Duygusal zeka; tanım olarak bireyin kendisinin ve başkalarının duygularını anlama, analiz etme ve yönlendirme kabiliyeti olarak tanımlanır. Bir nevi sosyal zeka olarak da tanımlayabileceğimiz bu yeti, her Bireyde farklı seviyede bulunur. Duygusal zekası (EQ) gelişmiş bireyler, gündelik hayatlarından, iş yaşantılarına kadar her ortamda aktif bireylerdir ve çoğunlukla grup liderliği pozisyonu edinirler. Liderlik vasıflarının da arasında doğal olarak duygusal zeka sayılmaktadır. Ancak matematiksel zekada olduğu gibi, duygusal zekanın da yönlendirilmesi ve neye faydalı forma kavuşması gereklidir. Biraz da duygusal zekası ileri düzeyde gelişmiş olan bireylerin erken yaşta doğru yönlendirilmeye tabii tutulmamaları durumunda anomalilerin ortaya çıkması söz konusu olabilir. Biz Aba psikoloji olarak, duygusal zekanın doğru yönlendirilmesini sağlamak için gerekli olan testleri akademik yöntemlerle gerçekleştiriyoruz. Bireyin çocuk veya yetişkin olması fark etmeksizin bizim tarafımızdan gerekli analizler yapılarak uzun vadeli planlamalar ve yönlendirme faaliyetleri başlatılabiliyor. 

Duygusal Zeka Nasıl Geliştirilir? 

Son bilimsel araştırmalar ışığında, bazı mental problemlerin örneğin; sosyal fobinin, duygusal zekaya bağlı olarak ortaya çıkmasının söz konusu olabileceği belirtilmektedir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için duygusal zekanın geliştirilmesi gerektiği gibi, gündelik yaşantıda başarıya erişmek için de duygusal zekanın artırılması ehemmiyet arz eder. Elbette duygusal zekanın geliştirilmesine yönelik pek çok çalışma söz konusudur. Yalnız bu çalışmaları başlatabilmek için bazı ön testlerin yapılması ve değerlendirme sürecinin ortaya çıkması gerekir. Duygusal zekanın yönlendirilmesi aşamasına geçmeden önce Uzmanlar tarafından gerekli değerlendirmeler hassasiyetle yapılmalıdır. 

Duygusal zekanın yönlendirilmesi, duygusal zekanın geliştirilmesi ile hemen hemen aynı kavramı ifade eder. Duygusal zekası gelişmiş bireyler esasında daha romantik olmaz, aksine daha doğrusu al ve mantıksal düşünebilme kabiliyeti geliştirirler. Zira duygusal zekanın yönlendirilmemiş olması durumunda birey Duygularını kontrol edememekte ve kavramları doğru değerlendirilmemektedir. Bu durumda doğal olarak algılama yanlışlıkları ortaya çıkar. 

Nasıl Yönlendirilir? 

Öncelikle bireye birkaç noktada bireysel telkin yöntemleri öğretilir. Onun öfke ve stres kontrolü bu kavramların içerisinde önemli bir yere sahiptir. Diğer bazı tedavi protokolleri içerisinde de yer alan stresle mücadele yöntemleri duygusal zekanın yönlendirilmesi sürecine de dahildir. 

Negatif düşüncenin engellenmesi duygusal zekanın yönetilmesi sürecinde önemli bir yere sahiptir. Birey, olumsuz fikirler geliştirmek yerine bireysel telkin ile pozitif düşünebilme kabiliyetini kazanır. Bu kabiliyet aynı zamanda stresin yönetilmesi için de önemli bir fonksiyonu olarak tanımlanır. Duygusal zekası gelişmiş kişiler bu nedenle stres altında daha kolay karar verir ve harekete geçebilirler. Zira pozitif düşünce geliştirebilme kabiliyeti, birey stresten önemli ölçüde uzaklaştırabilmektedir. Zorlu sosyal ortamlarda sürece hakim olmak ve yönetilmesi zor kişileri idare edebilmek bu şekilde mümkün olabilmektedir. 

Tabii duygusal zekanın geliştirilmesinde en önemli fonksiyonlardan bir tanesi ve belki de en önemlisi kendini ifade edebilme yeteneğini geliştirilebilir olmasıdır. Bireyin her ortamda kendini doğru ifade edebilmesini sağlayan bu niteliği kazanmak duygusal zekanın yönlendirilmesi sürecinde elde edilen kazanımlardandır. 

Hemen başlayın 

Özellikle çocukların belli bir yaşa kadar duygusal zekanın yönlendirilmesi süreçlerinde tabi tutulması çok önemlidir. Her ne kadar duygusal zeka ileri yaşlarda da belli ölçekte geliştirilebilir olsa da, mümkün olduğunca erken harekete geçmek doğru yaklaşım olacaktır. Aba Psikoloji olarak biz sizin için en doğru süreçleri ortaya koymak üzere akademik yöntemleri uyguluyor ve her yaşta danışmanımız için en doğru sonuçları üretiyoruz. Hemen iletişime geçerek, duygusal zekanın geliştirilmesi için çalışmalara başlayabilir, en doğru sonuçlara ulaşabilirsiniz.

Read More

Modern dünyada kariyer planlaması, hayatımızın en önemli süreçlerinin başında yer alır.Bundan sonra hangi konumda yer alacağımız, ne kadar kazancı elde edeceğimiz ve hangi standartlarda yaşayacağımız gibi hayati hususların belirleyicisi olan kariyer, bireysel tatmin ve ilgi alanları da uygunluk paralelinde planlanması gereken hassas bir süreçtir. Kariyer planlaması yaparken yalnızca, maddi kavramları dikkate almak doğru bir yaklaşım değildir.Mutsuz bir meslek hayatı, yüksek gelirler söz konusu olsa dahi, keyifli bir süreç olarak karşımıza çıkmayacaktır. Tersi şekilde çok mutlu olup düşük gelirler elde etme fikri de pek çok kimseye cazip gelmez. Ancak pek çok kariyer uzmanına göre, birey mutlu olduğu işi keyifle yaparken zaten yeterince gelir elde edebilecek nitelikte iş üretebilecek ve bireysel olarak tatmin olabilecektir. Dolayısıyla kariyer planlaması yapılırken öncelikle, kişinin yetenekleri ve eğilimleri ile doğru orantılı bir mesleki planlamanın yapılması büyük önem arz eder. Elbette bunun için çok erken yaşlarda girişimde bulunmalı ben en azından belli bir alan hedefi konulmalıdır.

Kariyer Planlaması Sadece Yetişkinlikte Yapılmaz

Kariyer planlaması sadece yetişkinlikte yapılmaz kavramı, içi doldurulması gereken bir iddiadır. Öyle ki;birey belli bir yaştan sonra mevcut mesleki yaşantısını terkedip bambaşka bir alana geçiş yapmak isteyebilir. Bu noktada başarılı olmuş birçok kimse örnek olarak gösterilir. Buradan belli  bir seviyeden sonra kariyer değiştirilmez şeklinde bir yargı aslında doğru değildir. Ama gerçekleşen örnekleri detayına bakıldığında, esasen bireyin terk ettiği kariyerinin kendisine uygun olmadığı çoğunlukla gözlemlenen bir durumdur. Örneğin; ciddi anlamda müzik kabiliyeti bulunan ve müzik yapmayı çok seven bir bireyin, toplumsal standartlara uygun davranarak avukat olması ve belli bir süre sonra bu mesleği terk edip müziğe yönelmesi sıkça rastlanan bir durumdur. Toplumsal standart olarak tarif edilen durum aslında bir normal değil anormalidir. Zira tüm toplumlar sanatçıya da, diğer meslek gruplarına da ihtiyaç duyar. Sonuç olaraktoplumsal statü ve daha fazla gelir için, trendleri takip etmek aslında doğru bir yaklaşım değildir.Herkesin avukat veya herkesin doktor olduğu bir ülke söz konusu olamaz. Bu durumda mantıklı bir yaklaşım sergilenmeli ve bireyin eğilimleri ve yetenekleri ile doğru orantılı mesleki planlamanın mümkün olduğunca erken yapılması sağlanmalıdır.

Örgün Eğitimde Kariyer Planlaması

Maalesef ülkemiz eğitim sisteminde çocukların kariyer planlaması yapabilmesi mümkün değildir. Her ne kadar lise düzeyinde belli alanlar tercih ediliyor ve bireylerin eğitimleri bu alanlarda sürdürülüyor olsa da, meslek seçimi noktasında herkesin öncelikli tercihi daha çok kazanç elde edilen ve/veya daha yüksek hayat standartları sunan mesleğin tercih edilmesi yönünde olmaktadır.Elbette bu ülkemizin koşullarından da kaynaklanan bir durumdur. Lakin koşullar ne olursa olsun bireylerin mutlu bir hayat sürdürebilmeleri için doğru meslekleri tercih etmeleri ve kariyerlerini olması gerektiği gibi planlamaları gereklidir.

Liderlik vasıfları kuvvetli organizasyon yetileri bulunan bir bireyin, işletme yönetimi kariyeri yapması, teknoloji eğilimi bulunan bir bireyin mühendislik kariyeri yapması, sanatsal eğilimleri bulunan bir bireyin bu alanda ileri düzey eğitimleri alması ve burada bir kariyer planlaması doğru yaklaşımdır. Bunun örgün eğitimde karşılanmaması, ailelere ciddi bir sorumluluk yükler. Elbette belli bir yaştan sonra bireylerin de kariyer seçimi yaparken bu noktaları hassasiyetle değerlendirmesi gerekir. Tabii ki hangi alanda kariyer seçimi yapacak olursanız olun, nitelikli bir rota çizip, gereklilikleri yerine getirmek için ek eğitimler almanız gerekli olacaktır. Örneğin işletme yönetimi Yüksek lisansı yapma ve bunu yurt dışında gerçekleştirmek istiyorsanız, kariyer planlama süreçlerinize ciddi bir yabancı dil eğitimini de dahil etmelisiniz. Ama kariyer size mükemmel bir geleceği temin edebileceğiniz kariyer seçimi danışmanlık hizmetlerini sunar. Bize hemen ulaşarak en doğru kariyer seçimini kolayca gerçekleştirebilirsiniz.

Read More

Okul öncesi eğitimin vazgeçilmez etkinliklerinden olan el işi çalışmaları öğretmenler tarafından oldukça tercih edilen sınıf içi çalışmalardandır. Bu tür çalışmaların birçok faydası olsa da genel itibariyle önceden tasarlanan ve sonucu belli olan bir ürünü elde etmek için yapılan etkinlik araçlarıdır. 

Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse el işi çalışmaları ürünü ortaya çıkarırken geçen ve yaratıcılığın en fazla olduğu zamana odaklanmaktansa sonuca yani ürünün bitmiş haline odaklanır. 

El işine bir alternatif olarak görünen süreç sanatı ise ürünün son haline değil yapım sürecine odaklanarak çocukların yaratıcılığını artırıyor. Süreç sanatı nedir sorusuna cevap bulmak bu sanatının okul öncesi eğitimdeki önemi ve çocuklar üzerindeki faydalarını öğrenmek için yazımızı okuyabilirsiniz. 

Motor Becerilerini Güçlendirir

Bir şey üretirken kil, boya, kâğıt, oyun hamuru gibi malzemelerle oynayan çocukların motor becerileri gelişir. Çocukların zihinsel gelişimlerinin de bir parçası olan motor becerisi kasların kuvvetlenmesini sağlar. Çocukların ayakkabı bağlama, çatal-kaşık tutma gibi gün içindeki basit ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri motor becerilerinin gelişimine bağlıdır. Süreç sanatı çocukların malzemelerle uzun süre oynamalarını ve ellerini kullanmalarını sağlıyor.

Yaratıcılıklarını Artırır

Önceden bir planlama yapılmadan tamamen yaratıcılık ve hayal gücüne dayalı olan süreç sanatında çocuklar oldukça özgürdür. Bu özgürlük sayesinde istedikleri gibi olmadığında küçük dokunuşlarla işleri üzerinde değişiklikler de yapabilirler. Bu durum onların yaratıcılıklarının gelişmesi haricinde problem çözme becerilerinin artmasını ve yeniliklere açık olmalarını sağlar. 

Yorumlama Yeteneği Kazandırır

Özellikle bu noktada ebeveynler çocukları ile onların ürettikleri ürünler üzerine konuşmalı ve çocuklarının yaptığı çalışmaları anlatması için onları teşvik etmelidir. Çocuklar olağan ve beklentiye uygun olmayan sıra dışı ürünler yapsalar da ebeveynleri onları sorgulamadan ve müdahale etmeden dinlemelidir. Ürünlerin yapım süreci ve malzemeler hakkında konuşmak çocukların yorumlama ve değerlendirme yetilerinin gelişmesine yardımcı olacaktır.

Kendilerini Keşfetmelerini Sağlar

Çocuklar malzemeleri ile bir sanat yaparken aslında hayal güçleri ile iç dünyalarını ortaya çıkarmaktadır. İstediği malzemeyi, rengi ve deseni kullanan çocuklar aynı zamanda kendilerini de keşfetmiş olmaktadır. 

Düşünüp Sorgulama Yetisi Kazandırır

Çocuklar önlerinde duran malzemelerle ne yapacakları konusunda hayal kurarken düşünür, sorgular ve bağlantılar kurar. Ev içindeki yaşam, sokakta tanık oldukları olaylar ile daha birçok ortam ve olayı bir arada kurgularken aynı zamanda sorgulama da yaparlar. Tüm bunlara ek olarak detaylara odaklanırken bütünü de görebilme süreç sanatının kazanımlarından bir diğeridir. 

Kaynaklar

Read More

Psikolojik testler birçok farklı amaç için kullanılabilir. Testler hitap ettikleri alanlar açısından farklı kategorilere ayrılabilirler.Genel olarak en yaygın sınıflandırma şu şekildedir; yetenek testleri ve kişilik testleri. Yetenek testleri ve kişilik testleri de kendi içlerinde alt gruplara ayrılır. Psikolojik testlerin genel-geçer bir şekilde uygulanabilmesi için birtakım kontrollerden ve testlerden geçmesi gerekir. Kendi içinde yapılan testler ve uygulamalardan sonra testlerin geçerlilik ve güvenilirliği o testin kullanabilmesi için uygun olup olmadığını söyler. Testleri uygulayan, bunun için gerekli sertifikaları almış kurumları bulmak oldukça mümkün. 

Çocuklara bu tür testlerin uygulanması birçok ebeveynde olumsuz ve negatif duyguları pekiştirebiliyor.

Bazı vakalarda, ebeveynler mevcut sıkıntıları görmezden gelmeye kadar gidebiliyor. Bu noktada çocuğa bakım veren kişinin, genelde bu kişiler anneler-babalar olur, kendini suçlu ve yetersiz hissetmemesi kritik bir öneme sahiptir. Bir birey yetiştirmek kolay bir iş olmadığı gibi bu süreçte meydana gelen problemleri kucaklamak da bir o kadar zor olabiliyor. Çocuk ve ebeveynlerin böyle bir sürece girmesi ebeveynlerin kendi travmalarını kaşıyabiliyor. Çocuğun öğretmenleri, ebeveynleri ve varsa aile danışmanı arasındaki işbirliği bu süreci herkes için daha kolay bir hale getirebilir. Öyle ki bazı durumlarda teşhisin gecikmesi olayları herkes için daha zor bir hale getirebiliyor. Öte yandan, testin uygulanmasının ne kadar gerekli olduğu, gerçekten bizi istediğimiz amaca götürüp götürmeyeceği bu işbirliği sayesine daha kolay saptanabilir. Ayrıca testi uygulayacak kişilerin çocuğa yaklaşımı da işbirliği kadar önemli bir etkiye sahip.

Çocuğun kendini rahat hissetmesi, yargılanmayacağını ve kıyaslanmayacağını bilmesi testin daha sağlıklı bir sonuç vermesi oldukça önemli. 

Gidilen kurumun çocuk dostu bir mekan olması, hem anne-babayı anlayan ve kaygılarını paylaşan hem de çocuğa karşı kucaklayıcı bir tutum sergileyen bir düzenleme içermesi işleri herkes için kolaylaştırır. Unutulmamalıdır ki herkes çocuğun iyiliği için oradadır kimse kimseyi vaka üzerinden yargılayacak ve suçlayacak değildir. Sonuç olarak amaçlanmak istenen çocukta gözlemlenen belirli bir davranış kalıbının nesnel ve standart bir şekilde ölçülmesidir.  Bu süreçte çocuğun hayatında olan herkesin, yani onu yetiştiren, onunla en çok vakit geçiren kişilerin ( öğretmeni, annesi, babası, bakıcısı, anneanne,babaanne, dede vs..) yorumları ve düşünceleri ilerisini yorumlamak açısından oldukça önemlidir. 

Read More

Wısc-v testi nedir? Ne için kullanılır

WISC Testi (Çocuklar için Wechsler Zeka Ölçeği) okullar veya psikologlar tarafından 6-16 yaş arası çocuklara uygulanan IQ testidir. Sınavın amacı, bir çocuğun yetenekli olup olmadığını anlamak ve aynı zamanda öğrencinin bilişsel olarak güçlü ve zayıf yönlerini belirlemektir. WISC Testinin içinde bulunan alt testlerle birlikte testin uygulanma amacı çocuğunuzun değerlendirilme nedenine göre online olarak veya birebir görüşme şeklinde gerçekleştirilebilir. WISC-V’de 10 birincil alt test ve 6 ek alt test vardır. WISC–V, sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zeka, kısa süreli hafıza ve işleme hızı bileşenlerinden oluşan bir değerlendirmeyi kapsıyor. Genel olarak, tam sınav, verilen birincil ve ikincil alt testlerin sayısına bağlı olarak 65-80 dakika sürer. Wisc-v testi güvenilirliliği ve geçerliliği kanıtlanmış, sonuçları genellenebilen, birçok farklı örneklemde denenmiş ve stabil sonuçlar veren dünyaca tanınmış testlerden biridir. WISC-V, zihinsel engellilik, üstün zekalılık, öğrenme yetersizlikleri, uzmanlık programlarına yerleştirme ve klinik müdahalenin tanımlanması amacıyla kullanılabilir. 

Çocugunuzun Öğrenme Potansiyelini Keşfetmek için Wisc-V Testi

WISC-V çocuğunuzun akademik ilerlemesini ve potansiyelini değerlendirmek için en güvenilir araçlardan bir tanesidir. Test, çocugunuzun IQ’sunu ölçerek genel olarak entelektüel kapasitesi hakkında bilgi verir. Sonuçlar, çocuğunuzun öğrenme yeteneğini etkileyen sorunları tanımlamaya yardımcı olur. Böylece ileriye dönük en iyi erken müdahale yöntemini ve programını bulmanız için size yol gösterir. Eğitimciler bilir ki erken müdahale bir çocuğun ilerde akademik ve sosyal olarak birçok sorunla baş edebilmesini kolaylaştırır.

Aba Psikoloji ‘de İşin Ehli Güvenilir Eğitmenler

Aba Psikoloji Wisc-V Testini Stratejik Yetenek Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı ‘nın bir parçası olarak ve Amerikan normlarında uygular. Üstelik testin en güncel hali kullanılmaktadır. Böylece çocuğunuzun geleceğiyle ilgili daha güvenilir bilgiler elde ederek daha parlak bir gelecek planı yapmanız kolaylaşır.

Testler uygulanırken;

Belirli bir mantıksal, uzamsal, bellek ve sözel becerileri değerlendirildiği için çocuğunuz okulda sorun yaşıyorsa Wisc-V IQ testi yardımcı olabilir. Ancak yine de bir IQ testi tek başına birçok şeyin göstergesi olamaz. Diğer bir deyişle, bir test üzerinden çocuğunuzun bütün becerilerini belirlemiş olmazsınız. Günümüzde uzmanlar, zekânın çok yönlü olduğunu ve birçok farklı şekilde kendini gösterdiğini konusunda hem fikir oldular. Dolayısıyla, birden fazla ölçeğin uygulanması daha güvenilir sonuçlar vermesi açısından daha sağlıklı olacaktır.

Read More

Yetenekler bütünü olarak görülen uzamsal akıl yürütme eğitim, iş ve günlük hayatımızın işleyişinde önemli bir etken olarak görülüyor. Metaforları anlamak ve yorumlamak, yol bulmak veya zihinden tahmini hesaplamalar yapmak için uzamsal akıl yürütmeyi kullanıyoruz. Uzamsal sorunlara getirilen bir çözüm olduğu için uzamsal zekâ da deniliyor. Uzamsal zekâ tanımı olarak beynin sağ lopunun birincil işlevi olduğu söylenebilir.

Uzamsal akıl yürütme ve sayı duyusunun arasında paralellik ise oldukça yüksek. Yazımızın devamında uzamsal akıl yürütme nedir ve uzamsal zekâ nasıl geliştirilir gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nedir?

Bu konuda birçok farklı tanımlama yapılmış olsa da uzamsal akıl yürütmeyi en basit ve yalın haliyle bir şekli zihnimizde canlandırma becerimiz olarak açıklayabiliriz. Daha detaylı bir tanımlama yapacak olursak uzamsal akıl yürütme için kişinin görsel deneyimini yeniden oluşturabilmesi için çevresindeki görsellikleri algılama ve onlar üzerinde değişiklikler yaparak ilk algıladığından farklı bir şekil yaratma süreci de denilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmeden Yararlanma

Uzamsal beceriyi kullanabilen kişiler zihinlerindeki görsel görüntü ve nesneleri yeniden düzenlenip dönüştürülebildiğinden STEM denilen bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında başarılı işler ortaya çıkarıyorlar. Uzamsal beceride nesneler ve şekiller 2 ve 3 boyutlu uzayda zihinsel olarak düzenleniyor. Uzamsal zekâ ile kişiler renk, çizgi, şekil, uzay ve kendi aralarındaki ilişkiyi yönlendirebiliyorlar. 

Bu duruma mimarlar ve mühendislerin bir yapı tasarlarken, heykeltıraşların bir eser yaparken, modacıların bir kıyafet tasarlarken ve kimyagerlerin molekülleri düşünürken uzamsal becerilerini kullanmaları örnek verilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmenin Önemi

Kendimizi konumlandırmamız ve uzayda nerede olduğumuzu bilmememizin birçok yönden avantajı var. En basitinden hareket etmek için veya istediğimiz bir noktaya varabilmek için hayalimizde gideceğimiz yolu çizip rotamızı belirlememiz gerekir. Ayrıca en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için araç gereç kullanabilmede de uzamsal yerimizi belirlememiz gerekir. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nasıl Geliştirilir?

Zekanın geliştirilebildiği gibi uzamsal zekâ ve akıl yürütme de geliştirilebilmektedir. Uzamsal zekanın genetik ve cinsiyete bağlı olduğuna dair söylemler olsa da doğru egzersizler yapılarak olumlu sonuçlar elde edilebilmekte. Egzersizlikler uzamsal manada döndürebilme, nesneleri karşılaştırabilme ve dikkati yoğunlaştırabilmeyi öğrenmek için ideal. Uzamsal akıl yürütmenin geliştirilmesi bilişsel öğrenme, hafıza ve düşünebilme yetisi gibi beynin birçok alanında gelişmesini sağlıyor.

Uzamsal Akıl Yürütmeyi Geliştirme Yolları

Araç kullanmak uzamsal akıl yürütme becerisini geliştiren bir yöntemdir. Araçla hareket halindeyken çevredeki binaların, ağaçların ve tabelaların boylarına ve birbirlerine olan oranlarına dikkat ederek uzamsal algınızı geliştirebilirsiniz. Zekâ küpü, yapboz, satranç ve tetrisle oynamak veya çizimler yapmak, grafik programları kullanmak da sizi geliştirecektir. 

Kaynaklar

Read More

Hayatta mutlu ve başarılı olmak için çok çalışmak, odaklanmak, hobilere zaman ayırmak, öğrenmeyi asla bırakmamak gibi kriterler sayabiliriz. Ama tüm bunlardan önce sağlıklı bir vücut, bunun için de düzenli uyku şart. Bu yazımızda düzenli ve kaliteli uyku için kolayca uygulayabileceğiniz yöntemleri inceledik.

1- Kafein, Alkol ve Nikotinden Uzak Durun

Kafeinli ürünler uyku kalitesini olumsuz yönde etkiler. Bütün kahve severler kafeinin uyku kaçırma özelliği olduğunu bilir. Uyumadan 4-6 saat öncesinde kafein ve nikotin tüketimini kesmek daha kaliteli bir uyku sağlar. Alkolde ise durum daha farklıdır. Vücuda ilk girişinde uyku getirebilir ancak birkaç saat sonra uyku kaçırıcı bir uyaran olarak devreye girer. Alkol tüketimini maksimum 2 kadehte tutarak uyumadan önce en az 3 saat önce alkol alımını durdurmak daha iyi bir uyku için faydalı. Bu zararları ürünleri hiç tüketmemenin kaliteli bir uyku için çok daha faydalı olduğunu ve vücudu rahatsız eden horlama gibi durumları azalttığını hatırlatalım.

2- Ufak Değişikliklerle Odanızı Kaliteli Bir Uyku İçin Dekore Edin

Sessiz ve fazla ışık almayan ortamlar uykuya dalmanızı kolaylaştırır ve uyku kalitesini artırır. Koyu renkli perdeler, içeriğe ışık girmesini engeller. Koyu renk perde tercih etmiyorsanız göz bandı da kullanabilirsiniz. Ortopedik yatak ve ortopedik yastık kullanımı da vücudunuzun optimum koşullar altında dinlenmesini destekler. Oda sıcaklığını 18-23 derece arasında tutmanız da uykunuzu engelleyebilecek fazla sıcak ya da fazla soğuğa karşı önlem almanızı sağlar. Bilgisayar, televizyon gibi dikkat dağıtıcı objeleri yatak odanızdan uzak tutmanız da oldukça önemli. Bu yöntem sizi geç saatlerde uykunuzdan alıkoyan sürükleyici dizi ve filmlerden uzak tutar.

3- Uykuya Hazırlık Ritüeli Oluşturun

Her gün tekrar edebileceğiniz kolaylıkta bir ritüel oluşturabilirsiniz. Bunu uykudan önce hazırlık niteliğinde tekrarlamanız vücudunuzu uykuya alıştırır ve daha kolay uyumanızı sağlar. Duş, vücut sıcaklığınızı artırıp azaltarak optimum seviyeye getirir ve sizi kaliteli bir uykuya hazırlar. Yatmadan önce okuma ışığında kitap okumak ise gözlerinizi uyku için hazır hale getirir. Yatmadan önce ılık bir duş, birkaç sayfa okuma ve küçük bir bardakta hazırlanmış bitki çayı sizin için kaliteli uykuyu garantiler.

4- Beslenme ve Egzersizin Gücünü Unutmayın

Günlük düzende uygulayacağınız 10-15 dakikalık egzersizler kaslarınızı çalıştırır ve sizi daha sağlıklı bir vücuda kavuşturur. Düzenli beslenme ile desteklenen egzersizin ise uyku düzenlemesinde önemli bir yeri var. Uzun yıllardır uzmanlar kaliteli uyku ve egzersiz arasındaki ilişkiyi somut bir temele dayandırmak için araştırmalarına devam ediyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin araştırması konuyla ilgili şu bulguları sunuyor: Kişiler egzersizin uykuya dalmalarını kolaylaştırdığını, daha derin uyku sağladığını, sabah uyandıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmişlerdir (2). Özellikle sabah egzersiz yapıldığında ya da akşam geç saatte yapılan ve yoğunluğu fazla olan egzersizle uykunun daha olumlu etkilendiği bildirilmiştir (2). Japonya’da uzun yaşayan insanların yoğun olduğu bir bölgede, 60-93 yaşları arasındaki 788 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada (5), egzersiz ve günlük yürüyüşlerin iyi bir uyku için önemli bir faktör olduğu ortaya konmuştur. Ancak bu çalışmalarda elde edilen sonuçların olumlu görülmesinin, egzersizin yorgunluğa yol açmasının aynı zamanda uykuya yol açma şeklinde düşünülüyor olmasından, iyi uyuyan kişilerin ayrıca egzersize daha istekli olmasından ya da egzersiz yapan kişilerin kafein ve sigara kullanımından daha uzak durmalarından da kaynaklanabileceği belirtilmektedir.”

Buradan hareketle uyku ve egzersiz arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.

5- Uyku Saatlerinizi Sabit Tutun

 

Günlük aynı saatte uyuyup uyanmanın uyku düzeni üzerinde doğrudan olumlu etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzen biyolojik saatinizin her gün aynı koşullara göre düzenlenmesini ve dolayısıyla da rahatça uyuyup uyanmanızı sağlar. Vücudunuz bu düzene alıştığında kendiliğinden uykuya dalacak ve hatta sabahları alarm yardımı olmadan kendiliğinden, dinç bir şekilde uyanacaktır.

Kaynak

http://geneltip.org/upload/sayi/46/GTD-00344.pdf 

http://healthysleep.med.harvard.edu/healthy/getting/overcoming/tips 

Read More

Otizm, 3 yaşına kadar başlayan ve ömür boyu devam eden gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanıyor. Otizmliler arasında öğrenme güçlüğü çekenler olduğu gibi normal ve hatta yüksek zekalı bireyler de vardır. Otizmli bireylerin duyuları oldukça gelişmiştir. Bu nedenle diğer insanları normal koşullarda rahatsız etmeyen ses, ışık gibi etmenler otizmli bireyleri oldukça rahatsız edebilir. İletişim konusunda etkin olamayan otizmli bireylerin genellikle içe dönük kişilikleri vardır. İkili ilişkileri sürdürme konusunda zorlandıklarından onlarla konuşurken en uygun yöntemi seçmek gerekir. Yazımında otizmli bireylerle nasıl iletişim kurulur sorusunun püf noktalarını okuyabilirsiniz. 

1. Basit ve Kısa Cümleler Kurun

Bire şey anlatırken basit cümleler kurmak otistiklerle iletişim kurarken onların sizi daha iyi anlaması için oldukça etkili bir yöntemdir. Ayrıca karşınızdaki kişinin dil ve anlama becerisine göre sözcüklerinizi seçmeli ve dolaylı anlatımlardan kaçınmalısınız. Yavaş konuşmak ve biraz ara vererek cümleler kurmanız da doğru otizmli bireylerle iletişim sağlamak için yararlı olacaktır.

2. Jest ve Mimik Kullanın

Otizmliler jest ve mimiklerini oldukça fazla kullanırlar. Bu nedenle onlarla sohbet ederken yüz ifadesi ve vücut dilinizi kullanmanız dikkatlerini çekecektir. Hem sohbete odaklanmaları hem de sizi daha iyi anlamaları için konuşma sırasında ses tonunuzu değiştirerek ilgilerini de çekebilirsiniz. Bunlara ek olarak konuşurken neşeli ve canlı olmanız da otizmli bireylerin ilgisini çekecek ve iletişimin süresini uzatacaktır. 

3. İletişim Kurmalarını Sağlayın

Sohbet esnasında otizmli bireyin de konuşmasını sağlamak için gözlerinin içine bakıp ona doğru eğilebilirsiniz. Bu bedensel hareketiniz ondan karşılık beklediğinizi gösterecektir. Ayrıca kaşlarınızı kaldırmak ve diğer yüz mimiklerinizi kullanmanız da işe yarayabilir. Otizmli birey söze başladığında onu dinlemeli, müdahale etmemeli ve kesinlikle sözünü bitirmesini beklemelisiniz. 

4. Çok Soru Sormadan İlgisini Çekmeye Çalışın

Otistik iletişim bozukluğu sorununu gidermek ve dil gelişimini sağlamak için onlara sadece gerektiği zaman sorular sorun. Çok soru sormak yalnızca karşınızdaki otizmli kişiyi rahatsız edip bunaltacaktır. Eğer merak ettiğiniz soruları yeri geldiğinde sorar ve bu merakınızı da ona yansıtabilirseniz karşılıklı iletişimi de başlatmış olursunuz. Ayrıca otizmlilerin yaptıklarını gözlemleyip o anki hareketlerinden tahminler yürüterek sohbet konusu da açabilirsiniz. Otizmlilerden size sadece kelimelerle karşılık vermesini beklemeyin onların çıkardıkları sesler de birer iletişim yöntemidir. 

5. Dikkatli Bir Dinleyici Olun

Konuşmakta zorlanan ve sadece birtakım sesler çıkarabilen bir otistik bireylerle iletişim kuruyorsanız onu anlamanız biraz zaman alabilir. Böyle bir durumda onu anlamadığınızı belli etmemeniz konuşmanın devam etmesi için son derece önemlidir. Anlamazsanız bile vücut hareketlerinizle iletişim halinde olduğunuz otizmli bireyin size ifade etmeye çalıştığı şeyi anladığınızı gösterin. Bu durum onun iletişime devam etmesini sağlayacaktır. 

Kaynaklar

Read More

Okula başladığımız günden akademik hayatımızı tamamlayana kadar yüzlerce sınava giriyoruz. Liseye giriş, üniversite sınavı, KPSS gibi sınavlar ise geleceğimizi belirlediğinden diğerlerine nazaran daha önemli oluyor. Hal böyle olunca çoğumuz sınav dönemlerinde oldukça stresli ve kaygılı oluyoruz. Farklı şekilde ifade etmek gerekirse stresimiz sınavın ve hatta başarımızın önüne geçiyor. 

Stres yeteri düzeyde olduğunda bizi motive edip güdüleyen bir duygu olsa da çoğu zaman yoğun strese maruz kalıyoruz ve bu durum sınavlardan düşük puanlar almamıza ve dolayısıyla başarısız olmamıza neden oluyor. Öte yandan kaygı ve stresle baş etme yolları hakkında bilgi edinerek bu duyguları yönetmek mümkün. Yazımızın devamında sınav stresini en aza indirmenin 10 yolunu hep birlikte öğrenebiliriz. 

1. Yeterince Çalıştığınızdan Emin Olun 

Sınav dönemi stres ve kaygıya neden olan en önemli durumlardan biri az çalışmaktır. Ders konularına büyük ölçüde hâkim olmadığınızda başarısız olacağınız korkusu strese neden olur. Bu nedenle kendinize güveninizi artırmak için sınavdan önce tekrar ve soru çözümleri yaparak tüm konuları iyice öğrenmelisiniz. 

2. Planlı Çalışın

Sınav konularını zamanında yetiştiremeyeceğinizi düşünmek de strese neden olmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için dersleri düzenli şekilde takip ederek günü gününe çalışmalısınız. Az zamanda çok işler yapmak yerine zamanında rahat bir şekilde çalışmak kaygılarınızın önüne geçecektir. 

3. Gerçekçi Hedefler Koyun

Yapamayacağınız derecede büyük hedefler koymak sınava dair korkularınızı artıracak ve motivasyonunuzu düşürecektir. Hatta bu durum vazgeçip çalışmayı bırakmanıza dahi neden olabilir. Bu nedenle kendinize uygun hedefler belirlemelisiniz. 

4. Şartlanmak Strese Neden Olur

Sınavdan mutlaka şu puanı almalıyım ya da şu okulu kazanmalıyım diye şartlanmak da yüksek kaygıya neden olur. Başarılı olacağınıza mutlaka inanmalısınız; ancak başaramamak da her şeyin sonu değildir. Başarısız olduğunuzda daha çok çalışmalı, öğrenmeli ve tekrar sınava girmelisiniz. 

5. Kendinizi Başkalarıyla Karşılaştırmayın

Sınav sonuçlarınızı başkalarının sonuçlarıyla karşılaştırmak kendinizi yetersiz görmenize neden olur. Bu durum sizin başarıya olan inancınızı azaltıp stresinizi artıracağından sadece kendinize ve sonuçlarınıza odaklanmalısınız. 

6. Olumlu Telkinlerde Bulunun

Sınava dair hazırlıklarınızı yaptığınızda kendi kendinize “yeterince çalıştım, elimden geleni yaptım” gibi cümleler kurmanız kendinizi telkin etmenizi ve sakinleştirmenizi sağlayacaktır. Stresle baş etme yolları kapsamında olumlu düşünmeyi öğrenerek kaygıyı da azaltabilirsiniz.

7. Sınav Anında Stresi Sınırlandırın

Sınav anında bazı soruları çözemeyip stres seviyeniz yükseldiğinde derin bir nefes alıp başka soruya geçin. Böylelikle stresiniz sizi ele geçirmeden siz onu kontrol altına almış olursunuz.

8. Spor Yapın

Yoga ve nefes teknikleri gibi stresle baş etme egzersizleri son derece etkilidir. Kaygılandığınızı düşündüğünüz zamanlarda yürüyüşe çıkmak, müzik dinlemek veya bir hobi ile ilgilenmek de stresle mücadelede etkili yöntemlerden bazıları kabul ediliyor. 

9. Beslenme ve Uykunuza Dikkat Edin

Sağlıklı beslenme ve yeteri kadar uyku stresin azalmasında etkilidir. Bu nedenle günlük beslenmenizde protein, sebze ve meyve gibi sağlıklı besinleri tüketmelisiniz.

10. Profesyonel Destek Alın

Stresle baş etme yöntemleri nelerdir sorusunun cevabını en iyi bu işin uzmanı verecektir. Bu nedenle kendiniz stresle başa çıkamayacağınızı anladığınızda bir uzmana danışarak profesyonel destek almalısınız.

 

Kaynaklar

Read More

Kuşaklar doğdukları yıllar baz alınarak Baby Boomer, X, Y ve Z olmak üzere 4 gruba ayrılıyor. Bu grupların en genci bazılarına göre 1996’dan bazılarına göre de 2000’den sonra dünyaya gelen Z kuşağı. Peki Z kuşağı nedir? İnternet kuşağı olarak da anılan bu grup teknoloji çağının içine doğmuş bir grup olduğundan yaşayış ve dünyayı anlama noktasında önceki nesillerden farklı bir yerdeler. Bu farklılıklar aile içi ilişkilere de yansımış durumda. Bu nedenle iyi bir ebeveyn olmak için Z kuşağı anneleri ve babaları olarak onları tanımak ve onlarla iletişim kurmanın en iyi yollarını keşfetmek gerekiyor.

Z Kuşağının Dünyası

İnternetsiz bir dünyadan haberdar olmayan bu neslin zamanlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri yer sanal ortam. Z kuşağının özellikleri olarak ilk akla gelen onların ders çalışırken önceki nesiller gibi kütüphanedeki ansiklopedileri taramak yerine internet sayesinde istedikleri tüm bilgiye tek tıkla ulaşabiliyor oluşları. Z kuşağı istediği filmi veya şarkıyı da sanal ortamdan buluyor. Z kuşağı arkadaşlarıyla da akıllı cihazları vasıtasıyla sohbet edip sosyalleşebiliyor. Kısaca Z kuşağından olan çocuklar için hayat önceki nesillere göre oldukça kolay ve hızlı.

Z Kuşağı Karakteri

Z kuşağı üyelerinin imkanlarının fazla olması onların özgür ve kendilerine güven duyan bireyler olmalarını sağlıyor. Kariyer odaklı ve fayda-zarar dengesini kurabilen bir nesil olan Z kuşağı kendilerini geliştirmek için oldukça hevesli. Hızla değişen ve sürekli ilerleyen teknoloji nedeniyle bu nesil kendini ispat etmek ve hıza ayak uydurmak için sürekli bir çaba içerisinde. Girişimci ve çabuk öğrenen Z kuşağını anlamak için belki de onların aynı zamanda geleceğin dijital dünyasını da kuracak bir nesil oluşunu kabul etmek gerekiyor.

Z Kuşağı Ebeveyni Olmak

Ebeveynler internetin olumsuz yanlarını düşünerek Z kuşağından olan çocuklarının sanal ortamda fazla zaman geçirmesinden endişeli. Bu konuda elbette haklılar. Ancak internet ve teknoloji doğru kullandırıldığında çocukların eğitimi ve geleceğin dünyasına hazırlanmaları için gerekli. Şöyle ki dijital çağda çocukları internetten tamamen mahrum etmek, çocuğa en az internetin olumsuz yanları kadar zarar verecektir.
Bu nedenle çocuğunuzu teknoloji eğitimlerine göndermek, onun girişimci yanlarını teşvik etmek ve interneti kontrollü şekilde kullanımına izin vermek en doğru yol gibi gözüküyor. Ayrıca başarı odaklı bir ruha sahip Z kuşağından çocuğunuzu motive etmek için ödüllendirmek ve onunla iletişimde doğal olan yüz yüze iletişimi kurmak da önemli bir diğer nokta.

Kaynaklar
https://www.parentmap.com/article/generation-z-how-raise-kids
https://www.egitimpedia.com/bir-kusagi-anlamak-z-kusagi-kimdir/
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/409590

Read More