Çocukluk fizyolojik ve psikolojik gelişimin en hızlı yaşandığı dönemdir. Çocukların iletişim kurma biçimleri doğal olarak yetişkinlerden farklıdır. Her çocuğun kendini ifade etme şekli yaşına, karakterine ve yetiştiği aile ortamına bağlı olarak değişebilir. Bu yüzden, ailelerin çocukların gelişimini ve yaşadığı çeşitli problemleri çocuk terapistleri eşliğinde takip etmesi çocuğun duygusal ve ruhsal gelişimi açısından oldukça faydalı olacaktır.

Terapinin çocuğa sağladığı faydalar

Çocuk terapisi, çocuğun gelişim sürecinde olağandışı bir durum söz konusu olmadığında bile çocuğa olumlu katkı sağlar. Terapide kendini iyi ifade edebilen çocuğun özgüveni yükselir. Terapi, çocuğun kurduğu insan ilişkilerindeki olası çatışmaları engeller. Çocuk daha kolay arkadaş edinir ve çevresiyle daha uyumlu bir birey olur. Çünkü etrafındaki insanlarla sakin ve sağlıklı bir şekilde iletişim kurmayı öğrenir.

Örneğin, bir çocuk kendini yeteri kadar ifade edemediği bir ortamdaysa, yakınları tarafından dinlenmediğini hissediyorsa derdini öfke patlamalarıyla anlatmaya çalışabilir. Çocuk terapisi bu noktada çocuğa duygularını ve düşüncelerini oyun, etkinlik gibi keyifli araçlarla ifade etme fırsatı tanır. Böylece olası öfke nöbetlerini dizginler. Aynı zamanda ailenin çocuğun tepkilerini tanıyıp sağlıklı biçimde değerlendirebilmesine de yardımcı olur.

cocuk-terapisi

Çocuk Terapisi Çocuğun kendini tanımasına yardımcı olur

Ailenin çocuğu tanımasından daha kritik olan nokta, çocuğun kendisini tanımasıdır. Kendi kendinde anlamlandıramadığı süreçleri terapi sayesinde fark etmeye başlayan çocuk, eski problemlerini belli bir mantık örgüsüne oturtarak kendi içinde çözme becerisi kazanabilir. Korkularını kendi içinde getirdiği mantıksal çözümlerle yenebilir.

Çocuk terapisiyle ayrıca, çocukların bazen farkında bile olmadan bilinçdışına itelediği travmatik deneyimlerin erken yaşta çözülmesi ve erişkinlik hayatına taşınmaması hedeflenir. Bu da ilerleyen yaşlarda görülme ihtimali artan olası psikolojik sorunları engeller.

Çocuk terapisinin bir diğer hayati önemi de ortaya çıkma potansiyeli olan gelişim problemlerinin fark edilmesini sağlamasıdır. Çocukta zeka geriliği, öğrenme güçlüğü, otizm gibi beklenmedik bir gelişim sorunu varsa bunun erken teşhis edilmesi hayat kurtarıcı olabilir. Terapide çizilen yola göre tedavi yöntemleri geliştirilebilir. Bu tarz özel durumların erken fark edilip tedaviye yönlendirilmesi terapinin çocuğun hayatında yapabileceği en hayati değişikliktir.

Read More

Doğumdan itibaren hızla gelişmeye başlayan bebekler, daha bir yaşına gelir gelmez el ve konuşma becerilerini büyük oranda tamamlarlar. Bununla birlikte davranışlarında da değişimler olur. Çocuklar her yaş döneminde farklı hareketler sergilerler. Okula başlayana dek çocukların gelişimini en iyi şekilde desteklemek hayat boyu fayda sağlamak anlamına gelir. 

Okul öncesi dönemde doğru adımları atmak için çocukların gelişim sürecini bilmek gerekiyor. Bu nedenle gelin önce çocukların farklı yaşlardaki gelişimine birlikte göz atalım.

Yaş aralıklarına göre çocuk gelişimi

Bir yaşını dolduran bebekler inatçı davranışlar göstermeye başlar. Örneğin, annenin yapma dediği şeyi bebek ciddiye almaz ve zevk alınacak bir aktivite olarak algılar. Ancak kararlılıkla olumsuz davranışı uyarmanızla bebeğiniz bunun önemli olduğunu anlar ve davranışını düzeltir.

Araştırmalara göre 3 ila 5 yaş aralıklarındaki çocukların öğrenme yeteneği bir profesörünkinden 2,5 kat daha hızlıdır. 3 yaşında bir çocuğun beyni ise bir yetişkinden 2,5 kat daha fazla çalışır. Bu noktada çocuğun en verimli olabileceği ve temelini oluşturacağı okul öncesi dönemini uygun değerlendirmek çok önemli.

Okul öncesi dönemde çocuklar ilköğretime, öğrenmeye, dayanışma ve sosyalleşmeye aileleri, çevreleri ve okul öncesi eğitim veren kurumlarla hazırlanır. Öğrenme potansiyellerinin en yüksek olduğu bu dönemde uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarına ulaştırılabilen çocuklar daha sağlıklı ve başarılı bir gelişim gösterir.

çocuk-gelişiminde-okul-öncesi

2,5 yaşına gelen çocuklar fizyolojik olarak hızla gelişmeye başlar. Bu yüzden bu dönemde çocuklarda dengesizlik, kararsızlık ve olumsuzluk görülür. Aslında tamamen kendi bağımsızlıklarını kurmaya çalıştıkları dönemdir. Her şeyi kendi başlarına yapmak isterler. Bu yaş döneminde çocuklar tuvalet eğitimi ile tanıştırılır. Ebeveynler için en iyi yardım ise bu dönemlerinde çocuklarına bol sevgi vermek ve sabretmek olacak.

3 ila 6 yaş aralığı çocukta pek çok gelişimsel değişimin yaşandığı aralıktır. Çocuk benlik duygusunu öğrenir, motor gelişimleri tamamlanmıştır. Bilişsel gelişimleri ise daha yoğun bir eğitime başlamaya hazır kapasiteye gelmiştir.

Çocuğu ilkokul eğitimine en iyi hazırlayan kurumlar; okul öncesi eğitim kurumları 3-6 yaş aralığında çok kritik ve önemli. Çocuğun soyut ve somut düşünme yetisini interaktif bir şekilde geliştirdiği, deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiği yer olan bu kurumlarda eğitimlerini alan çocukların birinci sınıfta daha başarılı oldukları biliniyor.

Read More

Meditasyonun etkileri büyük oranda sorgulanmaya devam ededursun, bilim dünyası da büyük değişim yarattığı iddia edilen bu pratiği incelemeye başladı bile. Çok kolay olduğunu söyleyemesek de basit bir pratik olarak çok sayıda insanın ilgisini çelen meditasyonun etkilerini yaşam pratiklerinin yanı sıra beyinde görmek dahi mümkün. Bu etkileri konuşmaya başlamadan önce gelin, meditasyonun ne olduğunu bir açıklığa kavuşturalım.

Meditasyon nedir?

Meditasyon genel anlamda nefes, bedendeki hisler, bir nesne gibi belli bir şeye odaklanarak zihnin en sade şekilde karmaşık düşüncelerden çıkmasına yardımcı olur. Bu aşamada etrafınızda ve bedeninizde olan bitene müdahale etmeksizin var oluşlarını izlemek gerekir. Düzenli olarak yapılması önerilen meditasyon bir noktadan sonra bir alışkanlık haline gelerek, zihin kaybolduğu yollara girdikçe ona yol gösterecek kapasiteye ulaşır.

Meditasyonun beyinde yarattığı etkiler

Meditasyonun etkileri bir ölçüde kolayca kabul edilebilir durumdaydı. Ancak modern teknolojinin ilerleyişiyle birlikte yapılan araştırmalar, meditasyon sonucunda beyinde gerçekleşen değişimlere dair detayları görmemizi sağladı. Sonuçlar çoğu kişiyi şaşırtacak düzeyde oldu.

Gerçekleşen temel değişim, beynin normalde olduğu kadar aktif bir şekilde bilgi üretmeyi durdurmasıydı. Çünkü 20 dakikalık meditasyonun bile, beyindeki beta dalgalarını önemli ölçüde azalttığı ortaya çıktı. Şimdi meditasyon sonrası beyinde gerçekleşenlere daha detaylı bakalım:

meditasyonun beyne etkisi

Ön lob: Bu kısım beynin en çok evrim geçiren bölümü olarak mantık, planlama, duygular, öz-bilinç farkındalığından sorumludur. Meditasyon sırasında ön korteks bir anlamda çevrimdışı oluyor.

Yan lob: Beynin bu kısmı, bedenimizi çevreleyen dünyayla ilgili duyusal bilgiyi bizi zaman ve mekanda yönlendirmek üzere işler. Meditasyon sırasında yan lobun aktivitesi yavaşlar.

Talamus: Duyular için gözetim görevlisi olan bu organ, bazı duyusal verileri beynin derinliklerine inerek ve izindeki diğer sinyalleri durdurarak dikkatinizi yoğunlaştırır. Meditasyon ise, gelen bilginin akışını yavaşlatır.

Retiküler oluşum: Beynin nöbetçisi olarak, bu yapı gelen uyarıları alır ve beyni yanıt vermeye hazırlanması için uyarı verir. Meditasyon uyaran sinyalini geri çevirir.

Kısacası, meditasyon yaptığımız zaman nöral bağlantıyı zayıflatırız. Bu da her zamanki gibi güçlü tepkiler vermeyeceğimiz anlamına gelir. Bu negatif anlamda bir bağlantı kopuşu değildir. Meditasyon sonunda olumsuz duyguların etkisi altına girmektense onları belli bir mesafeden izleyebiliriz. Böylece mantıklı tepkiler verme olasılığımız ve dolayısıyla yaşam kalitemiz artar.

Read More

Hem yetişkinler hem çocuklar için mindfulness, hayatı değiştiren bir pratik olarak günümüzün dikkat çeken yöntemlerinden biri halini aldı. Yetişkinler mindfulness’ın faydalarının farkında olarak kendilerini bu konuda alışkan kazanmaya ikna edebilirken, çocuklar için durum oldukça farklı. Bu nedenle çocuklara mindfulness alışkanlığı kazandırmak için onlara destek olmak ve motive etmek gerekiyor.

Mindfulness’ın çocuklara 5 önemli faydası

  • Özgüvenlerini ve motivasyonlarını arttırır.
  • Empati, duygusal kontrol ve iyimserlik gibi olumlu davranışları teşvik eder.
  • Akademik öğrenmeyi destekler ve bilişsel kontrolü geliştirir.
  • Anksiyete ve depresyon belirtilerini azaldır, zihin sağlığını güçlendirir.
  • Akran baskısını azaltır ve çelişkileri çözme becerisi kazandırır.

Peki, bir çocuk bu alışkanlığı nasıl kazanabilir? Aşağıdaki 12 adımı, çocuklarınızın mindfulness ile hayatlarını değiştirmesine destek olmak için kullanabilirsiniz.

Örnek olun

1. Adım: Kendiniz de bu alışkanlığı edinin

Eğer mindfulness sizin günlük rutininiz içinde yer alırsa çocuğunuzun bu davranışı kazanması çok daha kolay olacaktır.

2. Adım: Kısa süreli odaklarla başlayın

Yetişkinler için bile uzun süre odaklanmak zorken, çocuğunuzun uzun seanslara odaklanmasını beklemeyin. Bir – iki dakikalık farkındalık çalışmaları iyi bir başlangıç olacak.

3. Adım: Basit alıştırmalar yapın

Küçük çocuklar için mindfulness anlaması ve uygulaması zor bir pratiktir. Bu nedenle etrafta neler olduğunun farkında olmak ve hislerini fark etmek üzere basit konuşmalarla başlayın.

4. Adım: Tüm aileyi işin içine katın

Mindfulness’ın gereklerinden biri de kendi duygularını fark etmektir. Çocuğunuza bu beceriyi kazandırmak için her gün akşam yemeğinde her bir aile bireyin o gün hissettiği güzel bir duyguyu paylaşmasını alışkanlık edinebilirsiniz.

Mindful oyunlara giriş

5. Adım: Yaratıcı olun

Çocuklarınızı resim yapmaya, dikiş dikmeye, üretmeye teşvik edin. Kumaşlarla mı, boyalarla mı yoksa Legolarla mı oynamak istediğini sorun.

6. Adım: Aktif olun

Çocuğunuzdan zıplamasını ve sonrasında ellerini kalbinin üstüne koymasını isteyin. Kalbi nasıl atıyor, nefes alış ve verişi nasıl? Bu basit ve aktif oyun bedenini tanımasına yardımcı olur.

7. Adım: Dinleyin

Bir zil çalın ve çocuğunuzdan bunu dinlemesini isteyin. Sesi artık duymak istemediğinde ise ellerini havaya kaldırmasını söyleyin. Zil sesini kapatınca ortamın sesini bir dakika boyunca dinleyin. Sonunda neler duyduğunuzu ve nasıl hissettirdiğini konuşun.

çocuklar için mindfulness

Evde günlük mindfulness pratiği

8. Adım: Dokunun

Çocuğunuzun sevdiği eşyalar ve nesneler hakkında konuşun. En sevdiği oyuncak nasıl bir his veriyor? Parmak boyası ve kum çizimi gibi aktiviteleri de bu adıma dahil edebilirsiniz.

9. Adım: 30 saniyede kuru üzüm yiyin

Kuru üzümü yemeden önce çocuğunuzdan üzümün şekli, rengi, kokusu ve dokusunu incelemesini isteyin. Peki tadı nasıl? Çiğnerken nasıl bir his veriyor?

Dışarıda mindful anlar

10. Adım: Koklayın

Çocuğunuza çimlerin, çiçeklerin ya da sokakların nasıl koktuğunu sorun. Bu koku hoşuna gidiyor mu yoksa gitmiyor mu? Her bir nefeste nasıl hissettiklerini düşünmeye teşvik edecek sohbetler edin.

11. Adım: Mindful turlar düzenleyin

Yürüyüş yaparken farklı dış etkenlerle karşılaştığınız, manzaralı, farklı sesler duyabileceğiniz ya da kokular alabileceğiniz rotalar oluşturmayı deneyin.

12. Adım: Mindfulness ile çocuğunuzu sakinleştirmeyi deneyin

Yalnızca rutin aktiviteler olarak değil, işlevsel duygu kontrolü için de mindfulness yöntemini kullanın. Örneğin, öfkelendiği zaman çocuğunuzdan öfkeliyken vücudunda nasıl değişiklikler olduğunu görmesini isteyin. Kalbi ne hızda çarpıyor? Elleri nasıl hissediyor? Yüz kaslarını sıkmış mı yoksa serbest mi? Sorduğunuz sorularla zihnini bedenine döndürmesine yardımcı olun.

Read More

Çocuklarımızın ne kadar bilgiyi aldığını ve muhafaza ettiğini bilmek, ilerideki başarılarına dair öngörüde bulunmak ve onları en doğru şekilde yönlendirmek için büyük önem taşır. Psikolojik değerlendirmeler dünyasında Wechsler Intelligence Scale for Children, Fifth Edition ya da kısaca (WISC-V) bu bilgiyi edinmemiz için güvenilir yöntemlerden biridir. WISC-V, nörogelişimsel ve nörokognitif araştırma, psikoloji, teknoloji ve nüfustaki değişimlerde görülen gelişmeleri yansıtan 70 yılı aşkın araştırmaya dayanır ve bunlara uygun olarak sürekli revize edilir.

6 yaş ve üzeri çocuklar ve gençler için tasarlanmış olan WISC-V, bilişsel beceri ölçekleri arasında en güçlü alternatif olarak kabul ediliyor. WISC-V, daha esnek ve daha tatmin edici bir değerlendirme olarak çocuğunuzun becerilerine dair kapsamlı bir harita ortaya koyar.

WISC-V-öğrenme becerisi

Çocuğunuzun becerileriyle tanışın

Bu değerlendirmeyle çocuğunuzun genel entelektüel becerilerini ölçmenin yanı sıra derslerindeki ve genel anlamdaki performansını etkileyen özel bilişsel alanlara dair bilgi edinirsiniz. Görsel uzamsal yetenek, akıl yürütme ve görsel belleğe dair veriler bunlar arasında önde gelen alanlardandır. Sözel kavrama (VCI), görsel uzamsal beceri (VSI), akıcı akıl yürütme (FRI), işler bellek (WMI), işlemleme hızı (PSI) olmak üzere beş temel değerlendirme gerçekleştirir.

Sözel kavrama (VCI): Sözel akıl yürütme, anlama, kavram oluşturma gibi becerilerin yanı sıra kristalleşmiş zekayı ölçer. Kristalleşmiş zeka, çocuğun hayatı boyunca deneyim ve öğrenme yoluyla edindiği bilgi anlamına gelir. Bu değerlendirmede düşük performans gösteren çocuklarda öğrenme güçlüğü gözlemlenebilir. Bu çocuklar okumayı öğrenmede ya da sözel akademik alanlarda zorluk yaşayabilir.

Görsel uzamsal beceri (VSI): Çocuğun sözel olmayan akıl yürütme ve konsept oluşturma, görsel algılama ve organizasyon, görsel motor koordinasyon ve soyut bilgileri analiz etme ve sentezleme gibi becerilerini ölçer. Bu değerlendirmede düşük performans gösteren çocuklar; matematiğe dayalı konularda, bir yönlendirmeye göre model oluşturmada ya da görsel uyaranları ayırt etmede zorluk yaşayabilir.

Akıcı akıl yürütme (FRI): Çocuğu; niceliksel akıl yürütme, sınıflandırma ve uzamsal becerileri ve bütünün parçalarıyla ilişkilendirme konusunda değerlendirir. Bunun yanı sora çocuğun geçmiş bilgilerinden bağımsız olarak yeni sorunları çözme becerisi anlamına gelen akıcı akıl yürütme yeteneğini ölçer. Bu değerlendirmede düşük performans gösteren çocuklar kavramlar arası ilişki kurmada zorluk yaşayabilir.

İşler bellek (WMI): Çocuğun işitme dikkatini sürdürme, odaklanma ve zihinsel kontrol uygulama becerilerini değerlendirir. Bu değerlendirmede düşük performans gösteren çocukların yeni bilgi öğrenirken daha sık tekrarlamaları gerekir. Çünkü kısa süreli bellekte bilgi toplamada ve tepki vermede güçlük çekerler.

İşlemleme hızı (PSI): Çocuğun bilgiyi ne kadar hızlı ve doğru bir şekilde işleyebildiğini değerlendirir. Hızla ilgili zorluk çeken çocuklar, bilgiyi işleme ve çalışmalarını tamamlama için daha fazla zamana ve buna başlı olarak özel bir çalışma stratejisine ihtiyaç duyar.

Çocuğunuzun öğrenme becerilerine dair detaylı bilgi edinmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

21. Yüzyılda Sanat Terapisi Ne Anlama Geliyor?

Sanat aslında her zaman terapötik etki yaratmasıyla biliniyordu. Tarihte sanat; zihni dinlendirme ve rahatlatma için kullanılan bir yöntem olarak genel bir kabul görmüştü. Bu yazının başlığını özellikle 21. yüzyılda sanat terapisi olarak belirledik. Çünkü eski dönemlerden bu yana, bir terapi olarak sanat olmanın ötesinde “sanat terapisi” profesyonel bir alan olarak ortaya çıktı. Diğer taraftan baştaki anlayış da varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Terapi olarak sanat dediğimiz zaman sanat yapmanın kendi içinde terapötik olduğu fikrini ve yaratıcı sürecin gelişimi destekleyen bir deneyim olduğunu ifade ediyoruz. Diğer taraftan sanat terapisi, terapiyle uyumlu bir hedefe sahiptir. Örnek vermek gerekirse, sanat terapisi, terapi olarak sanatın aksine engelli çocuklar, azınlık gruplar, zihinsel geriliğe sahip bireyler gibi kişiler için çözüm geliştirmek için kullanılabilir.

Sanat terapisi dediğimizde, sanatın bir sembolik iletişim biçimi olduğunu, karakteri, duyguları ve diğer insani deneyimler ifade etmenin bir yolu olduğunu kabul ediyoruz. Esasında sanatsal ifadeler sözel iletişimi zenginleştirmek için terapist ve danışan arasında bir dil olarak kullanılıyor. Peki 21. yüzyılda sanat terapisinin yeri nedir? Sanat terapisi günümüzde nasıl bir önem taşıyor?

sanat terapisi

Günümüzde sanat terapisini önemi

Sanat terapisi günümüzde her yaştan danışan için terapötik bir ilişki içinde psikososyal, fiziksel, bilişsel, zihinsel sağlığı desteklemek, sürdürmek ve geliştirmek için görsel sanatlar ve yaratıcı süreçlerden faydalanıyor. Temelde tarihsel süreçte gördüğümüz gibi sanatın sağlığı ve yaşam kalitesini zenginleştiren bir pratik oluşuna dayanıyor.

Sanat terapistlerinin, bu alanda uzmanlaşmış, sanata dayalı yaklaşımları çocuklara, yetişkinlere, gruplara ve ailelere uygulacak düzeyde kişilerin olması gerekiyor. Bu kişiler yetkinlikleri sayesinde genel sağlığı, fiziksel, duygusal ve bilişsel işlerliği, kişilerarası iletişim becerilerini, kişisel gelişimi ve yaşam kalitesini geliştirmeye yardımcı oluyor.

Bu alan özellikle son zamanlarda sanat ve beyin hakkındaki bulgularla desteklenerek daha kapsamlı bir hale geldi. Sanat temelli yaklaşımların; stresi ortadan kaldırma, travmatik anıların entegrasyonu, Alzheimer hastalığının tedavisi, acı ve bitkinlik hissini azaltma ve belli engel ve hastalıklarla bağlantılı olarak yaşam kalitesini arttırma konusunda büyük bir yardımcı olduğu araştırmalarla kanıtlandı. Bu bağlamda sanat terapisi 21. yüzyılın öne çıkan ve gelişmeye devam eden uygulamalarından biri olmaya devam ediyor.

Read More

Çocukların da yetişkinler gibi duygularını yaşamaya ihtiyacı vardır. Ancak bazen bu duyguların ağırlığından çıkamayabilirler. Öfke bu duyguların başında gelir. Gözle görülür şekilde öfkeli oldukları zaman ebeveynlerin harekete geçip onları rahatlatması gerekir. Bazen sözlerle bazen de bir kucaklamayla. Ama en önemlisi çocuklara kendi kendilerine sakinleşmeyi öğretmektir.

Stresle, öfkeyle, hayal kırıklığıyla ya da anksiyeteyle baş etmek belli başlı beceriler gerektiriyor. Bu noktada ebeveynlerin devreye girmesi ve çocuklarının bu becerileri edinmesine yardımcı olması büyük önem taşıyor. Akademik ve atletik becerilerin önemi çok büyük olsa da, çocuğunuz duygularıyla baş etmeyi öğrenmedikçe başarıya ulaşmakta zorluk çekebilir.

Gelin iki farklı yaş grubuna göre çocuğunuza öfkeyle baş etmeyi nasıl öğretebileceğinize bir bakalım:

Okul öncesi: “Dur ve pizzayı kokla”

Yavaş ve derin nefesler vücudu rahatlatarak öfke duygusunu azaltır. Okul öncesi yaşlardaki çocuğunuza nefes egzersizi yaptırmak için bu sözleri kullanmak pek işinize yaramayabilir. bu nedenle ona durup pizzayı ya da o sırada kolayca ulaşabileceğiniz ne varsa onu koklamayı öğretebilirsiniz.

Çocuğunuzu karşınıza alın ve sanki pizza kokluyormuş gibi burnundan nefes almasını isteyin. Daha sonra pizzayı soğuktan için ağzından yavaşça nefes vermesini söyleyin. Bu nefes egzersizini birkaç kez tekrarlamak bile büyük fark yaratacaktır.

Okul çağı: “Kanalı değiştir”

Çocuğunuza 30 saniye boyunca bir beyaz bir ayıyı düşünmesini isteyin, ister bir kutup ayısı ister pelüş bir ayıcık. Sessiz kalarak çocuğunuzun hayal etmesine izin verin. Zaman dolunca durmasını ve sonraki saniye boyunca beyaz ayı dışında herhangi bir şeyi düşünmesini isteyin. Sonrasında neler düşündüğünü sorun. Genellikle çocuklar, beyaz ayıyı akıllarından çıkarmakta zorlandığını söylerler. Eğer beyaz ayıyı aklından çıkarabilmişse nasıl yaptığını konuşabilirsiniz.

Sonrasında çocuğunuzu tamamen oyalayacak bir görev verin. Örneğin, iskambil kartlarının tamamını küçükten büyüğe doğru sıraya dizmek olabilir. Görevin sonunda bu işle uğraşırken beyaz ayıyı hiç düşünüp düşünmediğini sorun.

Peki, tüm bu alıştırmalar ne işe yarıyor?

Eğer çocuğunuz öfkeli ya da gerginse, zihnini farklı bir uğraşla meşgul etmek daha iyi hissetmesini sağlayabilir. Sizden bunu neden yaptığınızı açıklamanızı isterse, şöyle anlatabilirsiniz: televizyon izlerken sıkıldığımız bir program karşımıza çıkarsa kanalı değiştiririz. Hayatta da bizi sıkan şeyler olduğunda kanalı değiştirmeyi öğrenmek için bu alıştırmaları yapmak faydalı olabilir.

Read More

Terapi ve psikoterapinin genel olarak çok sayıda faydası olmasının yanı sıra, sanat terapisi geleneksel terapi yöntemlerinden ayrışan çeşitli yollarda önemli gelişmeler sağlar. Sanat terapisi, sanatın yaratıcı sürecini kullanarak terapi uygulama yöntemidir. Sanat terapisi özellikle kelimeleri kullanmada yetersiz ve tedirgin hissedebilecek çocuklar için kendini ifade etmenin etkin bir yolu olarak görülür. Sanat Terapisi Nedir ve Hayatımızı Nasıl Etkiler? yazımız bu konu için doğru bir başlangıç olabilir.

Sanat terapisi, diğer taraftan çocuklarla sınırlı kalmayıp yetişkinler için de büyük çözümler sunan bir yöntemdir. Aslına bakarsanız bu yöntemden herkes faydalanabilir. Terapist aracılığıyla olmaksızın bile büyük fayda sağlayan sanat, bir profesyonel eşliğinde benzersiz çıkış noktaları sunabilir.

Sanat terapisinin faydaları

Sanat yoluyla kendini ifade etmek, duygu ve düşüncelerinizi açığa çıkarmanızı sağlar. İçinden çıkamadığınız durumlar için rahat ve konforlu bir ifade süreci yaratır. Sanat terapisini bir resim ya da heykel dersi gibi düşünmemek gerekir. Çünkü burada muhteşem ve hatasız bir iş çıkarmanız beklenmez. Sanat terapisi seansında yalnızca içinizdeki yaratıcılığı kullanmanız yeterlidir.

Geleneksel olarak sözlü ifadelerle gerçekleştirilen terapi sürecinde, söz yerine sanatı kullanmak önemli ölçüde rahatlama ve çözümleri keşfetme ile sonuçlanır. Kendinizi rahat ve güvende hissettiğiniz bir alanda yaratıcılığınızı kullanarak kendinizi keşfetme ve tanıma şansı bulursunuz. 

sanat terapisinin faydaları

Sanat terapisi pek çok sorunun çözümünde kullanılır

Çok sayıda psikolojik düzensizlik, rahatsızlık ya da hastalık için gereken çözüm sanat terapisinde gizli olabilir. Çünkü bu terapi yöntemi sayesinde çeşitli zihinsel ve hatta fiziksel belirtide olumlu gelişmeler olduğu biliniyor. Örneğin, anksiyete, fiziksel ağrılar ve gerginlik için sanat terapisi büyük çözüm sunar. Zihinsel bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu, bipolar bozukluk gibi hastalıklar için sanat terapisi tavsiye edilir.

Sanat terapisi özellikle sosyal becerilerin geliştirilmesinde rol oynar. Bu terapi yönteminin faydaları arasında insanların özgüvenini arttırmak ve kendi hayatının sorumluluğunu almak gibi sonuçlar da yer alır. Bu nedenle ergenlik çağındaki gençler için de ideal bir hal alır. Çekingenlik, utangaçlık ya da kendini ifade etmede zorluk yaşayan kişilerin bu sorunlardan kurtulmasına yardımcı olur. Zihinsel, duygusal ve hatta fiziksel olarak destekleyerek, hayat kalitesinin artmasında fayda sağlar.

Read More

Kişisel ve profesyonel başarınıza giden yolda geliştirebileceğiniz pek çok davranış vardır. Örneğin, düzenli olarak egzersiz yapmak sizi daha enerjik kılarak daha iyi düşünmenizi ve bedensel olarak daha sağlıklı olmanızı sağlar. Ancak her davranışın bu kadar çok efor ve bedensel hareket gerektirmediğini söyleyebiliriz. Mindfulness, sizi yormadan sakince başarıya götürecek yollardan biridir.

Mindfulness için genellikle sakince oturmanız, derin nefes almanız ve nefesinize odaklanmanız yeterlidir. Bu tam anlamıyla bir mindfulness pratiği olsa da dikkatli ve bilinci yüksek olmak için daha basit yollar da izleyebilirsiniz. Mindful yani bilinçli olmanın temelinde düşüncelerinizin farkına varmak yer alır. Böylece objektif olarak düşünebilir, duygularınızı tarafsızca ele alabilir ve yaptığınız şey üzerinde tam kontrol sağlayabilirsiniz.

Aslına bakarsanız bunu farkında olmadan gün içinde pek çok kez yaparız. Farkında olmadığımız zaman, bu halin içinde hızla ve kontrolsüzce çıkma olasılığımız da oldukça düşüktür. Yani farkında olmadan gerçekleştirdiğimiz mindfulness genellikle kısa sürer ve hızla düşüncelerimizi gerçekler olarak algılamaya geri döneriz. Bunun pek faydalı olduğunu söyleyemeyiz.

mindfulness-basari

Bu nedenle kasıtlı olarak bilincimizi yüksek tutmak için çaba sarfetmemiz gerekir. Böylece farkındalığımızı uzun süre yüksek tutma şansımız artar. Yüksek ve uzun süreli farkındalık ve bilinçli davranış bize stresle baş etme, karar verme ve duygusal zeka gelişimi konularında yardımcı olur.

Mindfulness nasıl başarı sağlar?

Böylesine basit görünen bir pratiğin başarıya olan etkisinden bahsediliyor olması şaşırtıcı gelebilir. Mindfulness’ın başarı sağlamasındaki en büyük etken zihnin ideal şekilde çalışmasını desteklemesidir. Yaptığımız her şey zihnimizin fonksiyonlarıyla elde edilir. Bilimsel araştırmalarsa, bu fonksiyonların geliştirilebileceğini gösteriyor.

Örneğin, zeki olmasına rağmen büyük başarılar göstermeyen birini tanıyor musunuz? Bu kişi zihnini yeterince iyi kullanmıyor olabilir. Belki iyi kararlar vermiyordur ya da öz disiplini yeterince iyi değildir. Bazı insanlarda çok yüksek IQ’ya sahip olmasalar da yüksek başarılar gösterebilir. Bu kişiler de doğru düşünce sistemini geliştirmiş olabilir.

Mindfulness sayesinde önümüzdeki en büyük engellere doğru yaklaşımı objektif olarak gösterebiliriz. Düşüncelerimizin kontrolünde yaşadığımız zaman, potansiyelimizi gerçekleştirmemiz zorlaşır. Diğer taraftan pozitif ve objektif düşünmeyi başardığımızda, hayatımızı kontrol altına alarak başarıya emin adımlarla ilerleyebiliriz. Düşüncelerimizin kontrolünden çıkarak nasıl düşüneceğimizi kendimiz belirleyebiliriz.

Read More

Akran zorbalığına maruz kalmak, yaşa veya cinsiyete bakılmaksızın herkesin başına gelebilir. Akran zorbalığı, çoğu zaman ergenlerin kim olduklarını keşfettikleri, kendilerini tanımlamaya çalıştıkları bir dönemde ortaokul ve liseler dahil olmak üzere okul çağında gerçekleşir.

Akran zorbalığı, ya da diğer bir kullanımıyla okul zorbalığı; bir ya da birden çok öğrencinin kendilerinden daha güçsüz öğrencileri kasıtlı ve sürekli olarak rahatsız etmesiyle sonuçlanan ve kurbanın kendisini koruyamayacak durumda olduğu bir saldırganlık türü olarak tanımlanabilir.

Akran  zorbalığı, genellikle göründüğünden daha ciddi bir sorun olarak önüne geçilmesi zorunludur. Bu şiddet biçimi maruz kalan kişinin baş etmekte zorlanacağı seviyede utanç duygusu yaşamasına sebep olabiliyor. Ne yazık ki, bunun sonucunda duygulanımsal bozukluklar ve hatta intihar girişimleri ortaya çıkabiliyor. Bu aşamada yapılması gereken en önemli şey zorbalığa uğrayan çocukların yanında olmak ve onları suçlamadan sevgiyle ve şefkatle desteklemektir.

Akran zorbalığı türleri nelerdir?

Zorbalık akrana psikolojik, duygusal, fiziksel ve hatta zihinsel taciz uygulamak şeklinde gerçekleşebilir. Günümüz toplumunda en yaygın görülen akran zorbalığı çeşitlerini anladığımız zaman zorbalığı uygulayan ve zorbalığın hedefi olan kişileri tespit etmek de daha kolay hale geliyor. Özellikle internetin ve teknolojilerin yaygın kullanımı sonunda daha da çeşitlenen ve artan akran zorbalığını fark etmek için ciddi bir çaba sarf etmek gerekebiliyor.

akran zorbalığı

Genel hatlarıyla akran zorbalığı şu şekilde kategorize edilebilir:

FİZİKSEL ŞİDDET: İtme, dürtme, tekmeleme, tükürme, vurma, ısırma, kulak çekme, tekme atmak ya da çelme takmak, kesici ya da delici aletlerle saldırma, ateşli silahlarla korkutma, oturacağı yere sivri bir cisim koyma, cisim fırlatma, vs.

SÖZEL ŞİDDET: Boy, kilo, diş yapısı, ten rengi gibi bedensel özellikleriyle alay etme; giysi ve gözlük gibi dış görünüş özellikleriyle alay etme; peltekliğiyle, kekemeliğiyle, aksanıyla ya da şivesiyle alay etme; küçük düşürücü lakaplar takma, kaba ve çirkin sözlerle (manyak, geri zekalı, ezik, vb.) hitap etme; sözlü olarak tehdit etme, vs.

SOSYAL ŞİDDET: Dışlama, oyunlara almama, grup dışında bırakarak yalnızlığa itme, görmezden gelme, konuşmama, diğer öğrencilerin de o öğrenciyle konuşmasını engelleme, diğer öğrencileri o öğrenciye karşı kışkırtma, hakkında dedikodu ve söylenti çıkarma, iftira atma, haksız şikayetlerde bulunma, çeşitli yerlere çirkin yazılar yazma.

CİNSEL ŞİDDET: Cinsel amaçlı dokunma, elle ya da sözle sarkıntılık yapma, cinsel çağrışımlı sözcükler kullanarak imalarda bulunma, giysilerini (etek, eşofman) kendi isteği dışında kaldırma ya da çıkarma, hakkında cinsel içerikli söylentiler yayma, tecavüz, vs.

EŞYALARA ŞİDDET: Eşya ya da yiyecekleri zorla alma, para ya da eşyaları çalma, haraç alma, zorla bir şeyler ısmarlatma, defter ya da kitaplarını karalama, eşyalarını izinsiz kullanma, vs.

Akran zorbalığı konusunda ebeveynler nasıl davranmalı?

Çocuğunuz zorbalığın maruz kalanı da olabilir, uygulayanı da. Her iki durumda da çocuğunuzla iyi bir iletişim geliştirerek bu sorunla ilgili onları yönlendirmeli ve destek olmalısınız. Yapabileceğiniz başlıca şeyleri aşağıda görebilirsiniz.

Çocuğunuza örnek olun

Çocuğunuz istediğinin gerçekleşmesi için saldırgan davranışlar gösterirse boyun eğmemelisiniz. Ancak bu noktada boyun eğmemeye çalışırken, duygusal, psikolojik, fiziksel vb şiddet uygulamadığınızdan emin olmanız gerekir. Çünkü çocuklar söylediklerinizden çok yaptıklarınızı taklit ederek öğrenir. Böyle durumlarda çocuklarla konuşarak, davranışlarını düzeltilmeye çalışmak yapılabilecek en iyi şeydir.

Çocuğunuza güvenli alan sağlayın

Ebeveynlerin çocuklarla eleştirel, saldırgan ya da aşağılayıcı bir şekilde konuşmaktan kaçınması gerekiyor. Çocuğun özgüven duygusunun gelişmesi büyük önem taşıdığından, çocukları dikkatli bir şekilde dinlemeli ve çocuğun yaşadığı sorunlara çocukla birlikte, konuşarak çözüm aramalısınız. Çocuğu sürece dahil edin, ona sorununu anlatmak için fırsat verin. Yarattığınız güvenli ortamda yalnız olmadığını hissetmesini sağlayın.

Çocuğunuz için doğru seçimler yapın

Günümüzde çocukların internete erişimlerinin artışı ile çocukların nelere maruz kaldığını kontrol etmek de zorlaştı. Yine de bu yapacak bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Çocukların eğilimleri konusunda da ebeveynlerin dikkatli olması önem taşıyor. Anne ve babalar çocukların izlediği televizyon programları, okudukları kitaplar ve oynadıkları bilgisayar oyunları konusunda seçici davranması gerekiyor.

Çocuğunuzun öğretmenleriyle iletişimde olun

Çocuğunuzun okuldaki davranışlarıyla evdeki davranışları farklılık gösterebilir. Uzun zaman geçirdiği, çok sayıda insanla bir araya geldiği okuldaki hal ve hareketleriyle ilgili bilgi almak için çocuğunuzun öğretmenleriyle sık sık görüşmeye çalışın. Dikkatinizi çeken bazı konular varsa, bunlarla ilgili öğretmenlere danışarak birlikte sorunlara karşı önemler alabilirsiniz.

Read More