Uzamsal akıl yürütme birçok konuda önemli bir etken olmasına rağmen dikkatten kaçmaya devam ediyor. Bu nedenle uzamsal akıl yürütme hakkında bilgi vermeyi önemli buluyoruz. Bu yazıda uzamsal akıl yürütmenin ne olduğu hakkında bilgi vermenin yanı sıra çocukların uzamsal akıl yürütmenin önemine de değineceğiz.

En genel tanımıyla uzamsal akıl yürütme bir şekli zihnimizde canlandırırken yaptığımız şeydir. Örneğin mimarlar ve mühendisler bir bina tasarlamaya başlarında uzamsal akıl yürütme ile işe başlarlar. Kimyagerler bir molekülü üç boyutlu olarak düşünürken uzamsal akıl yürütür. Diğer taraftan hepimiz farklı bir görsel bakış açısı geliştirirken aynı şekilde akıl yürütürüz.

Uzamsal akıl yürütme testleri arasında çok bilinenler iki şeklin aynı olup olmadığını sormak ya da bloklar yardımıyla belli bir şekli yeniden yaratmak sayılabilir. Aslında uzamsal akıl yürütmenin ne olduğu sorusunu yanıtlarken, neden önemli olduğu da ortaya çıkmış oluyor. Bu konudaki becerilerimizin; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda başarılı olma olasılığımızı öngörebildiğine dair bilimsel araştırmalar bulunuyor.

uzamsal akıl yürütme testiSayı duyusu ve uzamsal düşüncenin gelişimi birbiriyle yakın bir ilişki içinde. Uzamsal ilişkileri görselleştirmede başarılı olan çocuklar, ilk okulda daha güçlü aritmetik becerisine sahip. Sadece STEM alanlarında değil, erken uzamsal beceriler küçük çocukların okuma becerisiyle ilgili de ipuçları veriyor.

Çocukların uzamsal becerileri geliştirilebilir mi?

Uzamsal zekanın, genellikle biyolojik olarak belirlenmiş olduğu düşünülür. Ancak görünen o ki, bu düşünce yalnızca gözlemlenen cinsiyet farklarına dayanıyor. Diğer taraftan bu farkların temelde, oyunlardan okul sıralarına kadar çocuklara verilen eğitimle bağlantılı olduğu çoktan ortaya çıktı. Yapılan pek çok çalışma bunu destekliyor.

uzamsal akıl yürütme1

Örnek vermek gerekirse 2008 yılında Rebecca Wright ve arkadaşlarının yürüttüğü çalışma kapsamında Harvard’da 38 gönüllü ile bir araya gelindi. Başlangıçta yapılan testlerin sonucunda uzamsal düşünce konusunda cinsiyete dayalı farklar görüldü. Ancak bu çalışmayı farklı kılan bu sonucu nihai sonuç olarak görmektense bir adım ileri götürmek oldu.

Katılımcılar 21 günlük bir eğitimin ardından tekrar uzamsal becerilerinin ölçüldüğü bir teste tabi tutuldu. Sonuç olarak, cinsiyete dayalı fark ortadan kalkmıştı. Bu sonuçlar, iki konuda sevindirici. Birincisi, yakın zamana kadar kız çocuklarının başarılı olamayacağı önyargısıyla uzaklaştırıldığı STEM alanlarında başarılı olmanın biyolojik olarak cinsiyetle ilişkili olmadığı anlaşılmış oldu. Diğer taraftansa, cinsiyet önemli olmaksızın uzamsal becerilerin 21 gün gibi kısa süreli bir eğitimin ardından bile geliştirilebileceği ortaya çıktı.

Read More

Anne ve babalar için çocuklarının yalan söylemeye başladığını fark etmek çok korkutucu olabilir. Diğer taraftan bu yalanları örtmekteki başarısızlıkları eğlenceli de gelebilir. Ancak bu yazıda biraz daha farklı bir konudan bahsedeceğiz. Çocuğunuzun yalan söylemesi bilişsel gelişimiyle ilgili ne söylüyor? Bu yazıda yalan söylemeyi içinde durduğu negatif çerçeveden alıp, bilişsel gelişimde çok önemli bir yapı taşının oluştuğunun bir ifadesi olarak olumlu bir yere koyacağız.

Çocukların yalan söylemeye başlaması, diğer insanların kendilerinkinden farklı düşünce ve inanışları olduğunu anladıklarını gösterir. Çocuğunuz artık inanışların gerçekleri yansıtmadığını, bunun yerine deneyimlere dayandığını artık biliyor. Soğuk su içmemesini istediğiniz çocuğunuz, siz orada değilken soğuk su içip size içtiği suyun soğuk olmadığını söyleyebilir. Çünkü görmediğiniz için suyun onun sözlerini gerçek olarak varsayacağınızı düşünür.

İnsanların zihninin nasıl çalıştığı konusundaki bu sofistike ve karmaşık bilgi uzun bir gelişimsel sürecin bir sonucudur. 4 yaşından önce herkesin zihninde aynı şeyler olduğunu düşünen çocuklar, suyun soğuk mu yoksa sıcak mı olduğunu görmeseniz de bildiğinizi düşüneceği için sizi aldatmaya girişmezler. Çünkü onların aklı gördüklerinin ve gerçekte olanların alternatiflerini düşünmek için henüz yeterince gelişmemiştir.

Saklambaç oynayan çocukları ele alalım. Belli bir yaşın altındaki çocuklar vücutlarının sadece bir kısmını gizleyerek saklandığını düşünürken daha büyük çocuklar saklanmacakları yeri özenle seçerler. Çünkü, küçükler kendileri görmediğinde kendisinin de görülmediğini sanırken büyükler orada değilmiş gibi yapabileceklerin yerlerin farkındadırlar.

İnançların öznelliğinin keşfi

Araştırmalara göre çocuklar inançların öznel olduğunu keşfettikten sonra kazanma stratejileri oluşturmakta da daha başarılı oluyor. Bir oyunu kazanmanın yollarını ve kazanmalarının önünde nasıl engeller olduğunu fark edebiliyorlar. Bunun yanı sıra rakiplerini yanıltacak adımlar atabiliyorlar. Diğer taraftan öznelliği henüz keşfetmemiş çocuklar aynı oyunu her gün de oynasalar sürekli kaybedebiliyor.

Elbette yalan söylemenin bilişsel gelişimle bağlantısı, çocukları yalana teşvik etmek gerektiği anlamına gelmiyor. Bu durum yalnızca çocuğun gelişimine dair bir mesaj verdiği için önemli. Yalan söylemeye başlayan çocuğunuza etkili iletişim için doğru söylemenin önemini, iyi ilişkiler geliştirmede yalan söylemenin olumsuz etki yaratacağını öğretmek gerekiyor. Başkalarının farklı şekilde düşünebileceği bilgisini daha çok empati kurmak için kullanması yönünde teşvik etmek büyük önem taşıyor.

Read More

Yapılan araştırmalar anaokulu çağındaki çocukların %98’inin dahiyane seviyede yaratıcı olduğunu söylüyor. Küçük birer çocukken hepimiz inanılmaz yaratıcı olsak da zaman içinde, büyüdükçe ve farklı sebeplerle bakış açımız daraldıkça yaratıcılık becerimiz de elimizden alınıyor. Bunu da yine bir araştırmaya dayanarak söylüyoruz. Bu yaratıcı çocuklar 25 yaşına geldiğinde yapılan araştırmalara göre bu kez yalnızca %3 oranında dahiyane yaratılık ile karşı karşıya kalıyoruz.

Yaratıcılık sadece sanatçılar için değil, iş dünyasında ve sosyal yaşamında başarılı olmak isteyen herkes için gereklidir. Peki, sahip olduğumuz yaratıcı zihni korumak için ne yapabiliriz?

Farklı bakış açılarını öğrenmek

Sürekli okumak, diğerlerini dinlemek veya bazen sadece tahmin etmek yoluyla farklı bakış açılarını öğrenmeye çalışın. Diğerlerinin aklından neler geçtiğini düşünün. Bunu pratik edebilmek için verilebilecek en güzel alıştırmalardan biri de aklınızdaki düşüncenin tam tersini düşünmek olacak. Farklı alanlarda bilgi edinmek de bakış açınızı gemişletmenize yardımcı olur.

Resim ve çeşitli görseller incelemek

Görseller bazen binlerce kelimenin yerini tutabilir. Özellikle belli bir konuda yaratıcı fikirlere ihtiyacınız varsa bu konuya dair anahtar kelimeler belirleyerek internette arama yapabilirsiniz. Bunun dışında düzenli olarak resim incelemek yaratıcı bir zihne sahip olmanızı sağlar. Farklı bağlantılar kurmanıza yardımcı olacak görseller, dahiyane bir fikrin ilham kaynağı olabilir.

Farklı mekanlar, farklı anlamlar

Belli bir proje için ya da genel olarak yaratıcı yönünüzü sürekli canlı tutmak için farklı mekanları, müzeleri, sergileri, kütüphaneleri ziyaret edin. İnternet yaratıcılığı destekleyen çok sayıda fırsat sunsa da zaman zaman bilgisayarınızdan uzaklaşarak farklı çevrelere girmeyi ihmal etmemeniz gerekiyor. Diğer taraftan doğa da yaratıcı zihnin en önemli besleyicilerinden biridir. Bulunduğunuz şehirdeki parklar, doğa yürüşleri, orman gezintileri sayesinde yaratıcılığınızı geliştirebilirsiniz.

Müzik dinleyin

Müzik dinlemenin faydaları saymakla bitmezken bu faydalardan biri de belli müzik tarzlarının yaratıcılığı geliştirmesi. Müzik dinlemek yaptığınız işe odaklanmanıza yardımcı olurken zihninizin sınırlarını ortadan kaldırarak sizi rahatlatır. Çok karmaşık sözlü ve hızlı değişen ritimli müzikler kafa karıştırıcı ve dikkat dağıtıcı olabilir. Bu nedenle sözlerdense müziği ağır basan dingin bir müzik zihninizin algı sürecini hızlandırarak yaratıcı düşünmeyi destekler. Yalnızca klasik müzik değil, elektronik müzik ve hatta oyun müzikleri bile büyük fayda sağlar.

Read More

Matematik eğitiminin ilkokulda hatta daha da ileri yaşlarda tam anlamıyla öğrenildiğine dair genel bir görüş olsa da yapılan çalışmalar bunun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Okul öncesi eğitimde uzamsal akıl yürütme ve geometri eğitimi daha sonraki matematik eğitimi için önemli bir temel oluşturuyor. Bu yaşlarda, çocukların aktivitelerini hafife almaktansa gerçekten uzamsal yani diğer bir kullanımla mekansal ya da uzaysal akıl yürütme becerisini geliştirmeye odaklanan eğitimler, ileriki yaşlarda matematik başarısında direkt bir etkiye sahip.

Yaptıkları bir çalışmanın sonucunu somut olarak görmek, çocukları yeni bir şey keşfetme heyecanıyla daha fazla öğrenmeye motive eder. Bu nedenle ilk uzamsal akıl yürütme çalışmaları için lego blokları ve yapbozlar son derece ideal materyaller ve muhtemelen birçoğunuzun evinde bulunan oyuncaklar.

İpucu: Bir grup lego bloğunu alarak bunlardan istediği bir şey yapmasını isteyerek, süreci daha maceralı bir oyuna dönüştürebilirsiniz.

Matematik sayılardan ibaret değildir

Daha önceden matematiğin yalnızca sayılarla ilgili olduğuna dair yanlış bir bakış açısı yaygındı. Ancak bugün eğitmenler bu tarz oyunların ve aktivitelerin matematik olduğu konusunda hemfikir. Diğer taraftan genellikle uzamsal yerleştirmeyle ilgili kelime dağarcığına sahip olmayan çocukların, başta elleriyle çizerek gösterdiği şekilleri zaman içinde kelimelerle ifade etmesi de aktif bir öğrenme sürecinde olan çocukların artan ilgilerinin bir kanıtı.

uzamsal akıl yürütme

Okul öncesinde başlayan uzamsal akıl yürütme eğitimi, belli bir aşamadan sonra uzamsal ve geometri kavramlarına çizgisi sayısı gibi sayısallık kavramlarını ekleyerek daha kapsamlı bir hale gelebiliyor. Örneğin, öğrencilerin büyüklük kavramını anlamalarına yardımcı olmak için çizgi aralarına bloklar koydukları zaman işin içine sayılar da girmiş oluyor.

Matematik öğrenimi için hazır olmak neden önemli?

4 – 8 yaş arasındaki çocukların, adına direkt matematik denmese de matematiğin temellerine aşina olması daha sonrasında özgüvenle ve heyecanla matematik öğrenmelerine yardımcı oluyor. Daha önceki eğlenceli çalışmalarını hatırlatacak matematik eğitimi, çocukları tedirgin eden ya da korkutan bir sürece değil, daha da detaylandırılmış bir oyuna ya da aktiviteye dönüşür. Bu da öğrenmek için duydukları motivasyonu önemli ölçüde arttırır. Çocuklar matematiksel işlemleri daha kolay algılayarak soruları hızla görselleştirebilirler.

Read More

Bilimsel insanları ve eğitmenler, öğrenmeyi teşvik etmek için izlenmesi gereken yollara uzun zamandır odaklanıyor. Çocukların ders çalışma motivasyonu, onları sürekli teşvik etmedikçe kolayca kaybolur. Bu nedenle, onlara destek olmak ve motive etmek için zaman, çaba ve enerji harcamanız gerekir. Bu süreçte çocukların öncelikle ihtiyacı olan, onlara destek olan ve onların yanında olduğunu her fırsatta gösteren ebeveynlerdir. Çünkü siz, eğitimi önemsemezseniz, büyük olasılıkla onlar da önemsemeyecektir.

Şimdi, gelin çocuklarınızın ders çalışma motivasyonunu arttırmak için faydalı olacak bir kaç yönteme göz atalım.

Öğrenme süreçlerine aktif katılımlarını sağlayın

Çocuklara sadece ne yapmaları gerektiğini söylemek, onlar için öğrenmeyi sıkıcı bir hale getirir. Bu nedenle çocuklarınız için bir çalışma planı yaparken onların da sürece dahil olduğundan emin olun. Hedeflerini, beklentilerini ve kendilerine özgü etkili çalışma yöntemlerini çocuğunuzla birlikte belirleyin. Kendilerini tanımalarını sağlayın. Öğrenme süreçlerinde bir kural koyucu değil, yönlendirici ve kolaylaştırıcı olarak rol alın.

Onlara kafanızdaki soruların cevaplarını empoze etmek yerine, bu sorulara cevap bulmalarına yardımcı olun. Yani, bir yapılacaklar listesi vermek yerine listeyi hazırlamak için doğru soruları sorarak keşfetmenin motive eden etkisinden faydalanın.

Kendi başarılarının tadını çıkarma fırsatı verin

Öğrenciler için kendi başarılarının tadını çıkarmak, yeni başarılar için emek verme konusunda etkili bir motivasyon kaynağıdır. Sizin için değil, kendi arzuları ve hayallerine ulaşmak için başarılı olduklarını fark etmelerini sağlayın. “Ben başardım!” demek çocuklar için özgüven arttırıcı bir rol oynayarak istedikleri zaman neler yapabileceklerini görmelerine yardımcı olur.

ders çalışmak için motivasyon

Diğer öğrencilerle kendilerini kıyaslamalarına sebep olmadan kendileriyle yarışmaya teşvik edin. Sınıfın en iyisi olmak değil, düne göre daha iyi olmak gibi kısa hedefler koymak bu konuda çok faydalı olacak.

Sosyalleşmeye teşvik ederek hayata katılmalarını sağlayın

Ders çalışmanın ve akademik başarının, yüksek not almak için ya da diğerlerinden daha iyi olduklarını kanıtlamak için olduğu gibi bir fikir içinde kaybolmaları motivasyonlarını düşürür. Üstelik böyle zamanlarda öğrenciler, hem derslere daha az ilgi duyar hem de sosyalleşmekten kaçınırlar. Sınıf arkadaşlarını birer arkadaş değil, rakip olarak görebilirler.

Birlikte başarmanın ne kadar keyifli olduğunu keşfetmelerini sağlayın. Diğer taraftan fikirlerini açıkça ifade etmek ve soru sormaktan çekinmemek için onları yönlendirin. Bunu yapmanın en iyi yolu, derslerin sınavlarla değil, hayatla ilgili olduğunu ve diğerlerinin fikirleriyle beslenebileceklerini onlara fark ettirmektir.

Read More

Yeni bir okul dönemine ‘merhaba’ dediğimiz bu günlerde, öğrenciler başarılı olmak için hızla çalışmalara başladı. Okulda potansiyelinizi gerçekleştirebilmek ve hedeflediğiniz akademik başarıya ulaşmak için izleyebileceğiniz bazı stratejiler var. Güçlü yanlarınızı keşfetmek ve belirlediğiniz hedefe ulaşmak için kendinize güvenmeniz, pozitif olmanız ve dirençli olmanız gerekiyor. Gelin akademik başarıya götüren dört adımlık yolu birlikte inceleyelim.

Güçlü yönlerinizi keşfedin

Öğrenciler için güçlü ve zayıf yönleri keşfetmek ya da diğer bir deyişle kendinizi tanımak başarı için atacağınız ilk adım olmalıdır. İlköğretim öğrencilerinden doktora yapan akademisyenlere kadar herkes için kendini tanımak güncel bir ihtiyaçtır. Sürekli değişen çevresel faktörler ve kişisel beklentilerin yanı sıra çeşitlenen ve artan bilgi ve becerileriniz, kendini tanıma sürecinin önemini arttırır. Bunun için stratejik yetenek yönetimi hizmeti veren danışmanlar, becerilerinizi analiz ederek sizi en iyi şekilde yönlendirebiliyor.

Hedeflerinizi belirleyin

Önünüze belli hedefler koymak, aksiyon alma aşamasında büyük fayda sağlar. Bu hedefleri haftalık, aylık, yıllık ve hatta daha uzun vadeli olarak gruplara ayırabilirsiniz. Böylece her bir hedefin yapbozun parçaları gibi birbirini tamamlamasını sağlayabilirsiniz. Hedefleri belirlemek ayrıca, öğrencinin akademik bilgi ve becerilerinin gelecek planları için nasıl bir etki yaratacağını daha somut bir şekilde görmeye yardımcı olur. Bu hedefleri belirlerken ve hedefe ulaşmak için çaba sarf ederken kendinize bir esneklik payı ayırmanız da büyük önem taşıyor.

Akademik Başarıyı ArttırmakPozitif olun

İyi hissetmenin önemi göz ardı edilemez. Burada temelleri olmayan bir mutluluktan değil, yaptığınız işe ya da çalışmaya duyduğunuz heyecanın mümkün olduğunca var olmasından bahsediyoruz. Yaptığınız şey gerçekten ilginizi çekiyorsa, sınıf arkadaşlarınız ve öğretmenlerinizle iyi geçiniyorsanız daha iyi hissedersiniz. Bu da daha pozitif bir yaklaşıma sahip olmanıza yardımcı olarak akademik başarınızı ciddi oranda arttırır. Bu nedenle sevdiğiniz ve gerçekten ilgilendiğiniz alanları keşfetmeniz hatırı sayılır bir öneme sahip. İyi hissetmekle ilgili en sık önerilen yöntem, her gün o gün gerçekleşen ya da aklınıza gelen üç güzel şeyi bir kağıda yazmak. Denemeden bilemezsiniz!

Mola verin

Hedeflerinize ulaşmak, kendinizi tanımak ve başarıya ulaşmak için kendinizi bir kaosa sürüklemenize gerek yok. Ara vermeden uzun saatler boyunca çalışmak sizi daha başarılı yapmaz, yalnızca daha yorgun ve yaptığı işi sevmeyen birine dönüşmenize yardımcı olur. Bunun yerine belli aralıklarla mola vermek ve mola sürelerinde bulunduğunuz yerden kalkıp biraz dolaşmak. İmkanınız varsa biraz temiz hava almak geri döndüğünüzde odaklanmanızı büyük oranda olumlu yönde etkiler.

Read More

Öğrenciler, öğretmenlerini sevdiklerinde ve onlara güvendiklerinde daha iyi öğrenirler. Bu nedenle her bir öğrenciyle iletişim kurmak büyük bir önem taşır. Bu durumun ebeveynler için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bir çocuk, anne ve babasına ne kadar çok güvenirse fikirlerine ve önerilerine de o kadar çok değer verir.

Onları iyi yönlendirmek ve gençlere hedef belirlemede destek olmak için eğitmenlerin ve ailelerin dikkatli olması gerekiyor. Peki, onlara size en çok ihtiyaç duydukları dönemde en iyi desteği sağlamak için neler yapabilirsiniz?

Hedef belirlemek motivasyonu arttırır

Stanfordlu psikolog William Damon; bir hedefe sahip olmayı, hayatta bir numaralı motivasyon kaynağı olarak görüyor. Bunun için de belirlenmesi gereken öncelikli iki konu var: birincisi kendisi için neyin önemli olduğu ve ikincisi ise çalışmaları sonucunda nasıl bir hayat yaşamak istediği. Buna karşılık lise öğrencilerinin büyük kısmı yalnızca kendine söyleneni yerine getiriyor ve gerçek dünyadan koparılmış gibi bir hayat sürüyor.

hedef belirleme

Başarılı olmak isterken, başarılı olmanın tanımını kendi için tam olarak yapmamış çocuklar istenmeyen sonuçların ya da başarıya giden yolun verdiği stresle baş etmekte zorlanabiliyor. Diğer taraftan gençlerin hedef belirleme konusunda da pek rahat olmadıklarını biliyoruz. Bu aşamada ebeveynlerin ve eğitmenlerin yapabileceği en iyi şey tutarlı bir esneklik sağlamak.

Gençlerin kendine güvenini arttırın

İçinden çıkamadıklarını düşündükleri anlarda çeşitli aktivitelerle sahip oldukları becerilerin ve güçlerin farkına varmalarına destek olmak da gençleri desteklemenin en iyi yöntemleri arasında sayılabilir. Öğrencilerinizin ya da çocuklarınızın size ve özellikle de kendilerine güvenmeye ihtiyacı var. Böylece kendileri için anlam taşıyan alanları keşfederken, kişisel tercihlerini görmezden gelmeyecekler.

Öğrencilerin kim oldukları, ne yöne gitmek istedikleri ve hedeflerini nasıl başaracakları hakkında düşünmelerine yardımcı olmak onlara ne yapmaları gerektiğini söylemekten çok daha motive edicidir. Böylece, yalnızca kariyer anlamında değil, genel olarak hayattan beklentilerini fark ederler ve ayakları yere daha sağlam basar. Bu da belli bir hedef için yol alırken çevresel faktörleri en doğru şekilde değerlendirmelerine, dikkat dağıtıcı unsurları devre dışı bırakmalarına yardımcı olur.

Read More

Günümüzde eğitmenler, okulların dersler dışında dikkat etmesi ve katkıda bulunması gereken şeyler olduğu konusunda bir uzlaşı içerisindeler. Ancak yine de bu “şeyler”in ne olduğu biraz karmaşık bir mesele olmaya devam ediyor. Çünkü karakter, cesaret, bilişsel olmayan beceriler gibi çok sayıda kavram işin içine giriyor.

Son yıllarda sosyal ve duygusal beceriler büyük önem taşımaya ve sorgulanmaya başladı. Temel olarak standart testlerle öğrencilerin becerilerini belirlemenin ve bunları bir puanla ölçmenin çok doğru bir yöntem olmadığına dair görüşün yaygınlaşması sonucunda empati ve bakış açısı edinmenin önemi hakkında çaba gösteren eğitmenler sık sık karşımıza çıkıyor.

Sosyal ve duygusal yeterlik öğrenmeyi destekliyor

Her geçen gün öğretmenler, sosyal ve duygusal yeterliğin önemini daha çok ön plana taşımaya başlıyor. Çünkü öğrenme sürecine neyin dahil edileceği ve neyin dışarıda bırakılacağı genellikle uzlaşması zor bir konu olarak karşımızda duruyor. Buna sosyal ve duygusal beceriler de dahil.

sosyal ve duygusal beceriler

Genel olarak baktığımızda 21. yüzyılda eğitim ve öğrenme dediğimiz zaman, eleştirel düşünce, iş birliği, iletişim ve yaratıcılıktan bahsediyoruz. Yaşam ve kariyer anlamındaysa, en önemli beceriler arasında bilgi, medya ve teknoloji becerileri geliyor. Bir diğer yaklaşıma göreyse asıl önemli olan ve üzerine çalışılması gereken şey, öğrencilerin güçlü yanları: cesaret, motivasyon, iyimserlik, öz kontrol, sosyal zeka ve merak. Burada en önemli konu, belli bir karakteri iyi ve diğerini kötü ya da yetersiz olarak etiketlemeksizin; bu kavramlar ve karakter özellikleri üzerine düşünmek.

Her türlü beceri pratikle geliştirilebilir

Bu noktada “growth mindset”ten mutlaka bahsetmeliyiz. Çünkü bu terim, pratik yaparak olumlu becerilerin (zeka da bunlara dahil) geliştirilebileceğine işaret ediyor. Sosyal ve duygusal beceriler de, geliştirilebilir beceriler kapsamının içinde ve özellikle öğrenme becerisinin en önemli destekçilerinden biri olarak görülüyor. Güvenli bir ortamda ve güvenilir ilişkiler kurduklarında ögrenciler öğrenmek için hazır hale gelirler.

Çocuklar ve gençler davranışsal olarak bir başarı elde ettiklerinde kendi davranışlarını kontrol edebildiklerini ve daha iyi seçimler yapabileceklerini fark ederler. Böylece becerilerini geliştirmek için belli bir motivasyona sahip olurlar.

Read More

Yeterli uyku almanın her zaman hak ettiği değeri görmediğini söylemek herhalde yanlış olmaz. Özellikle önemli sınavlardan önce geç saatlere – hatta sabaha kadar uyanık kalıp ders çalışmayı tercih eden öğrencilerin bir kez daha düşünmesi gerekiyor. Çünkü, iyi bir gece uykusu uyumak yerine yapılacak her türlü işten çok daha değerli.

Bir araştırma, ders çalışmak için uykuyu feda etmenin aslında geri tepebileceğini gösterdi. Çalışma kapsamında 535 lise öğrencisi, 14 gün boyunca izlendi. Ne kadar uyudukları ve derste öğretilen konuları ne kadar iyi anladıkları ve test, kısa sınav veya ödevlerde nasıl performans gösterdikleri gözlemlendi.

Sonuç: Azalan uyku akademik problemlerin artmasına neden oluyor. Son gece çalışmaları gerekli olsa da, bunun kazancı kadar ve belki daha fazla kaybı olacağını unutmamak gerekiyor. York Üniversitesi’nde yapılan bir başka araştırma ise, araştırmacılar uykunun küçük çocuklarda dil edinim becerilerini artırmaya yardımcı olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmanın baş araştırmacısı Dr. Lisa Henderson, “Çocukların yeni sözcükleri hatırlama ve tanıma becerisi, eğitimden yaklaşık 12 saat sonra ve ancak uyku gerçekleştiğinde gelişti,” diyor. Çocuklar, bu eğitimlerden edindikleri bilgileri bir hafta sonra da hatırlıyordu. Yani, öğrendikten sonra yeterli uykunun alındığı durumlarda yeni sözcüklerin uzun süreli hafızada kaldıklarını söyleyebiliriz.

Uyku sırasında neler oluyor?

Uyku, her birinde belirli bir amaca hizmet eden çeşitli evrelerden oluşur. İnsan vücudu önce fiziksel ihtiyaçlarını karşılar. Birinci ve ikinci evreleri hızlı bir şekilde geçen vücut, birkaç saatlik üçüncü ve dördüncü aşamaya erişir. Bu aşamada beyindeki nöronlar düzenli bir ritimle senkronize olmuş ve vücut kendini yenilemeye başlamıştır. Bağışıklık sistemi düzelir, kaslar ve kardiyovasküler sistemler canlandırılır. İyi bir uyku çekmek, ertesi günün keyfini çıkarabilmemiz ve bir gün önce yaptıklarımızı pekiştirmemiz için önemlidir.

Tipik bir altı-sekiz saatlik uyku gecesinin sonuna doğru, beyin Hızlı Göz Hareketi (REM) uykusu sırasında yenilenir. Bu, öğrenciler için hayati önem taşıyan bir evredir. Çünkü beyin bir gün önce edinilenleri bütünleştirir ve yeni bilgilere yer açmak için eski, gereksiz anıları temizler.

Ve sadece uykuda geçen saat sayısı ile değil – uyku kalitesi de tüm bunları etkiler. Kaliteli bir uyku için uykudan önce karbonhidrattan ve yatmadan önce parlak ekranlardan kaçınmak büyük önem taşır. Uykuya dalmakta güçlük çeken çocuklar için, ebeveynler derin nefes alma ve yavaş tempo müzik dinleme gibi rahatlama tekniklerini öğrenebilir. Böylece da nöronların daha hızlı senkronize olmasına yardımcı olarak çocuğunuzun ertesi gün için zinde uyanmasına destek olabilirsiniz.

Read More

Özellikle internetin hayatımızı ele geçirişi ve genel anlamda teknolojinin tarihi değiştirmesi kuşaklar arası farkları da daha belirgin hale getirdi. Henüz dünya X ve Y kuşaklarına yeni alışırken, Z kuşağı da büyümeye başladı. Belki bu kuşağın üyelerinden biri de sizin çocuğunuz.

Daha özgür bırakan ebeveynlik günlerine geri dönmek istiyoruz, ancak korkuyoruz. Çünkü dünya 20 yıl önce olduğundan çok daha tehlikeli görünüyor. Çocuğunuzu bir fanusta büyütmek istemiyorsanız, korkularla baş etmenin en iyi yolu ne yapmanız gerektiğine dair doğru bilgilere erişmek olacak.

Öncelikle Z kuşağını tanıyalım;

Z kuşağı hakkında tanımlayıcı bilgiler vermek gerekirse 1995 ve sonrasında doğan, internetin olmadığı bir dünyayı hiç görmemiş ve hayal etmekte bile zorlanan çocuklardan ve gençlerden bahsediyoruz. Bu kuşağın çocukları ve gençleri, dijital dünyayı öyle iyi tanıyor ki, en çok burada sosyalleşiyor ve zaman geçiriyorlar. Z kuşağına ebeveynlik yapmanın en zor yanlarından biri de belki de bu!

Çocuğunuzun teknolojiyle ilişkisini nasıl yönetmelisiniz?

Çocuklarımızın video oyunlar oynamasına izin verip vermeyeceğimiz konusunda henüz net bir sonuç yok. Bir tarafta teknolojinin çocuk gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri üzerine araştırmalar sürerken diğer tarafta bir başka araştırma günde bir saat video oyunlar oynayan çocukların, video oyunlarına katılmayan arkadaşlarından daha sosyal, daha hiperaktif ve daha mutlu olduklarını ileri sürüyor. Ancak bu çalışma günde üç saatten fazla oynamanın zararlı olduğunu tespit etti. Sonuç olarak, kontrollü bir süre boyunca çocuğunuzun bu oyunlara katılımına izin verebileceğinizi söyleyebiliriz.

Artık teknoloji eğitim kurumlarında bile en önemli öğrenme aracı olarak kullanılıyor. 6 yaşından itibaren çocuklar için kodlama eğitimleri veriliyor. Dünyayı saran teknoloji, eğitimde de yeni bir döneme girmemize sebep oldu ve bu yaygın değişimlerin etkilerini henüz tam anlamıyla görmedik. Maker hareketi her yaştan insanı teknoloji ile birlikte yaratıcı fikirleri gerçekleştirmeye teşvik ediyor. Böyle bir dünyada çocukları tamamen teknolojiden koparmak onları geleceğe hazırlamak için en doğru seçenek olmayabilir.

Bunun yerine çocuğunuzu bilgisayar, tablet ya da akıllı telefon kullanarak neler yapabileceği konusunda bilgilendirmeniz gerekiyor. Bu cihazların zaman ve mekan sınırlamasını ortadan kaldırarak pek çok imkan sunduğunu göstermeniz ve bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmek için fırsat sunmanız büyük önem taşıyor.

Read More