Ebeveyn Olmak…

Her anne baba çocuğu için olabileceğinin en iyisi olmayı ister. Ancak, kendinden emin, kibar, başarılı, özgüvenli ve ne isteyip istemediğini bilen bir çocuğun nasıl yetiştirileceğiyle ilgili birçok farklı tavsiyeler duymak mümkün. Anne babalık yolunda öncelikleri dengelemeye, sorumlulukları ayarlamaya ve hem çocuğun ihtiyaçlarını hem de diğer aile üyelerinin ihtiyaçlarını gözeterek bunlara odaklanmak önemli ve zor bir iştir.

Günümüzde internetin de sağladığı kolaylıkla birlikte bu konuyla ilgili bilgilere ulaşmak çok kolay bir hal aldı. Ancak birçok farklı görüş ve düşüncenin kafa karışıklığına sebep olması da çok normal. Kime veya neye, hangi yaklaşıma, ne tür disiplinlere güveneceğiniz bilmek bir ebeveyn için zor olabilir. Çocukları için her şeyin en doğrusunu ve güzelini isteyen ebeveynler olarak bu süreçte hem çocuğunuzun benliğine zarar vermemeniz hem de ebeveynlik kalitelerinizi sorgulamamanız önemlidir.

Çocuklara Hedef Koymak veya Hedef Belirlemelerine Yardımcı Olmak Neden Önemlidir?

Birçok anne-baba, çocuklarına hedefleri öğretmenin, onlara genç yaşta yetişkin becerileri kazandırmaktan ibaret olduğunu düşünebilir. “hedef belirlemeleri için bolca zamanları olacak, henüz erken” gibi düşünceleri duymak da mümkün.

Ancak günümüzde çocukların akranlarıyla etkin bir şekilde iletişim kurabilmeleri, hayatlarında bir şeyleri başarabilmeleri için çabalamaları gerekir. Geleceğe dair hedefler ve amaçlar koymak, harçlıklarını yönetebilmeleri, kardeşleri ve akranları ile olumlu ilişkiler içinde bulunmak gibi temel ve elzem becerileri edinmeleri küçük yaşlardan itibaren kritik öneme sahiptir.

Küçük Başlayın

Çocuğunuzun kısa sürede başarabileceği eğlenceli bir hedef düşünmesine yardımcı olun. Belki başlattığı bir kitabı bitirebilir veya okulda başladığı bir projeyi (çocuğunuzla beraber siz de projeler oluşturabilirsiniz) biraz daha ileri seviyeye taşıyabilir.

Seçmelerine İzin Verin, Seçenekler Sunun

Çocuğunuz iyi notlar getirmesini istediğiniz kadar onun nelere ulaşmak istediğine karar verebilmesini de istemelisiniz. O zaman, onun bir şeyleri planlamasına ve bu yolda çalışmasına olanak sağlamalısınız. Merak ettiği ya da ilgili konuları keşfedebilir, müzeleri gezip bilgi toplayabilirsiniz.

Çabasını Takdir Edin

Çocuğunuz hedefler koymaya ve onlara doğru çalışmaya başladığında, sonuçtan ziyade süreci ve onun bu süreçte ne kadar uğraştığına dair iltifatlar etmeyi kesinlikle unutmayın.” Gerçekten böylesine çalışmandan çok etkilendim, merak ettiğin şeylerin peşinden gitmen çok hoş” gibi cümleler kurabilirsiniz.

References

Read More

Çocuk Gibi Düşenebilmek…

Çocuklar dünyayı ebeveynlerin davranışlarından oldukça farklı algılarlar. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını gerçekten karşılamak ve bir ebeveyn olarak ona en iyisini sunmak için bir ebeveynin çocuğunun etrafında olan biteni nasıl algıladığını göz önünde bulundurması gerekir.

Çocukları Anlamak İçin Gözlem Çok Önemli

Çocuk psikolojisi hakkında bilgi edinmenin en basit, ama en etkili yollarından biri de gözlemdir. Çocuklarınızın ne yaptıklarına veya söylediklerine ilgi gösterin. Yemek yediklerinde, uyuduklarında veya oyundayken hareketlerini, ifadelerini ve mizaçlarını gözlemlemekte fayda var. 

Ancak her çocuğun biricik ve benzersiz olabileceğini ve her çocuğun gelişim hızının farklı olduğunu unutmayın. Bu nedenle, çocuğunuzu diğer çocuklarla karşılaştırmaktan kaçının. Bu karşılaştırma hem anne babalara yetersiz hissettirir hem de çocuğun sağlıklı bir öz değer geliştirmesine engel olur.

Kendinize Çocukların Psikolojisini Anlamanıza Yardımcı Olabilecek Birkaç Soru Sorabilirsiniz

  • Çocuk en çok ne yapmaktan hoşlanır?
  • Hoşlanmadığı yemekleri yemek, erken uyumak veya ev ödevi yapmak gibi hoşlanmadığı bir şeyi yapması gerektiğinde nasıl tepki veriyor?
  • Ne kadar sosyal? Yeni şeyler paylaşmaya veya denemeye istekli mi?
  • Çocuğun çevresi ile tanışması ne kadar zaman alıyor? Ortamdaki değişikliklere uyum sağlayabiliyor mu?

Bu soruları cevaplarken çocuğu yargılamaktan kaçının. Sadece farkında olmak için gözlemlemek daha iyi çıkarımlar yapmanızı sağlar.

Dinleyin; Çocuklarının Size Hikayelerini Anlatmasına İzin Verin

Konular açarak diyaloglar başlatmak iyidir, ancak çocuğunuzla sohbet ederken dinlemek de önemlidir. Çocuğunuzun konuşması için bir konuşma başlatın ve ardından kendilerini ifade etmeleri için onlara zaman tanıyın. Çocuklar dili yetişkinler gibi yetkin kullanamadığından hayal gücünden beslenerek konuşurlar. Bu yüzden kullandıkları kelimelere, imgelere ve sözel olmayan ipuçlarına dikkat etmelisiniz.

Odaklanmanız Gereken Birkaç İpucu;

Ton: Bir kelimeyi veya ifadeyi vurgulamaları ve bunu yaparken kullandıkları ses tonu size nasıl hissettiğiyle alakalı ipucu verir.

İfadeler: Bu size nasıl hissettiklerini anlamada yardımcı olur. Sevdikleri, korktukları veya onları strese sokan konularla ilgili konuşurken ifadelerine dikkat edin.

Beden Dili: Ne sıklıkla göz teması kurduğuna, ellerine ve beden duruşunu nasıl kullandığına dikkat edin.

Doğru Soruları Sorun

Çocuğunuzun konuşmasını istiyorsanız, doğru soruları sormanız gerekir. Çocuğu ayrıntıları paylaşmaya teşvik edecek açık uçlu sorular sorarak konuşmaları başlatabilirsiniz. “evet” ya da “hayır” cevaplı sorular yerine “bununla ilgili ne düşünüyorsun” gibi sorular sorabilirsiniz.

References

Read More

Çocuklarımızın karamsar ve huysuz olduğu zamanları her anne baba hatırlar ve anlamaya çalışır ve merak eder; “Bu çocuk neden bu şekilde davranıyor”. “kötü ebeveynler miyiz biz, neden üstesinden gelemiyoruz” düşüncelerle birçok anne baba karşılaştırmıştır. Her yetişkin birey de olduğu gibi çocuklarda da ruh hali değişimleri vardır. Anne babalar olarak çocukların bu dünyada olan biten birçok şeyi ilk kez keşfettiklerini unutmamalıyız. Basit birkaç örnek vermek gerekirse; saatlerce süren ev ödevi, oyuna giremediği için hayal kırıklığı yaşayan bir çocuk, rekabet içinde oldukları ortamlar ve daha bir sürü karmaşık durumlar.

Ani değişiklikler gelişimsel olarak çok normaldir.

Duygu durum dalgalanmaları, küçük çocuklar ve genç yaşlar da olduğu gibi, bazı belirli gelişimsel süreçlerde de normal bir karakteristiktir ve bu reçetesi olan bir durum değildir. Sonuçta, onlar hala çocuklar ve kendilerini ifade etmek konusunda yetişkin bireyler kadar becerikli değiller. Dolayısıyla yaşadıklarını ifade etmek için duygusal yollara başvurmaları kadar doğal bir şey yoktur.

Mümkün olduğunca anlayışlı olun.

Ebeveynler için en önemli kural, çocuklarımızın duygularının ne seviyede olduğunu ve davranışlarının gerisinde nasıl motivasyonlar olduğunun anlaşılmasıdır. Ani değişiklikler karşısında hem ona hem de kendinize kızmak yerine sadece yanında olarak destek gösterebilirsiniz.  Onlara neler yaşadıklarıyla ilgili sorular sorun, ancak sorunlarını sizinle paylaşmak istemiyorlarsa zorlamayın. Sadece onların duygularını tanıdığınızı ve her zaman yanında olduklarını bilmelerini sağlayın.

Fazla eleştirel olmayın ve sakin kalmaya çalışın

Çocuklarınızın ruh hali hızlı iniş çıkışlar gösterdikçe sizin de sabrınız zorlanacak ve bu tür durumların asla sona ermeyeceğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu tür düşüncelere direnin çünkü eğer çocukları fazla eleştirirseniz kendinizden uzaklaştırmış olursunuz. Unutmayın, onlar da her birey gibi kendi yollarını bulmaya çalışan insanlar. Ayrıca, sinirli davranışlar göstermek aranızda bir güç çekişmesi yaratabilir. Ve çocuklar her zaman haklıdır! Bu yüzden sakin kalabilmek çok önemlidir. Bu noktada bir ebeveyn olarak sizi tetikleyen durumları belirleyip bunların üstüne çalışmak herkes için daha faydalı olabilir.

Çocuğunuzla oyun oynayın

Kötü bir ruh halindeyken, eğlenceli bir oyun oynamasını önerebilir ya da siz bir oyun kurabilirsiniz. Bu onların rahatlamalarına ve sakinleşmelerine yardımcı olacaktır. Ayrıca, birlikte oynamak çocuklarınızla bağ kurmanıza yardımcı olabilir. Ancak ortada ciddi bir kriz hali var ise çocuğun dikkatini oyunla dağıtmak yerine duygularını aynalayabilir ve yanında olduğunuzu hissettirebilirsiniz.

References

. 

Read More

Ergenlik Çağına Girerken…

Ergenlik, çocuğunuz için ve bir ebeveyn olarak sizler için de birçok değişikliği beraberinde getirir. Çocuğunuz artık çocukluktan yetişkinliğe geçiyor ve bununla beraber fiziksel, psikolojik ve duygusal değişimlerden de geçiyor. İnsan gelişiminde önemli yerleri olan böyle zamanlarda anne babalar da en iyi şekilde nasıl destekleyecekleri konusunda şüphelere düşebiliyor.

Ergenlik aslında sadece her çocuğun yaşadığı bir dizi doğal değişiklikten ibarettir. Bazı çocuklar bu değişikliklerle uğraşırken, bazıları da bütün bunlardan hiç endişe duymadan geçirmektedir. Çocukların yalnızca küçük bir yüzdesi, gelişimlerinin bu aşamasını aşırı kargaşalı şekilde atlatırlar.

Ergenlik Dönemindeki Bir Çocuktan Neler Beklemeliyiz?

Ergenlikteki değişiklikleri en kabaca haliyle fiziksel, cinsel, sosyal ve duygusal değişiklikler olarak kategorize edebiliriz. Ergenlik, çocuğun beynindeki değişikliklerle birlikte kızlarda yumurtalıklarda ve oğlanlarda testislerde seks hormonlarının salınmasına sebebiyet verdiğinde başlar. Bu değişiklikler genellikle kızlarda 10 veya 11 yaşlarında, erkeklerde ise 11 ila 13 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar. Ancak bazı durumlarda veya bazı toplumlarda ergenliğe daha erken girmek de mümkün olabiliyor. Bu durumun birçok farklı sebebi olabilir; genetik, çevresel faktörler ve beslenme gibi. 

Öte yandan çocuğun ergenlik dönemini ne kadar süre yaşayacağını ise tam olarak kestiremeyebilirsiniz. Yani bitiş tarihi olan bir durum değildir. 18 aydan başlayıp 5 yıla kadar sürebilir. Genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları ve diğer sosyal faktörler ergenlik çağının ne zaman başlayıp ne kadar süreceğini belirler

Sosyal ve Duygusal Olarak Ergenlerden Neler Beklemeliyiz?

Ani ruh hali değişiklikleri ve enerji seviyesi değişimleri, ergenliğin normal parçalarıdır; bağımsızlıklarını ilan etmek isterler ve bu konuda diretirler ancak aynı zamanda anne baba desteğine de çok ihtiyaç duyalar.

Çocuğunuz yeni dostluklar ve deneyimlerle birlikte kendi öz kimliğini inşa etmeye başlayacak. Mevcut arkadaşlıklarını nasıl yöneteceğiyle ilgili zorluklarla karşılaşacaktır. Ayrıca cinselliklerini keşfedecek ve romantik ilişkilenmelere adım atmak isteyecektir. Aslında her yetişkin bireyin de istediği gibi ergen çocuğunuzda anlayışla karşılanmak ve yargılanmamak ister. 

Çocuğunuz ayrıca nasıl göründüğüne ve yeni vücut değişimlerine karşı da duyarlı hale gelebilir. Gizlilik ve kişisel alan konusu onlar için çok önemli bir mesele haline gelebilir. Bu durumda onların kişisel alanlarına saygı duymalı ve alan açmalısınız. Özel hayatlarına çok müdahale etmeden ama aynı zamanda yanında olduğunuzu ona hissettirecek bir tutum edinebilirsiniz.

References

 

Read More

Howard Gardner’in Geliştirdiği Çoklu Zeka Testi Nedir?

Bir psikolog olan Howard Gardner, “Frames of Mind” (1983) adlı kitabında ilk kez bahsettiği çoklu zeka teorisini geliştirdi. Teori, zekanın tek bir ölçüm birimi olmadığını, bunun yerine çoklu katmanları olduğunu söylüyor. Aslında birçoğumuz için mantıklı bir durum. Herkes her konuda usta olamaz veya böyle insanlardan çok fazla yok. Bazıları matematik sihirbazları olabilir ancak sanattan hiç anlamazlar. Belirli bir konuda iyi olmadığımız akıllı veya zeki olmadığımız anlamına gelmez.

Gardner, herkeste sekiz tür zeka çeşidi olduğunu ve hatta orada daha fazla zeka katmanları olduğunu ileri sürdü.

Gardner’a Göre Çoklu Zeka Çeşitleri

Gardner’a göre kişi belirli bir zeka türünde beceri gösteriyorsa bu zeka türüne tek başına odaklanmamalıdır. Diğer zeka türlerini de geliştirmeye çalışmak için çaba sarf etmelidir fakat aynı zamanda en iyi performans gösterdiği alanı da beslemelidir.

Müzikal Zeka

Birçoğumuzun hayatında müzik notalarından, bestelerden, harmoniden ve uyumdan anlayan o kişiye rastlayabiliriz. Böyle kişiler şarkı söylemede, enstrümanları kolaylıkla öğrenmede, notaları okuyabilmede ve beste yapabilmede oldukça yeteneklilerdir.

Görsel Uzamsal

Bu zeka türü zihninizde bir resim çizme yeteneğinizle ilgilidir. En çok satan bilim kurgu yazarları, zihninde bir resim çizip çok iyi bir şekilde kağıda çevirebildikleri için büyük bir uzamsal yargıya sahip olanlardır. Ayrıca, mucitler icatlarını gözlerinin önüne kolay bir şekilde getirebilir ve bu da onların daha da ilerlemesine olanak sağlar.

Sözel Dilbilim

Sözel zekası yüksek olanlar kelimelerle arası mükemmel olanlardır. Hangi kelimeleri doğru zamanda kullanacaklarını bilirler ve ayrıca kelimeleri ezberleyebilirler. Söylediklerinizi hiç unutamayan bir arkadaşınız oldu mu? Sözel-dilbilimsel kategoride iyi olabilirler.

Mantıksal Matematik

Bu zeka türünde becerikli olan kişiler matematikte iyi olmaktan daha fazlasını yaparlar. Yüksek eleştirel düşünme becerisine sahip, mantık ve matematiği iyi bir şekilde harmanlayan kişilerdir.

Bedensel-Kinestetik Zeka

Yüksek bedensel zeka seviyesine sahip olanlar fiziksellik gerektiren her konuda iyilerdir. Başarılı sporcular bu zeka türü için örnek verilebilir.

Kişiler-Arası Zeka Türü

Bunlar dışa dönük olan kişilerdir ve grup çalışmalarında iyi çalışabilen insanlardır. Başkalarının ruh hallerini ve duygularını okuyabilirler.

İçsel Zeka Türü

Bu kişilerin öz farkındalığı yüksektir. Zayıf yönlerini tanıyabilir, bir duruma nasıl tepki vereceklerini bilir ve eylemlerini uzun vadeli ve kısa vadeli olmak üzere ayrıntılı olarak planlar ve harekete geçerler.

References

Read More

Hepimiz ara sıra odaklanmak, hareketsiz oturmak veya dürtülerimizi kontrol etmekle alakalı zaman zaman mücadele ederiz. Ancak dikkat eksikliği veya dikkat eksikliğiyle birlikte hiperaktivite bozukluğu olan bireyler bu tür durumlarla her gün uğraşmaktadır. Dikkat eksikliği kişinin benlik saygısını, sosyal, ailesel, iş ve okulla ilgili ilişkilerini ve çalışma yeteneğini ciddi anlamda sekteye uğratabilir. 

Neyse ki günümüzde geliştirilmiş tedaviler ve eğitim sayesinde bu tanıya sahip bireyler önemli gelişmeler kaydetmektedir.

Dikkat Eksikliği Nedir?

DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu), insanların davranışlarını kontrol etmelerini ve / veya dikkat etmelerini zorlaştıran nörobiyolojik bir hastalıktır. Genellikle çocuklukta teşhis edilir ve sıklıkla erişkinliğe kadar sürer.

Dikkat Eksikliğini Belirtileri Nelerdir?

DEHB’nin birincil semptomları odaklanma zorlukları, hiperaktivite (aşırı aktivite) ve dürtüsellik (sonuçları düşünmeden hareket etmek). DEHB olduğundan şüphe duyduğunuz çocuğun davranışları aşırı olmalı, 7 yaşından önce ortaya çıkmalı ve hayatındaki en az iki önemli alanı ciddi anlamla etkilemelidir. Örneğin; derslerini ve arkadaşlık ilişkilerini.

Hiperaktivite Olmayan Dikkat Eksikliği

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB), eğitime katılma zorluğu, okul çalışmalarına odaklanma, ödevlere devam etme, talimatları takip etme, görevleri tamamlama ve sosyal etkileşim gibi çeşitli davranış sorunlarına neden olan nörolojik bir hastalıktır.

Dikkat Eksikliği Olan Çocukların Temel Karakteristikleri

Hiperaktivite bileşeni olmayan DEB’li çocuklar sınıf etkinliklerinde sıkılmış veya ilgisiz görünebilir. Hayallere dalmaya ya da unutkanlığa yatkın olabilir, yavaş tempoda çalışabilir ve görevlerini eksik şekilde tamamlayabilirler.

Dikkat Eksikliği Olan Çocuğunuza Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?

DEB’u olan çocuklar yürütme işlevinde genellikle eksikliklere sahiptir: önceden düşünme ve planlama, dürtüleri kontrol etme ve görevleri tamamlama yeteneği gibi. Bu durumda, çocuğunuzun kademeli olarak kendi becerilerini edinmesini sağlarken yanında rehberlik etmeniz ve direktifleri sık sık tekrar etmeniz faydalı olacaktır. 

DEB’na sahip olmanın çocuğunuz için de zorlayıcı ve sinir bozucu olduğunu kendinize sürekli hatırlatırsanız, olumlu, destekleyici yollarla cevap vermeniz çok daha kolay olacaktır. Sabır, merhamet ve bol destek DEB’li bir çocuğun en çok ihtiyaç duyacağı şeylerdir.

Olumlu Bir Tutum Sürdürün

 Çocuğunuzun DEB’nun zorluklarını çözmesine yardımcı olmak için sahip olduğunuz en önemli araçlarınız olumlu tutumunuz ve sağduyunuzdur. Sakin olduğunuzda ve odaklandığınızda, çocuğunuzla bağlantı kurabilmeniz, onun da sakinleşmesine ve odaklanmasına yardımcı olmanız daha olası ve kolaydır.

References

Read More

Ergenlik, bir insanın hayatındaki en önemli geçit törenlerinden biridir. Çocukluktan genç erişkinliğe geçişin bir işaretidir. Ve bu süreç aslında bir değişim, karışıklıklar ve keşif zamanı anlamına da gelir. 

Yetişme sürecinde olan ergenler, ergenlik süresince hem zihinsel hem de fiziksel gelişmeleri ve değişimleri deneyimlerler. Bu nedenle, vücutlarındaki değişikliklerle birlikte gençler ergenlik döneminden geçerken birçok duygusal iniş ve çıkışlar yaşarlar.

Ergenlik Ne Zaman Başlar?

Kızlar için ergenlik 11 yaş civarında başlar. Bu nedenle, kızlar 14 ve 16 yaşları arasında fiziksel olarak olgunlaşır. Erkeklerde ergenlik yaşları 10 ile 14 yaş arasında başlar. Ve çocuklar fiziksel olarak 15 ya da 16 yaşlarında olgunlaşırlar. Her çocuğun gelişim özelliklerine, genetik ve çevresel faktörlere göre bazı farklılıklar oldukça normaldir.

Bazı çocuklarda ergenlik, ortalamanınkinden belirgin şekilde erken başlar. Erken ergenlik, kızlarda 6 yaşından önce ve erkeklerde 9 yaşından önce ortaya çıkar. Ayrıca, 14 yaşına kadar ergenlik belirtileri olmadığında ise bu duruma gecikmiş ergenlik denir.

Ergenlik Gençlerin Ruh Halini Nasıl Etkiler?

 Gençler için ergenlik yeni duygular ve hislerle dolu heyecan verici bir zamandır. Bu nedenle, gençlerin ruh halleri, dürtüleri ve vücutları bu durumlardan etkilenir. Ergenlik ilerledikçe, ebeveynler çocuklarının duygularının ve ruh hali değişimlerinin büyüdüğünü ve daha yoğunlaştığını fark edecektir. Gençlerin yaşadığı ruh hali, seks hormonlarının östrojen, progesteron ve testosterondaki dalgalanmalardan kaynaklanmaktadır.

Ergenlere Psikolojik Testler Uygulanırken

Psikolojik testlerin en temel amacı, mümkün olan en kesin ve eksiksiz teşhise ulaşmaktır. Her ne kadar bu, tüm tedavi merkezlerinin bariz ve temel bir hedefi gibi görünse de, tanıların yanlış yapılması tedavi planında büyük boşluklar yaratarak ilerde nüksetmelere sebep olur. Ya da mücadeleler karşısında gençleri savunmasız hale getirebilir.

Psikolojik Testlere Başvurmak Ne Zaman Gereklidir ve Önemlidir?

Ebeveynler bir durumu düzeltmek için pek çok şey yapmaya çalıştıklarında ve çocuklarında oluşmaya başlayan birtakım davranışlar tekrarı görmeye başladıklarında, özellikle çocukların notları sürekli olarak zayıf olduğunda veya korkutucu olan duygusal ve davranışsal sorunlar olduğunda testleri uygulamak üzere bir uzmandan yardım almak sağlıklı olabilir. 

Ergenler bazen test edilmenin bir parçası olmak istemezler. Damgalandıklarını ve ötekileştirildiklerini hissedebilirler. O yüzden bir teste başvurulurken bu fikrin çocuğa sunulma şekli önemlidir.

References

Read More

İş ve okul hayatının getirdiği sorumluluklar, sağlık sorunları, maddi kaygılar ve aile hayatındaki problemler günlük yaşantımızda kaygılarımızın artmasına sebep oluyor. Herkesin yaşadığı bir duygu olan kaygı, sorunlarımızla baş etmemizi sağlarken, aynı zamanda tehlikeli durumlarda alternatif çözümleri hızlıca bulmamızı sağlıyor. Bu tür kaygılar normal kabul edilen ölçülü duygular olsa da ne yazık ki her zaman kaygı seviyemizi olması gereken değerde tutamıyoruz. 

Kaygılarımız bizi ele geçirmeye başlayıp günlük aktivitelerimizi yapmamızı engellediğinde ve huzursuz bir ruh haline bürünmemize neden olduğunda bu durum kaygı ya da diğer adıyla anksiyete bozukluğuna dönüşüyor. Uzun süreli ve aşırı bir endişelenme durumu olan ve yaşla birlikte artan anksiyete bozukluğunun çocuklarda görülme oranı ise %5 ila 18 arasında değişmektedir. Peki, çocuklarda anksiyete bozukluğu neden olur ve bu durumda neler yapılması gerekir?

Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete, çocukların fiziki, duygusal ve davranışsal gelişimlerini etkilediğinden hem sosyal ve ailevi sorunlar yaşamalarına hem de okul başarılarında düşmelere neden olur. Anksiyete bozukluğu olan çocuklar sürekli huzursuz, gergin, sinirli, öfke nöbetleri geçiren, basit sorunları dahi büyüten, çevrelerindeki insanların sağlıklarından endişe duyan bir ruh hali içerisindedir. 

Ayrıca anksiyeteye sahip çocuklarda uyku sorunları, dikkat dağınıklığı ile baş ve karın ağrıları gibi fiziki rahatsızlıklar da görülmektedir. Kendilerinden beklenenin fazlasını yapmaya çalışan kaygılı çocuklar çevreleri tarafından sorumluluk sahibi ve olgun bireyler olarak görülse de bu yaklaşım aslında onların kaygı durumlarının daha da artmasına neden olabilir. 

Kaygı Bozukluğunda Genetik Yatkınlık ve Çevrenin Rolü

Kaygı bozukluklarının anne baba tarafından çocuklarına aktarıldığını öne süren ve kaygının genetik olduğunu savunanlar da vardır. Öte yandan kaygı bozukluğunda çocuğun yetiştiği çevre de önemlidir. Çocuklar ebeveynleri model alacaklarından onların davranışları ve hatta ruhsal durumları da çocuklarına yansır. 

Kaygılı ve mükemmeliyetçiliğe önem veren aşırı kuralcı anne babalar tarafından büyütülen çocuklarda anksiyete görülme sıklığı diğerlerine göre daha fazladır. Okul ortamında ise sessiz çocuklarla az iletişim kurulması, korkuları ile başa çıkmayı öğrenebilmeleri yerine onlar için her zaman güvenli bir ortam oluşturulması da kaygı halinin artmasında çevrenin etkilerine örnek verilebilir. 

Anksiyete Tedavisi

Çocukların kaygıları da yaşlarına bağlı olarak değişmektedir. İlk 2 yıl anne ve babanın yokluğundan korkan çocuklar 2 ila 5 yaş arasında hayali nesnelerden korkar hale gelmekte ve ilkokul çağında ise başkalarının önünde küçük düşme gibi soyut korkular hissetmeye başlar. Bununla birlikte kaygı sorunu ilaç tedavisi yanında aile ve çocuğun katıldığı terapilerden yararlanılarak tedavi edilebilir bir durumdur. Bu noktada ebeveynler çocuklarındaki değişimi fark ettiklerinde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalıdır. 

Çocuklarda Anksiyete ile ilgili daha fazla bilgiye sahip olmak isterseniz; Anksiyete Çağım | Korku, Umut, Yılgınlık ve Huzur Arayışı 

 

Kaynaklar
Read More

Öğrencilerin çoğu ders esnasında anlatılan konuları öğrendiğini düşünse de bilgilerin zihinlerine kalıcı olarak yerleşmesi için okul sonrasında da bireysel olarak çalışmaları gerekiyor. Öğrenme süreci sadece okul saatleri ile sınırlı olmadığından konu ile ilgili alıştırmalar ve tekrarlar yapmak son derece önemlidir. Günlük veya haftalık olarak verilen ev ödevleri okulda öğrenilen bilgilerin kalıcı olmasını sağlayan en etkili yollardan biri. Öte yandan çocukların bazı derslere olan ilgisinin azlığı veya konuları öğrenmede güçlük yaşamaları ödev yapma isteklerini azaltabiliyor. 

Buna ek olarak yaşadığımız teknoloji çağında video oyunları, cep telefonları, sosyal medya gibi birçok faktör çocukların dikkatini dağıtarak onları ödev yapmaktan alı koyan faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Elbette çocukların oyun oynamaları gerekiyor; ancak oyuna ve okuldan sonra dinlenmeye ayrılan süre çocuk ve ebeveynlerinin ortak kararı ile belirlenmeli ve sınırlandırılmalıdır. Ayrıca çocuğun ödevini yapmayı istememesi veya ertelemesi durumunda ebeveynleri olarak ortak bir tutum sergilenmeli ve ödevin onun sorumluluğu olduğu öğretilmeye çalışılmalıdır.

Son derece önemli olan ödev yapma alışkanlığı çocuklarının akademik, zihinsel ve bireysel gelişimlerine birçok açıdan katkı sağlıyor. Yazımızın devamında ödev yapmanın kazanımlarına hep birlikte bakalım. 

Sorumluluk Bilinci ve Özgüven Gelişimi

Ödev yapmak ve verilen görevi zamanında yerine getirmek çocuklardaki sorumluluk duygusunun gelişmesini sağlar. Sorumluluk duygusu çocukların hayatlarının her alanında kendi ihtiyaçlarını tek başına ve başkalarına bağımlı olmadan karşılayabilmeleri ile kendilerini rahatlıkla ifade edebilmeleri için oldukça önemlidir. Tüm bunlara bağlı olarak kendine yetebilen ve sorumluluklarını yerine getiren bir çocuğun aynı zamanda özgüveni de gelişecektir. 

Zaman Yönetimi 

Farklı derslerden verilen ödev sorumluluğu sayesinde çocuklar görevlerini zamanında bitirebilmek için zamanı yönetmeyi öğrenirler. Ödevleri yetiştirebilmek için önceden plan yapmak ve son teslim tarihlerine göre sıralamak da çocukların organize ve düzenli olmalarında etkilidir. 

Sabırlı Olmak

Ödev yapma sorumluluğu sayesinde çocuklar uzun saatler boyunca derslerine odaklanarak hem dikkatlerini tek bir şeye odaklamayı hem de sebat etmeyi öğrenirler. Unutulmamalıdır ki sabır ve çalışma başarının olmazsa olmazlarındandır. 

Okul Başarısında Artış

Çocuklar ev ödevleri ile öğrendikleri bilgileri pekiştirirken aynı zamanda yeni bilgiler edinirler. Alıştırmalar yapmak ise çocukların görsel, işitsel veya dokunsal olarak kendi öğrenme stillerini keşfetmelerini de sağlar. Böylece en verimli şekilde nasıl öğrenebildiğini bilen çocukların okuldaki başarıları da günden güne artacaktır. 

Bunun yanında ev ödevlerini öğretmenler de kendileri için bir ölçüm aracı olarak kullanabilirler. Şöyle ki ödevler ile öğretmenler derslerde ne kadar anlaşıldıklarını ve verdikleri bilgilerinin ne kadarının öğrenildiğini tespit edebilirler. 

Kaynaklar

Read More

Nöropsikiyatrik bir rahatsızlık olan dikkat eksikliği, çocukluk çağlarında ortaya çıkmaya başlayan ve tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesinin düşmesine neden olan bir sorundur. Genelde dikkat eksikliği ve hiperaktivite birlikte ortaya çıksa da bazı durumlarda tek başına da görülebiliyor. 

Genel bir tanımlama yapmak gerekirse dikkat eksikliği, çocuğun yaşına uygun olmayacak şekilde yaptığı işe odaklanamama, dikkatini uzun süre devam ettirememe ve birden fazla uyarana aynı anda dikkatini vermeye çalışması halidir. Dış veya iç nedenlerden dolayı dikkati çabuk dağılan çocuklarda aynı zamanda dalgınlık, başladıkları işleri bitirememe, sabırsızlık, karşısındaki kişiyi dinlemiyormuş gibi görünme ve unutkanlık gibi belirtilerde görülebiliyor. 

Okula başlama dönemi olan 7- 8 yaşlarından önce başlayıp ergenlik ve sonrasında da devam edebilen dikkat eksikliğinin erkeklere oranla kız çocuklarında daha fazla görüldüğü düşünülüyor. 

Dikkat eksikliği genetik faktörlere bağlı olarak %30 civarında ortaya çıkarken gebelik sürecindeki beslenme, alkol kullanımı ile zor doğumlar ve enfeksiyonların da dikkat eksikliğini tetiklediği düşünülmektedir. Zaman zaman her çocuk dikkat sorunları yaşasa da bu durum sürekli yaşanan bir hal almaya başladığında ebeveynlerin bir uzmandan destek almaları gerekiyor. 

Dikkat Eksikliği Tanısı Nasıl Konulur?

Dikkat eksikliğinde temel sorun, bir noktaya gerektiği kadar odaklanamama olduğundan çocuğun kimsenin göremediği ince ayrıntıları fark edebilmesi problemi olmadığının kesin kanıtı değildir. Bu sebeple tanının konulabilmesi için çocuğun gözlemlenmesi ve dikkat eksikliğinin ev ve okul gibi birden çok ortamda en az 6 aydan beri görülüp görülmediğinin kontrol edilmesi gerekiyor. 

Öte yandan çocuğun yaptığı işe ve yaşına bağlı olarak da dikkatini verme durumu değişebilir. Örneğin sorumluluk gerektiren ev ödevi yaparken dikkatini çabuk dağılan bir çocuk sevdiği bir oyuncağı ile oynarken daha uzun süre dikkatini tek bir noktada toplayabilmektedir. 

Ebeveynlerin Çocuklarına Yaklaşımı Nasıl Olmalı?

  • Çocuğunuzun yaşına ve gelişimine uygun, basit ve anlaşılır kurallar koymalısınız. 
  • Çocuğunuz kurallara uyduğunda onu ödüllendirip teşvik ederek olumlu davranışının pekişmesini sağlamalısınız. 
  • Gerektiği yerde esnek ama her zaman tutarlı olmaya özen göstermelisiniz. Bir başka deyişle çocuğunuzu aynı davranış için bir gün ödüllendirirken bir gün cezalandırmamalısınız. 
  • Çocuğunuzun hayatını kolaylaştırmak adına gününü planlamalı, düzenli uyumasını sağlamalı ve onun için bir rutin oluşturmalısınız.
  • Çocuğunuzla konuşurken mutlaka göz teması kurarak ona değer verdiğinizi belli etmelisiniz. 
  • Çocuğunuzu başkaları ile kıyaslamadan kaçınmalısınız. 
  • Çocuğunuza her zaman sevginizi göstermeli ve her koşulda onun yanında olacağınızı hissettirmelisiniz. 
  • Çocuğunuzun olumsuz davranışlarından çok yaptığı olumlu hareketlere odaklanmalı ve ona karşı her zaman sabırlı olmaya özen göstermelisiniz. 

Çocuklarda Dikkat Eksikliği ile ilgili Diğer Yazılarımız;

Kaynaklar
Read More