Kariyer hayatında fark yaratmak bilgi ve becerilerine güvenen, geleceğe umutla bakan ve hayat şartlarını iyileştirmek isteyen her bireyin öncelikli isteğidir. Ancak bu istek pek az kişi için gerçekçi bir hedefe dönüşebilmektedir. Başarılı olmak için bilgi ve beceriler yeterli olsa da fark yaratıp öne çıkabilmek için yetersizdir. Fark yaratmak için geliştirilmesi gereken beceriler vardır. Örneğin duygusal zeka gerektiren becerileri geliştirmek ya da özgüven geliştirmek, beden dilini iyi kullanmak, kar- zarar analizi yapabilmek gerekir. Yazımızın devamında öne çıkabilmek için geliştirilmesi gereken becerileri ve önerilerimizi detaylarıyla bulabilirsiniz.

Duygusal Zekanızı ve İletişim Becerilerinizi Geliştirin

Kariyer hayatında fark yaratmak ve başarılı olmak için mesleki bilgi ve yeteneğin dışında duygusal zeka gereklidir. Araştırmalar mantıksal zeka düzeyini (IQ) destekleyen duygusal zeka (EQ) düzeyi artıkça bireylerin başarılarının artığını desteklemektedir. Bu öngörü tüm meslekler için geçerli olmasa da insanla birebir etkileşimin gerektiği işlerde başarıyı etkileyen bir faktör haline gelmektedir. Hizmet, sağlık ve eğitim sektörü, öğretmenlik, liderlik, reklam ve pazarlama gibi çalışma alanlarında duygusal zekanın etkisinin belirgin hale geldiğini söyleyebiliriz.

Duygusal zeka; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati geliştirmesi, ve kendi duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme becerisidir. Ayrıca duygusal zeka hislerin ne olduğunu bilmek ve hisleri kullanarak iyi kararlar verebilmektir. Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Becerilerinizi Geliştirin ve Duygusal Zeka Meslek Seçimi İçin Önemli mi? yazılarımızı da duygusal zekaya yönelik daha detaylı bilgi edinmek için okuyabilirsiniz.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Zaman Yönetimini Öğrenin

Zaman hepimiz için en değerli kaynak. Verimli kullandığımızda zaman, hem kariyerimizde hem kişisel yaşamımızda daha fazla fayda sağlamamıza katkı sağlıyor. Aynı şekilde zamanı verimli kullanamamakta işlerimizi yetiştiremememize, özel yaşama ve sosyal etkinliklere vakit bulamamamıza ve stres yaşamamıza neden oluyor. Kariyer hayatında fark yaratmak önemli ölçüde zamanı etkili kullanabilmekten geçiyor. Başarılı insanların hayatlarına baktığımızda iş dışı aktivitelerle de meşgul olduğunu, sosyal yaşamına, ailesine ve kendine vakit yaratabildiğini görüyoruz. Zamanı verimli kullanma teknikleri hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Etkili Zaman Yönetimi Teknikleri yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Olumsuzluklardan Ders Çıkarın

Yaşamın her döneminde en verimli, üretken, başarılı olduğumuz zamanlarda dahi olumsuzluklarla karşılaşmamız olağandır. Bizi güçlendiren, geliştiren ve yönlendiren de bu olumsuzluklardır. Kariyer hayatında fark yaratmak isteyen kişilerin karşılarına çıkan zorlukları ders çıkarmak ve daha iyisini başarmak için fırsat olarak görebilmesi gerekir. Olumsuzluklar karşısında kırıklığa uğramak, motivasyonu düşürmek kısa sürede pes edilmesine neden olacaktır. Oysa mükafat yılmadan, güçlenerek devam etmesini başaranlarındır.

Ne öğrencilik yıllarında ne acemilikle geçen ilk iş tecrübelerinde ne de kariyer gelişiminizde karşınıza çıkacak zorluklar sizi vazgeçirmemelidir. Kolay olan, emek istemeyen hiçbir iş tatmin edici değerde değildir. Çünkü kolay olan, çabuk elde edilen şeyler sizin mevcut potansiyelinizin altındaki hedeflerdir ve “başardım” duygunuzu pekiştirmeyecektir. Kendinize inanmanız ve zorlukları gelişiminize hizmet eden fırsatlar olarak görmeniz kariyerinizde fark yaratmanıza destek olacaktır.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Hedef Belirlemek Şart!

Hedef belirlemek eğitim hayatından başlayarak tüm kariyer basamaklarında başarılı olabilmek için baş role sahiptir. Hedef olmadan motivasyon olmaz, hedef olmadan azim olmaz. Hedef kişinin organize olması, kendini planlaması ve amacına yönelik çalışması için gereklidir. Kariyer hayatında fark yaratmak sizin hedefiniz ise eğer bu ana hedefe ulaşabilmenin en sağlıklı yolu kısa vadeli hedefler çıkarmaktır. İyi bir hedef ise kişinin beklentileri, potansiyeli ve gerçeklikle uyumlu olmalıdır.

Hedefin erişilebilir, uygulanabilir, ölçümlenebilir olması da kişinin kendini motive etmesi ve gelişimini takip edebilmesi için önemlidir. Ayrıca iyi bir hedef zaman aralığı konulabilen hedeftir. Hedefinizi gerçekleştirmek için ne kadar süreye ihtiyaç olduğunu, çalışmaya ne zaman başlanıp ne zaman finalize edilmesi gerektiğini de belirlemeniz gerekir. Eğer hala hedefinize ulaşmak için alt hedefleriniz yoksa ilk iş hedeflerinizi belirlemelisiniz.

Olumlu ve Olumsuz Yönlerinizle Kendinizi Tanıyın

Kendinizi tanımak, karakterinizin beğenilen ve sizi zora sokan yönlerini belirlemek kariyer hayatında fark yaratmak için oldukça önemlidir. Hepimizin olumlu ve gelişime açık yönleri vardır. Birde açığa çıkmasından çok hoşlanmadığımız ve kontrol altında tutmaya çalıştığımız yönlerimiz vardır. Stresi tolere edememek, rekabetçi olmak ya da rekabet altında çalışamamak, çekingenlik gibi. İş hayatında sizi zorlayabilecek yönlerinizi tespit etmeli ve onları başarılı şekilde kontrol edebilmek için destek alma fikrini değerlendirmelisiniz.

Aynı şekilde kariyerinizde öne çıkabilmek için güçlü yönlerinizi belirginleştirmeniz ve gelişime açık yönlerinizi de geliştirmelisiniz. Ancak tüm bunların dışında mesleğinizi, rolünüzü iyi seçmelisiniz. Karakteriniz, ilgileriniz, beceriniz, beklentiniz, değer yargılarınız ve inançlarınızla uyuşmayan bir iş kariyer hayatında fark yaratmak için ihtiyacınız olacak son şeydir.

Başarı Odaklı Olun Ama Mükemmeliyetçi Olmayın

Başarı odaklı olmak kariyerinizde öne çıkmanız için size destek olacaktır. Ancak birde başarıyı engelleyen gizli faktörler vardır ki onlardan en etkilisi mükemmeliyetçiliktir. Mükemmeliyet pozitif bir özellik gibi görünür. İşini kusursuz yapmak, rollerini eksiksiz yerine getirmek, en iyisini başarabilmek için gerekli olduğu yanılgısına kapılırız. Oysa gerçek öyle değil. Mükemmeliyetçi bireyler detaylarda boğulmaya eğilimlidirler.

Detaylara takılıp, en iyisini yapmaya çalışırken bir işe gereğinden çok daha fazla zaman ve efor harcarlar. Bu da zamanı verimsiz kullanmalarına, işlerini yetiştirememelerine, strese girmelerine neden olur. Daha fazla yorulur ve yaptıkları işlerden de tam anlamıyla keyif alamazlar. Kariyer hayatında fark yaratmak için mükemmeliyetçi olmak yerine başarılı olmak için gerektiği kadarını yapmaya odaklanın.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Analitik Düşünme Becerinizi Geliştirin

Analitik düşünme becerisi hangi işle meşgul olursanız olun oldukça önemlidir. Bireyin aklını doğru kullanabilmesi ve buna bağlı olarak okul, iş, sosyal yaşamında başarılı olabilmesini sağlayan önemli bir beceridir. Analitik düşünme sayesinde neden-sonuç ilişkisi kurulabilir. Analitik düşünce ile bir iş bütünden parçalara ayrılarak her parçanın değerlendirmesi yapılabilir. Karşılaştığımız problemlere karşı sağlıklı çözümler geliştirmemize yardım eder. Problemin çıkış noktası, sebepleri, doğurduğu sonuçlar, çözüm önerileri, olası sonuçlar gibi probleme dair alt başlıkları belirlememizi ve çözmemizi sağlar.

Analitik düşünme özellikle liderlik rolü gerektiren işlerde ve kendi işini kurmak isteyen bireylerde oldukça önemlidir. Riskleri hesaplamayı ve gerekli önlemleri almayı kolaylaştırır. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka analitik düşünme becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Stres ve Zorluklarla Başa Çıkma Becerilerinizi Geliştirin

Stres kontrol edilebilir düzeyde olduğu sürece bireyin verimliliği için yararlı olabilir. Stresin bu düzeyi olumlu stres olarak değerlendirilmektedir. Olumlu stres, yaşam dönemlerinde gerçekleşen önemli değişikliklerde kendini hissettirir. Okul kademelerindeki değişiklik, yeni bir işe başlamak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, emeklilik gibi. Stres, değişiklik içeren bu yaşam koşullarına adapte olabilmek için gereklidir. Ancak stresin sıklığı ve yoğunluğu artığında ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir faktör haline gelir.

Günlük hayatta yaşanan her şey hepimiz için strese yol açabilir. Önemli olan bu duygu ile nasıl başa çıkabildiğimizdir. Zaman darlığı, önemli işlerin zamanında yetiştirilememesi, özgüven eksikliği gibi durumlar stres yapmak için yeterli nedenlerdir. Stresi ortaya çıkaran ise genellikle; “yetiştirememek”, “doğru yapamamak” ve “beklentiyi karşılayamamak” düşünceleri sonucunda gelişir. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka stres ve zorluklarla başa çıkma becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Özgüveninizi Geliştirin Girişken Olun

Özgüven, kişinin fiziksel, düşünsel ya da duygusal özelliklerine; dış görünüş, inanç, yetenek ve bilgisine yönelik sübjektif olarak yaptığı değerlendirmeler bütünüdür. En basit tanımıyla, bireyin kendine duyduğu güven olarak da nitelenebilir. Özgüven, hayatın ilk yıllarındaki temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasından itibaren inşa edilir ve gelişimi hayat boyu devam eder. Kişinin sosyal ilişkileri, okul ve akademik başarısı, kariyer gelişimi ve hatta kariyerinin belirlenmesi özgüven ile doğrudan ilintilidir.

Özgüven eksikliği yaşayan bireyler sahip olduğu özelliklerin yeterliliğine karşı güven duymayan bireylerdir. Mevcut potansiyellerini sergilemekten çekinir, sosyal yaşam içerisinde kendini ifade etmekte zorlanır, utangaçlık ve çekingenlik belirtileri gösterebilirler. Bu noktada özgüven eksikliğinin potansiyelimizi keşfetme ve geliştirme açısından engelleyici bir güce sahip olduğunu görebiliriz. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka özgüveninizi geliştirin. Özgüven gelişimi için Kariyer Seçmeden Önce Özgüven Eksikliği ile Mücadele! yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Beden Dilinizi Etkili Kullanın

Beden dilinin etkili kullanımı kişinin güçlü yönlerini daha iyi ifade edebilmesini sağlar. Beden dilinin etkili kullanılması kişinin topluluk içerisinde saygınlık uyandırmasını ve geliştirilmesi gereken yönlerini de kamufle edebilmesini sağlamaktadır. Beden dili, kişinin kendini ifade ediş biçimini destekler, özgüveni besler ve insanlar üzerindeki pozitif etkiyi artırır. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka etkili beden dili kullanımı öğrenilmelidir. Duruşunuzdan, tokalaşmanıza kadar her detay sizin başarınızda rol sahibi olacaktır.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Geribildirim Alabilmeyi Öğrenin

Kültürümüzde geribildirim almayı talep etmek ya da vermek çok yaygın değil. Geribildirim vermenin kişileri rencide edeceğine yönelik bir yargı var. Ne liderler ekibini ne ekip çalışanları liderlerini ve ekip arkadaşlarını geribildirim ile besleyebiliyor. Oysa geribildirim almak kişinin gelişimini destekliyor. Beklentiyi karşılayıp karşılayamadığını öğrenmesini sağlıyor. Hangi yönlerini geliştirmeli, hangi yönlerini daha fazla belirginleştirmeli öğrenmiş oluyor. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Üstelik kendimizi değerlendirirken başkalarından çok daha fazla acımasız olma eğilimindeyiz. Çoğunlukla alabileceğimiz negatif geribildirimlerin çok daha sertlerini kendimize veriyoruz.

Ancak başarılarımızı yeterince taktir etmiyor, güçlü olan yönlerimizi çokta övmüyoruz. Kariyer hayatında fark yaratmak için gerek olumlu gerek olumsuz geribildirime açık olabilmek gerekiyor. Etkili geribildirim verme tekniklerini öğrenmeli ve geribildirim almaya da gelişimimiz için sıcak bakabilmeliyiz. Fark yaratmak istiyorsanız geribildirim almayı ekip arkadaşlarınızdan, ailenizden, liderlerinizden talep edin. Olumlu etkisini kısa sürede göreceksiniz.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Kariyer Danışmanlığı Almak Oldukça önemli

Yaşadığımız yüzyılın yaşam koşulları ağır, rekabet çok büyük ve öne çıkabilmek için bizden beklenenler de oldukça fazla. Öğrencilik yıllarından başlayarak tam anlamıyla içe sinen bir iş yapmaya başlayana kadar giden süreçte almamız gereken çok kritik kararlar var. Çoğunlukla bu kararların ne denli önemli olduğunu geç fark ediyor, hayal kırıklıkları ile yüz yüze kalıyoruz.

Gelecekte keşke dememek ve Kariyer hayatında fark yaratmak için daha erken aksiyonlar almak gerekiyor. Bu noktada ister öğrenci ister çalışan olsun her yaştan birey için potansiyeliyle uyumlu kariyer planı yapmak mümkün. Siz de fark yaratmak istiyor ama nereden ve nasıl başlayacağınızı bilmiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyerinizde fark yaratın.

Read More

LGS’de Derece Yapan Öğrencilerin Başarı Sırrı her yıl sınava hazırlık yapan öğrenciler ve aileleri tarafından merak edilmektedir.  Sınavda derece yapan hatta full yapan öğrencilerin olağanüstü çalışma koşullarına sahip olduğu düşünülür. Sadece en iyi okullarda okuyan, özel derslerle desteklenen, üstün zekalı çocukların başarılı olacağı yanılgısına kapılır. Oysa gerçek hiçte böyle değildir. İsmi duyulmamış okullarda okuyan, kırsalda zor koşullarda yaşayan, öğrencilik dışında ev ekonomisine katkı yapmak zorunda kalan çocuklarda yüksek başarı gösterebilmektedir.

Son iki yıla ait sınav sonuçları sınavda derece yapan öğrencilerin okul başarılarının da yüksek olduğunu göstermektedir. Buradan da öğrencilerin sınava hazırlanırken okul derslerine de önem vermeye devam ettiğini gösteriyor. Hem sınav hazırlığı hem okul başarısını bir arada götürebilmeleri de zamanı iyi yönetebildikleri fikrini veriyor. Ancak okul başarısının yüksek olması sınavda da başarılı olmak için tek koşul değil. Başarılı olan, yüksek beklentilerle sınava hazırlanan öğrencilerde sınav heyecanı gibi nedenlerle sınavda beklentinin altında sonuçlar çıkarabilmektedir.

Son iki yılda sınavda derece yapmış öğrencilerle yapılan röportajlarla çalışma stilleri, motivasyonları ve destekleriyle ilgili bilgiler edindik. Aşağıda LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı olan kaynaklarını sizlerle paylaşacağız.

LGS’de Derece Yapan Öğrencilerin Başarı Sırrı Çok soru çözmek değil nitelikli soru çözmek

LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı sorulduğunda çok soru çözmek yerine nitelikli soru çözmeye vakit ayırdıklarını söylemektedirler. Çok zoru çözmek pratik kazanmak için gerekli olsa da asıl önemli olan olabildiğince farklı türlerde ve zorlayıcı sorular çözebilmektir. Zor sorularla meşgul olan bir öğrenci eksik kaldığı konuları tamamlayarak daha nitelikli bilgi edinmeye çalışacaktır. Aynı zamanda zor sorular çözdükçe soruları ele alış stilini geliştirecek, zamanını daha kolay organize edebilecektir.

Bunu tıpkı bir sporcunun çalışma tarzına benzetebiliriz. Kısa mesafe koşan sporcular daha hızlı koşabilmek için antrenmanlarında bellerine ucunda araba lastiği olan ağırlık kemeri takarlar. Koşmaları gereken mesafeyi önce bu lastikle koşarlar ve hedefledikleri dereceye yaklaşmaya çalışırlar. Birkaç çalışma sonrasında lastiği çıkarıp koşarlar. Ağırlıktan kurtulmuş olmak çok daha hızlı ve rahat koşmalarını sağlar, üstelik koştukları mesafe aynıyken süreleri çok daha kısa olmaktadır. Sizin de belli bir süre içerisinde çok soru çözmek yerine nitelikli soru çözmeye zaman ayırmanız gerekir. Bu çalışma bir süre sonra aynı süre içerisinde çok ve nitelikli soru çözmenizi sağlayacaktır.

Öğrencilerin Başarı Sırrı Nerede Durması Gerektiğini Bilmek

Sınava iyi bir hazırlık yapmak disiplin gerektirir. Ancak bu disiplin günün, haftanın, ayın hatta uzun bir eğitim yılının bütününü sadece ders çalışarak geçirmek değildir. Bazen öğrenciler geride kalmamak, boşa zaman harcamamak endişesiyle ara vermeksizin ders çalışabilmektedir. Ya da aileler çocuğun ilgisinin dağılmasından endişe edip temel ihtiyaçlarını karşılamak dışında çalışma alanından ayrılmasını istememektedir. Fakat bu doğru bir çalışma şekli değildir, disiplinli çalışmanın anlamı çok çalışmak olarak değerlendirilmemelidir. Verimli ders çalışmak dikkat süresini baz alarak düzenli aralıklar vermeyi gerektirir. Dikkat süremiz özellikle zorlandığımız ya da ilgimizi çekmeyen konularda 25-30 dakika ile sınırlıdır.

Sevdiğimiz konularda bu süre biraz daha uzayabilir. Ancak bu süreler aşıldığında dikkat dağılmaya başlar, zihin ve beden yorulur. Çocuk kıpırdanmaya, farklı şeylerle ilgilenmeye başlar. Bu nedenle LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı nerede durmaları gerektiğini bilmeleridir. Çalışma programlarına düzenli olarak molalar ekler ve dinlenmek için kendilerine zaman tanırlar. Ara vermeden çalışan öğrencilerin çalışmaktan çabucak sıkıldığı, çalışmalarına ara vererek devam eden öğrencilerin ise çok daha uzun saatlerle verimli çalıştığı görülmektedir. Sizde çalışmanıza mutlaka molalar eklemelisiniz. Böylece uzun sürelerle verimli çalışma fırsatı bulabilirsiniz. Çalışma sürelerinizi düzenlemek için Pomodoro tekniğini kullanabilirsiniz.

Öğrencilerin Başarı Sırrı Kısa ve Uzun Vadeli Hedefler belirlemek

LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı hiç şüphesiz kısa ve uzun süreli hedeflerini belirlemiş olmalarıdır. Bir hedef olmadan motive olmak ve verimli çalışmak mümkün değildir. Bu hayatımızın her alanında her durum için geçerlidir. Başarılı olmak için mutlaka hedeflerinizi belirlemeniz gerekir. Uzun vadeli hedefler zaman gerektirdiği için sıkılıp, pes etmenize neden olabilir. Bu nedenle uzun vadeli hedefinize giden yolda kendinize kısa vadeli hedeflerde belirlemeniz gerekir.

Kısa süreli hedeflerinizi belirlerken sizi temsil edecek, ilgileriniz ve yeteneklerinizle uyumlu, ulaşılabilir, ölçülebilir hedefler belirlemelisiniz. Hedefleriniz potansiyelinizin altında kalıp kolay elde edilebilir olmamalıdır. Ancak potansiyelinizin çok üzerinde olup erişmesi mümkün olmayan bir hedefte olmamalıdır. Motive olabilmeniz için başarabileceğinize inandığınız, sizi zorlayacak ama gerçekleşmesi mümkün olan hedefler çıkarmalısınız.

Öğrencilerin Başarı Sırrı Keyfi Uğraşları Öteleyebilmek

Her tarafımız dikkat dağıtıcı unsurlarla çevrili artık. Özellikle sosyal medya, televizyon, telefon gibi yoğun etkileşim içerisinde olduğumuz teknolojik ürünlere karşı koymak daha da zor. Kimi zaman keyifli zaman geçirmek, kimi zaman birbirimizden haberdar olmak hatta öğrenmek için kullanıyoruz onları. Pandemiyle daha da arttı teknoloji kullanımımız. Çünkü dersler dahi online yürütülmeye başlandı. Dolayısıyla teknolojinin çeldirici gücüne karşı çıkmak kolay değil. Ancak LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı teknoloji gibi keyif veren uğraşlara hayır diyebilmek.

Ne kadar cezbedici olsalar da zamanımızınız ciddi bir bölümü esir alıyorlar ve onlarla geçirdiğimiz zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyoruz. Sınava hazırlık sürecinde ise zaman en önemli kaynağımız ve ona çok ihtiyacımız var. Önerimiz öncelikle dikkatinizi dağıtan cihazlar, eşyalar, kitaplar ve benzeri unsurları çalışma alanınıza sokmamanız. Çalışma süreleriniz içerisinde tüm bu negatif kaynaklara hayır demeniz ve onlarla geçireceğiniz zamanı ders dışı vakitlere ötelemeniz. Sınavınızı tamamladıktan sonra onlarla istediğiniz gibi keyif yapabileceğiniz uzun, stressiz bir yaz döneminiz olacak. Üstelik sınavda başarmış olmanın mutluluğu da keyfinize keyif katacak.

LGS’de Derece Yapan Öğrencilerin Başarı Sırrı Başarabileceğine İnanmak

LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı hiç şüphesiz “İnanmak başarmanın yarısıdır.” sözünü kendilerine çalışma felsefesi olarak belirlemiş olmalarıdır. Theodore Roosvelt’e ait olan bu söz bir şeyi yapacağımıza gerçekten inandığımızda, aslında en önemli adımı atmış olduğumuzu özetliyor. İnandığımız zaman daha da azimle hareket eder, kendimize güvenir ve mutsuzluğa kapılmayız. İşte bunlar tam da sınava hazırlık sürecinde motivasyonumuzu sağlamak ve olumsuzluklara karşı demoralize olmadan devam edebilmek için geçerli.

Öğrencilerin Başarı Sırrı Başarılı Ders Çalışma Planı Hazırlamak

LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı tüm bunların yanı sıra tabiki verimli ders çalışma becerileri geçiştirmelerinde saklı. Sadece verimli ders çalışmak değil, çalışmalarını belirli bir plan ve disiplin doğrultusunda sürdürmekte başarıyı destekliyor. Her öğrencinin takvim olarak hazırladığı, günün hangi saatinde hangi derse çalışacağı, ne kadar çalışılacağı, minimum kaç soru çözüleceği gibi detaylı bir çalışma planı olmalıdır. Bu planı yapmak kadar plana sadık kalmakta önemlidir. Günlük, haftalık, aylık hedefler başarıyla tamamlandıkça kişinin kendini tebrik etmesi, ödüllendirmesi de motivasyonuna destek olmaktadır.

Plansız hareket etmek zamanı yönetmeyi zorlaştıracaktır. Özellikle zorlu derslerde fazla zaman geçirilebilir. Bu zaman kontrol altına alınmazsa uzun bir süre ve enerji o derse ayrılabilir. Bu da diğer derslere zamanın yetmemesine ve enerji kalmamasına neden olur. Plan yapmak ise bu tarz kontrol kayıplarının önüne geçecektir.

LGS’de Derece Yapan Öğrencilerin Başarı Sırrı Hızlı ve Verimli Okuma Becerisine Sahip Olmak

LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı değerlendirildiğinde en önemli özelliklerinden birinin de hızlı ve verimli okuma becerileri geliştirmiş olmaları. Bu beceri sayesinde sınavda uzun paragraf sorularını daha hızlı okuyabiliyor ve sürelerini artırarak zorlandıkları sorulara daha fazla vakit ayırabiliyorlar. Sınav sonrası cevaplara bakıldığında pek çok öğrencinin hayal kırıklığı yaşamasının 2 nedeni var. Birinci neden sürenin yetmemesi iken ikinci neden soruları yanlış anlamış olmaları.

Özellikle türkçe ve tarih bölümlerinde uzun paragraf soruları karşımıza çıkıyor. Matematikte de son yıllarda sorular daha uzun oluyor. Öğrencilerin süreyi iyi kullanabilmesi ve soruları doğru anlayabilmesi ise çok kitap okumaktan geçiyor. Özellikle yeni kelimeler öğrenebileceğiniz sizi biraz daha zorlayacak kitaplara zaman ayırmanız sınavda kolaylık sağlıyor. Sessiz okuma, okurken satırları sadece gözlerle takip etme ve okuma sırasında 5N1K tekniğini kullanmada hızlı okuma pratiği geliştirmek için yardımcı oluyor. Okuma Alışkanlığı Kazanmak Sınav Başarısı Getiriyor yazımız hızlı okuma tekniklerini geliştirmenize destek olabilir.

Öğrencilerin Başarı Sırrı Aynı Zamanda Aile Desteğini de Kapsıyor

Derece yapan öğrencilerin çoğunlukla dile getirdiği ailelerinin sınava hazırlık sürecinde verdiği destek. Sınava hazırlık sürecinde ailelerin çocuklarına inanması, çabalarını desteklemesi, olumlu geribildirimler vermesi çok değerli. Bu dönemde kıyaslama yapmamak, sonuçtan çok sürece odaklanmak, koşulsuz sevgi vermek ailelerden en önemli beklentimiz. Aynı şekilde çocuğun verimli ders çalışabilmesi için ihtiyaç duyduğu ortamın ve koşulların hazırlanmasına destek olmakta aileden bekleniyor. Mümkünse eğitimi destekleyecek şekilde ek ders olanaklarının tanınması çocukların ailelerinden isteği.

Yine çocuklar sınava hazırlık döneminde beslenmelerini aksatabiliyorlar. Gelişim çağında olan öğrencilerin mutlaka iyi beslenmesi, yeterli uyuması gerekiyor. Beslenmelerinin düzenlenmesi, gerekli öğünlerin aile tarafından hazırlanıp çocuğun besin ihtiyacının düzenli ve kaliteli karşılanması gerekiyor. Çocuğun uykusunun geç saatlere kalmaması, her gün yeterli uyuması ve verimli uyku uyuması için gerekli olan saatler aralığında uyuması gerekiyor. Çocukların bu düzeni bozması halinde de aileler gerekli müdahaleyi yaparak düzene geri dönmenin teşvik edilmesi gerekiyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda LGS’de derece yapan öğrencilerin başarı sırrı aile desteğini de kapsıyor.

LGS’de Derece Yapan Öğrencilerin Başarı Sırrı Motivasyon İçin Kolaydan Zora Doğru İlerlemek

Öğrenciler zamanlarını verimli yönetebilmek ve demoralize olmamak için zorlandıkları derslere ayıracakları zamanı en sona bıraktıklarını belirtiyor. Bu bir açıdan öğrenciyi zorlayabilecek bir çalışma şekli olsa da kurdukları mantık oldukça doğru. Zorlu ya da sevilmeyen derslerin sona bırakılmasının birtakım sakıncaları da var. Özellikle yoğun bir çalışma gününden sonra vücut da zihin de yorulur. Zor olan bir derse dikkatini vermek kolay olan dersten çok daha fazla enerji istemektedir. Oysa yorgun bir zihin ve beden için bu enerjiyi üretmen kolay olmayacaktır. Dolayısıyla zaten çalışmak istenmeyen ya da zorlanılan bir konu daha da zorlu ve sevimsiz hale gelecektir.

Üstelik pek çok öğrenci için bu methodu kullanmak çalışmanın sonunda onları bekleyen daha zorlu bir iş olduğu düşüncesi ile strese sokabilir. Stres duymaları ise çalıştıkları ana derse dikkatlerini vermelerini zorlaştırabilir. Ancak motivasyonlarını korumak ve zor bir dersle meşgul olurken ayırılması gerekenden daha fazla zaman harcamamak için bu uygulama yapılabilir. Bizim önerimiz ise zorlu derslere çalışılacak günlerde fazladan çalışma süresi ayırmak olacaktır. Hakim olunan konuların tekrar süresini kısaltabilir, o konulardan daha az soru çözebilirsiniz. Zorlu dersleri en sona bırakmak yerine sandiviç tekniği uygulayabilirsiniz. Önce kolay dersle başlayıp ardından zor bir dersle devam edip çalışmanın sonuna tekrar kolay bir ders ekleyebilirsiniz.

LGS’de Derece Yapan Öğrencilerin Başarı Sırrı hedef belirleme, aile desteği alma, zaman yönetimi, planlı çalışma, dikkat ve hızlı okuma becerisi. Siz de sınav başarınızı artırmak için bu konularda kendinizi geliştirebilir, zorlandığınız alanlarda profesyonel destek alabilirsiniz. Aba Psikoloji olarak Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyer danışmanlığı veriyoruz ve başarılı bir kariyer için stratejik kariyer planını çok önemsiyoruz.

Read More

Kariyerinizde başarılı olmak için rakiplerinizden daha fazla mesleki bilgi ve tecrübe sahibi olmanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak kariyerinizde fark yaratmak ve başarılı olmak için mesleki bilginin dışında duygusal zeka gereklidir. Araştırmalar mantıksal zeka düzeyini (IQ) destekleyen duygusal zeka (EQ) düzeyi artıkça bireylerin başarılarının artığını desteklemektedir. Bu öngörü tüm meslekler için geçerli olmasa da insanla birebir etkileşimin gerektiği işlerde başarıyı etkileyen bir faktör haline gelmektedir. Hizmet, sağlık ve eğitim sektörü, öğretmenlik, liderlik, reklam ve pazarlama gibi çalışma alanlarında duygusal zekanın etkisinin belirgin hale geldiğini söyleyebiliriz.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Nedir Öğrenelim

Shelton Skelton “Oğlum, bütün hayatını kolların ve ayakların belirlemeyecek. Hayatına asıl yön verecek olan beynin ve kalbindir. Bir şeyi gerçekten istiyorsan, bütün engelleri yenip ona ulaşabilirsin.” Sözüyle başarının tek ölçütünün mantıksal zeka olmadığını, mantıksal ve duygusal zekanın birbirini bütünlediğini söylüyor.

Goleman, 1995 yılında yayınlanan kitabında Duygusal zekaya yönelik yaptığım tanım ile Shelton Skelton’un sözleri birbirini destekliyor. Duygusal zeka; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati geliştirmesi, ve kendi duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme becerisidir. Goleman ayrıca duygusal zekanın hislerin ne olduğunu bilmek ve hisleri kullanarak iyi kararlar verebilmek olduğunu söylüyor. Ayrıca başarılı olmak için IQ’nun önemi büyük olsa da duygusal zeka IQ’nun tamamlayıcısı ve güçlendiricisi rolünü üstleniyor. En basit anlatımıyla duyguların akılcı kullanılması anlamına geliyor.

Yüksek Duygusal Zeka Gelişmiş Kişisel ve Sosyal Yetkinliklere Sahip Olmayı Gerektirir

Kariyerinizde başarılı olmak için ayrıca duygusal zeka sahibi bireylerin sahip olduğu “kişisel yetkinlik” ve “sosyal yetkinlik” becerisine sahip olmalısınız. Warren Bennis “Kendinizi tanıyıp ifade etmek onu inkar etmekten çok daha kolaydır ve başarırsanız liderlikle ödüllendirilirsiniz.” diyor ve Albert Einstein “Coşku, zekadan daha önemlidir.” Diyerek duygularımız üzerinde etkili olan kişisel yetkinliklere vurgu yapıyor.

Kişisel yetkinlik ise bireyin kendi duygularını, güçlü ve zayıf yönlerini, sınırlarını bilmesi ve anlaması anlamına geliyor. Kişisel yetkinlik sahibi bireyler kendi kapasitelerini bildikleri için altından kalkamayacakları işlere girişmiyorlar. Giriştikleri işlerde ne kadar risk almaları gerektiğini ya da nerede yardıma gereksinim duyabileceklerini biliyorlar. Bu da onların başarılı yatırımlar yapmasını ve zararı ön gördüklerinde erken önlem alabilmesini sağlıyor. Kişisel yetkinlik sahibi bireyler, özgüvene de sahiptirler; bu anlamda kendilerine yöneltilen eleştirileri tehdit olarak değil, kendilerini geliştirme fırsatı olarak görürler.

Mark Kay “Başarının sırlarından biri, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir.” Diyor ve Leonardo da Vinci “Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.” Diyerek kişisel yetkinlik sahibi bireylerin duygu kontrollerinin yapıcı önemine adeta destek veriyor. Kişisel yetkinlik sahibi bireyler sahip oldukları olumlu ya da olumsuz duyguları yönetmeyi bilirler ve duygularını faydaya çevirirler. Bu yönü sayesinde duygusal zeka düzeyi yüksek biri başarısızlıkla karşılaştığında mantıklı ve soğukkanlı davranıp yapıcı çözümler üretebilir. Fiziksel, ekonomik, teknolojik ya da yönetimsel değişiklikler karşısında önyargısız durabilir ve kendini yeni duruma kısa sürede adapte edebilir.

Dolayısıyla Kariyerinizde başarılı olmak için kişisel ve sosyal yetkinliklerinizi geliştirmeye odaklanmanız gerekiyor. Sosyal yetkinlikler kişinin kendi duyguları üzerinde olduğu kadar karşısındakinin duygularını anlamada da yetkin hale gelmesini gerektiriyor. Sosyal yetkinliği olan bireyler başkalarının fikir ve duygularını anlıyor, tavırlarını onların ruhsal durumlarına göre düzenliyorlar. Özellikle ekip olarak çalışmayı gerektiren ya da açık ofis çalışılan iş alanlarında bu yetkinlik grup için değerli hale geliyor.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Hakkında Daha Çok Bilgi Edinebilirsiniz

Duygusal zeka oluşumu kalıtımsal olduğu kadar çevresel faktörlerle de ilgilidir. Her birey dünyaya belli mizaç özellikleri ile gelir. Bu mizaç özelliklere öncelikle anne ve babanın sonrasında ise sosyal çevre içerisindeki diğer kişilerin verdiği ilgi ve tepkilere göre şekillenir. Bu çocuğun duygusal zeka gelişimidir. Yaşamın ilk yıllarından itibaren çevremizdeki diğerlerine duygusal mesajlar gönderir ve karşılığında duygusal cevaplar alırız. Bu mesajlara gelen duygusal cevapların üst üste tekrarı çocukların duygusal yapısını ve davranışlarını belirler. Çevreden gelen tepkiler ve mesajlarla oluşan beyindeki bağlantılar çocuğun geleceğini kalıcı olarak etkiler.

Kariyerinizde başarılı olmak için iyi bir duygusal çocukluk temeline sahip olmanız gerekir. İstenmeyen davranışa ailenin hoşgörülü ve cezadan uzak, sebep-sonuç ilişkisini anlatarak vereceği yapıcı tepki çocuğun özgüvenini geliştirecek, hatalarından ders almayı öğretecektir. Hataları nedeniyle cezalandırılan bir çocuk ise ceza almaktan korku duyacaktır. Hata yaparım endişesi ile girişimde bulunmayacak ve belki de hatalarını gizlemeye, örtbas etmeye çalışacaktır. Böyle olumsuz bir senaryoda duygusal zeka gelişmeyecek bireyin önceliği çok daha yaşamsal olan kendini koruma ihtiyacını gidermek olacaktır. Anne baba ve çocuklar arasında kurulan sıcak, güvenli ve kuvvetli bağ ile çocuklar duygularıyla baş edebilmeyi öğrenecektir.

Çocuklarının duygularını önemsemeyen ve duygusal ihtiyaçlarına karşılık vermeyen anne ve babalar, onların duygusal zekalarının yanı sıra zihinsel gelişmelerine engel olurlar. Aileleri tarafından önem verilmemiş, hayatlarına ilgi gösterilmemiş, sürekli eleştiriye maruz kalmış, anlaşılmamış ve ağır cezalar verilmiş çocuklarda duygusal zeka gelişmez. Aile içinde duygusal ihtiyaçlarına karşılık verilen, duyguları eleştiriye maruz kalmadan dinlenen çocuklar anne ve babalarına güven duyacaktır. Bu çocuklar duygu ve düşüncelerini daha kolay ifade edebilecek, kendilerini değerli hissedecek ve sevgi kazanmak için mükemmel olma ihtiyacı duymayacaktır.

Kariyerinizde başarılı olmak için erken yaşlardan itibaren sorumluluk almayı ve karar verebilmeyi öğrenmiş olmanız önemlidir. Yaşlarıyla uyumlu şekilde sorumluluk verilen ve kendisiyle ilgili konularda karar vermeye teşvik edilen çocuklarda zeka gelişimi daha iyidir. Kendilerini tanıyan çocuklar insanlarla olan ilişkilerinde kendilerini ifade edebilirler ve başkaları tarafından anlaşılmaları da kolay olur.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Becerilerinizi Geliştirebilirsiniz

Duygusal zekanın artırılması doğuştan gelen özelliklere ve bu özelliklere çevrenin verdiği duygusal ve fiziksel mesajlara bağlı olsa da sonradan geliştirilebilir. Duygusal zekanın gelişmesinde anne baba ile kurulan güvenli ilişki, kullanılan ebeveyn stili, aile ortamı ve anne babanın karakteristik özellikleri önemlidir. Bunlar çocukluktan itibaren duygusal zeka için pozitif ya da negatif temel oluşturur. Anne babanın kendi duygularının farkında olması, empati yeteneği, değerleri, çevresel faktörlere ve olaylara yaklaşımı çocuğun duygusal gelişimi üzerinde etkilidir. Çünkü çocuklar ebeveynlerini model alma eğilimindedirler.

Kariyerinizde başarılı olmak için aşağıdaki adımlara yönelik farkındalık edinmeniz duygusal zeka becerilerinizi geliştirmenizde size destek olacaktır.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Önce Duygularınızın Farkına Varın

Duygusal zeka gelişimi için ilk önce bireyin duyguları üzerindeki farkındalığını geliştirmesi gerekir. Gün içerisinde gerek yaşadıklarımız gerek anımsadıklarımız ve karşılaştıklarımızla pek çok duygu yaşarız. Bu duyguların bir kısmı hoşumuza gitmeyen, yüzleşmek istemediğimiz duygular olabilir. Ve onlar üzerine düşünmeyip bastırmayı tercih edebiliriz. Ancak farkında olmadığımız ya da bastırmaya çalıştığımız duygular düşünce ve davranışlarımıza etki ederek verdiğimiz tepkilere yön verebilmektedir. Bu nedenle duygusal zeka gelişimi için bireysel olarak duygularımızın farkına varmamız gerekmektedir.

Duygularınızın Yönünü Belirleyen Düşüncelerinizdir, Düşüncelerinizi Tespit edin

William James “Benim kuşağımın yaptığı en büyük keşiflerden biri, insanın düşüncelerini değiştirerek yaşamını da değiştirebileceği gerçeğini bulmasıdır.” Diyerek düşüncelerin bireyin hayatındaki etkisini vurgulamıştır. Duygularımızın etkisi ile davranış ve tepkilerimizi düzenlediğimizi zannetsek de duygu ve davranışlarımız üzerindeki asıl etki düşüncelerimizin içeriğine aittir.

Örneğin; Öğretmeninin bir ödevle ilgili verdiği geri bildirim sonrası kırıklığa uğrayan bir öğrenciyi ele alalım. Ödevinde hatası olduğu için üzüntü duyuyor ve öğretmenine karşı kırıklık hissediyor olsun. Burada duygumuz üzüntü ve hayal kırıklığı. Ancak buradaki üzüntü ve hayal kırıklığı herkes için geçerli bir duygu değildir. Bir öğrenci için öğretmeninin vereceği geri bildirim gelişimi için değerlendirmesi gereken bir fırsat iken başka bir öğrenci için yıkıcı olabilir. Peki bu iki duygu arasındaki farklılığın nedeni nedir?

Hiç şüphesiz duygularımıza yön veren farkında olduğumuz ya da olmadığımız düşüncelerimizdir. Eğer geribildirim alırken öğrencinin zihninden geçen “öğretmenim ödevimi beğenmedi ve onun gözünde artık kusurlu biriyim” düşüncesi ise strese girecek üzülecektir. “Öğretmenim beni önemsiyor, eksiklerimi bulmamda bana yardım ediyor. Onun rehberliği ile çok daha başarılı olabileceğim” düşüncesi ise yapıcıdır. Böyle düşünen bir öğrenci hem kendisi hem öğretmeniyle ilgili olumlu duygular hissedecektir.

Kariyerinizde başarılı olmak için duygusal zeka becerilerinizi geliştirirken duygular kadar duygulara yön veren düşünceleri de tespit edebilmek gerekir. Duygularınızı fark etmekte ve altında yatan düşünceleri açığa çıkarmakta zorlanabilirsiniz. Bunu psikolojik destek alarak yönetmeniz çok daha kolay olacaktır.

Duygularınızın Etki Ettiği Davranışlarınızı Tespit Edin

Duygularımıza yön veren düşüncelerimizdir dedik. Ancak düşüncelerimizin yol açtığı duygular belli tepkiler vermemize ve davranışta bulunmamıza da neden olur. Bu davranışlar bazen pasifken bazen de eyleme dönük olabilir. Örneğin; öğretmeninden geribildirim alan öğrenci bu geribildirim sonunda kırıklığa uğrayarak ödevlerini yaparken heyecanını kaybedebilir, motivasyonu düşebilir ve ödev yapmayı reddedebilir. Ya da derse katılımı ve öğretmeni ile iletişimi azalabilir. Geribildirimi yapıcı alan öğrenci ise öğretmeninin desteğinden faydalanabilmek için ödevlerine daha çok asılabilir, öğretmenine kendi isteğiyle ödevlerini gösterip danışabilir. Derse katılımı artabilir.

Duygu ve düşüncelerimizin davranışlarımız üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Duygularınızın ve bu duygulara yol açan düşüncelerinizin farkına varmak davranışlarınızı düzenlemenize yardım eder. Duygu, düşünce ve davranışlarınıza odaklanarak yapacağınız öz farkındalık çalışmaları kendinizi geliştirmenize ve olduğunuz gibi kabul etmenize fayda sağlar.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Başkalarının Duygularını Fark Edin

Kariyerinizde başarılı olmak için kendi duygularınız üzerinde geçirdiğiniz bu farkındalık sürecini başkaları için de yapmaya çalışın. Objektif olarak çevrenizdeki insanların olaylara verdiği tepkilerin altında yatan nedenleri fark etmeye çalışın. Onlara karşı anlayış gösterin ve duygu, düşüncelerini yargılamadan dinlemeye çalışın. Onları dinlediğinizi, anlamaya çalıştığınızı hissettirin. Sözde değil gerçekten dikkatinizi ve zamanınızı ayırarak ilgi gösterin.

Kendi duygularınız ve başkalarının duyguları için yapacağınız bu farkındalık çalışmalarını tekrarlayın ve pratik yapın. Zamanla duygu, düşünce ve davranışlarınız üzerindeki hakimiyetiniz artacak. Başkalarına karşı empatiniz gelişecektir. Sosyal sorumluluk projelerine katılmak, duygu paylaşım gruplarında yer almak, psikodramaya başlamak ya da psikolojik destek almak da duygusal zeka gelişimi için yapılabilecek çalışmalardır.

Kariyerde elde edilecek başarı yaşamın pek çok alanına etki etmektedir. Aynı şekilde kariyerinizde yaşayacağınız başarısızlıklarda çok boyutlu mutsuzluklara neden olacaktır. Duygusal zeka gelişimi sadece kariyerinizde başarılı olmak için değil kişisel ve sosyal yaşamınızda da başarılı ve mutlu olmak için önemlidir. Duygularınız üzerinde hakimiyetiniz olmadığını hissediyor, ifade etmek ya da kontrol etmekte zorlanıyorsanız bizimle iletişime geçebilir, psikolojik destek alabilirsiniz.

Read More

Meslek seçimi yapmak neredeyse hayatınızın büyük çoğunluğunu kapsayacak çalışma şeklini, gelir kaynağını ve yaşam standardını belirlemektir. Holland’a göre meslek seçimi; bireyin motivasyonunu, bilgisini, kişiliğini ve yeteneğini yansıtan etkileyici bir eylemdir. Bir meslek seçmek sosyal ilişkilerden, beslenme ve uyku düzenine kadar her şeye etki edecek bir karardır. Bu nedenle bireylerin önceliği kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmak olmalıdır.

Bireyler geleceğine yönelik böylesi önemli bir kararı verirken aceleci davranmamalıdır. Seçim yaparken kişilik özelliklerinden sonra mutlaka yetkinlikler, beceriler, beklentiler ve ilgi alanları da göz önünde bulundurulmalıdır. Meslek seçimi yaparken bu kriterleri göz ardı etmek bireyi mutlu olamayacağı bir hayata sürükleyecektir. Ayrıca mesleki ilerleme ve toplumsal fayda bağlamında da olumsuz etkileyecektir.

Kişilik Özellikleri ile Uyumlu Meslek Seçimi Yapmak İçin Ne Yapılmalı?

Günümüzde çalışma hayatının bireyin gününün büyük bir bölümünü alıyor hale gelmesi kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmanın önemini artırdı. Artık günümüzün, haftamızın büyük çoğunluğu iş yerinde geçiyor ve kalan kısmının önemli bir bölümü de yolda geçiyor. Yapılan işin bu kadar vakit alıyor olması kişinin iş yerinde mesleğini icra etmesinin dışında bir hayat geçirmesini sağlıyor. İşimizde sosyalleşiyor, arkadaşlıklar geliştiriyor ve kimi zamanda hayatımızı paylaşacağımız kişileri seçiyoruz.

Meslek seçimini kişilikten bağımsız değerlendirdiğimizde bizden mesleki ve kişisel olarak beklenenleri karşılamakta zorluk yaşıyoruz. Örneğin daha içe dönük, masa başı sistem odaklı çalışmayı seven birinin pazarlamacı olması hem başarısızlığı hem de mutsuzluğu getirecektir. Bu kişinin sürekli insanlarla diyalog halinde olmasını beklemek onu zorlayacak ve zamanla kendine yönelik olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olacaktır. Bu noktada kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmak başarılı ve mutlu bir kariyer için şarttır.

Holland günümüzde en çok kullanılan meslek seçim teorilerinden biri olan Tipoloji Kuramı’nı geliştirmiştir. Bu kuramda kişilik tipleri; gerçekçi, araştırıcı, sosyal, gelenekçi, girişimci ve sanatçı olarak altı grupta toplanmıştır. Meslek seçimi yaparken bu kişilik tiplerinden de faydalanılabilmektedir. Ayrıca Duygusal Zeka Meslek Seçimi İçin Önemli mi? yazımızı okuyarak meslek seçiminizi duygusal zeka açısından da değerlendirebilirsiniz.

Hollan’ın Tipoloji Kuramına Göre Meslek Seçimini Etkileyen Kişilik Tiplerini Tanıyalım

Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapabilmek için bireylere mesleki ilgi ve yetenek envanterleri uygulamak fikir vermesi açısından önemlidir. Ancak elde edilecek sonuçların verimli şekilde değerlendirilmesi için bakılması gereken bireye yönelik alt detaylar da olmalıdır. Bu nedenle kariyer danışmanlığı alırken bireyi çok yönlü değerlendirecek uygulamalar yapılmalıdır.

Sıklıkla yapılan kişilerin mesleki hedeflerini sorarak mesleki yönlendirme yapma hatası bireylerin kariyerini olumsuz etkilemektedir. Çünkü bireyler kendilerine bu soru yöneltildiğinde mesleki prestij algısı ile popüler olana ya da kendisine yakıştırılana yönelme eğiliminde olabilmektedir. Bu da yapılacak mesleki yönlendirmenin tek bir envantere ya da kişinin beyanına bırakılarak yapılmasının yeterli olmadığını göstermektedir.

Gerçekçi (Realistic) Kişilik ile Meslek Seçimi

Gerçekçi tipteki insanlar daha çok teknik işlerde çalışmaktadır. Tamir etmek, makine ve teçhizat kullanmaktan hoşlanırlar. Bu kişilik tipindeki bireylerin sorunlara bakış açısı da geliştirdikleri çözüm yolları da mekanik, sistem odaklıdır. Sosyal ilişkilerden keyif almaz, ikili ilişkilerde temasın olmadığı, mesafenin korunduğu, duyguların paylaşılmadığı ilişkiler geliştirirler. Teknik konuların dışında hayvancılık, tarım gibi işler de onların verimli çalışabileceği alanlardır.

Araştırıcı (Investigative) Kişilik Tipi ile Meslek Seçimi

Araştırıcı tipteki insanlar ise daha çok bilimsel çalışmalar yapmaktan keyif alırlar. Meraklı, soru soran, matematik yetenekleri gelişmiş ve olaylara daha çok mantıksal değerlendirmelerle yaklaşan kişilerdir. Bu kişilik tipinden ağırlıklı olarak araştırmacılar, bilim insanları çıkmaktadır. Sosyal ilişkiler onlar için zaman kaybı olabilir, bilimselliğe ya da araştırmaya hizmet etmeyen uğraşlar onlar için gereksiz olarak değerlendirilebilir. Sosyal ilişkileri de daha çok kendileriyle benzer ilgileri olan kişilerledir ve sosyalleşme konuları yine araştırma sonuçları odaklıdır. Kısa ve net konuşmayı severler.

Araştırmacı tipteki bireylerin dikkatleri oldukça yüksektir, uzun süre konsantre biçimde verimli çalışabilirler. Düşünce şekilleri daha soyuttur. Bazı doktorluk branşları, bilim dalları ve mühendislik gibi meslekler araştırmacı kişilik özelliğine sahip bireyler için uygun olabilir. Ancak Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapılmadığında bireyin kendisiyle uyumlu olmayan bir alanda verimli ve mutlu olması mümkün değildir.

Sosyal (Social) Kişilik Tipi Meslek Seçimi

Sosyal tiptekiler tüm tipler arasında kendi dışında kalan diğerlerini de önemseyen ve onlar için üretmekten fayda sağlamaktan hoşlanan kişilerdir. Sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol alan kişiler, dernek ve vakıf kurucuları, terapistler, sosyal çalışmacılar, insan kaynakları, öğretmenler bu gruba girebilir. İnsanlara yardım etmekten keyif alan, dost canlısı, sorumlu, nazik, karşılaştığı sorunları sosyal becerilerini kullanarak çözmeye çalışan ve eğitimi önemseyen bireylerdir.

Gelenekçi (Conventional) Kişilik Tipi ile Meslek Seçimi

Gelenekçi kişilik tipi ise büro işleri, muhasebeci, banka ve gişe memuru gibi meslekleri üstlenmekten hoşlanır. Risk almaktan hoşlanmaz, yeniliklere kolay adapte olamazlar. İşleyişin kolay kolay değişmediği, başlangıcı, bitişi belli olan, kendilerinden bir şey katmalarına gerek olmayan işler bu bireyler için caziptir. Görev insanıdırlar. Bu bireyler; kayıt tutma, dosya düzenleme, fotokopi çekme, verilen emirleri yerine getirme konusunda başarılıdır. Dürüst ve sakin yapılı insanlardır.

Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapabilirlerse çalıştıkları yerden memnun olup emekli olana kadar burada kalabilirler. Gelenekçi kişilik tipine sahip bireyler dışa dönüklük ve yeni deneyimlere açıklık noktasında oldukça zayıftırlar. Bu kişiler dikkati kendi üzerine çekmekten sakınırlar. Sessiz sedasız kendisinden bekleneni yerine getirir, çalışma sürecinde motivasyon için övgü ya da taktire ihtiyaç duymazlar.

Girişimci (Enterprising) Kişilik Tipi ile Meslek Seçimi

Girişimci tipler ise dışa dönük özellikleri ile bilinirler. İşletmelerde yöneticilik rolünü üstlenmekten keyif alırlar. İnsanları ikna etme ve yönlendirme konusunda başarılıdırlar. Liderlik, kişiler arası ilişkiler ve iletişime önem verirler. Konuşkan, enerjik ve güler yüzlüdürler. Pazarlama, reklamcılık, rehberlik, yöneticilik, liderlik bu kişiler için uygundur. Aynı zamanda risk alma konusunda da cesaretli ve isteklidirler. Fırsat bulmaları halinde kendi işlerini kurabilir, yatırımcı olabilir ya da insanlara iş kurma noktasında fikir sunabilirler. Bu gruptaki bireylerin, daha çok ticaret yaptıkları gözlemlenmektedir. Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapılmadığında girişimci bir bireyin de mesleki tatmin yaşaması diğer kişilik tipleri gibi mümkün olmayacaktır.

Sanatçı (Artistic) Kişilik ile Meslek Seçimi

Sanatçı kişilik tipi tipoloji kuramının son tipidir. En belirgin özelliği başkaları tarafından anlaşılması güç olmasıdır. Bu bireyler, düzenli ve rutin işlerden kaçınır, yaratıcılıklarını sunabilecekleri, hayal dünyalarını besleyecek işlere yönlendiğinde daha mutlu olurlar. Tiyatro, sinema, drama, yazarlık, müzik ve edebiyat gibi sanat dalları ile ilgilenirler.

Kişilik Özellikleri ile Uyumlu Meslek Seçimi Yapmak Neden Önemli?

Çalışmalar pek çok kişinin bir işe başlamadan önce, hangi alana dair ilgisi ve becerisi olduğundan habersiz olduğunu desteklemektedir. İnsanlar mesleklerine yönelik ilgilerinin olup olmadığını ya da karakterleriyle uyumlu olup olmadığını değerlendirmekte geç kalıyorlar. Ancak iş hayatına atılıp gerçek çalışma koşullarını tecrübe ettikten sonra bu farkındalığı kazanıyorlar. Fakat bu dönem, kariyere yeniden yön vermek ve büyük değişiklikler yapmak için oldukça geç bir dönem.

Kişinin kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemesi ve kişilik özelliklerini kabullenmesi meslek seçiminde önemli bir role sahip olmalıdır. Bireyler popüler olandan ya da kendilerine dayatılandan ziyade kendileriyle uyumlu olanı seçmeye yönelmelidir. Bu yönelim için ise gerekli olan birden fazla belirleyici etken vardır. Ailenin ebeveyn tutumu, alınan eğitim, ailenin eğitim düzeyi, sosyo-ekonomik düzey, ilgi alanlarını ve karakteristik özelliklerini bilerek yetişme bunlardan sadece bazılarıdır. Seçilen mesleğin cinsiyet açısından zorluğu olacak mı, gelecekte mesleğin değeri ne olacak karar verme sürecinde mutlaka değerlendirilmelidir.

İş hayatında kariyer planlaması ve kariyer başarısı hem bireyler hem de aileler için şüphesiz büyük önem taşımaktadır. Bu noktada bireylerin doğru ve etkili kararlar verebilmesi için profesyonel destek almaları kendilerine ve geleceğe yapacakları en değerli yatırım olmaktadır. Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmak için bizimle iletişime geçebilir Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyer Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.

 

Read More

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için ailenin desteği son derece önemlidir. Öğrenciler sınav dönemlerinde kendilerini oldukça yoğun bir temponun içerisinde bulurlar. Hem okul başarılarını sağlamak hem sınava hazırlanmak için emek verirler. Bu yorucu tempoda bir de ergenlik sürecinin getirisi duygu, düşünce ve davranışlarla boğuşur yani bir yanda da büyümeye devam ederler. Tüm bu tempo içerisinde kendilerine yönelip alan seçimi yapmak, mesleğini belirlemek, motivasyonunu sağlamak ve tüm diğer beklentileri karşılamak kolay değildir. Bu dönemde ailenin desteğini alabilmek çocuk için adeta oksijen maskesi etkisi yapacaktır. Sınava hazırlanırken çocuğa alan tanımak, duygularını paylaşması için fırsat vermek çocuğun rahatlamasını ve ailesine kendini yakın hissetmesini sağlayacaktır.

Gençler tıpkı çocukluk döneminde olduğu gibi ergenlik döneminde de ailenin sınırlarını belirlemeye çalışırlar. Artık çocukluktan kalma sınırlar onlara yetmemektedir ve genişlemeye ihtiyaçları vardır. Aile ise bu dönemde çocukları kontrol etmekte zorlanır, iç dünyalarını bilememek ve olası tehlikelerden koruyamamak endişesiyle çocukları kısıtlarlar. Kısıtlamalar çocukların “anlaşılmıyorum, gelişimim desteklenmiyor, kabul görmüyorum” kanılarına varmalarına neden olur. Çocuklar aileleriyle aralarına mesafe koyabilir ve duygu, düşüncelerini onlarla paylaşmaktan kaçınabilirler. Aileler çocuklarının onlara en ihtiyaç duyduğu dönemde araya böyle bir mesafe girmemesi için ergenlik dönemine yönelik daha fazla bilgi edinmelidir. Belirsizlikler ve eksik bilgi sahibi olmak kaygılarımızı tırmandırırken bilgi sahibi olmak bizi rahatlatacak ve ilişkilerimizi olumlu etkileyecektir.

Aileler Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Çocuklarına Nasıl Destek Olabilir?

Her Çocuğun Övülecek Bir Davranışı Vardır

Her çocuğun övgü gerektirecek bir davranışı vardır. Sözlü övgü en doğal ve en kolay uygulanan ödüllendirmedir. Ancak sözlü övgü, çok fazla kullanıldığında etkisini kaybedebilir. Gerekirse küçük davranışları ödüllendirmeye başlayarak ilerleyebilirsiniz. Örneğin; “her gün okul dönüşü düzenli olarak derslerini tekrar ettiğini görüyorum, sorumluluklarını yerine getiriyor olmak çok güzel.” Övgüler zamanında ve doğru yerde verilmelidir. Ancak bu koşullar sağlandığında çocuklar için motive edici olacak ve performansa yansıyacaktır.

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için ödül düzenli verilirse sürekli beklenir, verilmediği zaman cezalandırma olarak algılanır. Buna karşılık sık verilerse kanıksanır ve ödüllendirme olarak görülmez. Aynı zamanda maddi ödüller dış motivasyon kaynağıdır. Öğrencilerin çalışma alışkanlıklarının ve motivasyonlarının devamlı olabilmesi için içsel motivasyona ihtiyaçları vardır. İçsel motivasyon; çalışmanın gerekliliğini öğrenmek, hedefe ulaşmak için araç olarak görmek sayılabilir. Maddi övgü ise dışsal motivasyondur. Etkili olabilmesi için her seferinde ödülün şiddeti artmalıdır. Ödül gelmediğinde ya da yeterli olmadığında öğrencinin motivasyonu olumsuz etkilenecektir.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Hedeflerini Belirlemesine Destek Olun

Hedef belirlemek sınavda başarılı olabilmek için yapılması gereken her şeyin başında gelir. Motive olmak, dikkatini toplamak, zamanı verimli kullanmak, verimli çalışmak, kaygıyı yönetebilmek için önce hedef belirlemek gerekiyor. Çünkü bir hedefi olmayan, bir amaç uğrunda hareket etmeyen hiç kimse motivasyon sağlayamaz, başarılı olmaya ihtiyaç duymaz.

İlgi alanı, karakteristik özellikler, beklentiler ve ihtiyaçlar doğrultusunda çocuğunuz için en uygun hedefleri belirlemeniz sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için önemlidir. Uzun vadeli hedefler kimi zaman kişinin sıkılmasına ya da yaşadığı zorluklar karşısında kırıklığa uğramasına neden olabilmektedir. Uzun vadeli hedefine varabilmek için belirleyeceği kısa hedeflerde motivasyon artırma unsuru olarak çocuğunuza destek olacaktır.

Hedef belirlemesine destek olunmalı, eğer kendi başına bunu halledemiyorsa mutlaka okul rehberli biriminden, öğretmenlerinden ya da mümkünse kariyer danışmanlığından destek alınmalıdır.

Neden-Sonuç İlişkisi Kurularak Motive Edilmelidir

Çocukların yaptıkları ile sonucunda olacaklar arasındaki bağlantıyı kurmaları hem davranışlarını olumlu yönde düzenlemelerini sağlayacak hem de başarmaya yönelik isteklerini artıracaktır. “Şu an yabancı dil öğrenmek senin için keyifli değil biliyorum. Okul derslerinle beraber götürmek zor oluyor olabilir ancak anadilin dışında diller öğrenmek ileride sana büyük avantajlar sağlayacak. Akademik hayatından, iş yaşamına kadar her alanda pozitif etkisi olacak. Çok uluslu işlerde rol edinebilir, yurt dışı çalışma fırsatı yakalayabilirsin. Dil bilmek başka ülkelerin insanlarıyla da tanışabilmeni, seyahatlerinde bağımsız hareket edebilmeni kolaylaştırır. Ayrıca dil bilerek iş arama sürecinde de rakiplerinin önüne geçme fırsatı bulacaksın.”

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için neden-sonuç ilişkisini kullanmak yapıcı düşünmelerini destekleyecektir. Bu sayede motivasyonları düştüğünde öğrenmeye çalıştıkları bilgilerin kendilerine sağlayacağı avantajları hatırlayarak ve çok daha kolay motivasyonları artacaktır. Günlük yaşam becerileriyle ilişkilendirme ya da gelecekteki faydalarından bahsetme de çalışmak istemedikleri ya da öğrenmekte zorlandıkları derslere ilgilerini artıracaktır. Öğrendiklerini günlük hayat içerisinde kullandırmak pratik yapmalarını sağlayacak ve öğrendiklerini pekiştirmeleri de onlar için öğrenmeyi daha keyifli hale getirecek.

Birey Olma Girişimlerini Destekleyin, Sofrada Onun da Sözü Olsun

Çocuğun öğrencilik rol ve sorumluluklarının da tıpkı bir meslek icra etmek gibi önemli olduğu göz ardı edilmemelidir. Anne ve baba günlerinin, işlerinin nasıl geçtiği üzerine sohbet ederken mutlaka çocuğa da sorular sormalıdır. Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için onun da rol ve sorumlulukları ile ilgili günlük sohbet edilmeli, fikir alışverişi yapılmalıdır. Çocuk böylece kendini aile içerisinde değerli hissedecek ve günden güne sohbetlerde bahsedebileceği konular biriktirmeye çalışacaktır. Kendisine gelen soruları daha verimli yanıtlamak, taktir toplayacağı ya da fikir alabileceği paylaşımlarda bulunmak için yaptığı çalışmaları önemseyecektir. Bu onun için bir motivasyondur, çünkü artık o da sofrada günü konuşulan, dinlenilen, değer gören yetişkin olma yolundaki bir bireydir.

Başarısızlıklardan Ders Almak Öğretilmelidir

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için aile çocuğa başarısızlıktan korkmamayı öğretmelidir. Aksine başarısızlığın daha iyi öğrenme ve eksikleri bulmak için etkili bir öğrenme unsuru olarak görülmesini desteklemelidir. Herkesin hata yapabileceği, başarının asıl anahtarının bu hatalardan ders almayı bilmek olduğu çocuklara öğretilmelidir. Hatalar, düşük puanlar ya da başarısızlıklar karşısında aile olumlu tutum sergilemelidir. Beklentisi yüksek olan öğrenciler için başarısız olmak çok yönlü hayal kırıklığına neden olmaktadır. Hem çabalarının karşılığını alamadıkları için üzülürler, hem ailelerini ve kendisine güvenen öğretmenlerini hayal kırıklığına uğratmanın üzüntüsünü yaşarlar. Bu nedenle çocuğu utandırma, eleştirme, küçük düşürme, cezalandırma gibi olumsuz yaptırımlar uygulanmamalıdır.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon İçin Kendi Kararlarını Verebilmeleri Desteklenmelidir

Kaç dakikada bir mola vermeli, önce hangi derse çalışmaya başlamalı, ne zaman çalışmalı, molalarını nasıl değerlendirmeli bu tarz kendiyle ilgili konularda karar vermesine fırsat verilmelidir. Hata yapabilir, bu durumda da hatalarıyla yüzleşmeyi öğrenecek ve alacağı yeni kararlarda tercih yaparken neden sonuç ilişkisini düşünerek seçimini yapacaktır. Böylece kendi kararı olan, sorumluluğun onda olduğu görevleri yerine getirmeye daha istekli olacaktır.

0lumlu Benlik Kavramı Geliştirmelerine Yardımcı Olun

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için öğrencilik rolü dışında da rolleri olduğunu ona hissettirin. Sevginizi başarı ya da görevlerini yerine getirmesi karşılığında vermeyin. Her koşulda sevildiğini, desteklendiğini ona hissettirin. Başkalarıyla kıyaslamayın. Sadece başarılarını değil başarmak üzere gösterdiği tüm çabalarını taktir edin. Sonuçtan çok sürece odaklanın. Aksi halde çocuk, emeğinin taktir edilmediğini düşünerek bir sonraki süreç için aynı özveriyi göstermesinin gereksiz olduğu yanılgısına kapılabilir. Olumlu yanlarını vurgulayarak, sonuçlar hakkında geri bildirim vermeniz ve sürece odaklanmanız çocuk için daha değerlidir.

“Sınavdan istediğin puanı almadın biliyorum, daha iyi olmasını istiyorsun. Ama sen de biz de biliyoruz ki bu sınav için oldukça iyi hazırlandın. Büyük özveride bulundun. Tekrarlarını yaptın, bol bol soru çözdün ve zorlandığın konularda destek alarak eksiklerini tamamladın. Sonucun bu şekilde gelmiş olması çalışmamanla ilgili değil. Sonuca bakarak kendini üzmek yerine bir sonrakinde daha iyi olmak için bu sınavdaki eksiklerini tespit edebilirsin. Zamanı yönetememek, dikkatli okumamak, başarısız olacağım kaygısı duymak ya da farklı bir neden de başarını düşürmüş olabilir.”

Böyle bir yaklaşım çocuğun çabasının görüldüğünü fark etmesini sağlayacak ve Sınava hazırlanırken motivasyon kaybı yaşamasının önüne geçecektir.

Öğrenme Stiline Göre Çalışmalarını Destekleyin

Öğrenme stilini bulmalarını ve ona göre çalışmalarını destekleyin. Herkes öğrenebilir ama hepimizin öğrenme şekli, methodu ve süresi birbirinden farklı olabilir. Öğrenci görsel, işitsel ya da kinestetik öğrenme stillerinden hangisine göre daha kolay öğrendiğini bulmalıdır. Bu süreçte öğretmenlerinden ve rehberlik biriminden destek alabilir, kendi öğrenme şekillerini değerlendirerek de bilgi toplayabilirler. Bu konuda profesyonel danışmanlık alarak da bilgi edinebilirler. Aynı zamanda sayısal, sözel zeka testlerine katılabilir. Hangi öğrenme türünün daha baskın olduğunu öğrenebilirler. Alan meslek seçimlerini buna göre yapabilir, ders çalışma stillerini de bu testlerden edinecekleri sonuçlara göre düzenleyebilirler.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırma Teknikleri yazımızı da okuyabilir, öğrencilerin bu süreçte motivasyonlarını artırmak için hangi teknikleri kullanabileceğini daha detaylı öğrenebilirsiniz.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Çocuğunuzun İç Dünyasının Farkına Varın

Motivasyon kaybı kimi zaman özgüven eksikliği, başarısızlık algısı ya da çekingenlik kaynaklı da olabilir. Okula yönelik sorunlar ve akran problemleri de motivasyon gelişimini engelleyebilir. Çocuğunuzla daha fazla iletişim kurmalı, beden dilini ve sözsüz mesajlarını iyi değerlendirmeli ve onun iç dünyasıyla ilgili olabildiğince çok bilgi edinmelisiniz.

Öğrenmeyi eğlenceli hale getirebilir özellikle çocuğunuzun çekingenliği varsa sınıf içerisinde performans göstermeden önce ayna karşısında çalışmasını teşvik edebilirsiniz. Size sunumlar yapabilir hatta birlikte konu anlatımı, soru cevap, münazara oyunları hazırlayıp içinde rekabetin de olacağı yarışmalar yapabilirsiniz. Ancak bu oyunların sonunda rencide etme, yetersiz bulma gibi üzücü sonuçlar olmamalıdır. Her yarışmacı birbirlerine kattıkları değerli bilgiler için birbirlerine teşekkür edebilmelidir. Oyunların odak noktası eğlenmek ve öğrenmek olmalıdır.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Bunları da Deneyebilirsiniz

Özellikle keyif alınmayan ders ve konulara çalışmak için enerjisinin yükse olduğu zamanlarda ve keyif aldığı mekanlarda çalışması için teşvik edilmelidir. Çalışılan ortamın ısısı, ışığı, ses, konfor, oksijen dengesi verimli çalışma için uygun olmalıdır. Çalışmaktan keyif alınmayan ortamlar ve fiziki olarak çalışmaya uygun olmayan koşullar motivasyonu düşürebilmektedir.

Ayrıca çocukların ders çalışırken mola vermesine fırsat verilmelidir. Çok çalışmak verimli çalışmak değildir ve ders ister sevilsin ister sevilmesin dikkatin verimli tutulabileceği süre sınırlıdır. Çalışma verimini artırmak için 25-30 dakikada bir 5’er dakikalık molalar ve 2-2,5 saatte bir 20 dakikalık molalar vermesi desteklenmelidir.

Uyku düzeni, egzersiz, beslenme konularında da çocuğa destek verilmelidir. Düzenli olarak uyku uyuması, uyumak ve uyanmak için geç saatlere kalmaması önerilmelidir. Beslenme menüsüne zeka gelişimini ve dikkati destekleyecek besinler eklenmeli 3 ana öğün ve ara öğünler ihmal edilmeden alınmalıdır.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Profesyonel Destek Alabilirsiniz

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için paylaştığımız tüm bu öneriler yeterli olmuyorsa profesyonel destek alabilirsiniz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile çocuğunuzun kariyerini en uygun şekilde planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Meslek seçmek bir bireyin hayatında verdiği en kritik kararlardan biridir. Üstelik bu kararı verme dönemimiz de ergenlik çağı gibi hayatımızın zorlu dönemlerinden birine denk gelir. Pek çok alternatif içerisinde kişinin 40-50 yıl boyunca sürdüreceği bir mesleği belirlemesi gerekir. Bu önemli seçimi bireyin 14-15 yaşlarında yapmaya çalışması ise oldukça büyük bir sorumluluktur. Hele ki sorumluluk almaya ve özerk bir şekilde karar vermeye alışık değilsek bu süreç daha da zorlu hale gelebilir. Ailemiz ve çevremizdeki diğer kişiler karar sürecimizde etkin rol oynadığında onların doğruları ile kendi doğrularımız arasında kararsız kalabiliriz. “Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” Meslek seçimi yapmak için 14-15 yaş erken değil mi? üniversiteye kadar zamanım yok mu? diye düşünebilirsiniz.

Ancak Lise’nin 2. Yılına denk gelen 10. Sınıfta yapılacak alan seçimi de bir nevi meslek seçimidir. Çünkü alan seçimi sonrası bazı meslekleri seçebilme şansınızı kaybedersiniz. Bu yüzden kariyerinizle ilgili doğru bir seçim yapabilmek için lise yıllarınız bilinçli kararlar almanız gereken yıllardır.

Karar Vermek İçin Önce Kendinizi Tanıyın

“Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” diyorsanız yapmanız gereken ilk şey kendinizi daha yakından tanımaya çalışmak olmalıdır. Doğru meslek seçimi için; bireyin kendini bilmesi, güçlü yönlerinin farkında olması, gelişime açık yönlerini desteklemesi, ilgi ve yeteneklerini keşfetmesi gerekir. Ancak bu birkaç saatlik ya da birkaç günlük bir süreç değildir. Her birey kendine özgü karakteristik özellikler, ilgi ve yetenek eğilimleriyle dünyaya gelir. Yaşam alanımız, cinsiyet, sosyo-kültürel ve ekonomik faktörler ile ebeveyn tutumlarımız ise bireysel eğilimlerimiz üzerinde olumlu ya da olumsuz etkide bulunur. Bu nedenle bizi biz yapan değerler çocukluğumuzdan itibaren ruhumuza işlenir.

Ancak bizler çoğunlukla bireysel özelliklerimizi bilerek, değerlendirerek ya da geliştirmeye çalışarak yetiştirilmiyoruz. “Ben kimim, hayattan ne bekliyorum, neyle mutlu olurum, benim için değerli olan ne?” bu soruların doğru cevaplarını bilmiyor ve üzerine de yeterince düşünmüyoruz. Hayatımızın meslek seçimi gibi önemli dönüm noktalarında karar vermemiz gerektiğinde ise kaygı yaşıyor, ne yapacağımızı bilmiyoruz. “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” kaygısını “Benim için en iyisinin bu olduğunu biliyorum” olarak değiştirmek istiyorsanız önce kendinizi tanımalısınız.

Mesleklerin Geleceğini Geleceğin Mesleklerini Öğrenin

Mesleklerle ilgili bilginiz günlük yaşamınızda karşılaştığınız ya da sıklıkla duyduğunuz meslek dallarından mı ibaret? Örneğin; doktor, eczacı, öğretmen, diş hekimi, avukat, pilot, bankacı ve benzeri mesleklere mi aşinasınız. Oysa bilgi sahibi olmadığımız ancak hayatın sürekliliği için gerekli olan pek çok meslek var. Her mesleğin ise gerektirdiği bilgi, ilgi ve beceri alanları var.

Aynı zamanda her yıl teknoloji ve bilimin ilerlemesi ile bazı meslekler etkinliğini yitirirken yepyeni meslekler de gelişmeye başlıyor. Şu an ismini bilmediğiniz ya da meslek gibi değerlendirmediğiniz pek çok çalışma alanı gelecek yılların popüler meslekleri olacak. Meslek seçimi yaparken uzun süre değerini sürdürecek ve kazanç getirecek mesleklere yönelmeniz önemli. Artan işsizlik oranları ve meslek içi rekabet bireylerin meslekleri çok daha iyi tanımasını gerektiriyor. Seçeceğiniz meslekte aranan ve tercih edilecek kişi olmak istiyorsanız zaman kaybetmeden kendinizi geliştirmelisiniz. “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” diyorsanız mesleklerin geleceğini, geleceğin mesleklerini öğrenerek karar verme sürecinizi başlatabilirsiniz.

Detaylı Araştırma Yapın, “Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” Kararsızlığından Kurtulun

Artık kendinizi büyük ölçüde tanıdınız, geleceğin popüler mesleklerini öğrendiniz, beklentilerinizi ve ihtiyaçlarınızı biliyorsunuz. Seçebileceğiniz meslekleri de listelediniz ve süreç karar aşamasına geldi. Ancak “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” belirsizliğini giderebilmek için yapmanız gereken birkaç önerimiz daha olacak. Şimdi seçeneklerinizden hangisinin sizin için en ideal meslek olduğunu değerlendirmeniz gerekiyor. Değerlendirme sürecinde detaylı araştırma yaparak meslekleri yakından tanımanız size oldukça yardımcı olacak.

Değerlendirme yaparken meslekle ilgili basılı ve internet kaynaklarından bilgi edinebilirsiniz. Meslek çalışanlarıyla LinkedIn üzerinden iletişime geçip sizinle tecrübe ve önerilerini paylaşmalarını isteyebilirsiniz. Mümkünse meslekleri yerinde değerlendirebilirsiniz. Okulunuzdan bu konuda destek alabilir, ilginizi çeken meslekler hakkında detaylı bilgi toplamak için şirketler, fabrikalar, araştırma merkezleri gibi işin yürütüldüğü alanlara ziyaretler yapabilirsiniz. Sorularınızı çıkartabilir ve meslek çalışanlarıyla röportajlar yapabilirsiniz. Hatta başkalarına da faydalı olmak için bu röportajları sosyal medya hesaplarınızda kişilerden izin isteyerek paylaşabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarınıza meslek çalışanlarını sohbet için davet edip, ilgi duyanların da katılabileceği canlı yayınlar düzenleyebilirsiniz.

Seçtiğiniz mesleği yapabilmek için gerekli olan üniversite eğitiminiz hakkında bilgi toplayabilirsiniz. Hangi üniversitelerden eğitim alabiliyorsunuz, meslekte öne çıkmak için en iyi eğitim veren üniversiteler hangileri araştırabilirsiniz. Eğitim hayatında mutlaka okumanız gereken kitapları temin edip bu içeriklerin size ne kadar hitap ettiğini değerlendirebilirsiniz.

“Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” diyorsanız Staj Yapın, Meslekleri Yerinde Gözlemleyin

Bir mesleğin sizin için uygun olup olmadığını öğrenmenin en sağlıklı yolu mesleğin tecrübe etmektir. Lisedeyseniz mesleki stajlar yapabilmeniz çok mümkün olmayabilir. Ancak çoğu işin belli çalışma koşulları vardır. İş disiplini edinmek ve hangi çalışma koşulları sizin için daha uygun değerlendirmek için yaz tatilleri gibi boş vakitlerinizi çalışarak geçirebilirsiniz. Düşükte olsa para kazanmak, network geliştirmek ve çalışan becerilerini edinmek sizi çalışma hayatına karşı motive de edecektir.

“Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” diyorsanız Liseden başlayarak ilgi alanlarınızla uyumlu alanlarda iş deneyimleri edinebilirsiniz. Örneğin; insanlara yardım etmeyi seviyor, sosyal sorumluluk çalışmalarından mutlu oluyorsanız derneklere gönüllü çalışmacı olarak başvurabilirsiniz. Özel eğitim merkezlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında ya da darülacezelerde gönüllü çalışabilirsiniz. Hesap yönetiminden hoşlanıyorsanız bir muhasebecinin yanında ya da bir mağazada, markette çalışabilirsiniz. Öğretmeyi seviyorsanız akranlarınıza ya da sizden daha düşük sınıflara özel ders verebilirsiniz. Seçenekleri ilgilerinize göre genişletebilirsiniz.

Üniversiteye geçtiğinizde ise mutlaka 1. Sınıf itibariyle mesleğinize yönelik çalışma alanlarını tek tek tecrübe etmelisiniz. Bunun için ara tatiller ve yaz dönemleri çok uygun olacak. Üniversitede staj yapmanız da daha kolay olacaktır. Eğitim gün ve saatleriniz düzenli bir işte çalışmaya uygunsa kısa dönemli değil uzun süreli staj programlarına da katılabilirsiniz. Seveceğiniz çalışma alanını bulduğunuzda hem daha yaratıcı, üretken ve keyifli çalışacak hem de pozitif enerjinizi karşı tarafa daha çok yansıtacaksınız. Bu olumlu tecrübe ile staj yaptığınız yerde bırakacağınız pozitif intiba size mezuniyet sonrası resmi bir iş teklifi olarak dönebilir.

“Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” Diyorsanız Meslek Seçerken Kariyer Danışmanlığı Almalısınız

Bir meslek seçmek sadece gelir elde edeceğiniz bir işe yönelmek değildir. Bir meslek seçerken yaşam kalitenizi, sosyal çevrenizi, çalışma kültürünüzü, potansiyel ailenizi de seçmiş olursunuz. Yanlış seçim yapmanız tüm bu alanlarda da yaşayacağınız doyumu azaltacaktır. Çünkü hayatımızın neredeyse 40 yılı bir mesleği icra ederek geçmektedir ve bu insan yaşamı için oldukça önemli bir süredir. Üstelik günümüzün, haftamızın büyük bölümü de mesleğimizde geçmektedir. Kendimizi gerçekleştiremediğimiz, gelişemediğimiz, değer vermediğimiz bir işte mutlu olmamız güçtür. Bizden beklenen performansı sergileyebilmemiz de kolay değildir. Bütün bir günü başarısız, mutsuz geçiren bir birey için bir süre sonra “yetersizlik, değersizlik, başarısızlık” duyguları gelişecektir. Bu negatif duygular stresi, kaygıyı besleyecek ve psikolojik olarak bireyi zorlayacaktık. Bu duygular iş hayatı ile sınırlı kalmayacak bir süre sonra özel ve sosyal yaşama, aile içi ilişkilere de sirayet edecektir.

Başarılı, mutlu ve verimli bir kariyere sahip olmak hayatınızın her alanında verimli, mutlu ve motive olmanız için önemlidir. Sadece sınavda değil hayatın her alanında kazanan olmak için kariyerinizi erkenden planlamanızı öneriyoruz. “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” diyorsanız Stratejik Yetenek Yönetimi ile sizi, ilgi, yetenek ve yatkınlıklarınızı tanıyarak kariyerinizi planlayabiliriz. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilir, Aba psikoloji sayfasını ve Youtube kanalımızı da inceleyebilirsiniz.

 

Read More

Lise öğrencilerinin üniversite sınavı yaklaşırken kararsız kaldıkları önemli bir konu da üniversite ve meslek seçimidir. Öğrencilerin bir kısmı üniversite tercihi yaparken bölüm ve meslekten bağımsız olarak prestijli bir üniversite seçmek istemektedir. Bir kısım öğrenci ise üniversitenin kalitesinden ziyade istediği mesleği yapabilmek için ihtiyacı olan diplomayı verebilecek bir üniversiteye yönelmektedir.

Peki hangisi daha doğru? Üniversiteye Göre Meslek Seçmek mi, Mesleğe Göre Üniversite Seçmek mi? Yazımızın devamında üniversite ve meslek seçimi sürecinde dikkate almanız gerekenleri sizlerle paylaşacağız.

Üniversiteye Göre Meslek Seçmek Doğru mu?

Üniversite seçmek kariyer belirlemede oldukça önemli bir karar sürecidir. Belirlediğiniz meslekte başarılı olabilmenin ön koşullarından biride size iyi bir mesleki eğitim verecek üniversiteyi kazanmaktır. Ancak üniversite eğitiminiz size sadece mesleki eğitim vermez. Üniversitenizin ülke çapındaki genel başarısı ve seçtiğiniz bölümün eğitim kalitesi iş arama sürecinde sizi diğer adaylardan öne çıkarabilmektedir. Bazı mesleklerde iş verenler için üniversiteler marka değerindedir ve üniversitenin adı okul başarınızdan, mezuniyet puanınızdan çok daha önemlidir.

Üniversitede eğitim alacağınız profesörler, akademisyenlerle olan ilişkiniz, katılacağınız faaliyetlerde geliştireceğiniz networkleriniz iş arama sürecinde referanslarınız olabilir. Seçtiğiniz üniversitede öğretim görevlisi olabilir ya da üniversiteye bağlı hastane, fabrika, laboratuvar gibi çalışma alanlarında iş bulabilirsiniz. Tüm bunlar ve daha fazlası üniversite seçimi yaparken önemli olan kriterlerdir.

Ancak dikkat etmeniz gereken kriterlerden biri üniversitenin eğitim kalitesi olsa da önceliğiniz ihtiyaç ve beklentileriniz olmalıdır. Seçmek istediğiniz meslek için okumanız gereken bölüm başarılı olarak nitelendirdiğiniz üniversitede okutulmuyor olabilir. Seçmek istediğiniz üniversitede okumak istediğiniz bölüm olabilir ama eğitim alacağınız akademik kadro sizin için tatmin edici olmayabilir. Belirlediğiniz üniversiteye göre meslek seçmek ilgileriniz, karakteriniz, bilgi ve yeteneklerinizle uyuşmayabilir. Örneğin sözel alanda çok daha yetkin bir öğrenciyken teknik ağırlıklı bir üniversiteyi seçmek istemeniz hayal kırıklığına neden olabilir.

Küçük Denizde Büyük Balık Olun

Bazen büyük bir denizde küçük balık olup yem durumuna düşmektense, küçük bir denizde büyük balık olmak size kazandırabilir. Nasıl mı? Öğrencilerden beklentinin çok yüksek olduğu, birbirinden zeki dahi çocukların kıyasıya rekabet içerisinde olduğu bir üniversitede kendinizi öğretmenlerinize göstermeniz zor olabilir. Özellikle üniversite içerisinde geçmek istediğiniz bir pozisyon varsa isminizi öne çıkarmanız kolay olmayacaktır. Yaptığınız girişimler, projeleriniz çoğunluk içerisinde kaybolup gidebilir.

Daha az öğrencinin olduğu, başarı ortalaması biraz daha düşük olan ama akademik kadrosu iyi olan bir üniversite seçmek avantaja dönüşebilir. Böyle bir üniversiteden eğitim almayı tercih etmek okumak istediğiniz bölüm açısından sizi zora sokmayacaksa çok daha kolay yıldız öğrenci olabilirsiniz. Okulu derece ile bitirebilir, hocalarınızdan alacağınız referanslar ve yönlendirmeler ile çok daha başarılı işler yapabilirsiniz.

Öyleyse Mesleğe Göre Üniversite Seçmek mi Gerekir?

Tercih döneminde yapılan bir diğer seçim yanlışı ise mesleğe göre üniversite seçmek. Puanlar açıklandıktan sonra öğrenciler istedikleri mesleğe yönelik seçmeleri gereken bölümün okutulduğu tüm üniversiteleri tercih formuna işleyebiliyorlar. Bu durumda üniversitelerin kalitesine, akademik kadrosuna, okutulan derslere ve üniversitenin bölüm başarısına bakılmaksızın meslek odaklı bir seçim yapılmasına neden oluyor. Hedefinizin net olması ve yapmak istediğiniz mesleği belirlemiş olmanız çok güzel. Ancak iyi bir kariyer inşa edebilmek için doğru meslek seçmek kadar mesleki alt yapınızı da sağlam oluşturmalısınız. Yani aldığınız eğitimin niteliğini de önemsemelisiniz.

Yıldan yıla üniversite sayıları artmakta, özel ve vakıf üniversiteleri kurulmaktadır. Bir üniversitenin ister devlet ister özel ya da vakıf olsun kalitesini belirleyen faktörler göz ardı edilmemelidir. Devlet üniversitesi kazanmanız, özel üniversitede burslu okumanız ya da para vererek okumanız değil, sizi ileriye götürecek olan aldığınız eğitimdir.

Tercihinizi yaparken odaklanmanız gereken öncelikle meslek seçmek olmalıdır. Karakteristik özelliklerinizle, ilgileriniz, becerileriniz, öğrenme şekliniz, sosyo-ekonomik ve kültürel yaşam koşullarınızla kendinizi değerlendirmelisiniz. Bu değerlendirmeler sonucunda hangi mesleğin sizin için daha uygun olduğunu belirlemelisiniz. Mesleğinizi belirledikten sonra bu mesleği başarıyla icra edebilmek için nasıl bir eğitim almanız gerektiğine odaklanmalısınız. Bazı meslekler için sadece 4 yıllık üniversite bitirmek yeterliyken pek çok meslek için mesleğe özel eğitim almak gerekir. O zaman sırada ihtiyacınız olan bölümü belirlemek olmalıdır. Okumanız gereken bölümü de netleştirdikten sonra üniversite seçmek için değerlendirme yapabilirsiniz.

Doğru Meslek Seçmek için Dikkat Etmeniz Gereken Kriterler Var

Seçeceğiniz mesleğin size hitap eden bir meslek olması başarılı bir kariyer inşa edebilmek için oldukça önemli. Meslek Seçiminde Kariyer Danışmanlığı ve Psikolojik Danışmanlık yazımızdan meslek seçimi ve kariyer danışmanlığı hakkında daha detaylı bilgi alabilirsiniz. Ancak bir mesleği tercih ederken dikkat edilmesi gereken önemli unsurlar vardır. Mesleğin sizin için uygunluğu, çalışma koşulları, mesleğin kapsamı ve eğitim içeriği başlıkları altında nelere dikkat etmeniz gerektiğini yazının devamında bulabilirsiniz.

Meslek Seçmek Kendini Tanımayı Gerektiriyor

Her mesleğin sürdürülebilirliği için sahip olunması gereken bir takım karakteristik özellikler vardır. Örneğin; sabırlı olmak, sakin kalabilmek, çatışmayı yönetebilmek, uzlaşmacı olmak, liderlik özellikleri taşımak gibi. Sizin baskın olan yönleriniz, güçlü ve zayıf özellikleriniz neler tespit etmelisiniz. Çabuk sıkılan bir kişinin eğitmenlik yapması kolay değildir, çünkü aynı konuları tekrar tekrar anlatmanız gerekir. Hareketli birinin gününü masa başında geçireceği bir işi yapması keyifli olmayacaktır. Ya da korkularınız varsa bunları aşmadan korkularınızla yüzleşmeyi gerektirecek mesleklere yönelmeniz riskli olabilir. Yüksekten korkan birinin hostes, pilot olmak istemesi ya da hayvanlardan korkan birinin veteriner olmak istemesi yanlış bir seçim olabilir.

Meslek seçiminde sağlık durumu da dikkat edilmesi gereken bir kriterdir. Özellikle riskli veya stresli mesleklerde sağlık sorunları adayların elenmesine neden olan önemli bir belirleyicidir. Göz sağlığınız mikro cerrahi için ya da pilot olmak için engel teşkil edebilir. Kronik hastalıklarınız, düzenli ilaç kullanımı gerektiren rahatsızlıklarınız ya da fiziksel bir engeliniz varsa meslek seçiminizde sağlık durumunuzun uygunluğunu da değerlendirmelisiniz.

Mesleğin Kapsamı ve Eğitim İçeriği Meslek Seçmek için Belirleyici

Seçtiğiniz mesleğe kabul edilmek için nasıl bir eğitim almanız gerektiğini araştırmalısınız. Önlisans ya da lisans eğitimi yeterli mi? lisans üstü eğitime gerek var mı? mesleğe kabul için alınması gereken farklı eğitimler ya da tamamlanması gereken koşullar var mı? Girilmesi gereken başka sınavlar da olacak mı?

Çalışma koşulları da adaylar için seçim sürecinde belirleyici olmaktadır. Yapılacak işin mesai saatleri, mesai sonrası çalışma gerektirip gerektirmediği, hafta tatilleri ve yıllık tatiller seçimleri etkilemektedir. Seyahat ya da varsa hayati risk unsurları da meslek seçmek için belirleyici olabilir. Giyilmesi gereken üniforma, kullanılması gereken ekipmanlar varsa kişinin kullanmaya ne kadar uygun olduğu değerlendirilmelidir.

Çalışma alanına yönelik özelliklerde çoğu öğrencinin seçim sürecinde gözden kaçırdığı önemli bir detaydır. Çalışma ortamınız nasıl olacak, ofis ortamında mı, hastanede, fabrikada, şantiyede ya da bir madende mi çalışmanız gerekecek değerlendirilmeli. Ekip olarak mı bireysel mi çalışacaksınız? Hiyerarşi olacak mı? Tüm bunlar seçim sürecinde değerlendirilmesi gereken unsurlardır.

Maddi Kazanç ve Mesleğin Geleceği Düşünülerek Meslek Seçmek Önemli

Maddi gelir beklentisi mesleğe başlangıçta düşük tutulsa da herkes için önemli bir kriterdir. Seçeceğiniz meslekte sabit aylık maaşlarınız mı olacak, parça başı ücret mi alacaksınız? Yan haklarınız, priminiz olacak mı? Yıllık ücret artışınız nasıl olacak? Terfi imkanınız ve çıkabileceğiniz daha üst pozisyonlar var mı? meslek seçmek için araştırma yaparken değerlendirmelisiniz.

Meslek seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise seçeceğiniz mesleğin geleceğinin olup olmadığıdır. Seçeceğiniz meslek gelecekte de popülerliğini ve işlevselliğini sürdürecek mi? ya da şu an yeterince önemi olmayan ama yakın zamanda çok önemli hale gelecek bir meslek mi seçmek istiyorsunuz değerlendirmelisiniz. Seçeceğiniz mesleğin gelecek 20,30 yıl varlığını sürdürebilecek düzeyde olması önemlidir.

Üniversite Seçmek için Dikkat Etmeniz Gereken Kriterler Olmalı

Sınav puanınız belirleyici olsa da üniversite seçmek iyi bir kariyer için başka kriterleri de değerlendirmeyi gerektiriyor. Alanda çalışan başarılı isimler hangi üniversitelerden mezun olmuş, başarı hikayelerinde üniversitenin etkisi ne kadar olmuş araştırabilir, bizzat kendilerine de danışabilirsiniz. Bu meslek için mezun olacağınız okulun adı ne kadar önemli değerlendirmelisiniz. Özellikle iş bulma sitelerine girerek o mesleğe yönelik arama yapabilir ve iş verenlerin adaylardan hangi donanımları beklediğini öğrenebilirsiniz.

Bir diğer dikkat etmeniz gereken akademik kadro olmalıdır. Akademik kadroda yer alan öğretim görevlilerinin özgeçmişlerini ve alanda yaptıkları çalışmaları araştırabilirsiniz. Üniversitenin bu bölümden her yıl kaç öğrenci mezun ettiğine bakabilirsiniz. Sınıfları geçme zorluğu ne, mezun olmak zor mu, mezunlar ne kadar sürede istihdam oluyor araştırabilirsiniz. İnternet aracılığı ile sosyal ağlardan üniversitelerin sayfalarını takip edebilir, öğrenci ve mezunlarıyla iletişim kurabilirsiniz.

Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu ise seçeceğiniz üniversitelerin bulunduğu şehir/ülke ve eğitim masrafları olmalıdır. Eğer ekonomik bağımsızlığınız yoksa ve eğitim hayatınızda ailenizin maddi desteğini alacaksanız bu aşamada birlikte değerlendirme yapmalısınız. Yurtdışı eğitim istiyorsanız üniversitenin eğitim giderleri, konaklama, sağlık, yeme, sosyal faaliyet ve seyahat giderlerini belirlemelisiniz. Burs imkanlarını araştırmalısınız. Aynı şey yurtiçi içinde geçerli olmalıdır. Aileden uzakta farklı bir şehirde yaşanacaksa yine bütçe hesabı yapılmalıdır. Aynı şehirde yaşayacakların da yine üniversite sürecinde belli giderleri olacaktır ve ailenin ne kadar destek verebileceği öğrenilmelidir.

İster yurtdışı, ister özel okul ya da devlet üniversitesi olsun, tüm eğitim hayatınız boyunca belli masraflarınızın olması kaçınılmazdır. Eğitim alırken gelir getirecek bir işte çalışmak her zaman mümkün olmamaktadır. Bazı bölümler çalışmak için uygun olmayabilir ya da siz ikisini bir arada götürmekte zorlanabilirsiniz. Üniversite öğrencilerine sunulan çok sayıda burs imkanı bulunmaktadır. Burslar hakkında bilgi edinmeniz eğitim masraflarınızı karşılamanızda size yardımcı olabilir.

Doğru Olan Üniversiteye Göre Meslek Seçmek ya da Mesleğe Göre Üniversite Seçmek Değil

Tercihinizi yaparken üniversiteye göre meslek seçmek ya da mesleğe göre üniversite seçmek yanılgısına düşülmemelidir. Size hitap eden mesleği belirledikten sonra yapmanız gereken bu mesleğe yönelik iyi eğitim alabileceğiniz üniversiteyi belirlemek olmalıdır. Ancak bu mesleğe göre üniversite seçmek olarak değerlendirilmemelidir. Mesleki eğitim alacağınız üniversiteyi belirlerken sizin ihtiyaçlarınız ve beklentilerinizle örtüşen, yeterli eğitimi alabileceğiniz bir üniversite tercihiniz olmalı.

Seçim sürecinizde istemediğiniz tercihler yapmak durumunda kalmamak için tempoyu en başından sıkı tutmanız önemlidir. İyi bir kariyer, başarılı bir planlama ile mümkündür. Kendinizi daha iyi tanımak, meslekler, üniversiteler hakkında detaylı bilgi almak, burs ve yurtdışı eğitim imkanlarını değerlendirmek için kariyer danışmanlığı alabilirsiniz. Aba psikoloji ile iletişime geçerek kariyerinizi stratejik yetenek yönetimi ile planlayabilirsiniz. Kariyer yolculuğunuzda başarılar dileriz.

Read More

Bugün kariyer planı yaparken sorumluluk ailede mi gençte mi olmalı sorusunu tartışacağız. Kariyer planı yapmak, hayal ettiğimiz yaşam standartlarına ulaşmamızda bize rehberlik edecek yol haritasını tasarlamaktır. Kariyer planı yapmak, motivasyonumuzu artırır, hedeflerimizi belirlememize ve hedeflerimize varmak için özveriyle çalışmamıza yardım eder. Ancak kariyerimizi planladığımız dönem etkilenmeye ve yönlendirilmeye oldukça açık olduğumuz yaşlara denk gelmektedir.

Lise yılları kariyerimize bilinçli olarak yön vermemiz gereken yıllardır. Lisede öncelikle alan seçimi yapılmakta, sonrasında da seçilen alana göre üniversite sınavına hazırlanılmaktadır. Doğru üniversiteyi seçebilmek için meslek seçimi yapmak gerektiği gibi seçim esnekliği elde edebilmek için sınavdan da iyi puan almak gerekir. Alan seçimi, meslek ve üniversite seçimi ve tüm bunları yapabilmek için gerekli olan okul ve sınav başarısı öğrenciyle ilgilidir. Fakat kariyer planı yaparken aile seçim sürecinde baskın rol oynayabilmektedir.

Kariyer Planı Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Kariyer planı yaparken öncelikle öğrencilerin kendilerini tanıması, kişilik özellikleri, ilgi alanları, yetenek ve yatkınlıkları hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Öğrenme stilinin tespit edilmesi, Mantıksal zeka, duygusal zeka testlerinin yapılması önerilir. Okul başarısının ve sayısal, sözel, eşit ağırlık, dil alanlarından hangisi için daha uygun olduğunun değerlendirilmesi de gerekir. Tüm bu değerlendirmeler için öğrencilerin ilgi, yetenek, kişilik ve zeka testlerine alınması doğru yönlendirme için önemlidir.

Bugünün Genci Z Kuşağı, Nasıl Bir Kariyer İstiyor?  Ve Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyerinizde Fark Yaratın yazılarımızı da kariyer planı yaparken faydalanmak için okuyabilirsiniz.

Kariyer Planı Yaparken Gençler Geleceğine Sahip Çıkmalı Son Söz Kendisine Ait Olmalı

Kariyer planı yaparken iyi bir kariyeriniz olması için çevrenizdeki herkes size kendilerince doğru olduğunu düşündükleri yönlendirmeler yapacaktır. Oysa lisede yapacağınız alan seçiminden başlayarak mesleğinizi ve okuyacağınız üniversiteyi belirlemeye kadar tüm süreçte son söz sizde olmalıdır. Aileniz, öğretmenleriniz, arkadaşlarınız karar verirken size yönlendirme yapabilir. Hatta bir noktada bu yönlendirmeyi onlardan siz isteyebilirsiniz. Geleceğiniz için vereceğiniz bu önemli kararda sorumluluğu başkalarıyla paylaşmak istemeniz olağan. Yapacakları yönlendirmelerin ve verecekleri önerilerin sizin iyiliğiniz için olacağı da kesin.

Ancak kimi zaman kendimiz için doğru olan başkaları için tamamen yanlış olabilir. Kariyer planı yaparken rol sahibi olması gereken karakteriniz, ilgi alanlarınız, öğrenme şekliniz, yetenekleriniz ve zeka türünüz olmalıdır. Sayısal zekaya sahip bir ebeveynin çocuğu olmak sayısal alanda başarılı olabilecek bir çocuk olmak demek değildir. Zihni sayılarla, hesaplarla, olasılıklarla çalışan bir anne-babanın sözel zekaya sahip bir çocuğu olabilir. Ebeveyn, kendisi sayısal alanda daha başarılı olduğu için çocuğunun da başarılı olacağını düşünebilir. Ama gerçek böyle değildir.

Kariyer planı yaparken yanlış alan seçmeniz gelecek haritanızın hayal etmediğiniz bir noktaya varmasına neden olacaktır. Çünkü alan seçimi meslek seçiminin ön hazırlığıdır. Alan seçimi sonrası alan dışı mesleklerin seçilebilme olasılığı azalmaktadır. Bazı meslekler için ise seçim hakkı tamamen kalkmaktadır. Size uygun olmayan bir alanda okuyarak akademik başarı elde etmeniz, sınavda derece yapabilmeniz mümkün değildir. Yine size uygun olmayan bir alanda meslek seçmeniz ise gelecek 40-50 yılınızı etkileyecektir.

Kariyer Planı Yaparken Ailenin Rolü Ne Olmalı?

Kariyer planı yaparken ailelerin rolü oldukça önemlidir. Ancak bu rol, öğrenci adına alan ve meslek seçimi yapmak değildir. Aileler çocuklarının erken yaşlardan itibaren ilgi alanlarını keşfetmelerini desteklemeli, yeteneklerini geliştirmeleri için teşvik etmelidir. Ebeveynler çocuklarının, özsaygısı olan, özgüvenli, sorumluluk sahibi bireyler olabilmesi için erken yaşlardan itibaren çocuklarıyla olumlu ilişkiler geliştirmelidir. Olumlu ilişkilerin kurulabilmesi ise ebeveynle çocuk arasında doğumdan itibaren güvenli bağın kurulmasına bağlıdır.

Çocuğun yetiştirilmesinde sağlıklı ebeveyn tutumu uygulanması da gencin sağlıklı kişilik gelişimi için önemlidir. Aile çocuğun ev içerisinde küçük yaşlardan itibaren sorumluluk almasını desteklemelidir. Çocuklar yine erken yaşlardan itibaren kendi kararlarını alabilecek özdenetimde yetiştirilmelidir. Karar vermekte zorlanan çocuklara hangi seçeneğin daha doğru olacağını söylemek yerine neden-sonuç ilişkisini öğretmek gerekmektedir.

Aileler alan ve meslek seçimi yaparken destek isteyen çocuklarına kendi doğruları, ilgileri ve becerileriyle yönlendirme yapmaktan kaçınmalıdır. Destek talebi karşılıksız bırakılmamalı gençler bilinçli ve objektif yönlendirmeler için rehberlik servisine ya da profesyonel kariyer danışmanlığına yönlendirilmelidir.

Ailelerin kariyer planı yaparken rol üstlenecekleri bir diğer konu ise bütçe planlamasıdır. Öğrencinin yapacağı seçimlerin ekonomik boyutu olacaktır. Aile eğitimin kaç yıl süreceğini göz önünde bulundurarak konaklama, eğitim giderleri, ulaşım, yemek masraflarını hesaplamalıdır. Yine erken yaşlardan itibaren çocuğa harçlık vererek parasını idare etme becerisi kazandırılmalıdır.

Aileler sınava yönelik kaygı ve beklentilerini mümkün oldukça çocuğa yansıtmamalıdır. Kaygı düzeyi kontrol edilemiyorsa mutlaka destek alınmalıdır. Kariyer planı yaparken beklentiler gerçekçi olmalı, öğrencinin potansiyelinin çok üzerinde bir performans beklentisine girilmemelidir. Sonuç her ne olursa olsun çocuğa olan sevginin değişmeyeceği hissettirilmeli, sevgi ve ilgi kaybı ceza olarak sunulmamalıdır. Doğru Meslek ve Kariyer Seçimi İçin Anne ve Babalara Öneriler yazımızı kariyer planı yaparken faydalanmak için okuyabilirsiniz.

Kariyer Planlaması Yaparken Aile Gencin En Büyük Destekçisi Olmalıdır

Kariyer planlaması yaparken karar sürecini belirleyen gencin kendisi olsa da ailenin desteği çok önemlidir. Karar sürecinin ergenlik dönemine gelmesi, bu dönemin kimi gençler için duygusal ve fiziksel olarak daha zorlu yaşanmasına neden olmaktadır. Hissedilen baskı, duyulan stres ve geleceğe yönelik kaygı gençlerin seçim sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Gençlerin kendilerini yalnız ve korunmasız hissetmemesi için ailelerin desteklerini sözle, davranışsal ve duygusal olarak hissettirmesi önemlidir. Gencin maddi özgürlüğünün olmayışı, ailenin bakımı altında oluşu da ailenin karar sürecinde ekonomik kaynaklarını düzenleyebilmesi için önemlidir.

Kariyer planlaması yaparken lise alan seçimini beklemeden harekete geçmeniz ve karar sürecinde kendinizi iyi değerlendirmeniz doğru seçim yapabilmek için önemlidir. İyi bir kariyer, başarılı bir planlama ile mümkündür. Kendinizi daha iyi tanımak, meslekler, üniversiteler hakkında detaylı bilgi almak, burs ve yurtdışı eğitim imkanlarını değerlendirmek için kariyer danışmanlığı alabilirsiniz. Aba psikoloji ile iletişime geçerek kariyerinizi stratejik yetenek yönetimi ile planlayabilirsiniz. Kariyer yolculuğunuzda başarılar dileriz.

Read More

Öğrenciler lisede önce alan sonra meslek seçimi yaparak iki önemli karar sürecinden geçerler. Aynı zamanda ergenlik dönemi sorunları da bireylerin bu dönemde mücadele ettiği bireysel konulardır. Aynı döneme denk gelen bu önemli konular gençlerin üzerindeki baskıyı artırmakta ve karar süreçlerinde dış faktörlerin etkili olmasına neden olmaktadır. Oysa alan seçimi meslek seçiminin ön hazırlık aşamasıdır. Alan seçiminin bilinçli yapılması bireylerin ileriki yaşamlarında hem başarılı hem de mutlu olmaları açısından son derece önemlidir.

Alan Seçimi Neden Önemli?

Alan seçimi öğrencinin kendisine sunulan dört alandan birini seçip eğitimine devam etmesi olsa da işin özü bu kadar basit değildir. Alan seçimi yapmak, bireyin gelecekte yöneleceği meslek için de bir ön hazırlık sürecidir. Çünkü alan seçimi sonrası öğrencilerin belli meslekleri seçebilmesinin önü kesilmiş olmaktadır. Bir meslek seçmek ise bireyin hayatının kalanında vaktinin büyük çoğunluğunu geçireceği çalışma sahasını belirlemesidir. Meslek seçimi ile bireyler sadece gelir kaynaklarını belirlememekte sosyal çevrelerini, hayat standartlarını, potansiyel eşlerini ve ilişkilerini de belirlemektedir. Meslek her şeyden önce bireyin yetenekleri kullanma, kendini geliştirme ve gerçekleştirme alanıdır. Bu nedenle alan seçmekle kalmaz olası mesleğinizi ve yaşam koşullarınızı da Lise döneminde belirlemiş olursunuz.

Alan Seçimi Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Gençlerin doğru karar verebilmesi için hem kendini hem de alanları tanıması ve buna göre alan seçimini yapması gerekmektedir. Seçim sürecine gelmeden önce kişinin kendi karakteristik özelliklerini fark etmesi, güçlü ve gelişime açık yönlerini belirlemesi, ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmesi gerekir. Bunlar çoğunlukla doğru mesleği seçebilmek için önemli olsa da doğru mesleği seçebilmek doğru alanı belirlemekten geçmektedir. Ayrıca öğrencilerin doğru alana yönelebilmeleri için çoklu zeka testine girerek hangi zeka türünde olduklarını öğrenmesi, görsel, işitsel, duyusal öğrenme stillerinden de hangisi ile daha iyi öğrendiğini tespit etmesi gerekir.

Alan seçiminde doğru karar verebilmek için seçim öncesi sayısal, sözel, eşit ağırlık ve yabancı dil alanlarını detaylarıyla değerlendirmek gerekir. Hangi alanda hangi dersler veriliyor incelenmelidir. Ayrıca o alandan mezun olan öğrencilerin hangi meslekleri seçebileceği de öğrenilmelidir. Alan seçimi yapmadan önce çok yönlü değerlendirme yapılmalı, öğrenciler mümkünse zeka, ilgi, yetenek testlerine katılmalıdır. Çünkü üniversite sınavında başarıyı belirleyecek olan seçilen alana yönelik cevaplanacak sorulardan elde edilecek performanstır. Alan dışı öğrencilerin bu alan sınavlarında başarılı olması oldukça zordur. Ayrıca alan dışından gelen öğrenciler için katsayılarda dezavantajlı konuma düşmelerine neden olmaktadır.

Gençler Neden Hatalı Alan Seçimi Yapıyor?

Gençlerin neden hatalı alan seçimi yaptığını anlamak için öncelikle seçim sürecini etkileyen içsel ve dışsal faktörleri değerlendirmek gerekmektedir. Bireylerin seçim süreçlerinde aşağıda sıralanan faktörler etkili olmaktadır;

  • Biyolojik, fizyolojik, davranışsal özellikler,
  • Genel ve özel yetenekler,
  • İlgi alanları, tutum ve değerler,
  • Geleceğe yönelik tercih ve beklentiler,
  • Özgüven ve benlik algısı,
  • Mantıksal ve duygusal zeka düzeyi,
  • Sosyal ilişkiler,
  • Aile yapısı, sosyo-kültürel ve ekonomik özellikler,
  • Çevredeki öğrenim olanakları ve çalışma alanları tercih sürecini etkilemektedir.

Seçim sürecini etkileyen faktörler biliniyor olsa da gençler çocukluktan itibaren kendilerini, ilgi ve yeteneklerini bilerek yetiştirilmemektedir. Pek çok çocuğun yatkınlıkları, ilgi ve becerileri vaktinde fark edilmediği için yetişkin yaşama yaklaştıklarında bu yatkınlıklar kaybolmaktadır. Fark edilmeyen, gelişimi için yeterince destek verilmeyen ilgi, beceri ve yatkınlıklar için lisede farkındalık geliştirmek oldukça geçtir. “Hadi şimdi kendini değerlendir ve kendin için en doğru kararı ver” denildiğinde öğrenci için karşılanması güç bir talep haline gelmektedir.

Ergenlik Sorunları Alan Tercihi Sürecinde Olumsuz Etki Edebilir

Ergenlik çağı, gençlerin çocukluktan getirdikleri özgüven eksikliği, düşük benlik algısı, kaygı, koşulsuz sevginin eksikliği etkisiyle daha şiddetli geçebilmektedir. Ergenlik döneminin getirdiği yoğun duygu, düşünce ve eksiklikler gençlerin bir hayatı etkileyecek alan ve meslek seçimine pozitif enerji ayırmalarını zorlaştırmaktadır. Üstelik bu dönemde gençler yoğun gelecek kaygısı yaşayabilmekte, geleceğin belirsizliği ve kendilerine yönelik yetersizlik atıfları ile gençlerin korkuları perçinlenebilmektedir.

Tüm bunların ışığında gençler karar vermekten çekinmekte, kararının getireceği sorun ve sorumluluklarla tek başına kalmak istememektedir. Bu nedenle karar sürecini riski ve sorumluluğu paylaşabileceği diğerlerine bırakmaktadırlar. Ailenin ya da okulun karar sürecinde etkin rol edinme isteği gençlerin kaygılarıyla örtüştüğünde karar aile ya da okul tarafından verilebilmektedir.

Gençler Alan Seçimi Yaparken Sorumluluk Almaktan Çekiniyor

Çocukluktan itibaren yeterince sorumluluk verilmemiş, kendi kararlarını alma noktasında desteklenmemiş öğrenciler Lisede de karar verememekte, sorumluluk almaktan çekinmektedir. Gencin kendini, ailenin çocuğunu yeterince tanımadan alan seçimi yapılması bir süre sonra yanlış bir seçim yapıldığının belirtilerini vermeye başlamaktadır. Alan seçiminde yeterince irdelenmeden verilen karar gençlerin akademik başarısında düşüşe neden olmaktadır. Öğrencilerde okula ve derslere ilgi kaybı, dikkat dağınıklığı, öğrenmede güçlük, sınav kaygısı, artan gelecek kaygısı, motivasyon düşüklüğü görülmektedir. Öğrencilerin giderek artan özgüven eksikliği seçimin yanlış olduğunun bir başka göstergesidir.

Bu öğrenciler için ders başarısını sağlamak çok zordur. Hem derse ilgilerinin hem de kendileriyle örtüşen, onları motive edecek bir meslek seçimlerinin olmayışı verimli çalışmalarına engel olmaktadır. Yeterince iyi öğrenemeyen ve ilgi de duymayan bir öğrencinin sınavda başarı sağlaması güçtür. Süre sınırı olan ve 4 yıllık bir eğitim içeriğinden sorumlu tutulan öğrencinin sınavdan başarılı olmasını beklemek polyanacılık olacaktır.

Hatalı Alan Seçimi Yapıldığında Değişiklik Yapmak Mümkün Olmayabilir

Alan seçimi 10. Sınıfta yapılmakta ve 11-12. Sınıflar ağırlıklı alan dersleri ile okutulmaktadır. Öğrencilerin alan seçiminde hata yaptıklarını fark etmeleri ise çoğunlukla seçim sonrası geçen 1 dönemin sonlarına yaklaşıldığında fark edilmektedir. Aslında öğrenciler hatayı çok daha erken fark etmektedirler. Ancak öğrencilerin değişiklik taleplerini dile getirecek kadar zorlandıklarını görmeleri bir dönem sonuna denk gelmektedir.

Pek çok okul kısa bir sürenin ardından alan değişikliğine sıcak bakmamaktadır. Bunun nedeni alan seçimi sonrası müfredatın alanlara göre farklılaşması ve öğrencilerin dahil olmadıkları alan derslerine yönelik eksiklerini tamamlamasının zor olmasıdır. Öğrenciler alan değişikliğine kabul edilse dahi açıklarını kapamak, diğer öğrencileri yakalamak ve çok kısa sürelerle temelini oturtmak zorundadır. Bu normalin 2-3 misli özveri ile çalışmayı gerektirmektedir. Aynı zamanda öğrencinin değişim sonrası sınıf ve öğretmen değişiklikleri olacak bu da yeni bir adaptasyon sürecini doğuracaktır.

Alan değişikliği sonrası eksik kapatma sürecinde zorlanan öğrencilerde yeni bir kaygı da baş göstermektedir. Yaşadıkları stres “ikinci kez yanlış yapmış olabilir miyim”, “ya bu alanda benim için uygun değilse” düşüncelerinin açığa çıkmasına neden olabilmektedir. Öğrencilerin bu süreçte yıpranmaması, en başından kendisi için en doğru kararı vermesi için iyi bir kariyer danışmanlığı alması gerekmektedir.

Hatalı Alan Tercihi Yapmamak için Yapabilecekleriniz

İlgi alanlarınızı keşfetmeye, beceri ve yatkınlıklarınızı geliştirmeye odaklanın. Geleceğe yönelik kısa ve uzun süreli hedefler belirleyin ve gelecekte nasıl bir hayat istediğinizi hayal edin. Dışarıdan gelen sesleri, korkularınızı ve önyargılarınızı bastırmaya çalıştığınızda iç sesinizin size söylemek istediklerine odaklanın. Geleceğe yönelik kaygılarınız en çok hangi konuda yoğunlaşıyorsa o konuda ailenizden, öğretmenlerinizden ya da bir profesyonelden destek alın. Yetersiz bilgi kaygının en büyük sebebidir. Geleceğinize yön verebilmek için alanlar, meslekler ve yapmanız gerekenlerle ilgili çokça bilgi toplayın. Eğer yapılmıyorsa okulunuzdan mesleki ilgi ve yetenek envanterlerinin uygulanmasını, tercih sürecinde size detaylı bilgi verilmesini ve alanların tanıtılmasını talep edin.

Edindiğiniz bilgiler sizin için yeterli değilse daha kapsamlı değerlendirme almak ve kariyerinizi planlamak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyerinizi planlayabilir, ilgi, yetenek ve yatkınlıklarınızı birlikte belirleyebiliriz. Hatalı alan seçimi yapmamak başarılı bir kariyer planlamak için kariyer danışmanlığı almak gençlerin kendilerine, ailelerin çocuklarına verebileceği en değerli armağandır.

 

Read More

Öğrenciler için sınava hazırlık süreci oldukça önemlidir. Kimi öğrenciler çalışmak için kolayca motive olabilirken, öğrencilerin büyük bir bölümü ise yeterince motive olamamaktan şikayet etmektedir. Çalışma verimini etkileyen motivasyon başarılı sonuçlar almak için gereklidir. Öğrenciler olumlu yönde motive olduklarında enerjileri artar, davranış için istekli hale gelirler, dikkat süreleri uzar, çeldiricilere karşı daha dayanıklı olurlar.

Peki motivasyon nedir? nasıl kazanılır? ve sınava hazırlanırken öğrencilere yardımcı olabilecek motivasyon artırma teknikleri nelerdir? Yazımızın devamında cevaplarını bulabilirsiniz.

Motivasyon nedir?

Doğada hiçbir nesne bir sebep olmadan kendi hareketsiz durumundan hareketli duruma geçemez. İnsanın eyleme geçme durumu da aynıdır ve hareket edebilmesi, davranışta bulunması için, doğa yasası gereği, birtakım sebepleri olmalıdır. Bu noktada motivasyon karşımıza çıkmaktadır. Motivasyon bireylerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri ile harekete geçmeleri, eylemde bulunmaları durumudur.

Öğrenciler için motivasyon, akademik hayattaki eylemlerinin türünü, şiddetini, kararlılığını ve amaçlarına ulaşmadaki hızı belirleyen en önemli güç kaynaklarından biridir. Yeterince motive olmamış bir öğrencinin derse konsantre olması, ders tekrarı için zaman ayırması ya da öğrenmek için arzu duyması beklenmemelidir. Yapılan araştırmalar, motivasyon ve başarı arasında pozitif yönlü güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Motivasyonu yüksek öğrencilerin öğrenme içeriğine, öğrenme ortamına, öğretene ve öğrenmeye yönelik algısı ve ilgisi pozitiftir. Motivasyonu yüksek olan öğrenciler güçlüklerle karşılaşıldığında, öğrenme içeriği zorlaştığında çalışma istikrarını ve öğrenme azmini daha uzun süre sürdürebilmektedirler. Çözüm odaklı problem çözme becerileri geliştirirler. Kolay öfkelenme, çabuk pes etme gibi ders başarısını olumsuz etkileyecek davranışlar motivasyonu yüksek öğrencilerde daha az görülmektedir.

Motivasyon Nasıl Sağlanır?

Öğrenciler sınav başarılarına ve öğrenme süreçlerine motivasyonlarını artırarak pozitif katkı sağlanmak istiyorlarsa, öncelikle nasıl motive olabileceklerine yönelik bilgi edinmeliler. Motivasyonu sağlayabilmek için ise öncelikle öğrenme ihtiyaçlarının altında yatan nedenler değerlendirilmelidir. Her öğrenci aynı gerekçe ile öğrenmeye yönelmez. Kimi öğrenci için öğrenme çabası negatif motivasyon içerirken başka bir öğrencinin öğrenme isteği pozitif motivasyon içeriyor olabilir. Örneğin; başarısız olunca cezalandırılmamak ya da sınıfta kalmamak gibi bireyi üzen, rahatsızlık verecek sonuçlardan kaçınmak negatif motivasyondur. Negatif motivasyon kişinin çalışmasında etkili olsa da öğrenme sürecinden keyif almasının önüne geçmektedir. Üstelik öğrenme sürecinde başarısızlık yaşaması halinde duygusal olarak çok daha olumsuz etkilenmektedirler.

Pozitif motivasyon ise, öğrencilerin çalışmalarının karşılığında elde edecekleri iyi, olumlu, haz veren sonuçların olmasıdır. Örneğin; başarılı olmak ve bir üst sınıfa geçmek. Başarılı bir gelecek inşa edebilmek için öğrenmek. Hedeflediği üniversiteye girebilmek için çalışmak. Terfi almak için çalışmak, başka diller de konuşabilmek için çalışmak. Günlük hayatta kullanabileceği yepyeni bilgiler kazanmak, kendini daha yeterli ve donanımlı hissetmek için çalışmak pozitif motivasyona örnek olarak verilebilir. Pozitif motivasyon kaygı, korku, kaçınma içermediği ve kişiye umut verdiği için etkisi daha uzun ve değerlidir.

Öğrencilerin motivasyon sağlayabilmesi için önce öğrenme güdülerinin altında yatan nedenleri tespit etmesi sonrasında ise motivasyonlarını pozitif yönde olacak şekilde değiştirmeye çalışmaları gerekmektedir. Aksi halde öğrenme ve sınavda başarılı olma noktasında yeterli enerjiyi, isteği ve azmi hissetmeleri mümkün olmayacaktır.

İçsel ve Dışsal Motivasyon Kaynakları

Öğrenme motivasyonunu etkileyen içsel ve dışsal faktörler bulunmaktadır. İçsel faktörler öğrenmeye yönelik tutumlarımız, ilgilerimiz, dikkat düzeyimiz ve kişilik özelliklerimiz gibi duygusal, sosyal ve fiziksel durumunuz ile ilgilidir.

Öğrenciler için içsel motivasyon öğrenmeye yönelik faaliyette bulunurken faaliyetin kendisini ilgi çekici bulması ya da faaliyetin kendisinden haz duymasıdır. Dışsal motivasyon ise öğrenme faaliyetini gerçekleştirmek ve bu faaliyetten doyum almak için arada motivasyonu sağlayan dışsal bir aracın olmasıdır. İçsel motivasyonda tatmin işin kendisinden kaynaklanmakta iken dışsal motivasyonda tatmin, maddi ve sözlü ödüller gibi dışsal bir aracıyla olmaktadır. Öğrencilerin kalıcı ve başarılı sonuçlar alabilmesi için içsel motivasyon kaynakları geliştirmeleri gerekmektedir. Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için de içsel kaynaklar geliştirmek gerekir. İçsel olarak motive olan birey, ödüllere veya baskıya ihtiyaç duymadan, özgürce ve kendi iradesiyle faaliyetleri gerçekleştirmektedir.

Sınava Hazırlanırken Kullanılabilecek Motivasyon Artırma Teknikleri Nelerdir?

Sınavlara Pareto Prensibi ile Çalışmak Motivasyon Sağlıyor

Pareto prensibi diğer bilinen adıyla 80’e 20 kuralı yaptığımız çalışmalardan gördüğümüz faydaların yüzde sekseninin, gösterdiğiniz çabanın yüzde yirmisinden kaynaklandığını belirtir. Bu prensip, kişisel, profesyonel ve sosyal başarılar dahil hayatın tüm alanlarında kullanılabilir. Sınava hazırlanırken pareto kuralıyla çalışmanız çalışmanızdan verim elde etmenizi ve ders dışı konulara da zaman ayırmanızı sağlar. Aşağıda Pareto kuralını motivasyon kazanabileceğiniz birkaç öneri ile örneklendirdik;

  • Ders çalışırken ve sınava hazırlanırken sizin için faydası olmadığını düşündüğünüz görevleri başkalarına devredebilirsiniz.
  • Gün içerisinde kendinizi ödüllendirmek ya da dinlenmek için ders çalışmak dışında sevdiğiniz şeylere zaman ayırabilirsiniz. Ancak ayırdığınız zaman ders çalıştığınız sürenin %20’sinden fazla olmamalıdır. Örneğin 100 dakikalık bir çalışma planladıysanız, 80 dakikasını çalışarak, 20 dakikasını mola vererek geçirebilirsiniz. Bu süreyi de 20 dakikada bir 5 er dakikalık molalar verecek şekilde bölebilirsiniz. Bu çalışma modeline ise pomodoro tekniği denilmektedir.
  • Zorlandığınız ya da yeni öğrendiğiniz konulara zamanınızın %80’inin ayırırken kolayca yapabildiğiniz dersler için %20’lik bir zaman ayırabilirsiniz.
  • Sınavda alanınızla ilgili olan, size daha fazla puan getirecek derslere az puan getireceklere oranla daha çok çalışabilirsiniz.
  • Boş zaman etkinliklerinizi öğrenmenize destek olacak konuları ekleyerek değerlendirebilir, öğrenmeye katkısı bulunmayacak faaliyetlere ayırdığınız süreyi kısabilirsiniz.
  • Sınav başarınıza destek olacak, motivasyonu yüksek, bilgi paylaşımı yapabileceğiniz arkadaşlarınızla ders başarınıza etkisi olmayacak arkadaşlarınızdan daha fazla zaman geçirebilirsiniz.

Enerjinizin En Yüksek Olduğu Saatlerde Çalışın

Enerjiniz düştüğünde, fiziksel ve zihinsel olarak yorulduğunuzda yapacağınız çalışmalardan verim alma olasılığınız da düşük olacaktır. Bunun yerine enerjinizin yüksek olduğu zamanlara ders çalışma planları yapmanız sağlıklı sonuçlar almanızı ve motivasyon kazanmanızı sağlayacaktır. Yorgun olduğunun zamanlarda ise ders dışı faaliyetlerle ilgilenebilir, kişisel zaman geçirerek motivasyonunuzu artırabilirsiniz.

Sabah Uyanır Uyanmaz ve Gece Uyumadan Önce Tekrar Yapın

Sabah dinlenmiş, berrak bir zihinle uyandığınızda ilk olarak öğrenmeniz gereken yeni bilgilere göz atmanız daha kolay öğrenmenizi sağlayacaktır. Yine günün sonunda yatmadan önce öğrendiklerinizi 30-40 dakika tekrar etmeniz öğrenmenizi kolaylaştıracaktır. Telefon, televizyon gibi uyarı bombardımanına maruz kalmadan uyumanız son bilgileri gece boyunca zihninizin işlemesini ve uzun süreli belleğe atmasını sağlayacaktır. Bu da öğrenmenizi, öğrendiklerinizi hatırlamanızı ve motivasyon kazanmanızı kolaylaştıracaktır.

Çalışmaya En Zoru ile Başlayın Motivasyon Kazanın

Eat The Frog tekniği olarak da karşılaşabileceğiniz bu teknik zorlanılan ve yapılmaktan kaçınılan işlerin günün ilk işi olarak yapılmasını önermektedir. Bu sayede güne başlar başlamaz gözünüzde büyüttüğünüz bir işi yapılacaklar listenizden çıkarmış olacaksınız. Günün geri kalanı ise diğer işlerinizi yapabilmek için rahatlamış olacak ve kafanızdaki “istenmeyen iş” etiketinden de kurtulmuş olacaksınız. Sürekli öteleyip, yapmaktan kaçındığınız işin getirdiği olumsuz enerjinin diğer işlerinizi gölgelemesine izin vermemek için önerilen bir tekniktir.

Zor ve Sevilmeyen Derslere Keyif Aldığınız Yer ve Zamanlarda Çalışın

Ders çalışma alanımızın sabit olması sevdiğimiz dersler için olumlu etki yaparken sevmediğimiz derslerde olumsuz etkiye neden olabilir. Ders çalışmak neredeyse tüm öğrenciler için olağanüstü keyifli bir etkinlik değildir. Hele ki ders sevilmiyor ve birde zorsa öğrencinin çalışmak için motivasyon sağlaması daha da zorlaşmaktadır. Bu yüzden sevilmeyen ya da zorlanılan derslere çalışılacağı zaman derse ve konuya sempati geliştirene kadar çalışma ortamı değiştirilebilir. Örneğin; zaman geçirmekten keyif aldığınız bir kafede sevdiğiniz bir kahve eşliğinde ya da açık alanda bir parkta, bahçede çalışabilirsiniz. Çalışırken günün keyif aldığınız zaman dilimlerinde de çalışma yapabilirsiniz.

Kısa ve Uzun Vadeli Hedeflerinizi Belirleyerek Motivasyon Sağlayın

Hedef belirlemek sınavda başarılı olabilmek için yapmanız gereken her şeyin başında geliyor. Motive olmak, dikkatinizi toplamak, zamanı verimli kullanmak, verimli çalışmak, kaygıyı yönetebilmek için önce hedef belirlemeniz gerekiyor. Çünkü bir hedefi olmayan, bir amaç uğrunda hareket etmeyen hiç kimse motivasyon sağlayamaz, başarılı olmaya ihtiyaç duymaz.

İlgi alanınız, karakteristik özellikleriniz, beklentileriniz ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda sizin için en uygun hedefleri belirlemeniz motive olmanız için önemlidir. Uzun vadeli hedefler kimi zaman kişinin sıkılmasına ya da yaşadığı zorluklar karşısında kırıklığa uğramasına neden olabilmektedir. Uzun vadeli hedefinize varabilmek için belirleyeceğiniz kısa hedeflerde motivasyon artırma unsuru olarak size destek olacaktır.

Hedeflerinizi Görselleştirin ve Kendinize Sık Sık Hatırlatın

Hedef belirlemek motivasyon için oldukça etkili olsa da hedeflerimizi görülebilir hale getirmek motivasyon artırma noktasında çok daha etkili olacaktır. Kazanmak istediğiniz okulun bir resmini odanıza asabilir, telefonunuza, bilgisayarınıza arka plan görseli yapabilirsiniz. Okulları gidip ziyaret edebilir, o atmosferi soluyabilirsiniz. Sizi motive edecek görseller tasarlayabilir ya da bizzat hedefinizle tanışarak onu elde etmeye yönelik arzunuzu artırabilirsiniz.

Her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizi hayal edebilir, enerjiniz düştüğünde ya da olumsuzluğa kapıldığınızda hedeflerinizi kendinize hatırlatabilirsiniz.

Motivasyon için Öğrenme Stilinize Göre Sınava Hazırlanın

Evet her öğrenci öğrenebilir, ama her öğrenci farklı öğrenme stillerinden faydalanarak öğrenir. Etkili ve verimli şekilde çalışabilmek, sınava hazırlanırken sizin için en kolay öğrenme sitilini bulabilmek için nasıl daha iyi öğrendiğinizi gözlemleyebilirsiniz. Görsel uyaranlarla mı, işitsel mi yoksa duyusal olarak mı daha iyi öğreniyorsunuz. Öğrenme stilinizi fark etmek, sınava çalışırken verimli çalışma teknikleri geliştirmenizi sağlar. Öğrenme Stiline Göre Akademik Başarıyı Yükseltecek Ders Çalışma Teknikleri Yazımızı okuyarak öğrenme stilleriyle ilgili detaylı bilgi edinebilir ve motivasyon için kullanabilirsiniz.

Dikkat Dağıtıcıları Ödül Olarak Kullanarak Motivasyon Sağlayın

Telefon, internet, sosyal medya, televizyon gibi ders çalışmaktan daha çok keyif aldığımız dikkat dağıtıcı faktörlere karşı koymak kolay olmayabilir. Ancak bu çeldiricilerin sınava hazırlanırken başarınıza destek olacak araçlar olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Pek çoğumuz teknolojik cihazlar karşısında harcadığımız vaktin ne kadar çok olduğunu fark etmiyor, farkına vardığımızda ise vicdan azabı çekiyoruz. Günümüzde teknolojiden, internetten ve sosyal ağlardan uzak kalmamız artık çok mümkün değil. Kimi zaman öğrenmek, kimi zaman eğlenmek ya da zaman öldürmek için değerlendiriyoruz.

Ancak sınav döneminde performansımızı gölgelemelerine ve zamanımızı boşa harcamalarına müsaade etmememiz gerekiyor. Bu nedenle çalışma alanlarınızda ve ders çalışma sürelerinizde bu tarz çeldiricileri bulundurmamanızı öneriyoruz. Dikkatinizi dağıtan telefon, tablet, televizyon gibi uyaranları ders dışı zamanlarda çabanızı ödüllendirmek için motivasyon artırma kaynağı olarak değerlendirebilirsiniz. Denediğinizde üzerinizdeki pozitif etkisini ve olumlu ders sonuçlarını göreceksiniz.

Sınava hazırlanırken motivasyon artırma tekniklerini uygulamakta zorlanıyor, hedef belirleyemiyor ya da kariyerinizi planlamakta zorluk yapıyorsanız profesyonel destek alabilirsiniz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyerinizi sizin için en uygun şekilde planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More