Bireylere bildiklerini dahi unutturan sınav kaygısı, baş edilmesi gereken bir duygu durumudur. Bu kaygı, kişilerin sınavlara yeterince hazırlanamamış olmaları veya sınava yükledikleri aşırı anlam yüzünden ortaya çıkmaktadır. Aile ya da çevre baskısına maruz kalan bireylerde çok daha yüksek oranda görülen sınav kaygısı, mükemmeliyetçi kişiliğe sahip bireylerde daha yoğun olarak gözlenmektedir.

İlkokul çağından başlayan sınav maratonu, istenilen alanda istenilen mevkiye gelene kadar devam etmektedir. İnsan daha çok bilmediği şeyden korkmaktadır. Örneğin; aynı konuda daha önce sınava girmiş biri daha az kaygı duymaktadır. Gerekli durumlarda psikolojik destek almaktan çekinmemek gerekir. Aba psikoloji bünyesinde her türlü soru ve sorunda yanınızda olduğumuzu bilmenizi isteriz.

Sınav Kaygısı Yaşayan Bireylerde Gözlemlenebilen Etkiler Nelerdir?

Ruhsal etkiler yaşanabileceği gibi fizyolojik etkiler de görülebilmektedir. Bunlar; göğüs kafesinde daralma hissi, aşırı terleme, karın ağrısı, algı ve anlama düzeyinde bozukluk, çarpıntı gibi şikayetlerle kendini gösterebilmektedir. Ayrıca psikolojik anlamda da depresyon, anksiyete, dikkat dağınıklığı gibi problemlerle kendini gösterebilmektedir. Bu sorunu göz ardı etmemek ve çözüm yollarına başvurmak bireylerin gelecekleri için atılabilecek en doğru adımlardandır.

Olumsuz düşünceleri ortadan kaldırabilmek için aile desteği ve bireyin birlikte hareket etmesi uygun olacaktır. Sınav kaygısı nedenleri tam olarak belirlendiğinde sonuç almakta daha kolay olacaktır. Sınavdan neden korktuğunuzu bilmek ve olabilecek en kötü senaryoyu düşünüp bunlara karşı antitez üretmek oldukça büyük bir yol kat ettiğiniz anlamına gelir.

Sınav Kaygısıyla Baş Etme Hususunda Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Öncelikli olarak düzenli çalışmak, olumsuz bir sonuç aldığınızda bunun hayatın sonu olmadığı bilmek gerekmektedir. Bu sınavın sizin hayattaki yerinizi belirlemediğini, sadece bir sınav olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Size sadece aldığınız başarılar sebebiyle değer veren insanların, zaten hayatınızda bir yeri olmaması gerektiğini aklınızdan çıkarmamak, kaygılarınızı azaltmak konusunda yardımcı olacaktır.

Sınav kaygısıyla başa çıkma yöntemleri konusunda yaptığımız öneriler tamamen araştırma verilerine uygun olduğu için, sonuç almanızda etken olacaktır. Bir diğer kaygı sebebi ise özgüven eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin yapabileceğine olan inancının düşük olması, çevrenin bu anlamda “yapamayacaksın zaten” gibi olumsuz telkinleri buna sebep olabildiği gibi, kişinin kendini yetersiz görmesi de neden olabilmektedir. Yine bu kaygı sebepleri arasında suçluluk duygusu da önemli yer tutmaktadır.

Kişinin yeterince çalışmamış olması, çevrenin beklentilerinin yüksek olması buna sebep olabilmektedir. Tüm önerilere ve çabalarınıza rağmen bu duygudan arınamıyorsanız, uyku bozukluğu, depresyon veya anksiyete gibi belirtiler yaşıyorsanız, artık yardım almanız gerektiği anlamına gelmektedir. Aba psikoloji olarak, uzman danışmanlarımızla sizlere yardımcı olabileceğimizi ve bu sorunu birlikte aşabileceğimizi belirtmek isteriz.

Read More

Panik atak nedir sorusu pek çok birey tarafından merak edilmektedir. Bu atak durumu; kişi bedeninde çarpıntı, kalbinin “küt küt” atması, nefes darlığı, terleme, titreme, göğüs ağrısı, göğüste baskı hissi, bunaltı, karın ağrısı, sersemlik, kendini ve çevreyi başka türlü algılama, çıldıracakmış gibi hissetme, ölüm korkusu, ateş basmaları gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus şudur; görünürde herhangi bir tehlike ya da zarar verici bir unsur olmamasına rağmen sayılan belirtiler görülmektedir. Yoğun korku atağı olarak da nitelendirilebilecek bu durum sırasında, kişi; kalp krizi geçirdiğini ve öleceğini düşünebilir. Bu ataklar 1 ay gibi kısa bir süre içerisinde tekrarlıyorsa, bu durum panik bozukluk olarak ifade edilebilir.

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Panik atak belirtileri farklı fiziksel belirtilerle kendini göstermektedir. Nabzın kısa sürede belirgin bir şekilde artışı, “nefes alamam” hissinin oluşmasının yanı sıra, bu atak durumundan kaçınmak için kişide de bazı davranışlar ortaya çıkabilir. Bu durumun en belirgin özelliği, atağın nerede ve ne zaman ortaya çıkacağının bilinmemesidir. Yaygın bir anksiyete bozukluğunun bir parçası olarak atak aniden ortaya çıkabilir. Kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla gözlenmektedir. Kişi bu tür bir atak yaşadıktan sonra, üzerindeki bu olumsuzluğu uzun süre atamaz. Sürekli olarak korku duyduğu o anı ve bedensel yılıklara karşı bir beklenti taşır. Her an nabzının tekrar yükseleceğini ya da bedenine hakimiyet kuramayacağı durumları tekrar yaşayacağını düşünür. Bu nedenle bedenine hakim olamayacağı durumlardan kendisini korumaya çalışır.

Kişinin Panik Atak Karşısında Tutumu

Panik atak yaşamış olan birisi, tekrar aynı hisseleri yaşamak istemeyecektir. Bu durumu tekrar yaşamamak için kaçınma davranışları olarak adlandırılan çözüm yolları geliştirir. Bu çözüm yolları geçici bir zaman dilimi için işlevsel olsa da uzun vadede kısıtlayıcı bir yaşam döngüsüne zemin hazırlar. Bu beklenti, kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda azaltır. Bu durumu yaşamış olan kişiler sürekli olarak kendini denetler. Bu kişiler nabzını kontrol eder. “Ya atak geçirirsem?” korkusu ile dolu bir halde yaşamına devam eder. Yani bu durum, kişi için bir kısır döngü gibidir.

Bu Durumda Olan Kişiler Nasıl Davranırlar?

Düşünceler, atakla baş etme çabaları ve yaşanan panik durumu kişi için oldukça yorucu bir durumdur. Bu kişiler, kontrol edemeyecekleri durumlarla karşılaşmamak için evlerinden çıkamayacak bir duruma gelebilir. Ayrıca araba kullanmaktan, sosyal ortamlara ya da kalabalık ortamlara girmekten kaçınabilirler. Yaşadıkları bu durumdan dolayı kendi içlerine kapanabilirler. Bu kişiler depresyona girebilir ve bunun sonucunda da başa edemeyeceği bir durumda kendini hissederek intihar düşüncelerine sahip olabilir.

Panik Atak Tedavisi Var Mıdır?

Panik atak tedavisi tıbbı yöntemlere de dayanan bir yönü bulunmakla birlikte ilaç tedavisi kesildiğinde bazı durumlarda tekrar aynı durumun yaşanması ile ortaya çıkabilir. İlaç tedavisinin yanı sıra bu süreçte; gevşeme ve solunum egzersizlerinin faydaları görülür. Birtakım bilişsel müdahaleler ve teknikler içeren terapi yöntemleri ile panik atak tedavisi sürdürülür. Terapi süresince, kişinin yaşadığı endişelerin aslında gerçek olmadığı konuşulmaktadır. Bedene hakim olabilme yöntemleri, sağlıklı telkinler ve bunları kullanma yöntemlerinin uygulanabilir hale gelmesine fırsat tanınır. Bu sürece sadık olunduğu kadar süreçte ilerleme gösterilir. Kişinin günlük hayatında egzersizler yapabilmesi, hormonal dengesinin sağlanmasında yardımcı olmaktadır. Vücutta dengelenmeye destek olacak bir süreç gerekli olduğu için, gerginlik verici hormonların yanı sıra mutluluk verici hormonların salgılanmasına yönelik eylemler gerekmektedir. Uyku düzeninin sağlanması ve kafein alımının azaltılması gibi uygulamalar da bu süreç için oldukça faydalıdır.

Panik atak ile ilgili daha fazla bilgi almak için Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi ile irtibata geçebilirsiniz.

Read More

Dijital ortamda eğitim son dönemlerde iyice yaygınlaştı. Hayatımızın büyük bir kısmını içine alan sınavlar, hep bir koşuşturma ve telaş içerisinde geçmektedir. Sınavlara hazırlanma süreçleri, öğrenilenlerin pekiştirilmesi, stres sebebiyle bildiklerini yapamamak gibi bir çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Böyle durumlarda kişilerin kendilerine özgü çözümleri bulunmakla beraber, asıl sorun kaygı problemini ortadan kaldırmaktır.

Dijital Ortamda Eğitim: Dijital Ortam Desteği Nedir?

Sadece bireyin kitaplar üzerinden giderek değil, internet üzerinden konuları dinleyerek, soru çözümleri yaparak, anlamadığı yerleri tekrar tekrar dinleme imkanı sunan bu ortamın dikkatle kullanılması gerekmektedir. Videolar, yazılı araştırmalar ve soru çözümleri yaparken yanlış yaptığınız soruyu anında görebilmek oldukça değerlidir. Eğitimcilerin de bu alanda varlıklarını göstermeleri sebebiyle, hocaya direk ulaşmak, aynı uygulamaları kullanarak süreci daha iyi yönetebilmenizi sağlamaktadır.

Dijital Ortamın Sunduğu Avantajlar Nelerdir?

Evin rahatından ayrılmadan en azından belirli kıyafet giyme zorunluluğu olmadan, üstelik anlamadığınız yerleri tekrar dinleme imkanı sunduğu için oldukça yararlıdır. Sınav kaygısına yol açan etkenlerden bir tanesinin sınıf ortamı olduğu düşünülürse, evde sınav soruları çözmek bu kaygıyı azaltacaktır. Ayrıca başınızda bir gözetmen olmayışı sebebiyle çok daha özgür hissedebilmek başka bir avantajı da beraberinde getirmektedir.

Dijital Ortamda Eğitim: Evde YGS’ye Çalışmak Nasıl Olmalıdır?

Özellikle lise giriş sınavlarının yaklaşmasıyla daha çok sorulmaya başlanılan bu sorunun cevabı niteliğinde önerilerimiz olacak. Zaman kalmadıysa son bir tekrar yapmaya uğraşmak vakit kaybına yol açacaktır. Bunun için özellikle online sınav soruları çözmek işinizi daha da kolay bir hale getirecektir. Yanlış olan soruların cevaplarına anında ulaşabilmek, eksik olduğunuz konulara göz atma anlamında yardımcı olacaktır.

Evde Sınava Hazırlanmak ve Bu Süreçte Karşılaşılan Sorunlar Nelerdir?

İster lise, ister üniversite ve ister başka bir sınava hazırlanıyor olun, süreci başarıyla yönetmeniz gerekmektedir. Gamze Sart hocamızın söylediği “Konuyu bilmek, soruyu bilmek anlamına gelmiyor.” cümlesi oldukça önemlidir. Çünkü soru pratiği yapmadığınızda, salt bilgi sınavlarda çok da yardımcı olmayacaktır.

Başka bir sorun olan ev ortamının verdiği aşırı rahatlık sebebiyle, kişinin kendini tamamen rahat bırakması ve konsantrasyondan uzaklaşmasıdır. Bazı bireylerin avantaj olarak gördüğü ev ortamında hazırlanma konusu, bazı bireylerde ise dezajantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat yaşadığımız çağda, özellikle içinden geçtiğimiz süreç sonrasında eğitimin tamamen dijital ortamlar vasıtasıyla devam ettirilebileceği gündemdedir. Bu sebeple dijital ortamda eğitim ve dijital ortamda sınava hazırlanmak konusu oldukça önem taşımaktadır.

Sınav Kaygısı Sürecinde Aile Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara evde hazırlanan bireylerin ilk olarak sessiz ve derli toplu bir alana ihtiyacı vardır. Bu bağlamda aile desteği ön plana çıkmakta ve sınava hazırlanan kişiye yardım etme açısından bu ortamı kişilere sunmaları oldukça önemlidir. Zaten sınav kaygısı yaşayan, “acaba başarabilecek miyim?” gibi korkularla baş etmeye çalışan bireylere, ailelerin baskı kurması, üzerilerinde daha büyük sorumluluklar eklemesi negatif sonuçlar almaya sebep olacaktır. Sınav kaygısıyla nasıl başa çıkılır isimli videomuzu izlemek izlenecek yöntemler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmanız konusunda yardımcı olacaktır.

Sınava hazırlanan bireyler kadar, ailelerinin de desteğe ihtiyacı vardır!

Kaygı bozuklukları konusunda, çocuklar kadar ailelerde -haklı olarak- sınav kaygısı yaşamaktadır. Özellikle günümüzde hayatımızı sınavların yönettiği gerçeği düşünülürse, istedikleri yerleri kazanamayacakları korkusu aileleri de sarmaktadır. Burada önemli olan kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmamaları gerektiğinin bilincinde olmaktır.

Aba Psikoloji olarak sadece LGS veya Üniversite sınavına hazırlanan bireylere değil, bu tarz kaygılar yaşayan ailelere de Psikolojik Destek hizmeti sunmaktayız. Kaygı bozukluğu sorununu halleden bireylerin, sınavlarında çok daha yüksek başarılar aldığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden bu problemi aşabilmek için destek almak, sınav başarısını katlayacak bir yöntemdir.

Read More

Bir çok kişinin aslında tam olarak bilgi sahibi olmadığı, kendilerince çeşitli adlandırmalar yaptığı bir bozukluk olan otizm nedir? Sorusuna verilecek yanıt; kendi içinde çeşitlilik gösteren bir tür fiziksel ve nörolojik etkileri olan bir rahatsızlık olduğudur. Konuya açıklama getirmeden önce belirtmek istediğimiz konu Otizmli kişilerin hepsinin zihinsel engelli muamele görmemesi gerektiğidir. Genellikle üç yaşında belirtilerin anlaşılmasıyla başlayan bu süreç, çocuğun etrafıyla ilişki kuramamasıyla anlaşılmaktadır. Otizmin klasik tanımlarından daha farklı ve daha tatmin edici bir cevap almak isteyenler için Prof. Dr. Barış Korkmaz “sosyal temas yokluğu” şeklinde açıklamaktadır.

Otizm Nedir? Otizm Teşhisi Nasıl Konulur?

Otizm nedir sorusu kadar otizm teşhisinin nasıl konulduğu da merak edilmektedir. Çocuğun geç konuşması veya konuşamaması, göz teması kuramaması, çağrıldığında tepki vermemesi ve basit motor becerilerini yapamamasıyla ailenin kaygı duyması başlar. Genellikle bir süre kendiliğinden geçmesi beklenir. Ailenin artık endişeye düşmeye başlamasıyla başvurulan hekimin basit bazı testler uygulayarak tanı koyması oldukça kolaydır. Bu konunun tam olarak açıklığa kavuşması için uzman bir psikologdan yardım alınmalıdır.

Otizm Tedavi Edilebilir Mi? Veya Nasıl Tedavi Edilir?

Otizmin etkinliği kanıtlanmış bir ilaç tedavisi yoktur. Yalnızca otizme eşlik eden diğer rahatsızlıklar için (öfke kontrolü bozukluğu, uyku bozuklukları, davranış bozukluklar, dikkat dağınıklığı vb.) Doğru programlanmış eğitimler sayesinde bireylerin iletişim problemlerini kısmen de olsa aşması mümkündür. Davranış bozuklukları tamamen çözülemese de en aza indirgenebilir. Konuşma bozuklukları ilk başta çözülmesi gereken sorundur. Çünkü birey kendini ifade edemedikçe öfke patlamaları, davranış bozuklukları tedavi edilemez.

Otizm Nedir? Otizm Tedavisinde Aile Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sadece çocuğun eğitilmesinin yeterli olmadığı bir davranış bozukluğu olan otizmin, ailenin de eğitimiyle desteklenmesi gerekmektedir. Eğitim ve tedavi süreci uzun soluklu bir süreç olduğu için, aileler bilgilendirilmeli olmuş ve olacak şeylere karşı hazırlanmalıdır. Teşhisi koymakta ilk gözlemler ailelere ait olduğu için, ebeveynlerin çocuğunu dikkatle takip etmesi ve sorun olarak gördüğü şeyleri ilgili hekime bildirmesi önemlidir.

Otizmin Teşhis Edilebileceği Yaş Aralığı Nedir?

Çok daha erken dönemlerde teşhis edilebilen otizm için en uygun yaş aralığı 3 ile 4 yaşlarıdır. Dikkatli ebeveynlerin, bebeğin sekizinci aylarından itibaren tanı konulması açısından doğru teşhisleri olabilmektedir. Üç yaşına kadar olan süreçte tanı koyabilmek için etkin testler bulunmasına rağmen, beyin gelişiminin zirveye ulaştığı üç dört yaşlarını beklemek daha doğru bir karar olacaktır.

Beyin yaşamı boyunca kendini geliştirmeye açıktır. Doğru planlama, eğitim, aile bilinçlendirilmesi gibi etmenler sayesinde %100 bir iyileşme gerçekleşmese bile, başlanılan noktadan çok daha iyi seviyelere gelebilir.

Read More

Otizm spektrum bozukluğu farkındalığının giderek arttığı son dönemlerde, en çok merak edilen Otizm Nedir? Sorusunun aslında tam tanımı çok uzun olmakla birlikte, doğuştan gelen nörobiyolojik rahatsızlık çeşidi denilebilir. Tam açılımı otizm spektrum bozukluğu olan bu kavram kısaca otizm olarak anılmaktadır. Bu yazımızda Otizm hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? sorusunu inceleyeceğiz.

Otizm Spektrum Bozukluğu Kalıtsal Mıdır?

Bu konuda yapılan çok sayıda araştırma neticesinde kesinliği kanıtlanmış olan bir konu olan kalıtsallık, hala genetik bilimciler tarafından araştırılmaya devam edilmektedir. Ebeveynlerin soy ağacında karşılaşılması durumunda, çocukların gelişim süreci çok daha sıkı takip edilmeli ve bu seçenek göz ardı edilmemelidir. İlk 18 ayda tanı konulabilse de özellikle üç yaş döneminde çok daha net bir sonuç almak mümkündür.

Otizmin Erkek Çocuklarda Daha Sıklıkla Görüldüğü Doğru Mudur?

Yapılan araştırmalar sonucu erkek çocuklarında kızlara oranla daha sık karşılaşıldığı kanıtlanmış olan bu rahatsızlık, kız çocuklarına oranla 5 kat daha fazla karşılaşılmaktadır. Dünya nüfusunda yoğunluğu %1 oranında olan ve tam olarak nedeni bilinmeyen bu rahatsızlık hakkında, nörolojik ve psikolojik araştırmalar devam etmektedir. X genini daha çok zeka ve davranışları etkilemektedir.  Kadın beyninde çift x kromozomu olduğu halde erkek beyninde tek x kromozomu olması, dolayısıyla bir tanesinin bozuk olması halinde sistemin çökmesi durumu bunun bilimsel açıklamasıdır.

Otizm Spektrum Bozukluğunda Tanı Neden Çok Önemlidir?

Bir önceki yazımızda kısmen de olsa açıkladığımız belirtileri fark ettiğinizde, ne kadar erken tanı konulursa, tedavi süreci o kadar erken başlar. Bu hastalığa eşlik eden zihinsel engellilik sıklıkla karşılaşıldığı için, eğitimin yanı sıra ilaç kullanılması da gerektirmektedir. Bu sebeple her hastalıkta olduğu gibi bu rahatsızlık için de erken tanı oldukça büyük önem arz etmektedir. Ayrıca verilecek eğitimde otizmin derecesi ve hangi çeşidi olduğu da farklılıklar göstereceği için, doğru tanı doğru tedavi için önemli bir yol gösterici olacaktır.

Otizm Spektrum Bozukluğu: Otizm Çeşitleri Nelerdir?

Genel olarak üç kısımda incelenen otizm spektrum bozukluğu klasik otizm, asperger sendromu ve atipik otizm olarak adlandırılmaktadır. Klasik otizmde yaygın olarak zihinsel engellilik görülmektedir. Asperger sendromunda ise; zeka sorunları değil, daha çok davranış bozuklukları görülmekteyken, atipik otizmde iki türden de belirtiler görülebilmekte fakat her iki tipe de tam olarak uymamaktadır. Son yıllarda ismini daha sıklıkla duymaya başladığımız Asperger sendromu tanısı konmuş kişilerin, normal gelişim gösteren bireylerle aralarında çok büyük farklar olmadığını da belirtmek isteriz.

Aba psikoloji olarak otizmle ilgili ailelere ve bireylere destek sağlamaktayız. Otizmle ilgili daha detaylı bilgiye sahip olmak için Prof Dr. Barış Korkmaz’ın “Ah Şu Otizm” kitabını incelemek faydalı olacaktır.

Read More

YKS sınav gününe çok az bir zaman kaldı. Kalan konuları yetiştirmek için uykusuz kalarak çalışmak çoğu öğrencinin vazgeçilmezidir.

“Daha fazla tekrar yapmam gerekiyor.”

“Uyursam yetiştiremem.”

“Acaba biraz uykusuz kalıp tamamlayamadığım konuları mı tamamlasam?”

YKS sınav öğrencilerinin yanıldıkları düşünce biçimlerine örnektir yukarıdaki cümleler. Bu düşüncelere uyarak hareket etmek faydadan çok zarara neden olacaktır.

YKS’ye son günler kala rehber niteliğinde “YKS’nin Son Haftası Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda uykuya dikkat etmenin öneminden bahsetmiştik. Uykunun sınav başarısı için mühim olduğunu daha iyi anlatabilmek için ayrı bir blog yazısı yazmak istedik.

Uykusuzluğun özellikle son dönemde neden bu kadar zararlı olabileceğini maddeler halinde anlatmak istedik.

YKS Sınav Öncesi: Düzenli Uykunun Önemi

Konsantrasyon için Uyku

Daha fazla çalışabilmek için uykusuz kalmanız bildiğiniz şeyleri de yapamamanıza sebep olabilir. Sınavın yalnızca başarıyı ölçtüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Özellikle Türkiye eğitim sisteminin sınav formatında ölçülen yeteneklerden birisi de konsantrasyondur. Eğer yeteri kadar uyumazsanız dikkatsizlik hataları yapma oranınız artacaktır.

Odaklanmayı kolaylaştırmak adına yapılabilecek diğer uygulamalar için Aba Psikoloji kanalımızdaki “Sınav Döneminde Odaklanmayı Kolaylaştırma” adlı videomuza aşağıdan izleyebilirsiniz.

Anlamak için Uyku

Okuduklarımızı etkin bir şekilde anlayabilmemiz için uykumuzu iyi almış olmalıyız. Uykusuz kalarak vakit kazanmaya çalışırken tersine vakit kaybedebilirsiniz. Uykusuzluk yüzünden algınız düşecektir ve anlamak zorlaşmaya başlayacaktır. Bu da sizi sınavda ve çalışmalarınızda yavaşlatacaktır. Saatlerce uykusuz kalmak daha çok çalışmayı hayal ederken daha az, üstelik daha verimsiz, çalışmanıza neden olacaktır.

Bilgileri Pekiştirmek için Uyku

Araştırmalar sonucu uyku esnasında bildiklerimizin pekiştirildiği bulunmuştur. Bilgilerinizin zihninizde daha iyi oturması ve sınav esnasında bilgileri hatırlayabilmeniz için uykunuzu almış olmanız gerekir. YKS sınav öncesinde uykunun yeterli miktarda alınması son derece önemlidir.

Stres Kontrolü için Uyku

 Uyku fiziksel bir ihtiyaçtır. Uyumayarak ilkel beynimizi aktive ediyoruz. Öfke, sinir ve stresle bağlantılı olan beyin bölgesi amigdala uykusuz kalındığında aktive olur. Böylelikle bu duygularınız artar. Zaten var olan YKS sınav gerginliğini arttırmak için tetikleyici bir faktör olur uykusuz kalmak.

YKS Sınav Öncesinde Nasıl Bir Uyku Düzenine Sahip Olunmalı?

Uyuduğunuz miktar kadar uyuduğunuz saat de önemlidir. Kalan son günler boyunca kalkma ve uyunma saatlerinizin düzene girmesi sınav performansına yansıyacaktır. Özellikle akşam saatlerinde salgılanmaya başlayan vücut ritmimizi korumamızı sağlayan melatonin hormonu gece 2:00 ve 4:00 arasında tavan yapmaktadır. Aynı zamanda araştırmalar 8 saat uyumanın da beynimizin daha aktif çalışması için gerekli olduğunu söylemekte. Bu sebeple gün içerisinde daha aktif olabilmek için 11 gibi yatmanızda ve saat 7 gibi uyanmanızda fayda var. Son günlerde benzer saatlerde uyuyup benzer saatlerde kalkmanız ve vücudunuzu uykusuz bırakmamanız YKS sınav esnasındaki başarınızı yükseltecektir.

Read More

Sınav kaygısı YKS için son bir hafta kala ciddi anlamda görülebilen bir endişe hali. “Eyvah çocuğumun sınavı var!” Ebeveynler de sınav sürecinde çocukları kadar gergin. YKS için maratonun sonuna yaklaşıyoruz. Sınava sayılı günler kaldı. Gerginlik zaman daraldıkça artıyor. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da ailelerin sergilemesi gereken tutumdan kısaca bahsetmiştik. Konunun daha ayrıntılı tartışılmasının gerekli olduğu kanısına vardık. Unutulmamalıdır ki sınav kolektif olarak değerlendirilmelidir. Evin içerisindeki frekans ve aile bireyleri öğrencilerin sınav performansı üzerinde etkilidir. Ebeveynleri olarak destekleyici tutumunuz çocuğunuzun sınav anındaki performansını arttıracaktır. İşte karşınızda anne ve babası olarak çocuğunuza karşı sergilemenizde faydalı olacak tutumlar:

Çıkan Sonuca Değil Çabaya Önem Verin

Çocukların sınav esnasında süreç yerine sonuca odaklanmaları başarılarını düşürecektir. Sürece tamamen konsantre olmak başarının en büyük anahtarlarından biridir. Haliyle sizin de sonuca değil sürece değer verdiğinizi göstermeniz ve onu bu yönde desteklemeniz içinin rahatlamasını sağlayacaktır. Ona her zaman gösterilen çabanın istediğimiz gibi sonuç veremeyebileceğini hatırlatarak bunun sizin için bir sorun olmadığını söyleyin. Önemli olanın gösterdiği çaba olduğunu ve çabasının farkında olduğunuzu dile getirin.

Sınav Kaygısı Sonucu Oluşan Stresi Normal Karşılayın

Çocuğunuzun stres oranı yükseldiğinde bu sizi korkutmasın. Daha mantıksal yaklaşmaya çalışın. Biliyoruz, ebeveyn olarak çocuğunuz bir duygu yaşadığında benzer duygular hissetmemek elde değil. Mutlaka üzülürsünüz ya da sizin de stresiniz artar. Fakat bu üzüntünüzü, stresinizi yansıtmamanız en mantıklısı olacaktır. Siz üzüldükçe ya da stres yaptıkça onun da stresi artma eğiliminde olacaktır. Onun yerinde olsaydınız sizin de benzer duygular içerisinde olabileceğinizi kabullenmeniz mantıksal yaklaşarak stresi normal karşılamanızı sağlayacaktır. Böylelikle çocuğunuzun da sınav stresi oranı düşecektir.

Günlük Ödüller Düzenleyin

Özellikle bu son dönemde öğrenciler motivasyona çok ihtiyaç duyarlar. Son dönem sınavın yaklaşmasıyla beraber öğrencilerin gerginlikleri ve stresleri artar, hatta tavan yapar. Ebeveyn olarak bu gerginliği azaltmak için günlük ödüllendirmeler yapabilirsiniz. Onun en sevdiği yemekleri yapmanız, arada bir rahatlaması için onu dışarı çıkarmanız basit ama etkili ödüllendirme yöntemleridir. Ödüllendirilen çocuklar bir yandan biraz olsun emeklerinin karşılığını aldıklarını hissederler.  Diğer yandan sizin verdiği emeğe saygı duyduğunuzu görmeleri de psikolojik olarak rahatlatıcı olacaktır.

Sınav Kaygısı Oluşmaması İçin Konuşmalarınızla Destek Olun

Zaten bildiğini düşünerek söylemediğiniz cümleleri çocuğunuzun duymaya ihtiyacı olabilir. “Senin yanındayım.” “Ben sana güveniyorum.” “Ne olursa olsun seni seviyorum.” Gibi cümleler rahatlamasını sağlayacaktır. Baba aynı zamanda finansal figür olarak görüldüğü için babanın maddi ve manevi olarak yanında olduğunu göstermesi sınav stresini azaltmak için çok ama çok değerlidir.

Duygularını Paylaşması için Çocuğunuza Fırsat Tanıyın

Ebeveyn olarak diğer göstermenizin faydalı olacağı tutum ise ona duygularını paylaşması için fırsat tanımaktır. Sınav öğrencileri zaman zaman yüksek streslerini aileleri üzülmesin diye yansıtamayabilir ya da bazı duygularını paylaşmakta zorluk çekebilirler. “Nasıl hissediyorsun?” “Stresli olmanı anlıyorum. Stresli olmakta çok haklısın” “ Neler seni zorluyor. Belki konuşmak iyi gelebilir sana da.” Gibi cümlelerle duygu paylaşımını kolaylaştırmanız ona huzur verecektir.

Ailelerin tutumu konusunda daha fazla bilgi almak için Aba Psikoloji youtube kanalımızdaki “Sınav Yaklaştıkça Artan Kaygıya Karşı Ne Yapmalıyız? Ailenin Yapması Gerekenler” videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Read More

Sınav performansını etkileyen birçok faktör var bunlardan birisi de beslenme. Sınav anındaki başarının sadece çalışma miktarınızla ilgili olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir çok dolaylı etken sınav performansınızı etkileyecektir.  Özellikle YKS’ye son hafta kala beslenmenin önemine değinmek istedik. Daha önce  “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da beslenmenin öneminden kısaca bahsetmiştik. Şimdi ise bu konuyu daha da detaylandırmak istedik. Beslenmenin sınav üzerindeki etkisini anlatmak ve son haftaya girmişken “Nasıl beslenmeliyiz ?” konusuna değinmek istedik.

Beslenme Neden Sınav Performansı Üzerinde Etkilidir?

Beyin hiç durmadan çalışan bir organizmadır. Uyurken bile beynimiz çalışmaya devam etmektedir.  Beynin bu yoğun temposunun üzerine onu daha da yoracak iş yükü bindirdiğinizi düşünün. Sınav öğrencilerimiz beyinlerini belki de normal bir insandan çok daha fazla kullanmaktadırlar. Özellikle YKS gibi önemli bir sınav için eminiz ki öğrencilerimiz beynin kullanabilir maksimum kapasitesini günlerce kullandılar.

Beyinin çalışabilmesi için yakıta ihtiyacı varıdır. Harcadığı enerji de arttıkça yakıt ihtiyacı artacaktır. Bu yakıtı da beslenme sağlamaktadır. Sınav esnasında beyninizin maksimum kapasitesini kullanacağınız için sınava yakın dönemdeki beslenmeniz, konsantrasyon ve beyninizi daha aktif kullanmanız için performansınızı etkileyecek en önemli etkenlerden biridir.

Sınav Dönemlerinde Hangi Besin Türlerine Ağırlık Vermeliyiz? 

Omega 3

 Omega 3 yağ asitleri unutkanlığı engelleyen ve beyin sinyalleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirir. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi arttırmaya yarar. Bu nedenle iki açıdan bu son hafta omega 3 içeren besinler tükenmek önemli.

  • Eski bilgilerinizi tazeleme dönemindesiniz. Sınav öncesi son tekrarlarınızı yaparken daha iyi hatırlamanızı sağlayacaktır.
  • Sınav esnasında bazen bildiğiniz halde hatırlamak zor olabiliyor bildiklerinizi daha rahat ve hızlı bir şekilde hatırlamak için etkili olacaktır.

Hatırlama konusundaki faydası bilim insanları tarafından kanıtlanan omega 3’ü beslenme planınıza dahil etmeniz sınav performansını olumlu etkileyecektir.

Yumurta

Beyniniz olduğundan daha fazla enerji yaktığı için sık sık acıkma ihtimaliniz artacaktır sınav döneminde. Bu nedenle tok tutan ve protein oranı yüksek bir beslenme düzeni oluşturmak beyninizin ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi almasını sağlayacaktır. Yumurta hem protein oranı açısından yüksek hem de oldukça sağlıklı bir besindir. Gerekli protein ihtiyacını karşılamanız için oldukça etkili olacaktır.

Muz

Muz içerisinde bol miktarda lif, triptofan ve potasyum barındırır. Muzun sınav öğrencilerinin beslenmesine 2 önemli katkısı vardır.

  1. Odaklanmanızı arttırır.
  2. Mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayarak stresinizin ve gerginliğinizin azalmasına destek olur.

Beslenme İçin Magnezyum

Magnezyum beyni rahatlatırken gevşemeyi sağlar. Magnezyumun sınav performansı için 3 farklı önemi vardır.

  1. Sınavın getirdiği huzursuzluğa ve gerginliğe iyi gelecektir.
  2. Heyecan, stres ya da geceleri ayakta kalarak çalışma durumlarında oluşan uykusuzlukla savaşmakta bire birdir.

Beslenmenin beyine ve günlük hayata olan etkisinin oldukça fazla olduğu bilim tarafından da kanıtlanmıştır. Beslenmenizin hayat boyunca düzene girerse mental ve fiziksel sağlığınızı korumak çok daha kolay olacaktır. Aba Yayıncılık olarak yayınladığımız, editörlüğünü kurucumuz Doç. Dr. Gamze Sart’ın yaptığı  “30 Günlük Ketojenik  Arınma” adlı kitapla beslenmenizi hayat boyu düzene sokabilirsiniz. Aba Yayıncılık sayfasından kitabı temin edebilirsiniz.

Read More

Sınav başarısı yüzünden tercihlerim nasıl etkilenecek?”, “Ya başarısız olursam, o zaman iyi bir eğitim alamayacak mıyım?” gibi sorular da başarısızlık korkusunu tetikler. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda son günlerin gerginliğinden bahsetmiştik. Bu gerginliği arttıran etkenlerden birinin de sınav sonrasında öğrencilerin yanlış tercih yapma korkusu olduğunu biliyor muydunuz? Öğrenciler belli etmese de aslında puanlarının istedikleri gibi bir eğitim alamamalarına sebep olmasından çok korkmaktalar. Bundan ötürü bu blog yazımızda sınav başarınızın tercihinize olan etkisine değinmek istedik.

Sınavdan İstediğiniz Gibi Bir Sonuç Alamamanız Her Şeyi Kaybettiğiniz Anlamına Gelmez

Öğrenciler sık sık eğitim sürecinin tek yönlü olduğunu düşünürler. Yapılan tek bir hatanın her şeyi mahvettiği yanılgısına düşerler. Tek bir sınav başarısıyla geleceklerinin, hedeflerinin tamamen etkilendiğini düşünürler. Özellikle de söz konusu YKS yani üniversite sınavı olduğunda. Aslında durum pek de öyle değil. Sına

1.     Sınav Başarısı: Doğru Üniversite Seçimi

Seçeceğiniz alanda bilindik ve bolca imkan sağlayan üniversiteleri seçmenin avantajlı olacağı yadırganamaz bir gerçektir. Puanınız yetiyorsa tercihinizin bu yönde olması kariyerinize 1-0 önde başlamanızı sağlar. Fakat az önce de belirttiğimiz gibi eğer istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bu demek değildir ki kariyerinizde başarısız olacaksınız ve her şey bitti. Burada da yine stratejik davranarak seçeceğiniz alan doğrultusunda puanınızın yeterliliğine en uygun üniversiteyi seçmeniz faydalı olacaktır. Size göre düşük ve hakketmediğiniz bir puanı almanız

üniversite seçiminizi sandığınız kadar çok etkilememektedir. Hatta ortalama bir üniversitede iyi puanlar alıp yüksek ortalamayla mezun olmak çok daha kolay. Yüksek ortalamayla mezun olmak da sizi kariyer hayatında başarılı kılacaktır.

Bunun dışında istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bile doğru üniversite seçimi için bazı pratik yollar izlenebilir:

  • Örneğin sağlık alanında bir bölüm düşünüyorsanız yüksek puanlı olmayan fakat hastane bağlantısı olan okulları tercih edebilirsiniz. Bu yolla okul başarınızla birlikte o üniversitenin hastanesinde staj yapmak ve hatta ilerde çalışmak adına imkanlarınız artmış olacaktır.
  • Üniversitelerin öğretim üyelerine bakmak faydalı olabilir. Çok iyi bir üniversite olmadığı halde bazı iyi hocaların bulunduğu üniversiteler de var aslında. İstediğiniz bölümde başarılı hocalar bulunan ortalama düzeydeki üniversiteleri seçmeniz avantajdır. O hocalar hem size bir şeyler öğretecektir hem de ayrı bir bağ kurduğunuz sürece iyi bir referansa sahip olacaksınızdır. Kariyerinizde sıçrama yapmanızda hocalardan aldığınız referanslarda etkilidir.

2.     Doğru Bölüm Seçimi

Üniversite sizi 4-5 yıl etkilerken seçtiğiniz bölüm sizi hayatınız boyunca etkiler. Üniversite seçmekten ziyade sizi tanımlayan bölümleri tercih etmek çok daha önemlidir aslında. Sınavda başarısız olma durumu kurtarılmayacak bir durum değil. Diyelim ki puanınız hayal ettiğiniz gibi yüksek sıralamalı bir üniversiteye gitmeye yetmedi. İstediğiniz bölümü iyi seçtiğiniz taktirde üniversite hayatınız boyunca çeşitli seminerlere, eğitimlere katılarak, bol bol okuma yaparak kendinizi geliştirerek istediğiniz başarıyı yakalayabilirsiniz. Üniversiteden mezun olduktan sonra kişisel özellikleriniz ve kendi çabanızla iyi yerlere gelmeniz mümkündür. İstediğiniz alanı bilirseniz ve o yönde ilerlerseniz başarılı da olursunuz. Bölüm seçimi çok önemli çünkü seçtiğiniz bölüm sizin geleceğiniz konusunda yıllarca yapacağınız işi tanımlayacaktır.

Özetle düşük puan almanız akademik, eğitim ve kariyer hayatınızın sona erdiği anlamına gelmez. Sınav her şey değildir. Eğitim sürekliliği olan bir şeydir. Sizin gösterdiğiniz çaba ve tutkunuz sınav başarısı için çok büyük bir etkendir. Üniversite hayatınızda da etkili çalışarak araştırmalar yaparak başarılı olabilirsiniz.

Üniversite tercihiyle ilgili daha fazla bilgi edinmek için Aba Yurt Dışı Eğitim kanalımızdaki “Doğru Üniversite Nasıl Seçilir?” isimli videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Read More

YKS’ de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?adlı yazımızda son hafta boyunca gerginlikle nasıl baş edebileceğinizden bahsetmiştik. Bu blog yazımızda daha ayrıntılı şekilde YKS sınav stres kontrolü konusuna değinmek istedik.

 “Kaygılanma başaracaksın!” “Gereksiz stres yapıyorsun. Çalıştın zaten…”

Bu gibi sözler sınava hazırlanan öğrencilerimizde hiçbir etki yaratmaz. Sınav anında kaygı ve stres kaçınılmaz. Stres ve kaygı ortadan kaldırılamaz. Önemli olan kaygıyı ve stresi sınav performansını etkileyemeyecek şekilde kontrol edebilmek.

Kaygılanmak oldukça normaldir. Özellikle çocukların hayatını etkileyen YKS gibi böylesine önemli bir konuda kaygılanmak… Fakat kaygının gereğinden fazlası sorunlar yaratabilir.

Sınav Stresinin Ana Nedenleri

Sınav anında sınav sonucunuzu düşünmek performansınızı etkiler.

“Kısıtlı süreler içerisinde çözmeniz gereken soru kitapçığınız önünüzde. Siz ise “Acaba doğru mu yapıyorum? Denemelerdeki gibi iyi yapamadım sanki. Ya iyi bir şey alamazsam…” gibi düşüncelere kapılıyorsunuz. Önünüzdeki sorulara odaklanamazsanız nasıl doğru yapabilesiniz ki?”

Bu tip problemler yüksek oranda sınav stresi yaşayanlarda görülür. Çoğu birey aslında başarılıyken başarılarını sınav anında göstermekte güçlük çeker. Bunun sebebi çok fazla sonuç odaklı olmaları ve anda kalmakta zorlanmalarıdır. Oldukça anlaşılır bir durum aslında çünkü sınavın sonucuna göre üniversiteye ya da liseye yerleşimleri gerçekleşiyor. Onlar için bir hayli elzem. Yalnızca  sonuca odaklanırken sınav anında zaman kaybediyor ve gerçek performanslarını yansıtamıyorlar. Her yapamadıkları soruda hayal kırıklığına uğrayıp “Başarısız olacağım.” düşüncesine kapılıyorlar.

Sınav Stres Kontrolü İçin Çözümler

Faydalanmak isteyenler için ufak da olsa yazımızda yapabileceğiniz bazı sınav stres kontrolü yöntemlerinden bahsetmek istedik.

Anda Kalma Pratikleri Yapın

Belirttiğimiz gibi en büyük sıkıntı anda kalamamaktan doğuyor. Sınavın yaklaştığı bu dönemlerde anda kalma pratikleri yapmanın tamda zamanı.

Artık öğrencilerimizin bol bol deneme sınavları çözdüğü dönemlerdeyiz. Çözdüğünüz deneme sınavlarında soruları çözüp çözememek üzerine değil elinizden geleni yapmak üzerine odaklanmaya çalışın. Her sınav bitiminizde kendinize “Ben elimden geleni yaptım.” demeyi ihmal etmeyin.

Sınava hazırlanmak dışındaki etkinliklerinizde anda kalmayı bir pusula haline getirmekte fayda var:

  • Yaptığınız işlere kendinizi vererek ve tam konsantre olarak yapmaya çalışın.
  • Bir işi yaparken birden fazla iş yapmamaya çalışın.
  • Şuan dışarı çıkıp yürümek sık sık yapabileceğimiz bir şey değil fakat çıkabildiğiniz zamanlar farkındalıklı yürüyüşler yapmak etkili olacaktır. Yürürken etrafınıza odaklanarak yürüyün.

Sınav Stres Kontrolü: Olumluyu Düşünmek Olumluyu Çağırır

Kaygılanan çoğu öğrencimiz olumsuz düşüncelere kapılmakta, kendilerinin sürekli başarısız oldukları senaryoyu düşünmekteler. Fakat olumlunun olma ihtimali varken neden olumsuzu düşünerek kendimizi üzelim. Olumsuz düşünmek sınava 1-0 geride başlamaya neden olur. Başaramayacağınıza inanmanız başarısız olmanızı sağlar. Düşünceler performansımıza yansır.

  • Geceleri yatmadan önce kendinizi başarmış olarak hayal edin. Böylelikle sabahları uyandığınızda daha enerjik olacaksınız ve güne daha olumlu başlayacaksınız.
  • Evin duvarlarına ve aynalarına “Yaparsın sen! Her şey güzel olacak!” gibi olumlu yazılar yazın. İster istemez yazıları gördükçe kendinize olan güveniniz artacaktır.
  • Kendinize bu sınavın “ölüm kalım meselesi” olmadığını hatırlatın. Evet, YKS oldukça önemli fakat her şey gibi bu da gelip geçecek. Kadere inanmaya çalışın. Başınıza gelen kötü olarak yorumlanan olaylar aslında hayatınızın önemli parçaları ve sizin gelişmenizi sağlıyor. Sizi ilerideki siz yapmak için bazen işlerin istediğiniz gibi gitmemesi gerekebilir.
  • Hiçbir şeyin sizden değerli olmadığını unutmayın. Sınav her ne kadar önemli olsa da sizi tanımlayan tek olgunun sınav sonucu olmadığını hatırlayın. Birçok özgün, güzel ve özel özellikleriniz var. Sınavdan başarısız olmanız hayat boyu başarısız olacağınız anlamına gelmez.
  • Başarısız olacağınıza inandığınızda olumlu özelliklerinizi, geçmiş başarılarınızı aklınıza getirerek olumsuz düşüncelerinizden uzaklaşmaya çalışın.
Read More