Yılın dört mevsimi öğrenciler ve profesyoneller için farklı sınavlarla, stresli hale geliyor. Üniversite sınavı, hazırlık atlama / proficiency sınavı, ALES, TOEFL, SAT… sınavların sonu gelmiyor desek pek yanlış olmaz. Bu sınavlar beraberinde hayatınıza ciddi ölçüde stres getirebilir. Böyle zamanlarda özgüveninizi arttırmak ve stresinizi azaltmak için biraz kontrolü elinize almanız gerekir.

Sınav stresi her yaştan pek çok öğrencinin deneyimlediği bir duygudur. Genellikle öğrencinin kendini yetersiz hissetmesi, çarpıntı, panik gibi duygularla ortaya çıkar ve öğrencinin performansını olumsuz yönde etkiler. Neyse ki, sınav stresi üstesinden gelinemez bir sorun değil. Şimdi, bakalım sınav stresinden kurtulmak için neler yapabiliriz?

Yalnız olmadığınızı bilin

Bu sınava yalnızca siz girmiyorsunuz. Yani, içinde bulunduğunuz stresli durumu yaşayan pek çok öğrenci var. Sınav dönemini görece daha stresli geçirenler, genellikle sınavın başında hissettikleri yoğun stresle soruların hiçbirini anlayamadığını söylüyor. İyi haber, stresleri biraz olsun azaldığında sorular bir anlama gelmeye başlıyorlar ve soruları cevaplamaya koyuluyorlar. Bu durum size de tanıdık geliyorsa, yalnız olmadığınızı unutmayın!

İşinize odaklanın

Odaklanmakta zorlanıyorsanız en sevdiğiniz konudan başlayın. Böylece yapabildiğinizi gördükçe daha çok rahatlayacaksınız ve kötü olduğunuzu düşündüğünüz konular için motivasyonunuz artacak. Sınav öncesinde çalışmalarınız arasına günde 10 dakikalık meditasyonlar ekleyerek, heyecanınızı yönetmenin yollarını öğrenebilirsiniz. Bu sınav anında büyük bir kurtarıcıya dönüşecek.

Sizi strese sokan şeyi keşfedin

Sınav öncesinde ve sınav sırasında stresli hissettiğiniz zaman aklınızdan geçen düşünceleri fark edin. İçinizdeki ses size neler söylüyor? Stresinizin seviyesini arttıran iç konuşmalarınız neler? Bununla ilgili farkındalığınızı arttırdığınız zaman içinizdeki bu sese vereceğiniz makul cevaplar olduğunu göreceksiniz. Örneğin; içinizdeki ses size başarısız olacağınızı söylüyorsa ona bu sınav için ne kadar çok çalıştığınızı hatırlatabilirsiniz.

Stresin her türünden kurtulmaya çalışmayın

Stresin motivasyon arttırıcı özelliğini daha önce duymuş olabilirsiniz. Bu tamamen doğru! Düşük ya da orta seviyede stres, işinizi daha etkin ve hızlı tamamlamanızı ve performansınızı geliştirmenize yardımcı olur. Diğer taraftan; okuduklarınıza odaklanmanızı zorlaştıracak, nefesinizi düzensiz hale getirecek ve performansınızı düşürecek seviyedeki stresi içinizden atmanız gerekir.

Read More

Zeka testlerinde yüksek puan ortalamasına sahip çocuklar, genel olarak yalnızca akademik başarı değil, hayatın her alanında daha yüksek bir başarı çıtasına sahip. Ancak bunun sebebinin, tek başına yüksek zeka olduğunu söyleyemeyiz. Çocuklar için zeka testlerinde, akademik başarının habercisi genellikle yüksek motivasyon oluyor.

Yapılan son araştırmalar, motivasyonun zeka testlerinde başarıyı direkt etkilediğini ortaya çıkardı. Örneğin, sınav sonunda başarılı olanlara ödül sözü verildiğinde, kişilerin önemli ölçüde daha yüksek bir puan aldığı gözlendi. Bir diğer araştırmada yaş ortalaması 12,5 olan 500 çocuğun zeka testi sırasındaki motivasyonlarının düştüğünü gösteren esneme, masaya başını koyma, etrafı izleme hareketleri incelendi. Bir analiz yapabilmek için bu çocuklarla ortalama 24 yaşına geldiklerinde tekrar görüşüldü. Sonuç, zekanın önemli etkisinin yanı sıra motivasyonun alınan eğitimin süresi ve iş bulma açısından %84 oranında etkili olduğunu ortaya koydu.

Başlıkta sorduğumuz soruya net bir cevap vermemiz gerekirse, çocuklar için zeka testleri akademik başarı hakkında bize bazı ipuçları verir. Akademik başarının yanı sıra hayat boyu başarıya dair önbilgi de sunabilir.

Çocuğunuzun akademik başarı için doğru yönlendirin

Yapılan araştırmalarda da ortaya çıktığı gibi, çocuğunuzun yüksek zekasının tek başına bir başarı garantörü olmadığını unutmayın. Aynı şekilde, düşük zeka testi sonucu da başarısız olacağı anlamına gelmez. Önemli olan; çocuğunuzu akademik başarı için doğru yönlendirmeniz ve süreç boyunca motivasyonunu arttırmasına destek olmanız.

Bunun için zeka testlerine giren çocuklarınızın sonuçlarını bir puan olarak değerlendirmekle kalmayıp, profesyonel bir analizinin çıkarılmasını sağlayın. Böylece çocuğunuzun güçlü ve güçsüz yönlerini keşfetmekle kalmayıp, yola nasıl devam etmesi gerektiğini öğrenebilirsiniz.

Çocuğunuzun motivasyonunu arttıran yolu keşfedin

Motivasyonun artmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri, onu cesaretlendirecek doğru akademik planın hazırlanmasıdır. Her bir çocuk farklı becerilere ve özelliklere sahiptir. Bu nedenle çocuğunuzu, genel bilgiler çerçevesinde çalışmaya zorlayarak onu yormayın. Bu yorgunluk beraberinde motivasyonu düşürür ve akademik başarısının önünde büyük bir engel oluşturur. Bunun yerine, zeka testlerinin sonucuna göre öğrenmekten zevk almasını sağladığınız zaman, motivasyonunu büyük oranda arttırmasına yardımcı olursunuz.

Read More

Başarı ve mutluluk gibi duygu durumumuz üzerinde önemli etkisi olan kavramlar, günümüzde son derece somut çerçeveler dahilinde tanımlanabiliyor. Çevremizde gerçekleşen olaylar, geçmişten gelen bilgiler bu tanımları içselleştirmemizde önemli bir rol oynuyor. Bu durumda, yaştan ya da durumdan bağımsız olarak biz de kendimizi içselleştirdiğimiz tanımlara göre eleştiriyoruz.

Belli ölçüde özeleştiri, çocukların ya da yetişkinlerin kendi davranışlarını değerlendirmesinde ve şekillendirmesinde olumlu bir etki yaratıyor. Diğer taraftan, önyargıya dönüşen bilgiler, zaman zaman kendimizi acımasızca eleştirmemize de ortam yaratabiliyor. İşte bu tür bir özeleştiri, başarıyı desteklemek yerine kaygı, endişe, korku gibi olumsuz olarak kategorize edebileceğimiz duygu durumlarına yol açıyor.

Çocukların kendini sevmeyi öğrenmesi çok önemli

Çocuklar başta olmak üzere tüm insanların kendisiyle kurduğu ilişki, tıpkı çevresindekilerle kurduğu ilişki gibi çok önemli. Bunun için anne ve babaların çocuklarına eleştirel yaklaşırken kendilerini yetersiz ve hatta suçlu hissettirecek şekilde davranmaması gerekiyor. Sürekli olarak yanlış bir şey yaptığını düşünen çocuk, sonunda kafasında bir genellemeye giderek başarısız biri olduğu kanaatine varma eğiliminde olur. Bu da kendine olan güvenini azaltır.

Peki, çocuklarınıza kendini sevmeyi nasıl öğretebilirsiniz? İçselleştirilmiş negatif deneyimler, kişilerin kendini eleştirirken acımasızlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, mindfulness bütün bir bakış açısını değiştirmeye yardımcı olabilir. Yanlış bir şey yapıldıysa buna doğru demek yerine, insanların bazen hata yapabileceğinden ve bunun son derece doğal olduğundan bahsedebilirsiniz. Yapılan hatanın bir kişiyi tanımlamayacağını, yalnızca bir yaşantı olduğunu çocuğunuza en iyi şekilde anlatmalısınız.

Başarı ile kendini sevmek arasındaki ilişki

Geçen haftaki yazımızda motivasyonun başarıya olan etkisinden bahsetmiştik. İşte, kendini sevmek direkt olarak motivasyonu etkilediği için başarıya da destek olur. Kendini sevmek için, kişinin kendini belli bir ölçüde eleştirmesi ve olumlu ya da olumsuz yönlerini keşfetmesi gerekiyor. Olumsuz yönlerine karşılık, olumlu yönlerinden duyacağı memnuniyet kişinin kendine dönük sevgisini arttırıyor. Bu da başarılı olabileceğine dair inancını güçlendiriyor.

Kendine güvenen, daha iyisini yapabileceğini ve hak ettiğini düşünen çocuklar potansiyellerini sonuna kadar kullanma eğiliminde oluyor. Böylece, dozunda özeleştiri ve kendini sevmek sonunda çocukları – kendi tanımları çerçevesinde – başarılı birer yetişkin haline getiriyor.

Read More

Kariyer planlaması için üniversiteden mezun olmayı beklemek son derece yaygın olsa da, başarılı kariyer planı için çok daha erken harekete geçmek gerekiyor. Yeni mezunlar, özellikle daha önce staj yapmamış ve iş hayatıyla ilgili kafa yormamışsa zorlu bir süreç geçirebiliyor. Diğer taraftan 6 yaşından itibaren uygulanan testler sayesinde yeteneklerini keşfetmiş ve eğitiminden başlamak üzere geleceğini bu yeteneklere uygun olarak planlamış kişiler hızla başarıya ulaşıyor.

Kariyer danışmanlığı genel olarak, bir kişinin hayattaki amaçlarını, neyi neden yapmak istediğini saptamasına destek oluyor. Böylece hedef ve beklentiler belirlenerek, buna uygun bir rota çiziliyor. Bu aşamada kişinin yaşadığı yer veya yaşamak istediği yer, iş hayatına atılacağı döneme dair beklentiler göz önünde bulundurularak profesyonel hizmet veriliyor.

Küreselleşme ve teknolojinin gelişimi belirleyici olabiliyor

Kişilerin kariyer planını yaparken, küreselleşen dünyada meslek seçimi çok daha zor hale geldi. Üstelik teknolojinin büyük bir hızla gelişmesi de alternatifleri büyük ölçüde arttırırken karar sürecini zorlaştırabiliyor. Önceden doktor, mühendis, öğretmen gibi daha geniş kapsamlı olarak ele alınan meslekler bugün 3B yazıcının devreye girmesiyle farklılaşan tıp dünyası, yaratıcılık ile birlikte zenginleşen mühendislik çalışmaları ve envaı çeşit bilginin aktarılmasını içeren eğitim sektörü ile karşı karşıyayız.

Özelleşen ve belli alanlar çevresinde çeşitlenen mesleklerin ortaya çıkmasıyla kişilerin kendine en uygun kariyeri keşfetmesi için profesyonel desteğe duyulan ihtiyaç da arttı.

 

Kariyer danışmanlığı neden önemlidir?

En doğru işi, en doğru şirketi – ya da girişimi – belirlemek için kişisel gelişimi destekleyen kariyer danışmanlığı için başvuru yaptığınızda ilgi alanlarınız, becerileriniz, eğilimleriniz ve ihtiyaçlarınız analiz edilir. Danışmanlık dahilinde girdiğiniz test verileri, puan olarak değil sosyo-ekonomik ve kültürel çevreniz de göz önünde bulundurularak uzmanların yorumlaması ile rapor edilir. Buna stratejik yetenek yönetimi denir.

Yetenekleriniz belirlendikten sonra bu yeteneklerle en iyi geleceği kurgulamanız için çalışmalar başlar. Başta WISC-V olmak üzere 8 ayrı testin sunduğu bilgiler tamamen size özeldir ve sonucunda da sadece size özel bir kariyer planı hazırlanır. Tüme varım yöntemi uygulanarak belirlenen kariyer planı, kişisel beklentilerinizi karşılayarak mutlu ve başarılı bir mesleki ya da akademik kariyeriniz olmasını destekler.

Read More

Çocukların her biri, kendine has pek çok yeteneğe sahip. Ancak ne yazık ki, açığa çıkarılmayan bu yetenekler zamanla köreliyor ve yok oluyor. Çocuklarınızın potansiyellerini çıkarmanıza ve onları başarıya giden yolda desteklemenize ihtiyaçları var. İşte, bu nedenle çocuklar için dizayn edilmiş olan The Wechsler Intelligence Scale for Children®–Fifth Edition ya da kısaca WISC-V çocuklarınızın yeteneklerini zamanında keşfetmenize yardımcı oluyor. Şimdi gelin, biraz WISC-V’ten bahsedelim.

Çocuğunuza özel başarıya giden yolu keşfedin

Çocukları tanımak ve onlara kişisel çözümler sunmayı hedefleyen WISC-V kapsamında sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zeka, kısa süreli hafıza ve işleme hızı gibi değerlendirmelere yer veriliyor. Testin sonuçları analiz edilerek çocukların bilişsel özelliklerinin bir haritası çıkarılıyor. Sonrasında yapılması gereken tek şey, bu harita üzerinde doğru yolu bulmak oluyor.

Başarılı bir akademik ya da profesyonel gelecek kurmak için herkes için izlenecek biricik ideal bir yol ne yazık ki yok. Bu nedenle kişiye özel hedefler ve kişilerin becerilerine uygun yöntemler çocuklara mutlu bir gelecek vadedebilir. Bu da sadece kişinin kendine has özelliklerinin, yeteneklerinin ve beklentilerinin gerçek anlamda anlaşılmasıyla mümkün olur. WISC-V, yeteneklerin keşfedilmesi yönünde dünya çapında en güvenilir test olarak görülüyor.

WISC-V ile öğrenme güçlüklerinin tanısı konabiliyor

Farklı öğrenme güçlüklerinden birine sahip olan kişiler, hem çocukluklarında hem de yetişkin dönemlerinde türlü sorunlarla karşılaşabilir. Oysa bunu yaşamamaları için gerekli olan tek şey, bu güçlüklerin tanısının zamanında konulması. Böylece, çocuklarınız ihtiyacı olan sosyal ve akademik plan çerçevesinde, yaşadığı zorlukların farkında olarak ve bunlara çözümler üreterek başarılı bir geleceğe sahip olabilir.

WISC-V sonunda bir puan değerine ulaşılır

Çocukların yeteneklerinin ve bilişsel özelliklerinin keşfedilesinde kullanılan WISC-V sonucunda 70 ile 160 arasında bir puan değeri ortaya çıkar. Ancak kariyer yönetiminin en iyi şekilde yapılması için, sonuçların analiz edilmesi ve profesyonel kişiler tarafından bir stratejiye dönüştürülmesi gerekiyor. Bu stratejinin, her bir çocuğun kendi sosyo-ekonomik durumunu ve kültürel çevresini göz önünde bulundurarak ona özel olarak hazırlanması çok önemli. Siz de profesyonel destek alarak çocuğunuz için WISC-V testi yaptırabilir ve onun hayallerine kavuşmasına destek olabilirsiniz.

Read More

Yoga ve meditasyonun an içinde daha rahat hissettirmek dışında pek çok faydası olduğundan sıkça bahsedilmeye başladı. Yoganın kalp ritmi, anksiyete, depresyon, uyku problemleri gibi konularda ciddi anlamda fark yarattığı artık biliniyor. Yapılan yeni bilimsel çalışmaların sonuçlarına bakılırsa bunlar ve benzeri mindfulness egzersizleri stresle alakalı genlerde bile değişikliğe sebep olabiliyor.

Bu kapsamda farklı kişiler tarafından gerçekleştirilen 18 farklı çalışmanın sonuçları incelendi. Buna göre zihin – beden egzersizleri yapan 846 kişinin meditasyon, yoga ve nefes tekniklerine bedensel tepkilerine dair veriler elde edildi. Bu araştırma, zihin – beden egzersizlerinin iltihaba sebep olan genleri baskıladığını ortaya çıkardı.

İltihap, genel olarak vücudu enfeksiyonlara karşı koruyor olarak bilinse de stresin genellikle psikolojik olduğu günümüz toplumlarında, bedenin iltihaplanması kronik olabilir. Üstelik fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. İşte, yoga ve meditasyon son bulgulara göre bunun önüne geçmenize yardım ediyor.

Bu egzersizleri düzenli olarak sürdürmek önemli

Aslına bakarsak, oturarak yaptığımız meditasyon, yumuşak ve geçişli hareketlerle yaptığımız yoga ve diğer egzersizler birbirinden oldukça farklı. Ortak yanları ise, hepsinde zihin ve bedenin aynı anda aktif hale getirilmesi. Bu faydaları sağlamak için en hareketli olanı tercih etmek değil, düzenli olarak bu egzersizleri uygulamak gerekiyor.

Bunun görece yeni bir araştırma alanı olduğunu söyleyebiliriz. Henüz çok detaylı bilgi sahibi olmasak da bu bilgiler aslında pek çok şeye ışık tutabilir. Örneğin, sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinden benzer yararlar elde edilebilir.

Günde 15 dakikanızı sağlıklı genlere ayırın

Gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarına göre, zihin-beden müdahaleleri beynimiz DNA süreçlerini iyileştiren bir yol boyunca yönlendirme becerisine sahiptir. Diğer taraftan, bu araştırmalarla birlikte miras edilen genler statik olmadıkları gibi ve DNA etkinliğinin insanların kontrol edebileceği şeylere bağlı olabileceği de ortaya çıkıyor.

Tüm bu bilgiler gösteriyor ki, her geçen gün sağlıklı alışkanlıklar seçerek, sağlığımız için daha faydalı bir gen etkinlik kalıbı oluşturabiliriz. Tercih ettiğimiz ve ilgimizi çeken mindfulness pratiğini her gün yalnızca 15 dakika uyguladığımız zaman bile önemli sonuçlar elde edebiliriz.

Read More

Bir çocuk size trafik ışıklarının neden kırmızı, sarı ve yeşil renkte olduğunu sorduğunda, “bilmiyorum” diyerek susturabilir, “kırmızı dur, yeşil geç anlamına gelir,” gibi bir açıklama yapabilirsiniz. Bu iki cevap da farklı bir yol çizer. Susturulan çocuk araştırma ve merak etmeye karşı cesaretini kaybederken, kendisine açıklama yapılan çocuk sormaya devam eder.

Yapabilecekleriniz bunlarla sınırlı değil. Soruyu ona geri çevirerek cevabı bulması için cesaretlendirebilirsiniz. Evet, çocukların çok fazla sorduğunu ve her zaman bu sorulara cevap verecek zamanınız olmadığını biliyoruz. Bunun için kendinizi kötü hissetmeniz gerekmiyor. Yine de elinizden gelenin en iyisini yaptığınızdan emin olun.

Başarının tanımını değiştirmemiz gerekiyor

Birçok anne ve baba çocuğunun geleceği konusunda endişeli. Türlü sınav sonuçlarına göre çocuklarının ne kadar başarılı olduğunu anlamaya çalışıyor ve gerekli gördükleri durumlarda onları kurslara gönderiyor. Fakat mesele şu ki, sınavlardan yüksek puanlar almaları onların en iyi işe girmelerini garantilemiyor ve onları müthiş insanlara dönüştürmüyor.

Çocukları bilgisayar geliştirir gibi yetiştirdiğimizi inkar edemeyiz. Üstelik birçok konuda bilgisayardan daha iyi olamayacaklarını bilmemize rağmen… Ancak insanlar sosyalleşen, ilişki geliştiren, toplulukta yer alan varlıklar ve bu nedenle başarı ile kastettiğimiz şeyin çalışan bir kod yazmak olmadığından emin olmamız gerekiyor. İnsan olmak bundan çok daha karmaşık.

İşbirliği

Eğer akıllı çocuklar yetiştirmek istiyorsanız, onlara çarpım tablosu ezberletmekten çok daha fazlasını öğretmeniz gerekecek. Her şeyden önce işbirliği yapmayı bilen, topluluk içinde yaşarken çeşitliliği kutsayan insanlar yetiştirmeye çalışın. Çünkü okulda ya da evde yaptığımız her şey bu bilginin etrafında temelleniyor.

İletişim

Öğrenilmesi gereken bir sonraki bilgi iletişim ve iletişimin önemi. İletişim için ihtiyacımız olan beceriler konuşma, yazma, okuma ve dinleme. Dinleme kısmının altını iki kez çizmekte fayda var. Çünkü bize iletişim kuracak kimse yokken iletişimin imkansız olduğunu hatırlatıyor.

İçerik

İçerik, iletişim kapsamındadır. İletişim kurmak için aktarılması gereken bir mesaja ihtiyacımız vardır ve bu mesajın bir bağlam içerisinde olması önemlidir. Yani, herhangi bir ses çıkararak anlaşılma olasılığımız sıfır değilse de, oldukça düşük.

Eleştirel düşünce

Eleştirel düşünce içeriğe ihtiyaç duyar. Elimizdeki içerik üzerine özgün bir algı yaratmamız ve bir bilgi topluluğunu kafamızda anlamlandırarak belli bir şekilde yönlendirmemiz gerekir.

Yaratıcı inovasyon

Aldığımız içeriği eleştirel düşünce süzgecinden geçirdikten sonra elimizde bazı bilgiler kalır. İşte, yaratıcı inovasyon bu bilgileri kendimize özgü bir şekilde kullanmamız anlamına gelir.

Özgüven

Son olarak da güvenli riskler almak için belli bir ölçüde özgüvene ihtiyacımız var. Hata yapmaksızın başarıya ulaşan hiç kimse yoktur. Çocuklarımıza bu bunu öğretmeli ve başarıya ulaşmak için cesur olmalarına destek vermeliyiz.

Read More

Zeka testlerindeki esasen bölümlerden oluşan bir formül kullanılarak hesaplandı. Bu yüzden, zeka katsayısı veya IQ skorları olarak biliniyorlardı. Hala IQ terimini kullansak bile, zeka testi skorları artık eski formüle dayanmıyor. Bunun yerine, bir öğrencinin testteki performansı, aynı yaş grubundaki diğer katılımcıların performansıyla karşılaştırarak değerlendirilir.

100 puan ortalaması, testteki ortalama performansı gösteriyor: Bu puana sahip öğrenciler, aynı yaştaki arkadaşlarının yarısından daha iyi performans göstermiş olurlar. 100’ün altındaki puanlar, testteki ortalama performansın altında olduğunu; 100’ün yukarısındaki puanlar ortalamanın üstünde bir performansı gösteriyor.

Zeka testleri ile okul başarısı arasında belirgin bir bağlantı var

Modern zeka testleri, Binet‘in orjinal amacını paylaşır: bireysel olarak öğrencilerin sınıfta ve benzeri durumlarda ne derece iyi performans göstereceğini tahmin etmek. Araştırmalar art arda zeka testlerinin performansının okul başarısı ile korele olduğunu gösteriyor.

Ortalama olarak, yüksek IQ puanına sahip çocuklar, standart başarı testlerinde de daha başarılı olmanın yanı sıra daha yüksek okul notlarına ve daha yüksek eğitim seviyesine sahip. Başka bir deyişle, IQ puanları bazen sapmalar olsa da okul başarısını öngörebilir.

Bunların yanı sıra zeka denildiğinde, aşağıdaki üç temel bilgi unutulmamalıdır.

Akademik Başarıya

Zeka mutlaka bir başarıya neden değil; onunla bağıntılıdır.

Yüksek IQ’lu öğrenciler genellikle okulda iyi performans gösterse de, sonuç olarak yüksek başarı, zekanın bir sonucudur diyemeyiz. Zeka, muhtemelen okul başarısında önemli bir rol oynamaktadır, ancak diğer pek çok faktör – motivasyon, eğitim kalitesi, aile kaynakları, ebeveyn desteği, akran grubu beklentileri ve benzeri faktörlerin rolü de yadsınamaz.

IQ puanları ile başarı arasındaki ilişkide birçok istisna vardır.

Çeşitli nedenlerle, yüksek IQ puanı olan bazı öğrenciler, sınıfta iyi performans göstermez ve diğer öğrenciler yalnızca IQ puanlarını göz önünde bulundurarak tahmin ettiğimizden daha yüksek seviyelere ulaşırlar.

IQ puanlarının sınırlı bir “raf ömrü” vardır.

IQ puanları, öğrencilerin okul başarılarını kısa bir süre öngörmek için makul bir iş çıkarabilir. Örneğin bir ya da iki yıl için. Özellikle okul öncesi dönemde veya erken ilköğretim yıllarında değerlendirilmişse, bu puana dayanarak uzun vadede başarı tahmininde bulunmanız önerilmez.

Read More

Romantik akım, peşine düştüğü bireysel duygu ve düşüncenin gücü için yönünü doğaya çevirir. Özgür zihin ve yaratıcılığın; doğanın uyandırdığı duygularda, akılcı ve kurallar çerçevesinde bir bakış açısındansa el değmemiş doğada bulunabileceğine dair inanışın tarihi son derece uzun bir geçmişe dayanır.

Bugün, insanların büyük çoğunluğunun kapalı alanlarda ve online bir hayat yaşadığı düşünüldüğünde bu konuya bir kez daha vurgu yapmak gerekiyor. Son çalışmalar da beynimizin ve bedenimizin sağlıklı kalması için doğayla daha yakın ilişkide olmamız gerektiğini ortaya koyuyor.

Doğada olmak beynimizi ve vücudumuzu olumlu etkiliyor

Doğanın en önemli katkıları arasında anksiyete, saplantılar, stres gibi hayatı zorlaştıran durumları azaltması sayılabilir. Bu sayede kendimizi gerçekleştirmemizi, yaratıcılığımızı geliştirmemizi ve insanlarla kurduğumuz ilişkileri güçlendirmemizi sağlıyor.

Utah Üniversitesi’nden araştırmacı David Strayer, “İnsanlar, Thoreau’dan John Muir’e, diğer birçok yazara kadar geçen 100’lerce yıl boyunca doğadaki derin deneyimlerini tartışıyorlar,” diyor. “Şimdi ise beyinde ve vücutta değişiklikler yarattığını görüyoruz ve bu da doğayla etkileşime girdiğimizde fiziksel ve zihinsel olarak daha sağlıklı olduğumuzu gösteriyor,” diye devam ediyor.

Bu sonuçlara göre doğanın sağlığımızı koruduğu ortaya çıksa da, insanların- özellikle de çocukların – kapalı alanlarda çok daha fazla zaman harcadıkları bir dönemde yaşıyoruz. Doğanın beynimizi nasıl geliştirdiğine ilişkin bulgular, gerek doğal gerekse kentsel alanların korunması çağrısını destekliyor. Çünkü, bir şekilde, doğada daha fazla zaman geçirmemiz gerekiyor.

Yapılan bir araştırma kapsamında, kentsel bir ortamda ve doğal bir ortamda yürüyen katılımcılar, yürüyüş sonrasında azalmış ruminasyon göstermişler. Ayrıca beynin depresyon ve kaygı ile ilgili bölgesi olan subgenual prefrontal kortekste aktivitenin arttığını gösterdiler. Bu bulgular, doğanın ruh hali üzerinde önemli etkileri olduğunu fiziksel olarak da gösteriyor.

Teknolojiyi kullanırken bilişsel süreçlerimizin farkında olmamız gerekiyor

Bugün, dikkatimizi çekmek için tasarlanmış ve her yerde bulunan teknolojiyle yaşıyoruz. Ancak pek çok bilim insanı beynimizin bu tür bilgi bombardımanı için yapılmadığına ve normal, sağlıklı bir duruma geri dönmek için “zihin onarımı” gerektiren zihinsel yorgunluk, aşırılık ve tükenmişliğe yol açabileceğine inanıyor.

Buna karşılık, doğada olmanın, yaratıcılığa ve problem çözmeye daha açık olmamıza yardımcı olabilecek dikkat devrelerini yenilediğini düşünülüyor. Strayer’e göre, “Cep telefonu ile konuşurken, yazı yazarken, fotoğraf çekerken veya cep telefonunuzla yapabileceğiniz diğer şeyler sırasında, prefrontal kortekse dokunarak bilişsel kaynaklarda azalmaya neden oluyoruz.”

Read More

Mindfulness hepimiz için çok önemli bir pratik olarak, içinde bulunduğumuz anın farkında olmamızı sağlar. Böylece içgüdüsel tepkilerdense, tercih edilen ve makul tepkiler vermemiz mümkün hale gelir.

Çocuklar da Mindfulness ’ın yararlarından azade değil. Yapılan bir takım araştırmalar, mindfulness yöntemiyle çocukların dikkatini toplamak, sakinleşmek ve daha iyi kararlar vermek gibi becerilerini geliştirdiğini ortaya çıkarıyor. Peki çocuklarımıza mindfulness pratiği kazandırmak için neler yapabiliriz?

Kendi Mindfulness pratiğinizi oluşturun

Hiç dans etmemişseniz çocuğunuza bale öğretmeniz çok zor. Aynı şekilde çocuğunuza mindfulness öğretmek için kendinizin de bunu deneyimliyor olması gerekiyor. Günlük 10 dakikalık kısa meditasyon pratikleriyle başlayabilir ve kendi yönteminizi keşfedebilirsiniz.

Mindfulness’ı basitçe açıklayın

Mindfulness özellikle küçük çocuklar için anlaşılması zor bir kelime. Bu nedenle, çocuğunuz kelime dağarcığını göz önünde bulundurarak, sadece farkındalık olarak bile açıklayabilirsiniz. Biraz daha detaya inmek içinse duygularımızı, düşüncelerimizi, bedensel hissiyatlarımızı ve etrafımızda olan şeyleri, tam da şu an neler olduğunu fark etmemize yardımcı olduğunu söyleyebilirsiniz.

Müzik eşliğinde başlayın

Mindfulness pratiği süresince bir sese odaklanmak dikkati toplamak için ideal bir yöntemdir. Çeşitli çanlar, bir zil ya da belki yardımcı olacak bir uygulama kullanarak uygun bir ses yaratabilirsiniz. Çocuğunuza bu sesi duyduğu zaman ses tamamen yok olana kadar onu dinlemesini söyleyin. Bu genellikle 30 saniye civarında bir zaman alır.

Nefes pratiklerinde yol gösterin

Çocuklar için nefes pratiklerine uyum sağlamak oldukça zordur. Bunun için çocuğunuzun yere uzanmasını isteyin ve bir oyuncak alıp karnına yerleştirin. Nefes alıp verdikçe oyuncağın yükselip alçalışını izlemesini sağlayın.

Farkındalık yürüyüşleri yapın

Mindfulness çevrenizde olup bitenleri fark etmenizi sağlar. Bu pratiği edinmesi için çocuğunuzla birlikte farkındalık yürüyüşlerine çıkın. Mahallenizde ya da bir parkta tamamen sessiz bir yürüyüş yapın ve duyduğunuz sesleri dinleyin. Belki uzaktan gelen çocuk sesleri, belki kuş sesleri, belki de araba sesleri. Bunları ayrı ayrı dinleyin.

Her şeyin ötesinde basit ve eğlenceli bir seviyede tutmaya çalışın. Böylece çocuğunuzun mindfulness pratiğini sevmesini ve bunu deneyimlemek için gönüllü olmasını sağlayabilirsiniz.

Read More