AP için hazırlanan öğrencilere verilecek tavsiyeler diğer sınav tavsiyelerinden biraz farklıdır diyebiliriz. AP öğrencilere üniversite hayatında büyük kolaylık sağlayan alternatif sınavlardan birisidir. Öğrencilerin yurtdışındaki üniversitelere kabul almalarını kolaylaştırırken üniversite hayatını rahat geçirmeyi ya da çift ana dal yapmayı kolaylaştıracaktır.

AP sayesinde  öğrenciler üniversiteden önce bazı dersler alarak onların sınavlarını verip o derslerden üniversitede muaf tutulabilmektedirler. Dolayısıyla bu ekstradan kolaylık sağlamak adına girilen sınavın öğrenciler üzerindeki psikolojik etkisi ve öğrencilerin sınava karşı yaklaşımları çok farklıdır.

AP’ye Hazırlanmak Bile Bir Kazançtır

AP sınavı için öğrencilere verilecek tavsiyeler arasından ilki ve en önemlisi sınava hazırlanmaya başlamanın bile size bir sürü kar getireceğidir. Diyelim ki sınavda başarılı olamadınız. Ardından üniversitede başarılı olamadığınız dersi tekrar almaya başladınız. İlk anda bu bir zaman kaybı gibi görünebilir. Ancak zaten konuya ve derse önceden aşina olduğunuz için diğer öğrencilere göre çok daha kolay gelecektir ders size.

Böylelikle az bir çalışmayla bile iyi notlar alabilir ve ortalamanızı o ders sayesinde yüksek tutabilirsiniz. İşte AP sınavına bu açıdan yaklaşılmalıdır. Zaten ekstra fayda sağlamak adına yaratılmış bir sınavdır. Başarısız olsanız dahi kazancınızın olacağını hep aklınızda bulundurun. Ayrıca bu sizin sınava daha rahat girmenizi sağlayacaktır. Çünkü her türlü çalışma sürecinin karını bilmek AP sınavının değil çalışma sürecinin daha önemli olduğunu düşünmeye itecektir.

AP Sınav Anı için Öğrencilere Verilecek Tavsiyeler

AP için sınav anı için ise öğrencilere verilecek tavsiyeler daha çok sınavın içeriğiyle alakalı tavsiyelerdir. Tüm soruları cevaplamak zorunda olmadığınız için soru seçme taktiğini kullanın. Önce soruları inceleyerek kolay olanları seçerek çözün. Zaman kaybettirecek uzun ve zor sorular yerine kolay sorulara öncelik vermek zamandan kazanmanızı sağlayacaktır. Bunun haricinde bir soruya çok fazla vakit harcadığınızı anladığınız an hemen onu bırakıp geçin.  Bırakıp geçebilmek çok önemlidir. Aksi taktirde yetiştiremeyebilirsiniz. Diğer soruların hepsini gördükten sonra o soruya geri dönebilirsiniz.

AP sınav anı için öğrencilere verilecek tavsiyeler arasında plan yapmak vardır. Tüm AP sınavlarında planlamak kolay olmayacaktır. Örneğin matematik için plan yapmak mümkün olmayabilir. Ancak essay kısmı olan AP sınavı için plan yapabilirsiniz. Ana fikir ve thesis dediğimiz sav/önerme kısmını hızlıca düşünüp ayarlayın. Bunu yapmazsanız yazınızın bir bütünlüğü olmayacaktır ve puan kaybedeceksinizdir. Heyecan yapmadan öncelikli olarak essay kısmı için plan yapmanız gerekir. Çok fazla heyecanlandığınızı hissederseniz her şeyi bırakıp gözlerinizi kapatıp  3 kere burundan nefes alıp ağızdan verin. Bu zaman kaybı olmayacaktır tersine sizi rahatlatacaktır.

Read More

Çalışılan konuları unutmamak çoğu öğrencinin hayalidir. Eğer neden unuttuğumuz üzerinden çıkarımlarda bulunursak çalışma düzenimizi buna göre ayarlayabiliriz. Çünkü unutma sebeplerinden birisi de yanlış çalışmaktır. Öğrenciler test yerine çoğunlukla  çalışmaya vakit harcayarak sonrasında unutmak ile karşı karşıya kaldıklarından yakınırlar. Bu gibi durumlarda öğrenci harcadığı vakitten ötürü kendini küçümseme eğilimi gösterebilir. “Ben başarılı bir öğrenci değilim. Başarısız bir öğrenciyim. O kadar sıkı bir çalışma yapmama rağmen başarılı olamıyor.” Gibi yakınmaları öğrenciler tarafından çok fazla duyuyoruz. Halbuki öğrencinin  büyük ihtimal ile konu çalışma programında, soru ve test çözme konusunda bir hatası vardır. Sadece öğrenme için farklı bir yöntem izlenmesi gerekiyor olabilir. Bu blog yazımızda çalışılan sınav konularını unutmamak için ne yapmalı ya da yapmamalıyız üzerine yoğunlaşacağız.

1.    Konuları Unutmamak için Dene Yanıl Öğren

Çalışılan konuları unutmamak adına çalışma düzeniyle alakalı herkesin özgün bir stilinin olduğunu unutmamak gerekir. Bazıları yazarak, bazıları okuyarak, bazıları bir şeyleri görselleştirerek daha rahat öğrenir ve hatırlar. Yeni bir konu çalışırken size iyi ve faydalı gelen zihinsel yapımınıza uyumlu olan yöntemi bulmak önemlidir. Bunun için öğrenme yönteminizi araştırmalısınız. Peki ne yapabilirsiniz? Başarılı öğrenci öğrenme yolunu bilen ve kendini tanıyan öğrencidir. Kendinizi tanımak için bol bol deneyip yanılmanız gerekir. Farklı çalışma ve öğrenme biçimlerini deneyerek kendi hafızanızı test edebilirsiniz. Acaba unutma durumunuz hangisinde daha az oluyor? Bunun için farklı konuları farklı çalışma stilleriyle deneyerek üstüne test çözün. Hangisinde başarı oranınız gözle görülür şekilde arttı? Çalışma biçiminizi size en etkili ve kolaylaştırıcı gelen bu yöntem ile oluşturun.

2.    Konuları Unutmamak için Bol Test Çöz

Öğrenciler konuları unutmamak için konu çalışma üzerine fazladan yoğunlaşabiliyorlar. Konu öğrenmek önemlidir ama konu sadece çalışma yapılarak öğrenilmez. Test çözme öğrenme sürecinin önemli bir parçasıdır. Yapılamayan soruların nedenini öğrenerek hatırlama güçlendirilebilir. Çalışılan bir konuyu unutma ihtimali önceden yanlış yapılan ama doğrusu öğrenilen bir soruyu unutma ihtimalinden yüksektir. Konu temel hatlarıyla öğrenme aşamasından geçtikten sonra soru çözme eylemine geçilmelidir. Gerçekte hazırlandığınız şey sınav bu nedenle test çözme öğrenci için en etkili pratiktir. Bazı şeyleri soru üzerinden öğrenme çok daha pratiktir. Başarılı öğrenciler bazen sırf konu çalışmasına odaklanarak kendilerini başarısız zannedebilirler. Halbuki çalışma konusunda yanlış yöntem kullanıyorlardır. Bol bol test çözme unutma sorununu ortadan kaldıracak ve öğrenme olayını pekiştirecektir.

3.    Unutmamak için Ayrıntıda Kaybolma

“Çok çalıştım ama konuları unutuyorum başarısız biriyim.” diyen öğrenci konuları unutmamak için ayrıntıda kaybolmamalıdır. Konu detaya girilmeden genel hatlarıyla bilinmesi beklenir. Çoğu sınav içerik açısından kısıtlıdır. Konu derya deniz gibi görünse de geçmişte çıkmış soru kalıplarına bakıldığında hatırlama beklenilen şeyler çok spesifiktir. Geçmiş sınavların iyi incelenmesi size bu açıdan ipucu verecektir. Öğrenciler arasından unutma problemi yaşıyorsanız ve ayrıntıda kayboluyorsanız geçmiş sınav çözümü yapmanızı öneririz. Tüm geçmiş test içeriklerini çözmek zor gelebilir. Ancak çözemeseniz de size ağır gelen bir konu ile ilgili sorulmuş soruların soru tiplerini göz gezdirin. Neyi çalışacağınız ve ne kadarını öğrenme gereksinimiz olduğunu bu yolla bulabilirsiniz. Bu yöntem ile aslında başarılı bir öğrenci olduğunuzu ama çalışma biçiminizde bir yanlışlık olduğunu anlayacaksınız.

4.    Konuları Unutmamak için Tekrar Yap

Konuları unutmamak için öğrenme gerçekleşmelidir. Öğrenme konu tekrarı ile mümkündür. Sınav için konuların hepsini bir kitaptan tekrardan okumanız oldukça mantıksız olur ve vakit kaybıdır. Bunun yerine ilk çalışma anında konularla ilgili özet bilgi kitapçığı hazırlayarak unutma gerçekleşmemesi adına zaman zaman notlarınız üzerinden tekrar yapın. Öğrenciler bazen konu tekrarını tekrar tekrar yapmaları gerektiğini ve aylar önce çalıştıkları için unutma yaşadıklarını düşünebilir. İşte bu sorunu  aşmak için notlar gözden geçirilmelidir. Öğrenci yalnızca özet notlar ve konu çalışma yoluyla öğrenme işlemini gerçekleştirecektir. Soru çözme yanlışlara bakmak da pekiştirici bir tekrar yapma yöntemi olacaktır. Başarısız olduğunu düşünen bir öğrenci başarılı olduğunu bu yeni çalışma yöntem değişikliğiyle gözle görülür hale getirebilir. Bu yöntem yoluyla sınav sonuçlarında artışı fark edecektir.

Tüm bunları özetleyecek olursak konuları unutmamak adına çalışma yöntemi:

  • Öğrenci kendine özgün doğru çalışma yöntem analizi yapar ve bulur.
  • Tam anlamıyla konu çalışma bir kere yapılır.
  • Geçmiş sınav soru incelemesi yapılarak detay bilgiler ayıklanır.
  • En çok çıkan sorular özetlenerek özet kitapçık oluşturulur.
  • Hatırlama adına bol bol test çözülür.
  • Test çözme sonrası yapılamayan soruları öğrenciler tekrardan gözden geçirir. Yanlışlarının nedenini öğrenme gerçekleşir.
  • Her konu bir hafta boyunca sindirilmek için testlerle ve özet kağıtla desteklenir.
  • Sonrasında da ayda bir özet kağıt tekrar gözden geçirilir.
  • Konu çalışmaya ağırlık vermek yerine bir kere konu çalışıldıktan sonra test çözme konusuna ağırlık verilir.
  • Son olarak öğrenmek gerçekleştiği için başarısız olduğunu düşünen öğrenciler bu yollarla başarılı olduğunu gözleriyle görür.

Çalışılan konuları unutmamak için ne yapılması gerektiği hakkında detaylı bilgi edinmek üzere aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Psikolojik olarak sınav kaygısı ile mücadele etmek her öğrenciye kolay gelmeyebilir. Geleceğini fazla etkilemeyen sınavlarda bile heyecanlanan öğrenciler vardır. Bu durumda onları suçlamamak gerekir. Geçmişte sınavlardan istediği gibi sonuçlar alamamış, sınavı fazla ciddiye almış öğrenciler kendi kontrolleri dışında psikolojik bir kaygı yaşayabilirler. Bu durumda öğrencilerin daha profesyonel bir yaklaşıma ihtiyacı olabilir.

Sınav kaygısı ile mücadelede bazı terapi uygulamaları onlara iyi gelecektir. Yalnızca blog yazımızla bir terapi uygulamamız elbette mümkün değil. Ancak bilişsel davranışçı terapi (BDT) dediğimiz yaklaşımla sınav kaygısıyla nasıl mücadele edilebileceğini anlatarak bir nebze destek olabiliriz. Daha fazla desteğe ihtiyacınız olduğuyla ilgili bir düşünceniz varsa Aba Psikoloji merkezimizi arayarak randevu alabilirsiniz.

Bilişsel Davranışçı Yaklaşım

Bilişsel davranışçı yaklaşım sınav kaygısı ile mücadele etmek için en etkili yaklaşımlardan birisidir. Bunun nedeni kaygı yaşayan öğrencilerin çoğunun kendilerine bilişsel bariyerler kurmaları ve bu bariyerlerin sonucunda da bunları destekleyecek davranışlarda bulunmalarıdır. Örneğin başarısız olacağına inanan bir öğrenci başarısızlık korkusuyla çalışmaktan kaçacaktır. Çalışma saatlerinin çoğunluğunu “Kesin başarısız olacağım. Ya yapamazsam…” gibi düşüncelerle harcayacaktır. Odaklanmakta zorlanacaktır. Yani düşünceleri davranışlara da yanşayacaktır. Sonucunda da belki de düşündüğü şey aslında kendi davranışlarından dolayı başına gelecektir. Bunun önüne geçmek adına hem düşünceleri hem de davranışları üzerine değişim yaratmaya çalışmak en makul çözüm olacaktır.

Sınav Kaygısı ile Mücadele Etmek: BDT Uygulamaları

Sınav kaygısı ile mücadele etmek adına bazı BDT temelli kurtarıcı uygulamalara değinebiliriz. Öncelikle düşüncelerin farkında olup gerçekçi olmayan düşüncelerin üzerinden geçilmesi gerekir. Sınavla ilgili kaygılarınızı fark edin. Ekstra heyecan, kaygı ve stres durumu yaşıyorsanız mutlaka sınavın sonucuna dair doğrudan başarısız olacağınıza odaklı düşünceler kuruyorsunuzdur. Ancak başarısız olmak kadar başarılı olmanızın da ihtimali olduğunu kendinize hatırlatın. Üstelik çalışarak başarılı olma ihtimalinizi arttırdığınızı kendinize hatırlatın ve bu size çalışma motivasyonu olsun. Bazen başaracağınızı hayal etmek de başarmaya olan inancınızı arttıracaktır.

Sınav kaygısı ile mücadele etmek için BDT yoluyla düşüncenin üzerinde çalışmak dışında davranışımıza da bu yeni düşünceleri adapte etmemiz gerekir. Sınava karşı yüksek kaygı duyuyorsanız davranışlarınıza da bu yansıyordur. Başarı inancınız olmadığı için pes ediyor olmanız muhtemel. Kendinize çok yükleniyor olabilirsiniz. Konuları bölmek ve bir gün için sadece bir test çözmek bile yeterli olabilir. Özellikle inancını kaybetmiş öğrencilerin bir süre daha yapılması kolay ve sınavlarda sıklıkla çıkan sorular üzerine çalışmaları iyi olacaktır. Eğer bir öğrenci masa başına oturmakta zorlanıyorsa en başta yalnızca 15-20 dakika kadar kısa sürelerle başlamakta da fayda vardır. Bir anda zorlamak çalışmaya karşı soğutacaktır. Bu yolla denemelerde netlerinin artması ve çözdükleri testlerde ilerleme kaydetmeleri kendilerine umut ışığı olacaktır. Bir yandan başarıya olan inançlarını yükseltirken aynı zamanda bunun somut örneklerinin de olması inançlarını pekiştirecektir. Ardından zorlamadan yavaş yavaş çalışılan saatlerin ve konuların yoğunluğu arttırılabilir.

Read More

SAT yurtdışında üniversite eğitimi almak isteyen öğrencilerimizin girmesi gereken sınavlardan birisi olduğu için SAT’de sınav stresiyle başa çıkmak oldukça önemlidir. Avrupa’da bazı prestijli üniversiteler ve ABD’deki üniversiteler için SAT’den yüksek puan alabilmek bu üniversitelere giriş koşuludur. Öte yandan SAT bu denli önem arz ettiği için öğrencilerde ekstradan sınav stresi yaratabilmektedir. Başarısız olma korkusu öğrencilere ağır gelebilir. Bu gibi SAT’nin yarattığı korku, kaygı ve stresle mücadele etmek adına öğrencilerin yapabileceği bir şeyler var mı? Bu noktada önemli olan planlı olmak aslında. SAT sınav (https://abapsikoloji.com/sat-stres-ile-mucadelede-etkili-yontemler-neler/ ) stresiyle başa çıkmak için de planlayarak 6 kurala uymak etkili olacaktır.

SAT Sınav Stresiyle Başa Çıkmak: Kural 1

SAT sınav stresiyle başa çıkmak için öncelikle sınava karşı duygunuzu ve kaynağını tanımlayın. Kaygılı mısınız? Korkuyor musunuz? Sizi endişelendiren nedir? Anneniz ve babanızı hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyor olabilirsiniz. Bu sınav sizin için önemli olduğu için başarısızlık durumunda bunun sizin yetersiz olduğunuzun göstergesi olacağını düşünüyor olabilirsiniz. Başarısızlık durumunda arkadaşlarınızın ve diğerlerinin diyeceklerinden, düşüneceklerinden korkuyor olabilirsiniz. Başka şansınız olmadığını düşünüyor olabilirsiniz bu da strese yol açıyor olabilir.

SAT Sınav Stresiyle Başa Çıkmak: Kural 2

SAT sınav stresiyle başa çıkmak için ikinci olarak başarısız olursanız başınıza neler geleceğini düşünün. Başınıza en kötü neler geleceği üzerine bir durum analizi yapın. Korku ya da kaygı duyduğunuz, sizi strese sokan sonların hepsini yazın. Gerçekçi ya da gerçek dışı ayırt etmeksizin. Kendinize dürüst olarak tüm olumsuz düşüncelerinizi kağıda aktarın. Yazarken bile sandığınız kadar durumun kötü olmayacağını fark edeceksiniz. Yazmak konunun üzerinde gerçekten tekrardan düşünmek demektir. Tekrardan düşününce bazı şeylerin o kadar da korkutucu olmadığını göreceksinizdir.

SAT Stresiyle Başa Çıkmak: Kural 3

Sınav stresiyle başa çıkmak adına üçüncü olarak olumlu olabilecekleri not edin. Hep genelde kaygılarımızla “Ya olmazsa?” üzerine düşünüyoruz. Peki ya olursa? Sınavda başarılı olursanız sizi nelerin beklediğini not edin. Hatta bir gün uyanın ve başarmışsınız gibi davranın. İstediğiniz üniversiteyi kazanmış gibi davranarak hareket edin. O günü öylece geçirin. Kendinizi bu şekilde ödüllendirerek stresten arındırın.

SAT Sınav Stresiyle Başa Çıkmak: Kural 4

Şimdi her iki başarı ve başarısızlık durumuna da bakmak sınav stresiyle başa çıkmak için 4. Kuraldır. Gerçekler gözünüzün önünde iki ihtimal de başınıza gelebilir. Ancak başarılı olma ihtimalini çalışarak destekleyebilir ve olasılığını arttırabilirsiniz. Bunu kendinize hatırlatın. Çalıştıkça stresinizin azalması gerekir. Elinizden geleni yaptığınızı ve başarıya yakın olduğunuzu çalıştıkça kendinize hatırlatın.

Stresle Başak Çıkmak İçin Kural 5

Başarısız olacağınıza dair yazdıklarınıza sınav stresiyle başa çıkmak için cevaplar yazın. Sanki olumsuz konuşan arkadaşınıza tavsiye verirmişçesine sandığı kadar kötü olmayacağını bir sınavın her şey için belirleyici olmayacağı gibi cevaplar yazın. Kendi zihninizle bu yollarla savaşmak işlevsel olacaktır. SAT’la ilgili kendi kendinizi olumlu düşünceyi düşünmeye yöneltmek ve aşılamak olacaktır. Bu da stresinizin azalmasını sağlayacaktır.

SAT Sınav Stresiyle Başa Çıkmak: Kural 6

Başarılı olacağınız kısma yönelik hayaller kurmak sınav stresiyle başa çıkmak için 6. kuralımız. Başardığınız anı gözünüzde canlandırmak ve başardığınızı düşünmek SAT sınavına karşı stresinizi azaltacaktır. Bu aktivite, kendinizi başarmış hayal etmek kendinize inancınızı arttıracaktır. Dolayısıyla inancınız arttıkça sınava karşı kaygılarınız da azalmalar gözlemleyebilirsiniz.

Sat sınav stresiyle başa çıkmak konusunda destek almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için ihtiyaç duyulan sınavlar hakkında bilgi edinmek için aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalını takip edebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz. 

Read More

Sınav kaygısı bireyler üzerinde fiziksel ve/veya psikolojik etkiler yaratabilir. Kaygı nedeniyle bildiğini unutma, odaklanma sorunu gibi problemler ortaya çıkar. Bu da sınav başarısının düşmesine neden olabilir. Sınava hazır hissetmemek, aile ve çevre baskısı, başarısız olma düşüncesi ya da mükemmeliyetçi tutum sınav kaygısını ortaya çıkarabilir ya da hali hazırda var olan kaygının artmasına sebep olabilir. Peki; sınav kaygısıyla mücadele etmek için neler yapılabilir?

Sınav Kaygısı İle Mücadele Etmek İçin Neler Yapılabilir?

Sınav kaygısını azaltmak ve kontrol altında tutmak için dikkat edilebilecek pek çok nokta var. Bu konuda neler yapılabilir, sınav kaygısı ile nasıl başa çıkılabilir? Gelin birlikte göz atalım…

  • Sınava yeterince hazır hissetmemek kaygının artmasına sebep olabiliyor. Bu yüzden sınav hazırlığınızı son ana bırakmayın. Kendinize eksiklerinizi tamamlamak ve hazırlık yapmak için yeterince süre tanıdığına emin olun.
  • Mutlaka bir çalışma programı hazırlayın. Bir takvime bağlı kalmak başarı oranınızı arttıracak ve kaygınızı kontrol altında tutmanıza yardımcı olacaktır.
  • Yalnızca çalışma programınızı değil molalarınızı da planlayın. Uzun aralar vermenin dikkatinizi kaybetmenize ve odaklanma problemi yaşamanıza neden olabileceğini unutmayın.
  • Yeterli ve dengeli beslenin. Zararlı gıdalardan kaçının. Protein ve vitamin yönünden zengin gıdaları tercih edin. Et, sebze, meyve gibi gıdaları sıkça tüketmeye özen gösterin. Su içmeyi ihmal etmeyin. Tüm bunlar sınav kaygısını azaltmak noktasında yardımcı olacaktır.
  • Yetişkinler günde 7-8 saatlik uykuya ihtiyaç duyar. Düzenli ve yeterli miktarda uyku fiziksek sağlık için son derece önemlidir. Sınav öncesinde belli bir uyku düzeni oturtmak hem sağlığınızı korumanıza hem de sınav kaygısıyla mücadele etmenize yardımcı olur.

  • Egzersiz yapın. Hem bedeninizi zinde tutacak egzersizler yapın. Hem de stresle mücadele için nefes egzersizlerine başvurun. Düzenli yapılan nefes egzersizleri zihninizi ve bedeninizi rahatlamanıza yardımcı olur.
  • Olumsuz düşüncelere kapılmayın. Olumsuz düşünceler sınav kaygısının artmasına sebep olur.
  • Kendinizi kimseyle kıyaslamayın. Her bireyin öğrenme biçimi, öğrenme hızı, yetenekleri ve ilgi alanları farklıdır. Bir başkasının başarısının ya da başarısızlığının motivasyonunuzu düşürmesine izin vermeyin. Yalnızca kendi başarınızı bir üst seviyeye taşımaya çalışın.
  • Başarınızın ve mutluluğunuzun sırrının yalnızca sınavlar olduğu düşüncesine kapılmayın. Sayısal değerler her zaman gerçek başarınız ve potansiyeliniz hakkında doğru ipuçlarını içermeyebilir. Kendinize inanmaktan vazgeçmeyin.
  • Geleceğe dair karamsar düşüncelere odaklanmayın. Bu durum psikolojinizi olumsuz etkiler ve kaygınızın artmasına sebep olur. Her zaman önünüzde bir seçenek ve başarmak için bir yol olacağına inanın.
  • Zaman zaman ilgi alanlarınıza yönelmeyi ihmal etmeyin. Sınav düşüncesini bir kenara bırakıp zihninizi hoşunuza giden aktivitelerle meşgul etmek kaygı kontrolünü kolaylaştıracaktır.

Sınav kaygısı ile baş etme yöntemleri ile ilgili daha detaylı bilgi almak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız varsa ya da desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Eğitim ve psikoloji ile ilgili daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Sınav kaygısı belirtileri fizyolojik ya da psikolojik olarak görülebilir. Bireyler stres altındayken kaygı hissedeler. Aslında bu son derece doğal bir durumdur. Öğrenciler için sınavlar hayatlarının önemli bir parçasını oluşturur ve çoğu zaman kaygı hissetmelerine sebep olur. Kaygı belirli bir düzeyin üstüne çıkmadığı sürece vücudu olumlu etkileyebilir ancak kaygı düzeyinin yüksek oluşu ve kontrol altında tutulamaması bazı problemlere neden olur. Sınav kaygısı, odaklanma sorunu, bildiğini unutma gibi sorunların yanı sıra fiziksel problemlere varan ciddi bir tabloya dönüşebilir. Peki; sınav kaygısı belirtileri nelerdir?

Sınav Öncesinde Ya Da Sınav Sırasında Görülen Belirtiler

Sınav kaygısı, sınav öncesinde ya da sınav sırasında bazı belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz;

  • Telaş, unutkanlık, organize olmada zorluk yaşama
  • Odaklanma sorunu
  • Sindirim sistemi problemleri (mide bulantısı, ishal, kabızlık)
  • Ağız Kuruluğu
  • Kalp çarpıntısı, hızlı soluk alıp verme
  • Normalden fazla terleme ya da üşüme
  • Baş ağrısı
  • Yeme bozuklukları (iştahsızlık ya da aşırı yeme)
  • Uyku düzeninin bozulması
  • Yorgunluk
  • Uzaklaşma Arzusu
  • Gerginlik ya da Çabuk Öfkelenme

Tüm bu belirtiler sınav kaygısı belirtileri olarak karşımıza çıkar. Önemli sınavlardan önce ya da sınav esnasında bu belirtilerden bir ya da birkaçını gösteriyorsanız sınav kaygısı yaşıyorsunuz demektir. Peki sınav kaygısı neden ortaya çıkar?

Neden Sınav Kaygısı Yaşarız?

Sınav kaygısı öğrencilerin sıkça yaşadığı bir problem olarak karşımıza çıkar. Peki; hangi düşünce ya da durumlar sınav kaygısını tetikler? Öğrenciler sınava yeterince hazır olmadıklarını düşündüklerinde kaygı hissetmeye başlarlar. Zamanları daraldıkça kaygı miktarı da artar. Özellikle ebeveynleri tarafından sürekli olarak başkalarıyla kıyaslanmaları kaygının ortaya çıkmasının önemli sebeplerinden biridir. Başarısız olmaktan korkan öğrenci kaygıya kapılır. Mükemmeliyetçi bir yaklaşıma sahip olmak da kaygıyı tetikleyebilen nedenler arasındadır. Mükemmele ulaşma isteği ve beraberinde getirdiği yetersizlik hissi kaygının ortaya çıkmasına ya da kaygı düzeyinin artmasına neden olabilir.

Sınav Kaygısının Kontrol Edilememesi Ne Gibi Sonuçlara Yol Açar

Sınav kaygısı kontrol edilemeyecek düzeyde olduğunda bilgilerin aktarılması mümkün olmaz. Dikkat eksikliği ve odaklanma problemi ortaya çıkar. Zihinsel beceriler zayıflayacağı için okuduğunu anlama ve/veya hatırlama zorlaşır, unutkanlık problemi ortaya çıkar. Kaygı seviyesinin üst düzeyde olması sınav öncesi ya da sınav esnasında fiziksel sorunların yaşanmasına neden olur.

Sınav Kaygısı ile Baş Etme Yöntemleri Nelerdir?

Peki; sınav kaygısı ile baş etme yöntemleri nelerdir? Bu konuda neler yapabiliriz? Her şeyden önce mutlaka bir çalışma programı hazırlanmalı ve programa uyulmalıdır. Çalışmayı son ana bırakmak kaygının artmasına neden olacaktır. Çalışmaya vaktinde başlamak eksiklerin giderilmesi için yeterli zamanı sağlar ve kaygı hissinin azalmasına yardımcı olur. Çalışmanın son ana bırakılması kafa karışıklığına ve telaşa sebep olacaktır.

Sınav öncesinde yeteri kadar uyumak ve dinlenmek dikkat eksikliği sorununu ortadan kaldırmanıza yardımcı olur. Sınav saatinden önce kendinize birkaç saat izin vermek ve sınav dışı konulara odaklanmak kafa karışıklığını önler ve rahatlamanızı sağlar.

Unutmayın ki; kendinizi başkalarıyla kıyaslamak size bir şey kazandırmaz. Bu ve benzeri düşüncelerden uzak durmak, başarıya odaklanmak ve kendinize inanmak ise motivasyonunuzu arttırır.

Sınav öncesinde omuz egzersizleri ya da nefes egzersizleri gibi küçük dokunuşlarla vücudunuzu rahatlatabilirsiniz. Burundan nefes alıp aldığınız nefesi ağızdan yavaşça vererek vücudunuzu ve zihninizi gevşetmeyi deneyebilirsiniz. Ya da sınavdan bir süre önce meditasyon tekniklerine başvurabilir düzenli meditasyon ile kendinizi rahatlatmayı deneyebilirsiniz.

Sınav kaygısı belirtileri ve sınav kaygısı ile baş etme yöntemleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız varsa ya da desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Eğitim ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

SAT Stres ile mücadele etmek için hangi yöntemleri kullanabiliriz? SAT sınav stresi, sınav başarımızı nasıl etkiliyor? SAT’de başarılı olmak için stresimizi kontrol altında tutmamız gerektiğini zaten hepimiz biliyoruz. Ancak stres kontrolü her zaman sanıldığı kadar kolay olmayabiliyor. Çoğu öğrenci ya da öğrenci adayı bilgileri yeterli olmasına rağmen stres nedeniyle sınavlarda yeterli başarı sağlayamıyor. Stres öğrencilerin hem bildiklerini unutmasına hem zaman yönetimi anlamında kontrolünü kaybetmesine hem de odaklanma sorunu ile karşı karşıya kalmasına sebep olabiliyor. Bu konunun çözümü için kullanılabilecek etkili yöntemler elbette var. Peki; SAT stres ile mücadelede etkili yöntemler neler? Gelin birlikte göz atalım…

SAT Stres İle Mücadele: Başarının Yolu SAT Sınavından Geçiyor

Bildiğiniz gibi SAT sınavı yurt dışında eğitim almak isteyen öğrencilerin alması gereken bir sınav. Dünyanın en iyi üniversiteleri tarafından öğrenci kabul sürecinde SAT sınav skoru dikkate alınıyor. Yüksek bir SAT sınav skoru ile öğrenciler rakiplerinin bir hatta birkaç adım önüne geçmeyi ve istedikleri üniversite ve bölümlere girmeyi başarabiliyorlar. Öğrenciler için başarının yolunun SAT’den geçmesi elbette ekstra bir stres unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Hiç şüphesiz SAT kritik öneme sahip bir sınav… Peki SAT’de başarıya giden yolda stresi azaltma noktasında neler yapabiliriz?

İngilizce Konuşmaya ve İngilizce Düşünmeye Kendinizi Alıştırın

Bildiğiniz gibi SAT sınavı İngilizce uygulanıyor. Aslında bu durumun da öğrenciler için stresi arttırdığını söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalara göre; ana dilimizin dışında bir dili kullanırken beynimizin farklı bir alanı devreye giriyor. SAT stres ile mücadelenin anahtarlarından biri aslında tam da bu. İngilizceyi özellikle sınava hazırlık sürecinde sıkça kullanmamız gerekiyor. Günlük hayatta İngilizce kullanımının arttırılmasının ve bunun bir alışkanlık halini almasının stresle mücadelede etkili bir yöntem olduğu biliniyor. İngilizcenin sıklıkla kullanılması İngilizce bilgisinin gelişmesine, daha hızlı düşünmeye ve dili kullanırken daha rahat hissetmeye yardımcı oluyor. SAT sınavı söz konusu olduğunda da İngilizceye dair kaygılar böylelikle ortadan kalkmış oluyor.

SAT Stres İle Mücadele: SAT Sınav Formatına Hakim Olun

Sınav formatına ve soru tiplerine hakim olmak stresi azaltmada etkili yöntemlerden biridir. Ne ile karşılaşacağınızı bilmek ve karşılaşacağınız şeye hazırlıklı olmak stres seviyenizin düşmesine yardımcı olur. Bu noktada; eğer sınav formatını, sınav konularını ve soru tiplerini yeterince araştırdıysanız ve hazırlıklarınızı buna göre yaptıysanız stres kontrolü çok daha kolay bir hal alacaktır.

Başarısız Olma İhtimaline Odaklanmayın

Pek çok öğrenci sınavda başarısız olacağı düşüncesine kapılıyor ve bu durum SAT sınav stresi açısından olumsuz bir duruma neden oluyor. Elbette her sınavda olduğu gibi SAT sınavı için de başarısız olma ihtimaliniz var. Bazen elde olmayan sebepler başarısızlığı beraberinde getirebiliyor. Ancak sizin yapmanız gereken sınav hakkında yeterince bilgi sahibi olmak, eksiklerinizi tamamlamak, bolca pratik yapmak yani kısacası sınava elinizden gelen en iyi şekilde hazırlanmak… Unutmayın ki; başarısız olma düşüncesi çoğu zaman başarısız olma ihtimalini güçlendirebilir. Bunun için olumlu düşünmekten vazgeçmemeli ve kendinize güvenmelisiniz.

Fiziksel Sağlığınızı Koruyun

Sınav öncesinde fiziksel sağlığınızı korumanız başarınızı olumlu anlamda etkileyecek ve stresinizi kontrol altında tutmanıza yardımcı olacaktır. Sınavdan önceki 3 haftalık süreçte beslenmenize ve uyku düzeninize dikkat etmeye gayret edin. Uyku ve beslenmenin hem beyninizin daha sağlıklı çalışması hem de stresinizi belli bir seviyede tutabilmeniz noktasında kritik bir öneme sahip olduğunu unutmayın.

SAT stres ile mücadele hakkında daha fazla içeriğe ulaşmak ve SAT sınavı hakkında merak ettikleriniz için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız varsa ya da desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Eğitim ve psikoloji ile ilgili daha fazla içerik için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Çoklu zeka kuramı zekanın çok yönlü olduğu fikrini ortaya atmaktadır. Einstein’ın da dediği gibi “Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir.”. Bu nedenle yeteneklerinizi bilmek ve kendinizi tanımak başarı ve mutluluğun anahtarıdır. Hem yetenekler analiz edilmeli hem de o yeteneği geliştirme yolunda bazı stratejik adımlar atılmalıdır. Peki bunu nasıl başarabiliriz? Hangi alanlara yeteneğimizin olduğunu nereden anlayabiliriz? O alanları nasıl güçlendirebiliriz?

Kuramın Alt Başlıkları

Çoklu zeka kuramı zekayı altı farklı alt başlığa bölmektedir. Müzikal zeka dediğimiz müziği algılama ve üretme konusundaki zeka, notaların çıkardığı sesleri tanıyabilme kabiliyeti gibi içerikleri barındırır. Bedensel-kinestetik zekanın belirtileri dans etmekte başarılı olmak, çeşitli spor dallarında yetkinliğe sahip olmak gibi bedenle yapılan hareketlere yatkınlık göstermektir. Sosyal zeka insan ilişkilerinde başarılı olmak, ikna kabiliyetinin yüksek olmasını barındırır. Dil becerisi yazmak ve konuşmak konusunda yatkınlık gösterenlerde yüksek olan bir zeka biçimidir. Mantıksal-matematiksel zeka sayılar ve sembollerle yapılan işlemler, matematik becerisi, bilgisayar ve kodlama gibi alanlarda başarılı olmayı sağlar. Doğa zekası doğadaki canlı cansız varlıkları ayırt edebilme ve öğrenmeyi beraberinde getirir. Son olarak da içsek zeka kendi duygularından başlayarak başkalarının duygularını anlayabilme kapasitesi yüksek olanlarda mevcut bir zeka türüdür.

Çoklu Zeka Kuramı: Ben Kimim?

Çoklu zeka kuramı doğrultusunda kendinizi tanıyabilirsiniz. Siz hangi alanlarda yeteneklisiniz ve geleceğin teknolojisine, gelişmelerine göre nasıl bir yol çizmelisiniz. Bu doğrultuda dört farklı özelliğiniz önem taşır. Birincisi kabiliyetiniz: Kabiliyet doğuştan gelen mirasımızla alakalıdır. Genetik olarak bir beceriye yatkınlığınız olabilir. Genelde anne ve babanızdan gelen özelliklerdir bunlar. Örneğin anne ve babanız sporcuysa onlardan aldığınız genetik miras doğrultusunda sizin de bedensel-kinestetik zekanızın kuvvetli olma olasılığı yüksektir. İkincisi eğitiminiz: Aldığınız eğitim sizi kabiliyetinizde başarılı olmanızı sağlayacaktır. Vücudunuz spor yapmaya yatkın olabilir ancak spor pratiği yapmadan yine başarılı olamazsınız. Bu alanda eğitim almanız gerekir.

Çoklu zeka kuramı doğrultusunda üçüncü özelliğimiz becerilerimizdir. Becerileriniz zamanı iyi yönetmek ve iletişim gibi günlük hayat becerileridir. Hangi beceriler sizin kuvvetli yanınız? Zamanı mı iyi yönetiyorsunuz yoksa iletişimde mi iyisiniz. Beceriler sonradan geliştirilebilmektedir. Kabiliyetinizden yola çıkarak hangi becerilere ihtiyacınız olduğunu belirleyerek o alanda kendinizi geliştirebilirsiniz. Sonuncusu da ilgi alanınız. Örneğin çizim yapmayı seviyorsunuz ve bu alanda kabiliyetiniz var. Ancak medyayla mı ilgilenmekten hoşlanıyorsunuz yoksa somut çizimlerden mi? Bu seçimi yapmak da sizin tercihinize ve size keyif veren unsurlara kalmıştır. Keyif almakta izleyeceğimiz yolda değerlidir.

Read More

Bağlanma sorunu ve otizm arasında bir bağlantının olduğuna dair birçok farklı bilimsel araştırma sonucu bulunmaktadır. Eskiden otizm spektrum sendromu belirtisi gösteren çocuklar için ebeveynlerin (özellikle annenin) tutumu sorumlu tutulurdu. Bunun nedeni çocuklarda bağlanmanın bakım verenle başlamasıdır. Bakım verenin tavırları sosyal ilişkiler üzerinde büyük belirleyicidir. Ancak söz konusu otizm spektrum bozukluk olduğunda bunun biyolojik bir rahatsızlık olduğunu gözden kaçırmamamız gerekir. Çocuk yalnızca annenin tutumundan dolayı otizm spektrum sendromu belirtileri göstermez. Ancak belirtilerin yoğunluğu konusunda annenin tutumu belirleyicidir diyebiliriz.

Bağlanma ve Otizm Arasındaki İlişki

Otizm ve bağlanma sorunu çeşitli benzerlikler göstermektedir. Bazı ortak davranış biçimleri güvensiz bağlanma olarak adlandırılan bağlanma stiliyle ortaklık göstermektedir. Atipik oyun, az sıklıkta iletişim kurma, duygu düzenleme sorunu gibi belirtiler hem bağlanma sorunlarında hem de otizm durumunda gözlemlenmektedir. Bağlanma sorunlarının nedeni annenin tutumu da olabilir. İhmalkar ebeveyn tutumu bağlanma sorunları için tetikleyici olarak algılanmaktadır. Ancak eğer çocukta otizm spektrumla ilgili diğer belirtiler mevcutsa ebeveyn ilgili tutumlarda bulunsa da bu gibi problemler görülebilir. Yalnızca otizm spektrum sendromu gözlemlenen çocuğa ebeveynin ilgisi destekleyici olacaktır. Otizm spektrumun yoğunluğunda azalmalar sağlayabilmektedir.

Bağlanma Sorunu ve Otizm: Bağlanma, Anne Baba Tutumu ve Otizm

Bağlanma sorunu ve otizm arasındaki bağıntıda anne babanın tutumunun değişiklikler yaratabileceğinden söz ettik. Bakım verenin özellikle 0-3 yaş döneminde çocuğa yaklaşımları çok önemlidir. Otizm spektrum sendromu sosyalleşme alanında sorun yaşanması temeline sahiptir. Bu sendromu gösteren bireyler sosyal iletişimde zorluk çeker ve tekil etkinlikler yapmayı tercih ederler. Anne babanın bağlanma döneminde çocukla konuşması ve göz teması kurması sosyal ilişki becerilerini geliştiren bir şeydir. Eğer çocuk genetik olarak otizm spektrum sendromunun izlerini taşıyorsa sosyal iletişime bir tık daha dikkat edilmeli diyebiliriz. Bu durumda çocukla iletişim kurarken telefona bakmak, çocuğu oyalamak adına sürekli televizyonu aracı olarak kullanmak sendrom için tetikleyici olabilir.

Bağlanma sorunu erken yaşta tespit edilirse otizm spektrum sendromu da erken yaşta tespit edilebilir. Yukarıda bahsettiğimiz atipik oyun, az iletişim kurma, duygu düzenlemede sorunlar bebeklik döneminde fark ediliyorsa otizm spektrum sendromunun bir belirtisi olabilir. Bağlanma stilleriyle alakalı yapılan uygulamalarda anne babanın odadan çıktığında çocuğun verdiği tepkiler göz önünde bulundurulur. Eğer bebeğiniz siz odadan gittiğinizde ağlama krizleri geçiriyor ve döndüğünüzde size sert davranıyor kızgınlık belirtileri gösteriyorsa bağlanma problemleri olabilir.  Hiç tepki göstermiyorsa da bu bir problemdir. Belli bir oranda bağlanma gerçekleşmeli ve size güvendiği için siz çıktıktan bir süre sonra rahatsızlık duyması gerekmektedir. Bu güvenli bağlanmanın göstergesidir. Ancak otizm spektrum sendromu belirtilerine sahip çocuklar hiç tepki göstermeme eğilimi göstereceklerdir.

Read More

Duygusal anlamda denge sağlayabilmek hayat kalitemiz için kritik derecede önemlidir. Hayatın stabil olmadığını çeşitlik değişkenlerle dolu olduğunu ve bu değişkenlerin duygularımızda dalgalanmalar yarattığını biliyor ve kabul ediyor olmalıyız. İş düzenini, uyku saatini ve özel hayatını belirli bir düzene göre yaşayan bir bireyin bile ani olaylar sonucunda düzenini değiştirmesi gerekebilir. Yakınlarından birinin sağlığı, kendi sağlığı, ani bir ölüm haberi, şirketindeki değişiklikler kişinin hayatındaki düzeni bir anda değiştirebilir. Hayat planlanmayan sürprizlerle doludur. Duygusal anlamda denge sağlama kabiliyeti yüksek olanlar hayatın bu sürpriz dalgalanmalarının arasında sörf yapabilenlerdir.

Olumsuz olarak tanımladığımız durumları ortadan kaldırmak mümkün değildir fakat duygusal denge  sağlayabilmek mümkündür. Kriz anlarına nasıl tepkiler verdiğimiz kriz yönetimini sağlayabilme kapasitemiz genel iyi oluş halimizi etkiler. Mindfulness üzerine derin araştırmalar yapan bir psikiyatrist ve psikobiyoloji profesörü olan Vincente Simon duygusal anlamda denge üzerine çalışmalar yapmaktadır. Simon özellikle şok anında verilen hangi tepkilerin olumsuz olayı daha kolay sindirmemizde faydalı olduğu üzerine araştırmalar yapmıştır. Araştırmalarının sonucunda birkaç adımın takip edilmesiyle kriz anlarında duygusal dengenin sağlanmasının kolaylaştığını bulmuştur.

Adım Adım Duygusal Anlamda Denge

1.     Dur ve Nefes Alarak Rahat

İlk kez kötü ya da şok edici beklenmedik bir haberle karşılaştığınız an duygusal denge için durun. Yıllardır otomatik pilotta çalışmaya alışmış bir zihnin ilk anda durması zor gelebilir. Olayla ilk yüz yüze gelindiği anda duyguların yoğunluğuna kapılarak düşünmeden hareket edilir. Bu nedenle duraklamak ani ve kontrolsüz tepkiler vermemek adına önemlidir. Kendinizi huzurlu ve rahat hissettiğiniz bir yere giderek sakinleştirmeye çalışın. Duygusal dengenizi sağlamak adına nefes alıp vererek nefesinize odaklanın. Şok anında vücudumuz biyolojik tepkiler vermektedir. Kalp atışlarımız artar ve nefes alış verişlerimiz düzensizleşir. Bu nedenle kendinizi huzurlu ve rahat hissettiğiniz bir yere giderek sakinleştirmeye çalışın. Duygusal dengenizi sağlamak adına nefes alıp vererek nefesinize odaklanın.

2.     Duygularının Farkında Ol, Kabul Et ve Kendine Nazik Ol

Duygusal anlamda denge için duyguların farkında olup onları oldukları gibi kabul edebilmek  en elzem adımdır. Duygularınızı fark etmenin içerisinde onları isimlendirmek de vardır. Kızgın mısınız? Öfkeli mi? Üzgün mü? Yoksa birilerini mi kıskanıyorsunuz? Duygulara odaklanarak “Şu an ben ne hissediyorum?” diye kendinize sormanız elzemdir. Sadece bu duyguları tanımlamak değil kabul edebilmek de gerekir. Kabul etmelidir ki zor, yorucu ve kötü hissettiren duyguları olduğu gibi kabul etmek oldukça zordur. Çoğunlukla bu tarz duyguları yok sayma eğilimi gösteririz. Halbuki o duyguyu o an yaşayıp arınmadığımızda birikiyor ve ilerde bizi daha fazla etkileyebiliyor. O anda yaşadığınız deneyime saygı gösterip kendinizi yargılamadan ve suçlamadan duygularınızı yaşamaya izin verin. Kendinize nazik olun. Hala bazı şeyler size zor geliyorsa bu aşamadan sonra sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmek işleri kolaylaştıracaktır.

3.     Duygusal Anlamda Denge ve Dengesizlik: Duyguları Uğurla ve Aksiyon Almayı Gözden Geçir

Artık duygularınızı uğurlamaya hazırsınız. Diğer iki adımla duygusal anlamda denge sürecinde büyük bir adımı tamamladınız. Duygularınızın yavaşça azalmaya başladığını fark edeceksinizdir. Şimdi de bu huzur verici hisse odaklanarak duygularınızı uğurlayarak rahatlamanın verdiği hislerin tadını çıkarın.  Duygusal kargaşanız bittiğine göre yaşadığınız kriz anını tekrar gözden geçirmenin tam zamanı gelmiş demektir. Eğer durumla ilgili elinizde olan bir şeyler varsa nasıl aksiyon alabileceğiniz üzerinde düşünün. İhtimalleri gözden geçirin. Özetle anda kalmak, andaki deneyimleri yerinde ve tam zamanında yaşamak duygusal anlamda denge kurmayı sağlayacaktır.

 

Read More