Okulun ilk günü, birçoğumuzun hafızasında yer eder. Okul öncesi eğitim birçok açıdan çocukları, okulun ilk gününe hazırlasa da farklı bir konseptle tanışacakları ilkokul hem heyecanlı hem de stresli olabilir. Bu aşamada henüz çok küçük olan çocuğunuza destek olurken dikkatli olmanız gerekiyor.

Özgürlüğün korkulacak bir şey olmadığını öğretin

Tabii, buna öncelikle kendiniz inanın. Çocuğunuz büyüyor ve artık daha bireysel, daha özgür davranma eğilimde olacak. Bu bilgi sayesinde çocuğunuz tek başına neler başarabileceğini, katılımcısı olduğu bir gruba kendi iradesiyle pek çok şey katacağını öğrenecek.

Özgürlükten veya bireysellikten bahsederken onun yaşına uygun şekilde konuşmanız gerekiyor. Temel kişisel bakımını kendi kendine yapabileceğini, ellerini kendinin yıkayabileceğini, burnunu temizleyebileceğini ve kendi kendine yemek yiyebileceğini bilmesi önemli. Küçük adımlar, ileride büyük gelişmelere kapı açar.

Sosyal beceriler kazanmasına yardımcı olun

Sosyal olarak okula hazır olmak, akademik olarak hazır olmaktan farklıdır – hatta daha öncelikli olduğunu bile söyleyebiliriz. Sosyal beceriler, eğitimin büyük bir kısmını içerir. Anaokulunda öğrendiği paylaşım, sırasını bekleme, akranlarla oynama ve taklit oyununa girme gibi sosyal beceriler şimdi bir adım daha ilerleyecek.

İlkokula geçtiğinde derslerde diğerleri konuşurken dinleme, belli bir zaman içinde aktiviteleri tamamlama gibi daha sınırlı bir eğitim modeli ile karşılaşacak. Bu becerilerini zamanla geliştirecek de olsa, bu süreçte ona destek olmayı ihmal etmeyin.

 

Tuvalet eğitiminin önemini unutmayın

Özellikle heyecandan kaynaklı olarak, ilkokulda çocuklar tuvalet sorunu yaşayabilirler. Daha öncesinde tuvalete gitmek için beklemeyen çocukların, ilkokulda zorluk yaşaması normal görülebilir. Çünkü çocuklar her zaman vücutlarının gönderdiği sinyalleri son dakikaya kadar fark edemeyebilir.

Altına kaçıran çocuğunuzun bunun büyük bir sorun olarak görmemesi için size görev düşüyor. Okula başlamadan önce çocukların tek başına tuvalete gitmeyi öğrenmesi çok önemli.

Güvenlik önlemlerini almaya çalışın

İlkokula başlayan çocuğunuz okul öncesi eğitimi görse de görmese de artık daha fazla yabancıyla karşılaşacağını unutmayın. Çocuğunuza bedenine kimlerin ve nasıl dokunabileceğini öğretin. İstemediği bir konuşma ya da bedensel temas söz konusu olduğunda tepki göstermesi gerektiğini öğrenmesine yardımcı olun.

Read More

Yapılan çalışmalar yeni doğanlar kadar onlu yaşlarda çocuğu olan anneler için de sosyal desteğin oldukça faydalı olduğunu gösteriyor. Sosyal destek ağları annelerin genç çocuklarıyla ile daha yakın ilişkiler geliştirmesine yardımcı olabiliyor.

Kadınlar arkadaşları ve diğer kadınlar gibi farklı insanlardan destek aldığında, çocuklarıyla sıcak ilişkiler sürdürme olasılıkları artıyor. Ebeveynlik yıllarının ilk yılları fiziksel bakımı daha fazla gerektirse de, gençlik yıllarında duygusal olarak destek vermek önemlidir. Diğer taraftan kendi yetkinliklerine olan inançları sizi saf dışı bıraktığında nasıl davranacağınızı biliyor olmanız gerekiyor.

Gençler, yetişkinlere benzeyen kararlar verme yetenekleri konusunda daha yetenekli olduklarına inandıklarında, ebeveynlerin sınırlamalarına işaret ettiklerinde genellikle isteksizdirler.

Çocukluk döneminden çıkıp ergenliğe giren çocuklar, genellikle özerklik talepleriyle ortaya çıkarlar. Onları bu dönemde ne şekilde özgür bırakacağınız ve nasıl yönlendireceğiniz en önemli konu haline gelir. Diğer taraftan ebeveynler bazen bu konularda uzlaşamayabilir. Bu aşamada bir uzmandan fikir almak olumlu etki yaratacaktır.

 

Çevrimiçi platformlar bağlantı kurmanıza yardımcı olabilir

Çocuğunuzun taleplerine saygı duymak ve sizi dinlemek istemedikleri bir dönemde onlarla konuşmak için çaba sarf etmeniz gerekebilir. Bu dönemde ayrıca güvensizlik duyabilirler. Böylece işler daha hassas bir hale gelir. Uzmanlar; ebeveynlik döngüsünün ergenlik döneminde ortaya çıkan sıkıntıları normale döndürerek daha açık konuşmalara ihtiyaç olduğunu düşünüyor.

Bunu yapmak her zaman kolay olmayacağı için, uzman yardımının yanı sıra anneler için güvenilir arkadaşlarla konuşmak yardımcı olabilir. Çünkü anneliğin ilk dönemlerinde, kadınlar ebeveynlik sorunlarını kolaylıkla ifşa ederken çocukları büyüdükçe gençlerin yetiştirilmesinin zorluklarını tartışmak genellikle daha zordur.

Diğer taraftan bunun gerçekleştirildiği durumlara baktığımızda önemli sonuçlar elde ediliyor. Kadınlar, yanlış seçimlerin çocuklarını hayat boyu sürebileceğini düşünerek kendi ebeveynlik kararlarını birlikte değerlendirme fırsatı buluyor. Çocuklarının ‘kusurlu’ olmadığını, kendi endişelerinin onları birer kötü anne yapmadığını fark ediyorlar.

Yapılan çalışmalar kapsamında annelere yardımcı olabilecek bazı fikirler ortaya çıkıyor. Örneğin uzmanlar, topluluk gönüllüsü, yerel bir egzersiz sınıfına katılmak veya çevrimiçi bağlantı kurmak gibi yeni etkinlikler denemek suretiyle daha diğer annelerle yakın ilişkiler geliştirmelerini öneriyor. Bugün internette pek çok anne blogu kadınlara bu tarz konularda yol gösteriyor ve anneleri bir araya getirmeyi başarıyor.

Read More

Bütün ebeveynler çocuklarının hayatta başarılı olmasını ister. Bu nedenle de onlara amaçlarına nasıl ulaşabileceklerini öğretmeye çalışırlar. Onlara pek çok tavsiyede bulunur ve kaçınmaları gereken şeyleri iyice kafalarına sokmak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak son araştırmalar bu yönlendirmelerin bazılarının yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

Geleceğe değil, içinde bulunduğun ana odaklan

Çocuklarımıza genellikle geleceğe, hedeflerine odaklanmasını ve beklediği ödülü kazanmak için çalışmasını söylüyoruz. Ancak geleceğe odaklanmak çok sayıda negatif duyguyu açığa çıkarır. Sürekli en iyi notları almaya veya en iyi üniversiteye kabul almaya odaklanan bir zihin endişe ve korkuyla dolar.

Küçük stresler motivasyonu arttırsa da, uzun dönemli kronik stres sağlığımızı ve dikkat ve hafıza gibi zihinsel becerilerimizi zayıflatır. Bu nedenle ana odaklanmayı, içinde bulundukları anın tadını çıkarmayı öğrenen çocuklar hem daha iyi performans gösterir hem de daha mutlu hisseder. Üstelik, çalışmalar mutluluğun %12 daha üretken olmayı sağladığını gösteriyor.

Stresin üstüne gitmek yerine sakinleşmenin yollarını keşfet

Dersler, sosyal ortamdaki hiyerarşiler, ailelerin beklentileri, kendi hayalleri derken çocuklar gittikçe daha küçük yaşta kaygıyla tanışmaya başlıyor. Çocuklara, stresin hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğunu söylemek ne yazık ki pek işlevsel sayılmaz. Çocuklara antidepresan ilaçlar, uyku hapları, kahveyi azaltmak gibi tavsiyelerde bulunmaktansa, onlara stresli bir olayla karşılaştıklarında neler yapabileceklerini öğretmek daha doğru bir karar olacak.

Hayatımızı, yaşadıklarımızı her zaman değiştiremesek de stresli olaylar karşısında kendimizi sakinleştirmek için meditasyon, yoga, nefes teknikleri gibi birçok teknik yardımımıza koşar. Bu teknikleri çocukken deneyimlemelerini sağlamaksa, çocuğunuz için yapacağınız en iyi şeylerden biri olacak.

Sürekli meşgul olmaktansa boş zamanların tadını çıkar

Çocuklarınız için bitmek bilmeyen programlar, kurslar, planlar yapmaktan vazgeçmelisiniz. Araştırmalar, beynimizin odaklanmadığı zamanlarda muhteşem fikirler ürettiğini gösteriyor. Bu nedenle çocuğunuzu tıklım tıklım bir program çizmektense, onlara boş zaman verin. Bırakın, evde boş otururken kendi eğlenceli ve yaratıcı oyunlarını üretsinler.

Üstelik böyle zamanlarda çocuğunuzun ilgi ve becerilerini keşfetmeniz çok daha kolaylaşır. Çünkü kendi haline kalan çocuğunuz büyük olasılıkla yapmaktan en çok keyif aldığı şeye yönelir.

Read More

Yılın dört mevsimi öğrenciler ve profesyoneller için farklı sınavlarla, stresli hale geliyor. Üniversite sınavı, hazırlık atlama / proficiency sınavı, ALES, TOEFL, SAT… sınavların sonu gelmiyor desek pek yanlış olmaz. Bu sınavlar beraberinde hayatınıza ciddi ölçüde stres getirebilir. Böyle zamanlarda özgüveninizi arttırmak ve stresinizi azaltmak için biraz kontrolü elinize almanız gerekir.

Sınav stresi her yaştan pek çok öğrencinin deneyimlediği bir duygudur. Genellikle öğrencinin kendini yetersiz hissetmesi, çarpıntı, panik gibi duygularla ortaya çıkar ve öğrencinin performansını olumsuz yönde etkiler. Neyse ki, sınav stresi üstesinden gelinemez bir sorun değil. Şimdi, bakalım sınav stresinden kurtulmak için neler yapabiliriz?

Yalnız olmadığınızı bilin

Bu sınava yalnızca siz girmiyorsunuz. Yani, içinde bulunduğunuz stresli durumu yaşayan pek çok öğrenci var. Sınav dönemini görece daha stresli geçirenler, genellikle sınavın başında hissettikleri yoğun stresle soruların hiçbirini anlayamadığını söylüyor. İyi haber, stresleri biraz olsun azaldığında sorular bir anlama gelmeye başlıyorlar ve soruları cevaplamaya koyuluyorlar. Bu durum size de tanıdık geliyorsa, yalnız olmadığınızı unutmayın!

İşinize odaklanın

Odaklanmakta zorlanıyorsanız en sevdiğiniz konudan başlayın. Böylece yapabildiğinizi gördükçe daha çok rahatlayacaksınız ve kötü olduğunuzu düşündüğünüz konular için motivasyonunuz artacak. Sınav öncesinde çalışmalarınız arasına günde 10 dakikalık meditasyonlar ekleyerek, heyecanınızı yönetmenin yollarını öğrenebilirsiniz. Bu sınav anında büyük bir kurtarıcıya dönüşecek.

Sizi strese sokan şeyi keşfedin

Sınav öncesinde ve sınav sırasında stresli hissettiğiniz zaman aklınızdan geçen düşünceleri fark edin. İçinizdeki ses size neler söylüyor? Stresinizin seviyesini arttıran iç konuşmalarınız neler? Bununla ilgili farkındalığınızı arttırdığınız zaman içinizdeki bu sese vereceğiniz makul cevaplar olduğunu göreceksiniz. Örneğin; içinizdeki ses size başarısız olacağınızı söylüyorsa ona bu sınav için ne kadar çok çalıştığınızı hatırlatabilirsiniz.

Stresin her türünden kurtulmaya çalışmayın

Stresin motivasyon arttırıcı özelliğini daha önce duymuş olabilirsiniz. Bu tamamen doğru! Düşük ya da orta seviyede stres, işinizi daha etkin ve hızlı tamamlamanızı ve performansınızı geliştirmenize yardımcı olur. Diğer taraftan; okuduklarınıza odaklanmanızı zorlaştıracak, nefesinizi düzensiz hale getirecek ve performansınızı düşürecek seviyedeki stresi içinizden atmanız gerekir.

Read More

Zeka testlerinde yüksek puan ortalamasına sahip çocuklar, genel olarak yalnızca akademik başarı değil, hayatın her alanında daha yüksek bir başarı çıtasına sahip. Ancak bunun sebebinin, tek başına yüksek zeka olduğunu söyleyemeyiz. Çocuklar için zeka testlerinde, akademik başarının habercisi genellikle yüksek motivasyon oluyor.

Yapılan son araştırmalar, motivasyonun zeka testlerinde başarıyı direkt etkilediğini ortaya çıkardı. Örneğin, sınav sonunda başarılı olanlara ödül sözü verildiğinde, kişilerin önemli ölçüde daha yüksek bir puan aldığı gözlendi. Bir diğer araştırmada yaş ortalaması 12,5 olan 500 çocuğun zeka testi sırasındaki motivasyonlarının düştüğünü gösteren esneme, masaya başını koyma, etrafı izleme hareketleri incelendi. Bir analiz yapabilmek için bu çocuklarla ortalama 24 yaşına geldiklerinde tekrar görüşüldü. Sonuç, zekanın önemli etkisinin yanı sıra motivasyonun alınan eğitimin süresi ve iş bulma açısından %84 oranında etkili olduğunu ortaya koydu.

Başlıkta sorduğumuz soruya net bir cevap vermemiz gerekirse, çocuklar için zeka testleri akademik başarı hakkında bize bazı ipuçları verir. Akademik başarının yanı sıra hayat boyu başarıya dair önbilgi de sunabilir.

Çocuğunuzun akademik başarı için doğru yönlendirin

Yapılan araştırmalarda da ortaya çıktığı gibi, çocuğunuzun yüksek zekasının tek başına bir başarı garantörü olmadığını unutmayın. Aynı şekilde, düşük zeka testi sonucu da başarısız olacağı anlamına gelmez. Önemli olan; çocuğunuzu akademik başarı için doğru yönlendirmeniz ve süreç boyunca motivasyonunu arttırmasına destek olmanız.

Bunun için zeka testlerine giren çocuklarınızın sonuçlarını bir puan olarak değerlendirmekle kalmayıp, profesyonel bir analizinin çıkarılmasını sağlayın. Böylece çocuğunuzun güçlü ve güçsüz yönlerini keşfetmekle kalmayıp, yola nasıl devam etmesi gerektiğini öğrenebilirsiniz.

Çocuğunuzun motivasyonunu arttıran yolu keşfedin

Motivasyonun artmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri, onu cesaretlendirecek doğru akademik planın hazırlanmasıdır. Her bir çocuk farklı becerilere ve özelliklere sahiptir. Bu nedenle çocuğunuzu, genel bilgiler çerçevesinde çalışmaya zorlayarak onu yormayın. Bu yorgunluk beraberinde motivasyonu düşürür ve akademik başarısının önünde büyük bir engel oluşturur. Bunun yerine, zeka testlerinin sonucuna göre öğrenmekten zevk almasını sağladığınız zaman, motivasyonunu büyük oranda arttırmasına yardımcı olursunuz.

Read More

Başarı ve mutluluk gibi duygu durumumuz üzerinde önemli etkisi olan kavramlar, günümüzde son derece somut çerçeveler dahilinde tanımlanabiliyor. Çevremizde gerçekleşen olaylar, geçmişten gelen bilgiler bu tanımları içselleştirmemizde önemli bir rol oynuyor. Bu durumda, yaştan ya da durumdan bağımsız olarak biz de kendimizi içselleştirdiğimiz tanımlara göre eleştiriyoruz.

Belli ölçüde özeleştiri, çocukların ya da yetişkinlerin kendi davranışlarını değerlendirmesinde ve şekillendirmesinde olumlu bir etki yaratıyor. Diğer taraftan, önyargıya dönüşen bilgiler, zaman zaman kendimizi acımasızca eleştirmemize de ortam yaratabiliyor. İşte bu tür bir özeleştiri, başarıyı desteklemek yerine kaygı, endişe, korku gibi olumsuz olarak kategorize edebileceğimiz duygu durumlarına yol açıyor.

Çocukların kendini sevmeyi öğrenmesi çok önemli

Çocuklar başta olmak üzere tüm insanların kendisiyle kurduğu ilişki, tıpkı çevresindekilerle kurduğu ilişki gibi çok önemli. Bunun için anne ve babaların çocuklarına eleştirel yaklaşırken kendilerini yetersiz ve hatta suçlu hissettirecek şekilde davranmaması gerekiyor. Sürekli olarak yanlış bir şey yaptığını düşünen çocuk, sonunda kafasında bir genellemeye giderek başarısız biri olduğu kanaatine varma eğiliminde olur. Bu da kendine olan güvenini azaltır.

Peki, çocuklarınıza kendini sevmeyi nasıl öğretebilirsiniz? İçselleştirilmiş negatif deneyimler, kişilerin kendini eleştirirken acımasızlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, mindfulness bütün bir bakış açısını değiştirmeye yardımcı olabilir. Yanlış bir şey yapıldıysa buna doğru demek yerine, insanların bazen hata yapabileceğinden ve bunun son derece doğal olduğundan bahsedebilirsiniz. Yapılan hatanın bir kişiyi tanımlamayacağını, yalnızca bir yaşantı olduğunu çocuğunuza en iyi şekilde anlatmalısınız.

Başarı ile kendini sevmek arasındaki ilişki

Geçen haftaki yazımızda motivasyonun başarıya olan etkisinden bahsetmiştik. İşte, kendini sevmek direkt olarak motivasyonu etkilediği için başarıya da destek olur. Kendini sevmek için, kişinin kendini belli bir ölçüde eleştirmesi ve olumlu ya da olumsuz yönlerini keşfetmesi gerekiyor. Olumsuz yönlerine karşılık, olumlu yönlerinden duyacağı memnuniyet kişinin kendine dönük sevgisini arttırıyor. Bu da başarılı olabileceğine dair inancını güçlendiriyor.

Kendine güvenen, daha iyisini yapabileceğini ve hak ettiğini düşünen çocuklar potansiyellerini sonuna kadar kullanma eğiliminde oluyor. Böylece, dozunda özeleştiri ve kendini sevmek sonunda çocukları – kendi tanımları çerçevesinde – başarılı birer yetişkin haline getiriyor.

Read More

Kariyer planlaması için üniversiteden mezun olmayı beklemek son derece yaygın olsa da, başarılı kariyer planı için çok daha erken harekete geçmek gerekiyor. Yeni mezunlar, özellikle daha önce staj yapmamış ve iş hayatıyla ilgili kafa yormamışsa zorlu bir süreç geçirebiliyor. Diğer taraftan 6 yaşından itibaren uygulanan testler sayesinde yeteneklerini keşfetmiş ve eğitiminden başlamak üzere geleceğini bu yeteneklere uygun olarak planlamış kişiler hızla başarıya ulaşıyor.

Kariyer danışmanlığı genel olarak, bir kişinin hayattaki amaçlarını, neyi neden yapmak istediğini saptamasına destek oluyor. Böylece hedef ve beklentiler belirlenerek, buna uygun bir rota çiziliyor. Bu aşamada kişinin yaşadığı yer veya yaşamak istediği yer, iş hayatına atılacağı döneme dair beklentiler göz önünde bulundurularak profesyonel hizmet veriliyor.

Küreselleşme ve teknolojinin gelişimi belirleyici olabiliyor

Kişilerin kariyer planını yaparken, küreselleşen dünyada meslek seçimi çok daha zor hale geldi. Üstelik teknolojinin büyük bir hızla gelişmesi de alternatifleri büyük ölçüde arttırırken karar sürecini zorlaştırabiliyor. Önceden doktor, mühendis, öğretmen gibi daha geniş kapsamlı olarak ele alınan meslekler bugün 3B yazıcının devreye girmesiyle farklılaşan tıp dünyası, yaratıcılık ile birlikte zenginleşen mühendislik çalışmaları ve envaı çeşit bilginin aktarılmasını içeren eğitim sektörü ile karşı karşıyayız.

Özelleşen ve belli alanlar çevresinde çeşitlenen mesleklerin ortaya çıkmasıyla kişilerin kendine en uygun kariyeri keşfetmesi için profesyonel desteğe duyulan ihtiyaç da arttı.

 

Kariyer danışmanlığı neden önemlidir?

En doğru işi, en doğru şirketi – ya da girişimi – belirlemek için kişisel gelişimi destekleyen kariyer danışmanlığı için başvuru yaptığınızda ilgi alanlarınız, becerileriniz, eğilimleriniz ve ihtiyaçlarınız analiz edilir. Danışmanlık dahilinde girdiğiniz test verileri, puan olarak değil sosyo-ekonomik ve kültürel çevreniz de göz önünde bulundurularak uzmanların yorumlaması ile rapor edilir. Buna stratejik yetenek yönetimi denir.

Yetenekleriniz belirlendikten sonra bu yeteneklerle en iyi geleceği kurgulamanız için çalışmalar başlar. Başta WISC-V olmak üzere 8 ayrı testin sunduğu bilgiler tamamen size özeldir ve sonucunda da sadece size özel bir kariyer planı hazırlanır. Tüme varım yöntemi uygulanarak belirlenen kariyer planı, kişisel beklentilerinizi karşılayarak mutlu ve başarılı bir mesleki ya da akademik kariyeriniz olmasını destekler.

Read More

Çocukların her biri, kendine has pek çok yeteneğe sahip. Ancak ne yazık ki, açığa çıkarılmayan bu yetenekler zamanla köreliyor ve yok oluyor. Çocuklarınızın potansiyellerini çıkarmanıza ve onları başarıya giden yolda desteklemenize ihtiyaçları var. İşte, bu nedenle çocuklar için dizayn edilmiş olan The Wechsler Intelligence Scale for Children®–Fifth Edition ya da kısaca WISC-V çocuklarınızın yeteneklerini zamanında keşfetmenize yardımcı oluyor. Şimdi gelin, biraz WISC-V’ten bahsedelim.

Çocuğunuza özel başarıya giden yolu keşfedin

Çocukları tanımak ve onlara kişisel çözümler sunmayı hedefleyen WISC-V kapsamında sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zeka, kısa süreli hafıza ve işleme hızı gibi değerlendirmelere yer veriliyor. Testin sonuçları analiz edilerek çocukların bilişsel özelliklerinin bir haritası çıkarılıyor. Sonrasında yapılması gereken tek şey, bu harita üzerinde doğru yolu bulmak oluyor.

Başarılı bir akademik ya da profesyonel gelecek kurmak için herkes için izlenecek biricik ideal bir yol ne yazık ki yok. Bu nedenle kişiye özel hedefler ve kişilerin becerilerine uygun yöntemler çocuklara mutlu bir gelecek vadedebilir. Bu da sadece kişinin kendine has özelliklerinin, yeteneklerinin ve beklentilerinin gerçek anlamda anlaşılmasıyla mümkün olur. WISC-V, yeteneklerin keşfedilmesi yönünde dünya çapında en güvenilir test olarak görülüyor.

WISC-V ile öğrenme güçlüklerinin tanısı konabiliyor

Farklı öğrenme güçlüklerinden birine sahip olan kişiler, hem çocukluklarında hem de yetişkin dönemlerinde türlü sorunlarla karşılaşabilir. Oysa bunu yaşamamaları için gerekli olan tek şey, bu güçlüklerin tanısının zamanında konulması. Böylece, çocuklarınız ihtiyacı olan sosyal ve akademik plan çerçevesinde, yaşadığı zorlukların farkında olarak ve bunlara çözümler üreterek başarılı bir geleceğe sahip olabilir.

WISC-V sonunda bir puan değerine ulaşılır

Çocukların yeteneklerinin ve bilişsel özelliklerinin keşfedilesinde kullanılan WISC-V sonucunda 70 ile 160 arasında bir puan değeri ortaya çıkar. Ancak kariyer yönetiminin en iyi şekilde yapılması için, sonuçların analiz edilmesi ve profesyonel kişiler tarafından bir stratejiye dönüştürülmesi gerekiyor. Bu stratejinin, her bir çocuğun kendi sosyo-ekonomik durumunu ve kültürel çevresini göz önünde bulundurarak ona özel olarak hazırlanması çok önemli. Siz de profesyonel destek alarak çocuğunuz için WISC-V testi yaptırabilir ve onun hayallerine kavuşmasına destek olabilirsiniz.

Read More

Yoga ve meditasyonun an içinde daha rahat hissettirmek dışında pek çok faydası olduğundan sıkça bahsedilmeye başladı. Yoganın kalp ritmi, anksiyete, depresyon, uyku problemleri gibi konularda ciddi anlamda fark yarattığı artık biliniyor. Yapılan yeni bilimsel çalışmaların sonuçlarına bakılırsa bunlar ve benzeri mindfulness egzersizleri stresle alakalı genlerde bile değişikliğe sebep olabiliyor.

Bu kapsamda farklı kişiler tarafından gerçekleştirilen 18 farklı çalışmanın sonuçları incelendi. Buna göre zihin – beden egzersizleri yapan 846 kişinin meditasyon, yoga ve nefes tekniklerine bedensel tepkilerine dair veriler elde edildi. Bu araştırma, zihin – beden egzersizlerinin iltihaba sebep olan genleri baskıladığını ortaya çıkardı.

İltihap, genel olarak vücudu enfeksiyonlara karşı koruyor olarak bilinse de stresin genellikle psikolojik olduğu günümüz toplumlarında, bedenin iltihaplanması kronik olabilir. Üstelik fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. İşte, yoga ve meditasyon son bulgulara göre bunun önüne geçmenize yardım ediyor.

Bu egzersizleri düzenli olarak sürdürmek önemli

Aslına bakarsak, oturarak yaptığımız meditasyon, yumuşak ve geçişli hareketlerle yaptığımız yoga ve diğer egzersizler birbirinden oldukça farklı. Ortak yanları ise, hepsinde zihin ve bedenin aynı anda aktif hale getirilmesi. Bu faydaları sağlamak için en hareketli olanı tercih etmek değil, düzenli olarak bu egzersizleri uygulamak gerekiyor.

Bunun görece yeni bir araştırma alanı olduğunu söyleyebiliriz. Henüz çok detaylı bilgi sahibi olmasak da bu bilgiler aslında pek çok şeye ışık tutabilir. Örneğin, sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinden benzer yararlar elde edilebilir.

Günde 15 dakikanızı sağlıklı genlere ayırın

Gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarına göre, zihin-beden müdahaleleri beynimiz DNA süreçlerini iyileştiren bir yol boyunca yönlendirme becerisine sahiptir. Diğer taraftan, bu araştırmalarla birlikte miras edilen genler statik olmadıkları gibi ve DNA etkinliğinin insanların kontrol edebileceği şeylere bağlı olabileceği de ortaya çıkıyor.

Tüm bu bilgiler gösteriyor ki, her geçen gün sağlıklı alışkanlıklar seçerek, sağlığımız için daha faydalı bir gen etkinlik kalıbı oluşturabiliriz. Tercih ettiğimiz ve ilgimizi çeken mindfulness pratiğini her gün yalnızca 15 dakika uyguladığımız zaman bile önemli sonuçlar elde edebiliriz.

Read More

Bir çocuk size trafik ışıklarının neden kırmızı, sarı ve yeşil renkte olduğunu sorduğunda, “bilmiyorum” diyerek susturabilir, “kırmızı dur, yeşil geç anlamına gelir,” gibi bir açıklama yapabilirsiniz. Bu iki cevap da farklı bir yol çizer. Susturulan çocuk araştırma ve merak etmeye karşı cesaretini kaybederken, kendisine açıklama yapılan çocuk sormaya devam eder.

Yapabilecekleriniz bunlarla sınırlı değil. Soruyu ona geri çevirerek cevabı bulması için cesaretlendirebilirsiniz. Evet, çocukların çok fazla sorduğunu ve her zaman bu sorulara cevap verecek zamanınız olmadığını biliyoruz. Bunun için kendinizi kötü hissetmeniz gerekmiyor. Yine de elinizden gelenin en iyisini yaptığınızdan emin olun.

Başarının tanımını değiştirmemiz gerekiyor

Birçok anne ve baba çocuğunun geleceği konusunda endişeli. Türlü sınav sonuçlarına göre çocuklarının ne kadar başarılı olduğunu anlamaya çalışıyor ve gerekli gördükleri durumlarda onları kurslara gönderiyor. Fakat mesele şu ki, sınavlardan yüksek puanlar almaları onların en iyi işe girmelerini garantilemiyor ve onları müthiş insanlara dönüştürmüyor.

Çocukları bilgisayar geliştirir gibi yetiştirdiğimizi inkar edemeyiz. Üstelik birçok konuda bilgisayardan daha iyi olamayacaklarını bilmemize rağmen… Ancak insanlar sosyalleşen, ilişki geliştiren, toplulukta yer alan varlıklar ve bu nedenle başarı ile kastettiğimiz şeyin çalışan bir kod yazmak olmadığından emin olmamız gerekiyor. İnsan olmak bundan çok daha karmaşık.

İşbirliği

Eğer akıllı çocuklar yetiştirmek istiyorsanız, onlara çarpım tablosu ezberletmekten çok daha fazlasını öğretmeniz gerekecek. Her şeyden önce işbirliği yapmayı bilen, topluluk içinde yaşarken çeşitliliği kutsayan insanlar yetiştirmeye çalışın. Çünkü okulda ya da evde yaptığımız her şey bu bilginin etrafında temelleniyor.

İletişim

Öğrenilmesi gereken bir sonraki bilgi iletişim ve iletişimin önemi. İletişim için ihtiyacımız olan beceriler konuşma, yazma, okuma ve dinleme. Dinleme kısmının altını iki kez çizmekte fayda var. Çünkü bize iletişim kuracak kimse yokken iletişimin imkansız olduğunu hatırlatıyor.

İçerik

İçerik, iletişim kapsamındadır. İletişim kurmak için aktarılması gereken bir mesaja ihtiyacımız vardır ve bu mesajın bir bağlam içerisinde olması önemlidir. Yani, herhangi bir ses çıkararak anlaşılma olasılığımız sıfır değilse de, oldukça düşük.

Eleştirel düşünce

Eleştirel düşünce içeriğe ihtiyaç duyar. Elimizdeki içerik üzerine özgün bir algı yaratmamız ve bir bilgi topluluğunu kafamızda anlamlandırarak belli bir şekilde yönlendirmemiz gerekir.

Yaratıcı inovasyon

Aldığımız içeriği eleştirel düşünce süzgecinden geçirdikten sonra elimizde bazı bilgiler kalır. İşte, yaratıcı inovasyon bu bilgileri kendimize özgü bir şekilde kullanmamız anlamına gelir.

Özgüven

Son olarak da güvenli riskler almak için belli bir ölçüde özgüvene ihtiyacımız var. Hata yapmaksızın başarıya ulaşan hiç kimse yoktur. Çocuklarımıza bu bunu öğretmeli ve başarıya ulaşmak için cesur olmalarına destek vermeliyiz.

Read More