Türkiye nüfusunun %10’undan fazlasının ve dünya nüfusunun %15’e yakınının engellilerden oluştuğunu biliyor muydunuz?

Peki bu kadar yüksek orana sahip bir azınlığa toplumdaki bireyler olarak nasıl davranmamız gerektiğini biliyor muyuz?

Ne yazık ki bunu kimse bize tam olarak öğretmedi….

Uzmanların ve engellilerden gelen geri bildirimlerin harmanlanmasından oluşan ,“3 Aralık Dünya Engelliler Günü”ne özel, onlara nasıl davranmamız gerektiğiyle ilgili kısa bir liste oluşturduk.

 Bir gün değil her gün hatırlanması gereken bir liste…

Engellilere Nasıl Davranmalıyız?

Çoğumuz istemeden de olsa bu özel grupla olan etkileşimimizde hatalar yapmaktayız. Bazen onları topluma kazandırmak için yaptığımız girişimlerden ötürü tersine onları toplumdan uzaklaştırabiliyoruz. Bu hassas konuyla ilgili doğru bilgeye sahip olmak ve bu bilgileri uygulamak meslek, statü gözetmeksizin toplumun her bir bireyinin sorumluluğudur.

Altın Kural

Size nasıl davranılması gerektiğini düşünüyorsanız öyle davranın. Karşınızdaki kişinin engelini değil kişiyi düşünerek hareket edin. Engeli olan insanlara karşı utangaç yaklaşmayın. Sakin olun ve her zamanki siz ve diğer insanlara davrandığınız gibi davranın.

Yardım Etmeden Önce Mutlaka Sorun

Karşınızdaki kişinin engelinin olması her zaman yardıma ihtiyaç duyduğu anlamına gelmez.

Yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sormadan yardım etmeyin. Sormadan yardım ettiğiniz zaman kendilerini yetersiz hissedebilirler.

Düşünerek Konuşun

Etiketlemeden konuşun. Herkes için kırıcı ve saldırgan bir yaklaşımdır etiketlemek. Aşağılayıcı ve dışlayıcı kelimeler kullanmaktan kaçının.

Acıma Duygusuyla Yaklaşmayın

Engele sahip insanlar kurban değildir. Onları kurban psikolojisine sokacak şekilde onlara ekstra ilgi göstermeyin. Başlarını okşamaktan, küçümseyen kelimeler kullanmaktan kaçının. Unutmayın: Onlar kurban değil kahramanlar.

 Engellilerle İletişim Nasıl Kurulmalıdır?

Öncelikle ,iletişim kurarken engelli bireylerin yardımcılarıyla ya da yakınlarıyla konuşmak yerine direk bireyin kendisiyle konuşmayı tercih edin. Aksi taktirde sizin onları birey olarak görmediğinizi hissederler.

-İşitme engelli bireylerin bir kısmı dudak okuyabilirler ya da belli oranda duyabilirler. Kimisi de işitme engelli dili ya da teknolojik aletler aracılığıyla iletişim kurabilirler. Onlara  mutlaka hangi yolla iletişim kurmayı tercih ettiklerini sorun.

Görme engelli bireylerle iletişiminizde mutlaka ilk tanıştığınızda kendinizi tanıtın. Giderken ve iletişiminizi bitirirken mutlaka bunu onlara belirtin. Bu konuşmanın bittiğini anlamaları için çok önemli. Desteğe ihtiyaçları olduğunda kolunuz ya da omzunuzdan tutunabileceklerini onlara belirtmeniz büyük bir inceliktir. Fakat sakın onlara destek olurken onları çekip itmeyin. Rehber köpekleri varsa köpeklerini beslemeyin ya da köpeğin dikkatini dağıtacak hareketlerde bulunmayın.

Tekerlekli sandalyeli bireylerle iletişim kurarken sandalyelerini itmemeye, sıkıştırmamaya ve sandalyeyi tutmamaya özen gösterin. Tekerlekli sandalyedeki biriyle konuşurken onun göz hizasına gelip göz teması kurarak iletişim kurmaya dikkat edin.

-Zihinsel engelli bireylerle iletişim kurarken basit, anlaması kolay ve açık cümleler kurmayı tercih edin. Sabırlı olun ve sizle iletişim kurabilmeleri için onlara zaman tanıyın.

Konuşma güçlüğü olan bireylerle iletişim kurarken ve konuşurken ne kadar zamana ihtiyaçları varsa onlara o kadar zaman verin. Saygılı olun ve kelimeleri onların yerine tamamlamaktan kaçının. Kelimeleri kendilerinin tamamlamalarına izin verin.

 Her şeyden önce engelli bireylerin de bizden biri olduğunu unutmayın. Herkesin güçlü ve zayıf yanları vardır. Onların da zayıf oldukları yanların yanı sıra bizden güçlü oldukları yanları da var.

Read More

Eğer kendinizi sürekli aç hissediyorsanız, acıkan siz değil duygularınız olabilir. Peki günümüzün önce gelen hastalıklarından olan obeziteye de neden olan ve bir yeme bozukluğu olan duygusal açlık nedir? Nasıl yönetilir?

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozukluğu, vücudun ağırlığı konusunda gereğinden fazla kaygılı olmadan doğan yeme alışkanlığıdır. Yeme bozukluklarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

1.Binge Eating Disorder (Aşırı Yeme Bozukluğu-Duygusal Açlık): Sık sık ve büyük porsiyonlarla beslenme olarak özetlenebilir. Vücudun acıkmasına, yenilen şeylerin sindirilmesini beklemeden tekrar yeme isteğinin duyulmasına neden olan bir rahatsızlıktır.

  1. Anorexia (Anoreksiya): Kilo alma korkusunu travma haline getirmiş ve kilo almamak için çok az yeme ve sürekli kilo vermek için diyet yapan insanların sahip olduğu bir rahatsızlıktır.
  2. Bigoreksiya: Sağlıklı ve fit bireylerin hafta 3 kez 1-2 saat yaptığı sporu haftada 5 gün 3-4 saat yaparak sağlıklı olmaktan çok kas yapma eğilimi olan insanların sahip olduğu rahatsızlıktır.
  3. Bulimia: Aşırı yeme istediğinin yanında kusma isteği ile besini sindirmeden vücuttan atılmasına neden olan bir diğer yeme bozukluğudur.

Duygusal Açlık Nedir?

Psikolojik olarak yaşanılan veya hissedilen eksikliklerin yerini yemek ile doldurma istedi aslında tam olarak duygusal açlıktır. Fiziksel olarak acıkmanızın dahi mümkün olamayacağı zamanlarda kendinizi sürekli aç hissediyorsanız psikolojik bir probleme dayalı yeme bozukluğunuz olabilir.

Duygusal Açlığa Neden Olan Şeyler

Psikolojik nedenler: Travmatik çocukluk dönemleri, duygusal boşluklar, ergenlik dönemleri gibi genelde insanların duygusal zaaflarının yoğun olduğu dönemlerde daha çok hissedilir. Yaşadığımız duygusal boşluğu doldurmak için yemek yemeyi tercih ederiz. Bu da düzensiz yeme alışkanlığına dayanarak bizi yeme bozukluğuna iter.

Yalnızlık: Aslında yalnızlık başlığı ile duygusal açlık kısmı tamamen iç içedir. Bir birey duygusal açlık yaşıyor ve sürekli bir şeyler tüketiyor ise  kilo alır. Kilo aldıkça kendine olan özgüvenin de zedelenme olur. Zedelenme sonucu sosyal faaliyetlerini seyrekleştirir veya ara verir. Bu da bireye yalnızlığı doğurur. Yalnız kaldıkça da sürekli yeme istediği ortaya çıkar. Yalnızlık, yeme bozuklu olan duygusal açlığın en kritik ve kısır döngüsüdür.

Yeme Bozukluğu Tedavisi

Öncelikle yeme bozukluğuna sahip olduğunuzu kabullenmelisiniz. Tedaviye başlamadan önce ne tür bir yeme bozukluğunuz olduğunu saptamalı ve size bu hissi uyandıran duygu geçişlerini keşfetmelisiniz. Yeme bozukluğu sadece mutsuz, stresli veya kaygılı olduğunuz zamanlarda değil, mutlu olduğunuz ve kendinizi ödüllendirmek istediğiniz zamanda karşınıza çıkan bir seçenektir. Yeme bozukluğunuzu tetikleyen duygu geçişlerini keşfederken sadece yaşadığınız olumsuz durumları düşünmemelisiniz. Bununla barışmalı ve bunun tedavi edilebilir bir hastalık olarak görmelisiniz.

Yeme bozukluğu tedavileri kişinin yeme bozukluk duruma göre şekillenmekle beraber bazı hastalar yatarak tedavi olmalıdır. Ağır vakalarda hastane yatışı zorunlu olabilir. Eğer;

  • Hızlı kilo kaybı yaşıyorsanız,
  • Gün içinde sürekli kusuyorsanız,
  • Tıbbi bir beslenme rahatsızlığınız var ise,
  • Daha önce ayakta tedavi olup, sağlığınıza kavuşamadıysanız,
  • Psikiyatrik hastalıklar yaşıyorsanız,

Yatılı olarak tedavi görmeniz gerekmektedir. Uzman diyetisyenler aracılığıyla verilecek olan her türlü diyet, ilaç ve egzersize sadık kalmalısınız. Beslenme bozukluklarındaki tedavi süreçleri her zaman uzun vadede sonuç verir. Tedaviye başlamadan önce günlük alışkanlıklarınızı, beslenme alışkanlıklarınızı, size eski alışkanlıklarınızı hatırlatacak her türlü olgudan kurtulmalısınız. Zarar verdiğini düşünüyorsanız arkadaşlarınız veya işiniz dahil. Tedavi edilebilir olduğunu unutmayın! Sağlığınıza kavuştuktan sonra tekrar aynı alışkanlıkları edinmeden hayatını devam ettirebilmeniz dileğiyle.

Read More

Övgünün Gücü

Övgü güçlü bir şeydir. Bir öğrencinin öğrenmesini motive etme, rehberlik etme ve destekleme potansiyeline sahiptir. Ancak onu bambaşka bir yola da çıkarabilir. Övgülerimiz sonuçlara ve yeteneklere odaklandığında (“Çok zekisin!”, “Bu konuda gerçekten yeteneklisin!” gibi), sabit zihniyetin gelişimine katkıda bulunuyoruz aslında.

Sabit Zihniyetli öğrenciler performanslarını ne kadar “iyi” veya ne kadar “kötü” oldukları üzerine sabitleme eğilimindedir. Zekalarını ve kapasitelerini doğuştan ve değişmez olarak görüyorlar, bu yüzden kendilerini hangi konuda en rahat hissediyorlarsa onu yapıyorlar. Başarısızlık konusunda endişelidirler, bu da yeni bir şey denemeye o kadar da istekli olmadıkları anlamına geliyor. Sonuç olarak öğrenmeleri durgunlaşıyor.

İnsanları doğal yetenekleri için övmek yıkıcı etkiler yaratabilir.

Çocuklarımız becerilerin ve yeteneklerin ya sahip oldukları bir şey ya da sahip olmadıkları bir şey olduğunu düşünmeye başladıklarında ve başarısızlıkları tecrübe ettiklerinde ne olacak? Muhtemelen harap olacaklar. Sonuçta çok da iyi olmadıklarını düşünecekler. Çünkü doğuştan getirdikleri becerileri zaten onlardadır ya da değildir ve üstüne çalışılmazsa körelip gider. Öyleyse sonuçtan ziyade süreci övmek daha fazlasını yapma motivasyonunu ve gücünü verir çocuklara.

Sabit zihniyet ve büyüyen zihniyet

İnsan başarısı hakkındaki inançlara gelince, sabit bir zihniyet, örneğin zekânın neredeyse tamamen doğuştan olduğu inancıdır. Ya doğuştan akıllı ve zekisindir ya da değilsindir. Diğer taraftan, büyüme zihniyeti, başarının daha değişken olduğu ve zamanla zeka ve problem çözme yeteneklerinin geliştirilebileceği inancıdır. 

Çocuklara ne kadar akıllı ne kadar zeki olduklarını söylemekten ve değiştiremeyecekleri özelliklerini övmekten ziyade onlara çabalarının ne kadar değerli olduğunu, öğrenmeye ve başarmaya ne kadar yatkın olduklarını söylemeliyiz.

Öğrencileri yeteneklerinden ziyade çabaları için övdüğümüzde, zekâlarının dönüştürülebilir olduğunu anlamalarına yardımcı oluruz. Doğru eylem ve davranışlarla yeni beceriler kazanabileceklerini anlamalarına yardımcı oluruz.

Çocukların çabalarını överken…

Çabayı merkeze alan övgü çocuğunuzu motive etmek için harika bir yol olabilir. Söylediğiniz cümlelerin doğru şekilde hissedilmesi açısından bazı bileşenleri de cümlelerinizde kullanmanızda fayda var.

  • Samimiyet: Samimiyetsiz övgü, çocuğunuza onun daha iyisini yapabileceğine dair inancınızın olmadığını düşündürebilir. Aşırı gerçekçi olmayan övgü ise samimiyetsiz gelir ve çocuklar bunları hissetmek konusunda oldukça başarılıdır.
  • Gerçekçi standartlar: Çocuğunuzun çabalarını, büyümeyi ve hatalardan öğrenmeyi vurgulayacak şekilde övmeye çalışın. Bu, bir dahaki sefere başarılı olmak için ona çok fazla baskı uygulamaktan kaçınmaya yardımcı olabilir.

References

Read More

Sosyal medya bugünlerde hayatımızın merkezinde olan vazgeçilmezlerimizden biri haline geldi. 7’den 70’e hemen hemen herkes en az bir sosyal medya hesabına sahip. Özellikle milenyumdan sonra doğan ve teknolojinin gelişimi ile büyüyen nesil gün içerisinde eğlence, iş veya olup bitenlerden haberdar olup gündemi takip etmek için sosyal platformlarda bir hayli zaman geçiriyor. 

Neredeyse bağımlılık durumuna gelen sosyal medyada kullanıcılar sürekli aktif olma ve birkaç dakika önce kontrol etseler bile yeni paylaşılanları kaçırmamak için hesaplarını tekrar kontrol etme ihtiyacı hissediyorlar. Sosyal medyanın bu kadar aktif kullanılmasında akıllı cihazların teknik bakımdan oldukça donanımlı bir halde oluşu ile internete her an her yerden kolay ulaşabilme imkânı da etkili oldu. 

Görselliğin ve dikkat çekiciliğin ön plana çıktığı sosyal medya platformları üzerinden yaşanılan anı en güzel haliyle anlık paylaşma isteği yeni nesil arasında her geçen gün artıyor. Peki, yeni neslin sosyal medya kullanımındaki artışın sebepleri nelerdir? Bu sorunun cevabını öğrenmek için yazımızın devamını okuyabilirsiniz. 

Paylaşmak, İlham Almak ve Eğlenmek 

Yeni nesil yaşamlarını, yaptıkları şeyleri arkadaşları ile paylaşmaktan zevk alıyor ve hatta bazen sadece sosyal medyada yayınlamak için dahi bir yerlere gidip fotoğraflar çekiyorlar. Yemek yediğini, şu an nerede olduğunu göstermek, gezdiği yerlerde gördüklerini paylaşmak yeni nesil için eğlenceli ve sosyalleşmeyi sağlayan önemli aktarımlar olarak görülüyor. 

Kim Olunduğunun İfadesi

Sosyal medya yaşadığımız çağ özelinde bir kimliğe sahip olma ve var olmayı da karşılayan bir role bürünmüş durumda. Bu nedenle yeni nesil kim olduğunu fotoğraflar, yayınlar, paylaşımlar, retweetler ve hikayeler yoluyla ifade etme eğiliminde. Neleri paylaştıklarından ziyade kişiliklerini ve kimliklerini herkesin görmesi ve onları tanıması bu çağın gençlerine yeterli geliyor. 

Takipçiler ve Yorumlar 

Yapılan paylaşımlara gelen beğeni ve yorum sayısı yeni nesil için bir başarı ve gurur kaynağı olarak görülüyor. Takipçilerden gelen geri dönüşler aynı zamanda bir iltifat demek olduğundan genç neslin özgüveni ve kendilerine olan saygısı da sosyal medya hesaplarındaki arkadaş, beğeni ve yorum sayıları üzerinden artıp azalabiliyor. 

Olan Bitenden Her An Haberdar Olma

Yeni nesil olayları kaçırmaktan ve güncel konulardan geri kalmaktan tabir yerindeyse korkuyor. Sosyal medya siyasi konulardan magazin dünyasına kadar hemen her şeyi anında gösteriyor ve gündemden haberdar olmayı sağlıyor. Ayrıca sosyal medya sayesinde insanlar fiziksel olarak birbirlerinden uzakta yaşasalar da paylaşımları ile sanal da olsa mesafeleri aşıp beraber olabiliyorlar.  

Kaynaklar

Read More

Anlık başarılar için değil mutlak başarılar için her zaman plan, emek ve zamanı doğru yönetmeye ihtiyacımız vardır. Eğitim ve sosyal hayatınızda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçları hakkında tüm bildiklerimizi aşağıdaki yazımızda size aktarıyor olacağız.

Başarılı Bir Birey Olmak

Eğitim hayatında veya sosyal hayatta başarılı olmak, tebrik ediliyor olmak psikolojik bir ihtiyaçtır. Başarıya ulaşmanın yolu ciddi bir zamandan ve plandan geçmektedir. Özellikle okul hayatı içerisinde olan öğrencilerin bu plana sadık kalması ilerleyen zamanlarda akademik eğitimlere ve istediği mesleği yapmasına sebep olur. Gelin sizlerle eğitim ve sosyal hayatınızda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçlarını beraber inceleyelim.

Öncelikle Kısa Vadede Plan Yapın

Planlı yaşamaya başlayabileceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Tüm ihtimalleri göz önünde bulundurarak yapacağınız planlar sizleri sürpriz sona değil zaten beklediğiniz ve daha önce düşündüğünüz bir sona, yani başarılı olmanın yollarına götürecektir. Bu planları kısa vadede yapmaya başlamak için gün içinde yapmaktan sorumlu olduğunuz şeyleri bitirmeye odaklanarak başlayabilirsiniz. Örneğin ders sırasında notlar almak, okuldan sonra tekrarlarınızı yapmak, ödevlerinizi yapmak, haftalık ders programı yapmak, gerekli araştırmalarınızı tamamlamak gibi… Daha sonrasında kendinize ait zamanınızı planlayabilirsiniz. Spor saatleriniz, yemek saatleriniz, sosyal aktiviteleriniz için ayıracağınız saatleriniz ve en önemlisi uyku saatleriniz belirli olsun. Uyku başarılı olmanız için vücudunuzu ve zihninizi dinlendiren en önemli şeylerden birisidir. Kaliteli uyku her zaman sabaha mutlu uyanmak ve güne güzel başlamak demektir. Sorumluluklarınızı yerine getirebilmeniz için ihtiyacınız olan motivasyonu kaliteli bir uyku geçirerek sağlayabilirsiniz.

Hedefleriniz İçin Doğru Zamanlar Belirleyin

Eğitim hayatında başarılı olmak istiyorsanız, her zaman hedefleriniz olmalı. Hedeflerinizi gerçekleştirebilmeniz içinse zamana ihtiyacınız olduğunu asla unutmayın. Planlayın! Hedefinize gidecek olan yolda geçirdiğiniz zaman sizi hedefinize zamanında ulaşmaya katkı sağlar. Ödevlerinizi, sınav takviminizi, projelerinizi önem sırasına göre doğru zamana yerleştirmeyi unutmayın. Sınav takviminizi karşınıza alın ve size en yakın olan sınavdan konu tekrarlarını ve eksik notları çıkarmaya başlayın, daha sonrasında aynı şekilde devam edin. Bu plan sınav zamanına yakın bir zamanda yapılan tekrarların unutulmasına ve taze bir şekilde sınava girmenize katkı sağlar.

Karşılaşacağınız Olumsuz Durumlara Hazırlıklı Olun!

Hayatınızı bir düzene soktunuz, dersleriniz, sosyal hayatınız planladığınız gibi gitmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz. Unutmayın! Siz sadece kendi hayatınızı planlayarak ilerletiyorsunuz. Sizin sorumluluğunuz dışında gerçekleşen olumsuzluklara karşı hazırlıklı olun. Başarıya giden bu yolda ayağını takılacak, düşecek veya yara alacaksınız. Önemli olan bu yaşananlar doğrultusunda sizin çıkardığınız ders olmalıdır. Yaşadığınız her olumsuzluk size bir tecrübe katacak ve sizi bir adım daha ileriye atacaktır. Karşılaşacağınız olumsuz durumlara hazırlıklı olmanız sizi asla geriye atmamalı aynı zamanda ileriye itmek için bir neden olmalıdır.

Harekete Geçin ve Sabırlı Olun!

Planlarınız yapıldı, hedefleri gerektiği zamana bölündüyse şimdi tam zamanı. Harekete geçin! Hedefinize, istediğiniz üniversiteye veya istediğiniz mesleğe sahip olmanız için sabırlı olun. Kaygılarınızı ve başarısızlık korkunuzu bir köşeye bırakın. Bir işin içine girmeden size neler getireceğini bilemezsiniz. Kaygılarınız sizi her zaman geriye taşıyacağı için kaygılarınızdan kurtularak başarılı olmaya ve konulan hedefe ulaşmak için harekete geçin. Önce kendinize inanın daha sonra çevrenize de yapacağınızı inandırın. Size duyulan güven ve güç sizi daha iyi hissettirecektir. Gerekli olan motivasyonu çevrenizden de sağlayabileceksiniz.

Eğitim ve sosyal alanda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçları nı size kısaca aktarmaya ve yardımcı olmaya çalıştık.

Kendinize inandığınız sürece anlayamayacağınız ders, başarılı olamayacağınız sınav ve kazanamayacağınız üniversite yoktur. Harekete geçin! Etkili ve verimli ders çalışma yöntemleri için buraya tıklayınız.

Read More

Erken Çocuklukta Testleri Uygulamak Ne Anlama Geliyor?

Okul öncesi yıllarında çocukların değerlendirmesi, bir çocuk hakkında bilgi toplama, bilgileri gözden geçirme ve daha sonra çocuğun anlayabileceği ve elde edilen verilerden öğrenebilecek düzeyde eğitim etkinlikleri planlamak için bilgileri kullanma sürecidir. 

Değerlendirme, yüksek kaliteli olmalı ve aslında erken çocukluk programının kritik bir parçasıdır. Eğitimciler bir değerlendirme yaptığında, söz konusu çocuğun hali hazırda ne yapabildiği ve bu testlerden yola çıkarak neler yapabileceği hakkında bilgi edinmek için çocuğu sistematik olarak gözlemler. 

Okul Öncesinde Çocukları Gözlemlemek ve Dökümantasyon Neden Önemlidir?

Çocuğun çalışmasını ve bir yıl boyunca gösterdiği performansı gözlemlemek ve belgelemek, eğitimcinin çocuğun büyümesi ve gelişiminin kaydını tutmasını sağlar. Bu bilgilerle, eğitimciler her çocuk için uygun bir müfredat ve etkili kişiselleştirilmiş öğretim planlamaya başlayabilir.

Bu değerlendirme kaydı aynı zamanda ebeveynlerle paylaşmak için harika bir araçtır. Böylece çocukların okuldaki ilerlemelerini takip edebilir, çocuklarının güçlü yanlarını ve zorluklarını anlayabilir ve öğrenmeyi evlerine yaymada nasıl yardımcı olabileceklerini planlayabilirler.

Psikolojik Testler ve Değerlendirmeler Neden Önemlidir?

Değerlendirme, eğitimcilere, ebeveynlere ve ailelere, çocuğun gelişimi ve büyümesi hakkında kritik bilgiler sağlar. Uygulanan psikolojik testler;

  • Tüm gelişimsel alanlarda bir büyüme kaydı sağlar: bilişsel, fiziksel / motor, dil, sosyal-duygusal ve öğrenmeye yaklaşımlar.
  • Ek desteğe ihtiyaç duyan çocukları belirler ve müdahale veya destek hizmetlerine ihtiyaç olup olmadığına karar vermenizde yardımcı olur
  • Eğitimcilere, bir çocuk için veya aynı gelişim evresinde olan bir grup çocuk için bireyselleştirilmiş talimatlar planlamalarında yardımcı olur.
  • Bir program içindeki güçlü ve zayıf yönleri ve programın çocukların hedeflerini ve ihtiyaçlarını ne kadar iyi karşıladığına dair bilgileri belirlemenize yardımcı olur.
  • Eğitimcileri, ebeveynleri ve diğer bakım sağlayan kişileri çocuğun en iyi sonuca varması için ortak bir paydaya davet eder ve işbirliği yapmak için bir zemin hazırlar.

Psikolojik Testleri ve Diğer Değerlendirmek Yöntemlerini Mevcut Programlara Nasıl Entegre Edebiliriz?

Doğru değerlendirme araçlarını seçme süreci ve bu testleri uygulama süreçler her erken çocukluk programı için değişir. Yine de bazı prensipler ve yönergeler şöyle sıralanabilir;

  • Değerlendirici çocuğu tanır; Değerlendirmeyi yapan yetişkinin çocukla önceden var olan bir ilişkisi olmalıdır. İdeal olarak değerlendirici eğitimcidir.
  • Gözlemler süreklilik ve çeşitlilik içermelidir; Kapsamlı bir değerlendirme için, çocukların çeşitli etkinliklerinde gözlemler yapılmalı ve bir çocuğun ilerlemesini tam olarak görebilmek için bu durum bir süre devam etmelidir.

References

Read More

Okul Öncesi Dönemde Testleri Nasıl Uygulamalıyız?

Standardize edilmiş testler, son birkaç yılda gittikçe popülerleşmekte olan konulardan bir tanesi. Çoğu ebeveyn, çocuklarının gerçek öğrenme ile güvenilir bir şekilde ilişkisi olmayan testlere dayanarak yargılandıkları konusunda gayet anlaşılır bir endişe duyuyor. Hem devlet okulları hem de özel okullar her eğitim öğretim yılında standartlaştırılmış değerlendirmeler veya testler kullanıyor.

Standardize edilmiş testler güvenilirlik ve tutarlılık açısından bizi en doğru sonuca götüren testlerdir. Testlerin içeriğiyle ve mevcut durumla bağlantısıyla kaygılanmak ne kadar normalse söz konusu testlerin nasıl, ne şekilde, hangi atmosferde ve kimler tarafından uygulandığı da bir o kadar kaygılandırıcı bir durum olabilir. Ve bu durum okul öncesi çağında bir çocuk için oldukça önemlidir.

Testi Uygulayan Kişiyle İlgili Olarak;

Doğru değerlendirme ve ölçme araçlarını seçme süreci ve bu testleri uygulama süreçleri her erken çocukluk programı için değişir. Yine de bazı prensipler ve yönergeler şöyle sıralanabilir;

  • Değerlendiricinin çocuğu yakından tanıması gerekir; Değerlendirmeyi yapan yetişkinin çocukla süregelen bir ilişkisi olmalıdır. En ideali testi uygulayan kişini eğitimci olmasıdır.
  • Gözlemler süreklilik ve çeşitlilik içermelidir; Kapsamlı bir değerlendirme için, söz konusu çocuğu çeşitli etkinlikler içindeyken gözlemlemek gerekir. çocuğun ilerlemesini tam olarak görebilmek için bu gözlem durumu en az 6 ay devam etmelidir.

Wiatt III Testi Nedir Nasıl Uygulanmalıdır?

Wechsler Bireysel Başarı Testi (WIAT-III), 4 ve 19 yaşları arasında veya 11 aylıktan okul öncesi yaşlarına kadar uygulanan bir testtir. Ergenlerin, yüksekokul öğrencilerinin ve genç yetişkinlerin başarılarını değerlendirmek için kapsamlı ve bireysel bir şekilde uygulanması gerekir.

Wiat III testinin birçok bölümü bulunmaktadır.

  • Sözlü Dil puanı, çocuğun sözlü konuşma akıcılığının yanı sıra ayrıntıları dinleme yeteneğini ölçen görevlerde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Toplam Okuma puanı, bir çocuğun kelime tanıma becerilerini değerlendiren ve okuduğunu anlama becerilerini değerlendiren görevlerde ne kadar başarılı olduğunu gösterir.
  • Temel Okuma puanı, çocuğun hem gerçek hem de telafi edici kelimeleri kullanarak okuma görevlerinde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Okuduğunu Anlama ve Akıcılık puanı, çocuğun okuma ve metinlerin doğru anlaşılmasını gerektiren işler üzerinde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Yazılı Anlatım puanı, çocuğun harf oluşturma ve heceleme gibi temel becerileri ve yazılı kelime akıcılığı ve kompozisyon kompozisyonu gibi daha karmaşık becerileri değerlendiren görevlerde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Matematik puanı, çocuğun sayıları tanımlama ve yazma ve matematik hesaplamalarını çözme, matematiksel ifadeli soruları çözme ve verilen zaman diliminde cevapları hesaplama yeteneğini değerlendiren görevlerde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.

References

Read More

WPPSI Testi nedir?

Testlere ve değerlendirme ölçeklerine verilen karmaşık kısaltmalar kafanızı karıştırabilir. Çocukları için birtakım değerlendirme ölçeklerine bakan bir ebeveyn olarak çocuğunuzun hangi değerlendirmeyi alacağını, karmaşık kısaltmanın gerçekte ne anlama geldiğini ve en önemlisi, sonuçların çocuğunuz için ne anlama geldiğini anlamak sizin için elbette çok önemlidir. 

Weschler Okul Öncesi ve İlköğretim Zekâ Ölçeği, 2,5 ila 7 yaş arasındaki çocuklar için özel olarak tasarlanmış bir zekâ testidir. 2,5 ve 7 yaşları arası çocukların gelişimi açısından önemli yıllar olduğundan ve bu yıllar içinde kritik gelişimsel adımlar atıldığından bu ölçek de gruba ayrılmıştır. Bir tanesi 2-3 yaş arası diğeri ise 4-7 yaşlarını kapsar. 

WPPSI, yine David Wechsler’in tasarladığı, biri yetişkinler için olan (WAIS) ve diğeri 6 yaşın üzerindeki çocuklar için olan (WISC) testlerinden geliştirilerek oluşturuldu. En basit hali ile WPPSI testi küçük yaş grubu için en yaygın olarak kullanılan zeka testlerinden biridir.

Çocuğunuza Neden/Ne Zaman Bu Testi Uygulamalısınız?

WPPSI’nin sonuçları, entelektüel fonksiyonun genel bir göstergesi olarak kullanılabilir. Ayrıca, entelektüel kapasitesini, bilişsel veya öğrenme güçlüğünü tanımlamanın bir yolu olarak da kullanılabilir. Çocuğunuzun sınıfta daha fazla yardıma ihtiyacı olabileceğinden veya daha kişiselleştirilmiş bir müfredata ihtiyaç duymasından endişe ediyorsanız, WPPSI testi size çocuğunuzla ilgili ek bilgiler vererek karar vermenizde yardımcı olabilir.

WPPSI Testinin Güvenilirliği

WPPSI sonuçlarının, bu değerlendirme türü için yüksek bir güvenilirlik seviyesi olan% 89-95 güven aralığında güvenilir olduğu kanıtlanmıştır. Eğitimli bir profesyonel, sonuçların geçerli ve güvenilir olmasını sağlamak için değerlendirme yaparken belirlenmiş bir protokolü izler. Bu, çocuğun teste başlamadan önce test uygulayıcısı ile rahat etmesini sağlamak için bir süre de içerir. Genel olarak, bu değerlendirme, küçük çocukların zekasını değerlendirmek konusunda, profesyoneller tarafından en yaygın kullanılan ve kabul edilen bir testtir.

Bu Testi Çocuğunuza Uygularken Aklınızda Bulunması Gerekenler;

  • Wechsler’in okul öncesi dönemdeki çocukların zihin profillerini çıkarmak için geliştirdiği bir zeka testidir aslında WPPSI testi. 
  • Türk çocuklarına uyarlanmadığı için Amerikan normalarına göre değerlendirme yapıldığından test sonucunda ulaşılan zeka puanı bir anlam ifade etmez. 
  • Aileye bu bilgi verilerek çocukla ilgili bir gözlem yapmak amacıyla kullanılmaktadır genellikle. Çocuğun test sırasındaki işbirliği, davranışları, akıl yürütme, algılama ve dikkat becerileri terapist tarafından gözlemlenir
  • Testi uygulamanın amacı bir zeka puanına ulaşmak değil, sadece klinik gözlem ile seanslar boyunca ulaşamayacağımız ayrıntılı bir gözlem yaparak çocuğun güçlü ve varsa gelişmesi gereken alanlarını tespit etmek ve bu bilgiler ışığında çeşitli konularda (ilerle yaşayabileceği dikkat ve öğrenme sorunları, okul seçimi, öğrenme stili, vs.) aileyi yönlendirmektir.

WPPSI Testi İle İlgili Diğer Yazılarımız;

References

Read More

Ebeveyn Olmak…

Her anne baba çocuğu için olabileceğinin en iyisi olmayı ister. Ancak, kendinden emin, kibar, başarılı, özgüvenli ve ne isteyip istemediğini bilen bir çocuğun nasıl yetiştirileceğiyle ilgili birçok farklı tavsiyeler duymak mümkün. Anne babalık yolunda öncelikleri dengelemeye, sorumlulukları ayarlamaya ve hem çocuğun ihtiyaçlarını hem de diğer aile üyelerinin ihtiyaçlarını gözeterek bunlara odaklanmak önemli ve zor bir iştir.

Günümüzde internetin de sağladığı kolaylıkla birlikte bu konuyla ilgili bilgilere ulaşmak çok kolay bir hal aldı. Ancak birçok farklı görüş ve düşüncenin kafa karışıklığına sebep olması da çok normal. Kime veya neye, hangi yaklaşıma, ne tür disiplinlere güveneceğiniz bilmek bir ebeveyn için zor olabilir. Çocukları için her şeyin en doğrusunu ve güzelini isteyen ebeveynler olarak bu süreçte hem çocuğunuzun benliğine zarar vermemeniz hem de ebeveynlik kalitelerinizi sorgulamamanız önemlidir.

Çocuklara Hedef Koymak veya Hedef Belirlemelerine Yardımcı Olmak Neden Önemlidir?

Birçok anne-baba, çocuklarına hedefleri öğretmenin, onlara genç yaşta yetişkin becerileri kazandırmaktan ibaret olduğunu düşünebilir. “hedef belirlemeleri için bolca zamanları olacak, henüz erken” gibi düşünceleri duymak da mümkün.

Ancak günümüzde çocukların akranlarıyla etkin bir şekilde iletişim kurabilmeleri, hayatlarında bir şeyleri başarabilmeleri için çabalamaları gerekir. Geleceğe dair hedefler ve amaçlar koymak, harçlıklarını yönetebilmeleri, kardeşleri ve akranları ile olumlu ilişkiler içinde bulunmak gibi temel ve elzem becerileri edinmeleri küçük yaşlardan itibaren kritik öneme sahiptir.

Küçük Başlayın

Çocuğunuzun kısa sürede başarabileceği eğlenceli bir hedef düşünmesine yardımcı olun. Belki başlattığı bir kitabı bitirebilir veya okulda başladığı bir projeyi (çocuğunuzla beraber siz de projeler oluşturabilirsiniz) biraz daha ileri seviyeye taşıyabilir.

Seçmelerine İzin Verin, Seçenekler Sunun

Çocuğunuz iyi notlar getirmesini istediğiniz kadar onun nelere ulaşmak istediğine karar verebilmesini de istemelisiniz. O zaman, onun bir şeyleri planlamasına ve bu yolda çalışmasına olanak sağlamalısınız. Merak ettiği ya da ilgili konuları keşfedebilir, müzeleri gezip bilgi toplayabilirsiniz.

Çabasını Takdir Edin

Çocuğunuz hedefler koymaya ve onlara doğru çalışmaya başladığında, sonuçtan ziyade süreci ve onun bu süreçte ne kadar uğraştığına dair iltifatlar etmeyi kesinlikle unutmayın.” Gerçekten böylesine çalışmandan çok etkilendim, merak ettiğin şeylerin peşinden gitmen çok hoş” gibi cümleler kurabilirsiniz.

References

Read More

Çocuk Gibi Düşenebilmek…

Çocuklar dünyayı ebeveynlerin davranışlarından oldukça farklı algılarlar. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını gerçekten karşılamak ve bir ebeveyn olarak ona en iyisini sunmak için bir ebeveynin çocuğunun etrafında olan biteni nasıl algıladığını göz önünde bulundurması gerekir.

Çocukları Anlamak İçin Gözlem Çok Önemli

Çocuk psikolojisi hakkında bilgi edinmenin en basit, ama en etkili yollarından biri de gözlemdir. Çocuklarınızın ne yaptıklarına veya söylediklerine ilgi gösterin. Yemek yediklerinde, uyuduklarında veya oyundayken hareketlerini, ifadelerini ve mizaçlarını gözlemlemekte fayda var. 

Ancak her çocuğun biricik ve benzersiz olabileceğini ve her çocuğun gelişim hızının farklı olduğunu unutmayın. Bu nedenle, çocuğunuzu diğer çocuklarla karşılaştırmaktan kaçının. Bu karşılaştırma hem anne babalara yetersiz hissettirir hem de çocuğun sağlıklı bir öz değer geliştirmesine engel olur.

Kendinize Çocukların Psikolojisini Anlamanıza Yardımcı Olabilecek Birkaç Soru Sorabilirsiniz

  • Çocuk en çok ne yapmaktan hoşlanır?
  • Hoşlanmadığı yemekleri yemek, erken uyumak veya ev ödevi yapmak gibi hoşlanmadığı bir şeyi yapması gerektiğinde nasıl tepki veriyor?
  • Ne kadar sosyal? Yeni şeyler paylaşmaya veya denemeye istekli mi?
  • Çocuğun çevresi ile tanışması ne kadar zaman alıyor? Ortamdaki değişikliklere uyum sağlayabiliyor mu?

Bu soruları cevaplarken çocuğu yargılamaktan kaçının. Sadece farkında olmak için gözlemlemek daha iyi çıkarımlar yapmanızı sağlar.

Dinleyin; Çocuklarının Size Hikayelerini Anlatmasına İzin Verin

Konular açarak diyaloglar başlatmak iyidir, ancak çocuğunuzla sohbet ederken dinlemek de önemlidir. Çocuğunuzun konuşması için bir konuşma başlatın ve ardından kendilerini ifade etmeleri için onlara zaman tanıyın. Çocuklar dili yetişkinler gibi yetkin kullanamadığından hayal gücünden beslenerek konuşurlar. Bu yüzden kullandıkları kelimelere, imgelere ve sözel olmayan ipuçlarına dikkat etmelisiniz.

Odaklanmanız Gereken Birkaç İpucu;

Ton: Bir kelimeyi veya ifadeyi vurgulamaları ve bunu yaparken kullandıkları ses tonu size nasıl hissettiğiyle alakalı ipucu verir.

İfadeler: Bu size nasıl hissettiklerini anlamada yardımcı olur. Sevdikleri, korktukları veya onları strese sokan konularla ilgili konuşurken ifadelerine dikkat edin.

Beden Dili: Ne sıklıkla göz teması kurduğuna, ellerine ve beden duruşunu nasıl kullandığına dikkat edin.

Doğru Soruları Sorun

Çocuğunuzun konuşmasını istiyorsanız, doğru soruları sormanız gerekir. Çocuğu ayrıntıları paylaşmaya teşvik edecek açık uçlu sorular sorarak konuşmaları başlatabilirsiniz. “evet” ya da “hayır” cevaplı sorular yerine “bununla ilgili ne düşünüyorsun” gibi sorular sorabilirsiniz.

References

Read More