Tükenmişlik sendromu; gün içerisinde yaşadığımız yoğunluk, kişinin sorumluluklarının kişiyi yıpratması ve bu durumun kişiyi rahatsız etmesi gibi durumlarla ortaya çıkmaktadır. Kişi, sahip olduğu iş yoğunluğu sonucunda artık isyan etme noktasına bile ulaşabilmektedir. Kişinin karşı karşıya kaldığı sorunlar kişinin sahip olduğu enerjisini tüketmeye başlamıştır. Bu sendrom, kısa olmayan bir süre boyunca süregelen yüksek seviyedeki stres durumuna yönelik olarak ortaya çıkan; fiziksel, zihinsel ve duygusal bitmişlik tepkisi olarak ifade edilebilmektedir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere; kişi, bütün yönlerden kuşatılmış durumdadır. Kişi bu durumdayken, gittikçe yaşamına ait olan sorumlulukları yerine getiremez ve verilmesi gereken tepkileri veremez hale gelmektedir. Bu durumdaki bir kişinin yaşama dair işlevselliği de yok olmaya başlamıştır.

Tükenmişlik Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Tükenmişlik sendromu fiziksel belirtileri şunlardır:

  • Kişinin kendisini aşırı yorgun ve enerjisiz hissetmesi,
  • Kişide mide şişkinliğinin olması ve kalp çarpıntılarının görülmesi,
  • Kişide çok sık bir şekilde kabızlık durumlarının gözlemlenmesi ve hastalanmaların oluşması,
  • Kişinin uyku problemleri yaşaması, uyumakta zorluk çekmesi,
  • Kişide zaman zaman solunum güçlüklerinin yaşanması,
  • Kişinin vücudunun farklı bölgelerinde ağrıların ortaya çıkması.

Sendromun zihinsel belirtileri de şu şekildedir:

  • Kişinin eskiden keyif aldığı faaliyetlerden artık keyif almaması,
  • Kişide unutkanlık ve zihin dağınıklığı durumlarının yaşanması,
  • Dikkat dağınıklığı durumlarının gözlemlenmesi,
  • Kişide karar verme güçlüklerinin yaşanması,
  • Karar verme güçlüklerinin yanı sıra kişinin kararlarını erteleme eğilimine de sahip olması.

Sendromun duygusal belirtileri şunlardan oluşmaktadır:

  • Kişide yaygın bir şekilde görülen ümitsizlik durumu,
  • Kişide özgüven eksikliğinin yaşanması,
  • Hayal kırıklığı gibi duyguların ağır olarak görülmesi.

Dr. Ballard’a göre tükenmişlik sendromu için 10 belirti göze çarpmaktadır:

  • Kişinin kendisini aşırı derece yorgun hissetmesi,
  • Kişide motivasyon eksikliğinin olması,
  • Kişide negatif duyguların sıklıkla görülmesi,
  • Zihinsel süreçlerde bazı olumsuz durumların ortaya çıkması,
  • Kişinin çalışma performansında azalmaların görülmesi,
  • Sosyal ilişkilerde olumsuz tavırların sergilenmesi,
  • Kötü alışkanlıkların bu dönemde edinilmesi,
  • İş yerinde değilken bile işle ilgili olayların zihinde yer edinmesi,
  • İş ve hayat tatmininin genel olarak düşmesi,
  • Önemli rahatsızlıkları görülmesi.

Tükenmiş Sendromu Tedavisi Nelerdir?

Tükenmiş sendromu belirtileri kişide görülüyorsa kişiye bu konuda bazı öneriler verilebilmektedir. Öncelikle kişinin kendisini rahatlatmaya zaman tanıması gerekmektedir. Bunun için; meditasyon yapma, müzik dinleme, kitap okuma, yürüyüşe çıkma ya da dostlarla görüşme gibi eylemler, bu süreçte faydalı olmaktadır. Kişinin kendisine gerçekten iyi gelen aktiviteleri bularak, bunlarla vakit geçirmeye dikkat etmesi gerekmektedir. Buradaki amaç, zihnin işle ilgili düşüncelerden arındırılmasıdır. Uykunun yeterli miktarda alınması da bu süreçte olumlu sonuçlar vermektedir. Tüm bunlara rağmen kişinin bulunduğu olumsuz durumun içinden çıkılması sağlanamıyorsa, kişinin profesyonel destek alması kişiye yardımcı olacaktır.

Read More

Diğer duyguların yaşanması ne kadar gerekli ise öfkenin de hissedilmesi ve yaşanması o kadar gereklidir. Öfke kontrolü olan birey kendisini sakinleştirmeli ve duruma uygun miktarda bir öfke ile karşılık vermelidir. Kendini kontrol edemeyenler ise aşırı öfke patlaması ile öfkesini dışarı vurmaktadır. Çocuklarda öfke nöbeti genellikle; tekme atma, bağırma, ağlama ve hatta bazen ısırma davranışları ile de ortaya çıkmaktadır.

Çocuklarda Öfke Nöbeti Nedenleri Nelerdir?

Çocukların kendilerini ifade edebilmeleri yeterince gelişmemişse çocuk kendini kolay bir şekilde ifade edemeyecektir. Böyle durumlarda çocukların tepkilerini dışa vurumları öfke patlamaları şeklinde olabilmektedir. Çocuklarda meydana gelen bağımsızlaşma arzuları da öfke patlamalarını doğurabilmektedir. Öfke patlaması için 2 yaş sendromunun üzerinde durulması önemlidir. 2 yaşındaki bir çocuk, istediği bir düzeyde bağımsızlaşamadığı zaman öfkesini dışarı vurabilmektedir. 2 yaşındaki çocuğun; bilişsel, sosyal, duygusal ve motor gelişiminde bir gecikme yoksa, en fazla öfke patlamalarının yaşandığı dönem bu dönem olmaktadır.

Çocuğun anlaşılmadığını hissetmesi de bu duruma neden olabilmektedir. Ayrıca fizyolojik ihtiyaçlarının sekteye uğraması, çocuğun öfke patlamaları yaşamasına yol açabilmektedir. Örneğin uykusuz olarak işe giden bir yetişkinde de durum aynıdır. Ya da açlık durumunun yetişkinlerde de görülmesi sonucunda verilen tepkiler yetişkinlerde de normalden çok daha fazla olabilir. Aç ve uykusuz bir çocuk fizyolojik eksikler yaşadığı için öfke patlamaları ortaya çıkabilmektedir. Çocukların öfke patlamaları yaşadığı nedenler çok farklı olabilir. Dışarı çıkmak isteyen bir çocuk, bu isteği yerine getirilmediğinde öfke patlaması yaşayabilir.

Öfke Patlamalarını Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Öncelikle buna sebep olan nedenler anlaşılmaya çalışılmalıdır. Bu durum; ne zaman ve nerede olmakta, öfke patlaması öncesinde neler yaşanmakta gibi durumlar gözlemlenmelidir. Bu durumun, sıklıkla kimin yanında ve nerede gerçekleşmektedir. Bu tarz farkındalıklar, durumun çözülmesi için oldukça faydalı olmaktadır. Ayrıca, çocuklarda ortaya çıkan öfke patlamasının adlandırılması yoluna gidilebilir. Çocukta meydana gelen öfke patlamasının neden kaynaklandığı anlaşılarak öfkenin adlandırılması, çocuğa yardımcı olacaktır.

Oyun terapisi uygulanan vakalarla da olumlu sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu sayede öfkenin dışarı sağlıklı bir şekilde atılmasına yardımcı olmak mümkündür. Belirli rutinlerin hazırlanması ve sürdürülmesi de öfke nöbetlerinin ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Çocuklara seçme şansı tanınması, çocukların öfke patlaması yaşamasını önlemede yardımcı olmaktadır. Örneğin, dışarı çıkarken mavi ayakkabısını giymek istemediği için öfke patlaması yaşayan çocuk için dışarı çıkmadan önce ona hangi ayakkabıyı giymek istediği sorulabilir. Bu gibi erken önlemler, çocuğun öfke patlaması yaşamasını önleyebilir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli husus, çocuğun bu duygularını bastırmasına kesinlikle izin verilmemesi gerektiğidir. Çocuk öfke patlaması durumu ile kabul edilmelidir.

Read More

WPPSI Testi, ilk olarak  1967 yılında hazırlanan ve daha sonraki yıllarda üç kez yeniden düzenlenmiş, uluslararası standartlara uygun en güvenilir zeka testidir. Okul öncesi dönemde uygulanan bu zeka testi, çocukların zekasını ölçmek amaçlı değil, çocuğun hangi alanlarda daha başarılı olduğunu ve çocuğa uygun okul seçimi yapılabilmesi için uygulanan bir testtir. WPPSI-IV zeka testi dördüncü düzenlemesini aldığı için bu isimle anılmaktadır. Sadece özel yetkili psikologlar tarafından uygulanan bu yöntem, üçüncü bir kişi olmaksızın çocuk ve alanında uzman danışman eşliğinde yapılmaktadır. Yaş grubuna göre değişiklik gösteren test süresi, ortalama olarak 40 dakika ile bir saat arasındadır.

Zeka testi yapılacak ortam, çocuğun kendini baskı altında hissetmemesi için oyuncak vb. materyallerle süslenmektedir. Psikoloji alanında önemli bir yer tutan bu testler 2,5 yaş ile 7.7 yaş aralığındaki çocuklara uygulanmaktadır.

Test Öncesi Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler Nelerdir?

  • Öncelikli olarak çocuk mutlaka yemeğini yemiş ve tok karnına olmalıdır.
  • Bir gece öncesinde uykusunu tam olarak alabilmiş ve enerjik olmalıdır.
  • Doğru sonuca erişebilmek adına asla test öncesinde çocuklarla antrenman yapılmamalıdır.
  • Çocuğa böyle bir teste gireceği anlatılsa bile dikkat et vs. gibi baskılar kurulmamalıdır.
  • Çocuk telkin edilmeli, sükuneti sağlanmalı ve güven verilmelidir.

WPPSI-IV Zeka Testi Alt Başlıkları Nelerdir?

  • Çocukların motor gelişimleri ve becerileri gözlenmektedir.
  • Görsel zekası ve dikkat yoğunluğu ölçülmektedir.
  • Sözel anlamda akıl yürütme becerisi, duyduklarını anlayabilme ve akıl yürütme becerisi test edilmektedir.
  • Sayısal anlamda sınıflandırma becerisi incelenmektedir.
  • Konsantrasyon becerisi, objeleri sınıflandırma ve hafıza becerileri gözlenmektedir.

WPPSI-IV zeka testi çocuğun eğitim hayatı için yapılması gerekenleri ölçmeye yarayan bir test olup, ailelerin isteği doğrultusunda, uzman kişiler tarafından yapılmaktadır.

Zeka Testi Sonuçları Nasıl Değerlendirilir?

Yüzdelik dilimde incelenen test sonuçları için, çocuk %50’lik dilime girmişse yaşıtlarıyla eşit olduğunu göstermektedir. Daha üst sıralarda olan çocuklar için ayrıca inceleme yapılmaktadır.

Burada üzerinde hassasiyetle durduğumuz konu ise; TESTLERİN KESİNLİKLE AİLE İZNİ OLMADAN YAPILMADIĞI VE YİNE İZİN VERİLMEDİĞİ TAKTİRDE OKULLARLA PAYLAŞILMAYACAĞI bilgisidir.

Aba Psikoloji bünyesinde uyguladığımız bu testler çocuklarınıza yön verebilmeniz anlamında değerlidir. Bireysel testlerde daha kaliteli sonuç alındığı klinik olarak kanıtlanmıştır. Avrupa’da sıklıkla uygulanan bu yöntem, günümüzde ülkemizde de güvenle uygulanmaktadır. Daha detaylı bilgi almak için kurumumuzla iletişime geçebilir ve aklınıza takılanları sorarak danışmanlarımızdan destek alabilirsiniz.

Read More

Panik atak nedir sorusu pek çok birey tarafından merak edilmektedir. Bu atak durumu; kişi bedeninde çarpıntı, kalbinin “küt küt” atması, nefes darlığı, terleme, titreme, göğüs ağrısı, göğüste baskı hissi, bunaltı, karın ağrısı, sersemlik, kendini ve çevreyi başka türlü algılama, çıldıracakmış gibi hissetme, ölüm korkusu, ateş basmaları gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus şudur; görünürde herhangi bir tehlike ya da zarar verici bir unsur olmamasına rağmen sayılan belirtiler görülmektedir. Yoğun korku atağı olarak da nitelendirilebilecek bu durum sırasında, kişi; kalp krizi geçirdiğini ve öleceğini düşünebilir. Bu ataklar 1 ay gibi kısa bir süre içerisinde tekrarlıyorsa, bu durum panik bozukluk olarak ifade edilebilir.

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Panik atak belirtileri farklı fiziksel belirtilerle kendini göstermektedir. Nabzın kısa sürede belirgin bir şekilde artışı, “nefes alamam” hissinin oluşmasının yanı sıra, bu atak durumundan kaçınmak için kişide de bazı davranışlar ortaya çıkabilir. Bu durumun en belirgin özelliği, atağın nerede ve ne zaman ortaya çıkacağının bilinmemesidir. Yaygın bir anksiyete bozukluğunun bir parçası olarak atak aniden ortaya çıkabilir. Kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla gözlenmektedir. Kişi bu tür bir atak yaşadıktan sonra, üzerindeki bu olumsuzluğu uzun süre atamaz. Sürekli olarak korku duyduğu o anı ve bedensel yılıklara karşı bir beklenti taşır. Her an nabzının tekrar yükseleceğini ya da bedenine hakimiyet kuramayacağı durumları tekrar yaşayacağını düşünür. Bu nedenle bedenine hakim olamayacağı durumlardan kendisini korumaya çalışır.

Kişinin Panik Atak Karşısında Tutumu

Panik atak yaşamış olan birisi, tekrar aynı hisseleri yaşamak istemeyecektir. Bu durumu tekrar yaşamamak için kaçınma davranışları olarak adlandırılan çözüm yolları geliştirir. Bu çözüm yolları geçici bir zaman dilimi için işlevsel olsa da uzun vadede kısıtlayıcı bir yaşam döngüsüne zemin hazırlar. Bu beklenti, kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda azaltır. Bu durumu yaşamış olan kişiler sürekli olarak kendini denetler. Bu kişiler nabzını kontrol eder. “Ya atak geçirirsem?” korkusu ile dolu bir halde yaşamına devam eder. Yani bu durum, kişi için bir kısır döngü gibidir.

Bu Durumda Olan Kişiler Nasıl Davranırlar?

Düşünceler, atakla baş etme çabaları ve yaşanan panik durumu kişi için oldukça yorucu bir durumdur. Bu kişiler, kontrol edemeyecekleri durumlarla karşılaşmamak için evlerinden çıkamayacak bir duruma gelebilir. Ayrıca araba kullanmaktan, sosyal ortamlara ya da kalabalık ortamlara girmekten kaçınabilirler. Yaşadıkları bu durumdan dolayı kendi içlerine kapanabilirler. Bu kişiler depresyona girebilir ve bunun sonucunda da başa edemeyeceği bir durumda kendini hissederek intihar düşüncelerine sahip olabilir.

Panik Atak Tedavisi Var Mıdır?

Panik atak tedavisi tıbbı yöntemlere de dayanan bir yönü bulunmakla birlikte ilaç tedavisi kesildiğinde bazı durumlarda tekrar aynı durumun yaşanması ile ortaya çıkabilir. İlaç tedavisinin yanı sıra bu süreçte; gevşeme ve solunum egzersizlerinin faydaları görülür. Birtakım bilişsel müdahaleler ve teknikler içeren terapi yöntemleri ile panik atak tedavisi sürdürülür. Terapi süresince, kişinin yaşadığı endişelerin aslında gerçek olmadığı konuşulmaktadır. Bedene hakim olabilme yöntemleri, sağlıklı telkinler ve bunları kullanma yöntemlerinin uygulanabilir hale gelmesine fırsat tanınır. Bu sürece sadık olunduğu kadar süreçte ilerleme gösterilir. Kişinin günlük hayatında egzersizler yapabilmesi, hormonal dengesinin sağlanmasında yardımcı olmaktadır. Vücutta dengelenmeye destek olacak bir süreç gerekli olduğu için, gerginlik verici hormonların yanı sıra mutluluk verici hormonların salgılanmasına yönelik eylemler gerekmektedir. Uyku düzeninin sağlanması ve kafein alımının azaltılması gibi uygulamalar da bu süreç için oldukça faydalıdır.

Panik atak ile ilgili daha fazla bilgi almak için Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi ile irtibata geçebilirsiniz.

Read More

Dijital ortamda eğitim son dönemlerde iyice yaygınlaştı. Hayatımızın büyük bir kısmını içine alan sınavlar, hep bir koşuşturma ve telaş içerisinde geçmektedir. Sınavlara hazırlanma süreçleri, öğrenilenlerin pekiştirilmesi, stres sebebiyle bildiklerini yapamamak gibi bir çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Böyle durumlarda kişilerin kendilerine özgü çözümleri bulunmakla beraber, asıl sorun kaygı problemini ortadan kaldırmaktır.

Dijital Ortamda Eğitim: Dijital Ortam Desteği Nedir?

Sadece bireyin kitaplar üzerinden giderek değil, internet üzerinden konuları dinleyerek, soru çözümleri yaparak, anlamadığı yerleri tekrar tekrar dinleme imkanı sunan bu ortamın dikkatle kullanılması gerekmektedir. Videolar, yazılı araştırmalar ve soru çözümleri yaparken yanlış yaptığınız soruyu anında görebilmek oldukça değerlidir. Eğitimcilerin de bu alanda varlıklarını göstermeleri sebebiyle, hocaya direk ulaşmak, aynı uygulamaları kullanarak süreci daha iyi yönetebilmenizi sağlamaktadır.

Dijital Ortamın Sunduğu Avantajlar Nelerdir?

Evin rahatından ayrılmadan en azından belirli kıyafet giyme zorunluluğu olmadan, üstelik anlamadığınız yerleri tekrar dinleme imkanı sunduğu için oldukça yararlıdır. Sınav kaygısına yol açan etkenlerden bir tanesinin sınıf ortamı olduğu düşünülürse, evde sınav soruları çözmek bu kaygıyı azaltacaktır. Ayrıca başınızda bir gözetmen olmayışı sebebiyle çok daha özgür hissedebilmek başka bir avantajı da beraberinde getirmektedir.

Dijital Ortamda Eğitim: Evde YGS’ye Çalışmak Nasıl Olmalıdır?

Özellikle lise giriş sınavlarının yaklaşmasıyla daha çok sorulmaya başlanılan bu sorunun cevabı niteliğinde önerilerimiz olacak. Zaman kalmadıysa son bir tekrar yapmaya uğraşmak vakit kaybına yol açacaktır. Bunun için özellikle online sınav soruları çözmek işinizi daha da kolay bir hale getirecektir. Yanlış olan soruların cevaplarına anında ulaşabilmek, eksik olduğunuz konulara göz atma anlamında yardımcı olacaktır.

Evde Sınava Hazırlanmak ve Bu Süreçte Karşılaşılan Sorunlar Nelerdir?

İster lise, ister üniversite ve ister başka bir sınava hazırlanıyor olun, süreci başarıyla yönetmeniz gerekmektedir. Gamze Sart hocamızın söylediği “Konuyu bilmek, soruyu bilmek anlamına gelmiyor.” cümlesi oldukça önemlidir. Çünkü soru pratiği yapmadığınızda, salt bilgi sınavlarda çok da yardımcı olmayacaktır.

Başka bir sorun olan ev ortamının verdiği aşırı rahatlık sebebiyle, kişinin kendini tamamen rahat bırakması ve konsantrasyondan uzaklaşmasıdır. Bazı bireylerin avantaj olarak gördüğü ev ortamında hazırlanma konusu, bazı bireylerde ise dezajantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat yaşadığımız çağda, özellikle içinden geçtiğimiz süreç sonrasında eğitimin tamamen dijital ortamlar vasıtasıyla devam ettirilebileceği gündemdedir. Bu sebeple dijital ortamda eğitim ve dijital ortamda sınava hazırlanmak konusu oldukça önem taşımaktadır.

Sınav Kaygısı Sürecinde Aile Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara evde hazırlanan bireylerin ilk olarak sessiz ve derli toplu bir alana ihtiyacı vardır. Bu bağlamda aile desteği ön plana çıkmakta ve sınava hazırlanan kişiye yardım etme açısından bu ortamı kişilere sunmaları oldukça önemlidir. Zaten sınav kaygısı yaşayan, “acaba başarabilecek miyim?” gibi korkularla baş etmeye çalışan bireylere, ailelerin baskı kurması, üzerilerinde daha büyük sorumluluklar eklemesi negatif sonuçlar almaya sebep olacaktır. Sınav kaygısıyla nasıl başa çıkılır isimli videomuzu izlemek izlenecek yöntemler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmanız konusunda yardımcı olacaktır.

Sınava hazırlanan bireyler kadar, ailelerinin de desteğe ihtiyacı vardır!

Kaygı bozuklukları konusunda, çocuklar kadar ailelerde -haklı olarak- sınav kaygısı yaşamaktadır. Özellikle günümüzde hayatımızı sınavların yönettiği gerçeği düşünülürse, istedikleri yerleri kazanamayacakları korkusu aileleri de sarmaktadır. Burada önemli olan kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmamaları gerektiğinin bilincinde olmaktır.

Aba Psikoloji olarak sadece LGS veya Üniversite sınavına hazırlanan bireylere değil, bu tarz kaygılar yaşayan ailelere de Psikolojik Destek hizmeti sunmaktayız. Kaygı bozukluğu sorununu halleden bireylerin, sınavlarında çok daha yüksek başarılar aldığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden bu problemi aşabilmek için destek almak, sınav başarısını katlayacak bir yöntemdir.

Read More

Bir çok kişinin aslında tam olarak bilgi sahibi olmadığı, kendilerince çeşitli adlandırmalar yaptığı bir bozukluk olan otizm nedir? Sorusuna verilecek yanıt; kendi içinde çeşitlilik gösteren bir tür fiziksel ve nörolojik etkileri olan bir rahatsızlık olduğudur. Konuya açıklama getirmeden önce belirtmek istediğimiz konu Otizmli kişilerin hepsinin zihinsel engelli muamele görmemesi gerektiğidir. Genellikle üç yaşında belirtilerin anlaşılmasıyla başlayan bu süreç, çocuğun etrafıyla ilişki kuramamasıyla anlaşılmaktadır. Otizmin klasik tanımlarından daha farklı ve daha tatmin edici bir cevap almak isteyenler için Prof. Dr. Barış Korkmaz “sosyal temas yokluğu” şeklinde açıklamaktadır.

Otizm Nedir? Otizm Teşhisi Nasıl Konulur?

Otizm nedir sorusu kadar otizm teşhisinin nasıl konulduğu da merak edilmektedir. Çocuğun geç konuşması veya konuşamaması, göz teması kuramaması, çağrıldığında tepki vermemesi ve basit motor becerilerini yapamamasıyla ailenin kaygı duyması başlar. Genellikle bir süre kendiliğinden geçmesi beklenir. Ailenin artık endişeye düşmeye başlamasıyla başvurulan hekimin basit bazı testler uygulayarak tanı koyması oldukça kolaydır. Bu konunun tam olarak açıklığa kavuşması için uzman bir psikologdan yardım alınmalıdır.

Otizm Tedavi Edilebilir Mi? Veya Nasıl Tedavi Edilir?

Otizmin etkinliği kanıtlanmış bir ilaç tedavisi yoktur. Yalnızca otizme eşlik eden diğer rahatsızlıklar için (öfke kontrolü bozukluğu, uyku bozuklukları, davranış bozukluklar, dikkat dağınıklığı vb.) Doğru programlanmış eğitimler sayesinde bireylerin iletişim problemlerini kısmen de olsa aşması mümkündür. Davranış bozuklukları tamamen çözülemese de en aza indirgenebilir. Konuşma bozuklukları ilk başta çözülmesi gereken sorundur. Çünkü birey kendini ifade edemedikçe öfke patlamaları, davranış bozuklukları tedavi edilemez.

Otizm Nedir? Otizm Tedavisinde Aile Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sadece çocuğun eğitilmesinin yeterli olmadığı bir davranış bozukluğu olan otizmin, ailenin de eğitimiyle desteklenmesi gerekmektedir. Eğitim ve tedavi süreci uzun soluklu bir süreç olduğu için, aileler bilgilendirilmeli olmuş ve olacak şeylere karşı hazırlanmalıdır. Teşhisi koymakta ilk gözlemler ailelere ait olduğu için, ebeveynlerin çocuğunu dikkatle takip etmesi ve sorun olarak gördüğü şeyleri ilgili hekime bildirmesi önemlidir.

Otizmin Teşhis Edilebileceği Yaş Aralığı Nedir?

Çok daha erken dönemlerde teşhis edilebilen otizm için en uygun yaş aralığı 3 ile 4 yaşlarıdır. Dikkatli ebeveynlerin, bebeğin sekizinci aylarından itibaren tanı konulması açısından doğru teşhisleri olabilmektedir. Üç yaşına kadar olan süreçte tanı koyabilmek için etkin testler bulunmasına rağmen, beyin gelişiminin zirveye ulaştığı üç dört yaşlarını beklemek daha doğru bir karar olacaktır.

Beyin yaşamı boyunca kendini geliştirmeye açıktır. Doğru planlama, eğitim, aile bilinçlendirilmesi gibi etmenler sayesinde %100 bir iyileşme gerçekleşmese bile, başlanılan noktadan çok daha iyi seviyelere gelebilir.

Read More

Otizm spektrum bozukluğu farkındalığının giderek arttığı son dönemlerde, en çok merak edilen Otizm Nedir? Sorusunun aslında tam tanımı çok uzun olmakla birlikte, doğuştan gelen nörobiyolojik rahatsızlık çeşidi denilebilir. Tam açılımı otizm spektrum bozukluğu olan bu kavram kısaca otizm olarak anılmaktadır. Bu yazımızda Otizm hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? sorusunu inceleyeceğiz.

Otizm Spektrum Bozukluğu Kalıtsal Mıdır?

Bu konuda yapılan çok sayıda araştırma neticesinde kesinliği kanıtlanmış olan bir konu olan kalıtsallık, hala genetik bilimciler tarafından araştırılmaya devam edilmektedir. Ebeveynlerin soy ağacında karşılaşılması durumunda, çocukların gelişim süreci çok daha sıkı takip edilmeli ve bu seçenek göz ardı edilmemelidir. İlk 18 ayda tanı konulabilse de özellikle üç yaş döneminde çok daha net bir sonuç almak mümkündür.

Otizmin Erkek Çocuklarda Daha Sıklıkla Görüldüğü Doğru Mudur?

Yapılan araştırmalar sonucu erkek çocuklarında kızlara oranla daha sık karşılaşıldığı kanıtlanmış olan bu rahatsızlık, kız çocuklarına oranla 5 kat daha fazla karşılaşılmaktadır. Dünya nüfusunda yoğunluğu %1 oranında olan ve tam olarak nedeni bilinmeyen bu rahatsızlık hakkında, nörolojik ve psikolojik araştırmalar devam etmektedir. X genini daha çok zeka ve davranışları etkilemektedir.  Kadın beyninde çift x kromozomu olduğu halde erkek beyninde tek x kromozomu olması, dolayısıyla bir tanesinin bozuk olması halinde sistemin çökmesi durumu bunun bilimsel açıklamasıdır.

Otizm Spektrum Bozukluğunda Tanı Neden Çok Önemlidir?

Bir önceki yazımızda kısmen de olsa açıkladığımız belirtileri fark ettiğinizde, ne kadar erken tanı konulursa, tedavi süreci o kadar erken başlar. Bu hastalığa eşlik eden zihinsel engellilik sıklıkla karşılaşıldığı için, eğitimin yanı sıra ilaç kullanılması da gerektirmektedir. Bu sebeple her hastalıkta olduğu gibi bu rahatsızlık için de erken tanı oldukça büyük önem arz etmektedir. Ayrıca verilecek eğitimde otizmin derecesi ve hangi çeşidi olduğu da farklılıklar göstereceği için, doğru tanı doğru tedavi için önemli bir yol gösterici olacaktır.

Otizm Spektrum Bozukluğu: Otizm Çeşitleri Nelerdir?

Genel olarak üç kısımda incelenen otizm spektrum bozukluğu klasik otizm, asperger sendromu ve atipik otizm olarak adlandırılmaktadır. Klasik otizmde yaygın olarak zihinsel engellilik görülmektedir. Asperger sendromunda ise; zeka sorunları değil, daha çok davranış bozuklukları görülmekteyken, atipik otizmde iki türden de belirtiler görülebilmekte fakat her iki tipe de tam olarak uymamaktadır. Son yıllarda ismini daha sıklıkla duymaya başladığımız Asperger sendromu tanısı konmuş kişilerin, normal gelişim gösteren bireylerle aralarında çok büyük farklar olmadığını da belirtmek isteriz.

Aba psikoloji olarak otizmle ilgili ailelere ve bireylere destek sağlamaktayız. Otizmle ilgili daha detaylı bilgiye sahip olmak için Prof Dr. Barış Korkmaz’ın “Ah Şu Otizm” kitabını incelemek faydalı olacaktır.

Read More

Sınavların son haftasında ne yapılması gerektiği en çok tartışılan konulardan biridir. “Çalışmaya devam mı etmeliyim? Biraz kafamı dağıtıp dinlenmeli miyim? Son tekrarlarımı nasıl yapmalıyım?”. Özellikle sınava son bir hafta kala bu tip düşünceler öğrencilerin zihinlerini karıştırır. En başarılı öğrenciler bile sınavın yaklaşmasıyla birlikte kendilerine olan güvenlerinde sarsılmalar yaşayabilirler. Öğrencilerin stres ve gerginlik oranları artma eğilimi gösterir. Peki bu neden oluyor? Neden sınavın son dönemleri bu kadar geriliyoruz ve zorlanıyoruz? Bu sorunun cevabıyla beraber özellikle YKS için son dönemde yapılan çalışmaların ne şekilde olması gerektiğini, sınav gerginliğiyle nasıl baş edebileceğimizden bahsettik. Son olarak aileleri de unutmayarak ailelerin desteğinin ne şekilde olması gerektiğine de blog yazımızda değindik.

Neden Son Dönemler Bu Kadar Geriliyoruz?

Bir tarım işçisi gibi dört yıl boyunca ektiniz ve biçtiniz. Şimdi ise emeklerinizin meyve vermesini bekliyorsunuz. Arkasında bu kadar emek yatan yılların ardından ektiklerinizin filizlendiğini görme isteğinizin artması kadar doğal bir şey yok. Başarılı olmaya odaklanmış dört koca yılın ardından tek bir gün ve sayılı saatte tüm potansiyelinizi göstermeniz bekleniyor. Ve bu potansiyeli göstermeniz gereken zaman geldi çattı. Maratonun son haftasına girdik. YKS gibi bir sınavın sizi heyecanlandırmamasını beklemek gerçek dışı bir beklenti olurdu. Elbette ki gerileceksiniz. “Sakin ol” diyenlere aldırış etmeyin. Biz Aba Psikoloji ekibi olarak öğrencilerimizin yanındayız ve onları anlıyoruz. Önemli olan gerginliği ortadan kaldırmak değil çünkü bu mümkün değil. Önemli olan bu gerginliğinizin sınav performansınızı olumsuz yönde etkilememesi sağlamak.

Son Hafta Gerginliğini Nasıl Kontrol Altına Alırız?

Son bir haftalık süreçte aslında yapmanız gereken en önemli şey gerginliğinizi kontrol altına almaktır. Bu yüzden öncelikle ihtiyaçlarınızı atlamadan bu bir haftayı geçirmeniz en faydalısı olacaktır. Gerginliğinizi kontrol altına almak için dikkat etmeniz noktaları sizin için listeledik.

Son Hafta Uykusuzluğa Dikkat!

Elbette ki son tekrarlarınızı yapmanın ve denemelere devam etmenizin faydası olacaktır. Fakat son bir hafta dinlenmeye ihtiyaç duyduğunuzda aksatmadan molalar vermeniz oldukça değerli aslında. Belki de son dönem kendinizi daha çok hırpalama eğilimi göstereceksinizdir. Bu sınav öğrencilerinde sık sık görülen bir durumdur. Yetişmeyen konuları yetiştirmek için saatlerce ayakta kalma eğiliminiz olabilir. Fakat aslında yaşadığınız uyku bozuklukları gerginliğinizi arttıracaktır. Bedeninize sahip çıkarak uyumaya ihtiyaç duyduğunuz an bırakın.

Son Hafta Beslenme Düzeninizi Korumanız Önemli

Son dönemde besin değerlerinizin yerinde olması en iyi performansınızı sergilemenizde etkin rol oynar. Beslenme sınav öğrencileri tarafından atlanabilen bir konu. Özellikle son günler test çözmek ve çalışmaya ağırlık veren öğrenciler soru çözmekten başlarını kaldıramaz hale gelebiliyorlar. Bunun sonucunda yeme düzenleri de olumsuz etkileniyor. Çalıştıklarınızı işleme sokan merkez beyindir. Beynin çalışması ve en iyi performansınızı sergileyebilmesi için beslenmenize dikkat etmeniz gerekir.

Dinginlik Sağlayacak Aktiviteler Yapın

Her gün meditasyon, yoga ya da yürüyüş yapmak, dinlendirici müzikler dinlemek zihninizi ve psikolojinizi koruyacaktır. Beden ve zihin bir bütündür. Son haftayla birlikte gerginliğiniz bedeninize yansımasını daha çok hissedeceksinizdir. Bedensel dinginlik sağlayacak aktiviteler bedeni dinlendirirken zihni de rahatlatacaktır.

Düşen Netlerinize Aldırış Etmeyin

Son hafta netlerinizde düşme gözlemleyebilirsiniz. Sakın buna aldırış etmeyin.  Netlerin son dönemde düşmesi YKS sınavına giren öğrencilerde sıkça rastlanan bir durumdur. Daha önce de söz ettiğimiz gibi sınava verdiğimiz değerden ötürü zaman kısıtlandıkça gerginliğimiz artıyor. Haliyle gerginliğimiz denemelerimize yansıyor. Burada yapmanız gereken net düşüşlerinin gerginlikten olduğunu kabul etmeniz ve gerginliğinizi azaltacak çalışmalara ağırlık vermeniz. “Sınav Kaygısı ile Nasıl Başa Çıkılır?” (https://abapsikoloji.com/sinav-kaygisi-ile-nasil-basa-cikilir/) adlı yazımızdan bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi elde edebilirsiniz.

Duygularınızı Paylaşın

Duygularınızı güvendiğiniz yakınlarınızla paylaşmanız hafiflemenizi sağlayacaktır. Bazen çözüm sadece anlatmaktadır. Birilerinin sizi anladığını hissetmeye ihtiyacınız olabilir. Yakınınızdakinin desteği hem içinizi ısıtacaktır hem de son günlerin yarattığı ağırlığı üstünüzden alacaktır.

Doğaya Karışın

Açık havada yürümek, varsa ormanlık, yeşillik alanlarda vakit geçirmek rahatlamanız için bire birdir. Toprağa yalın ayaklarınızla basın. Fazla basit gelebilir ama deneyince etkisini göreceksiniz. Buna topraklanmak adı verilmektedir. Topraklanmanın bedeni fiziksel ve zihinsel olarak dengelemek için doğayla bağ kurulmasıdır. Doğaya ait olmayan bir canlı yoktur. Biz bazen doğadan çok uzak kalıyoruz. Özellikle de böylesine yoğun zamanlarımızda. Yeşil bir alanda nefes almak ve küçük bir gezinti gerginliğinizi üzerinizden alacaktır.

Son Hafta Öğrenciler Ne Yapmalı?

Son hafta ne yapılmasının daha iyi olacağı en çok zihni kurcalayan soru işaretidir. Kafa karışıklığını gidermek için en faydalı olabilecek önerilerle yardımcı olmak isteriz. Yapılan bilimsel araştırmalara dayanarak yapmanız gerekenleri analiz ettik.

Dinlenmeyi İhmal Etmeyin

Yukarıda da değindiğimiz gibi fiziksel durumunuz da sınav performansınız üzerinde etkilidir. Bu nedenle son dönem hiç durmaksızın aralıksız çalışmanızı değil. Öncelikli olarak dinlenmeyi ihmal etmemenizi öneririz. YKS yalnızca bilginizi değil dikkatinizi de ölçen bir sınavdır. Dikkatli olabilmeniz için iyi dinlenmiş olmanız gerekir.

Denemelere Ağırlık Verin

Dinlenin diyoruz ama aynı zamanda kendinizi hırpalamadan günlük düzenli deneme çözümlerine ağrılık vermenizi öneririz. Hepimizin bildiği gibi YKS bir test sınavı. Bu yüzden son dönemlerde örnek denemeler çözmeniz en faydalısı olacaktır. Zihniniz böylelikle aktif kalacaktır.

Son Hafta Yeni Konular Öğrenmeye Çalışmayın!

Sınavın son haftası yeni konular öğrenmeye çalışmak iyi bir fikir değil. Yeni konular bildiğiniz bilgilerin karışmasına neden olabilir. Bildiğiniz konuları tekrar etmek ve yanlış yaptığınız soruların cevaplarını öğrenmeniz bu aşamada en faydalısı olacaktır.

Olumluya Çağrışım Yapın

Olumlunun gerçekleştiğini ve gerçekleşeceğini hayal etmek, başarıya inanmak son hafta için kritiktir. Son hafta netlerinin düşüş sebebi belirttiğimiz gibi sınava duyulan kaygı ve korku halidir. Bu korku ve kaygı haliyle baş etmenin en etkin yollarından biri de olumluyu çağırmaktır. Bol bol yatmadan önce başardığınızı hayal edin. Kendinize başaracağınızı söyleyin.

Kendinize Neye İhtiyacınız Olduğunu Sorun

Fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarınız karışmış durumda olabilir. Mantığınız ve kalbiniz farklı şeyler söylüyor olabilir. Gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu bilmeniz, potansiyellerinizin farkında olmanız kendinizi gereksiz zorlamamanızı sağlayacaktır. Son dönem olaylara gerçekçi bakmamız gerekiyor. İhtiyacınıza ve potansiyelinize göre günlerinizi geçirin. Canınızın çalışmak istememesiyle başka şeyler yapmaya ihtiyaç duymak arasında fark vardır. Çalışmaya odaklanamayacak durumdaysanız o an çalışmanızın bir anlamı olmayabilir. Kontrollü şekilde bırakın ve biraz dinlendikten sonra çalışmaya dönün. Öte yandan saatlerce hiç durmadan çalışmanın sizi yorsa da gerekli olduğunu düşünmeniz mantıklı bir yaklaşım değil. Dinlenmek de bir ihtiyaçtır. Saatlerce aralıksız çalışmanız, boşu boşuna masa başında vakit geçirmeniz anlamına gelebilir.

Son Hafta Pişmanlıkların Zamanı Değil

Son hafta pişmanlıklar artabilir. Daha çok çalışabilmiş olmayı, daha çok soru çözmeyi diliyor olabilirsiniz. Fakat geçmiş pişmanlıkların zamanı değil. Elinizde olanlara odaklanmanız gereken sayılı günlerdeyiz. Elinizdekilerle yapabileceklerinizi iyi değerlendirerek cebinize topladığınız deneyimleri en etkili şekilde kullanmanın yollarını araştırın. Ne olursa olsun, kendinize elinizden geldiği kadar çalıştığınızı hatırlatın. Sınırlı zaman ve sınırlı süreli bir çalışmadan söz ediyoruz. Her şeyin bir sınırı var. İnsanın da sınırı olduğu gibi… Mükemmel olamayız. Daha fazla çalışsaydınız da bu süreçte gerektiği kadar çalıştığınızı hissetmeyecektiniz. Yüksek hedefler pişmanlık yanılgısına düşürebilir. Sınırları ve kusurları olan bir birey olduğunuzu aklınızda bulundurun.

Sınavın Ölüm Kalım Meselesi Olmadığını Kendinize Hatırlatın

Kabul ediyoruz: YKS öğrencilerimizin geleceğini belirleyen en önemli sınavlardan birisi. Ancak sınavın önemini bilirken gözde büyütmemek de önemli. Son günler sınavın değerini gözünüzde daha da büyütme eğilimi gösterebilirsiniz. Hiçbir şeyin sizden daha değerli olmadığına inanın. Kendi potansiyelinizin birkaç saate sığdırılmış bir anla ölçülemeyeceğini unutmayın. Başarısız olmanız sizi hayatın her alanında başarısız kılmayacaktır. Sınav başarısı dışında sizi siz yapan pek çok güzel özelliğiniz var.

Son Hafta Ailelere Düşen Sorumluluklar

Sınav performansı sadece öğrencinin değil ailelerin yaklaşımından da etkilenir. Sınava giren öğrencilerin kendileri kadar etrafındakilerin de performansları üzerinde etkisi olacaktır. Bu nedenle ailelerimizin de son hafta yapmaları gerekenleri blog yazımızda değinmek istedik.

Ebeveynlerin Stres Kontrolü Yüksek Olmalı

Yaşanılan kırılmaz bir döngü var. Ebeveyn stres yapınca gençlerimiz de stres altında hissediyor, gençlerimiz stres olunca ebeveyn de stres altında hissediyor. İkisi birden stres üreterek birbirlerinin streslerini arttırıyorlar. Bu nedenle gençlerimizin başarışı için ebeveynlerin stres yönetimleri sağlanmalı. Sizin korkmanız evladınızın da korkusunu tetikliyor. Endişelenmenizi anlıyoruz. Yalnızca özellikle sınava son bir hafta kala bu stresinizi ona olabildiğince yansıtmamaya çalışın.

Destekleyici Davranın

YKS öğrencilerinin yaşları gereği duygularını ifade etmekte zorluk çekebilirler ve en yakınları aileleriyle bile iletişim kurmakta zorlanabilirler. Bu noktada ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocuğun ruhsal ihtiyaçlarını kontrol etmek son hafta sizin göreviniz. Onu dinlemeye ve anlamaya çalışın. Baskı altında hissettiğinde yanında olduğunuzu ve her ne olursa olsun yanında olacağınızı dillendirmekten çekinmeyin. Maddi, manevi imkanlarınızı ve desteğinizi doğru bir dille dile getirmeniz rahatlamasını kolaylaştıracaktır.

Baskıcı Davranmayın

Son haftalar öğrencilerimizin üstündeki baskı tavan yapmaktadır. Eğer çocuğunuzun çalışmadığını gördüğünüzde ya da  onu düzensiz bulduğunuzda zorlama eğilimi gösterirseniz stresi artacaktır. Bu bir hafta boyunca sınav konusunda karışmamaya çalışın. Onun yerine düşünmeyin. Kendi bildiğini yapması daha faydalı olacaktır bu dönem için. Siz yalnızca yardıma ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağınızı gösterin.

Anne-Baba Olarak İş Birlikçi Davranın

Ebeveynlerin kafa kafaya vererek manevi ve maddi konuları konuşmasının tam zamanı şuan. Anne-baba olarak olabilecek aksilikleri tartışın. Çocuğunuzun heyecandan ya da dış faktörlerden sınavda beklediği performansı gösteremeyebileceğini kabullenerek B ve C planları yapın. Böyle bir durumda finansal olarak ne kadar destek olabileceğiniz konusunu ilk önce anne baba olarak çocuğu işin içine karıştırmadan kendi aranızda konuşmanız gerekir. Durum analizi yaptıktan sonra sınava son hafta kala çocuğunuzu rahatlatmak için desteğinizi dile getirmeniz etkili olacaktır.

Beklenmedik Durumlara Karşı Hazırlıklı Olun

Son günler beklenmedik sonuçlarda maddi olarak karşılayamayacağınız durumlar söz konusuysa çocuğunuza ikinci bir şans daha vermek üzerine düşünmenin tam zamanı. Şuan geçtiğimiz dönemin zor bir dönem olduğunu hatırlayarak anlayışlı davranın. Korona süreci hepimizi olduğu kadar çocuklarımızı da etkiledi. Evden, bu koşullarda çalışmak YKS öğrencilerimiz için kolay olmadı. Gerekirse çocuğunuza bir şans daha vermenizi öneririz. Bir yıllık tekrardan hazırlık büyük bir kayıp olmayacaktır. Eğer bunu kabul edebiliyorsanız  önce çocuğunuzun ebeveyni olarak kendi aranızda konuşun. Ardından eğer iki taraf için de uygunsa çocuğunuza desteğinizi gösterin. Ortak kararınız doğrultusunda  destek olduğunuzu ve bir kere daha hazırlanmak isterse yanında olduğunuzu sözlü olarak iletin. Bu çocuğunuza güvence verecek ve stresini azaltacaktır.

Daha fazla bilgi edinmek için YKS’nin son 21 gününün önemini anlatan Aba Psikoloji youtube kanalı videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Read More

YKS sınav gününe çok az bir zaman kaldı. Kalan konuları yetiştirmek için uykusuz kalarak çalışmak çoğu öğrencinin vazgeçilmezidir.

“Daha fazla tekrar yapmam gerekiyor.”

“Uyursam yetiştiremem.”

“Acaba biraz uykusuz kalıp tamamlayamadığım konuları mı tamamlasam?”

YKS sınav öğrencilerinin yanıldıkları düşünce biçimlerine örnektir yukarıdaki cümleler. Bu düşüncelere uyarak hareket etmek faydadan çok zarara neden olacaktır.

YKS’ye son günler kala rehber niteliğinde “YKS’nin Son Haftası Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda uykuya dikkat etmenin öneminden bahsetmiştik. Uykunun sınav başarısı için mühim olduğunu daha iyi anlatabilmek için ayrı bir blog yazısı yazmak istedik.

Uykusuzluğun özellikle son dönemde neden bu kadar zararlı olabileceğini maddeler halinde anlatmak istedik.

YKS Sınav Öncesi: Düzenli Uykunun Önemi

Konsantrasyon için Uyku

Daha fazla çalışabilmek için uykusuz kalmanız bildiğiniz şeyleri de yapamamanıza sebep olabilir. Sınavın yalnızca başarıyı ölçtüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Özellikle Türkiye eğitim sisteminin sınav formatında ölçülen yeteneklerden birisi de konsantrasyondur. Eğer yeteri kadar uyumazsanız dikkatsizlik hataları yapma oranınız artacaktır.

Odaklanmayı kolaylaştırmak adına yapılabilecek diğer uygulamalar için Aba Psikoloji kanalımızdaki “Sınav Döneminde Odaklanmayı Kolaylaştırma” adlı videomuza aşağıdan izleyebilirsiniz.

Anlamak için Uyku

Okuduklarımızı etkin bir şekilde anlayabilmemiz için uykumuzu iyi almış olmalıyız. Uykusuz kalarak vakit kazanmaya çalışırken tersine vakit kaybedebilirsiniz. Uykusuzluk yüzünden algınız düşecektir ve anlamak zorlaşmaya başlayacaktır. Bu da sizi sınavda ve çalışmalarınızda yavaşlatacaktır. Saatlerce uykusuz kalmak daha çok çalışmayı hayal ederken daha az, üstelik daha verimsiz, çalışmanıza neden olacaktır.

Bilgileri Pekiştirmek için Uyku

Araştırmalar sonucu uyku esnasında bildiklerimizin pekiştirildiği bulunmuştur. Bilgilerinizin zihninizde daha iyi oturması ve sınav esnasında bilgileri hatırlayabilmeniz için uykunuzu almış olmanız gerekir. YKS sınav öncesinde uykunun yeterli miktarda alınması son derece önemlidir.

Stres Kontrolü için Uyku

 Uyku fiziksel bir ihtiyaçtır. Uyumayarak ilkel beynimizi aktive ediyoruz. Öfke, sinir ve stresle bağlantılı olan beyin bölgesi amigdala uykusuz kalındığında aktive olur. Böylelikle bu duygularınız artar. Zaten var olan YKS sınav gerginliğini arttırmak için tetikleyici bir faktör olur uykusuz kalmak.

YKS Sınav Öncesinde Nasıl Bir Uyku Düzenine Sahip Olunmalı?

Uyuduğunuz miktar kadar uyuduğunuz saat de önemlidir. Kalan son günler boyunca kalkma ve uyunma saatlerinizin düzene girmesi sınav performansına yansıyacaktır. Özellikle akşam saatlerinde salgılanmaya başlayan vücut ritmimizi korumamızı sağlayan melatonin hormonu gece 2:00 ve 4:00 arasında tavan yapmaktadır. Aynı zamanda araştırmalar 8 saat uyumanın da beynimizin daha aktif çalışması için gerekli olduğunu söylemekte. Bu sebeple gün içerisinde daha aktif olabilmek için 11 gibi yatmanızda ve saat 7 gibi uyanmanızda fayda var. Son günlerde benzer saatlerde uyuyup benzer saatlerde kalkmanız ve vücudunuzu uykusuz bırakmamanız YKS sınav esnasındaki başarınızı yükseltecektir.

Read More

Etkili zaman yönetimi sınavın yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Hangi sınava nasıl hazırlanacağınız ve sınav esnasında nasıl stratejiler izleyeceğiniz sınav formatına göre değişmekte. Bu nedenle hazırlandığınız sınavın formatını iyi bilerek ona göre hazırlanmak ve sınav esnasında zaman yönetimini sistematik bir şekilde organize etmek başarılı olmak için çok daha fazla önem arz etmektedir.

Bu önemli konu için blog yazımızda YKS için zamanı etkili kullanmayı baz alarak sınava nasıl hazırlanmanız ve sınav esnasında nasıl stratejiler izlemeniz gerektiğini anlatmak istedik:

YKS’ye Hazırlanırken Zamanı Etkili Kullanmak için Nasıl Çalışmalısınız?

  1. Sınav Biçimine göre Çalışmalar Yapın

YKS format olarak test formatında bir sınav fakat bazı öğrenciler  test çözmek yerine konu anlatımına daha çok önem vererek hata yapmaktadırlar. Konuları biliyor olmaktan çok bilginizi yansıtabilmeniz önemli olan.

Test sınavlarına hazırlanırken konu çalışmasının hemen ardından test çözmeniz sizi sınava hazırlayacak en etkili yöntem olacaktır. Test çözmeye daha çok ağırlık vererek yapamadığınız soruların çözümünü öğrenmek sınavda başarılı olmanız için büyük avantaj sağlayacaktır. Üstelik test formatına alışık olduğunuz için sınav esnasında zaman sıkıntısı yaşama ihtimalinizi düşürecektir.

  1. Sınav Formatına Bağlı Çalışmalar Yapmayı Tercih Edin

YKS bölünmüş sınavlardan oluşmaktadır. TYT AYT ve YDT adı altında 3 çeşit sınav bulunmaktadır.

TYT’ de Türkçe, Sosyal Bilimler, Temel Matematik  ve Fen Bilimleri Testleri yer almaktadır.

AYT’de Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1, Sosyal Bilimler-2, Matematik ve Fen Bilimleri Testi yer almaktadır. YDT’de ise, Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça testleri yer almaktadır.

Bu formata sahip denemeler çözmeniz daha faydalı olacaktır. Aynı sınavdaymış gibi süre tutarak deneme sınavları çözmeniz daha başarılı olmanızı sağlayacaktır. Çalışırken her dersten ayrı ayrı testler çözmek yerine sıklıkla deneme çözmeniz daha büyük katkı sağlayacaktır.

Sınavda verilen alanları ardı ardına yapabilmeniz ölçülen şey bu yüzden dersleri bir arada çalışmanız daha iyi olacaktır. Testleri her dersten ardı ardına çözmek sınava daha kolay adapte olmanızda etkili olacaktır. Böylelikle sınav formatına alışık olduğunuz için zaman yönetimini de daha iyi yapabileceksiniz.

  1. Derslerin Puan Getirisine Göre Hazırlık Yapın

Alanınıza göre çalışmalar yapmanız size puan kazandıracaktır. Hangi derslerin size daha çok puan katkısı sağlayacağını göz önünde bulundurarak daha fazla katkı sağlayacak derslere çalışma önceliği verilmesi daha iyi bir sonuç çıkarmanızı sağlayacaktır. Ayrıca o dersler üzerine daha çok çalışma yaptığınız için o derslerin sorularını çözmekte hızınız artacaktır.

Sınav Esnasında Zaman Yönetimi

  1. Başarılı Olduğunuz Alandan Başlayın

Hangi alandan başlamanız gerektiği oldukça kişisel. Fakat daha yüksek başarı gösterdiğiniz derslerden başlamak motivasyonuz açısından daha etkili olacaktır. Soruları çözebildikçe özgüveniniz artacaktır. Aynı zamanda zaman yönetimi açısından daha etkili olacaktır. Daha başarılı olduğunuz alanları daha hızlı çözdüğünüz için o alanın sorularını aradan çıkarmış olacaksınız. Böylelikle size daha zor gelen derslerin sorularıyla daha fazla ilgilenecek vaktiniz olacaktır.

  1. Sorularda Takılı Kalmayın ve Çözmeden Önce Soruları Gözden Geçirin

Soruları gözden geçirip kolay olan sorulardan başlayın. Unutmayın bu tip sınavlarda her kitapçık da soru sıralaması farklıdır. Hem zor hem kolay sorular olacak fakat sizin kitapçığınızda zor sorular önce denk gelmiş olabilir. Motivasyonunuzun düşmemesi için önce kolay  soruları seçip çözmeniz bir avantaj olacaktır.

Soruları yapamadığınız zaman kabullenip boş bırakıp geçmek size zaman kazandıracaktır. İlk denemenizde yapamadığınız zaman oyalanmadan o soruyu geçip kitapçıktaki tüm soruları gördükten sonra boşlarınıza geri dönmeniz daha hız kazandıracaktır.

  1. Başarılı Olduğunuz Derslerde Kontrolü Kaybetmemeye Çalışın

Başarılı olduğunuz dersler çeldirici olabilir. Bu derslerin sorularını çözmekte ısrarcı davranış gösterme ihtimalimiz daha yüksektir. Eğer kontrol kaybedilirse boş bırakmak yerine soruları inatla çözmeye çalışabiliriz. İyi olduğunuz bir alan olsa bile sınav çok zor olduğu ya da özellikle o alanın soruları bu yıl için zor olduğundan zorlanıyor olabilirsiniz. Sevdiğiniz ve başarılı olduğunuz bir alan olmasına rağmen yapamadığınızda zorlamayın. Zorlamak zaman kaybettirecektir. Boş bırakın ve diğer sorulara baktıktan sonra  geri dönün.

Zeynep Bengisu Çetin

Read More