemi ve aile ilişkileri kariyer süreçleri için önemli bir rol oynuyor.

Kariyer seçimi yaparken “eklektik” diye tanımlanan bir strateji ile karar vermek gerekiyor. Eklektik yaklaşım bir diğer adıyla bütüncül yaklaşım olarak da adlandırılabiliyor. Bu yaklaşıma göre çeşitli ekollerin teknikleri harmanlanıyor. Kariyer danışmanları, kariyer tercihi için sadece bir yaklaşım çerçevesinde değil; birkaç yaklaşımı kullanarak değerlendirmede bulunuyor.

Psikanaliz biliminin kurucusu, Sigmund Freud’a göre sağlıklı bir kariyer kurgulayabilmek için ruhsal anlamda sağlıklı olmak gerekiyor. Mental Health diye tanımlanan ruhsal sağlık, sağlıklı bir kariyerin de anahtarı konumunda oluyor. Ruhsal sağlık aynı zamanda kişinin ailesiyle, arkadaşlarıyla kurduğu ilişkiler üzerinde de doğrudan etkili oluyor. Bu durum duygusal ilişkiler açısından da geçerli görülüyor. Bugün Türkiye toplumunda ve dünya genelinde erteleme, öteleme davranışlarıyla çok sık karşılaşılabiliyor. Bu noktada; bireyin sağlıklı ilişkiler kurup kuramadığına öncelikli olarak bakılması gerekiyor. İkinci olarak yetişkin bireyler için sürekliliği olan bir işe sahip olması benzer biçimde etkili oluyor.

Kariyer Danışmanlığı ile Doğru Kariyer Tercihi !

Doğru kariyer seçimi yapabilmek için öncelikle kişinin ruh sağlığının ne düzeyde olduğunu görüyor olmak gerekiyor. Ardından; bireyi, eklektik (bütüncül) yaklaşım çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. Bu noktada; kariyer danışmanlığı bireyin tercihlerinin şekillenmesi noktasında önemli bir rol oynuyor. Yani bireysel değerler, yatkınlıklar, yetkinlikler, beceriler daha sonra değerlendirilmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle bireyin sağlıklı bir yaşam düzeyi olup olmadığına bakmak gerekiyor. Temel itibariyle ruh sağlığını değerlendirmek gerekiyor. Fiziksel ve duygusal açıdan bir değerlendirmede bulunmak önem taşıyor.

Çok zeki ya da yetenekli insanların başarısızlıklarına şahit olunabiliyor. Geriye dönüp bakıldığında bu bireylerin çocukluk dönemlerinde sevgisizlik yaşadıkları ortaya çıkabiliyor. Elbette bu durum kariyer tercihi ve süreçlerini doğrudan etkiliyor. Çocukluk döneminde kendini yeterince ortaya koyamayan birey çekingen davranışlar sergileyebiliyor. Sürdürebilir, direnci yüksek işlerde yer alamadığı görülebiliyor. Bu anlamda çocukluk dönemi çok özel bir dönem olarak kabul ediliyor. Bebeklik ve çocukluk döneminin çok özel dönemler olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

Kariyerin yalnızca iş hayatını kapsayan bir kavram olarak değerlendirilmesi doğru bir yaklaşım değil. Kariyeri bir bütün olarak ele almak gerekiyor. Yani doğumdan, ölüme kadar geçen bütün bir yaşam kariyer ile doğrudan ilişkilendirilebiliyor. Bireyin genetik yapısından, çevresel koşullarına, yaşadığı coğrafyaya kadar birçok unsur kariyer süreçlerini etkiliyor. Aileyle kurulan ilişki, anne – çocuk ilişkisi ve bedensel gelişim anlamında çocukluk dönemi ayrı bir önem taşıyor. Kariyer süreçleri aile ilişkileri bağlamında değerlendirildiğinde çocukluk dönemine odaklanmak faydalı olabiliyor.

Kariyer Testi ile Doğru Kariyer Tercihi Yapmak!

Bireyin ruhsal sağlığının değerlendirilmesinin ardından elbette; ilgi alanları ve yatkınlıklarına bakmak gerekiyor. Bu noktada kariyer testi ve stratejik yetenek yönetimi devreye giriyor. Kariyer testi ile bireyin ilgi alanlarının doğru tespit edilmesi mümkün oluyor. Böylelikle birey geleceğini kurgularken doğru seçimler yapabiliyor. Kendini doğru alanda konumlandıran bireyin, değer üretmesi mümkün hale geliyor. Doğru alanda konumlanan birey yaşadığı toplum ve dünya için de değer üretebiliyor. Potansiyelini tam anlamıyla gösterebilme olanağı buluyor ve daha yüksek bir performans ortaya koyabiliyor. Stratejik yetenek yönetimi bir anlamda bireyin harcadığı çabanın boşa gitmemesini sağlıyor. Başarılı bir yol haritası çizebilmek ve doğru bir kariyer kurgulayabilmek için kritik önem taşıyor.

Kariyer tercihi ve süreçleri hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikoloji, eğitim ve kariyere dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Yaşam boyu kariyer gelişimi için kariyer danışmanlığı neden önem taşıyor? Kariyer danışmanlığından faydalanmak, kariyer süreçlerini nasıl etkiliyor. Kariyer danışmanlığı, 21. yüzyılın en fazla ihtiyaç duyulacak alanlarından bir tanesi olarak görülüyor. Kariyer süreci yalnızca iş yaşamını kapsamıyor. Kariyer sözcüğü, Latincedeki; “currere” fiilinden türemiş bir sözcük olarak biliniyor ve koşmak anlamına geliyor. Bireyin genetik alt yapısının dahi kariyer süreçleri üzerinde etkisi olduğu biliniyor. Yani aslında doğumdan ölüme kadar uzanan süreç bir bütün olarak kariyer gelişimi üzerinde rol oynuyor.

Psikolojinin alt yapılarına bakıldığında, bireylerin 7 yıllık süreçlerde bir evinim geçirdiği görülüyor. Bunun 9 aylık süreci anne karnında geçiyor. Bebeklik ve çocukluk dönemi fiziksel gelişimin en iyi halini yansıtıyor. Bu süreci ergenlik dönemi izliyor. 21 yaş itibariyle, karar verme mekanizması ön plana çıkıyor. 28 yaş ve sonrası dönem genç yetişkinlik dönemi olarak ifade ediliyor. Genç yetişkinliği orta yaş ve ardından yaşlılık dönemi izliyor. Tüm bu süreçler yaşam boyu kariyer gelişimi için birer basamağı oluşturuyor. Kariyer süreçleri bu geçiş dönemlerinden etkileniyor. Bu nedenle kariyer sözcüğü koşmak fiilinden türüyor. Kariyer böyle bir yapı içinde değerlendiriliyor.

Kariyer diye tanımlanan süreç yaşam boyu öğrenmeyi kapsayan uzun bir dönemi içeriyor. Bu dönem içinde birey, mekansal anlamda ve zamansal anlamda bir akışa sahip oluyor. Dünyada bulunan her canlının bir yaşam döngüsü olduğu biliniyor. Bu yaşam döngüsü içerisinde her bireyin bir yaşam halkası bulunuyor. Bu anlamda, kariyer süreçleri ile ilgili değerlendirmeyi bu çerçeve içerisinde yapmak gerekiyor. Yani yalnızca iş hayatını kariyer kavramı içinde değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmuyor. Bireyin aile ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri, duygusal ilişkilerini bütünsel olarak ele almak gerekiyor.

Yaşam Boyu Kariyer Gelişimi ve Kariyer Fırsatları

Bireyin kariyerinde fırsatların önemli bir yere sahip olduğu biliniyor. Bu kapsamda fiziksel fırsatlardan da söz etmek gerekiyor. Örneğin; uzun boylu bir bireyin basketbol alanında kariyer yapabilmesi fiziksel fırsatların sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, maddi ve kültürel olanakların kariyer süreçleri üzerinde etkili olduğu görülebiliyor. Evinim süreçleri içerisinde bireylerin karakteri de oluşuyor. Karakter ve kişilik kısa bir süreç içerisinde ortaya çıkmıyor. Her dönem bireyin karakter oluşumu üzerinde rol oynuyor. Karakter sürekli ve dinamik bir biçimde gelişebiliyor. Yaşanan olumlu ve olumsuz süreçler bireylerin değerlerini, karakter yapılarını etkileyebiliyor. Yaşam boyu kariyer gelişimi de bu süreçlerin tamamıyla ilişkilendirilebiliyor.

Bireyin okullar, hastaneler, bankalar kurumlarla kurduğu ilişkiler kariyer sürecinin bir parçası oluyor. Benzer bir şekilde kullanılan ürün ve hizmetler bu ilişkiler çerçevesinde değerlendirilebiliyor. Kişisel gelişim kariyer süreçleri üzerinde önemli bir rol oynuyor. Bu anlamda bir diğer önemli unsur tanınmışlık olarak karşımıza çıkıyor. Bireyin kariyeri anlamında en önemli unsurlardan biri tanınmışlık olarak görülüyor. Bu durum yalnızca belirli bir dönemli değil bebeklikten yaşlılığa tüm dönemler için geçerli oluyor. Akıllı çocuk, inatçı keçi gibi tüm tabirle bu kapsamda değerlendirilebiliyor. Bu tanınırlık durumu, eğitim yaşamını, iş yaşamını da etkileyebiliyor.

Yaşam Boyu Kariyer Gelişimi ve Ekosistem İlişkisi

Birey, bulunduğu ekosistem içerisinde bir akış içinde hayatını sürdürüyor. Fiziksel, duygusal, entelektüel ve inanç bedenini oluştururken bu ekosistem bireyi etkiliyor. “Nature” olarak tabir edilen bireyin tabiatının dışında maruz kaldığı çevresel koşullar, bireyin kariyer gelişimini etkileyebiliyor. Ağrı’da yaşayan çocukların kayak yapmayı bilmeleri, deniz kenarında yaşayan bir gencin balık tutmayı bilmesi bundan kaynaklanıyor. Bulunduğu ekosistem bireyin becerileri, yatkınlıkları, kariyer süreçleri üzerinde rol oynuyor.

Bu akış içerisinde, bireyin ilgi alanlarını, becerilerini, yeteneklerini doğru tespit edebilmek önem taşıyor. Kariyer danışmanlığı, tam da bu noktada devreye giriyor. Kariyer rehberliği ile bireyin becerilerini şekillendirmek doğru alanlara yönlendirmek mümkün oluyor. Yaşam boyu kariyer gelişimi için doğru seçimler yapmak gerekiyor. Çünkü; kariyer planlama sürecinde yapılan seçimler tüm yaşamı etkileyebiliyor. Bu anlamda kariyer planlama sürecinde uzman yardımı almak kritik bir önem taşıyor.

Kariyer bir puzzle olarak düşünüldüğünde; eğitim hayatı, meslek hayatı, ilişkiler bu puzzleın parçalarını oluşturuyor. Doğru parçaları doğru noktalara yerleştirebilmek ve bir bütün oluşturabilmek kariyer söz konusu olduğunda uzmanlık istiyor. Bölüm seçiminden, üniversite seçimine, meslek seçimine tüm süreçlerde doğru bir yol haritası izlemek gerekiyor. Bu yol haritasını kariyer rehberliği ile çizmek yolda ilerlerken problemlerle karşılaşma ihtimalini en aza indiriyor. Bireyin, fark yaratabilmesi, değer üretebilmesi ancak bu şekilde sağlanabiliyor. Yaşadığımız yüzyılın sorunlarına çözüm bulabilen bireyler yetiştirebilmek için taşları doğru yerleştirmek gerekiyor. Geleceği kurgulamak, geleceği şekillendirmek, dünyayı daha yaşanır kılmak ancak böyle mümkün olabiliyor.

Yaşam boyu kariyer gelişimi hakkında bilgi almak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikoloji, eğitim ve kariyere dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Kariyer hayatı için üniversite mezunu olmak neden önem taşıyor? Öğrenci adaylarının kariyerlerini kurgularken neleri dikkate almaları gerekiyor? Üniversite kişisel gelişim süreçlerini nasıl etkiliyor? Doğru üniversite seçimi yapabilmek için nelere dikkat etmek gerekiyor? Geleceğin meslekleri ve mesleklerin geleceği kariyer seçimleri üzerinde nasıl bir rol oynuyor? Bölüm seçimi yapacak olan öğrenciler nasıl bir rol izlemeli?

Birçok öğrenci kariyer hayatını yalnızca iş hayatı, çalışma hayatı olarak değerlendiriyor. Aslında kariyer olarak tanımlanan kavram; yaşamın birçok alanını kapsıyor. Aile ilişkileri, sosyal statü, arkadaş çevresi, ait olunan gruplar gibi birçok unsur kariyerle doğrudan ilişkilendiriliyor. Bu anlamda doğru kariyer seçimi yapabilmek kişinin tüm yaşamı için kritik bir noktayı oluşturuyor. Kariyer hayatı ve bu sürece doğru atılacak adımları aslında lise yıllarından itibaren belirlemek gerekiyor. Öğrencilerin ilgi alanları ve yatkınlıklarını saptamak ve bu doğrultuda bir yol haritası çıkarabilmek önem taşıyor. Bölüm seçimi, üniversite seçimi gibi kritik kararların bu dönemde verilmesi gerekiyor. Böylelikle doğru zamanda doğru adımları atarak hedefe ulaşmak mümkün olabiliyor.

Bir yol haritası belirlerken kariyer danışmanlığından faydalanmak önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Dünya hızla değişiyor ve geleceği kurgularken değerlendirilmesi gereken dinamikler farklılaşıyor. Doğru seçimler yapabilmek için kısa vadeli planlar halinde gelecek 60 yılı planlayabilmek gerekiyor. Bu süreçte geleceğin meslekleri ve mesleklerin geleceği hakkında doğru öngörüler ortaya koyabilmek önem taşıyor. Elbette öğrencilerin bunu tek başına başarabilmesi her zaman mümkün olabiliyor. Bu anlamda uzman yardımına başvurmak doğru bir yaklaşım oluyor. Peki; üniversite mezunu olmak kariyer hayatını nasıl etkiliyor? Üniversite eğitimi almak neden önem taşıyor?

Kariyer Hayatı ve Üniversite Eğitimi Arasındaki İlişki

Bir öğrencinin lise ve üniversite eğitiminin yaklaşık 8 – 10 yıllık bir süreci kapsadığı biliniyor. Günümüzde üniversiteden mezun olan bir öğrencinin 40 ile 60 yıl arasında değer üretmesi bekleniyor. Değer üretebilmek ve fark yaratabilmek 21. yüzyılın en önemli anahtar kelimeleri olarak karşımıza çıkıyor. Artık öğrenci adayları eğitim süreçlerinde, başvuru ve kabul aşamalarında bu doğrultuda değerlendiriliyorlar.  Benzer bir durum kariyer süreçleri için de geçerli oluyor. İş hayatı ve çalışma hayatı için adayların potansiyeli değerlendiriliyor. İçinde bulunacağı iş alanında ne ölçüde değer üretebileceği ve ne ölçüde fark yaratabileceğine bakılıyor. Peki; üniversite mezunu olmak kariyer hayatı üzerinde nasıl bir rol oynuyor? Neden önem taşıyor?

Üniversite eğitimi aslında kariyer sürecinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Öğrenci adayları üniversite hayatları sürecinde akademik bir donanım elde ediyorlar. Ancak üniversite eğitiminin yalnızca akademik bilgi ve birikimden ibaret olmadığını bilmek gerekiyor. Üniversite öğrencilere farklı bir bakış açısı sunuyor. Kişisel gelişim anlamında önemli bir katkı sağlıyor. Kendi ayakları üzerinde durabilme fırsatı veriyor. Üniversite eğitimleri süresince değer üretmeyi başaran öğrenciler bunu kariyer hayatına da yansıtıyorlar. Kimi öğrenciler kendi girişimlerini hayata geçiriyorlar ve 21. yüzyılın ihtiyaçlarına bu şekilde çözüm üretmeyi seçiyorlar. Üniversite mezunları için daha geniş bir istihdam alanı olduğu zaten biliniyor. Üniversite mezunları akademik yaşantılarını devam ettirerek AR-GE süreçleri içerisinde yer alabiliyorlar.

Kariyer Hayatı Boyunca Başarıyı Yakalamak İçin Nelere Dikkat Etmek Gerekiyor?

Peki; gençler kariyerlerini kurgularken nelere dikkat etmeli? Gençlerin gelecek 60 yıl için doğru bir planlama yapmaları gerekiyor. Bu noktada mesleklerin geleceğine odaklanmak önem taşıyor. Dünya dijitalleşmenin etkisiyle hızla gelişiyor, değişiyor, pek çok alan yeniden yapılanıyor. Bu değişim karşısında hazırlıklı olmak büyük bir önem taşıyor. Gelecekte; yapay zeka, makine öğrenmesi gibi alanlar ön plana çıkıyor. Birçok meslek biçim değiştiriyor. Mimarlık, tıp, hukuk, eğitim, mühendislik ve benzeri birçok alan bu değişimden etkileniyor. Bu anlamda mesleklerin yakın gelecekte nasıl bir yapılanma içinde olacağını doğru tespit etmek gerekiyor. Öğrencilerin becerilerini, yeteneklerini ve akademik birikimlerini bu doğrultuda şekillendirmeleri önem taşıyor.

Kariyer hayatı ve kariyer süreçleri hakkında detaylı bilgi edinebilmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikoloji, eğitim ve kariyere dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Bilinçli Farkındalık ya da bir diğer adıyla Mindfulness, kişinin yaşadığı anın farkına varması anlamına geliyor. Bir diğer deyişle; şimdiki anın farkındalığı şeklinde ifade edilebiliyor. Bireyin yaşadığı anda hissettiklerini, düşüncelerini veya kendisi ve çevresiyle ilgili gerçekleşen olayları kavraması anlamına geliyor. Bu noktada kişinin yargılayıcı bir tavırdan uzak olması önem taşıyor. Yaşananları ve hissedilenleri, yargılamadan, değiştirmeden, olduğu gibi kavramak Bilinçli Farkındalığın temel noktalarından birini oluşturuyor.

Peki; Mindfulness ne işe yarar? Mindfulness tekniği, 1970’li yıllardan beri kullanılıyor. Bu teknik sayesinde anksiyete, depresyon, stres bozukluğu, panik atak gibi sorunların tedavisi mümkün hale geliyor. Buna ek olarak; bağımlılığın tedavisi içinde bu tekniğe başvurulabiliyor.

Bilinçli Farkındalık Neden Önemlidir?

İnsan; fiziksel beden, duygusal beden, entelektüel beden ve spiritüel bedenden oluşuyor. Bununlar birlikte; aile, arkadaşlar, kariyer, ait olduğu gruplar insanın yaşam biçimini, kişilik oluşumunu etkiliyor. Tüm bu olgular ile birlikte insan bir bütün olabiliyor. İnsan, fiziksel, duygusal, entelektüel ve spiritüel bedenini bütünselleştirebildiğinde bir denge yakalamak mümkün hale geliyor. Bu dört bedenin belirli bir noktada eş güdümlü olarak dengeye konulması, sıfır noktası olarak adlandırılıyor.

Mindfulness ne işe yarar?” sorusuna bu noktadan yola çıkarak yanıt vermek mümkün olabiliyor. Mindfulness pozitif psikoloji ya da pozitif nörolojiyi ifade etmiyor. Tam aksine; sıfır noktasını bulabilmeye olanak veriyor. Bilinçli Farkındalık, bireyin sıfır noktasında yer alabilmesini, dengede kalabilmesini mümkün kılıyor.

Tüm bireyler, bir yapının içerisinde hayatlarını sürdürüyorlar. Bu yapının içerisinde aile, arkadaşlar, okul ya da iş çevresi ve ait olunan gruplar bulunuyor. Tüm bunlar; dışsal yapının mikro kesimini oluşturuyor. Birey, yaşadığı dünyada elbette tek başına var olamıyor. Kendini bulunduğu ekosistem içerisinde var ediyor. Birey, Mindfulness tekniği çerçevesinde bir yaklaşım benimsiyorsa; dışsal yapıdan soyutlanmak imkansız hale geliyor. Birey aile yaşantısı içerisinde yaşadıklarıyla kendini şekillendiriyor. Okul ya da iş hayatında deneyimledikleri bireyin yaşantısına yön veriyor. Arkadaşlık ilişkileri, ait olduğu gruplara dair tecrübeleri bireyi doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla birey tüm bu yapı içerisinde tüm bu unsurlar ile birlikte sıfır noktasını yakalayabiliyor.

Bilinçli Farkındalık Tekniği

Bireyler, ekosistem içerisinde kendi tekniklerini oluşturuyorlar. Fiziksel, duygusal, entelektüel ve spiritüel bedeni, doğru bir akış içerisinde yönlendirebiliyorlar. Böylelikle; bir amaç doğrultusunda belirli bir noktaya ulaşmak mümkün olabiliyor. Mindfulness Tekniği, bu akış içerisinde bireyin dengeli bir yolculuk yapmasına olanak veriyor. Birey, bu akış içerisinde bir devamlılık yakalamayı başarabiliyor. Mindfulness, bu fiziksel, zihinsel, duygusal altyapıyı oluşturmada önemli bir rol oynuyor.

Bireyin bilinç düzeyi arttıkça, memnuniyet düzeyi de doğru orantılı olarak artıyor. Bu anlamda bireyin farkındalığının artması son derece önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Mindfulness, zihnimizdeki endişeleri uzaklaştırmamız noktasında yardımcı oluyor. İki nefes arasında farkındalıkla alınan bir nefes değişimin anahtarı oluyor.

Bilinçli Farkındalık hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Motivasyon nedir? Motivasyonu arttırmak mümkün müdür? Hangi yöntemler ile motivasyon artırılabilir?  Motivasyon harekete geçiren güdü, hareketi başlatan güç olarak ifade edilebiliyor.  Bireyin, belirli bir davranışı neden başlattığı, neden sürdürdüğü ya da neden sonlandırdığı da motivasyonla açıklanabiliyor. Motivasyon kavramı, bireylere amaca yönelik hareket edebilme eğitimi yaratan gücü ifade etmek amacıyla kullanılıyor. Motivasyon çeşitleri, içsel ve dışsal motivasyon olarak ikiye ayrılıyor. Bununla birlikte; temel ve günlük motivasyon, pozitif ve negatif motivasyon gibi motivasyon çeşitleri de bulunuyor.

Dışsal motivasyon; bireyin ya da amaca yönelik hareketlerin dışarıdan gelen uyaranlar sebebiyle gerçekleşmesini ifade ediyor. Bu noktada; motivasyonel uyaranlar, çeşitli ödülleri içerebiliyor. Örneğin; takdir kazanmak için başarılı olmayı istemek buna örnek olabiliyor. Bir tavşanın bir havucu yakalamak için harekete geçmesi dışsal motivasyonun başka bir örneği olabiliyor.

Peki; içten gelen motivasyon nedir? İçsel motivasyon nasıl tanımlanabilir? İçsel motivasyonu, dışsal motivasyondan ayıran nedir? İçsel motivasyon, bireyin dış etkenlerden bağımsız olarak harekete geçmesini ifade ediyor. Bireyin kendi yeteneklerinin farkına varması ve buna yönelik hedefler ortaya koyması bu kavram ile açıklanabiliyor. Bu hedeflere ulaşmak için bir ödül beklentisi veya zorlama olmaksızın harekete geçmesi içsel motivasyonu tanımlıyor. İçsel motivasyonun sağlanabilmesi için başarı dürtüsünün yüksek olması önemli bir noktayı oluşturuyor. İçsel motivasyonun ortaya çıkması bir hedefin ve bir yol haritasının varlığı ile mümkün olabiliyor. Bir başarı hedefinin olması, bu hedefe ulaşabilme isteği içsel motivasyonun temel kaynağını oluşturuyor.

Motivasyon Nedir? Motivasyonu Arttırmak İçin Neye İhtiyaç Var?

Motivasyonu sağlayabilmek için bir hedefin olması birinci derecede rol oynuyor. Ulaşılması planlanan bir hedef olmadığında motivasyonun tam anlamıyla gerçekleşmesi mümkün olamıyor. Bu durum başarı dürtüsü, başarı isteği ya da başarı arzusu şeklinde tanımlanabiliyor. Başarının hedeflenmesinin ötesinde başarıya karşı bir bağlılık duyulması önem taşıyor. Kararlılık göstermek ve başarıya duyulan bağlılık, bu noktada motivasyonu sağlayan ve arttıran unsurlar arasında bulunuyor.

Kararlılık göstermek ve inisiyatif almak motivasyonu arttırma noktasında önemli bir rol üstleniyor. Kararlılık hali bireyin harekete geçme sürecine katkı sağlıyor. Hedefe giden yolda kararlı bir duruş sergilemek motivasyonun artmasına yardımcı oluyor. Elbette bu noktada; iyimser olmak ve uyum yeteneğini güçlendirmek de önem taşıyor. Bununla birlikte motivasyonu sağlayabilmek ve arttırabilmek için konfor alanın dışına çıkabilmek de gerekiyor. Konfor alanının dışına çıkamama hali motivasyonu olumsuz etkiliyor. Erteleme davranışının ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Bu noktada dikkatli olmak gerekiyor.

Motivasyon Nedir? Başarıya Giden Yolda Motivasyonun Önemi!

Motivasyonu sağlamak için en önemli noktalardan biri ödül beklentisinin dışına çıkabilmek oluyor. Motivasyonun içten gelecek şekilde ortaya çıkması, bireyin hedeflerine ve yapabileceklerine odaklanması önem taşıyor. Bu noktada bireyin kariyer planını doğru biçimde oluşturup, hedeflerini belirlemesi gerekiyor.

Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse; üniversiteye hazırlanan bir öğrencinin not kaygısıyla hareket etmesi olumsuz sonuçlanabiliyor. Bu durum motivasyonu olumlu değil olumsuz etkileyebiliyor. Bu anlamda öğrencinin birincil hedefinin iyi notlar elde etmek olmaması gerekiyor. Öğrencinin elde ettiği iyi notlarla neler yapabileceğinin farkında olması önem taşıyor. Örneğin; iyi bir not ile yurt dışında üniversite okuyabileceğini bilmek motivasyonu arttırıcı bir unsur olabiliyor. İyi bir notla Türkiye’nin en iyi üniversitelerine yerleşebileceğini bilmek; öğrencinin notlarının yükselmesini sağlayabiliyor. Bu durum aynı zamanda “Motivasyon nedir?” sorusuna da bir yanıt oluyor. Öğrencinin bu hedeflerle yola çıkması motivasyonunun git gide artmasına yol açıyor. Böylelikle başarıya ulaşmak kolaylaşıyor.

Kısacası; bireyin motivasyonunu arttırabilmesi için bazen daha büyük hedeflere ihtiyaç duyulabiliyor. Bir öğrencinin yüksek notlar yerine, iyi bir üniversite eğitimini hedeflemesi motivasyonunu arttırmasına yardımcı olabiliyor. Böylelikle; öğrencinin her iki hedefine birden ulaşması mümkün hale geliyor. Bu anlamda; öğrenciye notlarını düzeltmelisin demek yerine; kariyer hedeflerine odaklanmasını sağlamak daha anlamlı olabiliyor. Kendi işini kurabilmek için, inovasyon odaklı bir üniversitede okuması gerektiğini bilen öğrenci harekete geçebiliyor. Bu anlamda; uzak bir geleceğe yönelik büyük hedefler belirlemek yakın gelecekteki hedefler için motivasyonu arttırabiliyor.

Motivasyon nedir?” sorusuna daha detaylı yanıt alabilmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Doğru bir planlama ile doğru kariyer seçimi yapmak mümkün mü? Kariyer danışmanlığı neden önemli? Stratejik yetenek yönetimi ve kariyer testi doğru seçim yapma noktasında nasıl bir rol oynuyor?

Günümüzde hem eğitim hem de kariyer seçenekleri anlamında önemli değişimler yaşanıyor. Üniversiteler ve meslekler şekil değiştiriyor, yeniden yapılanıyor. Bazı meslekler tamamen değerini yitiriyor, hatta ortadan kaybolmaları söz konusu olabiliyor. Bazı alanlar ise gün geçtikçe değer kazanıyor ve bu alanlar geleceğin meslekleri olarak adlandırılıyor. Bu anlamda doğru bir kariyer planlaması yapabilmek git gide zorlaşıyor.

Kariyer seçeneklerini değerlendirirken geleceğe bakabilmek önem taşıyor. Geleceğe dair dinamikleri anlayabiliyor ve değerlendirebiliyor olmak gerekiyor. Sosyo-ekonomik koşullar, teknolojik gelişmeler gibi pek çok unsuru eğitim ve kariyer bağlamında değerlendirebiliyor olmak gerekiyor. Bu anlamda kariyer danışmanlığı almak ve kariyer seçimi yaparken uzman yardımından yararlanmak önem taşıyor.

Aksi halde bireyin potansiyelini gösterebilmesi ve gerçekleştirebilmesi mümkün olmuyor. Yanlış seçimler başarısızlığı beraberinde getirebiliyor. Kariyer yolculuğunu yalnızca meslek hayatı olarak değerlendirmek yanlış bir tutum oluyor. Kariyer süreçlerini bir bütün olarak ele almak gerekiyor. Eğitim hayatı da kariyer sürecinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu anlamda yalnızca meslek seçimi değil; üniversite ve bölüm seçimi anlamında da son derece hassas davranmak gerekiyor. Günümüzde çok iyi üniversitelerden mezun olmasına rağmen işsizlik sorunu yaşayan bireyler olduğu görülüyor. Bu anlamda birçok kişi geçimini sağlamakta dahi zorlanabiliyor. Bu anlamda seçimlerin stratejik olarak yapılması önem taşıyor.

Kariyer Seçimi Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Her şeyden önce kariyer planlaması yaparken geleceğin meslekleri ve koşullarına doğru açıdan bakıyor olmak gerekiyor. Mesleklerin geleceği doğru bir biçimde değerlendirilemediğinde işsizlik, başarısızlık gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bu anlamda seçim yaparken uzman desteği almak birinci derecede önem taşıyor.

Doğru seçimler yapabilmek için elbette bireyin niteliklerini de doğru değerlendirebiliyor olmak gerekiyor. Yeteneğe göre meslek seçimi yapabilmek başarının anahtarı olabiliyor. Bireyin ilgi alanları, yetenekleri, yatkınlıkları ve isteklerinin tespit edilmesi önem taşıyor. Peki; bu nasıl mümkün olabiliyor? Bu noktada; devreye stratejik yetenek yönetimi ve kariyer testi giriyor. Stratejik yetenek yönetimiyle bireyin ilgi duyduğu alanların ortaya çıkarılması mümkün oluyor. Böylelikle elde edilen veriler doğrultusunda birey doğru alanlara yönlendirilebiliyor.

Yani stratejik yetenek yönetimi tam da adından anlaşılabileceği gibi yeteneği yönetmeye ve yönlendirmeye olanak veriyor. Bu anlamda mutlaka kariyer yolculuğuna başlamadan önce kariyer testi uygulanması tavsiye ediliyor. Bu sayede yeteneğe göre meslek seçimi yapmak mümkün olabiliyor ve birey doğru noktada konumlanabiliyor.

Geleceğin Meslekleri Neler Olacak? Kariyer Seçimi Yaparken Hangi Meslekler Değerlendirilmeli?

Peki; geleceğin meslekleri olarak nitelendirilen meslekler hangileri? Doğru bir kariyer planı yapabilmek için mesleklerin geleceğini nasıl değerlendirmek gerekiyor. Öncelikle dijital dönüşüm ve etkilerine odaklanmak gerekiyor. Çünkü; dijital dönüşüm birçok meslek alanının yeniden yapılanmasına ya da yön değiştirmesine neden oluyor. Birçok meslek alanı birbirinden etkileniyor ya da farklı alanlara entegre oluyor. Geleceğin mesleklerine bakıldığında yapay zeka, makine öğrenmesi, data science gibi alanların ön plana çıktığı görülüyor. Dijital medya ve pazarlama alanında önemli gelişmeler yaşanıyor. Birçok alanın dijitalleşmeye başladığı günümüzde dijital medya ve pazarlamanın ne kadar önemli bir konuma geleceği öngörülebiliyor.

Kariyer seçimi yaparken önümüzdeki 60 yıllık sürece odaklanmak gerekiyor. Elbette bunu yapabilmek için eğitim alanında uzmanlaşmaya ihtiyaç duyuluyor. Bu durum, meslek seçimi konusunda uzman desteği almanın kritik bir öneme sahip olduğu anlamına geliyor. Mimarlık, hukuk, mühendislik gibi alanlar gelecekte de var olmaya devam edecek alanlar arasında görülüyor. Ancak bu alanlarda da değişimlerin söz konusu olduğu biliniyor. Bu anlamda hukuk alanında Siber Güvenlik Hukuku gibi yeni dallar ortaya çıkıyor. Akıllı şehirler, sürdürebilirlik gibi unsurlar mimarlık alanını etkiliyor ve yeniden yapılanmaya zorluyor. Mühendislik alanında teknolojinin git gide daha da merkezi bir konuma geldiği görülüyor.

Kısacası seçim yaparken tüm bunları dikkate almak ve değerlendirmek gerekiyor. Bireyin kendi ilgi alanları ve yatkınlıklarının yanı sıra geleceğin dinamiklerine de bakmak gerekiyor. Toplumların ve dünyanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak seçim yapmak önem taşıyor.

Kariyer seçimi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Kariyer planlaması yaparken nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Hangi alanlar yükselişte? Hangi meslekler geleceğin meslekleri olarak görülüyor? Öğrenciler bölüm seçimi ve üniversite seçimi yaparken nelere dikkat etmeli? Dijital dönüşüm mesleklerin geleceğini nasıl etkiliyor?

Son dönemlerde alternatif enerji, yeşil teknoloji, data analizi gibi alanlarda önemli değişimler olduğu görülüyor. Dijital dönüşüm hemen her alanı etkisi altına alıyor. Elbette meslekler alanları da bu dönüşümden etkileniyor. Meslekler yeniden yapılanıyor, şekil değiştiriyor, değer kaybediyor ya da değer kazanıyor. Bu noktada; öğrencilerin gerek lisans gerek lisansüstü eğitim söz konusu olduğunda seçimlerini dikkatle yapmaları gerekiyor. Bu anlamda hem bölüm seçimi hem de üniversite seçimi yaparken iyi bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuluyor.

Kariyer Planlaması Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Kariyer planı yaparken öncelikle doğru bir eğitim planlamasına ihtiyaç duyuluyor. Öğrencilerin tercih ettikleri bölümlerin hangi konumda olduğunun dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda bölümlerin gelecekte hangi noktada olacağına bakılması önem taşıyor. Son dönemlerde blockchain gibi teknolojilerin ön planda yer aldığı görülüyor. Öğrencilerin yetkinliklerinin bu alanlarda yapılandırılması kariyer süreçleri için önemli bir avantaj sağlıyor.

Aynı zamanda tasarım alanının bir süredir yükselişte olan alanlar arasında yer aldığı görülüyor. Araştırmalara göre 13 insandan birinin tasarım becerilerine sahip olduğu biliniyor. Tasarım becerisine sahip olan öğrencilerin tespit edilerek doğru alanlara yönlendirilmesi önem taşıyor. Kariyer planlaması sürecini doğru ilgi alanları ve yatkınlıklar doğrultusunda yönetmek gerekiyor. Tasarım ve teknolojinin birleştiği alanların geleceğin meslekleri arasında önemli bir yere sahip olacağı öngörülüyor. Oyun teknolojileri bu alanlardan biri olarak kabul ediliyor.

Bilişim teknolojileri günümüzde dünyada en fazla alanı yönlendiren sektörlerden biri olarak kabul ediliyor. Bu anlamda, yapay zeka, data science ve makine öğrenmesinin çok önemli bir noktaya geldiği görülüyor. Bu durumun hem lisans hem de yüksek lisans düzeyinde geçerli olduğu biliniyor. Bu nedenle bu alanların çok dikkatle seçilmesi gerekiyor. Bununla birlikte; Analytics, Visual VR/AR gibi alanların da dijital dönüşümün etkisiyle değişime uğramaya başladığı görülüyor.

Dijital medya ve pazarlama öne planda yer alan bir başka alan olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde yükselişte olan ve gelecekte yükselişte olacak alanlar arasında yer alıyor. Oyun sektöründen, tıbbi araçlara kadar dijital medya ve pazarlamanın etkilerini görmek mümkün olabiliyor.

Kariyer Planlaması Sürecinde Ülke ve Okul Seçimi

Kariyer süreci planlanırken bölüm seçimi kadar ülke ve okul seçimi de önem taşıyor. Her ülke ya da her üniversitenin her alanda uzmanlaşması mümkün olamıyor. Dolayısıyla doğru bölümü, doğru ülke ve üniversitede okuyabilmek kritik noktalardan birini oluşturuyor. Özellikle temel bilimler alanında öğrencinin okul seçimi önem taşıyor. Yüksek lisans ve doktora tercihlerinin dikkatle yapılması gerekiyor.

Geleceğin meslekleri arasında dört büyük mühendislik alanı yer alıyor. Bu alanlar, elektrik elektronik, makine, inşaat ve kimya mühendisliği olarak sıralanıyor. Ancak; kimya mühendisliğinin bir bölümünün artık tıp alanına kaydığı ve bu alanda değerlendirilebileceği görülüyor. Bu dört alanı seçecek öğrencilerin dijital dönüşümü ve mesleklerin geleceğini değerlendirerek seçim yapması önem taşıyor. Bu alanlarda hangi üniversitelerin ön plana çıktığına ve hangi avantajları sunduğuna dikkatle bakılması gerekiyor.

Kariyer planlaması hakkında detaylı bilgi için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Eğitim, kariyer ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Stratejik yetenek yönetimi ve kariyer testleri ile üniversite kabullerinde başarıya ulaşmak mümkün olabiliyor. Öğrenci adaylarının üniversite, ülke ve bölüm seçimi yaparken doğru adımlar atmaları, başarıyı beraberinde getiriyor. Öğrenci adaylarının ihtiyaçlarına ve yeteneklerine cevap verebilecek üniversitelerde konumlanmaları önem taşıyor. Benzer bir durum kariyer sürecinin inşası için de geçerli oluyor. Doğru yol haritasını takip eden birey kariyer basamaklarını adım adım tırmanıyor. Bu süreçte kariyer danışmanlığı önemli bir rol oynuyor. Stratejik yetenek ve kariyer testleri doğru ilgi alanlarını tespit edilebilmesine olanak veriyor. Peki; bu süreç nasıl gerçekleşiyor? Stratejik yetenek nedir? Yetenek ve kariyer testleri neden bu kadar önem taşıyor?

Öncelikle, “Stratejik yetenek nedir?” sorusunu yanıtlayalım… Stratejik yetenek yönetimi, bireylerin yatkınlıklarının ve ilgi alanlarının tespit edilerek yönetilmesini ve yönlendirilebilmesini ifade ediyor. Böylelikle bireylerin yeteneklerini doğru noktada konumlandırabilmesi söz konusu oluyor. Bu durum hem bireyin gelişimi açısından önem taşıyor hem de kendini gerçekleştirmesine olanak sağlıyor. Performansını en üst düzeyde sergileyebilen bireyin değer üretebilmesi mümkün hale geliyor. aba Psikoloji, yetenek testi ve kariyer testi uygulamaları ile öğrencileri doğru alanlara yönlendirebilmeyi hedefliyor. Testlerin uygulanması ile yalnızca yetenek ve yatkınlıkların tespiti mümkün olmuyor. Aynı zamanda bireylerin eksiklerinin giderilmesi de sağlanabiliyor. Yetenekler güçlendirilebiliyor, beceriler geliştirilebiliyor. Peki; yetenek ve kariyer testi uygulaması ne şekilde yapılıyor?

Stratejik Yetenek Yönetimi ve Kariyer Testi Nasıl Uygulanıyor?

Yetenek Testi ve Kariyer Testlerinin uygulanması noktasında farklı bir metodoloji izleniyor. Bu süreçte bireylere birden fazla psikolojik test uygulanıyor. Testlerden elde edilen veriler doğrultusunda her birey için özel bir planlama yapmak mümkün olabiliyor. Bu planlamalar; 3, 6 ve 12 aylık olarak yapılabiliyor. Bu kısa vadeli planlar ile gelecek 60 yıl için bir yol haritası çıkarılıyor.

Kariyer danışmanlığı bu noktada büyük bir rol oynuyor. Çünkü planlama yapılırken bireyin ilgi alanları ve yatkınlıklarının yanı sıra; geleceğe de bakmak gerekiyor. Önümüzdeki 60 yıllık süreçte, meslek alanlarının nasıl gelişeceği ve değişime uğrayacağının değerlendirilmesi gerekiyor. Sosyo-ekonomik, kültürel, teknolojik gelişmelerin dünyayı nereye götüreceğinin öngörülebilmesi önem taşıyor. Elbette bu tespitlerin yapılabilmesi uzman eliyle mümkün olabiliyor.

Stratejik Yetenek Yönetimi Neden Önem Taşıyor?

Stratejik yetenek ve kariyer testleri, bireylerin eğitim süreçleri boyunca verdikleri emeğin karşılığını almasına olanak veriyor. Doğru noktada konumlanan birey eğitim hayatı boyunca yükselen bir ivme ile ilerliyor. Doğru kariyer adımlarını izleyen birey meslek hayatında fark yaratabiliyor. Kariyerin yanlış kurgulanması bireyin yalnızca iş ya da eğitim hayatını etkilemiyor. Aile ve arkadaş çevresi, ekonomik koşullar, sosyal statü gibi birçok farklı unsur kariyer süreciyle bağlantılı olarak şekilleniyor.

Doğru kurgulanmış bir kariyer ise bireyin mutlu olması ve dünya için değer üretebilmesi anlamına geliyor. Değer üretmek ve geleceği inşa edebilecek yetkinlikte olmak 21. yüzyıl için en önemli noktalardan birini oluşturuyor. Bu anlamda yetenek yönetiminden faydalanmak önem taşıyor.

Stratejik yetenek yönetimi hakkında daha detaylı bilgi almak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Eğitim, kariyer ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Sınav stresi başarıyı etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak kabul ediliyor. Sınav kaygısı belirtileri fiziksel ya da psikolojik olarak ortaya çıkabiliyor. Peki; sınav stresiyle nasıl mücadele etmek gerekiyor?

Sınav öncesinde stres yaşamak son derece olağan bir durum olarak görülüyor. Ancak stres belirli bir seviyenin üzerine çıktığında başarıyı olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle stres seviyesini kontrol altında tutabilmek önem taşıyor. Peki; sınav kaygısı belirtileri nelerdir? Stres, telaş, hızlı öfkelenme, ağız kuruluğu, odaklanma güçlüğü, unutkanlık gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor.

Bununla birlikte sınav stresinin; kalp çarpıntısı, sindirim sistemi sorunları, yeme bozukluğu gibi ciddi belirtileri de olabiliyor. Baş ağrısı, terleme, üşüme, yorgunluk gibi fiziksel belirtiler de sınav stresinden kaynaklanabiliyor.

Sınav Stresi Neden Ortaya Çıkar?

Sınav kaygısı nedenleri bireylere göre farklılık gösterebiliyor. Ancak hemen her öğrencinin sınav kaygısı ile mücadele ettiği biliniyor. Peki; sınav stresini tetikleyen unsurlar nelerdir? Nelere dikkat etmek gerekiyor?

Öncelikle; ebeveynlerin kıyaslamadan kaçınması gerekiyor. Öğrenci başkalarıyla kıyaslandıkça hissettiği baskı artıyor. Başarısız olma korkusu öğrencinin stres seviyesinin artmasına neden olabiliyor. Bu noktada ebeveynlerin tutumu önem taşıyor. Mükemmeliyetçi tavırlardan kaçınılması sınav stresiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Başarısız olma ihtimalinin de var olduğunu ve bunun bir son olmadığını bilmek öğrencileri rahatlatıyor.

Bununla birlikte yetersizlik hissi kaygıyı tetikleyen nedenler arasında yer alıyor. Sınav kaygısı nedenleri arasında bulunuyor.  Öğrencinin sınava dair kendini yetersiz hissetmesi stres seviyesini arttırıyor. Eksiklerini tamamlamak için yeterli zamanı kalmadığını düşünen öğrenci kaygıya kapılabiliyor. Hatta kaygı seviyesi olması gerekenin çok üstüne çıkabiliyor.

Sınav Stresi ile Mücadele Etmek İçin Neler Yapılmalı?

Peki; sınav stresiyle mücadele etmek için neler yapmak gerekiyor? Öncelikle düzenli ve yeterli çalışmak kaygının azalması konusunda öğrencilere yardımcı olabiliyor. Bu anlamda; bir çalışma programı yapmak ve bu programa sadık kalmak gerekiyor. Yeterli zaman varken çalışmaya başlamak, yetersizlik hissini ortadan kaldırmak için önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Zaman daraldıkça telaşa kapılan öğrencinin stres seviyesi de yükseliyor. Bu durum, bildiğini unutma, odaklanma problemi, kafa karışıklığı gibi sonuçlar doğuruyor. Bu anlamda iyi bir planlama stresle mücadelenin altın kuralları arasında yer alıyor.

Uyku düzeni ve yemek düzeni sınav stresi ile mücadelede önemli diğer unsurlar arasında yer alıyor. Sınav kaygısı ile başa çıkabilmek için yeterli uyku ve dengeli beslenmeye ihtiyaç duyuluyor. Uyku problemleri, dikkat eksikliği, odaklanma problemi gibi sorunları beraberinde getirebiliyor. Dengeli beslenmenin ise mental sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu biliniyor.

Düzenli egzersiz yapmak stres ile mücadele için önemli bir başka yol olarak karşımıza çıkıyor. Fiziksel aktivitenin mental sağlığı olumlu etkilediği biliniyor. Düzenli egzersiz yapmak, anksiyete, depresyon, panik atak gibi rahatsızlıkların önüne geçilmesinde önemli bir rol oynuyor. Stres seviyesini kontrol etme noktasında da önemli bir işleve sahip olduğu biliniyor.

Düzenli Yapılan Nefes Egzersizleri ve Meditasyon Stresi Azaltıyor

Sınav stresi ile mücadeleyi kolaylaştıran diğer unsurlar nefes egzersizleri ve meditasyon olarak karşımıza çıkıyor. Nefes egzersizleri veya meditasyon yapmak kaygı seviyesini kontrol altında tutma konusunda yardımcı olabiliyor. Böylelikle sınav kaygısının azalması da söz konusu olabiliyor. Nefes egzersizleri, kan basıncını dengelemeye yardımcı oluyor. Düzenli yapılan nefes egzersizleri, sindirim sisteminin düzene girmesini ve iç organların daha sağlıklı çalışmasını sağlıyor. Bu nedenle özellikle sınav öncesi süreçlerde nefes egzersizi ve meditasyondan yardım alınabiliyor.

Sınava odaklanmak başarı için büyük bir önem taşıyor. Ancak; küçük molalara ihtiyaç duyulabileceğini de unutmamak gerekiyor. Bu anlamda ders dışı aktivitelere zaman ayırmak kaygıyla mücadeleye yardımcı olabiliyor. Bazen ara verip, nefes almak; sınava odaklanmayı da daha kolay hale getirebiliyor.

Sınav stresi ve mücadele yöntemleriyle ilgili detaylı bilgi için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Eğitim, kariyer ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Sosyal medya kullanımı ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın. İnternet kullanan bireylerin neredeyse ikisinden birisinin en az bir sosyal medya hesabı bulunuyor. Sosyal medyaya ayrılan zaman ise yaşa, konuma, sosyal medya dışı faaliyet sıklığına göre değişiyor. Sosyal medya bireysel, sosyal, mesleki, alışveriş, reklam odaklı kullanılabiliyor. Bireylerin sosyal medyayı kullanma nedenleri ise ilgi ve ihtiyaçlarına göre değişiklik gösterebiliyor.

Sosyal medya kullanım süreleri arttığında özellikle çocuklar ve gençler için zararlı kabul ediliyor. Ebeveynler sosyal medyanın zararlarına odaklanırken olası avantajlarını göz ardı edebiliyor. Dolayısıyla sosyal medya da dahil olmak üzere internetli veya internetsiz olarak dijital kaynaklara ayrılan zaman sınırlandırılmaya çalışılıyor. Bu kaynakların sıklıkla dikkat dağıtıcı, zaman tüketici, sosyalliği kısıtlayıcı, öğrenmeyi engelleyici olduğu düşünülüyor.

Sosyal medya kullanımı ebeveynler tarafından ödül veya ceza olarak da kullanılabiliyor. Dijital kaynaklarla, internet ve beraberinde gelen sosyal medya hesaplarıyla günümüz ebeveynleri sonradan tanıştı. Onlar için yüz yüze iletişim ve etkileşim her alanda daha değerli. Günümüz gençler ve çocukları ise dijital dünyanın içerisine doğdu.

Onların bildiği en etkili iletişim ve etkileşim yöntemi dijital kaynaklarla sağlanıyor. Birbirlerini takip ediyor, beğendiklerini favoriliyor, birbirlerinin paylaştığı içeriklere beğeni ve yorum yapıyorlar. Sevgilerini sevmediklerini takipten çıkarak veya sevdiklerini takibe alarak belli ediyorlar. Ancak günümüz gençleri için sosyal medya kullanımı sadece sosyalleşmekten veya iletişime geçmekten ibaret değil. Yine bu gençler bize sosyal medyanın çok daha geniş bir alanda faydalı şekilde kullanılabileceğini gösteriyor.

Onlar için sosyal medya dijital ve sürekli güncelleyebildikleri bir özgeçmişi ifade ediyor. Sosyal medyayı akademik veya profesyonel bilgilerini paylaşmak, ilgi ve yetenek alanlarını örneklemek için de kullanabiliyorlar. Bilgi birikimleriyle ilgili videolar çekiyor, canlı yayın yapıyor veya görsel veya metinsel içerik üretiyorlar. Rol model aldıkları kişileri, akademisyenleri, bilim insanlarını, sanatkarları bu mecralarda takip edebiliyorlar. Böylece bu kişilerin paylaştığı akademik ve profesyonel içerikleri takip edebiliyorlar. Dolayısıyla sosyal medya bilinen zararlarının yanı sıra pek çok avantajı da içeriğinde barındırıyor.

Bilinçli Sosyal Medya Kullanımı Nasıl Olmalı?

Sosyal medya kullanıcıları sosyal medya hesaplarında geçirdikleri zamanı kontrol altında tutmalılar. Sosyal mecralarda gereğinden ve amacından fazla zaman harcamamaya özen gösterilmelidir. Verimsiz ve zarar verici olduğu tespit edilen hesap ve içeriklerin takibi bırakılmalıdır. Olumsuz etkiden kurtulmak için mutlaka pozitif uyaranlara zaman ayırılmalıdır. Gerçekdışı, kanıta dayalı olmayan, spekülatif bilgiler olabildiğince az takip edilmeli, kaynağı belli olmayan bilgilere itibar edilmemelidir.

İçerik paylaşırken veya başkaları tarafından hazırlanmış bir içeriği başkalarına iletirken mutlaka kaynağın güvenilirliği araştırılmalıdır. Mahremiyete, kişisel verilerin gizliliğine önem verilmeli yasal yaptırımlara yönelik bilgi edinilmelidir. Hesabın veya bilgilerin çalınmasına, çoğaltılmasına ve izinsiz kullanılmasına yönelik alınabilecek önlemler araştırılmalıdır. İçerik üretirken veya başka içeriklere yorum, değerlendirme yaparken topluluk kurallarına uygun hareket etmeye özen gösterilmelidir. Kazanç elde edilen hesaplar için mutlaka yasal süreçler tamamlanmalıdır.

Sosyal Medya Kullanımı Nasıl Avantaja Çevrilebilir?

Sosyal medya bilinçli kullanılmadığında pek çok alanda gelişimi zedelemekte, sosyal ve psikolojik açıdan kişiye zarar vermektedir. Sosyal medyanın avantaj veya dezavantajlarını belirleyen kişinin bu platformları hangi amaçla ve ne sıklıkta kullandığıdır. Bilinçli kullanım sıklığı ve şekli öğrenildiğinde sosyal medya kişisel, mesleki, akademik ve sosyal gelişime katkı sağlamaktadır.

Peki sosyal medyayı yapıcı yönde kullanmak için nasıl bir kullanıcı modeli oluşturmak gerekir? Sosyal medya kullanım sıklığımız ve kullanım şeklimiz nasıl olmalıdır?

Sosyal medyanın avantajlarından nasıl faydalanabileceğinizden bahsetmeden önce kısaca sosyal medya kullanımı avantajları neler değinelim;

Sosyal Medyanın Avantajları

  1. Sosyal medya aracılığı ile bulunduğunuz yerden dünyanın herhangi bir köşesine erişebilirsiniz. Fiziken orada bulunmasanız da merak ettiğiniz ve öğrenmek istediğiniz her türlü bilgiye sosyal medya aracılığı ile ulaşabilirsiniz. Sadece bilgi edinmek de değil sosyal medya sayesinde hiç gitmediğiniz veya şu an gidemediğiniz yerlerden kişilerle iletişime geçebilirsiniz. Onlarla tanışabilir, internet aracılığıyla görüşebilir, network ve sosyal ağınızı geliştirebilirsiniz.
  2. Sosyal medya kullanımı sayesinde farklı ülkeleri, kültürleri, dinleri tanıyabilirsiniz.
  3. Dünyanın neresinde olursa olsun sizinle benzer ilgiye, yeteneğe, beğeniye, fikir, inanç ve düşünceye sahip bireylerle tanışabilirsiniz. Onların içeriklerini takip edebilir, onların içeriklerinden beslenerek kendinizi geliştirebilirsiniz.
  4. Sevdiklerinizle, okul, iş veya etkinlik arkadaşlarınızla görüntülü konuşabilir, birbirinizden anlık haberdar olabilirsiniz.
  5. Dersler, ödevler, toplantı notları, sunumlar ve benzeri konularda kaçırdığınız bilgileri, içerik ve dokümanları alabilirsiniz.
  6. Sosyal medya aracılığıyla bilgi, fikir, doküman, içerik alışverişi yapabilirsiniz.
  7. Sosyal medya kullanımı ile kendinize maddi kazanç da yaratabilirsiniz. Büyük sosyal medya hesaplarının yöneticiliğini yapabilir, kurumsal hesaplar için içerik üretebilirsiniz.
  8. Sosyal medya hesaplarınızda anlaşmalı marka ve ürünlerin reklamını yapabilir, influencer olabilirsiniz.
  9. Sosyal medya hesapları üzerinden iş başvurusu yapabilir, işverenlere özgeçmişinizi, sizinle ilgili fikir edinebilecekleri içerikleri paylaşabilirsiniz.
  10. İnsanlara bilginizi, yeteneğinizi, fikirlerinizi varsa ürünlerinizi tanıtabilir, geniş kitlelere erişebilirsiniz. Bir sanatçıysanız eserlerinizi yayınlayabilir, satışa veya beğeniye sunarak reklamınızı yapabilirsiniz. Bir yazarsanız kitaplarınızı, bir üreticiyseniz ürünlerinizi tanıtabilirsiniz.
  11. Sosyal medya aracılığıyla sizi seven, sizi model alan kişilerle iletişim kurabilir, canlı yayınlar yapabilirsiniz.
  12. Sosyal medyada takip ettiğiniz diğer hesaplar aracılığıyla zorlandığınız alanlara yönelik bilgi alabilir ve motivasyon geliştirebilirsiniz. Örneğin; sağlıklı beslenmek veya düzenli spor yapmak istiyor ancak bir türlü rutine dönüştüremiyor olabilirsiniz. Sağlıklı beslenme ve spor sayfalarını takip ederek algı çemberinizi daraltabilirsiniz. Böylece bu içeriklere gün içerisinde maruz kalarak kendinize de farkındalık kazandırmış olursunuz.
  13. Bu tarz motivasyon ihtiyacı duyduğunuz konularda sosyal gruplara katılabilir, grup psikolojisiyle motivasyonunuzu artırabilirsiniz.

Peki Avantajları Nasıl Kullanışlı Hale Getirebiliriz?

Bilinçli sosyal medya kullanımı sayesinde elde edebileceğimiz avantajları aslında pek çoğumuz biliyoruz. Çünkü her gün bu avantajlardan faydalanarak başarısını ve kazancını artıran hesaplara denk geliyoruz. Ancak konu kendi avantajlarımızı yaratmaya geldiğinde nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Sosyal medyayı daha verimli kullanabilmek için yapmamız gereken ilk şey hedef belirlemek olmalı. Sosyal medyayı verimli kullanarak ne elde etmek istediğinize karar vermelisiniz.

Para kazanmak mı, profesyonel bir görünüş kazanmak mı, daha fazla takipçiye ulaşmak mı? Hedefiniz bunlardan biri olabileceği gibi çok daha farklı konuya yönelik de olabilir. Hedefinizi belirledikten sonra hangi alanda içerik üretmek istediğini ve hedef kitlenizi belirlemelisiniz. Örneğin; Hedef kitleniz genç kadınlar olabilir ve içeriğinizde bijuteri ürünleri veya giyim olabilir. Hedefiniz ise sosyal medya kanallarından satış yaparak para kazanmak olabilir.

Veya doktor olabilirsiniz ve sosyal medya kullanımı ile uzmanlığınıza yönelik deneyimlerinizi paylaşarak prestij kazanmak istiyor olabilirsiniz. Ameliyat öncesi, sonrası görseller veya hasta röportajları paylaşabilirsiniz. Daha fazla kişiye ulaşmak için uzmanlığınızla ilgili ücretsiz bilgilendirme yayınları yapabilirsiniz. Eğer ticaret odaklı kullanıcıysanız indirim yapabilir, kampanya düzenleyebilir, hediyeler verebilirsiniz.

Bilinçli sosyal medya kullanıcısı olmak için hedefinizi, içeriğinizi, kitlenizi belirlediniz. Peki bu mecrada varlık sürdürmek için farklı neler yapabilirsiniz? Öncelikle düzenli içerik üretmeniz, gelen mesaj, yorum gibi etkileşimlere hızlı dönüş yapmanız gerekmektedir.

Verdiğiniz bilgilerde veya sattığınız ürünlerde güven sağlamanız da oldukça önemli. Kanıta dayalı olmayan bilgiler vermemeniz veya başkasına ait içerikleri kendinizinmiş gibi sunmamanız, mutlaka referans vermeniz gerekir. Aynı zamanda bir ürün satıcısıysanız ürününüzün kalitesinin veya kusurlarının da arkasında olmalı, tüketiciyi mağdur etmemelisiniz.

Tüm bunları başarıyla gerçekleştirdiğinizde sosyal medyayı daha bilinçli ve avantajlı kullanmaya başlamış olacaksınız. Ancak sosyal medyayı üretici olarak değil takipçi olarak da kullanabilirsiniz. Bu durumda da sosyal medya kullanımı sürenizi kontrol altında tutmanız, size katkısı olmayacak içeriklere ayırdığınız zamanı düzenlemeniz önerilmektedir. Enerjinizi, motivasyonunuzu düşüren içerikleri takip etmemeniz de sosyal medyadan olumsuz etkilenme oranınızı düşürecektir.

Sosyal Medya Kullanımı Ne Zaman Zarar Verir?

Günümüzde artık doğmamış bebeklerin dahi adına sosyal medya hesapları açılmaktadır. Çocuklar erken yaşlardan itibaren sosyal medya hesaplarını takip etmekte ve kendileri de içerik üretmektedir. Takip edilen ve üretilen içeriklerin bilinçli bir yetişkin tarafından takip edilmemesi sonucunda çocuklar bilişsel, sosyal ve duygusal açılardan zarar görebilmektedir.

Aynı zamanda sosyal medya kullanım sıklığı ve süresi de zararlı olabilmektedir. Bu zararlar kimi zaman bilişsel, kimi zaman duygusal ve sosyal olabilirken kimi zamansa yaşamsal olabilmektedir. Günümüzde gerçekleşen kazaların büyük çoğunluğunda araç başında telefon kullanımı rol oynamaktadır. Araç kullanırken telefonla görüşmek, video çekmek, sosyal medyaya girmek büyük risk teşkil etmektedir.

Yine sosyal medyada paylaşmak üzere geniş kitlelere erişmek ve dikkat çekmek amacıyla yapılan riskli davranışlar ölümle veya ağır sakatlıklarla sonuçlanabilmektedir.

Peki Bilinçsiz Sosyal Medya Kullanımı Bireylere Nasıl Zarar Veriyor?

Sosyal medyada bilerek veya bilmeyerek mahremiyet sınırları ihlal edilebilmektedir. Kimi bireyler eşlerinin, çocuklarının, tanıdıkları veya tanımadıkları kişilerin görüntülerini izinsiz olarak sosyal medyada paylaşabilmektedirler. Kimi zamansa bireyler birbirlerine zarar verme kastıyla konuşma, yazışma gibi mahremiyet dahilindeki yazışmaları veya mahremiyet kapsamındaki fotoğraf ve görüntüleri ifşa edebilmektedir.

Sosyal medya kullanımı gerçek kişiler, kurumlar veya sahte kişi ve kurumlar tarafından da gerçekleşebilmektedir. Sahte hesaplar aracılığıyla dolandırıcılık, istismar, veri hırsızlığı yapılabilmektedir. Yine sahte hesaplarla kişi ve kurumlar olmadıkları nitelik ve özelliklerle kendilerini tanıtabilmektedirler. Bu kişi ve kurumlarla kurulan iletişim ve ilişki sonucunda fiziksel, duygusal ve maddi zararlar yaşanabilmektedir.

Sosyal medya her ne kadar ismi sosyal olsa da bireyleri yalnızlaştırabilmektedir. Bireyin gerçek yaşamda ailesiyle, arkadaşlarıyla geçireceği zaman sosyal medya nedeniyle kısıtlanmaktadır. Üstelik buradaki renkli dijital dünya gerçek yaşamın cazibesini de azaltmaktadır. Aynı evin içerisinde farklı odalarda sosyal medyadan yazışarak iletişim kuran kardeşler, eşler bulunmaktadır.

Sosyal medya kullanıcıları kullanım sıklıklarıyla ilişkili olarak yazışarak anlaşmayı sözel iletişime tercih edebilmektedir. Bu bireyler sosyal yaşamda gerçek sosyal etkinliklere katılsalar dahi sosyal medya kullanımı aynı yoğunlukta devam etmektedir. Aynı masada oturup birbirlerinin yüzüne bakmaksızın telefonla zaman geçiren arkadaş gruplarına, çift ve ailelere sıklıkla denk gelebilirsiniz. Bu durum ilişkileri ve iletişimi zedelemektedir.

Sosyal medyanın özgüven zedeleyici, olumsuz beden algısını tetikleyici ve mutsuzluğu artırıcı rolü de olabilmektedir. Çünkü sosyal medyada paylaşılan kişisel içerikler çoğunlukla kişilerin en mutlu oldukları anlara yöneliktir. Sürekli mutlu yüzlerle karşılaşan bireyler kendi yaşamlarını sorgulayarak sürekli mutlu olamamalarının üzüntüsünü yaşamaktadır.

Sürekli bakımlı, şık giyimli, fit görünüme sahip akranlarını gören bireyler kendi görünüş ve tarzlarını sorgulamaktadır. Tüm bu etkenler bireyin kendisini geri kalmış ve yetersiz hissetmesine neden olabilmektedir.

Sosyal medya kullanımı kontrolsüz ve bilinçsiz gerçekleştirildiğinde özgüven eksikliği, depresyon, yalnızlık, öfke hislerine yol açabilir. Ayrıca dikkati sürdürme, odaklanma ve öğrenme güçlüğüne, iletişim ve algı sorunlarına yol açabilir. Buna karşılık bilinçli kullanım kişisel, mesleki, sosyal ve duygusal gelişime katkı sağlar. Kişinin akademik ve profesyonel kariyerinde fark yaratmasını ve gelişmesini destekler.

Read More