Yetenekler bütünü olarak görülen uzamsal akıl yürütme eğitim, iş ve günlük hayatımızın işleyişinde önemli bir etken olarak görülüyor. Metaforları anlamak ve yorumlamak, yol bulmak veya zihinden tahmini hesaplamalar yapmak için uzamsal akıl yürütmeyi kullanıyoruz. Uzamsal sorunlara getirilen bir çözüm olduğu için uzamsal zekâ da deniliyor. Uzamsal zekâ tanımı olarak beynin sağ lopunun birincil işlevi olduğu söylenebilir.

Uzamsal akıl yürütme ve sayı duyusunun arasında paralellik ise oldukça yüksek. Yazımızın devamında uzamsal akıl yürütme nedir ve uzamsal zekâ nasıl geliştirilir gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nedir?

Bu konuda birçok farklı tanımlama yapılmış olsa da uzamsal akıl yürütmeyi en basit ve yalın haliyle bir şekli zihnimizde canlandırma becerimiz olarak açıklayabiliriz. Daha detaylı bir tanımlama yapacak olursak uzamsal akıl yürütme için kişinin görsel deneyimini yeniden oluşturabilmesi için çevresindeki görsellikleri algılama ve onlar üzerinde değişiklikler yaparak ilk algıladığından farklı bir şekil yaratma süreci de denilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmeden Yararlanma

Uzamsal beceriyi kullanabilen kişiler zihinlerindeki görsel görüntü ve nesneleri yeniden düzenlenip dönüştürülebildiğinden STEM denilen bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında başarılı işler ortaya çıkarıyorlar. Uzamsal beceride nesneler ve şekiller 2 ve 3 boyutlu uzayda zihinsel olarak düzenleniyor. Uzamsal zekâ ile kişiler renk, çizgi, şekil, uzay ve kendi aralarındaki ilişkiyi yönlendirebiliyorlar. 

Bu duruma mimarlar ve mühendislerin bir yapı tasarlarken, heykeltıraşların bir eser yaparken, modacıların bir kıyafet tasarlarken ve kimyagerlerin molekülleri düşünürken uzamsal becerilerini kullanmaları örnek verilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmenin Önemi

Kendimizi konumlandırmamız ve uzayda nerede olduğumuzu bilmememizin birçok yönden avantajı var. En basitinden hareket etmek için veya istediğimiz bir noktaya varabilmek için hayalimizde gideceğimiz yolu çizip rotamızı belirlememiz gerekir. Ayrıca en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için araç gereç kullanabilmede de uzamsal yerimizi belirlememiz gerekir. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nasıl Geliştirilir?

Zekanın geliştirilebildiği gibi uzamsal zekâ ve akıl yürütme de geliştirilebilmektedir. Uzamsal zekanın genetik ve cinsiyete bağlı olduğuna dair söylemler olsa da doğru egzersizler yapılarak olumlu sonuçlar elde edilebilmekte. Egzersizlikler uzamsal manada döndürebilme, nesneleri karşılaştırabilme ve dikkati yoğunlaştırabilmeyi öğrenmek için ideal. Uzamsal akıl yürütmenin geliştirilmesi bilişsel öğrenme, hafıza ve düşünebilme yetisi gibi beynin birçok alanında gelişmesini sağlıyor.

Uzamsal Akıl Yürütmeyi Geliştirme Yolları

Araç kullanmak uzamsal akıl yürütme becerisini geliştiren bir yöntemdir. Araçla hareket halindeyken çevredeki binaların, ağaçların ve tabelaların boylarına ve birbirlerine olan oranlarına dikkat ederek uzamsal algınızı geliştirebilirsiniz. Zekâ küpü, yapboz, satranç ve tetrisle oynamak veya çizimler yapmak, grafik programları kullanmak da sizi geliştirecektir. 

Kaynaklar

Read More

Hayatta mutlu ve başarılı olmak için çok çalışmak, odaklanmak, hobilere zaman ayırmak, öğrenmeyi asla bırakmamak gibi kriterler sayabiliriz. Ama tüm bunlardan önce sağlıklı bir vücut, bunun için de düzenli uyku şart. Bu yazımızda düzenli ve kaliteli uyku için kolayca uygulayabileceğiniz yöntemleri inceledik.

1- Kafein, Alkol ve Nikotinden Uzak Durun

Kafeinli ürünler uyku kalitesini olumsuz yönde etkiler. Bütün kahve severler kafeinin uyku kaçırma özelliği olduğunu bilir. Uyumadan 4-6 saat öncesinde kafein ve nikotin tüketimini kesmek daha kaliteli bir uyku sağlar. Alkolde ise durum daha farklıdır. Vücuda ilk girişinde uyku getirebilir ancak birkaç saat sonra uyku kaçırıcı bir uyaran olarak devreye girer. Alkol tüketimini maksimum 2 kadehte tutarak uyumadan önce en az 3 saat önce alkol alımını durdurmak daha iyi bir uyku için faydalı. Bu zararları ürünleri hiç tüketmemenin kaliteli bir uyku için çok daha faydalı olduğunu ve vücudu rahatsız eden horlama gibi durumları azalttığını hatırlatalım.

2- Ufak Değişikliklerle Odanızı Kaliteli Bir Uyku İçin Dekore Edin

Sessiz ve fazla ışık almayan ortamlar uykuya dalmanızı kolaylaştırır ve uyku kalitesini artırır. Koyu renkli perdeler, içeriğe ışık girmesini engeller. Koyu renk perde tercih etmiyorsanız göz bandı da kullanabilirsiniz. Ortopedik yatak ve ortopedik yastık kullanımı da vücudunuzun optimum koşullar altında dinlenmesini destekler. Oda sıcaklığını 18-23 derece arasında tutmanız da uykunuzu engelleyebilecek fazla sıcak ya da fazla soğuğa karşı önlem almanızı sağlar. Bilgisayar, televizyon gibi dikkat dağıtıcı objeleri yatak odanızdan uzak tutmanız da oldukça önemli. Bu yöntem sizi geç saatlerde uykunuzdan alıkoyan sürükleyici dizi ve filmlerden uzak tutar.

3- Uykuya Hazırlık Ritüeli Oluşturun

Her gün tekrar edebileceğiniz kolaylıkta bir ritüel oluşturabilirsiniz. Bunu uykudan önce hazırlık niteliğinde tekrarlamanız vücudunuzu uykuya alıştırır ve daha kolay uyumanızı sağlar. Duş, vücut sıcaklığınızı artırıp azaltarak optimum seviyeye getirir ve sizi kaliteli bir uykuya hazırlar. Yatmadan önce okuma ışığında kitap okumak ise gözlerinizi uyku için hazır hale getirir. Yatmadan önce ılık bir duş, birkaç sayfa okuma ve küçük bir bardakta hazırlanmış bitki çayı sizin için kaliteli uykuyu garantiler.

4- Beslenme ve Egzersizin Gücünü Unutmayın

Günlük düzende uygulayacağınız 10-15 dakikalık egzersizler kaslarınızı çalıştırır ve sizi daha sağlıklı bir vücuda kavuşturur. Düzenli beslenme ile desteklenen egzersizin ise uyku düzenlemesinde önemli bir yeri var. Uzun yıllardır uzmanlar kaliteli uyku ve egzersiz arasındaki ilişkiyi somut bir temele dayandırmak için araştırmalarına devam ediyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin araştırması konuyla ilgili şu bulguları sunuyor: Kişiler egzersizin uykuya dalmalarını kolaylaştırdığını, daha derin uyku sağladığını, sabah uyandıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmişlerdir (2). Özellikle sabah egzersiz yapıldığında ya da akşam geç saatte yapılan ve yoğunluğu fazla olan egzersizle uykunun daha olumlu etkilendiği bildirilmiştir (2). Japonya’da uzun yaşayan insanların yoğun olduğu bir bölgede, 60-93 yaşları arasındaki 788 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada (5), egzersiz ve günlük yürüyüşlerin iyi bir uyku için önemli bir faktör olduğu ortaya konmuştur. Ancak bu çalışmalarda elde edilen sonuçların olumlu görülmesinin, egzersizin yorgunluğa yol açmasının aynı zamanda uykuya yol açma şeklinde düşünülüyor olmasından, iyi uyuyan kişilerin ayrıca egzersize daha istekli olmasından ya da egzersiz yapan kişilerin kafein ve sigara kullanımından daha uzak durmalarından da kaynaklanabileceği belirtilmektedir.”

Buradan hareketle uyku ve egzersiz arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.

5- Uyku Saatlerinizi Sabit Tutun

 

Günlük aynı saatte uyuyup uyanmanın uyku düzeni üzerinde doğrudan olumlu etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzen biyolojik saatinizin her gün aynı koşullara göre düzenlenmesini ve dolayısıyla da rahatça uyuyup uyanmanızı sağlar. Vücudunuz bu düzene alıştığında kendiliğinden uykuya dalacak ve hatta sabahları alarm yardımı olmadan kendiliğinden, dinç bir şekilde uyanacaktır.

Kaynak

http://geneltip.org/upload/sayi/46/GTD-00344.pdf 

http://healthysleep.med.harvard.edu/healthy/getting/overcoming/tips 

Read More

Otizm, 3 yaşına kadar başlayan ve ömür boyu devam eden gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanıyor. Otizmliler arasında öğrenme güçlüğü çekenler olduğu gibi normal ve hatta yüksek zekalı bireyler de vardır. Otizmli bireylerin duyuları oldukça gelişmiştir. Bu nedenle diğer insanları normal koşullarda rahatsız etmeyen ses, ışık gibi etmenler otizmli bireyleri oldukça rahatsız edebilir. İletişim konusunda etkin olamayan otizmli bireylerin genellikle içe dönük kişilikleri vardır. İkili ilişkileri sürdürme konusunda zorlandıklarından onlarla konuşurken en uygun yöntemi seçmek gerekir. Yazımında otizmli bireylerle nasıl iletişim kurulur sorusunun püf noktalarını okuyabilirsiniz. 

1. Basit ve Kısa Cümleler Kurun

Bire şey anlatırken basit cümleler kurmak otistiklerle iletişim kurarken onların sizi daha iyi anlaması için oldukça etkili bir yöntemdir. Ayrıca karşınızdaki kişinin dil ve anlama becerisine göre sözcüklerinizi seçmeli ve dolaylı anlatımlardan kaçınmalısınız. Yavaş konuşmak ve biraz ara vererek cümleler kurmanız da doğru otizmli bireylerle iletişim sağlamak için yararlı olacaktır.

2. Jest ve Mimik Kullanın

Otizmliler jest ve mimiklerini oldukça fazla kullanırlar. Bu nedenle onlarla sohbet ederken yüz ifadesi ve vücut dilinizi kullanmanız dikkatlerini çekecektir. Hem sohbete odaklanmaları hem de sizi daha iyi anlamaları için konuşma sırasında ses tonunuzu değiştirerek ilgilerini de çekebilirsiniz. Bunlara ek olarak konuşurken neşeli ve canlı olmanız da otizmli bireylerin ilgisini çekecek ve iletişimin süresini uzatacaktır. 

3. İletişim Kurmalarını Sağlayın

Sohbet esnasında otizmli bireyin de konuşmasını sağlamak için gözlerinin içine bakıp ona doğru eğilebilirsiniz. Bu bedensel hareketiniz ondan karşılık beklediğinizi gösterecektir. Ayrıca kaşlarınızı kaldırmak ve diğer yüz mimiklerinizi kullanmanız da işe yarayabilir. Otizmli birey söze başladığında onu dinlemeli, müdahale etmemeli ve kesinlikle sözünü bitirmesini beklemelisiniz. 

4. Çok Soru Sormadan İlgisini Çekmeye Çalışın

Otistik iletişim bozukluğu sorununu gidermek ve dil gelişimini sağlamak için onlara sadece gerektiği zaman sorular sorun. Çok soru sormak yalnızca karşınızdaki otizmli kişiyi rahatsız edip bunaltacaktır. Eğer merak ettiğiniz soruları yeri geldiğinde sorar ve bu merakınızı da ona yansıtabilirseniz karşılıklı iletişimi de başlatmış olursunuz. Ayrıca otizmlilerin yaptıklarını gözlemleyip o anki hareketlerinden tahminler yürüterek sohbet konusu da açabilirsiniz. Otizmlilerden size sadece kelimelerle karşılık vermesini beklemeyin onların çıkardıkları sesler de birer iletişim yöntemidir. 

5. Dikkatli Bir Dinleyici Olun

Konuşmakta zorlanan ve sadece birtakım sesler çıkarabilen bir otistik bireylerle iletişim kuruyorsanız onu anlamanız biraz zaman alabilir. Böyle bir durumda onu anlamadığınızı belli etmemeniz konuşmanın devam etmesi için son derece önemlidir. Anlamazsanız bile vücut hareketlerinizle iletişim halinde olduğunuz otizmli bireyin size ifade etmeye çalıştığı şeyi anladığınızı gösterin. Bu durum onun iletişime devam etmesini sağlayacaktır. 

Kaynaklar

Read More

Okula başladığımız günden akademik hayatımızı tamamlayana kadar yüzlerce sınava giriyoruz. Liseye giriş, üniversite sınavı, KPSS gibi sınavlar ise geleceğimizi belirlediğinden diğerlerine nazaran daha önemli oluyor. Hal böyle olunca çoğumuz sınav dönemlerinde oldukça stresli ve kaygılı oluyoruz. Farklı şekilde ifade etmek gerekirse stresimiz sınavın ve hatta başarımızın önüne geçiyor. 

Stres yeteri düzeyde olduğunda bizi motive edip güdüleyen bir duygu olsa da çoğu zaman yoğun strese maruz kalıyoruz ve bu durum sınavlardan düşük puanlar almamıza ve dolayısıyla başarısız olmamıza neden oluyor. Öte yandan kaygı ve stresle baş etme yolları hakkında bilgi edinerek bu duyguları yönetmek mümkün. Yazımızın devamında sınav stresini en aza indirmenin 10 yolunu hep birlikte öğrenebiliriz. 

1. Yeterince Çalıştığınızdan Emin Olun 

Sınav dönemi stres ve kaygıya neden olan en önemli durumlardan biri az çalışmaktır. Ders konularına büyük ölçüde hâkim olmadığınızda başarısız olacağınız korkusu strese neden olur. Bu nedenle kendinize güveninizi artırmak için sınavdan önce tekrar ve soru çözümleri yaparak tüm konuları iyice öğrenmelisiniz. 

2. Planlı Çalışın

Sınav konularını zamanında yetiştiremeyeceğinizi düşünmek de strese neden olmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için dersleri düzenli şekilde takip ederek günü gününe çalışmalısınız. Az zamanda çok işler yapmak yerine zamanında rahat bir şekilde çalışmak kaygılarınızın önüne geçecektir. 

3. Gerçekçi Hedefler Koyun

Yapamayacağınız derecede büyük hedefler koymak sınava dair korkularınızı artıracak ve motivasyonunuzu düşürecektir. Hatta bu durum vazgeçip çalışmayı bırakmanıza dahi neden olabilir. Bu nedenle kendinize uygun hedefler belirlemelisiniz. 

4. Şartlanmak Strese Neden Olur

Sınavdan mutlaka şu puanı almalıyım ya da şu okulu kazanmalıyım diye şartlanmak da yüksek kaygıya neden olur. Başarılı olacağınıza mutlaka inanmalısınız; ancak başaramamak da her şeyin sonu değildir. Başarısız olduğunuzda daha çok çalışmalı, öğrenmeli ve tekrar sınava girmelisiniz. 

5. Kendinizi Başkalarıyla Karşılaştırmayın

Sınav sonuçlarınızı başkalarının sonuçlarıyla karşılaştırmak kendinizi yetersiz görmenize neden olur. Bu durum sizin başarıya olan inancınızı azaltıp stresinizi artıracağından sadece kendinize ve sonuçlarınıza odaklanmalısınız. 

6. Olumlu Telkinlerde Bulunun

Sınava dair hazırlıklarınızı yaptığınızda kendi kendinize “yeterince çalıştım, elimden geleni yaptım” gibi cümleler kurmanız kendinizi telkin etmenizi ve sakinleştirmenizi sağlayacaktır. Stresle baş etme yolları kapsamında olumlu düşünmeyi öğrenerek kaygıyı da azaltabilirsiniz.

7. Sınav Anında Stresi Sınırlandırın

Sınav anında bazı soruları çözemeyip stres seviyeniz yükseldiğinde derin bir nefes alıp başka soruya geçin. Böylelikle stresiniz sizi ele geçirmeden siz onu kontrol altına almış olursunuz.

8. Spor Yapın

Yoga ve nefes teknikleri gibi stresle baş etme egzersizleri son derece etkilidir. Kaygılandığınızı düşündüğünüz zamanlarda yürüyüşe çıkmak, müzik dinlemek veya bir hobi ile ilgilenmek de stresle mücadelede etkili yöntemlerden bazıları kabul ediliyor. 

9. Beslenme ve Uykunuza Dikkat Edin

Sağlıklı beslenme ve yeteri kadar uyku stresin azalmasında etkilidir. Bu nedenle günlük beslenmenizde protein, sebze ve meyve gibi sağlıklı besinleri tüketmelisiniz.

10. Profesyonel Destek Alın

Stresle baş etme yöntemleri nelerdir sorusunun cevabını en iyi bu işin uzmanı verecektir. Bu nedenle kendiniz stresle başa çıkamayacağınızı anladığınızda bir uzmana danışarak profesyonel destek almalısınız.

 

Kaynaklar

Read More

Modern dünyada kariyer planlaması, hayatımızın en önemli süreçlerinin başında yer alır.Bundan sonra hangi konumda yer alacağımız, ne kadar kazancı elde edeceğimiz ve hangi standartlarda yaşayacağımız gibi hayati hususların belirleyicisi olan kariyer, bireysel tatmin ve ilgi alanları da uygunluk paralelinde planlanması gereken hassas bir süreçtir. Kariyer planlaması yaparken yalnızca, maddi kavramları dikkate almak doğru bir yaklaşım değildir.Mutsuz bir meslek hayatı, yüksek gelirler söz konusu olsa dahi, keyifli bir süreç olarak karşımıza çıkmayacaktır. Tersi şekilde çok mutlu olup düşük gelirler elde etme fikri de pek çok kimseye cazip gelmez. Ancak pek çok kariyer uzmanına göre, birey mutlu olduğu işi keyifle yaparken zaten yeterince gelir elde edebilecek nitelikte iş üretebilecek ve bireysel olarak tatmin olabilecektir. Dolayısıyla kariyer planlaması yapılırken öncelikle, kişinin yetenekleri ve eğilimleri ile doğru orantılı bir mesleki planlamanın yapılması büyük önem arz eder. Elbette bunun için çok erken yaşlarda girişimde bulunmalı ben en azından belli bir alan hedefi konulmalıdır.

Kariyer Planlaması Sadece Yetişkinlikte Yapılmaz

Kariyer planlaması sadece yetişkinlikte yapılmaz kavramı, içi doldurulması gereken bir iddiadır. Öyle ki;birey belli bir yaştan sonra mevcut mesleki yaşantısını terkedip bambaşka bir alana geçiş yapmak isteyebilir. Bu noktada başarılı olmuş birçok kimse örnek olarak gösterilir. Buradan belli  bir seviyeden sonra kariyer değiştirilmez şeklinde bir yargı aslında doğru değildir. Ama gerçekleşen örnekleri detayına bakıldığında, esasen bireyin terk ettiği kariyerinin kendisine uygun olmadığı çoğunlukla gözlemlenen bir durumdur. Örneğin; ciddi anlamda müzik kabiliyeti bulunan ve müzik yapmayı çok seven bir bireyin, toplumsal standartlara uygun davranarak avukat olması ve belli bir süre sonra bu mesleği terk edip müziğe yönelmesi sıkça rastlanan bir durumdur. Toplumsal standart olarak tarif edilen durum aslında bir normal değil anormalidir. Zira tüm toplumlar sanatçıya da, diğer meslek gruplarına da ihtiyaç duyar. Sonuç olaraktoplumsal statü ve daha fazla gelir için, trendleri takip etmek aslında doğru bir yaklaşım değildir.Herkesin avukat veya herkesin doktor olduğu bir ülke söz konusu olamaz. Bu durumda mantıklı bir yaklaşım sergilenmeli ve bireyin eğilimleri ve yetenekleri ile doğru orantılı mesleki planlamanın mümkün olduğunca erken yapılması sağlanmalıdır.

Örgün Eğitimde Kariyer Planlaması

Maalesef ülkemiz eğitim sisteminde çocukların kariyer planlaması yapabilmesi mümkün değildir. Her ne kadar lise düzeyinde belli alanlar tercih ediliyor ve bireylerin eğitimleri bu alanlarda sürdürülüyor olsa da, meslek seçimi noktasında herkesin öncelikli tercihi daha çok kazanç elde edilen ve/veya daha yüksek hayat standartları sunan mesleğin tercih edilmesi yönünde olmaktadır.Elbette bu ülkemizin koşullarından da kaynaklanan bir durumdur. Lakin koşullar ne olursa olsun bireylerin mutlu bir hayat sürdürebilmeleri için doğru meslekleri tercih etmeleri ve kariyerlerini olması gerektiği gibi planlamaları gereklidir.

Liderlik vasıfları kuvvetli organizasyon yetileri bulunan bir bireyin, işletme yönetimi kariyeri yapması, teknoloji eğilimi bulunan bir bireyin mühendislik kariyeri yapması, sanatsal eğilimleri bulunan bir bireyin bu alanda ileri düzey eğitimleri alması ve burada bir kariyer planlaması doğru yaklaşımdır. Bunun örgün eğitimde karşılanmaması, ailelere ciddi bir sorumluluk yükler. Elbette belli bir yaştan sonra bireylerin de kariyer seçimi yaparken bu noktaları hassasiyetle değerlendirmesi gerekir. Tabii ki hangi alanda kariyer seçimi yapacak olursanız olun, nitelikli bir rota çizip, gereklilikleri yerine getirmek için ek eğitimler almanız gerekli olacaktır. Örneğin işletme yönetimi Yüksek lisansı yapma ve bunu yurt dışında gerçekleştirmek istiyorsanız, kariyer planlama süreçlerinize ciddi bir yabancı dil eğitimini de dahil etmelisiniz. Ama kariyer size mükemmel bir geleceği temin edebileceğiniz kariyer seçimi danışmanlık hizmetlerini sunar. Bize hemen ulaşarak en doğru kariyer seçimini kolayca gerçekleştirebilirsiniz.

Read More

Duygusal zeka; tanım olarak bireyin kendisinin ve başkalarının duygularını anlama, analiz etme ve yönlendirme kabiliyeti olarak tanımlanır. Bir nevi sosyal zeka olarak da tanımlayabileceğimiz bu yeti, her Bireyde farklı seviyede bulunur. Duygusal zekası (EQ) gelişmiş bireyler, gündelik hayatlarından, iş yaşantılarına kadar her ortamda aktif bireylerdir ve çoğunlukla grup liderliği pozisyonu edinirler. Liderlik vasıflarının da arasında doğal olarak duygusal zeka sayılmaktadır. Ancak matematiksel zekada olduğu gibi, duygusal zekanın da yönlendirilmesi ve neye faydalı forma kavuşması gereklidir. Biraz da duygusal zekası ileri düzeyde gelişmiş olan bireylerin erken yaşta doğru yönlendirilmeye tabii tutulmamaları durumunda anomalilerin ortaya çıkması söz konusu olabilir. Biz Aba psikoloji olarak, duygusal zekanın doğru yönlendirilmesini sağlamak için gerekli olan testleri akademik yöntemlerle gerçekleştiriyoruz. Bireyin çocuk veya yetişkin olması fark etmeksizin bizim tarafımızdan gerekli analizler yapılarak uzun vadeli planlamalar ve yönlendirme faaliyetleri başlatılabiliyor. 

Duygusal Zeka Nasıl Geliştirilir? 

Son bilimsel araştırmalar ışığında, bazı mental problemlerin örneğin; sosyal fobinin, duygusal zekaya bağlı olarak ortaya çıkmasının söz konusu olabileceği belirtilmektedir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için duygusal zekanın geliştirilmesi gerektiği gibi, gündelik yaşantıda başarıya erişmek için de duygusal zekanın artırılması ehemmiyet arz eder. Elbette duygusal zekanın geliştirilmesine yönelik pek çok çalışma söz konusudur. Yalnız bu çalışmaları başlatabilmek için bazı ön testlerin yapılması ve değerlendirme sürecinin ortaya çıkması gerekir. Duygusal zekanın yönlendirilmesi aşamasına geçmeden önce Uzmanlar tarafından gerekli değerlendirmeler hassasiyetle yapılmalıdır. 

Duygusal zekanın yönlendirilmesi, duygusal zekanın geliştirilmesi ile hemen hemen aynı kavramı ifade eder. Duygusal zekası gelişmiş bireyler esasında daha romantik olmaz, aksine daha doğrusu al ve mantıksal düşünebilme kabiliyeti geliştirirler. Zira duygusal zekanın yönlendirilmemiş olması durumunda birey Duygularını kontrol edememekte ve kavramları doğru değerlendirilmemektedir. Bu durumda doğal olarak algılama yanlışlıkları ortaya çıkar. 

Nasıl Yönlendirilir? 

Öncelikle bireye birkaç noktada bireysel telkin yöntemleri öğretilir. Onun öfke ve stres kontrolü bu kavramların içerisinde önemli bir yere sahiptir. Diğer bazı tedavi protokolleri içerisinde de yer alan stresle mücadele yöntemleri duygusal zekanın yönlendirilmesi sürecine de dahildir. 

Negatif düşüncenin engellenmesi duygusal zekanın yönetilmesi sürecinde önemli bir yere sahiptir. Birey, olumsuz fikirler geliştirmek yerine bireysel telkin ile pozitif düşünebilme kabiliyetini kazanır. Bu kabiliyet aynı zamanda stresin yönetilmesi için de önemli bir fonksiyonu olarak tanımlanır. Duygusal zekası gelişmiş kişiler bu nedenle stres altında daha kolay karar verir ve harekete geçebilirler. Zira pozitif düşünce geliştirebilme kabiliyeti, birey stresten önemli ölçüde uzaklaştırabilmektedir. Zorlu sosyal ortamlarda sürece hakim olmak ve yönetilmesi zor kişileri idare edebilmek bu şekilde mümkün olabilmektedir. 

Tabii duygusal zekanın geliştirilmesinde en önemli fonksiyonlardan bir tanesi ve belki de en önemlisi kendini ifade edebilme yeteneğini geliştirilebilir olmasıdır. Bireyin her ortamda kendini doğru ifade edebilmesini sağlayan bu niteliği kazanmak duygusal zekanın yönlendirilmesi sürecinde elde edilen kazanımlardandır. 

Hemen başlayın 

Özellikle çocukların belli bir yaşa kadar duygusal zekanın yönlendirilmesi süreçlerinde tabi tutulması çok önemlidir. Her ne kadar duygusal zeka ileri yaşlarda da belli ölçekte geliştirilebilir olsa da, mümkün olduğunca erken harekete geçmek doğru yaklaşım olacaktır. Aba Psikoloji olarak biz sizin için en doğru süreçleri ortaya koymak üzere akademik yöntemleri uyguluyor ve her yaşta danışmanımız için en doğru sonuçları üretiyoruz. Hemen iletişime geçerek, duygusal zekanın geliştirilmesi için çalışmalara başlayabilir, en doğru sonuçlara ulaşabilirsiniz.

Read More

Kariyer, bireylerin çalışma hayatlarındaki gelişimleri ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Daha açık bir şekilde kariyer kelimesini kişinin elde ettiği yetenek ve becerileriyle birlikte daha fazla sorumluluk üstlenerek ilerlemesi olarak tanımlayabiliriz. Kariyerdeki ilerlemeyi sadece iş becerisinin gelişimi olarak düşünmemek gerekir, gelişim aynı zamanda tutum ve davranışın da pozitif anlamda değişmesi olarak görülmelidir. Daha iyi ve sağlam bir iş hayatı için hedefler belirlenerek doğru planlamalar yapılması gerekmektedir. Bu noktada yetenek ve ilgi testleri, kişilerin planlama ve kariyer yönetimi eğitimi alarak doğru kararlar vermeleri açısından son derece yararlı testlerdir. 

1. Kariyer Yolunda Planlama Yapmanın Önemi

İş hayatında varılması hedeflenen noktaların belirlenmesi her şeyden önce iş verimliliğin artırılmasına ön ayak olan bir durumdur. Hedeflerinize ulaşmak için katılmanız gereken seminerler, almanız gereken eğitimler de bu planlama içerisine dahil edilmelidir. Uzun, orta ve kısa dönemler olarak yapılabilecek bu planlamalar eksik yönlerinizin giderilmesi adına bir gelişim dönemidir. Aynı zamanda geleceğin tahmin edilebilirliği iş motivasyonunun en önemli kaynağı olarak görülebilir. 

2. Kariyer Yönetimi Nedir?

Kariyer yönetimini bir süreç olarak düşünmek gerekir. Kariyer yönetiminin aşamaları ise hem çalışılan kurumda hem de diğer kurumlardaki kariyer fırsatları hakkında bir araştırma yapma ile başlar. Kişinin kendisinin farkında olarak yetenekleri ve amaçlarını belirlemesi bu süreçte oldukça önemlidir. İş fırsatlarını bulma ve deneyimlerini iş verenlere sunabilme imkânı da süreçteki çevrenin farkında olunmasına bağlı gelişen bir durumdur.

3. Yetenek ve İlgi Testlerinin Amacı

Kariyer seçiminiz duygularınızdan fiziksel özelliklerinize kadar kişisel yapınızla uyumlu olmalıdır. Yetenek ve ilgi testleri, bireysel yeteneklerin ölçülmesine yarayan testlerdir. Kariyer yönetimi araçları tespitinde oldukça etkin olan bu testler ile hangi meslek dalına daha yatkın olduğunuzu saptayabilirsiniz. Doğru meslek seçimi yapmak ve kariyer hedeflerinizi doğru şekilde belirlemek performansınızı gösterebilmenizi ve mutlu bir yaşam sürmenizi de sağlayacaktır. 

4. Testlerin Uygulanışı

Yetenek ve ilgi testleri ile etkili analiz yapılıp geçerli ölçümler alınabilmektedir. Testlerin kısa süre içerisinde ölçülüp sonuçların açıklanmasının ardından uzman psikolog ve danışmanlarla birlikte kariyer planlaması yapmak oldukça faydalıdır. Test sonuçları ve değerlendirmeler akabinde kariyer süreciniz gerçekçi bir şekilde belirlenerek geleceğiniz ile alakalı doğru bir rota çizilebilmesi de sağlanmaktadır.

Kaynaklar

Read More

Harvard Üniversitesi’nde profesörlük yapan ve bir öğrenme psikoloğu olan Howard Gardner 1983 yılında çoklu zekâ kuramını ortaya atmıştır. Bu kuram dünya çapında büyük kabul görmüş ve insanların tek bir zekâya sahip olduğu algısını kırmıştır. Çoklu zekâ kuramına göre 8 farklı zekâ tipi bulunmaktadır. (1) Bunlar: sözel / dilsel zekâ, mantıksal / matematiksel zekâ, bedensel / kinestetik zekâ, müziksel / ritmik zekâ, kişisel / içsel zekâ, kişilerarası / sosyal zekâ, varoluşçu zekâ ve üzerinde duracağımız görsel/uzamsal zekâdır.

Görsel Zekâ Nedir?

Görsel zekâ; görsel dünyayı algılayabilme, resimlerle ve şekillerle düşünebilme; renk, şekil ve dokuları zihinde detaylıca canlandırabilme ve bunları sanatsal forma dönüştürebilme yetisidir.

Görsel zekâsı yüksek bireylerin özellikleri şunlardır:

Yönlerle araları çok iyidir. Haritaları çok iyi okurlar ve konu yerler ve yönler olduğunda nadiren yanılırlar. Resim, çizim, heykel gibi sanat türleriyle ilgilidirler ve sanat, el sanatları ve dizayn gibi konularda başarılıdırlar. Bulmacaları çözmede yeteneklidirler. Bir kere bulundukları bir mekânın bile, ayrıntılarını ve yerini çok iyi hatırlarlar. Fotoğrafçılığa ilgi duyarlar; okuma ve yazmayı severler. Grafikleri, çizelgeleri ve resimleri yorumlamakta iyidirler. Çevredeki renkleri, farklı şekilleri ve objeleri çabucak fark ederler. Hızlı konuşmaya eğilimlidirler ve sık rüya görürler.

Görsel zekâyı ölçümlemek için ise görsel zekâ testleri kullanılır.

Görsel Zekâ Testi Nedir?

Çoklu zekâ kuramı kabul gördükten sonra, bilim insanları bu farklı zekâ türlerini ölçmenin yollarını aramış ve görsel zekâyı ölçebilmek için görsel zekâ testleri üzerine çalışmışlardır. Bu testlerde; görsel uyaranları tanıma, ayırt etme ve daha önceki deneyimlerle ilişkili olarak yorumlama becerileri test edilmektedir. 

Testlerde göz gördükten sonra, beyin ve onun işlevlerinin nasıl olduğu ile ilgili bir sorulara cevap aranır. Görsel hafıza testi ile görsel algılama konusunda zihnimizin belirli işlemleri ne kadar doğru ve ne kadar hızlı yaptığını ölçmeye çalışırız.

Görsel hafıza testleri, kişinin görüntüleri aklında tutmasını ve mekânsal algı yeteneğini ölçümleyen testlerdir. Görsel hafıza testlerinin bir kısmı nörolojik rahatsızlıkları saptamaya yönelikken bir kısmı da kişinin görsel zekâ becerilerini ölçmeyi amaçlar.

Kaynakça

(1)http://www.indiana.edu/~intell/mitheory.shtml

https://psychologenie.com/characteristics-examples-of-visual-spatial-intelligence

http://www.cocukgelisimi.gen.tr/coklu-zeka-kurami/76-coklu-zeka-kurami/203-gorsel-mekansal-zeka-nedir.html

https://www.dunyaatlasi.com/gorsel-zeka-testi-ile-neleri-olcebiliriz/

Anahtar kelimeler: görsel zeka, görsel zeka testi, görsel hafıza testi, çoklu zeka

Read More

Çocukluk döneminde bireyleri anlamak ve tanımak çocuğun doğru yönlendirilerek yetiştirilmesi açısından büyük önem taşır. Çocukların karakter analizini yapmak için önemli yollardan biri olan kişilik testleri, çocuk ve genç kliniğinde uzmanlaşmış kişiler tarafından hazırlanır. Bu testler aracılığıyla ebeveynler çocuklarını yakından tanıma ve çocuklarını karakterlerine uygun yetiştirme fırsatı elde eder. 

Çocukların iç dünyalarının anlaşılabilmesi çocukla doğrudan iletişim kurularak başarılacak bir durum olmadığından kişilik testleri bu konuda ebeveynlere rehberlik eder. Sadece çocuğun iç dünyası değil, yaşıtlarıyla olan ilişkilerinin ve aile ilişkilerinin anlaşılmasında da kullanılan kişilik testleri çocuğun toplumsal gelişimi açısından da önemli bir yere sahiptir. Sosyal yeteneklerinin bilinçli bir şekilde yönlendirilmesi hem aile hem de akran ilişkilerinde çocuğa kazandırılması gereken bir özellik olduğu için bu testlerin rehberliği göz ardı edilmemelidir.

Klinik psikologlar ve terapistler tarafından bu amaçlara uygun, çocuklara uygulanabilecek birçok kişilik envanterleri mevcuttur. İşte içlerinden önemli kişilik testleri!

Rorschach Testi

Mürekkep lekesi testi olarak da bilinen bu test yalnızca çocuklara değil, genç ve yetişkinlere de uygulanan bir test. Kişinin bilinçaltını, kişilik yapısını ve ruhsal sürecini analiz etmek için kullanılmaktadır. Çocuklar duygusal işleyişini anlamak açısından önemli bir testtir.

Çocuklar İçin Algı Testi

3-10 yaş grubu arasındaki çocuklara uygulanan bir testtir. Çocukların kişilik potansiyellerini ve ebeveyn ilişkilerini ölçmek için uygulanır. Çocukların kardeşleriyle olan ilişkilerini de analiz eden bu test çocukların akran ilişkilerini çözmeyi amaçlayarak çocuğun sosyal ilişkilerinde başarılı bir birey olarak yetişmesine yardımcı olur.

Goodenough-Harris İnsan Resmi Çizme Testi

Bu test çocukların zihin gelişimini ölçmek amacıyla yapılır. Çocukların genel yetenek düzeylerini öğrenmek açısından ebeveynlere yardımcı olur. Zihin geriliği konusunda çocuklarla ilgili önemli bilgiler verebilmektedir. 4-14 yaş grubuna uygulanır.

Luisa Düss Testi

Sözel bir test olan Luisa Düss çocuklara bireysel olarak uygulanır. Yarım bırakılmış hikâyelerin çocuklar tarafından tamamlanması istenir. Psikanalitik ögeler içeren bu öykülere verilen tepkiler çocukların karakter yapılarının anlaşılmasına yardımcı olur. Çocuğun iç dünyasını anlamak adına önemli bir testtir.

Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI)

16 yaş ve üzeri bireylerin psikolojik durumlarını tespit etmek için kullanılan bu test, kağıt-kalem testi olarak da bilinir. Klinik bir test olan MMPI bireylerin kişisel ve toplumsal uyumunu anlamayı amaçlayan bir testtir. Ergen ve yetişkinlere uygulanır.

Read More

Bir çeşit öğrenme bozukluğu, güçlüğü olarak tanımlayabileceğimiz disleksi, erken yaşlarda çocuklarda görülebilen bir problemdir. Fakat çoğu zaman çocuklar ilkokula gitmeye başladığında anlaşılır çünkü bu durum genellikle çocukların okuma ve yazmada sorun yaşamasıyla fark edilir. 

Disleksinin Belirtileri Nelerdir?

Disleksik bireyler harfleri ve sayıları kavramada, sağ-sol ayrımı yapmada, ayakkabı bağcıklarını bağlamada ve kıyafetlerinin düğmelerini iliklemede sorun yaşayabilirler. 

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya üzerindeki bölgelerde disleksinin görülme sıklığı yüzde 5 ile 15 arasında değişkenlik gösteriyor. (1) Bu yüzden disleksi, ailelerin karşılaşabileceği en yaygın öğrenme bozukluklarından bir tanesi. 

Bilim insanları henüz disleksinin nasıl meydana geldiği ile ilgili kesin bir bilgiye sahip değiller fakat hamilelikte alkol ve sigara kullanımının, doğum esnasında yaşanan problemlerin ve çocuğun büyüme döneminde kimyasal maddelere maruz kalmasının disleksinin nedeni olabileceğini belirtiyorlar. 

Nasıl Tedavi Edilir?

Peki disleksi nasıl tedavi edilmeli? Kesin bir tanısı olmadığından dolayı disleksinin tıbbi bir tedavisi mevcut değil. Bu yüzden daha çok çocukların karakterlerine ve yaşlarına uygun özel eğitimlerle tedavi edilmekte. Bu tedavide önemli olan; erken teşhis. Eğer erken teşhis edilebilirse disleksi çok kısa bir sürede çözüme kavuşturulabilecek bir öğrenme bozukluğudur. 

Bu süreçte ailelerin başvurabileceği kişiler psikologlar ve çocuk gelişim uzmanları olmalı. Disleksik bireylerin karakterlerine ve yaşlarına göre özel bir eğitim programı oluşturan bu kişiler, disleksik çocuklara hem eğitsel hem de psikolojik bir tedavi uyguluyorlar. Bu eğitimlerde yapılan aktivitelerle disleksik bireylerin pasif halde bulunan beyin hücreleri aktif hâle getirilebilir.

Bu özel eğitimin yanı sıra, ailelerin de yapması ve yapmaması gereken pek çok davranış mevcut. Öncelikle aileler çocuklarının sorunlarının farkında olmalılar ve onları arkadaşlarıyla kıyaslamamalılar. Aksi hâlde, disleksik bireylerde sıkça görülen özgüven eksikliği daha da artabilir. Anne ve babalar disleksik çocuklarının bulunduğu ortamdaki dağınık eşyaları düzenleyerek çocuklara daha basit yaşam alanları oluşturmalılar. Bu sayede bu çocuklardaki dikkat dağınıklığı en az seviyeye indirilebilir. Yine disleksik bireylerle konuşurken onlara basit cümleler kurulmalı ve her şey karmaşıklaştırmadan basitçe anlatılmalıdır. Disleksik bireylerin fiziksel enerjilerini atabilmeleri için aileleri onlara özgürce oyun oynayabilecekleri alanlar açmalıdır.  

Kaynakça: 

  1. https://www.medikalakademi.com.tr/disleksi-nedir-kimlerde-gorulur-nedenleri-belirtileri-ve-tedavisi/

http://www.disleksi.org/disleksi-nedenleri/ 

http://akademidisleksi.com/calisma-alanlarimiz/disleksi-tedavi-edilebilir-mi/ 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/disleksi-nedir-disleksi-tedavi-edilebilir-mi-40698782 

Read More