Disleksi hastalığı ve öğrenme bozuklukları günümüzde oldukça önemli bir konu. Bunun önemi ise şöyle; Öğrenme bozukluğu olan öğrenciler ile uğraşmak normal öğretimin bir parçasıdır. Ayrıca bu hastalığa sahip kişilerin sayısı sanıldığından çok daha fazla.

Ama gördükleri ilgi ve farkındalık bu düzeyde değil. Hatta belki de toplum tarafından ve devlet tarafından en az tanınan engellerden bir tanesi diyebiliriz. Peki, öğrenme güçlüğü bizlere ne ifade ediyor? Öğrenme güçlüğü olan çocukların normal bir zekası olmakta. Fakat okumayı, yazmayı ve hesaplama yetisinin yeterli olmadığı görülmekte.

Disleksi Hastalığı ve Öğrenme Bozukluğu Aynı Şeyler Mi?

Öğrenme bozuklukları ve genellikle disleksi ile karıştırılır. Disleksinin öğrenme bozukluklarının tamamını kapsadığı düşünülür. Fakat disleksi hastalığı sadece okuma sorununa verilen bir isimdir. Ayrıca yazı bozukluğuna disgrafi ya da agrafi, hesap yapma bozukluğu olan kişilere ise diskalkuli isimleri kullanılmaktadır.

Bunlara ek olarak da sözel olmayan öğrenme bozukluğu, ince motor koordinasyon bozukluğu da öğrenme bozuklukları arasında gösterilen hastalıklardan diğerleridir. Ama bu hastalıkların büyük bir kısmı okuma zorluğu yani disleksi sıkıntısını yaşar.

Disleksi Hastalığı Tanısında Kültürel Özelliklerin Etkisi

Türk dili için yapılmış okuma bozukluğu tanımlaması henüz yüksek bir seviyede maalesef değil. Halbuki Türkçe dili diğer dillere göre çok daha farklı bir dil yapısına sahiptir. Ayrıca diğer dillerde görülen okuma bozukluğu sorunları ya da biçimleri Türkçe ’de daha farklı biçimler alabilmekte.

Dolayısıyla bu alanda hep araştırmalar yapılması gerekiyor hem devlet tarafından bu çocukların sorunlarına önlem alınması gerekiyor hem de toplum farkındalığının arttırılması gerekmekte. Çünkü okuma ve yazma becerileri uygar bir birey olmanın en önemli unsurlarından birini oluşturmakta.

Okuma Güçlüğü Kendini Nasıl Belli Eder?

Bu hastalık genel olarak çocukların okuduğunu anlayamaması, gördüğü sözcükleri sese dönüştürememesi, imza hatası tarzında, B’yi D’yi P’yi karıştırma tarzında, bazen küçük yaşlarda ayna yazısı denilen yazıları tersten yazma olarak, okunulamaz derecede yazı yazmak, kağıdı düzgün kullanamamak, harf hataları yapmak, harflerin söylenmemesi veya ek olarak başka harfler eklenmesi gibi birçok şekilde karşımıza çıkmakta.

Öğrenme Güçlüğünün Popüler Niteliği

Öğrenme güçlüğü toplum tarafından oldukça korkulan ve çocuklara çok yanlış bakılmasına sebep olan bir hastalık gibi görünmektedir. Fakat dünya üzerinde bu hastalık ile tarihe adını yazdırmış pek çok sanatçı, devlet adamı ya da bilim adamı bulunmaktadır.

Bu isimlerden ilk akla gelen ise dünyaca ünlü bilim adamı olan Albert Einstein, İtalyan ressam Leonardo Da Vinci, Amerikalı sevilen ve başarılı oyuncu Tom Cruise gibi pek çok isim bu hastalığa sahip kişilerdir. Ayrıca ünlü İmparator Jul Sezar’da bu hastalığa sahip kişilerdendir.

Bu tarihi kişiler bu hastalıkları anlatarak kendilerini kanıtlamışlardır. Fakat her insan bu saydıklarımız ve benzerleri kadar şanslı olmayabilir. Disleksi hastalığı ya da öğrenme bozukluğu yaşayan bir çocuk farklı ve kendisini anlayan bir öğretmen ile karşılaşınca harikalar yaratabilir.

Read More

Otizm hastalığı son dönemlerde tüm dünya üzerinde oldukça artmış bir durumda. Hatta birçok araştırmacı bu duruma oldukça şaşırmış durumda. Otizm zamanında on binde 1 olan bir hastalıktı. İlerleyen yıllarda iki bin beş yüzde 1 oldu. Fakat günümüzde ise her 68 kişiden birinde olabilecek bir hastalık durumuna gelmiş durumda.

Bu konu ile ilgili birçok tartışma bulunmakta. Bilim adamları ve araştırmacılar bu konu üzerinde bölünmüş durumdalar. Bu görüşlerde bir tanesi endüstriyelleşmenin, gıdalarda kullanılan katkı maddelerinin, aşıların, hava kirliliğinin ve bazı vitaminlerin yetersiz alınması sonucu bu hastalığın arttığı görüşüdür.

Fakat yapılan araştırmalar daha çok bu hastalığa ait duyarlılığımızın artmış olması ve bu hastalığın tanınma kriterlerinin gevşemiş olması ile daha bağlantılı olduğunu göstermekte. Otizm hastalığı 1940’lı yıllarda tanımlanmış bir hastalıktır. Fakat tarihi bulgular bu hastalığın daha da önceden olduğunu bize göstermektedir.

Dolayısıyla biz tanıdıkça daha önce zihinsel yetersizlik ya da zihinsel gerilik olan çocuklarda bile bu tanı içerisine girmekteler.

Otizm Hastalığı Artması

Bu konuda bazı uzman kişiler ise bu hastalık ile ilgili daha farklı düşünmekte. Görev söz konusu olduğunda beyindeki bir hastalığı ortaya çıkarmak ya da görünebilir olması daha olanaklıdır. Örnek verilecek olursa disleksi adı verilen okuma sorunu olan bir çocuğu okuma ile alakalı bir görev vermeseniz bu kusur ortaya çıkmayacaktır.

Modern yaşamın sosyal içeriklerinde karmaşıklık, ince nüanslar, getirdiği bazı sorumluluklar artık hafif otizm belirtileri olan kişileri de tanımamıza yol açmıştır. Bu da otizmin son zamanlarda artmasına neden olan olaylardan bir tanesidir.

Geç Yaşta Baba Olmak Otizm Sebebi Olur Mu?

Bu artışlara sebep olan bir diğer konun da artan baba yaşı olarak gösteriliyor. Bu konuda yapılan araştırmalar yaşlı babalarda kaliteli sperm sorunları olmasından dolayı kaynaklanabildiğini belirtmekteler.

Fakat bu konuyla alakalı da karşıt bir görüş bulunmakta. Geç yaşta evlenen erkekler belki otizmi genelini taşıyan, karşısındaki kişi ile ilişki kurma konusunda sıkıntı taşıyan ve bu sıkıntıları yıllar içerisinde tamamlayabildikleri için evlenmiş olan kişiler olabilir.

Dolayısıyla zaten otizm genini hali hazırda taşıyor olabilirler. Ama evlenebiliyor olmaları bununda aktarılıyor olmasına ve bu sayının artmasına neden olabilir.

Farklı Kültürler Arası Evlilikler Otizm Sebebi Olur Mu?

Otizmin artmasına sebep olarak gösterilen bir diğer sebep ise değişik uluslardan olan insanların evlenmesi. Bu durum ise şöyle açıklanıyor. Kendi kültüründe otizm özellikleri ile cazip görünmeyen ya da tuhaf gözükebilen bir kişi başka kültüre ait birisine daha olduğu gibi bir kişi olarak gözüne çarpabilir. Bu yüzden otizmli çocukların doğmasına olanak sağlayan bir sebep olarak gösterilebiliyor.

Otizm Hastalığı İçin Sebep Olan Diğer Etkenler

Otizm ile ilgili yıllardır yapılan araştırmalar bizlere pek çok sonuç çıkarmıştır. Bunun yanı sıra birçok çevresel faktör de yine otizme sebep olduğu bu araştırmalar ile ortaya çıkmış bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle bağışıklık sistemindeki hasarların otizm belirtilerine yol açtığı bulunmuştur. Enfeksiyonlar da aynı şekilde bu hastalığa sebep olmakta. İlerleyen yıllarda gelişen teknoloji ve elde edilen bilgiler bu hastalığın araştırılması için daha önemli bir hale geliyor.

Otizm Sıklığı

Otizm hastalığı sıklığı ilerleyen zamanlarda daha da artabilir. Bu artış belki de ilerleyen yıllarda her üç kişiden 1’i olarak bile değişebilir. Bu durum aslında hastalığın tanımının belirsizleşmesi ile alakalı bir durum.

Örneğin normal olarak nitelendirdiğimiz insanlar içerisinde bile otizm belirtileri gösteren insanlar bulunmakta. Bu yüzden bu alanda araştırmalar yapan önemli araştırmacılardan bir tanesi otizm spektrum bozukluğu yerine otizm spektrum durumları gibi bir yorum ortaya atmıştır.

Bu yorum otizm hastalık olarak değil bir durum olduğunu ifade etmektedir. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı otizm hastalığı ilerleyen yıllarda güncelliğini daha da koruyacak bir durum olacaktır.

Otizm sıklığı hem genetik yanlarıyla hem de sosyal sonuçları nedeni ile tüm dünyada üzerinde sıkça durulacak bir konu. Bu yönde yapılan araştırmalar bizlere ilerleyen yıllarda daha farklı ve daha kesin bilgiler ulaştıracaktır.

Read More

Etkili zaman yönetimi sınavın yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Hangi sınava nasıl hazırlanacağınız ve sınav esnasında nasıl stratejiler izleyeceğiniz sınav formatına göre değişmekte. Bu nedenle hazırlandığınız sınavın formatını iyi bilerek ona göre hazırlanmak ve sınav esnasında zaman yönetimini sistematik bir şekilde organize etmek başarılı olmak için çok daha fazla önem arz etmektedir.

Bu önemli konu için blog yazımızda YKS için zamanı etkili kullanmayı baz alarak sınava nasıl hazırlanmanız ve sınav esnasında nasıl stratejiler izlemeniz gerektiğini anlatmak istedik:

YKS’ye Hazırlanırken Zamanı Etkili Kullanmak için Nasıl Çalışmalısınız?

  1. Sınav Biçimine göre Çalışmalar Yapın

YKS format olarak test formatında bir sınav fakat bazı öğrenciler  test çözmek yerine konu anlatımına daha çok önem vererek hata yapmaktadırlar. Konuları biliyor olmaktan çok bilginizi yansıtabilmeniz önemli olan.

Test sınavlarına hazırlanırken konu çalışmasının hemen ardından test çözmeniz sizi sınava hazırlayacak en etkili yöntem olacaktır. Test çözmeye daha çok ağırlık vererek yapamadığınız soruların çözümünü öğrenmek sınavda başarılı olmanız için büyük avantaj sağlayacaktır. Üstelik test formatına alışık olduğunuz için sınav esnasında zaman sıkıntısı yaşama ihtimalinizi düşürecektir.

  1. Sınav Formatına Bağlı Çalışmalar Yapmayı Tercih Edin

YKS bölünmüş sınavlardan oluşmaktadır. TYT AYT ve YDT adı altında 3 çeşit sınav bulunmaktadır.

TYT’ de Türkçe, Sosyal Bilimler, Temel Matematik  ve Fen Bilimleri Testleri yer almaktadır.

AYT’de Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1, Sosyal Bilimler-2, Matematik ve Fen Bilimleri Testi yer almaktadır. YDT’de ise, Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça testleri yer almaktadır.

Bu formata sahip denemeler çözmeniz daha faydalı olacaktır. Aynı sınavdaymış gibi süre tutarak deneme sınavları çözmeniz daha başarılı olmanızı sağlayacaktır. Çalışırken her dersten ayrı ayrı testler çözmek yerine sıklıkla deneme çözmeniz daha büyük katkı sağlayacaktır.

Sınavda verilen alanları ardı ardına yapabilmeniz ölçülen şey bu yüzden dersleri bir arada çalışmanız daha iyi olacaktır. Testleri her dersten ardı ardına çözmek sınava daha kolay adapte olmanızda etkili olacaktır. Böylelikle sınav formatına alışık olduğunuz için zaman yönetimini de daha iyi yapabileceksiniz.

  1. Derslerin Puan Getirisine Göre Hazırlık Yapın

Alanınıza göre çalışmalar yapmanız size puan kazandıracaktır. Hangi derslerin size daha çok puan katkısı sağlayacağını göz önünde bulundurarak daha fazla katkı sağlayacak derslere çalışma önceliği verilmesi daha iyi bir sonuç çıkarmanızı sağlayacaktır. Ayrıca o dersler üzerine daha çok çalışma yaptığınız için o derslerin sorularını çözmekte hızınız artacaktır.

Sınav Esnasında Zaman Yönetimi

  1. Başarılı Olduğunuz Alandan Başlayın

Hangi alandan başlamanız gerektiği oldukça kişisel. Fakat daha yüksek başarı gösterdiğiniz derslerden başlamak motivasyonuz açısından daha etkili olacaktır. Soruları çözebildikçe özgüveniniz artacaktır. Aynı zamanda zaman yönetimi açısından daha etkili olacaktır. Daha başarılı olduğunuz alanları daha hızlı çözdüğünüz için o alanın sorularını aradan çıkarmış olacaksınız. Böylelikle size daha zor gelen derslerin sorularıyla daha fazla ilgilenecek vaktiniz olacaktır.

  1. Sorularda Takılı Kalmayın ve Çözmeden Önce Soruları Gözden Geçirin

Soruları gözden geçirip kolay olan sorulardan başlayın. Unutmayın bu tip sınavlarda her kitapçık da soru sıralaması farklıdır. Hem zor hem kolay sorular olacak fakat sizin kitapçığınızda zor sorular önce denk gelmiş olabilir. Motivasyonunuzun düşmemesi için önce kolay  soruları seçip çözmeniz bir avantaj olacaktır.

Soruları yapamadığınız zaman kabullenip boş bırakıp geçmek size zaman kazandıracaktır. İlk denemenizde yapamadığınız zaman oyalanmadan o soruyu geçip kitapçıktaki tüm soruları gördükten sonra boşlarınıza geri dönmeniz daha hız kazandıracaktır.

  1. Başarılı Olduğunuz Derslerde Kontrolü Kaybetmemeye Çalışın

Başarılı olduğunuz dersler çeldirici olabilir. Bu derslerin sorularını çözmekte ısrarcı davranış gösterme ihtimalimiz daha yüksektir. Eğer kontrol kaybedilirse boş bırakmak yerine soruları inatla çözmeye çalışabiliriz. İyi olduğunuz bir alan olsa bile sınav çok zor olduğu ya da özellikle o alanın soruları bu yıl için zor olduğundan zorlanıyor olabilirsiniz. Sevdiğiniz ve başarılı olduğunuz bir alan olmasına rağmen yapamadığınızda zorlamayın. Zorlamak zaman kaybettirecektir. Boş bırakın ve diğer sorulara baktıktan sonra  geri dönün.

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav kaygısı YKS için son bir hafta kala ciddi anlamda görülebilen bir endişe hali. “Eyvah çocuğumun sınavı var!” Ebeveynler de sınav sürecinde çocukları kadar gergin. YKS için maratonun sonuna yaklaşıyoruz. Sınava sayılı günler kaldı. Gerginlik zaman daraldıkça artıyor. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da ailelerin sergilemesi gereken tutumdan kısaca bahsetmiştik. Konunun daha ayrıntılı tartışılmasının gerekli olduğu kanısına vardık. Unutulmamalıdır ki sınav kolektif olarak değerlendirilmelidir. Evin içerisindeki frekans ve aile bireyleri öğrencilerin sınav performansı üzerinde etkilidir. Ebeveynleri olarak destekleyici tutumunuz çocuğunuzun sınav anındaki performansını arttıracaktır. İşte karşınızda anne ve babası olarak çocuğunuza karşı sergilemenizde faydalı olacak tutumlar:

Çıkan Sonuca Değil Çabaya Önem Verin

Çocukların sınav esnasında süreç yerine sonuca odaklanmaları başarılarını düşürecektir. Sürece tamamen konsantre olmak başarının en büyük anahtarlarından biridir. Haliyle sizin de sonuca değil sürece değer verdiğinizi göstermeniz ve onu bu yönde desteklemeniz içinin rahatlamasını sağlayacaktır. Ona her zaman gösterilen çabanın istediğimiz gibi sonuç veremeyebileceğini hatırlatarak bunun sizin için bir sorun olmadığını söyleyin. Önemli olanın gösterdiği çaba olduğunu ve çabasının farkında olduğunuzu dile getirin.

Sınav Kaygısı Sonucu Oluşan Stresi Normal Karşılayın

Çocuğunuzun stres oranı yükseldiğinde bu sizi korkutmasın. Daha mantıksal yaklaşmaya çalışın. Biliyoruz, ebeveyn olarak çocuğunuz bir duygu yaşadığında benzer duygular hissetmemek elde değil. Mutlaka üzülürsünüz ya da sizin de stresiniz artar. Fakat bu üzüntünüzü, stresinizi yansıtmamanız en mantıklısı olacaktır. Siz üzüldükçe ya da stres yaptıkça onun da stresi artma eğiliminde olacaktır. Onun yerinde olsaydınız sizin de benzer duygular içerisinde olabileceğinizi kabullenmeniz mantıksal yaklaşarak stresi normal karşılamanızı sağlayacaktır. Böylelikle çocuğunuzun da sınav stresi oranı düşecektir.

Günlük Ödüller Düzenleyin

Özellikle bu son dönemde öğrenciler motivasyona çok ihtiyaç duyarlar. Son dönem sınavın yaklaşmasıyla beraber öğrencilerin gerginlikleri ve stresleri artar, hatta tavan yapar. Ebeveyn olarak bu gerginliği azaltmak için günlük ödüllendirmeler yapabilirsiniz. Onun en sevdiği yemekleri yapmanız, arada bir rahatlaması için onu dışarı çıkarmanız basit ama etkili ödüllendirme yöntemleridir. Ödüllendirilen çocuklar bir yandan biraz olsun emeklerinin karşılığını aldıklarını hissederler.  Diğer yandan sizin verdiği emeğe saygı duyduğunuzu görmeleri de psikolojik olarak rahatlatıcı olacaktır.

Sınav Kaygısı Oluşmaması İçin Konuşmalarınızla Destek Olun

Zaten bildiğini düşünerek söylemediğiniz cümleleri çocuğunuzun duymaya ihtiyacı olabilir. “Senin yanındayım.” “Ben sana güveniyorum.” “Ne olursa olsun seni seviyorum.” Gibi cümleler rahatlamasını sağlayacaktır. Baba aynı zamanda finansal figür olarak görüldüğü için babanın maddi ve manevi olarak yanında olduğunu göstermesi sınav stresini azaltmak için çok ama çok değerlidir.

Duygularını Paylaşması için Çocuğunuza Fırsat Tanıyın

Ebeveyn olarak diğer göstermenizin faydalı olacağı tutum ise ona duygularını paylaşması için fırsat tanımaktır. Sınav öğrencileri zaman zaman yüksek streslerini aileleri üzülmesin diye yansıtamayabilir ya da bazı duygularını paylaşmakta zorluk çekebilirler. “Nasıl hissediyorsun?” “Stresli olmanı anlıyorum. Stresli olmakta çok haklısın” “ Neler seni zorluyor. Belki konuşmak iyi gelebilir sana da.” Gibi cümlelerle duygu paylaşımını kolaylaştırmanız ona huzur verecektir.

Ailelerin tutumu konusunda daha fazla bilgi almak için Aba Psikoloji youtube kanalımızdaki “Sınav Yaklaştıkça Artan Kaygıya Karşı Ne Yapmalıyız? Ailenin Yapması Gerekenler” videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Read More

LGS (Liseye Geçiş Sınavı) Etkili Zaman Yönetimi

“Zamanım olsaydı tüm soruları yapabilirdim”

Çoğu öğrenciden duyduğumuz bir cümledir. Fakat özellikle yerleştirme sınavlarının çoğunun ölçtüğü şey: Zaman yönetimidir.

Öğrencilerin çoğu sınava yanlış hazırlanmak ve sınav esnasında işlerine yarayacak stratejiler belirlemekte zorlanmaktadırlar. Hazırlanılan sınavın amacını iyi bilmek çoğu zaman göz ardı edinilen fakat sınav başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir.

Bu nedenle size özellikle sınavların biçimine göre zamanı nasıl etkili şekilde kullanabileceğinize dair bir blog yazısı hazırlamak istedik.

Bu blog yazımızda özel olarak etkili zaman yönetimi için LGS’ ye nasıl hazırlanmanız ve sınav esnasında nasıl bir strateji izlemeniz gerektiğini anlatmak istedik:

LGS Sınavına Hazırlanırken Etkili Zaman Yönetimi için Nasıl Çalışmalısınız?

1.Sınav Biçimine göre Çalışmaya Özen Gösterin

Konuları biliyor olmanız değil sınav esnasında kağıda yansıtabilmeniz önemli olan. Bunu yapabilmek için sınavın biçimine göre çalışmak en mantıklı metottur.

Bazen öğrenciler konu anlatımına gereğinden fazla önem vermektedirler fakat LGS  test biçimine sahip bir sınavdır. Test sınavlarına hazırlanırken konu anlatımını bir kere dinledikten sonra hep test çözerek yapamadığınız soruların üzerinden gitmek daha büyük avantaj sağlayacaktır.  Ayrıca bolca pratik yaptığınız için sınav esnasında zaman sıkıntısı yaşama ihtimalinizi düşürecektir.

  1. Sınav Formatıyla Benzer Soru Çözümleri Yapın

LGS formatı 2 kitapçıktan oluşuyor. İlk kitapçıkta sözel ardından aradan sonra sayısal kitapçıklar dağıtılacak. Evde sınava çalışırken çoğu öğrenci derslerle ilgili ayrı ayrı testler çözmekte. Öğrenme sürecinde bu elbette yapılmalı fakat zaman zaman sınav formatına uygun deneme niteliğinde sınavlar çözmeniz sizi 10 adım öteye taşıyacaktır.

Geçek sınavda sözel bölümdeki Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,  İngilizce olmak üzere 4 farklı ders bulmakta.

İkinci kitapçık yani sayısal bölümde ise Matematik ve Fen Bilimleri olmak üzere iki farklı ders bulunmakta.

Aynı bu formata sahip denemeler çözmeniz daha iyi olacaktır çünkü sınavda bu farklı ders alanlarını bir arada çözmeniz beklenecektir.

  1. Hangi Dersin Ne Kadar Fazla Puan Getirdiğine Yönelik Çalışmalar Yapın

LGS puan ağırlıklarına göre size daha çok puan getiren derslere ağırlık vermeniz önemli. Elbette daha az puan getiren derslerde başarılı olabilirsiniz fakat istediğiniz gibi bir sonuç elde edebilmek için bu konuda stratejik davranmalısınız.

 

Matematik 1 soru netinin değeri: 4,9527

Fen Bilgisi 1 soru netinin değeri: 4,0725

Türkçe 1 soru netinin değeri: 3,6714

Din Kültürü 1 soru netinin değeri: 1,9407

İnkılap Tarihi 1 soru netinin değeri: 1,6849

Yabancı Dil 1 soru netinin değeri: 1,6320

Bu nedenle Matematik ve fen öncelikli olmak üzere ek olarak Türkçe’ ye diğer derslere göre daha çok ağırlık vermek size daha çok puan getirecektir.

Sınav Esnasında Zaman Yönetimi

1.İyi Olduğunuz Alandan Başlamayı Tercih Edin

Hangi dersten başlamalıyım? Her zaman tartışılan bir konudur. Bu konuda kesin bir şey    söylemek doğru değil. Öğrencinin bu anlamda kendisini tanıyarak kendine özgü bir metot belirlemesi akıl kârı olandır.

Sözel kitapçığında ya da sayısal kitapçığında hangi alanda iyiyseniz ondan başlamanız her zaman daha iyi bir taktiktir. İyi olduğunuz alanı çözmek genelde çok daha az zamanınızı alacaktır.

2.     Soruları Çözmeden Önce İnceleyin

Soruları kontrol ederek kolay olanları öncelikli olarak çözmeye çalışın. Kolay olan sorulardan başlamanız motivasyonunuzu yüksek tutmanızı sağlayacaktır. Mutlaka kolay bulduğunuz sorulara daha az vakit harcayacak ve rahatlıkla çözebileceksinizdir. Çözmüş olmanın verdiği his hem içinizi rahatlatacak hem de özgüveninizin ve motivasyonunuzu yüksek tutacaktır.

Kolayları çözerek aradan çıkarmanız ve ardından zor sorulara odaklanarak daha çok vakit ayırmanız stratejik olarak size zaman kazandıracak bir taktiktir.

3.     Sorulara Takılı Kalmayın

Soruları ilk denemede yapamadığınız zaman kabullenerek başka sorulara geçin. İlk anda yapamayabilirsiniz. Vakit kaybetmemek için başka sorulara geçin ve en sonunda boş bıraktıklarınıza geri dönerek uğraşın.

Size zor gelen bir soruyla uğraşarak (belki de hiç çözemeyeceğiniz bir soruyla) daha kısa zamanda çözebileceğiniz bir soruyu kaybediyor olabilirsiniz. Diğer soruları gördükten sonra geri dönmeniz başarınızın sınav sonucunuza daha iyi yansımasını sağlayacaktır.

4.     Başarılı Olduğunuz Derslerde Dikkatli Olun

Genellikle iyi olduğunuz alanlar “Nasıl çözemedim. Çözmem gerek!” diyerek hırs yapmanıza yol açabilir. Eğer başarılı olduğunuz alan o an size zor geliyorsa bilin ki herkese zor geliyor. Her ne kadar iyi olduğunuz bir alansa da sorulara karşı hırs yapmamaya çalışın. Hırs yapmanız zaman kaybettirecektir. Yapamadığınızda boş bırakın ve diğer soruları çözdükten sonra geri dönün.

 

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav performansını etkileyen birçok faktör var bunlardan birisi de beslenme. Sınav anındaki başarının sadece çalışma miktarınızla ilgili olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir çok dolaylı etken sınav performansınızı etkileyecektir.  Özellikle YKS’ye son hafta kala beslenmenin önemine değinmek istedik. Daha önce  “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da beslenmenin öneminden kısaca bahsetmiştik. Şimdi ise bu konuyu daha da detaylandırmak istedik. Beslenmenin sınav üzerindeki etkisini anlatmak ve son haftaya girmişken “Nasıl beslenmeliyiz ?” konusuna değinmek istedik.

Beslenme Neden Sınav Performansı Üzerinde Etkilidir?

Beyin hiç durmadan çalışan bir organizmadır. Uyurken bile beynimiz çalışmaya devam etmektedir.  Beynin bu yoğun temposunun üzerine onu daha da yoracak iş yükü bindirdiğinizi düşünün. Sınav öğrencilerimiz beyinlerini belki de normal bir insandan çok daha fazla kullanmaktadırlar. Özellikle YKS gibi önemli bir sınav için eminiz ki öğrencilerimiz beynin kullanabilir maksimum kapasitesini günlerce kullandılar.

Beyinin çalışabilmesi için yakıta ihtiyacı varıdır. Harcadığı enerji de arttıkça yakıt ihtiyacı artacaktır. Bu yakıtı da beslenme sağlamaktadır. Sınav esnasında beyninizin maksimum kapasitesini kullanacağınız için sınava yakın dönemdeki beslenmeniz, konsantrasyon ve beyninizi daha aktif kullanmanız için performansınızı etkileyecek en önemli etkenlerden biridir.

Sınav Dönemlerinde Hangi Besin Türlerine Ağırlık Vermeliyiz? 

Omega 3

 Omega 3 yağ asitleri unutkanlığı engelleyen ve beyin sinyalleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirir. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi arttırmaya yarar. Bu nedenle iki açıdan bu son hafta omega 3 içeren besinler tükenmek önemli.

  • Eski bilgilerinizi tazeleme dönemindesiniz. Sınav öncesi son tekrarlarınızı yaparken daha iyi hatırlamanızı sağlayacaktır.
  • Sınav esnasında bazen bildiğiniz halde hatırlamak zor olabiliyor bildiklerinizi daha rahat ve hızlı bir şekilde hatırlamak için etkili olacaktır.

Hatırlama konusundaki faydası bilim insanları tarafından kanıtlanan omega 3’ü beslenme planınıza dahil etmeniz sınav performansını olumlu etkileyecektir.

Yumurta

Beyniniz olduğundan daha fazla enerji yaktığı için sık sık acıkma ihtimaliniz artacaktır sınav döneminde. Bu nedenle tok tutan ve protein oranı yüksek bir beslenme düzeni oluşturmak beyninizin ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi almasını sağlayacaktır. Yumurta hem protein oranı açısından yüksek hem de oldukça sağlıklı bir besindir. Gerekli protein ihtiyacını karşılamanız için oldukça etkili olacaktır.

Muz

Muz içerisinde bol miktarda lif, triptofan ve potasyum barındırır. Muzun sınav öğrencilerinin beslenmesine 2 önemli katkısı vardır.

  1. Odaklanmanızı arttırır.
  2. Mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayarak stresinizin ve gerginliğinizin azalmasına destek olur.

Beslenme İçin Magnezyum

Magnezyum beyni rahatlatırken gevşemeyi sağlar. Magnezyumun sınav performansı için 3 farklı önemi vardır.

  1. Sınavın getirdiği huzursuzluğa ve gerginliğe iyi gelecektir.
  2. Heyecan, stres ya da geceleri ayakta kalarak çalışma durumlarında oluşan uykusuzlukla savaşmakta bire birdir.

Beslenmenin beyine ve günlük hayata olan etkisinin oldukça fazla olduğu bilim tarafından da kanıtlanmıştır. Beslenmenizin hayat boyunca düzene girerse mental ve fiziksel sağlığınızı korumak çok daha kolay olacaktır. Aba Yayıncılık olarak yayınladığımız, editörlüğünü kurucumuz Doç. Dr. Gamze Sart’ın yaptığı  “30 Günlük Ketojenik  Arınma” adlı kitapla beslenmenizi hayat boyu düzene sokabilirsiniz. Aba Yayıncılık sayfasından kitabı temin edebilirsiniz.

Read More

“Derste çok iyi anlamıştım, şimdi hepsi aklımdan uçup gitti.”

“Dilimin ucunda cevap ama bir türlü gelmiyor aklıma.”

“Sınavdayken bir an aklıma gelmedi.”

Eğer aklınıza gelmiyorsa aslında tam olarak öğrenmemiş olabilir misiniz?

Öğrencilerin sıklıkla yaptığı hata derste çok iyi kavranan bir konunun öğrenildiğini zannetmek. Fakat ne yazık ki o an anlamış olmamız konuyu öğrendiğimiz anlamına gelmez.

Konuyu  gerektiğinde hatırlayabilmemiz için gerçekten öğrenmiş olmak, gerçekten öğrenmiş olmak için tekrar etmemiz gerekir.

Tekrar etmek = Öğrenmek

Bir bilgiyi kalıcı hale getirmek için tekrar etmemiz gerekir. Konuyu kavradığınızı düşünerek bir daha çalışmamak yapılacak en büyük hatalardan birisidir. İlk öğrenme sürecinde zihniniz edindiğiniz bilgileri sadece kısa süreli belleğe aktarmaktadır. Tekrarlar ise zihninizin o bilgiyi uzun süreli belleğe taşımasına ve kalıcı hale gelmesine imkan sağlayacaktır.

 

Öğrenme Sürecimizi Tekrarlar Yoluyla Nasıl Kolaylaştırırız?

  1. Not Tutmaya Özen Gösterin

Yazmak tekrar etmenin en etkili yollarından biridir. Yazarken yazdığımız bilgileri tekrar düşünmekteyiz. Bu da daha kolay öğrenmemizi sağlayacaktır.

  1. Laptoptan Not Almak Yerine Kağıt Kalem Kullanmayı Tercih Edin

Araştırmalar eski moda yöntemle, kağıt kalemle not almanın çok daha faydalı olduğunu söylüyor. Laptopa yazmak bir süre sonra elin otomatikleşmiş bir eylemi olacaktır. Aksine kağıda not alırken yazdığımız yazı üzerine düşünüyor ve odaklanıyoruz. Kısacası kalemle not almak bilgiyi daha sağlam ve kolay şekilde öğrenmenizi sağlayacaktır. Öğrendikleriniz daha rahat aklınızda kalacaktır.

  1. Kendi Not Alma Biçiminiz Olsun

Kendi cümlelerinizi kullanarak not almayı deneyin. Öğrendiklerinizi olduğu gibi defterinize geçirmek pek de işlevsel olmayacaktır. Kendi cümlelerinizle not almanız konuyu anlamanızı gerektirir. Bunu alışkanlık haline getirmek beyninizin bilgiyi daha iyi sindirmesini sağlayacaktır.

  1. 24 Saat İçinde Tekrar Edin

Bilgimiz ders esnasında not alarak ve dinleyerek kısa süreli hafızaya aktarıldı. Şimdi sıra onu uzun süreli hafızaya taşımakta. Bir bilginin uzun süreli hafızaya taşınması için bir günü aşmadan tekrar edilmesi önemlidir. Tekrar edilmeyen bilgiler maalesef unutulmaya mahkumdur.

  1. Gece Yatmadan Önce Tekrar Yapın

Gece yatmadan önce tekrar edilen bilgiyi zihniniz uyurken tekrar gözden geçirecektir. Bu nedenle gece yatmadan önce tekrar etmek daha rahat öğrenmenizi sağlayacaktır.

  1. Farklı Duyulara Hitap Edecek Şekilde Çalışın

Tekrarlarınızı sadece yazarak ya da okuyarak yapmak yerine farklı duyularınıza da hitap edecek şekilde yapmaya çalışın.

Bunlar dışında görselleştirerek tablo haline getirmek ya da çizmek, konuyla ilgili videolar izlemek birden fazla duyunuzu çalıştırmanızı sağlayacaktır. Birden fazla duyunun kullanılması hatırlamanızı ve bilginin kalıcılaşmasını kolaylaştıracaktır.

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav başarısı yüzünden tercihlerim nasıl etkilenecek?”, “Ya başarısız olursam, o zaman iyi bir eğitim alamayacak mıyım?” gibi sorular da başarısızlık korkusunu tetikler. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda son günlerin gerginliğinden bahsetmiştik. Bu gerginliği arttıran etkenlerden birinin de sınav sonrasında öğrencilerin yanlış tercih yapma korkusu olduğunu biliyor muydunuz? Öğrenciler belli etmese de aslında puanlarının istedikleri gibi bir eğitim alamamalarına sebep olmasından çok korkmaktalar. Bundan ötürü bu blog yazımızda sınav başarınızın tercihinize olan etkisine değinmek istedik.

Sınavdan İstediğiniz Gibi Bir Sonuç Alamamanız Her Şeyi Kaybettiğiniz Anlamına Gelmez

Öğrenciler sık sık eğitim sürecinin tek yönlü olduğunu düşünürler. Yapılan tek bir hatanın her şeyi mahvettiği yanılgısına düşerler. Tek bir sınav başarısıyla geleceklerinin, hedeflerinin tamamen etkilendiğini düşünürler. Özellikle de söz konusu YKS yani üniversite sınavı olduğunda. Aslında durum pek de öyle değil. Sına

1.     Sınav Başarısı: Doğru Üniversite Seçimi

Seçeceğiniz alanda bilindik ve bolca imkan sağlayan üniversiteleri seçmenin avantajlı olacağı yadırganamaz bir gerçektir. Puanınız yetiyorsa tercihinizin bu yönde olması kariyerinize 1-0 önde başlamanızı sağlar. Fakat az önce de belirttiğimiz gibi eğer istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bu demek değildir ki kariyerinizde başarısız olacaksınız ve her şey bitti. Burada da yine stratejik davranarak seçeceğiniz alan doğrultusunda puanınızın yeterliliğine en uygun üniversiteyi seçmeniz faydalı olacaktır. Size göre düşük ve hakketmediğiniz bir puanı almanız

üniversite seçiminizi sandığınız kadar çok etkilememektedir. Hatta ortalama bir üniversitede iyi puanlar alıp yüksek ortalamayla mezun olmak çok daha kolay. Yüksek ortalamayla mezun olmak da sizi kariyer hayatında başarılı kılacaktır.

Bunun dışında istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bile doğru üniversite seçimi için bazı pratik yollar izlenebilir:

  • Örneğin sağlık alanında bir bölüm düşünüyorsanız yüksek puanlı olmayan fakat hastane bağlantısı olan okulları tercih edebilirsiniz. Bu yolla okul başarınızla birlikte o üniversitenin hastanesinde staj yapmak ve hatta ilerde çalışmak adına imkanlarınız artmış olacaktır.
  • Üniversitelerin öğretim üyelerine bakmak faydalı olabilir. Çok iyi bir üniversite olmadığı halde bazı iyi hocaların bulunduğu üniversiteler de var aslında. İstediğiniz bölümde başarılı hocalar bulunan ortalama düzeydeki üniversiteleri seçmeniz avantajdır. O hocalar hem size bir şeyler öğretecektir hem de ayrı bir bağ kurduğunuz sürece iyi bir referansa sahip olacaksınızdır. Kariyerinizde sıçrama yapmanızda hocalardan aldığınız referanslarda etkilidir.

2.     Doğru Bölüm Seçimi

Üniversite sizi 4-5 yıl etkilerken seçtiğiniz bölüm sizi hayatınız boyunca etkiler. Üniversite seçmekten ziyade sizi tanımlayan bölümleri tercih etmek çok daha önemlidir aslında. Sınavda başarısız olma durumu kurtarılmayacak bir durum değil. Diyelim ki puanınız hayal ettiğiniz gibi yüksek sıralamalı bir üniversiteye gitmeye yetmedi. İstediğiniz bölümü iyi seçtiğiniz taktirde üniversite hayatınız boyunca çeşitli seminerlere, eğitimlere katılarak, bol bol okuma yaparak kendinizi geliştirerek istediğiniz başarıyı yakalayabilirsiniz. Üniversiteden mezun olduktan sonra kişisel özellikleriniz ve kendi çabanızla iyi yerlere gelmeniz mümkündür. İstediğiniz alanı bilirseniz ve o yönde ilerlerseniz başarılı da olursunuz. Bölüm seçimi çok önemli çünkü seçtiğiniz bölüm sizin geleceğiniz konusunda yıllarca yapacağınız işi tanımlayacaktır.

Özetle düşük puan almanız akademik, eğitim ve kariyer hayatınızın sona erdiği anlamına gelmez. Sınav her şey değildir. Eğitim sürekliliği olan bir şeydir. Sizin gösterdiğiniz çaba ve tutkunuz sınav başarısı için çok büyük bir etkendir. Üniversite hayatınızda da etkili çalışarak araştırmalar yaparak başarılı olabilirsiniz.

Üniversite tercihiyle ilgili daha fazla bilgi edinmek için Aba Yurt Dışı Eğitim kanalımızdaki “Doğru Üniversite Nasıl Seçilir?” isimli videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Read More

Bireylere bildiklerini dahi unutturan sınav kaygısı, baş edilmesi gereken bir duygu durumudur. Bu kaygı, kişilerin sınavlara yeterince hazırlanamamış olmaları veya sınava yükledikleri aşırı anlam yüzünden ortaya çıkmaktadır. Aile ya da çevre baskısına maruz kalan bireylerde çok daha yüksek oranda görülen sınav kaygısı, mükemmeliyetçi kişiliğe sahip bireylerde daha yoğun olarak gözlenmektedir.

İlkokul çağından başlayan sınav maratonu, istenilen alanda istenilen mevkiye gelene kadar devam etmektedir. İnsan daha çok bilmediği şeyden korkmaktadır. Örneğin; aynı konuda daha önce sınava girmiş biri daha az kaygı duymaktadır. Gerekli durumlarda psikolojik destek almaktan çekinmemek gerekir. Aba psikoloji bünyesinde her türlü soru ve sorunda yanınızda olduğumuzu bilmenizi isteriz.

Sınav Kaygısı Yaşayan Bireylerde Gözlemlenebilen Etkiler Nelerdir?

Ruhsal etkiler yaşanabileceği gibi fizyolojik etkiler de görülebilmektedir. Bunlar; göğüs kafesinde daralma hissi, aşırı terleme, karın ağrısı, algı ve anlama düzeyinde bozukluk, çarpıntı gibi şikayetlerle kendini gösterebilmektedir. Ayrıca psikolojik anlamda da depresyon, anksiyete, dikkat dağınıklığı gibi problemlerle kendini gösterebilmektedir. Bu sorunu göz ardı etmemek ve çözüm yollarına başvurmak bireylerin gelecekleri için atılabilecek en doğru adımlardandır.

Olumsuz düşünceleri ortadan kaldırabilmek için aile desteği ve bireyin birlikte hareket etmesi uygun olacaktır. Sınav kaygısı nedenleri tam olarak belirlendiğinde sonuç almakta daha kolay olacaktır. Sınavdan neden korktuğunuzu bilmek ve olabilecek en kötü senaryoyu düşünüp bunlara karşı antitez üretmek oldukça büyük bir yol kat ettiğiniz anlamına gelir.

Sınav Kaygısıyla Baş Etme Hususunda Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Öncelikli olarak düzenli çalışmak, olumsuz bir sonuç aldığınızda bunun hayatın sonu olmadığı bilmek gerekmektedir. Bu sınavın sizin hayattaki yerinizi belirlemediğini, sadece bir sınav olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Size sadece aldığınız başarılar sebebiyle değer veren insanların, zaten hayatınızda bir yeri olmaması gerektiğini aklınızdan çıkarmamak, kaygılarınızı azaltmak konusunda yardımcı olacaktır.

Sınav kaygısıyla başa çıkma yöntemleri konusunda yaptığımız öneriler tamamen araştırma verilerine uygun olduğu için, sonuç almanızda etken olacaktır. Bir diğer kaygı sebebi ise özgüven eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin yapabileceğine olan inancının düşük olması, çevrenin bu anlamda “yapamayacaksın zaten” gibi olumsuz telkinleri buna sebep olabildiği gibi, kişinin kendini yetersiz görmesi de neden olabilmektedir. Yine bu kaygı sebepleri arasında suçluluk duygusu da önemli yer tutmaktadır.

Kişinin yeterince çalışmamış olması, çevrenin beklentilerinin yüksek olması buna sebep olabilmektedir. Tüm önerilere ve çabalarınıza rağmen bu duygudan arınamıyorsanız, uyku bozukluğu, depresyon veya anksiyete gibi belirtiler yaşıyorsanız, artık yardım almanız gerektiği anlamına gelmektedir. Aba psikoloji olarak, uzman danışmanlarımızla sizlere yardımcı olabileceğimizi ve bu sorunu birlikte aşabileceğimizi belirtmek isteriz.

Read More

YKS’ de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?adlı yazımızda son hafta boyunca gerginlikle nasıl baş edebileceğinizden bahsetmiştik. Bu blog yazımızda daha ayrıntılı şekilde YKS sınav stres kontrolü konusuna değinmek istedik.

 “Kaygılanma başaracaksın!” “Gereksiz stres yapıyorsun. Çalıştın zaten…”

Bu gibi sözler sınava hazırlanan öğrencilerimizde hiçbir etki yaratmaz. Sınav anında kaygı ve stres kaçınılmaz. Stres ve kaygı ortadan kaldırılamaz. Önemli olan kaygıyı ve stresi sınav performansını etkileyemeyecek şekilde kontrol edebilmek.

Kaygılanmak oldukça normaldir. Özellikle çocukların hayatını etkileyen YKS gibi böylesine önemli bir konuda kaygılanmak… Fakat kaygının gereğinden fazlası sorunlar yaratabilir.

Sınav Stresinin Ana Nedenleri

Sınav anında sınav sonucunuzu düşünmek performansınızı etkiler.

“Kısıtlı süreler içerisinde çözmeniz gereken soru kitapçığınız önünüzde. Siz ise “Acaba doğru mu yapıyorum? Denemelerdeki gibi iyi yapamadım sanki. Ya iyi bir şey alamazsam…” gibi düşüncelere kapılıyorsunuz. Önünüzdeki sorulara odaklanamazsanız nasıl doğru yapabilesiniz ki?”

Bu tip problemler yüksek oranda sınav stresi yaşayanlarda görülür. Çoğu birey aslında başarılıyken başarılarını sınav anında göstermekte güçlük çeker. Bunun sebebi çok fazla sonuç odaklı olmaları ve anda kalmakta zorlanmalarıdır. Oldukça anlaşılır bir durum aslında çünkü sınavın sonucuna göre üniversiteye ya da liseye yerleşimleri gerçekleşiyor. Onlar için bir hayli elzem. Yalnızca  sonuca odaklanırken sınav anında zaman kaybediyor ve gerçek performanslarını yansıtamıyorlar. Her yapamadıkları soruda hayal kırıklığına uğrayıp “Başarısız olacağım.” düşüncesine kapılıyorlar.

Sınav Stres Kontrolü İçin Çözümler

Faydalanmak isteyenler için ufak da olsa yazımızda yapabileceğiniz bazı sınav stres kontrolü yöntemlerinden bahsetmek istedik.

Anda Kalma Pratikleri Yapın

Belirttiğimiz gibi en büyük sıkıntı anda kalamamaktan doğuyor. Sınavın yaklaştığı bu dönemlerde anda kalma pratikleri yapmanın tamda zamanı.

Artık öğrencilerimizin bol bol deneme sınavları çözdüğü dönemlerdeyiz. Çözdüğünüz deneme sınavlarında soruları çözüp çözememek üzerine değil elinizden geleni yapmak üzerine odaklanmaya çalışın. Her sınav bitiminizde kendinize “Ben elimden geleni yaptım.” demeyi ihmal etmeyin.

Sınava hazırlanmak dışındaki etkinliklerinizde anda kalmayı bir pusula haline getirmekte fayda var:

  • Yaptığınız işlere kendinizi vererek ve tam konsantre olarak yapmaya çalışın.
  • Bir işi yaparken birden fazla iş yapmamaya çalışın.
  • Şuan dışarı çıkıp yürümek sık sık yapabileceğimiz bir şey değil fakat çıkabildiğiniz zamanlar farkındalıklı yürüyüşler yapmak etkili olacaktır. Yürürken etrafınıza odaklanarak yürüyün.

Sınav Stres Kontrolü: Olumluyu Düşünmek Olumluyu Çağırır

Kaygılanan çoğu öğrencimiz olumsuz düşüncelere kapılmakta, kendilerinin sürekli başarısız oldukları senaryoyu düşünmekteler. Fakat olumlunun olma ihtimali varken neden olumsuzu düşünerek kendimizi üzelim. Olumsuz düşünmek sınava 1-0 geride başlamaya neden olur. Başaramayacağınıza inanmanız başarısız olmanızı sağlar. Düşünceler performansımıza yansır.

  • Geceleri yatmadan önce kendinizi başarmış olarak hayal edin. Böylelikle sabahları uyandığınızda daha enerjik olacaksınız ve güne daha olumlu başlayacaksınız.
  • Evin duvarlarına ve aynalarına “Yaparsın sen! Her şey güzel olacak!” gibi olumlu yazılar yazın. İster istemez yazıları gördükçe kendinize olan güveniniz artacaktır.
  • Kendinize bu sınavın “ölüm kalım meselesi” olmadığını hatırlatın. Evet, YKS oldukça önemli fakat her şey gibi bu da gelip geçecek. Kadere inanmaya çalışın. Başınıza gelen kötü olarak yorumlanan olaylar aslında hayatınızın önemli parçaları ve sizin gelişmenizi sağlıyor. Sizi ilerideki siz yapmak için bazen işlerin istediğiniz gibi gitmemesi gerekebilir.
  • Hiçbir şeyin sizden değerli olmadığını unutmayın. Sınav her ne kadar önemli olsa da sizi tanımlayan tek olgunun sınav sonucu olmadığını hatırlayın. Birçok özgün, güzel ve özel özellikleriniz var. Sınavdan başarısız olmanız hayat boyu başarısız olacağınız anlamına gelmez.
  • Başarısız olacağınıza inandığınızda olumlu özelliklerinizi, geçmiş başarılarınızı aklınıza getirerek olumsuz düşüncelerinizden uzaklaşmaya çalışın.
Read More