Türüne bakılmaksızın tüm kariyer testlerinin amacı aslında aynı diyebiliriz. Her biri adayların başarılı olacağı alanları keşfetmeye ve şirketlerin ihtiyacına uygun olan adayları tespit etmeye yardımcı olur. Tek başlarına bir değerlendirme kriteri olarak kullanılmasalar da değerlendirme pastasındaki payları kayda değerdir. Ana amaç ise başarı ve iş tatmininin sağlanmasıdır. Bu iki maddenin sağlanması hem çalışan hem de işveren için kesinlikle karlı bir ortam yaratır.

Bu testleri içerdikleri sorulara göre 3 türe ayırmak mümkün:

*İlgi Alanı Testleri (Interest Tests)

*Yetenek Testleri (Skill Tests)

*Kişilik Testleri (Personality Tests)

İlgi Alanı Testleri (Interest Tests)

İlgi alanı testleri size hangi tür işleri sevebileceğini ve hangi tür işlerde başarılı olabileceğinizi söyler. Bu testlerin algoritması sizin ilgi alanlarınızı belirlemek ve bu ilgi alanlarını belirli mesleklerle eşleştirmeye dayanır. Doğru uygulama ile tutkuyla yapacağınızı mesleği keşfetmeniz, hatta unuttuğunuz ilgi alanlarınızı yeniden hatırlamanız da mümkün. Bu testlerle ilgili önemli nokta ise cevaplayanın belirli seçeneklere zorlanmaması. Örneğin; 3 şıklı bir soruyla karşı karşıya olduğunuzu düşünelim. Sizden 3 meslekten birini seçmeniz bekleniyor ama siz hiçbirisine yakın hissetmiyorsunuz. Sadece cevap vermek zorunda olduğunuz için herhangi birini seçmeniz sizi yönlendirmesi açısından da, firmaları yönlendirmesi açısından da sağlıklı olmaz. Spesifiklik karakterden çok uzaklaşmayan ancak adayları belirli cevaplara yönlendirmeyen testler ilgi alanı kategorisinden en başarılı sonuç veren testlerdir.

Yetenek Testleri (Skill Tests)

İlk seçenekten farklı olarak burada ilgi alanı değil, yetenek sorgulanır. Sorular adayın sahip olduğu becerileri ortaya koymak ve bu becerileri belirli mesleklerle eşleştirmek için kurgulanır. Kesinliği tartışmaya açık olmakla birlikte, yetenek testlerinin ana fikri adayın yetenekli olduğu alanlara ilgisinin de olduğu varsayımıdır. Doğruluğunu kanıtlar nitelikte örnekleriyle de karşılaştığımız bu iç görü kesindir diyemeyiz. Yetenekli olduğu alanlarla ilgilenmekten zevk almayan adaylar da mutlaka olacaktır. Tam da bu nedenle, hiçbir yetenek testi tek başına bir sonuca varamaz. Adayın görüşleri, deneyimleri, başarıları ve hatta başarısızlıkları da onunla ilgili bütünü oluşturan yargının içinde test çıktılarının yanı sıra mutlaka mevcut olmalıdır.

Kişilik Testleri (Personality Tests)

Kişilik testleri kendinizi daha iyi tanımanızı ve izlemek istediğiniz yol ile ilgili farkındalığınızı artırmanızı sağlar. Bu testler temel değerlerinizi, güçlü ve zayıf yönlerinizi keşfetmeye yarar. Kişilik yapılarını belirli bir sayıda kategoriye bölen bu testler hangi kişilik türüne hangi mesleğin uyumlu olduğunu da ortaya çıkarma potansiyeline sahip. Ancak en başta da belirttiğimiz gibi testlerin sonuçlarını planlarınız için birer yol gösterici olarak düşünmeli ancak kesin-net yargılar olarak değerlendirmemelisiniz. Kariyeriniz ve geleceğiniz için son sözün her zaman sizde olduğunu unutmayın.

Read More

1960lardan sonra duymaya başladığımız jenerasyon kavramı sosyal ve siyasi global olayların yansımalarını taşıyan yaş gruplarını tanımlamak için kullanılmaya başlandı. Nesilleri özellikle psikolojik açıdan anlamamızı ve bir manada kategorize etmemizi sağlayan bu kavram ile ortaya çıkan ilk jenerasyon patlama kuşağı da denilen baby boomers oldu. Onu X ve Y kuşakları izledi. Yazımızın konusu olan Z kuşağı ise milenyum ve sonrası doğan nesilleri ifade ediyor. Z kuşağını anlamak için onların arkadaşlık ilişkilerinin ve sosyal iletişim becerilerinin nasıl olduğunu aşağıda inceleyelim. 

1. Teknoloji Çocukları

Dijital çağın ortasına doğmuş ve internetsiz bir dönemin varlığından habersiz Z nesline, teknolojik bağlıklarını göstermek için Kuşak I, iGen veya Instant Online olarak da isimler veriliyor. Bireysel, bağımsız ve özgüveni yüksek olan bu nesil için imkânsız pek de önemli olmayan bir kavramdır. Analitik ve hızlı düşünüp pratik çözüm üretebilen nesil, toplumsal ve grup bilincinden biraz uzak.

2. Günlük Hayatın Vazgeçilmezi: İnternet

Günlük ortalama olarak internette 7 saatten fazla vakit geçiren Z kuşağı için, sanal dünya bir yaşam alanı. Bilgiye ulaşmak, sosyal ilişkiler kurmak ve eğlenceli vakit geçirmek için interneti kullanan bu jenerasyonun gelişimi noktasında bir önceki nesiller oldukça endişeli. Onlara göre Z nesli, internetin yararından çok zararına maruz kalan psikolojik olarak internete bağımlı bir nesil. Ancak dünyaya ayak uydurma konusunda internetin rolü de yadsınamaz derecede önemli.

3. Küresel ve Dijital Bir Dünya

Network çocukları olan Z kuşağı, bir anlamda yaşadığımız bilgi ve teknoloji çağının da gerçeği ve yansımalarıdır. Zihinsel gelişimleri bir hayli hızlı olan nesil, tüm dünyada olup biten her şeye bir tık uzaklıkta olduğundan sınırlardan bağımsız global bir hayat yaşıyor. Z kuşağını beklentileri doğrultusunda bilginin ve mobilitenin sınırlarının olmadığı bir hayatı tanıyan bu kuşak tüm dünyayı akıllı cihazlarının ardından izleyip deneyimleyebiliyor. 

4. Günümüzün Arkadaşlık İlişkilerinde Sosyallik 

Yemek yerken, uyumadan önce, sabah kalkar kalmaz, yolda yürürken sosyal medya hesaplarını kontrol etmek ve iletilere bakmak Z kuşağının genelinin günlük aktivitelerdendir. Z kuşağı dijital dünyada olan bitenlerden geri kalmama ve her şeyden anında haberdar olma çabası oldukça yüksek bir nesil. Z kuşağı ile iletişim ve onların birbirleri ile arkadaşlık kurma yolu da sosyal medya ile yapılıyor. Ekleme, beğeni yapma, izlenme oranları derken sanal bir iletişim yöntemi tercih ediliyor. 

5. Sosyal Medyanın İlişkilere Etkisi

Sosyal medya, oyunlar ve daha birçok sanal mecralar kişilerin ortak bir paydada bulunmalarını ve onlarda aidiyet duygusunun gelişmesini sağlayan ortamlardır. Paylaşımlar, mesaj yoluyla sohbet etme, birçok fikir ve görüşü okuyup farklı karakterdeki insanlarla tanışma noktasında sanal dünya oldukça faydalı. Tüm bunların neticesi olarak sosyal medyada güçlü iletişim kuran Z kuşağı genç nesil, yüz yüze ilişkilerde de başarılı oluyor. 

Kaynaklar

Read More

Başarının tanımı herkes için çok farklıdır. Kimileri okul, kimileri ise iş yaşamındaki ilerlemeleri başarı olarak görür. Başarı hayatın her anında beklentilerimize karşılayabilme gücümüzle doğru orantılı gelişen eylemlerin sonucudur. Öte yandan beklentilerimizi elde etmemiz için birtakım koşullar gereklidir. Bu koşulların çoğu ise yine kendi içimizde yani özümüzde saklıdır. Bu yazımızda başarılı olmak için gereken faktörler ve koşulların neler olduğuna değineceğiz. 

Ben Kimim Sorusunun Cevabını Bulun

Kendini tanıma yolunda nelerin sizi mutlu edip nelerin mutsuz ettiğini belirlemeniz başarıya ulaşmanızda oldukça önemli bir adımdır. Kendiniz tanımaya çalışırken ikinci olarak hangi alanlarda yetenekli olduğunuzu keşfetmelisiniz. Becerilerinizi doğru yerde kullanmanız sizi hızlıca başarıya götürecektir. Yetenekler haricinde başarı yolunda sizi yavaşlatan eksikliklerin belirlenmesi ve bu noksanlıkların tamamlanmaya çalışılması da başarılı olmak için gereken bir diğer aşamadır.

Hedefinizi Belirleyin, Plan Yapın ve Harekete Geçin

Bir hedef olmaksızın başarının elde edilmesi zordur. Hedef sizin tüm süreç boyunca motivasyon kaynağınız olduğu gibi aynı zamanda başlangıçtan itibaren tüm gelişiminizi görebileceğiniz bir göstergedir. Başarılı olmak için gerekenler kısa ve uzun vadeli planlamalardır. Bu planlar ilerlemeyi görmek ve hedefiniz dışındaki sapmaları önlemek için iyi bir yoldur. Tüm bunları yaptıktan sonra ise geriye kalan tek şey tüm cesaretinizi toplayarak bahane üretmeden harekete geçmek ve çalışmaya başlamaktır. 

Sosyal Olun ve Yetkinliklerinizi Geliştirin

Başarının gerçekleşmesi sizin kendinizi ne kadar geliştirdiğinize bağlıdır. Başarılı olmanın yolları salt çalışmak değil çalışırken aynı zamanda sosyal olup etrafın farkında olmaktır. Ayrıca yeni bir dil öğrenmek ve az bildiğiniz bir dili geliştirmek de hem okul hem iş hem de sosyal başarılarınız için önemlidir. Başarı için gerekli koşulları ve ortamı yaratmanız adına etkinliklere, workshoplara katılmak, yeni insanlarla tanışmak sosyalleşmenin bir parçası olarak faydalı sağlayacaktır.

Olumsuzlardan Kendinizi Kurtarın

Mükemmeliyetçi olmak olumlu bir durum gibi algılansa da aslında kişiyi başarıdan alıkoyan bir duygudur. Mükemmeli elde edememek pes etmenize neden olabilir. Ayrıca kendinizi diğer kişilerden yetersiz görmek de başarının gerçekleşmesini engelleyecektir. Başarı için istikrar ve kendine güven gereklidir. 

Mindfulness (Farkındalık) İle Gelen Başarı

Mindfulness ile duygularınızı bilinçli bir şekilde kontrol edebilme yetisi kazanırken stresle nasıl başa çıkacağınızı da öğrenebilirsiniz. Bu sayede olumsuz duygusal durumlar olmadan yeteneklerinizi geliştirebilir, motivasyonunuzu yükseltebilir ve kendinize olan güveninizi artırabilirsiniz. Özellikle odaklanma sorunu olan kişiler için oldukça faydalı bir yöntem olan mindfulness sayesinde öğrenme şeklinizi bulup başarı için gerekli koşulu da yaratabilirsiniz. 

Kaynaklar

Read More

Okul öncesi eğitimin vazgeçilmez etkinliklerinden olan el işi çalışmaları öğretmenler tarafından oldukça tercih edilen sınıf içi çalışmalardandır. Bu tür çalışmaların birçok faydası olsa da genel itibariyle önceden tasarlanan ve sonucu belli olan bir ürünü elde etmek için yapılan etkinlik araçlarıdır. 

Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse el işi çalışmaları ürünü ortaya çıkarırken geçen ve yaratıcılığın en fazla olduğu zamana odaklanmaktansa sonuca yani ürünün bitmiş haline odaklanır. 

El işine bir alternatif olarak görünen süreç sanatı ise ürünün son haline değil yapım sürecine odaklanarak çocukların yaratıcılığını artırıyor. Süreç sanatı nedir sorusuna cevap bulmak bu sanatının okul öncesi eğitimdeki önemi ve çocuklar üzerindeki faydalarını öğrenmek için yazımızı okuyabilirsiniz. 

Motor Becerilerini Güçlendirir

Bir şey üretirken kil, boya, kâğıt, oyun hamuru gibi malzemelerle oynayan çocukların motor becerileri gelişir. Çocukların zihinsel gelişimlerinin de bir parçası olan motor becerisi kasların kuvvetlenmesini sağlar. Çocukların ayakkabı bağlama, çatal-kaşık tutma gibi gün içindeki basit ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri motor becerilerinin gelişimine bağlıdır. Süreç sanatı çocukların malzemelerle uzun süre oynamalarını ve ellerini kullanmalarını sağlıyor.

Yaratıcılıklarını Artırır

Önceden bir planlama yapılmadan tamamen yaratıcılık ve hayal gücüne dayalı olan süreç sanatında çocuklar oldukça özgürdür. Bu özgürlük sayesinde istedikleri gibi olmadığında küçük dokunuşlarla işleri üzerinde değişiklikler de yapabilirler. Bu durum onların yaratıcılıklarının gelişmesi haricinde problem çözme becerilerinin artmasını ve yeniliklere açık olmalarını sağlar. 

Yorumlama Yeteneği Kazandırır

Özellikle bu noktada ebeveynler çocukları ile onların ürettikleri ürünler üzerine konuşmalı ve çocuklarının yaptığı çalışmaları anlatması için onları teşvik etmelidir. Çocuklar olağan ve beklentiye uygun olmayan sıra dışı ürünler yapsalar da ebeveynleri onları sorgulamadan ve müdahale etmeden dinlemelidir. Ürünlerin yapım süreci ve malzemeler hakkında konuşmak çocukların yorumlama ve değerlendirme yetilerinin gelişmesine yardımcı olacaktır.

Kendilerini Keşfetmelerini Sağlar

Çocuklar malzemeleri ile bir sanat yaparken aslında hayal güçleri ile iç dünyalarını ortaya çıkarmaktadır. İstediği malzemeyi, rengi ve deseni kullanan çocuklar aynı zamanda kendilerini de keşfetmiş olmaktadır. 

Düşünüp Sorgulama Yetisi Kazandırır

Çocuklar önlerinde duran malzemelerle ne yapacakları konusunda hayal kurarken düşünür, sorgular ve bağlantılar kurar. Ev içindeki yaşam, sokakta tanık oldukları olaylar ile daha birçok ortam ve olayı bir arada kurgularken aynı zamanda sorgulama da yaparlar. Tüm bunlara ek olarak detaylara odaklanırken bütünü de görebilme süreç sanatının kazanımlarından bir diğeridir. 

Kaynaklar

Read More

Psikolojik testler birçok farklı amaç için kullanılabilir. Testler hitap ettikleri alanlar açısından farklı kategorilere ayrılabilirler.Genel olarak en yaygın sınıflandırma şu şekildedir; yetenek testleri ve kişilik testleri. Yetenek testleri ve kişilik testleri de kendi içlerinde alt gruplara ayrılır. Psikolojik testlerin genel-geçer bir şekilde uygulanabilmesi için birtakım kontrollerden ve testlerden geçmesi gerekir. Kendi içinde yapılan testler ve uygulamalardan sonra testlerin geçerlilik ve güvenilirliği o testin kullanabilmesi için uygun olup olmadığını söyler. Testleri uygulayan, bunun için gerekli sertifikaları almış kurumları bulmak oldukça mümkün. 

Çocuklara bu tür testlerin uygulanması birçok ebeveynde olumsuz ve negatif duyguları pekiştirebiliyor.

Bazı vakalarda, ebeveynler mevcut sıkıntıları görmezden gelmeye kadar gidebiliyor. Bu noktada çocuğa bakım veren kişinin, genelde bu kişiler anneler-babalar olur, kendini suçlu ve yetersiz hissetmemesi kritik bir öneme sahiptir. Bir birey yetiştirmek kolay bir iş olmadığı gibi bu süreçte meydana gelen problemleri kucaklamak da bir o kadar zor olabiliyor. Çocuk ve ebeveynlerin böyle bir sürece girmesi ebeveynlerin kendi travmalarını kaşıyabiliyor. Çocuğun öğretmenleri, ebeveynleri ve varsa aile danışmanı arasındaki işbirliği bu süreci herkes için daha kolay bir hale getirebilir. Öyle ki bazı durumlarda teşhisin gecikmesi olayları herkes için daha zor bir hale getirebiliyor. Öte yandan, testin uygulanmasının ne kadar gerekli olduğu, gerçekten bizi istediğimiz amaca götürüp götürmeyeceği bu işbirliği sayesine daha kolay saptanabilir. Ayrıca testi uygulayacak kişilerin çocuğa yaklaşımı da işbirliği kadar önemli bir etkiye sahip.

Çocuğun kendini rahat hissetmesi, yargılanmayacağını ve kıyaslanmayacağını bilmesi testin daha sağlıklı bir sonuç vermesi oldukça önemli. 

Gidilen kurumun çocuk dostu bir mekan olması, hem anne-babayı anlayan ve kaygılarını paylaşan hem de çocuğa karşı kucaklayıcı bir tutum sergileyen bir düzenleme içermesi işleri herkes için kolaylaştırır. Unutulmamalıdır ki herkes çocuğun iyiliği için oradadır kimse kimseyi vaka üzerinden yargılayacak ve suçlayacak değildir. Sonuç olarak amaçlanmak istenen çocukta gözlemlenen belirli bir davranış kalıbının nesnel ve standart bir şekilde ölçülmesidir.  Bu süreçte çocuğun hayatında olan herkesin, yani onu yetiştiren, onunla en çok vakit geçiren kişilerin ( öğretmeni, annesi, babası, bakıcısı, anneanne,babaanne, dede vs..) yorumları ve düşünceleri ilerisini yorumlamak açısından oldukça önemlidir. 

Read More

Kuşaklar doğdukları yıllar baz alınarak Baby Boomer, X, Y ve Z olmak üzere 4 gruba ayrılıyor. Bu grupların en genci bazılarına göre 1996’dan bazılarına göre de 2000’den sonra dünyaya gelen Z kuşağı. Peki Z kuşağı nedir? İnternet kuşağı olarak da anılan bu grup teknoloji çağının içine doğmuş bir grup olduğundan yaşayış ve dünyayı anlama noktasında önceki nesillerden farklı bir yerdeler. Bu farklılıklar aile içi ilişkilere de yansımış durumda. Bu nedenle iyi bir ebeveyn olmak için Z kuşağı anneleri ve babaları olarak onları tanımak ve onlarla iletişim kurmanın en iyi yollarını keşfetmek gerekiyor.

Z Kuşağının Dünyası

İnternetsiz bir dünyadan haberdar olmayan bu neslin zamanlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri yer sanal ortam. Z kuşağının özellikleri olarak ilk akla gelen onların ders çalışırken önceki nesiller gibi kütüphanedeki ansiklopedileri taramak yerine internet sayesinde istedikleri tüm bilgiye tek tıkla ulaşabiliyor oluşları. Z kuşağı istediği filmi veya şarkıyı da sanal ortamdan buluyor. Z kuşağı arkadaşlarıyla da akıllı cihazları vasıtasıyla sohbet edip sosyalleşebiliyor. Kısaca Z kuşağından olan çocuklar için hayat önceki nesillere göre oldukça kolay ve hızlı.

Z Kuşağı Karakteri

Z kuşağı üyelerinin imkanlarının fazla olması onların özgür ve kendilerine güven duyan bireyler olmalarını sağlıyor. Kariyer odaklı ve fayda-zarar dengesini kurabilen bir nesil olan Z kuşağı kendilerini geliştirmek için oldukça hevesli. Hızla değişen ve sürekli ilerleyen teknoloji nedeniyle bu nesil kendini ispat etmek ve hıza ayak uydurmak için sürekli bir çaba içerisinde. Girişimci ve çabuk öğrenen Z kuşağını anlamak için belki de onların aynı zamanda geleceğin dijital dünyasını da kuracak bir nesil oluşunu kabul etmek gerekiyor.

Z Kuşağı Ebeveyni Olmak

Ebeveynler internetin olumsuz yanlarını düşünerek Z kuşağından olan çocuklarının sanal ortamda fazla zaman geçirmesinden endişeli. Bu konuda elbette haklılar. Ancak internet ve teknoloji doğru kullandırıldığında çocukların eğitimi ve geleceğin dünyasına hazırlanmaları için gerekli. Şöyle ki dijital çağda çocukları internetten tamamen mahrum etmek, çocuğa en az internetin olumsuz yanları kadar zarar verecektir.
Bu nedenle çocuğunuzu teknoloji eğitimlerine göndermek, onun girişimci yanlarını teşvik etmek ve interneti kontrollü şekilde kullanımına izin vermek en doğru yol gibi gözüküyor. Ayrıca başarı odaklı bir ruha sahip Z kuşağından çocuğunuzu motive etmek için ödüllendirmek ve onunla iletişimde doğal olan yüz yüze iletişimi kurmak da önemli bir diğer nokta.

Kaynaklar
https://www.parentmap.com/article/generation-z-how-raise-kids
https://www.egitimpedia.com/bir-kusagi-anlamak-z-kusagi-kimdir/
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/409590

Read More

Wısc-v testi nedir? Ne için kullanılır

WISC Testi (Çocuklar için Wechsler Zeka Ölçeği) okullar veya psikologlar tarafından 6-16 yaş arası çocuklara uygulanan IQ testidir. Sınavın amacı, bir çocuğun yetenekli olup olmadığını anlamak ve aynı zamanda öğrencinin bilişsel olarak güçlü ve zayıf yönlerini belirlemektir. WISC Testinin içinde bulunan alt testlerle birlikte testin uygulanma amacı çocuğunuzun değerlendirilme nedenine göre online olarak veya birebir görüşme şeklinde gerçekleştirilebilir. WISC-V’de 10 birincil alt test ve 6 ek alt test vardır. WISC–V, sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zeka, kısa süreli hafıza ve işleme hızı bileşenlerinden oluşan bir değerlendirmeyi kapsıyor. Genel olarak, tam sınav, verilen birincil ve ikincil alt testlerin sayısına bağlı olarak 65-80 dakika sürer. Wisc-v testi güvenilirliliği ve geçerliliği kanıtlanmış, sonuçları genellenebilen, birçok farklı örneklemde denenmiş ve stabil sonuçlar veren dünyaca tanınmış testlerden biridir. WISC-V, zihinsel engellilik, üstün zekalılık, öğrenme yetersizlikleri, uzmanlık programlarına yerleştirme ve klinik müdahalenin tanımlanması amacıyla kullanılabilir. 

Çocugunuzun Öğrenme Potansiyelini Keşfetmek için Wisc-V Testi

WISC-V çocuğunuzun akademik ilerlemesini ve potansiyelini değerlendirmek için en güvenilir araçlardan bir tanesidir. Test, çocugunuzun IQ’sunu ölçerek genel olarak entelektüel kapasitesi hakkında bilgi verir. Sonuçlar, çocuğunuzun öğrenme yeteneğini etkileyen sorunları tanımlamaya yardımcı olur. Böylece ileriye dönük en iyi erken müdahale yöntemini ve programını bulmanız için size yol gösterir. Eğitimciler bilir ki erken müdahale bir çocuğun ilerde akademik ve sosyal olarak birçok sorunla baş edebilmesini kolaylaştırır.

Aba Psikoloji ‘de İşin Ehli Güvenilir Eğitmenler

Aba Psikoloji Wisc-V Testini Stratejik Yetenek Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı ‘nın bir parçası olarak ve Amerikan normlarında uygular. Üstelik testin en güncel hali kullanılmaktadır. Böylece çocuğunuzun geleceğiyle ilgili daha güvenilir bilgiler elde ederek daha parlak bir gelecek planı yapmanız kolaylaşır.

Testler uygulanırken;

Belirli bir mantıksal, uzamsal, bellek ve sözel becerileri değerlendirildiği için çocuğunuz okulda sorun yaşıyorsa Wisc-V IQ testi yardımcı olabilir. Ancak yine de bir IQ testi tek başına birçok şeyin göstergesi olamaz. Diğer bir deyişle, bir test üzerinden çocuğunuzun bütün becerilerini belirlemiş olmazsınız. Günümüzde uzmanlar, zekânın çok yönlü olduğunu ve birçok farklı şekilde kendini gösterdiğini konusunda hem fikir oldular. Dolayısıyla, birden fazla ölçeğin uygulanması daha güvenilir sonuçlar vermesi açısından daha sağlıklı olacaktır.

Read More

Yetenekler bütünü olarak görülen uzamsal akıl yürütme eğitim, iş ve günlük hayatımızın işleyişinde önemli bir etken olarak görülüyor. Metaforları anlamak ve yorumlamak, yol bulmak veya zihinden tahmini hesaplamalar yapmak için uzamsal akıl yürütmeyi kullanıyoruz. Uzamsal sorunlara getirilen bir çözüm olduğu için uzamsal zekâ da deniliyor. Uzamsal zekâ tanımı olarak beynin sağ lopunun birincil işlevi olduğu söylenebilir.

Uzamsal akıl yürütme ve sayı duyusunun arasında paralellik ise oldukça yüksek. Yazımızın devamında uzamsal akıl yürütme nedir ve uzamsal zekâ nasıl geliştirilir gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nedir?

Bu konuda birçok farklı tanımlama yapılmış olsa da uzamsal akıl yürütmeyi en basit ve yalın haliyle bir şekli zihnimizde canlandırma becerimiz olarak açıklayabiliriz. Daha detaylı bir tanımlama yapacak olursak uzamsal akıl yürütme için kişinin görsel deneyimini yeniden oluşturabilmesi için çevresindeki görsellikleri algılama ve onlar üzerinde değişiklikler yaparak ilk algıladığından farklı bir şekil yaratma süreci de denilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmeden Yararlanma

Uzamsal beceriyi kullanabilen kişiler zihinlerindeki görsel görüntü ve nesneleri yeniden düzenlenip dönüştürülebildiğinden STEM denilen bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında başarılı işler ortaya çıkarıyorlar. Uzamsal beceride nesneler ve şekiller 2 ve 3 boyutlu uzayda zihinsel olarak düzenleniyor. Uzamsal zekâ ile kişiler renk, çizgi, şekil, uzay ve kendi aralarındaki ilişkiyi yönlendirebiliyorlar. 

Bu duruma mimarlar ve mühendislerin bir yapı tasarlarken, heykeltıraşların bir eser yaparken, modacıların bir kıyafet tasarlarken ve kimyagerlerin molekülleri düşünürken uzamsal becerilerini kullanmaları örnek verilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmenin Önemi

Kendimizi konumlandırmamız ve uzayda nerede olduğumuzu bilmememizin birçok yönden avantajı var. En basitinden hareket etmek için veya istediğimiz bir noktaya varabilmek için hayalimizde gideceğimiz yolu çizip rotamızı belirlememiz gerekir. Ayrıca en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için araç gereç kullanabilmede de uzamsal yerimizi belirlememiz gerekir. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nasıl Geliştirilir?

Zekanın geliştirilebildiği gibi uzamsal zekâ ve akıl yürütme de geliştirilebilmektedir. Uzamsal zekanın genetik ve cinsiyete bağlı olduğuna dair söylemler olsa da doğru egzersizler yapılarak olumlu sonuçlar elde edilebilmekte. Egzersizlikler uzamsal manada döndürebilme, nesneleri karşılaştırabilme ve dikkati yoğunlaştırabilmeyi öğrenmek için ideal. Uzamsal akıl yürütmenin geliştirilmesi bilişsel öğrenme, hafıza ve düşünebilme yetisi gibi beynin birçok alanında gelişmesini sağlıyor.

Uzamsal Akıl Yürütmeyi Geliştirme Yolları

Araç kullanmak uzamsal akıl yürütme becerisini geliştiren bir yöntemdir. Araçla hareket halindeyken çevredeki binaların, ağaçların ve tabelaların boylarına ve birbirlerine olan oranlarına dikkat ederek uzamsal algınızı geliştirebilirsiniz. Zekâ küpü, yapboz, satranç ve tetrisle oynamak veya çizimler yapmak, grafik programları kullanmak da sizi geliştirecektir. 

Kaynaklar

Read More

Hayatta mutlu ve başarılı olmak için çok çalışmak, odaklanmak, hobilere zaman ayırmak, öğrenmeyi asla bırakmamak gibi kriterler sayabiliriz. Ama tüm bunlardan önce sağlıklı bir vücut, bunun için de düzenli uyku şart. Bu yazımızda düzenli ve kaliteli uyku için kolayca uygulayabileceğiniz yöntemleri inceledik.

1- Kafein, Alkol ve Nikotinden Uzak Durun

Kafeinli ürünler uyku kalitesini olumsuz yönde etkiler. Bütün kahve severler kafeinin uyku kaçırma özelliği olduğunu bilir. Uyumadan 4-6 saat öncesinde kafein ve nikotin tüketimini kesmek daha kaliteli bir uyku sağlar. Alkolde ise durum daha farklıdır. Vücuda ilk girişinde uyku getirebilir ancak birkaç saat sonra uyku kaçırıcı bir uyaran olarak devreye girer. Alkol tüketimini maksimum 2 kadehte tutarak uyumadan önce en az 3 saat önce alkol alımını durdurmak daha iyi bir uyku için faydalı. Bu zararları ürünleri hiç tüketmemenin kaliteli bir uyku için çok daha faydalı olduğunu ve vücudu rahatsız eden horlama gibi durumları azalttığını hatırlatalım.

2- Ufak Değişikliklerle Odanızı Kaliteli Bir Uyku İçin Dekore Edin

Sessiz ve fazla ışık almayan ortamlar uykuya dalmanızı kolaylaştırır ve uyku kalitesini artırır. Koyu renkli perdeler, içeriğe ışık girmesini engeller. Koyu renk perde tercih etmiyorsanız göz bandı da kullanabilirsiniz. Ortopedik yatak ve ortopedik yastık kullanımı da vücudunuzun optimum koşullar altında dinlenmesini destekler. Oda sıcaklığını 18-23 derece arasında tutmanız da uykunuzu engelleyebilecek fazla sıcak ya da fazla soğuğa karşı önlem almanızı sağlar. Bilgisayar, televizyon gibi dikkat dağıtıcı objeleri yatak odanızdan uzak tutmanız da oldukça önemli. Bu yöntem sizi geç saatlerde uykunuzdan alıkoyan sürükleyici dizi ve filmlerden uzak tutar.

3- Uykuya Hazırlık Ritüeli Oluşturun

Her gün tekrar edebileceğiniz kolaylıkta bir ritüel oluşturabilirsiniz. Bunu uykudan önce hazırlık niteliğinde tekrarlamanız vücudunuzu uykuya alıştırır ve daha kolay uyumanızı sağlar. Duş, vücut sıcaklığınızı artırıp azaltarak optimum seviyeye getirir ve sizi kaliteli bir uykuya hazırlar. Yatmadan önce okuma ışığında kitap okumak ise gözlerinizi uyku için hazır hale getirir. Yatmadan önce ılık bir duş, birkaç sayfa okuma ve küçük bir bardakta hazırlanmış bitki çayı sizin için kaliteli uykuyu garantiler.

4- Beslenme ve Egzersizin Gücünü Unutmayın

Günlük düzende uygulayacağınız 10-15 dakikalık egzersizler kaslarınızı çalıştırır ve sizi daha sağlıklı bir vücuda kavuşturur. Düzenli beslenme ile desteklenen egzersizin ise uyku düzenlemesinde önemli bir yeri var. Uzun yıllardır uzmanlar kaliteli uyku ve egzersiz arasındaki ilişkiyi somut bir temele dayandırmak için araştırmalarına devam ediyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin araştırması konuyla ilgili şu bulguları sunuyor: Kişiler egzersizin uykuya dalmalarını kolaylaştırdığını, daha derin uyku sağladığını, sabah uyandıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmişlerdir (2). Özellikle sabah egzersiz yapıldığında ya da akşam geç saatte yapılan ve yoğunluğu fazla olan egzersizle uykunun daha olumlu etkilendiği bildirilmiştir (2). Japonya’da uzun yaşayan insanların yoğun olduğu bir bölgede, 60-93 yaşları arasındaki 788 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada (5), egzersiz ve günlük yürüyüşlerin iyi bir uyku için önemli bir faktör olduğu ortaya konmuştur. Ancak bu çalışmalarda elde edilen sonuçların olumlu görülmesinin, egzersizin yorgunluğa yol açmasının aynı zamanda uykuya yol açma şeklinde düşünülüyor olmasından, iyi uyuyan kişilerin ayrıca egzersize daha istekli olmasından ya da egzersiz yapan kişilerin kafein ve sigara kullanımından daha uzak durmalarından da kaynaklanabileceği belirtilmektedir.”

Buradan hareketle uyku ve egzersiz arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.

5- Uyku Saatlerinizi Sabit Tutun

 

Günlük aynı saatte uyuyup uyanmanın uyku düzeni üzerinde doğrudan olumlu etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzen biyolojik saatinizin her gün aynı koşullara göre düzenlenmesini ve dolayısıyla da rahatça uyuyup uyanmanızı sağlar. Vücudunuz bu düzene alıştığında kendiliğinden uykuya dalacak ve hatta sabahları alarm yardımı olmadan kendiliğinden, dinç bir şekilde uyanacaktır.

Kaynak

http://geneltip.org/upload/sayi/46/GTD-00344.pdf 

http://healthysleep.med.harvard.edu/healthy/getting/overcoming/tips 

Read More

Okula başladığımız günden akademik hayatımızı tamamlayana kadar yüzlerce sınava giriyoruz. Liseye giriş, üniversite sınavı, KPSS gibi sınavlar ise geleceğimizi belirlediğinden diğerlerine nazaran daha önemli oluyor. Hal böyle olunca çoğumuz sınav dönemlerinde oldukça stresli ve kaygılı oluyoruz. Farklı şekilde ifade etmek gerekirse stresimiz sınavın ve hatta başarımızın önüne geçiyor. 

Stres yeteri düzeyde olduğunda bizi motive edip güdüleyen bir duygu olsa da çoğu zaman yoğun strese maruz kalıyoruz ve bu durum sınavlardan düşük puanlar almamıza ve dolayısıyla başarısız olmamıza neden oluyor. Öte yandan kaygı ve stresle baş etme yolları hakkında bilgi edinerek bu duyguları yönetmek mümkün. Yazımızın devamında sınav stresini en aza indirmenin 10 yolunu hep birlikte öğrenebiliriz. 

1. Yeterince Çalıştığınızdan Emin Olun 

Sınav dönemi stres ve kaygıya neden olan en önemli durumlardan biri az çalışmaktır. Ders konularına büyük ölçüde hâkim olmadığınızda başarısız olacağınız korkusu strese neden olur. Bu nedenle kendinize güveninizi artırmak için sınavdan önce tekrar ve soru çözümleri yaparak tüm konuları iyice öğrenmelisiniz. 

2. Planlı Çalışın

Sınav konularını zamanında yetiştiremeyeceğinizi düşünmek de strese neden olmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için dersleri düzenli şekilde takip ederek günü gününe çalışmalısınız. Az zamanda çok işler yapmak yerine zamanında rahat bir şekilde çalışmak kaygılarınızın önüne geçecektir. 

3. Gerçekçi Hedefler Koyun

Yapamayacağınız derecede büyük hedefler koymak sınava dair korkularınızı artıracak ve motivasyonunuzu düşürecektir. Hatta bu durum vazgeçip çalışmayı bırakmanıza dahi neden olabilir. Bu nedenle kendinize uygun hedefler belirlemelisiniz. 

4. Şartlanmak Strese Neden Olur

Sınavdan mutlaka şu puanı almalıyım ya da şu okulu kazanmalıyım diye şartlanmak da yüksek kaygıya neden olur. Başarılı olacağınıza mutlaka inanmalısınız; ancak başaramamak da her şeyin sonu değildir. Başarısız olduğunuzda daha çok çalışmalı, öğrenmeli ve tekrar sınava girmelisiniz. 

5. Kendinizi Başkalarıyla Karşılaştırmayın

Sınav sonuçlarınızı başkalarının sonuçlarıyla karşılaştırmak kendinizi yetersiz görmenize neden olur. Bu durum sizin başarıya olan inancınızı azaltıp stresinizi artıracağından sadece kendinize ve sonuçlarınıza odaklanmalısınız. 

6. Olumlu Telkinlerde Bulunun

Sınava dair hazırlıklarınızı yaptığınızda kendi kendinize “yeterince çalıştım, elimden geleni yaptım” gibi cümleler kurmanız kendinizi telkin etmenizi ve sakinleştirmenizi sağlayacaktır. Stresle baş etme yolları kapsamında olumlu düşünmeyi öğrenerek kaygıyı da azaltabilirsiniz.

7. Sınav Anında Stresi Sınırlandırın

Sınav anında bazı soruları çözemeyip stres seviyeniz yükseldiğinde derin bir nefes alıp başka soruya geçin. Böylelikle stresiniz sizi ele geçirmeden siz onu kontrol altına almış olursunuz.

8. Spor Yapın

Yoga ve nefes teknikleri gibi stresle baş etme egzersizleri son derece etkilidir. Kaygılandığınızı düşündüğünüz zamanlarda yürüyüşe çıkmak, müzik dinlemek veya bir hobi ile ilgilenmek de stresle mücadelede etkili yöntemlerden bazıları kabul ediliyor. 

9. Beslenme ve Uykunuza Dikkat Edin

Sağlıklı beslenme ve yeteri kadar uyku stresin azalmasında etkilidir. Bu nedenle günlük beslenmenizde protein, sebze ve meyve gibi sağlıklı besinleri tüketmelisiniz.

10. Profesyonel Destek Alın

Stresle baş etme yöntemleri nelerdir sorusunun cevabını en iyi bu işin uzmanı verecektir. Bu nedenle kendiniz stresle başa çıkamayacağınızı anladığınızda bir uzmana danışarak profesyonel destek almalısınız.

 

Kaynaklar

Read More