Popüler meslekler de popülaritesi olan tüm diğer şeyler gibi seçim süreçlerimizi etkiliyor. Her yıl yeni meslekler ve akabinde yeni trendler açığa çıkıyor. Bazı mesleklerinse popülaritesi uzun yıllar devam ediyor. Trendler sık sık değişse de sunduğu prestij, sağladığı avantaj ve konforla kimi mesleklerin yeri hiç sarsılmıyor.

Popüler olan seçeneklere yönelmek seçim yapacak öğrencilere “garanti meslek” izlenimi yaratıyor. Oysa bir mesleğin garantili olmasından ziyade o meslekteki başarınız, beceriniz mesleki garantiyi artırıyor. Her yıl popüler olana odaklanan nice genç üniversite eğitiminden sonra kalabalık bir rekabet ortamına giriyor. Rekabet ortamında ise mesleki ilgi, bilgi, beceri ve motivasyon diğerleri arasından sıyrılmayı kolaylaştırıyor.

Üniversite eğitiminden başlayarak her mesleğin zorlukları bulunuyor. Üniversite ve meslek seçerken popülariteye ve prestije aldansak da zorluklarla karşılaştığımızda hayal kırıklıkları baş gösteriyor. Yoğun ve yorucu mesai temposu, kimi zaman hayati risk veya çalışma ortamındaki fiziki zorluklar yıpratıcı olabiliyor. Mesleki avantajlar herkes için motivasyon sağlıyor olsa da dezavantajlar motivasyonu düşürüyor.

Mesleğini severek tercih eden, severek sürdüren bireylerin mesleki zorluklarla başa çıkması daha kolay oluyor. Mesleğini popüler meslekler arasından seçerek seçim sürecinde farklı faktörleri değerlendirmeyen bireylerse daha çabuk demoralize oluyor. Aynı şey üniversite eğitiminde de etkisini gösteriyor. Meslek seçerken çok yönlü değerlendirme yaparak kendisi için uygun olan mesleğe odaklanan bireyler akademik hayatta daha başarılı oluyor.

Mesleki eğitime ilgileri, merakları ve öğrenme azimleri bu bireylerin diğerlerine kıyasla çok daha yüksek oluyor. Seçim yaparken sadece popülariteye odaklanan öğrencilerinse eğitim sürecinde daha ilgisiz ve başarısız olduğu görülüyor. Hatta meslek değişikliğine gitme, bölüm değiştirme yeniden sınava hazırlanma ve benzeri gelişmeler de yaşanabiliyor.

Peki meslek seçiminde popüler olan seçeneklere yönelmek mi yoksa kendimiz için en iyi olana odaklanmak mı mantıklı? Her popüler meslek, tercih edenlere beraberinde başarı ve mutluluk getirir mi? Popüler meslekler neye göre belirleniyor veya mesleklerin popülaritesini hangi etkenler değiştiriyor? Meslek seçimi yaparken kararı belirleyen ne olmalı? Yazımızın devamında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Popüler Meslekler Neler ve Bu Meslekler Başarılı Olmak için Yeterli mi?

Mesleklerin popülaritesine belirleyen o mesleğe ait iş gücüne duyulan ihtiyaçla ilişkilidir. Bugün ülkemizde popüler hale gelen meslekler çoğunlukla dünya genelinde de popüler ve talep gören mesleklerdir. Bu meslekler gelecek 5-10 yıl içerisinde değer kazanır ve mahsul vermeye başlar. Yani bugün ismini yeni yeni duyduğunuz ama bir yandan da popüler meslek statüsünde yer alan meslekler aslında geleceğin meslekleridir.

Gelişen teknoloji ve bilim mesleki trendleri ve ihtiyaçları da farklılaştırıyor. Geçmişte iş verenin beklentisi daha çok kas gücüne yönelikken artık iş verenler zeka gücüne önem veriyor. Eskiden mahsulü toplayacak işçiye ihtiyaç varken şimdi mahsulü toplayacak makineyi programlayacak kişilere ihtiyaç var. Bu basit örnekten de anlaşılacağı üzere artık işi yapana değil işi yapacak akıllı sistemleri üretebilenlere, yönetebilenlere ihtiyaç var.

Bu da yapay zeka uzmanlığı, veri mühendisliği, veri analistliği, 3D üretim mühendisliği, dijital pazarlama vb. mesleklerin trend haline gelmesini sağlıyor. Peki bu popüler meslekler bizde ilgi uyandırmıyorsa, sırf popüler ve çok kazandıracak meslekler diye onları seçmemiz doğru olur mu? Seçim sürecinde pek çok öğrenci ve aile bu ikilemi yaşayabilir.

Popüler olanın daha çok kazandıracağı ve daha fazla prestij sağlayacağı düşüncesi kararı etkileyebilir. Ancak kazanç ve süreklilik sağlayan mesleğimizde göstereceğimiz performans ve başarıdır. Bir meslek ne kadar popüler olursa olsun meslekte başarı elde edemezsek bize dezavantaj sağlar. Bir meslekte başarılı olabilmek ise aşağıdaki her bir maddeyi seçim sürecinde dikkate almakla mümkün oluyor;

  1. Meslek seçerken karakteristik özellikler dikkate alınmalıdır. Bireyin kişilik özelliklerini, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek için kişilik testi yapılmalıdır.
  2. Mesleki ilgi ve beceri değerlendirmesi yapılmalıdır. Bireyin ilgi ve beceri alanları tespit edilmelidir.
  3. Bireyin kültürü, sosyoekonomik düzeyi ve mesleki beklentileri de dikkate alınmalıdır.

Aksi halde meslekten elde edeceğimiz verim, doyum ve başarı beklentilerimizin altında kalacaktır.

Dijital Pazarlama Bugünün ve Geleceğin Mesleklerinde Nasıl Bir Role Sahip? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Popüler Meslekler ve Kariyer Danışmanlığı

Her sağlıklı birey, yaşının ve içinde bulunduğu koşulların desteklediği biçimde kendini gerçekleştirebilmek ister. Ancak bireyin, kişiliğine, öz benliğine uymayan bir mesleğe yönelmesi, bireyin doğal gelişimini olumsuz yönde etkiler. Sevilmeyen bir işte başarılı ve mutlu olmak, potansiyelini performansa dökmek kolay değildir. Buna karşılık sevilen bir işte çalışmak kişinin daha verimli, başarılı ve mutlu olmasını destekler.

Sevdiğimiz işi yaparken çok daha üretken, keyifli ve yaratıcı olabiliriz. İşimize yönelik sevgi ve ilgimiz temas ettiğimiz diğer insanları da etkisi altına alır. Ekip arkadaşlarımızı, takımımızı, hizmet ettiğimiz markayı veya sunduğumuz hizmeti olumlu yönde etkileriz. Mesai dışı sürelerde de işimizden aldığımız tatmin duygusu mutluluk hissimizin süresini uzatır. Sosyal yaşamda, aile ilişkilerimizde ve bireysel olarak iç dünyamızda daha keyifli hale geliriz.

Tüm bu olumlu etkilerin aksine yanlış mesleğe yönelmekse tam tersi negatif etkilere yol açabilir. İşte bu noktada popüler meslekler iyi değerlendirilmelidir. Tercih sürecinde bir mesleğe yönelmemizi sağlayan sadece popülaritesi olacaksa bu seçim bize uzun vadede kaybettirebilir. Ancak popüler bir mesleğe ilginiz ve hatta bu alanda bilginiz de varsa bu seçenek mutlaka değerlendirilmelidir. Değerlendirme sürecinde daha sağlıklı kararlar verebilmek için profesyonel bir destekten de faydalanabilirsiniz.

Başarılı, mutlu ve memnun olabileceğimiz bir mesleği bulmamız sandığımız kadar kolay değil. Ancak iyi bir destek aldığımızda ve kararlarda etkin rol oynadığımızda seçim yapmak endişe duyduğumuz kadar zor da değil. Meslek seçerken çoğunlukla çevrenin, ailenin veya eğitmenlerin yönlendirmelerine kulak veririz. Risk almak istememek veya yeterli bilgiye sahip olmamak sonucunda kendi mesleğimizi seçerken pasif kalabiliriz.

Aynı şekilde popüler meslekler de garanti uyandırdığı için mantıklı bir seçenek haline gelebilir. Oysa seçeceğiniz mesleği gelecek 40-50 yıl boyunca sürdürecek olan sizsiniz. Dolayısıyla meslek seçimi yaparken ilk kulak vermemiz gereken ses kendi iç sesimiz. Aba psikoloji olarak kariyer danışmanlığı verirken tam olarak bunu hedefliyoruz. Danışanlarımızın ihtiyaçlarını, potansiyellerini, karakterlerini ön plana çıkarıyoruz. Meslek seçimine tüm bireysel detayları belirledikten sonra geçiyoruz.

Read More

Sınav motivasyonu sınava hazırlık sürecinde ve sınav boyunca mevcut potansiyelin performansa dökülmesini destekliyor. Motivasyonu yüksek olan öğrenciler sınavdan başarılı sonuçlar almak için daha planlı ve programlı çalışıyor. Motivasyon beraberinde disiplin, düzen ve istikrar da getiriyor. Tüm bunlar bir arada sürdürülebildiğinde beklentiyle uyumlu sonuçlar almak mümkün hale geliyor. Ancak bu motivasyonu üretebilmenin ve sürdürebilmenin de bir takım ön koşulları var.

Motive olmayı istemek veya motivasyona ihtiyaç duymak motive olmak için yeterli olmuyor. Motivasyon eksikliği yaşayan pek çok öğrenci için dikkat dağınıklığı, erteleme, düzenli çalışamama gibi başarıyı engelleyici etkenler çoğalıyor. Zaman baskısı, zamanı verimli kullanamama, sınav stresi, gelecek kaygısı ve hatta öfke, umutsuzluk açığa çıkabiliyor. Sınav motivasyonu olmayan öğrenciler motivasyon eksikliklerinin beraberinde getirdiği başarısızlık dışında çevresel faktörlerle de mücadele ediyor.

Ebeveynlerin, okulun, öğretmenlerin, arkadaşların ve sosyal çevredeki diğer bireylerin söylem ve baskıları da sürece eklenebiliyor. Tüm bu olumsuz katkılar bireyin daha fazla motivasyon kaybı yaşamasına ve sınava yönelik olumsuz duygu ve düşünceler geliştirmesine neden oluyor. Sınava motive bir şekilde çalışan bireylerde ise performans potansiyelle uyumlu ilerliyor. Bu bireyler olumsuz faktörlerle, stres ve zorluklarla çok daha kolay baş edebiliyorlar.

Çoğunlukla motivasyonları içsel kaynaklı oluyor ve dışarıdan gelen negatif etkilerden daha az etkileniyorlar. Peki sınava yönelik motivasyonu artırmak için sınava hazırlık sürecinde neler yapmalıyız? Sınavda başarılı olan ve sınava hazırlık sürecini daha sağlıklı geçiren bireyler nasıl motive oluyor? Yazımızın devamında detaylı bilgiye erişebilirsiniz.

Sınav Motivasyonu için Hayal Kurma Becerinizi Kullanın

İlk ve en önemli motivasyon artırıcı olarak hayal kurma becerinizi kullanmanızı öneriyoruz. Bu becerinin sınava hazırlık sürecinde olumlu şekilde kullanılması başarıyı ve motivasyonu artırıyor. Başarı elde etmek için hep çok para harcayacağımız ve çok yorulacağımız şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Motive olmak için yapmamız gerekenlerde de aynı beklentiye kapılabilirsiniz. Bu beklentiyle yazıyı okumaya başladıysanız hayal kurma önerisi size geçersiz gibi gelebilir.

Oysa zihnimizi neye koşullandırırsak bize sunacağı performansta koşullanmamızla benzer olacaktır. Pek çok kişisel gelişim ve zihin kitabı benzer söylemlerle doludur. Ancak burada kuracağınız hayal sizi eyleme geçmeye yönelik motive edecek bir hayaldir. Yani itekleyici güçtür. Sadece hayal kurarak başarılı olmak elbette ki mümkün değildir. Başarılı olmak için Türkiye gerçekliğinde çok ama çok çalışmanız gerekebilir.

Ancak çok çalışmak için ihtiyacınız olan sınav motivasyonu hayal kurma tekniği ile artırılabilir. Önyargılarınızı, sizi ketleyen inanışlarınızı ve diğerlerinin görüşlerini bir kenara bırakın. Geleceğinizden ne bekliyorsunuz? Nasıl bir eğitim, nasıl bir kariyer ve nasıl bir yaşam sürmek istiyorsunuz? Tüm bunları gözünüzde canlandırın. Bu o kadar detaylı bir canlandırma olsun ki hayalinizi adeta yaşıyormuşsunuz gibi hissedin.

Bu hayali somutlaştırabilir, kendinize bir hayal panosu da hazırlayabilirsiniz. Hayalinizi yazıya, resme de dökebilirsiniz. Bunu yaptıktan sonra motivasyonunuzdaki değişimi değerlendirin. Örneğin; Boğaziçi üniversitesinde okumak istiyor olabilirsiniz. Öyleyse kendinizi Boğaziçi üniversitesini kazanmış olarak hayal edin. Elinize ulaşan sınav sonuç kağıdını hayal edin. Okula kayıt için gittiğinizi, bahçesinde dolaştığınızı, akademisyenlerle tanıştığınızı hayal edin. Okulun şenliklerini, ders aralarını, arkadaş gruplarını hayal etmeye çalışın.

Şimdi hedefiniz size çok daha parlak, ulaşılmaya ve uğrunda uğraşılmaya değer görünüyor olmalı. Bunu her gün yapmaya özen gösterin. Karamsarlığa kapıldığınızda, yorulduğunuzda veya inancınızı yitirdiğinizde tekrar edin.

Sınav Motivasyonu Kazanmak için Hedef Belirlemeyi Ertelemeyin

Hedef belirleme süreci sıklıkla ihmal edilen ve son dakika aceleye bırakılan bir süreçtir. Oysa hedef belirlemeye olabildiğince erken başlamak ve detaylı bir planlama yapmak gerekir. Hedef belirlerken öğrencinin karakteristik özellikleri, ilgi ve beceri alanları, zeka alanı göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenme stili, zaman yönetimi becerisi, çalışma ortamı ve öğrenme kaynakları da hedef belirleme sürecinde dikkate alınmalıdır.

Tüm bu faktörler göz önünde bulundurularak hedef belirlendiğinde hedefe ulaşmak daha kolay ve keyifli hale gelmektedir. Belirlenen amaç kişinin kendi istek, beklenti ve becerileriyle uyumlu olduğunda ulaşmaya yönelik istekte artmaktadır. Hedef belirleme sürecinin önemli bir aşaması da hedefi kısa ve uzun vadeli hedeflere bölerek planlamaktır. Büyük hedefin küçük hedeflere bölüştürülmesi sınav motivasyonu sağlayacaktır.

Çünkü bu sayede öğrenci performansına yönelik sonuçları daha iyi görebilir ve zamanında gerekli müdahaleyi yapabilir. Uzun vadeli hedefler için hazırlanmak çoğu zaman motivasyon kaybına yol açmaktadır. Örneğin bir yıl sonra olacak bir sınava yapacağımız hazırlığın motivasyonu ile yaklaşan sınavın motivasyonu aynı olmayacaktır. Dolayısıyla Uzun vadeli hedefimiz sınavda başarılı olmak ise bu hedefi küçük hedef parçalarına bölüştürebiliriz.

1 ay boyunca konu tekrarı yapmak ve ay sonunda denemeden alacağı puanı 50 puan artırmak kısa vadeli bir hedef olabilir.

Sınav Motivasyonu için Olumsuz Kıyaslamalardan Kaçının

Özellikle herkesin tatil yapıp dinlendiği hafta tatillerinde, sömestr ve yaz tatillerinde çalışıyor olmak motivasyon kırıcıdır. Öğrenciler çoğunlukla “Ben neden çalışmak zorundayım, onlar gezip eğlenirken ben niye konu tekrarı yapıp soru çözüyorum!” diyebilirler. Bu kıyaslamayı yapan herkes benzer duygulara kapılır ve geçici süreli de olsa motivasyon düşüklüğü yaşayabilir.

Olumsuz rekabet ve olumsuz kıyaslamalar motivasyonun önündeki önemli engellerdir. Ve çoğunlukla bu engelleri bir dizeriz. Hayatın hepimiz için adil olmadığını, biz bu kadar çok çalışırken çalışma zorunluluğu hissetmeyenlerin daha şanslı olduğunu düşünebiliriz. Evet koşullar herkes için eşit olmayabilir. Başarılı olmak için sizin çok çalışmanız gerekirken bir başkasını başarılı olmaya ihtiyaç duymuyor olabilir. Ancak bu durum sadece ekonomik farklılıklar kaynaklı değildir.

Aslında sınav sistemi ayrım gözetmeksizin herkes için eşittir. Ancak sınav sonucunun yeterince iyi olması herkes için aynı anlama gelmemektedir. Kimi öğrencinin sınav motivasyonu barajı geçmek ve herhangi bir üniversiteyi tercih edebilmek olabilir. Bir başkasının hedefi iyi bir üniversiteyi ve bölümü kazanmak olabilir. Bir başkasının hedefi burs almak olabilir. Dolayısıyla sınav herkes için aynıdır ancak sınava yüklenen anlamlar farklıdır.

Siz bugün çalışma temponuzla sınava sizden daha az efor harcayan bir öğrencinin önüne geçebilirsiniz. Bugün koşullarınız birbirinden çok farklıyken azminiz, seçimleriniz ve performansınızla yarın benzer ve hatta daha iyi koşullara erişebilirsiniz.

Sınav Motivasyonu Sağlamak İstiyorsanız Dinlenmeye Zaman Ayırmayı Unutmayın

Sınava hazırlık sürecinde başarılı olmak için ilk gözden çıkarılan şey mola ihtiyacıdır. Ders çalışmak ve daha iyi sonuçlar elde etmek için kitapların üzerinde uyuyan, çalışma masasında yemek yiyen nice öğrenci vardır. Bu öğrenciler daha çok çalışmak için sosyal etkinlere katılmaz, keyif aldığı etkinliklere zaman ayırmaz. Sınava hazırlık sürecine giren öğrenciler bir anda ilgi alanlarını, sosyal çevrelerini ve hobilerini rafa kaldırırlar.

Ancak sıklıkla unutulan önemli bir konu var ki dikkat süremiz sandığımız kadar uzun değil. Etkin dinleme yapıp, dikkatimizi dağılmaksızın sürdürebildiğimiz süre ortalama 30 dakika. Ancak ağır konularda veya zihnen, bedenen yorgun olduğumuz zamanlarda bu süre daha da kısalabilir. Sanılanın aksine mola vermek, dinlenmek ve keyif veren faaliyetlere zaman ayırmak sınav motivasyonu için önemlidir.

Dinlenmiş, eğlenmiş bir birey deşarj olur ve daha iyi çalışmak üzere motive olur. Üstelik mola verebileceğini ve kendine zaman ayırabileceğini bilmek çalışma sürelerinin daha verimli geçmesini sağlar. Bir zaman yönetimi tekniği olan Pomodoro tekniğini kullanarak molalarını daha verimli planlayabilirsiniz. Ayrıca zamanınızı daha verimli kullanarak da motivasyonunuzu artırabilirsiniz. Zaman hepimiz için eşit olsa da bu zamanı nasıl değerlendirdiğimiz oldukça özneldir.

Birimiz çok hızlı öğrenirken birimiz daha yavaş öğrenebiliriz. Birimiz her koşulda odaklanabilirken bir diğerimizin dikkati kolayca dağılabilir. Zaman yönetimi teknikleri bize zamanı daha verimli kullanmayı öğretir. Bu sayede derslere, ders dışı etkinliklere ve kendi bireysel ihtiyaçlarımıza daha fazla zaman ayırabiliriz. Kanban Tekniği ile Zamanınızı Daha Kolay Organize Edebilirsiniz! Ve Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Öneriler yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Sınav Motivasyonu için Konfor Alanınızdan Çıkın

Hepimiz konfor alanımıza yeterince düşkünüz. Özellikle pandemiyle beraber evde geçirdiğimiz sürenin artması konfor alanımızın kullanımını da artırdı. Dolayısıyla sınava hazırlık sürecinde konfor alanından uzaklaşmak da zorlaştı. Peki nedir konfor alanından çıkmak ve neden çıkmak istemiyoruz? Derslerinize çalışma masasında değil de yatağınızda mı çalışıyorsunuz? Çalıştığınız alanda müzik de dinliyor, film de izliyor, yemek de yiyor, kitapta mı okuyorsunuz?

Ders çalışırken sizi zorlayan soruları, konuları erteliyor veya yapmıyor musunuz? Başarı elde etmek için çalışmanız gereken sürenin altında mı çalışıyorsunuz? Uykunuzdan, dizi ve film alışkanlıklarınızdan, ilgilerinizden ve hobilerinizden kısamıyor musunuz? Örnekleri daha çoğaltabilecek olsak da bunların bir kısmını yapmakta zorluk yaşıyorsanız konfor alanınızdan çıkamıyorsunuz demektir.

Oysa başarı da pek çok güzel şey için özen, özveri ve emek ister. Emek vermeniz, çabalamanız ve beklediğiniz sonuçlara ulaşabilmeniz için konfor alanınızdan uzaklaşmalısınız. İlerde daha konforlu bir hayat sürebilmek, kariyerinizde, mesleğinizde daha mutlu olmak için konfor alanınızı daraltmalısınız. Konfor alanınızdan tamamen vazgeçmemeli ancak bu alana ayırdığınız zamanı yeniden gözden geçirmelisiniz.

Sınav Motivasyonu için Profesyonel Destek Alın

Sınava hazırlık sürecinde tüm çabanıza rağmen olumsuz duygularla ve sınav stresiyle başa çıkmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Aynı şekilde hedef belirleme, planlı çalışma, zamanı verimli kullanma becerilerinde de desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz. Sınav başarınızı düşürecek ve motivasyonunuzu olumsuz etkileyen konularda psikolojik destek talep edebilirsiniz. Aynı şekilde sınava hazırlık sürecinde daha bilinçli hazırlık yapmak için profesyonel kariyer desteği de alabilirsiniz.

Sınav motivasyonu sağlamada size yardımcı olacak kişi/kurum bu konuda ne kadar deneyimli? Verdiği bilgiler bilimsel kanıtlara dayalı mı, güncel mi ve uluslararası düzeyde geçerliliği var mı? Kariyer hedefi belirleme süreçlerinde kaç kişiye destek vermiş ve başarı oranları nedir? Ve daha pek çok alt detayı bilmeniz alacağınız hizmetin kalitesiyle ilgili ön bilgi edinmenizi kolaylaştıracaktır.

Aba Psikoloji, Aba Kariyer ve Aba Yurtdışı Eğitim iş birlikleri ile kariyer belirleme sürecinizde size profesyonel destek sunmaktadır. Aba Psikoloji de danışanlarımızın kariyer planını çıkarırken Stratejik yetenek yönetimini kullanıyoruz. Bu yöntem sayesinde bireylerin gelişim alanları çıkarılır ve gelişim süreçleri planlanır.  Kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenir ve bu hedeflere en verimli şekilde nasıl ulaşılabileceğinin planları belirlenir.

Tüm bu planlar çıkartılırken de kişilerin ulaşabilecekleri en iyi performansa ulaşmaları amaçlanır. Stratejik yetenek yönetimi testinde başta WISC-V olmak üzere 8 farklı psikolojik test uygulanır. Bu testlerin sonucunda kişiye özel bir stratejik plan oluşturulur.

Öğrencilerin sosyo – ekonomik ve kültürel çevrelerini de değerlendirilerek oluşturulan plan, 3, 6, 12 ve 24 aylık hedefleri ve öngörüleri kapsar.  Sınav motivasyonu sağlamanız için kurumumuzda psikologlar ve eğitimciler iş birliği içinde çalışır.

 

Read More

Meslek seçiminde kararsızlık yaşamak özellikle sınava hazırlık dönemlerinde motive olmayı zorlaştırıyor. Seçim yapamamak net bir hedefe odaklanamamaya neden oluyor. Ve bu durumda da dikkat çeldiricilerle başa çıkmak zorlaşıyor. Seçim yapmadan sınava hazırlanmaya çalışan öğrenciler için alan, bölüm, okul seçimi yapmak da pek kolay olmuyor. Öğrenciler karar verememe nedeni olarak sıklıkla belirsizlikleri, gelecek kaygılarını veya alternatif çokluğunu öne sürüyor.

Oysa meslek seçmekte zorluk yaşamanın altında yatan ve farkında olunmayan pek çok faktör var. Kendini yeterince tanımama, potansiyeline performansına güvenmeme, bilgi eksikliği, kulaktan dolma veya gerçekdışı bilgiler bunlardan bazıları. Kimi öğrenciler için özel bir hedef belirlemektense genel bir hedefe odaklanmak daha mantıklı kabul edilebiliyor.

Bir alana, okula veya mesleğe yönelmektense en iyi puanı almaya odaklanabiliyorlar. Böylece sınavdan alacakları sonuçla istedikleri okul ve mesleği tercih edebilmeyi hedefliyorlar. Ancak genel hedeflerde de tıpkı meslek seçiminde kararsızlık yaşayanlarda olduğu gibi motivasyonun kolayca düştüğünü görüyoruz. Yine bu öğrenciler için de en ufak başarısız deneyimler kolayca hedeften uzaklaşabilmeye neden olabiliyor.

Ailelerin seçim sürecinde kendi istek, beklenti ve kararlarını gencin kararlarının önünde tutmaları da seçim sürecini zorlaştırıyor. Gencin istekleri ailenin beklentileriyle örtüşmüyorsa motivasyon ve performans doğrudan düşüyor. Yani seçim sürecinde kararsızlık yaşamak veya kendi mesleki kararlarını alamıyor olmak başarı önünde engel oluşturuyor.

Peki seçim yaparken kararsızlık yaşamamak için ne yapabiliriz? Başarılı ve mutlu olabileceğimiz bir mesleğe yönelmek için seçim sürecinde nelere dikkat etmeliyiz? Seçim yaparken kimlerin veya neylerin etkisinde kalmaktan kaçınmalıyız? Yazımızın devamında sorulara yönelik detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Hangisi Daha Doğru: Sınav Sonucuna Göre Hedef Belirlemek mi Hedefe Göre Sınava Hazırlanmak mı? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşayanlar İçin 5 Önemli Öneri

Kararsızlık başarının önündeki en önemli engellerden biri. Karar vermeyi zorlaştıran veya engelleyen faktörlerse çoğunlukla dışarıda aranıyor. Oysa sağlıklı, nitelikli ve bilinçli kararlar verebilmenin püf noktası kendini iyi tanımaktan geçiyor. Bir meslek seçmek geleceğimize bugünden önemli bir yön vermeyi sağlıyor.

Bir meslek seçtiğimizde eğitim alacağımız okulu, şehri, ülkeyi, bölümü, sosyal çevremizi, potansiyel ailemizi ve yaşam standartlarımızı da belirliyoruz. Dolayısıyla seçim yaparken önceliğimiz Kendimizi tanımak olmalı. Aşağıda seçim yapmakta zorlanan bireylerin karar sürecini destekleyecek öneriler yer almaktadır.

1.     Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşamamak İçin Kendinizi İyi Tanıyın

Karar vermeden önce zaman ayırmanız gereken en önemli önerimiz kendinizi tanıma süreciniz olacak. Nasıl bir mizaca sahipsiniz? İletişim kurmaktan veya insanlarla çalışmaktan hoşlanır mısınız? İşiniz masa başı mı olsun istersiniz yoksa hareket halinde olacağınız bir iş mi tercih edersiniz? Düzenli mesai saatleri mi tercih edersiniz esnek çalışma düzeni mi?

Yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz bir iş mi tercih edersiniz? Sizin için bir meslekte en önemli olan şey nedir; elde edeceğiniz gelir mi, mesleğinizden duyacağınız manevi tatmin mi? Prestij mi, konfor mu, yüksek standartlar mı istersiniz? Bu sorular da verilebilecek cevaplarda çeşitlendirilebilir. Tüm bunlar ve daha fazlasına vereceğiniz yanıtlar seçim sürecinizi kolaylaştıracaktır.

Ancak kendinize hangi soruları soracağınızı veya hangi yanıtların size daha uygun olacağını bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu noktada meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için profesyonel bir destek alabilirsiniz. Bir rehberlik öğretmeniyle, kariyer danışmanıyla veya mentörle görüşebilirsiniz. Bir kişilik testine ve ayrıca mesleki ilgi envanterine katılabilirsiniz. Alacağınız sonuçlar üzerine ilgili uzmanlardan tavsiyeler alabilirsiniz. Yine sonuçlar üzerine içsel bir değerlendirme yapabilirsiniz.

Çıkan sonuçları sizi iyi tanıyan aile bireylerinizle veya öğretmenlerinizle, arkadaşlarınızla değerlendirebilirsiniz. Böylece karar sürecinde dikkate almanız gereken en önemli aşamalardan birini tamamlamış olacaksınız. Bu kısmı tamamladığınızda mesleki yöneliminize yönelik zihninizde fikirler oluşmaya başlayacaktır. Şimdi bu fikirleri biraz daha belirginleştirmeli, detaylandırmalı ve ne kadar size uygun olduğunu değerlendirmelisiniz.

2.     Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşamamak İçin İlgi ve Becerilerinizi Keşfedin

Kararsızlık yaşayan öğrencilerin sıklıkla yaşadığı problemlerden birisi de kendilerine keyif veren herhangi bir ilgilerinin olmayışıdır. Bir diğer faktör ise sahip oldukları becerileri henüz keşfetmemiş veya geliştirmek için çalışmamış olmalarıdır. Oysa meslek seçimi yaparken ilgi ve becerilerini dikkate alan bireylerin mesleklerinde daha mutlu olduğu gözlenmektedir. Mesleğiyle ilgi ve beceri alanlarını ilişkilendiren bireyler çalışma hayatlarından daha fazla keyif almaktadır.

İlgi ve beceri alanlarımızı sıklıkla hobilerimizle sınırlı tutarız. Sadece artık zamanlarımızda bu alanlara zaman ayırırız. Dolayısıyla da meslek seçimi gibi önemli bir süreçte bu alanlardan faydalanmak aklımıza gelmez. Oysa ilgi ve becerilerimize yönelik çalışmalar yapmamız bizi psikolojik, bilişsel, sosyal, fiziksel açıdan çokça besleyebilmektedir. Dolayısıyla meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için İlgi ve beceri alanları keşfedilmeye çalışılmalıdır. Keşif süreci ise hiç kolay değildir.

Erken yaşam döneminden itibaren gerek evde ve gerekse okulda çocuğa alternatif zenginliği sunulmalıdır. Deneme yanılma yoluyla çocuk ilgi ve becerilerini keşfetmelidir. Erken yaşlarda bu mümkün olmadıysa bile profesyonel destekle birlikte de bu ihtiyaçlara yanıt bulunabilir. İlgi ve Beceri Alanları Meslek seçimini ve Kariyeri Nasıl Etkiliyor? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

3.     İşin Uzmanlarıyla Görüşün, Fikir Alın, Gözlem Yapın

Karar vermeyi kolaylaştıran ancak sıklıkla ihmal edilen bir diğer konu ise mesleklere yönelik yeterince araştırma yapmamış olmaktır. Her öğrencinin zihninde birkaç meslek olabilir. Bu meslekler belirlenirken ailenin istek ve beklentileri, dönemin popüler meslekleri veya bize yakıştırılanlar etkili olabilir. Oysa meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için mesleklerle ilgili bilgi edinmek gerekir. Kitabi veya tanımsal bilgilere internetten veya basılı kaynaklardan ulaşılabilir.

Seçim sürecini kolaylaştıransa bu meslekleri yapmakta olan bireylerle görüşmek onların karar süreçlerini dinlemek olabilir. Bu mesleği seçmelerinde etkili olan ne olmuş? Bu mesleğin en güzel yanları neler? Bu mesleği seçerseniz karşılaşabileceğiniz zorluklar neler? Bu mesleği size ne kadar önerirler?

Bu mesleği seçerseniz gelecekte sizi nasıl bir mesleki yaşam bekliyor olacak? Bu soruların yanıtlarını arayabilirsiniz. Görüştüğünüz kişileri network ağınıza ekleyebilir, mesleğe yöneldiğinizde mesleki iletişiminizi sürdürebilirsiniz.

4.     Güncel, Bilimsel Bilginin Peşinden Gidin

Meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için yapılabilecek bir diğer çalışma mesleklerle ilgili güncel, bilimsel bilgilere erişmektir. Yapmak istediğiniz işe yönelik bir meslek kolunun veya üniversite eğitiminin olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Seçmek istediğiniz meslekte iş bulmanızın zor olacağını veya yaşadığınız bölgede bu işin yapılamayacağını düşünüyor olabilirsiniz. Yönelmek istediğiniz meslek henüz yeni bir meslek dalına ait olabilir ve çevrenizde bu işi yapan kimse olmayabilir.

Tüm bunlar seçim yapmanızı zorlaştırıyor olabilir. Meslek seçerken mutlaka mesleklerin geleceği ve geleceğin meslekleri dikkate alınmalıdır. Mesleki alternatiflerinizi belirlediğinizde bir uzmandan destek alarak veya detaylı araştırma yaparak önyargı ve kaygılarınızı azaltabilirsiniz. Başarılı Bir Kariyer İçin Tercih Yapmadan Önce Geleceğin Meslekleri ve Mesleklerin Geleceği İyi Bilinmeli yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

5.     Meslekleri Deneyimleyin, Mesleki Kitaplar Okuyun, Çalışma Alanlarını Ziyaret Edin

Bir mesleğe karar verirken çoğunlukla mesleğin getireceği avantajlara odaklanır, güzel yönleriyle kendimizi motive ederiz. Ancak her mesleğin kendi içinde taşıdığı zorlukları da bulunmaktadır. Bu zorlukları deneyimlemek, gözlemlemek veya tecrübe etmiş birinden dinlemekse fikirlerimizi değiştirebilir. Staj programları çoğunlukla üniversitede verilmektedir. Oysa Meslek seçiminde kararsızlık yaşamanın önüne geçmek için üniversiteye başlamadan önce de staj yapılmalıdır.

Tabi bu noktada iş verenlerin üniversite öğrencilerini tercih ediyor olması bir dezavantaj olacaktır. Mümkünse seçim yapmadan önce ilgi duyulan ve yönelmek istenen mesleklerde staj yapılabilir. Mümkün olmuyorsa bu mesleğe yönelik eğitim kitapları, araştırmalar, akademik yayınlar okunabilir. Mesleğin sürdürüleceği çalışma alanlarına ziyaretler yapılabilir; hastane, şantiye, fabrika, atölye gibi. Bu deneyimlerle kararınızı güçlendirebilir veya kararınızda değişikliğe gitme kararı alabilirsiniz.

Ayrıca mesleği yapmakta olan, alanında başarılı isimlerle de görüşebilirsiniz. Görüşeceğiniz kişileri mesleğinde başarılı ve mutlu kişilerden seçmeniz öncelikle önerilmektedir.

Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşayanlar için Kariyer Danışmanlığı Önemli Bir Destek

Meslek seçiminde kararsızlık yaşamak oldukça olağandır. Hatta pek çok açıdan faydalıdır. Kararsızlık yaşamak bireyi araştırmaya, öğrenmeye ve tecrübe etmeye yönlendirecektir. Bu sayede gencin mesleklere ilgisi artacak, doğru mesleği seçebilmek için kendisine yönelik keşfi de başlayacaktır. Ancak meslek seçimi yapabilmek günümüz koşullarında bireysel çabayla yeteri kadar verimli sonuç veremeye bilmektedir.

Bunun en önemli nedeni artan üniversite sayıları ve istihdam olanağı düşük olduğu halde aynı bölümlerden her yıl sayısız mezun verilmesidir. Gençler sınırlı meslek repertuarına sahip. Popüler olan ve çok tercih edilene yönelme eğilimleri oldukça yüksek. Oysa popüler olan pastadan payımıza düşecek parçanın da küçülmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla özelliklede günümüzde profesyonel desteğin önemi artıyor.

Aba psikoloji olarak biz danışanlarımıza kariyer planı çıkarırken stratejik yetenek yönetimi ile çalışıyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz.

Böylece yaptığımız çalışmalarla danışanlarımızın meslek seçiminde kararsızlık yaşamalarının da önüne geçmiş oluyoruz. Mesleklerin geleceği ve geleceğin meslekleri hakkında danışanlarımızı ve ailelerini bilgilendiriyoruz. Böylece öğrencinin bakış açısını genişletiyor, iş hayatıyla ilgili farkında olmadığı çalışma alanlarını da bilgisine sunuyoruz. Meslek Seçiminde Kariyer Danışmanlığı ve Psikolojik Danışmanlık yazımızı da okuyabilirsiniz.

 

Read More

Dijital pazarlama, bilgisayar, tablet cep telefonu gibi elektronik ortamlarda ürün veya hizmetlerin tanıtıldığı pazarlama aracıdır. Son yıllarda tüketici davranışlarında dijital araçların kullanımına yönelik artış dikkat çekiyordu. Özellikle pandemiyle birlikte hem üretici hem de tüketici açısından pazarlamada dijital kaynakların kullanımına talep arttı. Dijital kaynaklar aracılığıyla üreticinin ulaşabildiği kitle alanı genişlerken, tüketicinin de ürün çeşitliliğine erişimi kolaylaştı.

Dijital kaynaklar aracılığıyla tekstilden gıdaya, elektronikten, kozmetiğe tüm ihtiyaçlara kısa sürede erişebilmek mümkün hale geldi. Üstelik yine dijital kaynaklar aracılığıyla ürünleri kıyaslamak, kullanıcı değerlendirmelerine bakmak, fiyat performans değerlendirmesi yapmak mümkün. Çalışan bireyler veya ürün çeşitliliğine fiziki ortamda erişemeyen kişiler için dijital pazarlama büyük avantaj sağlıyor.

Tüketici dijital kaynaklar aracılığıyla geniş ürün yelpazesine erişebiliyor, farklı ödeme yöntemlerini kullanabiliyor ve tüm bunları bulunduğu yerden yapabiliyor. Pazarlamada dijitalleşmenin yayınlaşması tüketici kadar üreticiye de avantaj sağlıyor. Üretici dijital kaynaklar aracılığıyla reklam verebiliyor, satış yapabiliyor, ürün tanıtabiliyor. Tüm bunlar üreticinin tanınırlığını, güvenirliğini ve ulaşılabilirliğini artırıyor. Dolayısıyla günümüzde üreticilerin ve satışçıların varlıklarını sürdürebilmeleri için dijital dünyaya adapte olmaları gerekiyor.

Dijitalleşmenin avantajları sadece üretici ve tüketiciye değil tüm hizmet veren ve hizmet alanlara fayda sağlıyor. Bu noktada neredeyse tüm meslek kolları dijitalleşmeden yararlanabiliyor. Günümüzde meslek alanınız ne olursa olsun dijital pazarlama tekniklerini kullanarak mesleğinizde öne çıkabilirsiniz. Yeteneğinizi, bilginizi, tecrübenizi Google, youtube, İnstagram ve benzeri platformlar aracılığıyla daha geniş kitlelere tanıtabilirsiniz.

Mesleğinizi yaparken online görüşmeler yapabileceğiniz Zoom, Teams gibi yüz yüze iletişim platformlarından faydalanabilirsiniz. Böylece sadece bulunduğun ilçe veya ilde değil, yaşadığınız ülkede ve hatta uluslararasında hizmet verebilirsiniz. İnsanların sizi veya markanızı takip edebilmesi ve daha yakından tanıması için profesyonel web sayfaları kurabilirsiniz. Online sipariş alabilir, randevu verebilir, satış yapabilirsiniz.

Dolayısıyla yaşadığımız çağda mesleğinizde iyi olmanız başarı elde edip sürekli kalabilmeniz için yeterli değil. Aranan, tercih edilen, rakipleri arasında öne çıkan biri olmak istiyorsanız dijital dünya ile yakınlaşmalısınız. Yapay Zeka Geleceğin Mesleklerine ve Mesleklerin Geleceğine Yön Veriyor yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Dijital Pazarlama Nedir? Neleri Kapsar?

Ürün ve hizmetleri tanıtmak için bilgisayarların, cep telefonlarının, diğer dijital ortam ve platformların internet ve çevrimiçi tabanlı dijital teknolojilerle kullanılmasıdır. Dijital alanda pazarlama teknikleri oldukça geniştir. İhtiyacınıza uygun yöntemleri öğrenebilir, mesleğinizi ve markanızı öne çıkarmak için profesyonel destek alabilirsiniz. Dijital kaynaklarla yapılabilecek pazarlama yöntemlerinden aşağıda kısaca bahsedilmektedir.

İlginizi çeken ve işlevsel bulduğunuz pazarlama türleriyle ilgili detaylı bilgi edinebilirsiniz. Dijital pazarlama uzmanlarıyla iletişim kurarak adınızı, markanızı veya mesleğinizi nasıl daha tanınır kılabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

1.     Arama Motoru Optimizasyonu (SEO)

E-ticaret sitesinin arama motoru kurallarına uygun hale getirilerek ilgili aramalarda sonuçların en üst sıralarında olmasını sağlayan yöntemdir. Reklamdan ziyade daha organik bir çalışmadır. Sistemin mantığı doğru anahtar kelimelerin bulunması ve kullanılmasına dayanır. Okunurluğu ve bulunurluğu artırmak için ürün veya hizmetle alakalı içerikler belli bir mantığa göre yazılır.

2.     İçerik Pazarlaması

Bu teknikte amaç gelir elde etmekten ziyade güven ilişkisi oluşturmaya yöneliktir. Ancak bu haliyle de satışa ve gelir artışına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Yeni müşterilerin güvenini kazanma ve mevcut müşterilerin de devamlılığını sağlamaya yönelik bir tekniktir. İçerik pazarlaması ile hedef kitlenin ilgisini çekmek, güvenini kazanmak, eğitim ve bilgi vermek gibi marka değerini artıran eylemler gerçekleştirilebilir.

3.     E-posta Pazarlaması

Dijital pazarlama türleri arasında spesifik hedef kitlelere doğrudan ulaşabilen en önemli yöntemlerden biri, e-posta pazarlamasıdır. Bu yöntemle ürün ve hizmet tanıtımının yanı sıra müşterilere teklif sunulup bilgi verilebilir. Ayrıca pek çok marka müşteri memnuniyeti ve sadakati için özel günlerde kutlama, tebrik mailleri göndermektedir.

4.     Sosyal Medya Pazarlaması

Sosyal medya pazarlaması, küçük işletmelerin dahi kolaylıkla kullandığı bir pazarlama yöntemidir. Bu yöntem aracılığıyla hizmet veya ürün alacak kişilere içerikle ilgili bilgi verilebilir, tanıtım yapılıp, satışa gidilebilir. Kampanyalar, mennuniyet yorumları ve kullanıcılar arası referanslar sosyal medyadaki pazarlama etkisini artırmaktadır. Sosyal medya pazarlaması düşük bütçe ile geniş kitlelere ulaşmayı sağladığı için sıklıkla tercih edilir.

Sosyal ağların sunduğu pazarlama araçları ile spesifik reklamlar oluşturulabildiği için maksimum verim sağlar. Ayrıca kullanıcılara yönelik İlgi alanı, yaş, cinsiyet, bölge gibi detayların ayarlanabilmesi doğru kitleye erişimi kolaylaştırmaktadır.

5.     Satış Ortaklığı

Kullanıcı tarafından yapılan reklam veya satış olarak tanımlayabileceğimiz her iki tarafa da kazanç sağlayan dijital pazarlama tekniğidir. Bu alanda pek çok aracı firma veya bireysel satış elemanı bulunmaktadır. Satış ortağı, pazarlama ya da önerme yöntemi ile ürün veya hizmetin satılmasını sağlar. Üretici üründen kazanç sağlarken satış ortağı da komisyon alır. Influencer marketing ve viral pazarlama yöntemleri de satış ortaklığı olarak değerlendirilebilir.

6.     İnfluencer Marketing

İnfluencer, son yıllarda sıkça duyduğumuz bir terim haline geldi. Bu pazarlama tekniğinden bahsetmeden önce influencer teriminin ne olduğunu açıklayalım. İnfluencerlar sosyal medya ve dijital kanallar aracılığıyla herhangi bir ürün veya servis hakkında paylaşımda bulunurlar. Bu paylaşımlarla deneyimlerini, memnuniyet veya eleştirilerini takipçilerine aktarırlar. Bu kişiler yaptıkları paylaşımlarla belli kişi veya grupların satın alma davranışlarını etkilerler.

Biz bu yöntemi uzun yıllar medya sektöründe, dergi, gazete, afiş ve bilboardlarda gördük. Toplumca beğenilen ve sevilen ünlü isimleri marka yüzü olarak izledik. Şimdi bu geleneksel pazarlama yöntemi yerini dijital pazarlama yöntemlerine bıraktı. Artık medyada gördüğümüz ünlülerin yanı sıra sosyal medya fenomenleri de sevilerek ve beğenilerek takip ediliyor. Onlar da sosyal medyanın ünlüleri oldular ve geniş kitlelere hitap ediyorlar.

Hizmet verenler, üreticiler ve büyük markalar artık marka yüzü olarak fenomenlerden destek alıyorlar. İşbirlikleri ile ürünlerinin tanıtımlarını sosyal medya kanallarında yaptırıyorlar. Hatta pek çok sosyal medya fenomenini artık televizyon reklamlarında da görebiliyoruz. Dijital dünyanın gücü artık çok büyük ve bu güce direnç göstermek gelecekte büyük maddi kayıplara yol açabilir.

7.     Yeniden Pazarlama (Remarketing)

Yeniden pazarlamanın e-ticaret siteleri için önemi büyüktür. Remarketing basit bir tanımla; ziyaret edilen bir sitenin, daha sonra ziyaret edilen başka bir sitede reklamının yayınlanmasıdır. Bu dijital pazarlama yöntemiyle e-ticaret sitelerinden alışveriş yapmadan çıkan kullanıcıların geri dönüp alışveriş yapması sağlanabilir.

8.     Arama Motoru Pazarlaması

Arama motoru pazarlaması, arama motorlarının sonuç sayfalarına reklam verme yöntemidir. SEO ile organik yollarla ulaşılabilen üst sıralara, arama motoru ile daha hızlı ve daha etkili bir şekilde ulaşılabilir. Fakat bu uygulama ücretlidir. Dolayısıyla başarısı bütçeye bağlıdır. E-ticaret siteleri için ayrıca bir önem taşır. Çünkü ilk sıradaki e-ticaret sitesinin ürün ve hizmet satabilme potansiyeli yükselir.

Dijital Pazarlama Mesleklerin Bugününü ve Geleceğini Nasıl Etkiliyor?

Pazarlamada dijital kaynakların önemini ve dijitalde pazarlama tekniklerini yazımızda kısaca özetledik. Peki dijital dünya mesleklerin bugününe ve geleceğine nasıl etki ediyor? Dijital dünyayla barışık olmanın avantajları ve mesafeli olmanın dezavantajları neler? Biraz da bu konulardan bahsedelim. Z kuşağını oluşturan bugünün gençleri teknolojinin ve internetin içine doğdular. Onlar için dijital kaynaklar iletişim kurmanın en temel aracı.

Onlar kendilerini, bilgilerini, yeteneklerini, duygu ve düşüncelerini dijital ortamda çok daha iyi ifade edebiliyorlar. Yenilikleri hızla takip ediyor ve kendileri de yenilik üretebiliyorlar. Z kuşağında yeniliğe, değişime ve öğrenmeye yönelik direnç oldukça az. Aksine meraklı, istekli ve çok daha girişkenler. Ancak Z kuşağı çoğunlukla bugünün öğrencilerini ve yeni mezunlarını kapsıyor.

Bu nesil zaten eğitim hayatlarında ve mesleklerinde dijital pazarlama tekniklerini verimli şekilde kullanabilir donanıma sahipler. Elbette ki karakteristik özellikler veya fırsat eşitsizlikleri gibi etkenler bu popülasyonun da dijital kaynaklardan faydalanmasını olumsuz etkileyebilir. Ancak geçmiş kuşaklara göre bu nesil çok daha şanslı. Y kuşağı ise arada kalmış bir nesil. Teknolojinin içerisine doğmadılar ancak teknolojinin gelişimiyle beraber onlar da gelişti.

Yeniliğe, öğrenmeye açık ve meraklı olanlar aradaki açığı kapatıp yeni nesil becerilerine yetiştiler. Ve onlar da mesleklerinde dijital pazarlama tekniklerini efektif şekilde kullanmaya başladı. Ancak günümüzde halen dijital kaynaklardan faydalanmayan, sosyal medya hesabı bulunmayan veya aktif olmayan bireyler, hizmet verenler ve markalar var. Oysaki hizmet veya ürün alacak herkes doğru adresi belirlemeye çalışırken ilk olarak dijital kaynaklara başvuruyor.

Dijital Kaynakları Tüm Meslek Grupları ve Markalar Verimli Şekilde Kullanabilir

Hepimiz arama motorunda araştırma yapıyoruz, sosyal medya hesaplarını kontrol ediyoruz, referanslara, öneri ve yorumlara bakıyoruz. Dolayısıyla yaptığınız iş her ne olursa olsun dijital dünyanın gücü göz ardı edilmemeli. Bugün bir otel işletmecisi, bir hekim, diyetisyen, antranör, öğretmen, psikolog, mimar, mühendis veya restaurant işletmecisi de dijital pazarlama tekniklerinden faydalanabilir. Mesleğinizi, yeteneğinizi, bilginizi veya ürününüzü dijital kaynakları kullanarak daha fazla kitleye sunabilirsiniz.

Kendinizle ilgili güvenilirlik, memnuniyet ve sadakat yaratabilirsiniz. Örneğin; bir diş hekimi diş bakımı veya diş tedavisi hakkında bilgiler paylaştığı bir video kanalı açabilir. Sosyal medya hesaplarında düzenli içerik oluşturabilir. Bunu bir diş hekimliği öğrencisi de yapabilir. Böylece erkenden ismini duyurmaya ve müşteri potansiyelini oluşturmaya başlayabilir.

Dijital Pazarlama Tekniklerine Uzak Kalan Bireyler ve Markalar İse Rekabet Ortamının Dışında Kalıyor

Dijital kaynakları mesleğinde kullanmaktan imtina eden bireylerin veya markaların ise maliyet kayıpları oldukça belirgin. Köklü firmalar dahi dijital kaynaklardan faydalanmadığında mevcut müşterilerinin dışına çıkmakta zorluk yaşayabiliyor. Gelecek yıllarda ise bu durum çok daha belirgin hale gelecek. Yine bir diş hekimi üzerinden örnek verelim. İster hastanede ister kendi kliniğinde hizmet veriyor olsun.

Hekimin ismini duyurabilmesi ve müşteri portföyünü artırabilmesi için tanınırlığa, güvenirliğe ve referansa ihtiyacı olacak. Kimse yeterince bilmediği ve hakkında referans da bulamadığı birine sağlığını emanet etmek veya para ödemek istemez. Doktor arayışında olan pek çok hasta seçim sürecinde sosyal medya hesaplarını ve arama motorunu kullanır. Çıkan sonuçlar hastanın seçimini belirgin şekilde etkiler.

Eğer hekimimiz dijital pazarlama tekniklerini kullanmıyorsa ve internet aramalarında hakkında yeterli bilgiye ulaşılamıyorsa dezavantajlı olur. Çünkü aynı bölgede hizmet veren ve dijital kaynakları daha efektif kullanan bir başka hekim ön plana çıkacaktır. İki hekim mesleğinde aynı nitelikte olabilir ve hatta dijital dünyadan faydalanmayan hekim çok daha deneyimli ve başarılı olabilir.

Ancak hizmet alacak kişinin seçimini diğer hekimden yana yapma olasılığı çok daha yüksektir. Tabi ki seçim sürecinde maliyet hesabı, ulaşım kolaylığı gibi diğer detaylarda etkilidir. Ancak dijital pazarlama tekniklerinin etkisi çok daha belirgindir.

Read More

Bilingualizm (çift dillilik), dil kazanımı sürecinde her iki dile birden maruz kalarak ikisini de anadil düzeyinde öğrenmeye denilmektedir. Çift dil öğrenimi kimi çocuklarda konuşmada gecikmeye yol açabilmektedir. Bu durum aileleri endişelendirebilmekte ve çocukların iki dile maruz kalmaması için ailelerce önlemler alınabilmektedir.

Oysa çift dile maruz kalarak büyüyen çocukların bilişsel gelişimlerinde herhangi bir dezavantaja henüz rastlanmamıştır. Buna karşılık ana dil düzeyinde kazanılan çift dil becerisinin sağlayacağı pek çok avantaj vardır. Bu avantajların geleceğe yönelik olması ancak dil kazanımının çocuklukta başlaması ailelerin avantajları göz ardı etmesine yol açabilmektedir.

Çift dile maruz kalan çocukların çoğunlukla ebeveynleri farklı anadillere sahiptir. Veya çocuk ailesinin anadili edindiği ortamdan farklı bir ortamda dünyaya gelmiştir. Sosyal çevre, okul öncesi eğitim ve benzeri nedenlerle çift dil gelişebilmektedir. Bilingualizm için önemli etkenlerden birisi de “one person one language” metodudur. Bu met od ebeveynin çocukla iletişim kurarken sadece kendi anadili üzerinden iletişime geçmesine dayanır.

Örneğin babanın anadili İngilizce ve annenin anadili Türkçe olabilir. Öyleyse baba çocukla İngilizce konuşurken anne Türkçe konuşmalıdır. Bu örnekten yola çıkarak devam edersen babanın çocukla Türkçe iletişime geçmesi çocuğun dil gelişimini zorlaştıracaktır. Aynı şekilde annenin de çocukla İngilizce konuşması çocuğun karmaşa yaşamasına neden olacaktır.

Ebeveynlerin anadilden bağımsız olarak birbirlerinin dillerinde konuşuyor olması çocuğun aynı cümle içerisinde iki farklı dili kullanmasına yol açabilir. Kimi durumlarda da ebeveynler anadillerinden bağımsız olarak dillerini ana dil düzeyinde bilmedikleri ülkelere yerleşebilmektedir. Kariyer, eğitim, kültür, ortam değişikliği gibi etkenler bu sonuca yol açabilmektedir.

Ebeveynler ana dil düzeyinde yeni dile hakim değilken yeni bir bebekleri olabilmektedir. Bu bebek doğrudan bu ülkenin içine doğmaktadır. Dolayısıyla bilingualizm olabilmesi için bebeğin iki dile anadil düzeyinde maruz kalması gerekir. Ancak ebeveynler o ülkenin diline anadil düzeyinde hakim değildir.

Böyle bir durumda çocukta karmaşaya yol açmamak için mutlaka evde ailenin anadili konuşulmalıdır. Çocuk ikinci dili okulda ve sosyal çevrede öğrenmelidir. Aksi halde iki dillilik gelişimi mümkün olmayacaktır.

Bilingualizm (Çift Dillilik) Avantajları

Yapılan araştırmalar gün geçtikçe artmakta ve çift dilliliğin avantajları da artış göstermektedir. Daha eski yıllarda bu öğrenim sürecinin çocuğu olumsuz etkilediği ve hatta şizofreniye dahi neden olabileceği düşünülüyordu. Şimdiyse beynin gelişimini desteklediği, sosyal ve kişisel gelişim açısından da çokça faydası olduğu görülüyor.

Bir çocuğa anadil düzeyinde birden fazla dil kazandırılmak isteniyorsa doğumdan itibaren bu yönde ilerlenmesi öğrenme sürecini kolaylaştırıyor. Çünkü iki yaşındaki bir çocuğun beyninde, bir yetişkine oranla daha fazla sinaptik bağlantı vardır. Beyindeki bu sinaptik bağlantılar kullanılmadığında kaybedilir. Bu nedenle erken dönemde çocuğa iki farklı dil öğretmenin daha avantajlı olduğu vurgulanmaktadır. Dil edinimi, çocuk doğmadan önce başlar.

Dil ediniminde en önemli basamak “anlama”nın gelişmesidir. Genelde bebeklerin anlaması konuşmasından 6 ay ileridedir. Dolayısıyla, bebek 6 aylık iken hatta doğumundan itibaren iki farklı dile maruz bırakılabilir. Pek çok çocuk doğal bir şekilde bilingualizm kazanabilmektedir. Diğer insanlara kıyasla daha üstün empati becerisine sahip olabiliyorlar.

1.     Empatik İletişim Becerisini Destekliyor, Çözüm Odaklı Olmayı Kolaylaştırıyor

Anadil düzeyinde birden fazla dili biliyor olmak beden dilini ve duyguları daha kolay okumayı desteklemektedir. İki dil öğrenerek büyüyen çocuklar bilgi edinme ve bilgiyi geri getirme aşamalarında diğerlerine kıyasla daha hızlı olabiliyorlar. Ayrıca bu bireyler daha çözüm odaklı, esnek ve yaratıcı bir düşünce şekline sahip olabiliyorlar.

2.     Alzheimer Riskini Belirgin Şekilde Geciktiriyor

Akademik açıdan daha zayıf olan bireylerin dahi çift dillilik etkisiyle daha hızlı geliştikleri ve akranlarına yetişebildikleri görülmektedir. Çift dilli bireyler diğerlerine göre daha fazla zihin egzersizi yaptıkları için bunama ve Alzheimer riskleri azalıyor. Yapılan araştırmalar bu bireylerde diğerlerine kıyasla Alzheimer riskinin 5 yıl daha ötelendiğini göstermektedir.

Dikkat ve konsantrasyon süresine de olumlu katkıları bulunmaktadır. Bilingualizm aracılığıyla hafıza güçlenir, kelime hazinesi artar. Bu bireyler zihinsel olarak daha atik ve üretkendir. Ayrıca çift dilli bireylerin iletişimde daha özgüvenli, girişken ve çözüm odaklı olduğu da görülmektedir.

3.     Yaşam ve İş Alanında Alternatif Zenginliği Sunuyor, Çok Kültürlülüğü Destekliyor

Bir diğer olumlu katkısı ise elbette ki sosyal ve kültürel kazanımlarıdır. Daha fazla kültürle temas kurma olanağı sağlar. Bu sayede çok kültürlülük kişisel gelişimi besler.

Farklı kültürlere temas edebilmek hoşgörü ve açık fikirlilik gelişimini de destekler. Ayrıca sosyal, akademik ve profesyonel çevrenin gelişimine de katkı sağlar. Çift dillilik sayesinde kişiler yaşam alanlarını çok daha fazla genişletebilir ve alternatiflerini çeşitlendirebilirler.

Anadil düzeyinde farklı bir dili bilebilmek daha çok iş imkanına, ülke, kültür fırsatlarına olanak sağlar. Dolayısıyla bilingualizm sayesinde bireyin seçim skalası genişler. Birey böylece daha fazla yaşam ve çalışma alanına, sosyal kaynağa ve kültürel zenginliğe sahip olur. Birden fazla dili anadil düzeyinde konuşup yazabilen bireyler diğerlerine göre kendilerini daha özgür ve özgüvenli hissedebilirler.

Bilingualizm (Çift Dillilik) Dezavantajları

Araştırmalar ve çift dilli birey sayısı artıkça bu özelliğin dezavantajlarının azaldığı ve avantajlarının arttığı görülmektedir. Ancak hala kanıta dayılı olmayan tartışmalar bulunmaktadır. Çift dilli bireylerin iki dil kazanımına bağlı olarak tek dilli bireylere oranla bir dile yönelik daha az kelime bildiği görülmektedir.

Çift dilli bireylerin iletişim içerisinde iki dilde birden düşünmeleri kaynaklı uygun ifadeyi bulmakta zorlandıkları düşünülmektedir. Bu durum çift dilli bireylerin doğru kelimeyi bulmakta diğerlerine göre daha fazla zaman kaybettiğini düşündürmektedir. Kimi ailelerde okul öncesi dönemde çocuk iki dile eşitçe maruz kalırken okulla bu oran değişebilmektedir.

Ebeveynlerden biri eğitim dilinde konuşuyor diğeri ise farklı bir dili anadil olarak kullanıyor olabilir. Dolayısıyla çocuk okulda yoğun olarak bir dile maruz kalır. Evde de diğer ebeveynin dili baskın dildedir. Bu durum çocuğun daha fazla maruz kaldığı dili kolaylaştırmasını sağlar. Diğer dile direnç gelişebilir. Bu da hedeflenenin aksine çocuğun bir dile diğerinden daha yatkın olmasına neden olabilir.

Bilingualizm (Çift Dillilik) Beklentisi Olan Aileler Dil Kazanım Sürecinde Nelere Dikkat Etmeli

Ebeveynler için çift dilli çocuk yetiştirmek heyecan verici olsa da emek ve özen isteyen bir süreci kapsamaktadır. Bu süreçte aşağıdaki önerilerimize dikkat etmek çocuğun öğrenme sürecini hızlandıracaktır. Ve dil kazanımı aile tarafından olumlu desteklenmiş olacaktır.

1.     Ebeveynler Çocukla İletişimde Kendi Anadillerini Kullanmalıdır

Yazının en başında da değindiğimiz gibi ebeveynlerin anadilleri birbirinden farklıysa mutlaka her ebeveyn iletişimde kendi anadilini kullanmalıdır. Yani baba İngiliz, anne İspanyol ise baba çocukla İngilizce, anne ise İspanyolca konuşmalıdır.

Ebeveynlerin yeterince hakim olmadıkları dillerde çocukla konuşuyor olması çocuğun dili kazanma sürecini zorlaştıracaktır. Çünkü bir iletişim ne kadar doğru, akıcı ve doğalsa içselleştirilmesi de o kadar kolay olacaktır. Farkında olmasak da hepimiz kendi anadilimizi konuşurken daha etkin bir beden dili kullanırız. İletişimimize jest ve mimiklerimizle güç katarız. Bu nedenle kendi dilimizde konuşurken daha özgüvenli konuşabilir, kendimizi daha iyi ifade edebiliriz.

Bu rahatlık ve esneklik algısı iletişimimiz aracılığıyla çocuğa da geçer. Bu sayede çocuk ebeveyninin anadilini çok daha kolay kazanır. Tam tersi olduğunda ise ebeveynin ifadeleri zorlaşabilir, iletişimdeki spontanite bozulabilir. Bu da çocuğun iletişim kodlarını yanlış almasına yol açabilir.

2.     Çocuk Her İki Anadile de Eşit Derecede Maruz Bırakılmalıdır

Bilingualizm (çift dillilik) için çocuğun her iki dile de eşit derecede maruz kalması gerekir. Ve bu maruziyet günün önemli bir kısmına yayılmalıdır. Çocuk girdiği farklı ortamlarda ve edindiği çeşitli deneyimlerde de dile maruz kalmalıdır. Böylece tek bir kişiyle kurduğu iletişimle kalmaz farklı insanların konuşma stillerini, ifade biçimlerini de deneyimler. Bu çeşitlilik çocuğun anadilinin gelişmesini ve zenginleşmesini sağlar.

3.     Çocuğa Kazandırılmak İstenen Diller Birbirinden Üstün Tutulmamalıdır

Bir diğer önemli konuysa anadil düzeyinde kazanılması istenen dillerin mutlaka önem derecesinin aynı tutulmasıdır. Örneğin çocuğun İngilizceyi ve Almancayı anadil olarak kazanması isteniyorsa çocuk İngilizceyi Almancadan veya Almancayı İngilizceden üstün görmemelidir. Bunu sağlayabilmek için çocuğun her iki dili de kullanmaya ihtiyaç duyması gerekir.

Yani çocuğun Almanca bilgisini edineceği ebeveyni annesiyse anne çocuğun İhtiyaçlarına diğer dilde yanıt vermemelidir. Aksi halde çocuk Almancayı öğrenmeye ve kullanmaya ihtiyaç duymayacaktır.

4.     Bilingualizm Hedefleniyorsa Mutlaka Öğrenme Süreci Keyifli Hale Getirilmelidir

Çift dil gelişimi için önemli bir diğer konu ise dil kazanım sürecinin keyifli hale getirilmesidir. Konuşmaya ve öğrenmeye heves uyandırmak ve bu süreci eğlenceli kılmak çocuğu teşvik edecektir. Kimi aileler öğrenme sürecinin olabildiğince hızlı ve kusursuz olmasını isteyebilir. Bu istek aceleci ve tahammülsüz davranmaya yol açabilir. Ancak dil kazanımı ve kullanımı süreç işidir.

Üstelik heveslendirilmeyen ve öğrenmeye motive edilmeyen çocukta direnç gelişebilir. Çocuk özellikle de kullanımı daha zor olan dilde direnç gösterebilir. Konuşmaya zorlamak, hata yaptığında cezalandırmak veya alay etmek öğrenme sürecini olumsuz etkileyecektir. Negatif yaklaşım yerine pozitif bir dil, sevgi, hoşgörü ve tahammül göstermek öğrenme sürecini hızlandıracaktır.

Çocuğun üzerindeki baskı azaldığında öğrenmek çok daha kolay hale gelecektir. Bu süreçte bol bol anadilde sohbet etmek, masallar anlatmak, kitap okumak, şarkı söylemek önerilmektedir.

Bilingualizm (Çift Dillilik) ve Kariyer Gelişimindeki Rolü

Çift dilliliğin avantajlarının en belirgin şekilde fark edildiği alan kariyer alanıdır. Çünkü iş verenler açısından adayların dil hakimiyetinin organizasyona faydaları oldukça fazladır. Bu dil ister birlikte çalışılan diğer şirketlerin anadili olsun isterse evrensel olan İngilizce olsun avantajlıdır. İşverenler için ikinci bir dile sahip olan çalışanlar tercih sebebidir. Bu sayede iş veren tercüman, danışman gibi aracılardan destek almaksızın işlerini yürütebilir.

Ayrıca anadil düzeyinde dil bilmek o dile mensup kişilerle daha kolay ve samimi iletişim kurabilmeyi sağlamaktadır. Sonradan kazanılan yabancı dil seviyesi anadilde konuşan insanlarla uzun ve samimi konuşmalar yapmaya yetmeyebilir. Özellikle anadilde konuşan bireylerin kullandığı mecazları, ima veya şakaları anlamak anadile hakim olmayanları zorlayabilir. Bilingualizm işe alım sürecine katkı ettiği kadar akademik ve mesleki gelişme de katkı sağlar.

Bu sayede alanınızda yazılan yabancı kaynakları anadilde okuyabilir, anadilde yorumlayıp, tartışabilirsiniz. Kaynakların çevirisini yapabilir diğer hakim olduğunu dile çeviri yapabilirsiniz. Uluslararası araştırmalarda ve çalışmalarda daha etkin rol alabilirsiniz. İki anadilden herhangi birinin konuşulduğu bir ülkeye yerleşebilir veya bu dilde iş yapan bir markayla çalışabilirsiniz. Dil tazminatı gibi haklardan da faydalanabilirsiniz.

Çift dilliliğin sağlayacağı avantajlardan faydalanmak istiyorsanız ebeveyn olmaya karar verdiğinizde bu alanda da araştırma yapmalısınız. Çift dil öğrenimiyle ilgili beklenti ve amaçlarınızı belirlemeniz nasıl bir öğretme methodu izlemeniz gerektiğini öğretebilir. Evde, okulda ve sosyal yaşam içerisinde izlenmesi gereken yollarla ilgili profesyonel destek alabilirsiniz.

Aba psikoloji olarak dil becerisini ve çeşitliliğini oldukça önemsiyoruz. Birden fazla dil bilen ve dil kullanım becerisi gelişmiş olan öğrencilerimizin kariyer gelişimlerini gözlemliyoruz. Siz de Bilingualizm (çift dillilik) sahibiyseniz kariyerinizi planlamak ve dil becerinizden en iyi şekilde faydalanmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Kariyer gelişimi neredeyse doğumla başlayan ve yaşam boyu devam eden bireysel bir süreçtir. Bu süreci bireysel özellikler, potansiyel, çaba, motivasyon ve bireyin dışında kalan dış faktörler de etkiler. Kariyer yolculuğu yaşam boyu sürse de başarılı bir kariyer oluşturabilmenin temeli erken yaşam dönemine dayanır. Eğitim hayatının verimli geçirilmesi, ilgi ve becerilerin keşfedilmesi ve geliştirilmesi kariyerin verimli şekillenmesini destekler.

İyi bir kariyere sahip profesyonellerin gelişim süreçlerine bakıldığında ne istediklerini bilen ve hedefe ulaşmak için bilinçli adımlar atan kişiler olduğu görülür. Burada da hedef belirlemenin ve hedefe erişebilmek için yapılması gerekenlerin bilinçli planlanmasının önemini görürüz. Alan, bölüm, meslek seçimleri de kariyer gelişimi sürecinde belirlenmesi gereken hedeflerdendir. Tüm bu hedefleri belirleyebilmekse kişinin kendisini tanımasına ve geleceğe yönelik beklentileri belirlemesine bağlıdır.

Meslek seçimi yaparken karakteristik özellikler, ilgi ve beceriler, beklentiler ve hatta sosyo ekonomik koşullar dahi göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak tüm bu detaylar dikkate alınarak belirlenecek bir hedef gerçekçi ve bireysel bir hedef olacaktır. Bir hedef ne kadar kişinin kendisine aitse hedefe ulaşmaya yönelik çaba ve motivasyonda o kadar yüksektir.

Kariyer geliştirme sürecinde odaklanılması gereken bir diğer konu da bireyin güçlü ve gelişime açık yönlerinin tespit edilmesidir. Yapılan tespit sonrası kişinin mesleki yöneliminde ve kariyerinde zayıf yönlerinin neden olabileceği dezavantajlar tespit edilmelidir. Güçsüz yönlerin nelerle tölere edilebileceği veya nasıl geliştirilebileceğine de odaklanılmalıdır.

Kariyer gelişimi tüm bu detaylar göz önünde bulundurulduğunda erken yaşlardan itibaren yatırım yapılması gereken bir süreçtir. Bu süreçte profesyonel destek almak veya tecrübeli kişilere danışmak da kariyer gelişim sürecini olumlu destekler. Peki kariyerimiz için neler yapmalıyız ve iyi bir kariyer için hangi fırsatları verimli değerlendirmeliyiz? Yazımızın devamında detaylarıyla bilgi edinebilirsiniz.

Kişilik Testleri ile Kariyerinize Yön Verin! Ve Kariyer Danışmanlığı Alarak Başarıyı Katlamak Mümkün yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Kariyer Gelişimi için Boş Zamanlarınızı Fırsata Çevirin

Öğrencilik yılları kişisel ve mesleki gelişim için değerlendirilebilecek en güzel yıllardır. Çünkü bu dönemde çoğunlukla bireyin tek ve en temel sorumluluğu dersleridir. Dolayısıyla okul ve ders dışı zamanlar ve özelliklede tatiller gelişim için önemli zamansal kaynaklardır. Henüz kariyer planlaması yapmamış, belirgin bir hedefi olmayan çoğu öğrenci için bu zamanlar iyi değerlendirilmez.

Bu dönemi daha farkındalıklı geçiren öğrenciler ise kendilerini geliştirerek rakiplerinin önüne geçebilirler. Aynı şekilde iş hayatına atılan ve düzenli bir çalışma takvimi olan bireylerin de daha verimli değerlendirilebilecek zamanları vardır. Ancak kimi zaman motivasyon eksikliği kimi zaman hedefsizlik veya kişiselleştirilmemiş hedefler zaman yönetimini zorlaştırır. Bu da bireyin sıklıkla zamansızlık hissine kapılmasına neden olur.

Oysa kişisel ilgi ve ihtiyaçlara zaman ayırmak da dahil olmak üzere zamanın verimli kullanılması kariyer gelişimi için son derece önemlidir. Peki kariyer fırsatlarını artırmak için sahip olunan boş zamanlar nasıl verimli değerlendirilebilir? Bu soruya vereceğimiz cevap yine kişinin hedefleri göz önünde bulundurularak yanıtlanmalıdır. Eğer bu sorunun yanıtını arayan bir öğrenci ise kısa ve uzun vadeli hedefleri öğrenilmelidir.

Önceliği istediği üniversiteyi ve bölümü kazanmaksa boş zamanlar bu hedefi gerçekleştirmeye yönelik çalışmalarla değerlendirilmelidir. Ayrıca motivasyonunu artırmak için gitmek istediği okulun ve okumak istediği bölümün atmosferini yaşantılayabilir. Bunu yapabilmek içinse İstediği bölümü okuyan veya bu bölümden mezun olan bireylerle tanışıp, görüşebilir. Üniversiteyi ziyaret edip, akademik kadroyla tanışabilir.

Okumak istediği bölümün ders kitaplarını alıp erken okumalar yapabilir. Bölüm derslerine girecek hocaları dijital platformda araştırabilir, varsa eğitimlerine, söyleşilerine katılabilir, varsa kitaplarını okuyabilir. Seçilen meslek için sahip olunması gereken ilgi, beceri veya yetkinlikler varsa geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılabilir. Yabancı dil kursları, konuşma grupları, bilgisayar programları ve benzeri gibi.

İlgi ve Beceri Alanları Meslek seçimini ve Kariyeri Nasıl Etkiliyor? Ve Kişisel Gelişim, Üniversite ve Meslek Seçimi Başarılı Bir Kariyer İçin Ne Kadar Önemli! Yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz. Ayrıca Zaman Yönetimi Teknikleri ile Kendinize Daha Çok Zaman Ayırabilirsiniz yazımıza da bakabilirsiniz.

Kariyer Gelişimi için Dijital Pazarlama Tekniklerinden Faydalanın

Günümüz mesleklerinde artık dijital pazarlamanın rolü oldukça büyük. Hangi mesleği yapıyor veya yapacak olursanız olun dijital kaynaklar mesleki sürekliliğinizde önemli rol oynayacaktır. Artık meslek, hizmet, ürün ayrımı olmaksızın herkesin bir sosyal medya hesabı var. Ve aynı şekilde herkes bir ürün, hizmet veya bilgi edinirken arama motorlarından faydalanıyor.

Dijital kaynakların kullanımı bizi globalleştiriyor, hitap ettiğimiz kitleyi genişletiyor. Bu genişleme sayesinde aynı anda çok daha fazla kişiye ulaşabiliyor ve ihtiyaçlarına yanıt verebiliyoruz. Bu büyük bir konfor ve kolaylık. Tüketiciler de ürün ve hizmet sunanlar da bu konfora alıştı ve uyumlandı. Dolayısıyla kariyer gelişimi hedeflendiğinde dijital kaynakların rolü göz ardı edilmemelidir.

Öğrencilik yıllarınızdan itibaren dijital platformlarda içerik üretebilir, kendinizi, bilgi ve tecrübelerinizi hitap ettiğiniz kitleyle paylaşabilirsiniz. Dijital kaynakların verimli ve doğru kullanımı kariyerinizde hızla yükselmenize destek olacak, mesleğinizdeki sürekliliğinize katkı sağlayacaktır.

Bugünün Genci Z Kuşağı, Nasıl Bir Kariyer İstiyor? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Kariyer Gelişimi için Mesleğinize Yönelik Gelişmeleri Yakından Takip Edin

İster öğrenci ister meslek mensubu olun kariyerinizin her aşamasında gelişim olanaklarını takip edebilirsiniz. Mesleğinizle ilgili yayınlanan güncel makale ve araştırmaları, yeni çıkan kitapları okuyabilirsiniz. Ücretli veya ücretsiz eğitimleri takip edip katılabilirsiniz. Varsa sertifika programlarına, konferanslara, konuşmalara katılabilirsiniz. Varsa saha çalışmalarında, araştırmalarda gönüllü olabilirsiniz.

Mesleğinizle ilgili varsa mesleki topluluklara, derneklere, kulüplere katılabilirsiniz. Tüm bu çalışmalar mesleğinize yönelik güncel bilgi edinmenize ve alanda aktif olmanıza destek olacaktır. Üstelik özgeçmişinizi donatmak için de oldukça argüman sağlayacaktır.

Kariyer Gelişimi için Bolca Staj Yapın

Hedefini yeterince iyi belirlememiş veya kişiselleştirmemiş bireyler için stajın önemi çoğunlukla çok geç fark edilir. Ancak stajlar mesleki bilgi, beceri, network ve deneyim elde etmek için çok önemli kaynaklardır. Mesleğinizle ilgili staj yapmaya ve stajlarınızı olabildiğince çeşitlendirmeye özen gösterin. Mesleğiniz kendi içerisinde farklı çalışma alanlarına ayrılıyor olabilir. Örneğin; psikoloji öğrencileri mezuniyet sonrası çok farklı alt alanlarda iş başı yapabilirler.

Bir psikolog anaokulunda, özel eğitim sektöründe, danışmanlık merkezinde, klinikte veya insan kaynaklarında çalışabilir. Bunlar çalışma alanlarının sadece küçük bir kısmıdır ve hepsi de birbirinden farklı bilgi, beceri ve yeterlilik gerektirir. Öğrencilik sürecinizde hangi alt alanın sizin için en doğru olduğunu karar vermeniz kolay değildir. Bölümlerin neredeyse hepsi size cazip gelebilir veya neredeyse hepsi size uzak görünebilir.

Kariyer gelişimi için hangi çalışma alanının sizin için en ideali olduğunu belirlemeniz gerekir. Stajlarsa belirleme sürecinde önemli role sahiptir. Pek çok okul staj programlarını zorunlu tutmaktadır. Ancak zorunlu stajlar dahi karar vermek için yeterli gelmeyebilmektedir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için olabildiğince çok staj yaparak seçenekler azaltılabilir. Üstelik bu stajlar aracılığı ile yeni meslektaşlarınızla tanışabilir, networkünüzü geliştirebilirsiniz.

Kariyer Gelişimi için Zaman Kaybetmeden Network Geliştirin

Kariyer fırsatlarını değerlendirmenin bir diğer önemli yolu da mesleğinizle ilgili network ağınızı olabildiğince genişletmenizdir. Günümüzde bunu yapmak eskiye kıyasla çok daha kolay. Çünkü pek çok akademisyenin veya iş verenin artık sosyal medya hesapları var. Kariyerini ve bulunduğu konumu örnek aldığınız kişilere e-posta veya mesaj yollayabilirsiniz. Onlarla Linkedin gibi sosyal iş ağları üzerinden bağlantı kurabilirsiniz.

Varsa araştırmalarınızı, makalelerinizi veya mesleki çalışmalarınızı onlarla paylaşabilir, değerlendirmelerini alabilirsiniz. Konferanslara, seminerlere, eğitimlere gidebilir, kulüplere, topluluklara katılabilirsiniz. Böylece mesleki networkünüzü geliştirebilirsiniz. Kariyer gelişimi açısından örnek aldığınız kişilerin özgeçmişlerini inceleyebilirsiniz. Doğrudan onlarla iletişime geçerek kişisel ve mesleki gelişiminize yönelik tecrübelerini, önerilerini sizinle paylaşmalarını talep edebilirsiniz. Böylece yeni fikirler üretebilir, geniş networkünüz sayesinde iş birlikleri kurabilirsiniz.

Kariyer Gelişimi için Mentor veya Kariyer Danışmanı ile Çalışın

Günümüzde önemi ve popüleritesi gittikçe artan mentor ve kariyer danışmanlıklarının kariyer gelişim sürecindeki etkisi büyüktür. Mentor veya danışmanla çalışmak kişinin kendisine, güçlü ve zayıf yönlerine ve hedeflerine objektif bakabilmesini kolaylaştırır. Kişinin bütünüyle uyumlu yani ilgi, beceri, yetenek ve yetkinliklerini kapsayan, karakteriyle örtüşen hedeflere yönelmesi kolaylaşır. Mentor veya danışan bireyin içsel motivasyon geliştirmesini sağlar.

Ayrıca güçlü ve zayıf yönlerini kariyerinde nasıl daha efektif kullanabileceğini öğretir. İyi bir mentor veya kariyer danışmanı çalışmalarında güncel ve bilimsel bilgilerden faydalanır. Kullandığı test, envanter gibi araçlarda sayısal sonuçlardan çok süreçsel analizlere bakar. Kişisel gözlemini de değerlendirmelere ekler. Kişiyi sadece meslekler, bölümler veya derslerle ilgili değil mesleklerin geleceği, geleceğin meslekleri konusunda da bilgilendirir.

Tüm bu bilgilerin toparlanması, değerlendirilmesi ve kişiselleştirilmesi tecrübe ve disiplin gerektirir. Bu nedenle kariyer gelişimi için mümkün olabildiğince erken süreçte profesyonel destek almak önerilmektedir. Mesleki ilgi, kişilik, zeka, yetenek testleri hedef belirleme ve kariyere yön verme sürecinde önceliklendirilmelidir. Tüm bu bilgilere bir arada erişebilmekse profesyonel destek alarak mümkün olabilmektedir.

Üniversiteden Önce Kariyer Danışmanlığı Almanın Faydaları ve Mentorle Kariyer Planlamak Gençlere ve Ailelere Kolaylık Sağlıyor yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz. Ayrıca Başarılı Bir Kariyer İçin Tercih Yapmadan Önce Geleceğin Meslekleri ve Mesleklerin Geleceği İyi Bilinmeli! yazımıza da bakabilirsiniz.

Kariyer Gelişimi için Kendinize Zaman Ayırmayı İhmal Etmeyin

İyi bir kariyere sahip olabilmek için yaptığımız en büyük yanlışlardan birisi de kendimizi ve bireysel ihtiyaçlarımı ihmal etmektir.  Yazımızın en başında da değindiğimiz gibi kariyer gelişim süreci yaşam boyu devam etmektedir. Yaşam boyu ilgi isteyecek bir süreç için kendinizi ikinci planda tutmanız iyi bir kariyer elde etmenizi sağlayabilir. Ancak kişisel mutluluğunuzu zedeleyecektir.

Kariyer gelişimi ile sağlıklı ve dengeli yaşam arasında güçlü bir bağ vardır. Bu denge korunduğunda, sağlık ve kişisel ihtiyaçlara özen gösterildiğinde başarı ve mutluluk beraberinde gelecektir. Yeterince iyi beslenmeyen, daha çok çalışmak için öğünlerini geçiştiren birinin kısa sürede sağlığı bozulacaktır. Daha çok çalışmak için daha az uyuyan veya düzensiz uyuyan birinin de kısa sürede bağışıklığı düşecektir.

Üstelik yetersiz beslenme, uykusuzluk enerji kayıplarına, dikkat ve konsantrasyon güçlüklerine neden olacaktır. Bir gün geç saatlere kadar uyumadan çalışmak, bir sonraki gün fazla uyumanıza veya gününüzün dikkatinizi toplayamadan verimsiz geçmesine sebep olabilir. Bu nedenle motivasyonu sağlayan sosyal yaşamı da ihmal etmeden işlere gereken önemi vermek gerekir.

Dengeyi koruyarak kişisel bakımınıza, hobilerinize, ilgilerinize, sosyal çevrenize, aktivitelerinize zaman ayırmalısınız. Bu sayede iç huzurunuzu yakalayabilir ve beraberinde gelen içsel motivasyonla çok daha verimli çalışmalar yapabilirsiniz.

Aba Psikoloji’de kariyer gelişimi planlamaya yönelik yaptığımız çalışmalar hakkında bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Dereceye girmek büyük bir başarı ve gurur kaynağı olsa da başarının devamlılığı için yeterli değil. Üniversitede ve profesyonel kariyerde başarı elde edebilmenin temel koşullarından birisi doğru meslek ve üniversite seçimi yapabilmektir. Derece yapan öğrencilerinse çoğunlukla seçim sürecinde dikkati dağılır. Prestijli üniversitelerden ve albenili bölümlerden gelen teklifler odak noktalarını dağıtabilir.

Kimi zamansa derece yapan öğrencilerin sınava hazırlık sürecindeki tek hedefleri dereceye girebilmek olur. Hedeflerine ulaştıklarındaysa en önemli sorunun cevabını arayacak yeterli zamanları kalmaz. Oysa dereceye girmek mesleki yönelimi belirlemedikten sonra öğrencilere çok da avantaj sağlamaz. Çok popüler bir bölümü oldukça prestijli bir üniversitede okuma fırsatı yakalamış olabilirsiniz.

Ancak bu bölüm ve meslek size uygun değilse üstün performansınız bir ömür hayal kırıklığına dönüşebilir. Bu nedenle kariyer planı çıkarılırken öğrencinin akademik performansından bağımsız olarak profesyonel destek alması önemlidir. Kariyer danışmanlığı aracılığıyla mevcut potansiyel geliştirilebilir, şekillendirilebilir ve keşfedilebilir. Başarılı olan öğrencilerin bu başarıyı hangi alanda daha da fazla parlatabileceği danışmanlık aracılığıyla tespit edilebilir.

Başarısız olduğu düşünülen bir öğrencinin neden başarısızlık yaşadığı bulunabilir. Ve başarısız kabul edilen öğrencilerin de hangi alanlarda başarı sergileyebileceği keşfedilebilir. Kariyer planı çıkarmak son derece önemli ve özveriyle yaklaşılması gereken bir süreçtir. Bu sürecin hakkını vermekse bireysel çabayla yetersiz sonuç verebilir. Eğitim sistemi, kurslar, eğitim koçları, öğretmenler sizi dereceye girmek için motive ediyor olabilir.

Dolayısıyla dikkatinizi, enerjinizi öncelikle bu konuya yönlendiriyor olabilirsiniz. Ancak sınav sonucunu elinize aldıktan sonra yapmanız gerekenlere de zamanınız varken yatırım yapmalısınız. Derece yapmanız seçim üstünlüğü ve alternatif zenginliği sağlasa da ne istediğinizi bilmediğiniz sürece dezavantaja dönüşebilir. Bu nedenle sınav sonucunuz ne olursa olsun kariyer danışmanlığı alarak gelecekteki kariyerinize bugünden yatırım yapabilirsiniz.

Peki derece yapmak iyi bir kariyer için tek başına neden yeterli değil?  derece yapan veya yapmayı hedefleyen öğrenciler meslek ve üniversite seçiminde nelere dikkat etmeli? Kariyer danışmanlığı derece hedefi olanlara nasıl bir fayda sağlıyor? Yazımızın devamında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Neden Dereceye Girmek İstiyorsunuz?

Derece yapmayı hedeflemek oldukça büyük bir hedef. Kendinize böyle bir hedef koymuş olmanız kendinize ve potansiyelinize duyduğunuz güvenin önemli bir göstergesi. Bu hedef size çevreniz tarafından verildiyse çevreniz de potansiyelinizin farkında demektir. Ancak derece yapmak büyük bir hedef olsa da yeterince belirgin değildir. Bir hedef ne kadar anlamlı, belirgin ve kişiselse ulaşılması o kadar mümkün demektir.

Peki sizin derece yapmayı hedeflemekteki motivasyonunuz nedir? En iyiler arasında olduğunuzu ispat etmek mi? Bölüm ve üniversite seçerken daha rahat olabilmek mi? Yoksa sizden beklenen başarıyı göstermek mi? Daha farklı kişisel sebepleriniz de olabilir. Ancak bu büyük hedefe erişmek için bu hedefi biraz daha belirgin hale getirebilirsiniz. Bu sayede hedefiniz hem daha öznel hem de daha çekici olacaktır.

Örneğin; Dereceye girmek ve Boğaziçi üniversitesinde Psikoloji okumak istiyorum. Tabi bu hedefi belirlerken meslek, bölüm ve üniversite seçimlerinizi neye göre yaptığınız da oldukça önemli. Seçim yaparken kişilik özelliklerinizi, ilgi, yetenek, ihtiyaç ve beklentilerinizi de dikkate almalısınız. Boğaziçi üniversitesi çok prestijli bir üniversite olabilir ve psikoloji de oldukça popüler bir bölüm olabilir. Ancak psikoloji sizin için doğru meslek değilse Boğaziçi üniversitesinde psikoloji okumanız sizi memnun etmeyebilir. Üniversiteyi başarıyla tamamlayabilir fakat mezuniyet sonrası iş hayatınızda yanlış mesleğe yöneldiğinizi fark edebilirsiniz. Dolayısıyla derece yapmak kadar, hangi mesleğe yönelmek ve hangi okulda okumak istediğinizi de belirlemelisiniz. Seçeneklerinizi belirlerken profesyonel destek almanızsa seçimlerinizden duyacağınız memnuniyeti artıracaktır.

Kariyer Planı Yaparken Sorumluluk Kimde Olmalı? Gençlerde mi Ailelerde mi? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Dereceye Girmek mi Doğru Mesleği Seçebilmek mi Avantajlı?

Meslek seçimi, bireyin hayatı boyunca verdiği en önemli kararlardan biri, belki de birincisidir. Çünkü hayatımızın en güzel yıllarını bir mesleğe hazırlanarak diğer büyük bir kısmını ise onu icra ederek geçiririz. Bir mesleğe yöneldiğimizde hayatımızın 40-50 yılını ona adamayı kabul etmiş oluruz. Yaptığımız seçim geleceğimize, yaşam standartlarımıza, sosyal çevremize ve hatta kuracağımız aileye dahi yön verir.

Böylesi önemli bir seçimi yapmaksa odak noktamızın da sık sık değiştiği bir döneme denk gelir. Ergenlik dönemine denk gelen lise yılları alan ve meslek seçimine yöneldiğimiz yıllardır. Pek çok öğrenci bu süreçte önemli kararlar almaktan kaçınabilir. Karar alma noktasında sorumluluğu aile, öğretmen, arkadaş gibi diğerleriyle paylaşmak isteyebilir. Ancak meslek seçimi tamamen birey odaklı yapılmalıdır.

Dereceye girmek bölüm ve üniversite seçiminde üstünlük sağlasa da doğru mesleği seçmek için yeterli değildir. Derece yapmamış ama kendisi için en doğru mesleği belirlemiş olan bir diğer öğrenci kariyerinde çok daha başarılı olabilir. Dolayısıyla derece yapma arzunuz varsa bu hedefinize mutlaka meslek alternatiflerinizi de eklemelisiniz.

Meslek seçimi yaparken kişilik özelliklerinizi, ilgi ve becerilerinizi dikkate almanız oldukça önemlidir. Zeka alanınız, iş hayatından beklentiniz, sosyo-ekonomik koşullarınız da seçim sürecinde rol almalıdır. Tüm bunları tespit etmekte ve bir arada değerlendirmekte zorluk yaşayabilirsiniz. Kariyer danışmanlığı alarak kendinizi, potansiyelinizi ve ihtiyaçlarınızı daha yakından tespit edebilirsiniz.

İlgi ve Beceri Alanları Meslek seçimini ve Kariyeri Nasıl Etkiliyor? Ve Kişilik Özelliklerine Göre Meslek Seçimi Yapmak yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz. “Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” Karar Verme Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler Neler? Yazımız da sizin için faydalı olabilir.

Dereceye Girmek Doğru Üniversiteyi Seçmek için Yeterli mi?

Üniversite yılları ise mesleğimizi seçtiğimiz ve mesleğe kabul koşullarını karşılamaya çalıştığımız yıllardır. Bu yüzden hayatımızın önemli bir noktası da üniversitedir. Üniversite seçerken çoğunlukla üniversitenin başarısına, sosyal imkanlarına ve prestijine bakılmaktadır. Oysa iyi bir üniversite, seçtiğiniz mesleğe sizi en iyi şekilde hazırlayacak olan üniversitedir.

Popüler bir üniversitede okumak eğitim hayatınız süresince size keyif verecektir. Ancak mezuniyet sonrası mesleğe atıldığınızda asıl işinize yarayacak olan mesleki donanımınız olacaktır. Seçeceğiniz mesleğin gelecek 40-50 yılınızı etkileyeceğini varsayarsak üniversite seçiminizi meslek odaklı yapmanız daha sağlıklı olacaktır. Türkiye’de ve dünyada prestij elde etmiş üniversiteler bellidir. Ancak üniversitelerin genel başarısı kadar bölüm başarıları da dikkate alınmalıdır.

Dereceye girmek size istediğiniz üniversitede eğitim alma avantajını sunabilir. Ancak bu avantaj iyi değerlendirilmediğinde hataya da dönüşebilir. Örneğin ODTÜ öğrencisi olmayı çok istediğiniz bir üniversite olabilir. Ancak sizin için doğru olan mesleğin ODTÜ’de bölümü olmayabilir. Yine sizin için doğru olan meslek ODTÜ’de olabilir ama bu bölümde ODTÜ’nün başarısı X üniversitesinden çok daha düşük olabilir.

Dolayısıyla dereceye girmek doğru ve nitelikli seçimler yapmak için yeterli olmayabilir. Seçim yaparken önceliğiniz doğru mesleği belirlemek olmalıdır. Ardından bu mesleği yapmak için okumanız gereken bölümleri belirlemelisiniz. Ve sonrasında bu bölümleri seçebileceğiniz en başarılı üniversiteleri belirlemelisiniz. Ancak üniversite seçerken üniversitenin genel başarısı kadar bölüm başarısına da dikkat etmelisiniz. Bu aşamada üniversitenin mezuniyet sonrası yarattığı istihdam olanaklarını değerlendirebilirsiniz.

Her yıl kaç öğrenci bu bölümden mezun oluyor ve kaçı ne kadar sürede iş buluyor araştırabilirsiniz. Ve tabi mezunların nerede iş başı yaptığı, bu okula ağırlıklı hangi işverenlerin öncelik verdiği de oldukça önemli.

Önce size uygun mesleği seçmeli sonrasında mesleki donanımı kazanabileceğiniz yeterlilikte üniversite tercihi yapmalısınız. Hangisi Daha Doğru: Üniversiteye Göre Meslek Seçmek mi, Mesleğe Göre Üniversite Seçmek mi? yazımız da sizin için faydalı olabilir. Üniversite Seçimi Yaparken Hayal Kırıklığına Uğramamak İçin Dikkat Etmeniz Gerekenler yazımıza da seçim sürecinde bakabilirsiniz. Ayrıca Hayalinizdeki Üniversitenin Öğrencisi Olabilirsiniz! Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Dereceye Girmek İsteyenler Kariyer Danışmanlığı ile Daha Stratejik Bir Hedefe Yönelebilirler

Hayatınızın en önemli dönemlerinden biri için hazırlık yapıyorsunuz. Tüm çabanız iyi bir üniversite eğitimi ve sonrasında başlayacak kariyer yolculuğunuz için. Bu sürece ayıracağınız enerji, zaman ve göstereceğiniz özveri oldukça fazla. Başarıyı hedefliyor ve hedefinize ulaşmayı hayal ediyorsunuz. Bu süreçte zamanı yönetmekte, organize olmakta, dikkatinizi toplamakta zorlanabilirsiniz. Sınav, performans ve gelecek kaygısı yaşayabilirsiniz.

Bunlar oldukça doğal ve sıkça karşılaşılan duygulardır. Ancak bu duygu, düşünce ve davranışlarla başa çıkmak zorlaştığında performansınız doğrudan ve olumsuz şekilde etkilenebilir. Özellikle de dereceye girmek gibi büyük hedefleri olan öğrenciler için bu duygular çok daha belirgin hale gelebilir. Sınav yaklaştıkça üzerinizdeki baskının arttığını hissedebilirsiniz. Tüm bu zorlukları kolaylaştırmak ve hedeflerinizi daha belirgin hale getirmek için kariyer danışmanlığı almanızı öneriyoruz.

Aba psikoloji olarak danışanlarımızın yaşadığı karmaşa ve belirsizliği minimuma indirmeyi hedefliyoruz. Stratejik yetenek yönetimi ile performanslarını ve motivasyonlarını artırmaya odaklanıyoruz. Danışanlarımıza verdiğimiz desteğin karşılığını her yıl sınav sonuçlarında ve yerleştirme oranlarımızda görüyoruz. ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, KOÇ gibi prestijli üniversitelere öğrencilerimizin yerleşmesiyle gururlanıyoruz. Danışanlarımızı seçim sürecinde geleceğin meslekleri ve mesleklerin geleceği özelinde bilgilendiriyoruz.

Seçim yaparken kişilik özelliklerini dikkate alıyoruz. İlgi ve beceri alanlarının meslek seçimindeki önemli rolünü ön planda tutuyoruz. Danışanlarımızın güçlü ve zayıf yönlerinin meslek seçimindeki etkisini dikkate alıyoruz. Danışanlarımızı burs olanakları, eğitim ve kariyer fırsatları noktasında da bilgilendiriyoruz.

Danışanlarımızın amacı dereceye girmek veya istediği mesleği yapabileceği iyi bir üniversiteyi kazanmak olabiliyor. Bu hedefe erişmek kariyer danışmanlığı ile çok daha mümkün hale geliyor. Her yıl danışmanlık yaptığımız öğrencilerimizin ilk 100, 500, 1000 öğrenci içerisinde yer almasından büyük gurur duyuyoruz. Siz de kariyerinizi belirlerken stratejik kararlar almak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Kariyer danışmanlığı desteği almak nitelikli ve uzun vadede verim elde edilebilecek şekilde kariyer planlaması yapmayı kolaylaştırıyor. Danışmanlık desteği alan öğrenciler hem akademik performanslarını artırıyor hem de sınava dönük çok daha verimli çalışabiliyor. Danışmanlık aracılığıyla alan, meslek, bölüm ve okul belirlemek de çok daha kolay hale geliyor. Üstelik tüm seçenekler danışanın bireysel ihtiyaçlarına, özelliklerine ve beklentilerine göre şekilleniyor.

Danışmanlık hizmeti hedef belirlemeyi ve hedefe ulaşmak için yapılması gerekenleri belirlemeyi de kolaylaştırıyor. LGS, YKS, SAT, AP gibi önemli sınavlara hazırlık sürecinde danışmanlık desteği alanlar daha başarılı sonuçlar elde edebiliyor. Bu başarının altında yatan en önemli etken öğrencinin karakterine, ilgi ve becerilerine, zeka alanına, öğrenme stiline, beklenti ve ihtiyaçlarına göre bir kariyer planı çıkarılıyor olmasıdır.

Kariyer danışmanlığı alırken dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biriside budur. Danışmanlık içerisinde verilen destek kişiye özel olmalı ve mutlaka bilimsel, güncel veriler ışığında danışan yönlendirilmelidir. Tüm bunlar sağlanabildiğinde başarı öğrencinin gösterdiği çabaya ve performansa eşlik edecektir. Kendisi için en iyi hedefi belirleyen ve bu hedefin doğruluğundan emin olan danışanın motivasyonu artacaktır.

Üstelik bu motivasyon içsel bir motivasyondur. Dolayısıyla kariyer hedefine ulaşma sürecinde karşılaşılabilecek olumsuzluklar motivasyonu kolay kolay etkilemeyecektir. Tüm bu artılar dikkate alındığında kariyer desteği almak geleceğe yapılacak en değerli yatırımlardan birisidir. Bu yatırımın getirileri ise hem kısa hem de uzun vadede büyük olacaktır.

Akademik başarıda artış, sınav sonucundan memnuniyet, istenen okula, üniversiteye yerleşmek kısa vadeli sonuçlar olarak örneklendirilebilir. Uzun vadeli sonuçlar ise meslekte başarılı, memnun ve mutlu bir çalışan olmak, kariyer basamaklarını tırmanabilmektir. İyi bir kariyer danışmanlığı ile gelecekte kariyerinizde karşılaşabileceğiniz hayal kırıklıklarını ve memnuniyetsizlikleri minimuma indirebilirsiniz.

Peki danışmanlık alarak hangi mesleği seçmem gerektiğini nasıl öğreneceğim, bu bilgi neye göre veriliyor? Benim için en ideal okul/üniversite hangisi? Bu hedefe ulaşmak için nasıl ve ne kadar çalışmalıyım? Okuduğum okul ortalamanın altında yine de danışmanlık alarak mesleğimde başarılı olabilir miyim? Ve benzeri sorularınızın cevaplarına yazının devamında ulaşabilirsiniz.

Kariyer Danışmanlığı ile Geleceğin Mesleklerini ve Mesleklerin Geleceğini Öğrenebilirsiniz

Başarılı bir kariyer inşa etmek için meslek tercihi yapmadan önce global gelişmeleri takip etmek gerekiyor. Artık başta gelişmiş ülkeler olmak üzere siber fiziksel sistemlere dayalı bir üretim türüne geçildi. Bu değişim sadece sanayiyi değil, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal çevre gibi yaşam alanlarımızı etkiliyor. Dolayısıyla yıldan yıla meslek alanlarında da değişmeler ve gelişmeler görülüyor.

Kimi meslekler teknolojinin gelişimi ile rafa kalkarken bazı mesleklerin ise niteliği değişiyor. Bazı mesleklerde iş gücü sıfırlanırken bazı mesleklerde iş gücüne duyulan ihtiyaç artabiliyor. Aynı şekilde kimi mesleklerde kas gücü yerini zihin gücüne bırakıyor. Eskiden 10 kişinin yaptığı bir işi teknolojinin gelişimi ile bugün 1 kişi bir tuşa basarak halledebiliyor.

Tüm bu gelişmeler ve değişmeler göz önünde bulundurulduğunda meslek seçerken mesleklerin bugününü ve yarınını bilmek önem kazanıyor. Kariyer danışmanlığı da tam olarak bu ihtiyaca hizmet ediyor.

Bugün üniversitelerde okutulan ve her yıl yeni mezunlar veren pek çok bölüm var. Ancak bunların bir kısmı daha şimdiden mezuniyet sonrası işsizlikle karşılaşıyor. Değişimin beraberinde gelişen yeni meslek dalları bilinçli seçimler yapanlar için alanının ilklerinden olma fırsatını sunuyor. Dolayısıyla geleceğin mesleklerine bugünden yatırım yapılması başarı olasılığını artırıyor.

Geleceğin Mesleklerini Biliyor musunuz?

Gelecekte hala önü açık olan meslekler şu şekilde; Psikoloji, Sinir bilim, Eğitim, Tıp, Eczacılık, Diş hekimliği (özellikle yaşlılık için diş hekimliği oldukça önemlidir), Biyoteknoloji (içinde genetiği ve akıllı tarımı bulunduran alan).

Gelecekte özellikle insan, yaşam ve sağlık bilimlerine yönelik mesleklerin önü açık olacak. Bunun en büyük nedeni ise uzayan insan ömrü. Özellikle 1990 ve sonrası doğan bireyler için ortalama yaşam süresi 115 yıl üstü kabul ediliyor. Bu da uzayan yaşam süresiyle paralel şekilde yaşam standartlarının ve konforunun da önemini artırıyor.

Özellikle ağız, diş sağlığı, eklemler, kalp sağlığı ve kronik rahatsızlıkların tedavisi önemli hale gelecek. Uzayan yaşam süresi bireylerin psikolojik iyi halinin de önemini artıracak. Bu da ruh sağlığı alanındaki çalışmaların da hız ve önem kazanacağını gösteriyor. Kariyer danışmanlığı alan öğrenciler ve veliler bu mesleklerle ilgili güncel bilgiler ve bilimsel araştırmalarla ilgili bilgilendiriliyor.

Gelecekte ayrıca psikologların 1/3’ünün insan sağlığı (paranoya, şizofreni, kaygı bozuklukları) üzerine çalışması öngörülüyor. 2/3’ünün de ruh sağlığının ve yüksek farkındalığın artırılması üzerine çalışması bekleniyor. Ayrıca psikologların öğrenme üzerine de daha kapsamlı çalışması bekleniyor. Biyoteknik, yapay zeka, makine öğrenmesi, büyük veri, hukuk alanları da geleceğin meslekleri arasında hız ve önem kazanacak.

Gelecekte iş dünyasında varlık sağlayabilmek için iletişim ve düşünme becerilerimizi geliştirmemiz gerekiyor.  Medyayı iyi okuyabilmek ve etkili kullanabilmek de oldukça önemli hale gelecek. Bilgisayar teknolojilerine, programlama dillerine ve yazılıma hakim olmak da her anlamda meslek kollarına kazanç sağlayacak. Kısacası 21. Yüzyılda teknolojinin beraberinde getirdiği yeniliklerden haberdar olmak ve bu konuda gelişmek kazanç sağlayacak.

Kariyer Danışmanlığı Sayesinde En Prestijli Okullarda Okuyabilirsiniz

Kariyer planı çıkarırken önemli bir konu da okul seçimidir. Özellikle liseden itibaren okul seçiminin önemi artmaktadır. Üniversite eğitimi kariyere yön veren en önemli basamaklardan biridir. Doğru mesleği seçebilmek kadar bu mesleğe yönelik eğitim alınacak okulun belirlenmesi de önemlidir. Seçtiğiniz mesleği yapabilmek için okumanız gereken bölüm neredeyse tüm üniversitelerde okutulan bir bölüm olabilir.

Ancak seçtiğiniz meslekte başarılı olabilmeniz için herhangi bir üniversiteden mezun olmanız yeterli olmayabilir. Özellikle de popüler mesleklerden birini seçtiyseniz diğer meslektaşlarınız arasında öne çıkmak için okul seçimine daha çok önem vermelisiniz. Örneğin; Mühendislik okumak istiyorsanız yeni açılmış ve akademik kadrosu da oturmamış bir üniversiteyi tercih etmeniz mezuniyet sonrası işinizi zorlaştırabilir. Çünkü mühendislik popüler olduğu kadar köklü bir meslektir.

Kariyer danışmanlığı ile popüler meslekleri, bugünün ve geleceğin parlayan mesleklerini öğrenebilirsiniz. Her yıl çok sayıda mühendis mezun olmakta ve iş aramaktadır. Başvurduğunuz işlere çok sayıda meslektaşınız başvuracaktır ve sizi onlardan ayıracak önemli bir belirleyici okulunuz olabilir. Bu nedenle özellikle de popüler bölümleri seçecek olan öğrencilerin prestijli okullarda eğitim almayı hedeflemesi önerilir.

Bu mümkün olmuyorsa mutlaka üniversite eğitiminin ilk yılından itibaren kişisel ve mesleki gelişime yatırım yapılmalıdır. Böyle bir durumda stajlar, sertifika programları, seminerler, kongreler, sempozyumlar özgeçmişinizi donanımlı hale getirmenize yarayabilir. Yabancı dil seviyeniz, bilgisayar kullanımınız ve mesleğinize yönelik programları öğrenmeniz avantaj sağlar. Ancak yine de hedefinizi mesleğinizde kendinizi ön plana çıkarmanızı kolaylaştıracak okullara yönelik tutmanız birincil önerimizdir.

Kariyer danışmanlığı almanız halinde seçtiğiniz mesleğe yönelik istihdam avantajlarınızı artıracak şekilde alternatif okulları belirleyebilirsiniz. Çalışma temponuzu ve alacağınız akademik destekleri hedefinizi elde edecek şekilde düzenleyebilirsiniz. Kariyer desteği aldığınızda okuduğunuz okulda nasıl öne çıkabileceğinizi de öğrenebilirsiniz. Aynı şekilde mesleğinizde başarılı olmanızı destekleyecek bir okulda okumuyorsanız farklı neler yapabileceğinizi de öğrenebilirsiniz.

Meslek Seçiminde Kararsızlık: “Hangi Mesleği Seçmeliyim?” ve Başarılı Bir Kariyer İçin Tercih Yapmadan Önce Geleceğin Meslekleri ve Mesleklerin Geleceği İyi Bilinmeli! Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Kariyer Danışmanlığı ile Eğitim Hayatınızda ve Mesleğinizde Fark Yaratabilirsiniz

Aba Psikoloji uzman kadrosu ile danışanlarımızın kariyer planlarını çıkarırken titizlikle çalışıyoruz. Her bir danışanımızın kariyerini planlamadan önce stratejik yetenek yönetiminden faydalanıyoruz. Danışanlarımıza uyguladığımız testlerden elde ettiğimiz sonuçları sayısal veriler olarak değerlendirmiyoruz. Her bir veriyi bireyi bütünüyle ele alarak değerlendiriyoruz. Bireyin karakteristik özellikleri, zeka alanını, kültürünü, sosyo-ekonomik koşullarını, beklenti ve ihtiyaçlarını da dikkate alıyoruz.

Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyerinizde Fark Yaratın! ve  Stratejik Yetenek Testi Nasıl Uygulanıyor? Neden Önemli? Yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Kariyer planı yaparken danışanlarımızın ilgi ve becerilerine de odaklanıyoruz. Çünkü eğitimde ve kariyerde ilgi ve becerilere yer verilmesinin motivasyonu artırdığını biliyoruz. İlgi ve becerilere yer verildiğinde yapılan işe duyulan ilgi ve sevginin de arttığını biliyoruz. Tüm çalışmalarımızda güncel ve bilimsel verilerden faydalanmaya özen gösteriyoruz. Avrupa’da ve Amerika’da kariyer ve eğitim odaklı yapılan araştırma ve çalışmaları yakından takip ediyoruz.

Tüm bu özverimiz danışanlarımızın istek ve çabasıyla birleştiğinde harika sonuçlar elde ediyoruz. Kariyer danışmanlığı verdiğimiz danışanlarımızı her yıl Boğaziçi, ODTÜ, KOÇ, İTÜ, Sabancı gibi prestijli üniversitelere yerleştiriyoruz. Sadece yurtiçinde de değil, yurtdışı eğitim arzu eden danışanlarımıza da kariyer planlaması yapıyoruz. Burs fırsatlarından, kariyer olanaklarına kadar her konuda detaylı bilgi ve tecrübe paylaşıyoruz.

Tıp, mimarlık, psikoloji, mühendislik, hukuk gibi uzun yıllardır popülerliğini kaybetmeyen bölümlere prestijli üniversitelerde öğrenci kazandırıyoruz. Danışanlarımızın başarılı olmaları kadar uzun vadeli ve memnuniyet odaklı seçimler yapmış olmalarına katkı sağlamaktan memnun oluyoruz. İlgi ve Beceri Alanları Meslek seçimini ve Kariyeri Nasıl Etkiliyor? Ve Hayalinizdeki Üniversitenin Öğrencisi Olabilirsiniz! Yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyer Danışmanlığı Başarı Potansiyelini Artırıyor

Her sağlıklı birey, yaşının ve içinde bulunduğu koşulların desteklediği biçimde kendini gerçekleştirebilmek ister. Ancak bireyin, kişiliğine, öz benliğine uymayan bir mesleğe yönelmesi, bireyin doğal gelişiminin olumsuz yönde etkiler. Sevilmeyen bir işte başarılı ve mutlu olmak güç olduğu gibi sevilen bir işte çalışmak kişinin daha verimli, başarılı ve mutlu olmasını destekleyecektir.

Başarılı, mutlu ve memnun olabileceğimiz bir mesleği bulmamızsa kolay değildir. Meslek seçerken çoğunlukla çevrenin, ailenin veya eğitmenlerin yönlendirmelerine kulak veririz. Risk almak istememek veya yeterli bilgiye sahip olmamak sonucunda kendi mesleğimizi seçerken pasif kalabiliriz. Oysa bu mesleği gelecek 40-50 yıl boyunca sürdürecek olan biziz. Dolayısıyla meslek seçimi yaparken ilk kulak vermemiz gereken ses kendi iç sesimiz.

Aba psikoloji olarak kariyer danışmanlığı verirken tam olarak bunu hedefliyoruz. Danışanlarımızın ihtiyaçlarını, beklentilerini, potansiyellerini ve karakterlerini ön plana çıkarıyoruz. Meslek seçimi sürecine tüm bireysel detayları belirledikten sonra geçiyoruz.

Bunu yaparken kullandığımız Stratejik yetenek yönetimi testinde başta WISC-V olmak üzere 8 farklı test uyguluyoruz. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel bir stratejik plan oluşturuyoruz. Tüm değerlendirmelerden sonra kısa ve uzun vadeli hedefler çıkarıyoruz. Bu hedefleri 3, 6, 12, 24 aylık periyotlara bölüyoruz.

Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planlamak bireylerin kendi kariyerlerini kontrol altına almaları için oldukça önemlidir. Bireylerin kişisel kariyer hedefleri belirledikten sonra talep edildiğinde kariyer gelişimleri de düzenli olarak takip edilir. Geleceğinize iyi bir yatırım yaparak Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyer danışmanlığı almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

 

Read More

Stratejik yetenek yönetimi ile LGS’ye hazırlık yapan öğrencilerin sınav sonucundan duyduğu memnuniyet çok daha fazla. Elbette bu memnuniyetin altında büyük ölçüde öğrencinin verdiği emek, özveri ve geliştirdiği motivasyon var. Ancak tüm bunların oluşumunu, sürekliliğini ve gelişimini sağlayan önemli bir etken de kariyer danışmanlığı almak. Günümüzde farkındalığı yüksek, akademik gelişime meraklı ve doğru rol modeller edinen gençler büyük başarılar hedefliyor.

Başarının önemli bir göstergesi ise LGS’de yüksek puan almak ve nitelikli okullara yerleşebilmek. Pek çok öğrenci kariyer planını yapmaya üniversiteye hazırlık sürecinde başlasa da aslında kariyerimize yön veren ilk önemli adım Lisede atılıyor. Lisede alınan eğitimin niteliği, kişisel gelişime yapılan yatırım ve tabi doğru alana yönelmek başarıyı şekillendiriyor.

Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planı yapmak daha doğru bir okul, alan ve meslek seçimi yapabilmeyi kolaylaştırıyor. Aba ailesi olarak kariyer danışmanlığı verdiğimiz öğrencilerimizi Türkiye’nin en iyi Liselerine yerleştirmekten gurur duyuyoruz. Bu başarıda planlı, bilimsel ve güncel bilgilerin ışığında danışmanlık sunan ekibimizin de etkisinin büyük olduğunu biliyoruz.

Her yıl pek çok öğrencimiz Robert koleji, Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Üsküdar Amerikan Lisesi, Koç, Alman ve Fransız Liselerine yerleşiyor. Bu başarının tesadüf olmadığını biliyoruz. Hedefini belirleyen, planlı çalışan, potansiyelini bilen ve performansını artırmaya odaklanan, motivasyonu yüksek öğrenciler başarıya koşuyor. LGS’ye hazırlık yaparken profesyonel destekle kariyerinizi planlamanız başarı elde etmenize akademik destek kadar katkı sağlıyor.

Peki stratejik yetenek yönetimi nedir? LGS’ye hazırlık sürecinde sağladığı faydalar nelerdir? Stratejik yetenek yöntemi ile kariyer danışmanlığı almak neden önemli?  Bu yöntem başarıyı nasıl destekliyor? Şimdiye kadar elde edilen başarılar neler? Yazımızın devamında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Stratejik Yetenek Yönetimi Nedir?

Yöntemin temelinde öğrencilerin becerilerinin, ilgi alanlarının, eğilimlerinin ve ihtiyaçlarının belirlenmesi yer alır. Bunların belirlenmesi için başta WISC-V olmak üzere 8 ayrı psikolojik test uygulanır. Değerlendirmeler sonucunda belirlenen kriterlere göre, gençlerin sosyo – ekonomik ve kültürel çevrelerini de göz önüne alarak bir stratejik plan hazırlanır. Bu stratejik plan 3, 6, 12 ve 24 aylık hedefleri ve öngörüleri kapsayacak şekilde hazırlanır.

Yöntem içerisinde standart envanterler uygulanarak sonuçları puan olarak ifade edilmez. İlgi alanlarının, becerilerin ve ihtiyaçların analiz edilmesi için gerçekleştirilen testler uzman psikologlar tarafından uygulanır ve değerlendirilir. Elde edilen veriler ışığında öğrencilerin stratejik hedeflerinin belirlenmesi de uzman psikologların ve eğitimcilerin işbirliğiyle gerçekleştirilir. Dolayısıyla Stratejik Yetenek Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı bir test paketi değildir.

LGS’ye Hazırlanırken Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyer Danışmanlığı Almak Neden Önemli?

LGS’ye hazırlanırken lise kademesine devam edeceğimiz okulu seçmekten çok daha uzun vadeli bir seçime yatırım yaparız. Seçeceğimiz veya yerleşeceğimiz okul aynı zamanda bize sunacağı eğitim kalitesi ve fırsatlarla kariyerimize yön verir. Aynı zamanda Lise yıllarında mesleki yönümüzü belirleyecek önemli bir karar daha veririz. Bu önemli karar alan seçimidir.

Oldukça önemlidir çünkü; alan seçerken verdiğimiz karar hayatımıza ilişkin diğer kararları da büyük ölçüde etkiler. Alan seçimi yaptığımızda bazı meslekleri seçme şansımızı kaybederiz. Alacağımız alan dersleri ise üniversite sınavında sorumlu olacağımız konulara yöneliktir. Doğru seçim yapmamız alanda dolayısıyla sınavda başarılı olmamızı sağlar.

Yanlış bir seçim ise okul başarısızlığından, sınav başarısızlığına kadar gidebilir. Dolayısıyla alan seçimindeki performansımız meslek seçimimize de etki eder. Stratejik yetenek yönetimi uygulamasının önemi de tam bu karar noktasında açığa çıkar. Bu uygulama pek çok öğrenci ve ebeveyn için adeta can simidi rolü üstlenir. Alan seçimi süreci neredeyse her öğrenci için sancılı bir süreçtir.

Liseye başlayana kadar çoğunlukla mesleki hayallerimiz akademik becerilerimizden veya zeka alanımızdan bağımsızdır. Örneğin; sayısala yatkınlığı olmayan bir öğrenci liseye gelene kadar mühendislik, tıp gibi sayısal ağırlıklı hedeflere sahip olabilir. Ancak lise eğitiminin ilk yılında alan seçimini kolaylaştırmak için tüm derslerden genel bir eğitim alınır ve değerlendirmeye girilir.

Sayısala yatkınlığı olmayan bir öğrenci özelliklede çalıştığı ve çabaladığı halde başarılı olamıyorsa sayısal alandan vazgeçer. Ancak sayısaldan vazgeçmesi mesleki hedeflerinin de değişmesine yol açacaktır. Kimi öğrenciler başarısız sonuçlara rağmen kendilerine ikinci bir şans verip sayısal alanı zorlayabilirler. Fakat alan seçimi yaptıktan sonra alan değişikliğine gitmek sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.

Stratejik yetenek yönetimi ise alan seçimi yapmadan önce bireye somut, bireysel ve bilimsel veriler sunar. Bu veriler eşliğinde daha net seçimler yapmak, ikilem yaşamamak ve pişmanlık duymamak kolaylaşır. Seçeceğimiz mesleği yapabilmemiz ve başarılı olabilmemiz için bu mesleğin gerektirdiği ilgi, bilgi ve beceriye ihtiyacımız vardır. Bilgi alan seçimi sonrasında kazanılacaktır. İlgi ve beceri ise alan seçmeden önce tespit edilmelidir.

Stratejik Yetenek Yönetimi Başarıyı Nasıl Destekliyor?

Kariyer planı çıkarırken farklı methodlarla çalışan pek çok danışmanlık merkeziyle irtibat kurabilirsiniz. Stratejik yetenek yöntemi de bunlardan birisidir. Henüz Türkiye’de yaygınlık kazanmamış olup Harvard ve Stanford Üniversitelerinin kullanmakta olduğu bir yöntem. Biz bu yöntemi danışanlarımızla aktif olarak kullanıyoruz. Bu yöntem sayesinde bilimsel verilerden de faydalanılarak danışanlarımıza 21. Yüzyılın en ideal kariyer planını çıkarmayı hedefliyoruz.

Plan yaparken uzun vadeli düşünüyor ve bugün yaptığımız planın gelecek 10, 20, 30, 40 yıl sonraki sonuçlarını ele alıyoruz. Yöntemin başarıya katkılarını aşağıda kısaca özetleyelim;

Hedef Belirlemeyi Kolaylaştırıyor

Hedef belirlemek sınav başarısı için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bir hedefe sahip olmak, hedefe ulaşmak için ihtiyacımız olan itici gücün yani motivasyonun gelişmesini sağlıyor. Öğrenciler belirli bir hedefleri olmadığında neden çalışmaları gerektiğini, çabalarının sonucunda ne kazanacaklarını somutlaştırmakta zorlanırlar. Stratejik yetenek yönetimi sayesinde belirgin, öznel ve nitelikli hedef belirlemek mümkün hale gelir.

Kısa ve Uzun Vadeli Hedeflerle Amaca Ulaşmak Kolaylaşır

Yöntem, ulaşılmak istenen ana hedefe giden yolda büyük hedefi küçük hedeflere bölüştürür. Böylece hedeflerinizi takip etmek ve yönetmek daha kolay hale gelir. Performansınızı daha net şekilde görebilir, temponuzu istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Üstelik ihtiyaç duyduğunuzda yeni hedefler ekleyebilir veya değişikliklere gidebilirsiniz. Ayrıca kısa sürelerle başardığınız hedefler büyük hedefi de başarabileceğinize olan inancınızı artırır.

Çok daha Kolay Motive Olur ve Dikkat Dağıtıcılara Karşı Özdenetim Sağlayabilirsiniz

Belirlediğiniz öznel ve nitelikli hedef sayesinde sınava hazırlanmaya daha kolay motive olursunuz. Belirlenen hedef her şeyiyle size özeldir. Kişiliğiniz, ilgileriniz, beklentileriniz, yetenekleriniz, zekanız ve akademin birikiminiz gibi pek çok detay ele alınarak belirlenmiştir. Dolayısıyla bu hedefe ulaşma arzunuz da daha yüksek olacaktır. Bu da daha kolay motive olmanızı, karşılaştığınız zorluklarla daha rahat başa çıkmanızı sağlayacaktır.

Stratejik yetenek yönetimi sayesinde kolay motive olduğunuz gibi dikkat dağıtıcılarla da daha kolay başa çıkabilirsiniz. “Ulaşmak istediğim bir hedefim var; zamanı iyi yönetmeli, bana faydası olmayan şeyleri dışarıda bırakabilmeliyim.” Diyebilirsiniz.

Kolay Organize Olup, Performansınızı En İyi Şekilde Kullanabilirsiniz

Sınava hazırlık sürecinde istenilen verimi almak için sadece hedef belirlemek yeterli değil. Öğrencilerin zamanlarını etkin kullanabilmesi için verimli ders çalışma tekniklerini de öğrenmesi gerekir. Aynı zamanda her öğrenci birbirinden farklı şekilde öğrenir. Biri için en verimli öğrenme stili görsel öğrenme stili iken, diğeri için işitsel ya da kinestetik öğrenme stili olabilir.

Öyleyse bu süreçte verimli çalışabilmek için öğrenme stiline uygun bir çalışma programı geliştirmek gerekir. Sınava hazırlık sürecinde tüm bu detayları ele almak, planlamak ve uygulamak kolay olmayabilir. Nereden başlayacağınızı veya nasıl yapacağınızı bilmiyor olabilirsiniz.  Stratejik Yetenek Yönetimi ile sınava hazırlık sürecinizde bu ihtiyaçlarınıza da yanıt bulursunuz.

LGS’ye Hazırlanırken Ders Dışı Faaliyetlere de Zaman Ayırabilirsiniz

Sınava hazırlanırken verimli ders çalışmak, plan-program yapmak ve bu planlara sadık kalmak çok önemlidir. Ancak aralıksız ders çalışmak verimli ders çalışmak değildir ve bir süre sonra çalışma isteğinizin azalmasına neden olur. Hem zihniniz hem bedeniniz yorulur ve ders çalışma zamanları gözünüzde büyümeye başlar.

Stratejik yetenek yöntemi ders çalışma süreleri dışında keyif alabileceğiniz aktivitelerle kendinizi motive etmenizi önerir. Etkili zaman yönetimi tekniklerini geliştirdiğinizde de kişisel ilgileriniz için ayırabileceğiniz vaktiniz kalır. Böylece akademik hayatınız ile kişisel yaşantınız arasında bir denge kurma imkanı bulursunuz. Bu denge daha mutlu olmanızı sağlar ve motivasyonunuza da olumlu etki eder.

Stratejik Yetenek Yönetimi ile Daha Az Sınav Stresi ve Gelecek Kaygısı Yaşarsınız

Stresin en büyük nedeni sınava yüklenen anlam ve başarısızlığa yönelik olumsuz düşüncelerdir. Sınava stratejik yetenek yöntemiyle hazırlandığınızda potansiyelinizi görür ve başarılı olmak için yapmanız gerekenleri tespit edersiniz. Belirsizliğin ortadan kalkması ve önyargılardan uzak kendi potansiyelinize ait somut kanıtları görmek sizi rahatlatır. Gelecekte sizi nasıl bir yol haritası bekliyor kolayca öngörebilirsiniz.

Ne yaparsanız sonucunda ne olur? potansiyel çalışma koşulları neler? Mezuniyet sonrası ortalama maaş ve deneyim sonrası maaşlar nasıl? Ve benzeri mesleğinize yönelik detayları bilmek geleceğinize yönelik duyacağınız kaygıyı da azaltacaktır.

Karar Sürecinde Siz ve Ailenizi Ortak Noktada Buluşturur

Sınava hazırlık sürecinde karşılaşılan bir diğer konu da öğrencinin hedefleriyle ailelerin beklentilerinin uyuşmamasıdır. Ailelerinin çocuklarına yönelik gerçekdışı beklentileri olabilmektedir. Aileler çocuklarının performansına, ilgilerine, yeteneklerine, karakteristik özelliklerine ya da potansiyeline bakmaksızın mesleki yönlendirme yapabilmektedir. Aileler kariyerlerinde veya eğitim hayatlarında karşılaştıkları zorluklardan çocuklarını korumaya çalışırken daha büyük mutsuzluklara neden olabilirler.

Stratejik yetenek yönetimi ile öğrencinin ilgileri, becerisi, bilgi düzeyi, karakteristik özellikleri gibi meslek belirlemede önemli olan kriterler belirlenir. Testlerden edinilen sonuçlar ve klinik değerlendirmeler ailelerle detaylı şekilde paylaşılır. Ailelere neden-sonuç bağlamında yapmak istedikleri mesleki yönlendirmenin çocuk için doğru olup olmadığı detayları ile anlatılır.

Tıpkı danışmanlık alan öğrenciler gibi ailelere de mesleklerin geleceği ve geleceğin meslekleri detaylarıyla anlatılır. Bu bilgiler ışığında aileler de rahatlar ve çocuklarıyla ortak dil kullanmaya başlayabilirler.

Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyerinizde Hayal Kırıklığı Yaşama Olasılığınız Azalır

Sınava hazırlanırken Stratejik yetenek değerlendirmesi ile kariyerinizi planladığınızda geleceğe yönelik alacağınız riskleri azaltmış olursunuz. Böylece gelecekte hayal kırıklığına uğrama olasılığınızı eleminize edersiniz.

“Başarılı olacak mıyım? bu okul benim için uygun mu? Seçtiğim alan benim için doğru mu? Bu alanda hangi mesleklere yönelebilirim? Bu mesleklerden hangisi benim için daha doğru? Seçtiğim meslekte iyi bir kazanç elde edebilir miyim?” gibi geleceğe yönelik kaygılarınızın olası cevaplarını öğrenirsiniz. Ve kaygılarınızdan arınmış, berrak bir zihin ile sınava hazırlanırsınız.

Stratejik Yetenek Yönetimi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve kariyerinizi birlikte planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Zaman yönetimi teknikleri çoğunlukla uygulaması kolay, keyifli ve akılda kalıcıdır. Ancak pratik olmasına rağmen bu tekniklerin kullanım sıklıkları oldukça düşüktür. Pek çok birey sıklıkla zamansızlıktan yakınır. Neredeyse herkesin zamansızlıktan yetişmeyen işleri, vakit ayırılamayan hobileri, arkadaşları ve biriken yapılacaklar listeleri vardır. Biriken işler, bireysel ve sosyal ihtiyaçlara yeterince vakit ayırılamaması ise motivasyonu ve işlevselliği olumsuz etkiler.

Adeta kar topu etkisiyle negatif enerji artar, stres, kaygı, agresyon olarak duygu, düşünce ve davranışlarımıza yansır. Kişisel zamana özen göstermek, ders veya mesai dışı faaliyetlere zaman ayırmak oldukça önemlidir. Kendimize, keyif aldığımız etkinliklere veya kişilere vakit ayırmamız enerjimizi, iletişimimizi ve davranımımızı doğrudan etkiler.

Başarılı olmak için yapılan en büyük yanlışlardan birisi tüm zamanı çalışmaya ayırmaktır. Bu hatayı hem öğrenciler hem de çalışan bireyler sıklıkla yapmaktadır. Mola vermeksizin çalışmak, kişisel ihtiyaçlara zaman ve enerji ayırmamak beraberinde başarısızlığı getirecektir. Hepimizin sürdürebileceği ortalama dikkat süresi bellidir. Bu sürenin üzerine çıkan çalışmalardan alınacak verim düşecektir.

Üstelik zaman yönetimi olmaksızın yapılan uzun soluklu çalışmalarda hata payı da artış gösterecektir.  Bu nedenle başarı elde etmek, verilen emeğin karşılığını alabilmek için dinlenmeye ve eğlenmeye zaman ayırılmalıdır.

Peki zamanı daha iyi organize etmek için kullanılabilecek yöntemler nelerdir? Bu tekniklerin yeterince kullanılmamasının nedeni nedir? Kişisel zaman yaratmak neden önemli? Zamanı yönetmek öğrenilebilir bir beceri mi? Zamanı verimli kullanmanın sağlayacağı avantajlar neler? Zamanı organize edememek beraberinde hangi sorunları getiriyor? Tüm soruların cevaplarına yazının devamında ulaşabilirsiniz.

Popüler Zaman Yönetimi Teknikleri ile Hem Eğlenin Hem Zaman Kazanın

Günün 24 saat olduğunu, bir haftada 7 gün ve her biri 24 saatten toplam 168 saatimiz olduğunu biliyoruz. Çalışıyor ya da öğrenciysek mesai ve ders saatlerimizi biliyoruz. Günde ortalama kaç saat uyuduğumuzu ve kaç saatimizin yolda geçtiğini biliyoruz. Yani zamanımızı harcayan, bizim yönetimimiz dışındaki tüm sorumluluk ve ihtiyaçlarımızın bilincindeyiz.

Peki arta kalan zamanı neden değerlendiremiyoruz? Veya neden işlerimizi yetiştiremiyor, kendimize zaman ayıramıyoruz? Zaman herkes için eşit olsa da zamanımızı harcadığımız kaynaklar birbirinden farklıdır. Etkili zaman yönetimi ise herkes için eşit olan zamanın kişinin sorumluluklarına, ilgilerine, fiziksel, duygusal ve kişisel ihtiyaçlarına ve sosyal yaşamına yetecek şekilde adil olarak dağıtılabilmesidir.

Pek çoğumuz sorumluluklarımızı yerine getirmeye büyük önem verip kişisel ve sosyal ihtiyaçlarımızı geri planda tutuyoruz. Ya da tam tersi ilgilerimize gereğinde fazla zaman ayırıp asıl sorumluluklarımız için yeterli zamanı bulamıyoruz. Bu da zaman baskısı yaşamamıza, fiziksel ve duygusal olarak negatif enerjimizi boşaltamamamıza ve yaptığımız işten verim alamamamıza neden oluyor.

Aşağıda kullanımı kolay, eğlenceli ve pratik teknikler önereceğiz. Kendiniz için uygun olanları inceleyebilir, birkaç deneme ile işlevselliğini test edebilirsiniz. İş, eğitim hayatınız için farklı, günlük yaşamınız için farklı teknikler de kullanabilirsiniz.

Kanban Tekniği ile Zaman Yönetimi

Kanban tekniği, ihtiyacımız olan fazla zamanı artırabilmek için mevcut iş ve sorumluluklarımızı planlama kolaylığı sağlamaktadır.  Kanban, zaman baskısını azaltırken, stres ve kaygıyı da dengelememizi kolaylaştırır. Bu teknik aracılığıyla zihnimizde dağınık halde duran tüm yapılması gereken işleri kağıda dökebiliriz. Böylece gözümüzde büyüyen işlerin hacmini, önemini ve ne kadar zamanımızı alacağını da görmüş oluyoruz.

Kanban tekniği dijital ortamda, bilgisayar programında, tahtada veya kağıt üzerinde hazırlanabilir. Bu tekniğe göre zaman baskısı yaşamamak için kişinin üzerindeki işler 3 gruba ayrılır. “Yapacaklarım, Yapmakta olduklarım ve yaptıklarım”. Bu 3 kategori başlığı yan yana yazılacak şekilde çalışma sayfasında 3 ayrı sütun oluşturulur.

1.       Yapacaklarım Sütunu

Yapacaklarım sütununa yapmaya başlamadığınız ama yapmanız gereken işleri yazmalısınız. Buraya yapmanız gerekenler kadar yapmak istediklerinizi de yazabilirsiniz. Yapılacaklar listesini yazılı olarak listelemek veya görselleştirmek kişinin üzerindeki işleri daha net görmesini sağlar. Dolayısıyla zaman yönetimi de daha kolay hale gelir.

Bu çalışma kişinin işlerini bitirmek için motive olmasını, zamanı daha verimli kullanmak için çabalamasını destekler. Aynı zamanda iş listesinin somutlaştırılması kişinin görevlerini yerine getirmesi için bir bağlayıcılık da sağlayacaktır. Üzerinizdeki işleri biliyor olmak başkalarının teklif ve ricalarına hayır diyebilmenizi kolaylaştırır. Ayrıca Kanban methodu ile üzerinizdeki işleri hafife almaz, işleri erteleyip biriktirmezsiniz.

2.       Yapmakta Olduklarım Sütunu

Yapmakta olduklarım sütununa yapacaklarım listesinden seçilen 3 iş yazılır. Bu 3 işe aciliyete göre öncelik verilmiş olabilir. Veya ilk olarak onlardan başlamak tercih edilmiş olabilir. Bu sütunda sadece 3 işe öncelik verilmesinin nedeni ise kişinin üzerindeki zaman ve performans baskısını azaltmaktır.

Daha fazla işin sırada beklediğini bilmek kişiyi işleri yarım bırakmaya veya baştan savma yapmaya itebilir. Böylece zaman yönetimi çok daha kolay hale gelir.

3.       Yaptıklarım Sütunu

Yaptıklarım sütunu ise kişinin yapıp bitirdiği işleri taşıdığı sütundur. Yapmakta olduklarım listesinde biten işler bu alandan silinip yaptıklarım alanına taşınır. Bu hem kişinin bitirdiği işleri görüp motive olmasını sağlar hem de psikolojik olarak kişiyi rahatlatır. Bu sütundaki işlerin artması bireyin üzerindeki işlerin azalmasını ifade eder. Bu nedenle bu sütunu doldurabilmek birey için ulaşılması gereken bir hedef niteliği taşır.

Yaptıklarım sütunundaki liste doldukça hissedilen tatmin de artacaktır. Kanban tekniğini uygulamak zaman baskısı yaşamamak için oldukça etkili. Üstelik işlerinizi tamamlamak ve artarak daha fazla iş üstlenmek için de motivasyon sağlar. İşlerinizi somutlaştırmanız üzerinizdeki işleri görmenizi, kendinizi buna göre organize etmenizi sağlar. Sorumluluklarınızı unutmaz, zamanlamayı kaçırmazsınız.

Neleri ne kadar sürede yapabildiğinizi görmek kendinizle de bir rekabete girmenizi sağlar. Bugün bunu yapabildiysem yarın daha iyisini yapabilirim düşüncesini tetikler. Daha iyisi olmasa dahi standardınızı korumak üzere sizi motive eder.

Eisenhower Matrisi Tekniği ile Zaman Yönetimi Becerinizi Geliştirebilirsiniz

Zamanı yönetme becerinizi geliştirmeye kullanması pratik ve keyifli bir yöntem olan Eisenhower Matris tekniğiyle başlayabiliriz. Bu teknik ABD eski başkanı Dwight D. Eisenhower tarafından geliştirilmiştir. Bu tekniğe göre yapılması gereken işlerin aciliyet ve önemini belirlemek için 4 çeyreğe bölünmüş bir koordinat çizilir.

Yapılması gereken işler kendi içerisinde acil olmayan- önemsiz işler, acil ama önemsiz işler, acil olmayan önemli işler, acil ve önemli işler olarak kategorize edilir ve öncelik sırasına konur. Böylece bireyin üzerindeki görev ve sorumluluklar önem ve aciliyet sırasına konur.

1.      Acil Olmayan- Önemsiz İşler

Sorumluluk alanlarımız dışında kalan, zaman baskısı hissetmediğimiz ve çoğunlukla keyif almak için yaptığımız işler bu gruba girmektedir. Bu gruba giren işleri somutlaştırıp listelemek zamanımızı çalan işleri de net bir şekilde görmemizi sağlar.

Sosyal medyada zaman geçirme, oyun oynama, telefonla konuşma ve benzeri acil ve önemli olmayan işlerdir. Bu işlerle meşgul olmak zamanımızı daha efektif kullanmamız gereken dönemlerde zaman yok edici etkiye sahiptir. Bizi akademik olarak ileriye taşımayan ya da maddi bir getirisi olmayan işlerdir.

2.      Acil Olan- Önemsiz İşler

Çoğunlukla hayır demeyi başaramadığımız, başkalarının istek ve ricalarının zamanımızı böldüğü işler bu gruba girebilir. Bu grupta yer alan işler zaman yönetimi becerimizi olumsuz etkilemektedir. Örneğin; öncelikli halletmeniz gereken önemli işleriniz varken arkadaşınızın araması ve 1 saat sonra kahve içmek için sizinle görüşmek istemesi. Hayır diyemediğiniz durumda 1 saat sonra olacak bir görüşme için hazırlanmanız gerekmektedir.

Hayır diyebilmek ve bu tarz durumlarda yaşamsal önemi olmayan işleri başka zamanlara erteleyebilmek gerekir. Böylece zaman baskısı yaşamamak için önceliklerinizi de belirlemiş olursunuz.

3.      Acil Olmayan-Önemli İşler

1 yıl sonra girilecek üniversite sınavı önemlidir. Ama şimdiden bu sınava hazırlık yapmak acil değildir. Ancak acil olmaması sürekli ertelenebilir öneme sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Bugünden başlayarak planlı şekilde ders çalışmak, eksikleri tamamlamak sınavda başarılı olmak için gereken ön hazırlıklardır.

4.      Acil- Önemli İşler

Bu kategoride toplanan işler çoğunlukla zamanı iyi yönetemediğimiz için son dakikaya kalan ve önemli işlerimizdir. İş hayatında yöneticilerimizden gelen taleplerde bazen bu kategoriye girebilmektedir.  Zaman yönetimi teknikleriyle bu işlerin son dakikaya kalması önlenebilmektedir. Ancak çalışma koşullarımız bu tarz sürprizlere açık olmayı gerektirebilir. Stres yaşamamak için zaman planımızda bu tarz işler için boşluklar bırakmak faydalı olacaktır.

Zaman Yönetimi Teknikleri Neden Yeterince Kullanılmıyor?

Zamanı verimli kullanamamanın altında yatan nedenler bireysel, durumsal veya çevresel faktörler olabilir. Motivasyon düşüklüğü, erteleme davranışı, sorumlulukları önemsememe gibi bireysel nedenler zaman kullanımını olumsuz etkileyebilir. Zaman, iş ve güç dağılımı adil olmayabilir. Yani kişiye ihtiyaç duyulandan daha az sürede yapabileceğinden daha fazla iş yükü verilmiş olabilir. Dolayısıyla bu iş bireyin potansiyelini zorlar, yetersizlik, çaresizlik hissini besler.

Motivasyonu, özgüveni düşürür. Dikkat dağıtıcılar, plan dışı talep ve beklentiler, trafik vb. faktörler de zaman kullanımını olumsuz etkiler. Tüm bunlar zaman yönetimi becerisine duyulan ihtiyacı artıran etkenlerdir. Ancak zamanın kontrolü kaybedildiğinde düzene girmek ve sağlıklı bir ritim tutturmak özen ve zaman ister. Kimi insanlar çok çalışmaktan ve kişisel zaman yaratamamaktan dert yanar.

Kimi insanlarsa zamanlarını verimli kullanabilecekleri sorumlulukları, işleri olmadığı için zamanı yönetemezler. Biri çok çalışıp, kişisel zaman yaratamamakla sonuçlanır. Diğeri ise miskinliğe, hareketsizliğe ve sık sık erteleme davranışına neden olabilir. Kendi ritminizi bulabilmeniz ve zamanınızı yönetebilmeniz ise bilinçli farkındalık gerektirir.

İlk etapta kağıt kalemle veya dijital uygulamalarla zamanınızı planlayabilirsiniz. Hatırlatıcılar, alarmlar kurabilirsiniz. Zamanla işleriniz düzene girmeye başlar, zamanı yönetmek kolaylaşır ve kişisel zamanınız da artar. Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Etkili Zaman Yönetme Teknikleri yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Zaman Yönetimi Becerinizi Geliştirmek için Profesyonel Destek Alabilirsiniz

Zamanı verimli kullanmayı her yaşta ve her koşulda öğrenebilirsiniz. Aslında bu teknikleri öğrenebilmenin en önemli kaynağı motivasyondur. Zamanınızı verimli kullanmayı, kişisel ilgilerinize ve ihtiyaçlarınıza zaman ayırmayı istiyorsanız, teknikleri kolayca öğrenebilirsiniz. Bu tekniklerle belirli bir düzene girdikten ve alışkanlık edindikten sonra kendi bireysel tekniklerini dahi geliştirebilirsiniz.

Zamanı verimli kullanmak eğitim hayatınızdan başlayarak, profesyonel yaşamınıza, kişisel işlerinize, ilgilerinize, sosyal yaşamınıza kolaylık sağlar. Bu sayede hem başarılı, disiplinli, dakik bir çalışan/öğrenci olabilir hem de kendinize ve sosyal yaşama zaman ayırabilirsiniz. Kendinize zaman ayırmanız, eğitim ve iş dışında da alışkanlık ve rutinler edinmeniz motivasyonunuzu artırır. İşinizi daha keyifli yapar, iş dışı zamanların tadına daha çok varırsınız.

Ancak tüm önerilerimizi denemiş ve verim alamamış olabilirsiniz. Veya önerilerimizi deneyecek enerjiyi, zamanı bulamıyor olabilirsiniz. Böyle bir durum söz konusuysa zamanı yönetmek için profesyonel destek alabilirsiniz. Bu destek sayesinde zaman kullanımınızı olumsuz etkileyen faktörleri tespit edersiniz. Zamanı verimli kullanmak için hangi yöntemleri kullanabileceğinizi öğrenirsiniz. Zamansızlığın yol açtığı olumsuzluklardan çok daha kısa sürede kurtulabilirsiniz.

Zaman yönetimi tekniklerini öğrenip, uygulamaya başladığınızda beraberinde kişisel ve mesleki tatmin elde edebilirsiniz.

 

Read More