Övgünün Gücü

Övgü güçlü bir şeydir. Bir öğrencinin öğrenmesini motive etme, rehberlik etme ve destekleme potansiyeline sahiptir. Ancak onu bambaşka bir yola da çıkarabilir. Övgülerimiz sonuçlara ve yeteneklere odaklandığında (“Çok zekisin!”, “Bu konuda gerçekten yeteneklisin!” gibi), sabit zihniyetin gelişimine katkıda bulunuyoruz aslında.

Sabit Zihniyetli öğrenciler performanslarını ne kadar “iyi” veya ne kadar “kötü” oldukları üzerine sabitleme eğilimindedir. Zekalarını ve kapasitelerini doğuştan ve değişmez olarak görüyorlar, bu yüzden kendilerini hangi konuda en rahat hissediyorlarsa onu yapıyorlar. Başarısızlık konusunda endişelidirler, bu da yeni bir şey denemeye o kadar da istekli olmadıkları anlamına geliyor. Sonuç olarak öğrenmeleri durgunlaşıyor.

İnsanları doğal yetenekleri için övmek yıkıcı etkiler yaratabilir.

Çocuklarımız becerilerin ve yeteneklerin ya sahip oldukları bir şey ya da sahip olmadıkları bir şey olduğunu düşünmeye başladıklarında ve başarısızlıkları tecrübe ettiklerinde ne olacak? Muhtemelen harap olacaklar. Sonuçta çok da iyi olmadıklarını düşünecekler. Çünkü doğuştan getirdikleri becerileri zaten onlardadır ya da değildir ve üstüne çalışılmazsa körelip gider. Öyleyse sonuçtan ziyade süreci övmek daha fazlasını yapma motivasyonunu ve gücünü verir çocuklara.

Sabit zihniyet ve büyüyen zihniyet

İnsan başarısı hakkındaki inançlara gelince, sabit bir zihniyet, örneğin zekânın neredeyse tamamen doğuştan olduğu inancıdır. Ya doğuştan akıllı ve zekisindir ya da değilsindir. Diğer taraftan, büyüme zihniyeti, başarının daha değişken olduğu ve zamanla zeka ve problem çözme yeteneklerinin geliştirilebileceği inancıdır. 

Çocuklara ne kadar akıllı ne kadar zeki olduklarını söylemekten ve değiştiremeyecekleri özelliklerini övmekten ziyade onlara çabalarının ne kadar değerli olduğunu, öğrenmeye ve başarmaya ne kadar yatkın olduklarını söylemeliyiz.

Öğrencileri yeteneklerinden ziyade çabaları için övdüğümüzde, zekâlarının dönüştürülebilir olduğunu anlamalarına yardımcı oluruz. Doğru eylem ve davranışlarla yeni beceriler kazanabileceklerini anlamalarına yardımcı oluruz.

Çocukların çabalarını överken…

Çabayı merkeze alan övgü çocuğunuzu motive etmek için harika bir yol olabilir. Söylediğiniz cümlelerin doğru şekilde hissedilmesi açısından bazı bileşenleri de cümlelerinizde kullanmanızda fayda var.

  • Samimiyet: Samimiyetsiz övgü, çocuğunuza onun daha iyisini yapabileceğine dair inancınızın olmadığını düşündürebilir. Aşırı gerçekçi olmayan övgü ise samimiyetsiz gelir ve çocuklar bunları hissetmek konusunda oldukça başarılıdır.
  • Gerçekçi standartlar: Çocuğunuzun çabalarını, büyümeyi ve hatalardan öğrenmeyi vurgulayacak şekilde övmeye çalışın. Bu, bir dahaki sefere başarılı olmak için ona çok fazla baskı uygulamaktan kaçınmaya yardımcı olabilir.

References

Read More

Sosyal medya bugünlerde hayatımızın merkezinde olan vazgeçilmezlerimizden biri haline geldi. 7’den 70’e hemen hemen herkes en az bir sosyal medya hesabına sahip. Özellikle milenyumdan sonra doğan ve teknolojinin gelişimi ile büyüyen nesil gün içerisinde eğlence, iş veya olup bitenlerden haberdar olup gündemi takip etmek için sosyal platformlarda bir hayli zaman geçiriyor. 

Neredeyse bağımlılık durumuna gelen sosyal medyada kullanıcılar sürekli aktif olma ve birkaç dakika önce kontrol etseler bile yeni paylaşılanları kaçırmamak için hesaplarını tekrar kontrol etme ihtiyacı hissediyorlar. Sosyal medyanın bu kadar aktif kullanılmasında akıllı cihazların teknik bakımdan oldukça donanımlı bir halde oluşu ile internete her an her yerden kolay ulaşabilme imkânı da etkili oldu. 

Görselliğin ve dikkat çekiciliğin ön plana çıktığı sosyal medya platformları üzerinden yaşanılan anı en güzel haliyle anlık paylaşma isteği yeni nesil arasında her geçen gün artıyor. Peki, yeni neslin sosyal medya kullanımındaki artışın sebepleri nelerdir? Bu sorunun cevabını öğrenmek için yazımızın devamını okuyabilirsiniz. 

Paylaşmak, İlham Almak ve Eğlenmek 

Yeni nesil yaşamlarını, yaptıkları şeyleri arkadaşları ile paylaşmaktan zevk alıyor ve hatta bazen sadece sosyal medyada yayınlamak için dahi bir yerlere gidip fotoğraflar çekiyorlar. Yemek yediğini, şu an nerede olduğunu göstermek, gezdiği yerlerde gördüklerini paylaşmak yeni nesil için eğlenceli ve sosyalleşmeyi sağlayan önemli aktarımlar olarak görülüyor. 

Kim Olunduğunun İfadesi

Sosyal medya yaşadığımız çağ özelinde bir kimliğe sahip olma ve var olmayı da karşılayan bir role bürünmüş durumda. Bu nedenle yeni nesil kim olduğunu fotoğraflar, yayınlar, paylaşımlar, retweetler ve hikayeler yoluyla ifade etme eğiliminde. Neleri paylaştıklarından ziyade kişiliklerini ve kimliklerini herkesin görmesi ve onları tanıması bu çağın gençlerine yeterli geliyor. 

Takipçiler ve Yorumlar 

Yapılan paylaşımlara gelen beğeni ve yorum sayısı yeni nesil için bir başarı ve gurur kaynağı olarak görülüyor. Takipçilerden gelen geri dönüşler aynı zamanda bir iltifat demek olduğundan genç neslin özgüveni ve kendilerine olan saygısı da sosyal medya hesaplarındaki arkadaş, beğeni ve yorum sayıları üzerinden artıp azalabiliyor. 

Olan Bitenden Her An Haberdar Olma

Yeni nesil olayları kaçırmaktan ve güncel konulardan geri kalmaktan tabir yerindeyse korkuyor. Sosyal medya siyasi konulardan magazin dünyasına kadar hemen her şeyi anında gösteriyor ve gündemden haberdar olmayı sağlıyor. Ayrıca sosyal medya sayesinde insanlar fiziksel olarak birbirlerinden uzakta yaşasalar da paylaşımları ile sanal da olsa mesafeleri aşıp beraber olabiliyorlar.  

Kaynaklar

Read More

Anlık başarılar için değil mutlak başarılar için her zaman plan, emek ve zamanı doğru yönetmeye ihtiyacımız vardır. Eğitim ve sosyal hayatınızda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçları hakkında tüm bildiklerimizi aşağıdaki yazımızda size aktarıyor olacağız.

Başarılı Bir Birey Olmak

Eğitim hayatında veya sosyal hayatta başarılı olmak, tebrik ediliyor olmak psikolojik bir ihtiyaçtır. Başarıya ulaşmanın yolu ciddi bir zamandan ve plandan geçmektedir. Özellikle okul hayatı içerisinde olan öğrencilerin bu plana sadık kalması ilerleyen zamanlarda akademik eğitimlere ve istediği mesleği yapmasına sebep olur. Gelin sizlerle eğitim ve sosyal hayatınızda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçlarını beraber inceleyelim.

Öncelikle Kısa Vadede Plan Yapın

Planlı yaşamaya başlayabileceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Tüm ihtimalleri göz önünde bulundurarak yapacağınız planlar sizleri sürpriz sona değil zaten beklediğiniz ve daha önce düşündüğünüz bir sona, yani başarılı olmanın yollarına götürecektir. Bu planları kısa vadede yapmaya başlamak için gün içinde yapmaktan sorumlu olduğunuz şeyleri bitirmeye odaklanarak başlayabilirsiniz. Örneğin ders sırasında notlar almak, okuldan sonra tekrarlarınızı yapmak, ödevlerinizi yapmak, haftalık ders programı yapmak, gerekli araştırmalarınızı tamamlamak gibi… Daha sonrasında kendinize ait zamanınızı planlayabilirsiniz. Spor saatleriniz, yemek saatleriniz, sosyal aktiviteleriniz için ayıracağınız saatleriniz ve en önemlisi uyku saatleriniz belirli olsun. Uyku başarılı olmanız için vücudunuzu ve zihninizi dinlendiren en önemli şeylerden birisidir. Kaliteli uyku her zaman sabaha mutlu uyanmak ve güne güzel başlamak demektir. Sorumluluklarınızı yerine getirebilmeniz için ihtiyacınız olan motivasyonu kaliteli bir uyku geçirerek sağlayabilirsiniz.

Hedefleriniz İçin Doğru Zamanlar Belirleyin

Eğitim hayatında başarılı olmak istiyorsanız, her zaman hedefleriniz olmalı. Hedeflerinizi gerçekleştirebilmeniz içinse zamana ihtiyacınız olduğunu asla unutmayın. Planlayın! Hedefinize gidecek olan yolda geçirdiğiniz zaman sizi hedefinize zamanında ulaşmaya katkı sağlar. Ödevlerinizi, sınav takviminizi, projelerinizi önem sırasına göre doğru zamana yerleştirmeyi unutmayın. Sınav takviminizi karşınıza alın ve size en yakın olan sınavdan konu tekrarlarını ve eksik notları çıkarmaya başlayın, daha sonrasında aynı şekilde devam edin. Bu plan sınav zamanına yakın bir zamanda yapılan tekrarların unutulmasına ve taze bir şekilde sınava girmenize katkı sağlar.

Karşılaşacağınız Olumsuz Durumlara Hazırlıklı Olun!

Hayatınızı bir düzene soktunuz, dersleriniz, sosyal hayatınız planladığınız gibi gitmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz. Unutmayın! Siz sadece kendi hayatınızı planlayarak ilerletiyorsunuz. Sizin sorumluluğunuz dışında gerçekleşen olumsuzluklara karşı hazırlıklı olun. Başarıya giden bu yolda ayağını takılacak, düşecek veya yara alacaksınız. Önemli olan bu yaşananlar doğrultusunda sizin çıkardığınız ders olmalıdır. Yaşadığınız her olumsuzluk size bir tecrübe katacak ve sizi bir adım daha ileriye atacaktır. Karşılaşacağınız olumsuz durumlara hazırlıklı olmanız sizi asla geriye atmamalı aynı zamanda ileriye itmek için bir neden olmalıdır.

Harekete Geçin ve Sabırlı Olun!

Planlarınız yapıldı, hedefleri gerektiği zamana bölündüyse şimdi tam zamanı. Harekete geçin! Hedefinize, istediğiniz üniversiteye veya istediğiniz mesleğe sahip olmanız için sabırlı olun. Kaygılarınızı ve başarısızlık korkunuzu bir köşeye bırakın. Bir işin içine girmeden size neler getireceğini bilemezsiniz. Kaygılarınız sizi her zaman geriye taşıyacağı için kaygılarınızdan kurtularak başarılı olmaya ve konulan hedefe ulaşmak için harekete geçin. Önce kendinize inanın daha sonra çevrenize de yapacağınızı inandırın. Size duyulan güven ve güç sizi daha iyi hissettirecektir. Gerekli olan motivasyonu çevrenizden de sağlayabileceksiniz.

Eğitim ve sosyal alanda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçları nı size kısaca aktarmaya ve yardımcı olmaya çalıştık.

Kendinize inandığınız sürece anlayamayacağınız ders, başarılı olamayacağınız sınav ve kazanamayacağınız üniversite yoktur. Harekete geçin! Etkili ve verimli ders çalışma yöntemleri için buraya tıklayınız.

Read More

Erken Çocuklukta Testleri Uygulamak Ne Anlama Geliyor?

Okul öncesi yıllarında çocukların değerlendirmesi, bir çocuk hakkında bilgi toplama, bilgileri gözden geçirme ve daha sonra çocuğun anlayabileceği ve elde edilen verilerden öğrenebilecek düzeyde eğitim etkinlikleri planlamak için bilgileri kullanma sürecidir. 

Değerlendirme, yüksek kaliteli olmalı ve aslında erken çocukluk programının kritik bir parçasıdır. Eğitimciler bir değerlendirme yaptığında, söz konusu çocuğun hali hazırda ne yapabildiği ve bu testlerden yola çıkarak neler yapabileceği hakkında bilgi edinmek için çocuğu sistematik olarak gözlemler. 

Okul Öncesinde Çocukları Gözlemlemek ve Dökümantasyon Neden Önemlidir?

Çocuğun çalışmasını ve bir yıl boyunca gösterdiği performansı gözlemlemek ve belgelemek, eğitimcinin çocuğun büyümesi ve gelişiminin kaydını tutmasını sağlar. Bu bilgilerle, eğitimciler her çocuk için uygun bir müfredat ve etkili kişiselleştirilmiş öğretim planlamaya başlayabilir.

Bu değerlendirme kaydı aynı zamanda ebeveynlerle paylaşmak için harika bir araçtır. Böylece çocukların okuldaki ilerlemelerini takip edebilir, çocuklarının güçlü yanlarını ve zorluklarını anlayabilir ve öğrenmeyi evlerine yaymada nasıl yardımcı olabileceklerini planlayabilirler.

Psikolojik Testler ve Değerlendirmeler Neden Önemlidir?

Değerlendirme, eğitimcilere, ebeveynlere ve ailelere, çocuğun gelişimi ve büyümesi hakkında kritik bilgiler sağlar. Uygulanan psikolojik testler;

  • Tüm gelişimsel alanlarda bir büyüme kaydı sağlar: bilişsel, fiziksel / motor, dil, sosyal-duygusal ve öğrenmeye yaklaşımlar.
  • Ek desteğe ihtiyaç duyan çocukları belirler ve müdahale veya destek hizmetlerine ihtiyaç olup olmadığına karar vermenizde yardımcı olur
  • Eğitimcilere, bir çocuk için veya aynı gelişim evresinde olan bir grup çocuk için bireyselleştirilmiş talimatlar planlamalarında yardımcı olur.
  • Bir program içindeki güçlü ve zayıf yönleri ve programın çocukların hedeflerini ve ihtiyaçlarını ne kadar iyi karşıladığına dair bilgileri belirlemenize yardımcı olur.
  • Eğitimcileri, ebeveynleri ve diğer bakım sağlayan kişileri çocuğun en iyi sonuca varması için ortak bir paydaya davet eder ve işbirliği yapmak için bir zemin hazırlar.

Psikolojik Testleri ve Diğer Değerlendirmek Yöntemlerini Mevcut Programlara Nasıl Entegre Edebiliriz?

Doğru değerlendirme araçlarını seçme süreci ve bu testleri uygulama süreçler her erken çocukluk programı için değişir. Yine de bazı prensipler ve yönergeler şöyle sıralanabilir;

  • Değerlendirici çocuğu tanır; Değerlendirmeyi yapan yetişkinin çocukla önceden var olan bir ilişkisi olmalıdır. İdeal olarak değerlendirici eğitimcidir.
  • Gözlemler süreklilik ve çeşitlilik içermelidir; Kapsamlı bir değerlendirme için, çocukların çeşitli etkinliklerinde gözlemler yapılmalı ve bir çocuğun ilerlemesini tam olarak görebilmek için bu durum bir süre devam etmelidir.

References

Read More

Sosyal bir varlık olan insanın yaşadığı çevre içerisinde kabul görmesi ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesinin yolu empati becerisine sahip olmasından geçiyor. Duygudaşlık veya eş duyum olarak da anılan empati, başkalarının duygu ve davranışlarındaki durumu anlayarak içselleştirme ve bağ kurma olarak tanımlanabilir. 

Kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyarak olaylara onun gözünden bakmak, farklı bakış açılarına değer vermeyi öğrenmeyi ve etik davranmayı sağlıyor. Aile, arkadaş, okul ve iş gibi yaşamın her alanında başarılı olmanın da ön koşulu sayılan empati kurma yetisinin çocukluk döneminde kazanıldığı düşünülüyor. 

Empati duygusu gelişmiş çocuklar kendi kararlarını bağımsız bir şekilde alabilmeleri yanında akran baskısı veya madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklara karşı güçlü kalabiliyorlar. Anne babaların çocuklarına empati becerisi kazandırma yollarını sizin için derledik. 

Empatiyi Deneyimlemesini Sağlayın

Empati deneyimlenerek öğrenilen bir duygudur. Bu nedenle çocukların empati yapabilmesi için başkalarının duygularını anlaması ve bağ kurması gereklidir. Çocuğunuz bir arkadaşıyla sorun yaşadığında onun arkadaşının üzüntüsüne odaklanmasını sağlayın ve çocuğunuzdan arkadaşını iyi hissettirecek bir şey yapmasını isteyin. Bu sayede çocuğunuz empati yaparak bir problemin üstesinden gelebilme hissini tatmış olur. 

Çocuğunuzu Dinleyin

Çocuğunuza başkalarının duygularına önem vermeyi öğretmenin en iyi yolu önce onu dinlenmektir. Çocuğunuz bir olay hakkında konuşurken onu dikkatle dinlemeli ve nasıl hissettiğini sorarak onu önemsediğinizi göstermelisiniz. Gününün nasıl geçtiğini sormak, arkadaşları ile neler yaptığı veya okulda neler öğrendiği üzerine konuşmak çocuğunuzun kendi duygularını ifade edebilmeyi öğrenmesini sağlayacaktır. 

Empati Oyunları Oynayın

Empati kazandırmanın bir yolu da rol yapılan oyunlar oynamaktır. Ortak duygulara sahip olmak empati kazanmada etkilidir. Bir kâğıda çizeceğiniz farklı yüzler ile kızgınlık, öfke, sevinç gibi farklı hisseleri tahmin edebilirsiniz. Satranç gibi karşıdaki kişinin zihninden geçenleri anlamaya yönelik oyunlar da oldukça faydalıdır. Bunlara ek olarak birlikte okuduğunuz bir kitap veya izlediğiniz çizgi film karakterlerinin duyguları hakkında konuşmak da yararlı olacaktır. 

Duyguları Tanımlayın 

Çocuklar mutluluk ve üzgün olma duygularını erken yaşlardan itibaren bilseler de kırgınlık, korku ve gerginlik gibi diğer duyguları anlamlandırma da zorluk çekebiliyorlar. Bu nedenle çocukların duygusal değişimleri öğrenebilmeleri için duygularını anlamlandırmaları sağlanmalıdır. Kendi duygularını bilen çocuklar başkalarının hisselerini de kolayca tanıyabilirler. 

Rol Model Olun

Sosyal sorumluluk projelerinde görev alarak, ihtiyacı olanlara yardım ederek veya gönüllü çalışmalara katılarak çocuğunuza rol model olabilirsiniz. Empati bir süreçten meydana geldiğinden çocuğunuz sizden öğrendiği davranışları benimseyerek ileride kendisi de yapmak isteyecektir.

Kaynaklar

Empati İle İlgili Diğer Yazılarımız;
Read More

 

Bu yaşlarda çocuklar duygularını ifade etmenin başka yollarını araştırıyor ve öğreniyor. Çünkü artık dili daha yetkin bir şekilde kullanmaya başladı. Kendini ifade ederken örneğin daha karmaşık ve açıklayıcı cümleler kullanır. Jest ve mimiklerin kullanılmasına da daha sık rastlanır.

  • Bu dönemde taklit önemli bir karakteristiktir

Okulöncesi çağında olan 4-5 yaş çocuğu diğer insanlarla sosyalleşmekten de daha büyük keyif alır; insanların etrafında olmayı sever. Bu yaşlarda arkadaşlıklar çocuklar için daha ciddi bir hal alabilir. Çocuk arkadaşları gibi olmak isteyebilir, onları taklit eder ve onların düşüncelerine daha çok önem verebilir. Arkadaşlarını taklit etmek bazı anne babalar için zorlayıcı bir hal alabilir. “benim çocuğum neden kendi gibi davranmıyor” gibi sorular ortaya çıktığında ise şunu unutmamalıyız; çocuklar taklit yoluyla öğrenirler ve etraflarındaki her şeyi taklit etmek gelişimin normal bir göstergesidir. Çocuk diğer davranışları adeta bir kıyafet gibi önce kendi üstünde dener ve olup olmadığını merak eder. 

  • Hayali arkadaşlar ve empatinin gelişimi

Hayali arkadaşlar ortaya çıkar. Başkalarıyla sosyalleşmenin ve kalabalıkları sevmenin bir getirisi olarak çocuk diğerlerinin duygularına ve hissettiklerine daha içten yaklaşır. Yani başına kötü şeyler gelen birisi için üzülür, mutlu olan birisi adına sevinebilir. Kurallara uymaya ve uzlaşmaya daha yatkındır. Bu yaşlarda kurallı oyun oynama eğilimi de artar. Ancak bireysel farklılıklar her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Ek olarak oğlan çocuklarının kız çocuklarından genellikle 6 ay geriden geldiği gerçeği de unutulmamalıdır.

  • Yetişkinlerle işbirliği

Konu yetişkinlerle işbirliğine geldiğinde ise 4-5 yaş çocuğu yardım etmeye daha isteklidir. Küçük görevleri yerine getirmekten hoşlanır. Duygularını ve davranışlarını kontrol etmesi gerektiğinde daha az yetişkin müdahalesine ihtiyaç duyar ancak hala zaman zaman talepkardır.

Oyun ve öğrenme

Her yaşta olduğu gibi bu dönemde de oyun önemli bir yere sahip. Hayal dünyası ile gerçeklik arasındaki farkı idrak etmeye bu yaşlarda başlarlar. Daha küçük çocuklar gördükleri rüyaların gerçek olduğunu zannederken, 4-5 ve 6 yaşa doğru gerçeklik algısı oluşmaya başlar. 

  • Daha gerçek sorular

Bu dönemim en belirgin özelliklerinden biri ise; daha gerçek soruların sorulmaya başlanmasıdır. Küçük yaş gruplarının yerli yersiz neden diye sormasından farklı olarak, bu yaş grubu içerisinde neden-sonuç ilişkisi barındıran sorular sorabilir. 

Bütün bunlara rağmen çocuk gelişiminde en zorlayıcı sedromlar 2-3 yaş döneminde olur. 4-5 yaş sendromu sözlüğümüze yeni girmiş bir kavramdır.

References

Read More

Okul öncesi kavramı dilimize “pre-school” kelimesinden geçmiştir. “pre- school” aynen çevirdiğimiz gibi “Okul öncesi” anlamına geliyor. Okul öncesi yıllarına literatürde erken çocukluk yılları da denmektedir.

Bir okul öncesi çocuğunun 3-4 yaşlarından itibaren kişiliği yavaş yavaş oluşmaya başlar. Kendi hoşlantıları ve tiksintileri vardır, nasıl hissettiğini ifade etmek için kelimeleri her geçen gün daha becerikli kullanmaya başlar ve bu da daha az kriz geçirdiği anlamına gelir. Zaman zaman ruh hali bir andan diğerine hızlı bir şekilde değişse de artık bu duygu durumları hakkında konuşması daha kolaydır.

Okul öncesi çocuğu duyguları tarafından yönlendirilir

3 yaşındaki bir çocuk hissettiği duyguları anlamaya başlasa da, onlar üzerinde hala çok az kontrolü vardır. Eğer gülünecek komik bir şey olursa çılgınlarca gülebilir, öte yandan bir şey onu üzerse veya öfkeli hissettirirse gözyaşlarına boğulabilir.

Bu yaşta dürtü kontrol çok fazla gelişmemiştir. Harekete geçmeye oldukça meyillidir. Örneğin, oynamak istediği oyuncak başka bir çocuktaysa gidip elinden rahatlıkta çekebilir ya da atıştırma yemesi için akşam yemeğini beklemesi gerekiyorsa kriz geçirebilir. Hazzı ve memnuniyeti ertelemek bu yaş için kolay değildir; istediği şeyi istiyordur ve de hemen o anda istiyordur.

Erken çocukluk yılları (okul öncesi yılları da denilebilir) neden bu kadar kritik?

Erken çocukluk yıllarına okul öncesi yıllar dediğimiz gibi aslında daha uygun şekilde “oyun yılları” da diyebiliriz. Hangi kültürden ve milletten olduğu fark etmeksizin her yaştan insan oyun oynamayı sever, okul öncesi yıllarda ise çocuk uyanık olduğu zamanın çoğunu oyun oynayarak geçirir. Ebeveynler okul öncesi çağında çocuklarının psikolojilerini değerlendirmeye aldıklarında kesinlikle çocuklarının ne kadar süre oyun oynadığını gözetmelidir. Çünkü sağlıklı çocuk mümkün olduğunca çok oyun oynayan çocuktur.

Oyun çocukların psikolojik gelişimi için de önemli

  Bilim insanları oyunun aslında tüm önemli gelişimsel alanlarda büyüme ve değişimi etkilediğini ve desteklediğini kanıtladı. Beş yaşından itibaren çocukların fiziksel gelişimleri koşmaya, kovalamaya ve bağımsız olarak oynamaya el verecek şekilde gelişmelidir. Bütün bun gelişimleri çocuk ancak akranlarıyla oyun oynadığı zaman edinebilir.

Çocuklar akranlarından daha çabuk öğreniyor

Gelişimsel ekolüne ait olan sosyokültürel teoriye göre çocuklar büyük motor becerilerini geliştiren yeterlilikleri yetişkin eğitiminden ve yönergelerinden ziyade, akranlarından daha çabuk ve daha kalıcı bir şekilde öğrenmektedir. Bu durum da yine oyun oynamanın önemini bir kez daha kanıtlıyor.

References

Read More

 

Fiziksel, ruhsal ve zihinsel yönlerden sağlıklı ve tutarlı bireyler yetiştirmek her şeyden önce anne-babaların davranış ve tutumlarından geçiyor. Desteklenerek büyütülen çocuklar, diğerlerine göre girişken, sorumluluklarının bilincinde olan, kendine güven duyan aktif bireyler oldukları için akademik hayatları ile iş yaşamlarında da başarılı oluyor. Ebeveynlerin nasıl destek göstereceği ise çocukların yaşlarına bağlı olarak değişiyor. Özellikle ergenlik gibi duygusal açıdan daha hassas geçen dönemde farklı yolları denemek gerekebiliyor. 

Destekleyici ebeveynlik aynı zamanda çocukların çevrelerindeki akranlarının baskısına karşı bir savunma geliştirmelerini ve duygusal açıdan dengeli olmayı öğrenebilmelerini de sağlıyor. Yazımızın devamında destekleyici ebeveyn tutumu ve davanışının nasıl olması gerektiğine birlikte bakalım. 

1. Aile İçi İletişim

Ebeveynlerin çocuklarına karşı duygularını açık bir şekilde ifade etmeleri son derece önemli. Yaptırım uygulamak yerine ılımlı bir şekilde anlaşma yollarının denenmesi gerekiyor. Bu durum sınırları belirli ancak yine de özgür olan bir ortam yaratmayı da sağlıyor. Çocukların anne babalarını rol model aldıklarını da düşünürsek ilk önce ebeveynlerin birbirlerini dinleyen ve çocuklarına öğretmek istedikleri davranışları önce kendilerinin yapması gerektiğinin bilincinde olan kişiler olması gerekiyor.

2. Birlikte Vakit Geçirmek

Çocuklarla birlikte kaliteli zaman geçirmek aile arasındaki bağları güçlendiren bir diğer ipucu olarak görülebilir. İyi bir dansçı, şarkıcı, sporcu veya sanatçı olmasanız dahi, çocuğunuzun ilgi alanına yönelik onunla sevdiği bir aktivitede birlikte bulunarak onu desteklediğinizi gösterebilirsiniz.

3. Yanında Olmak, İlgilenmek

Çocuğunuzla ilgilenmek, neler yaptığının farkında olmak ve onu umursamak desteklediğinizi göstermenin en iyi yollarından biridir. Ayrıca onun gösteri ve performanslarına katılmak, olmanız gereken yerde bulunmak, size kendisini ispat etmesine izin vermek de ebeveyn ve çocuk arasındaki duyguların güçlenmesini sağlayan bir davranıştır. 

4. Kararlarına Saygı Duymak

Lise veya üniversite seçimi gibi önemli karardan basit bir alışverişe kadar çocukların seçimlerine saygı duymak ve onlara hoşgörülü bir şekilde yaklaşmak da önemli. Onlara seçenekler sunmak, yaptığı hatalardan ders almasına izin vermek ve ortaya iyi işler çıkardığında başarısını içselleştirmesini sağlamak doğru ve sağlıklı gelişimi de beraberinde getiren yaklaşımlardandır. 

5. Dinlemek ve Cesaretlendirmek

Çocuğunuz sevdiği bir şeyden bahsetmeye başlayınca onu mutlaka dinlemelisiniz. Bu durum onu son derece mutlu edeceği gibi sizinle sevdiği şeyleri ve duygularını paylaşmaya devam etmesini de teşvik edecektir. Öte yandan zorluklarla karşılaştığında cesaret veren sözler söyleyerek baş etmeyi öğrenmesine ve güçlü kalmasına da destek olabilirsiniz.

Kaynaklar

Read More

Duygusal açıdan yoğun geçen dönemlerde kendimizi ifade ederken kelimelerin yetersiz kaldığı olabiliyor. Böyle durumlarda konuşarak ve anlatarak çözemediğimiz duygularımız sanatın yardımı ile açığa çıkarılıyor. Sanat terapisi (art theraphy) sayesinde iç dünyamızdaki düşünce ve gelgitler sanat formlarındaki sembol, metafor ve sözsüz mesajlarla anlam kazanıyor.

Sanat Terapisi Nedir?

Sanat ve terapinin birleşmesinden doğan sanat terapileri, kişilerin duygusal sağlıklarını geri kazanmaları ve yeniden sosyal bireyler haline dönüşmelerini sağlayan bir destek olarak tanımlanabilir. Yapılan her türlü sanatsal etkinlikte kişilere ait psikolojik ve duygusal alt tonlar keşfediliyor. Böylece terapiler bir iletişim yöntemi olarak sözle anlatılamayan duyguların doğal yoldan dışa vurumunu sağlıyor.

Terapilerin Faydaları

Terapilerde kişiler farklı yönlerini tanıyıp geliştirme fırsatı buluyorlar. Üstesinden gelinmede zorlanılan durumlar ile yüzleşmeyi sağlayan terapiler sonucunda kişinin özgüveni gelişiyor ve kendisine olan saygısı da artıyor. Duygusal dengenin artması aynı zamanda motive edici bir unsur olarak kişilerin hedeflerine ulaşarak başarı duygusunu tatmalarını sağlıyor.

Bedeninizi kullanmanız gereken dans gibi sanatlar, koordinasyon ve esnekliği geliştirirken sanatsal çalışmalar genel olarak konsantrasyonun gelişmesini sağlıyor. Terapilerde kazanılan yetiler sadece belli bir sorunun çözümünde değil, yaşamın her anında problemlere karşı yaklaşımları da değiştirip ve yaşam kalitesini artırıyor.

Terapilerde Hangi Sanat Dallarından Yararlanılıyor?

Sanat terapilerinin başarılı sonuçlar vermesi için sanatsal bir yeteneğin olması gerekli değildir.  Terapötik süreçler, sanatın değeriyle değil, sanatın bir araç olarak kullanılıp kişilerin duygu dünyalarına inmek için kullanılıyor. Sanat terapisiyle iyileşmek adına resim, tiyatro, hikâye anlatıcılığı, müzik, heykel, dans ve yazı gibi görsel ve performans sanatlarının her dalından faydalanılıyor.

Sanat Terapilerinin Kullanım Alanları Nelerdir?

Sanat terapileri, çocuk, ergen ve yetişkin her yaştan bireye uygulanabiliyor. Kişilerin duygularını ifade edebilmeleri yanında, bağımlılıkları yönetme, stres, kaygı, sosyal fobi veya fiziksel bir eksiklikle başa çıkma konusunda fayda sağlıyor. Sanat terapisi uygulama alanları çok fazla olmakla birlikte terapiler ile kişilerin yaptıkları sanatsal çalışmalardan yola çıkılarak duygu dünyaları analiz edilip teşhis konuluyor. Travma tedavisinde çokça yararlanılan sanat terapilerinde genellikle resimden yararlanılıyor. Kişilerin resimde kullandıkları çizgi, renk ve detaylar sorun hakkında önemli ipuçları veriyor.

Maske yapımı veya hikâye anlatıcılığı ile kişiler senaryo yazıyor, karakterler üretiyor ve bir nevi olay örgüsünü yaşayarak kendi iç dünyalarını konuşturuyorlar. Bu yöntem evlilik ve aile terapilerinde kişiler arası iletişimin sağlanmasını oldukça olumlu etkiliyor. Ayrıca kişilerin kendilerini ifade edebilmeleri kişisel gelişimleri için faydalı bir süreç meydana getiriyor.

Kaynaklar

Read More

Kişinin kendine verdiği değeri ve güveni ifade eden özgüven kavramı sosyal ilişkilerimizi, yaşam kalitemizi, okul ve iş hayatımızı derinden etkiliyor. Manevi bir ihtiyaç olan özgüven, çocukluk dönemi olan 3-4 yaşlarında oluşan bir duygu. Bu nedenle özgüveni yeterince gelişmiş çocuklar yetiştirmek her zaman ebeveynlerinden en önemli görevlerinden biri olarak görülmüştür. 

Çocukların benlik algısına sahip olmaları, kendilerini ne çok değerli ne de çok değersiz görmeyip oldukları gibi kabullenmeleri, problemlerle başa çıkabilme gücünü gösterebilmeleri ve yaşamdan zevk alabilmeleri için özgüvenli bireyler olarak yetiştirilmeleri gerekiyor. Peki, ebeveynler özgüvenli çocuklar yetiştirmek için neler yapmalılar? Gelin bu sorunun cevabına hep birlikte bakalım. 

Önemseyin

Çocuğunuzun kendini rahatça ifade etmeyi ve fikirlerinin arkasında durmayı öğrenebilmesi için her şeyden önce onun düşüncelerine önem vermeniz gerekiyor. Bir konu hakkında çocuğunuzun da fikrini alarak ve onu çözümün bir parçası olarak hissettirerek söz ve tavırlarınızla kendine güvenmesini sağlayabilirsiniz. 

Hatalardan Korkmamayı Öğretin

Çocukların ileriki yaşlarında başarısızlıktan korkmayan, risk almayı bilen cesur bireyler olmaları için başarısız olma korkusunu yenmeleri gerekiyor. Bu nedenle çocuğunuzun herkesin hata yapabileceğini; ancak önemli olanın hatalardan ders çıkarmak olduğunu öğrenmesini sağlayın. 

Beklentilerinizi Makul Tutun

Çocuğunuzun yaş ve kapasitesinden ne az ne de çok bir beklenti içerisine girmeyin. Gereğinden fazla koruyucu olmak veya çocuğu tamamen kendi haline bırakmak yerine onun yavaş yavaş kendisini geliştirmesine izin vermelisiniz. 

Cesaretlendirin

Çocuğunuz sizin isteklerinizi tam olarak karşılayamasa bile gösterdiği çaba için onu takdir edin ve her koşulda onu desteklediğinizi gösterin. Çocuğunuzun sadece başarılarına odaklanmak yerine onun neleri yapabildiğini görmeğe çalışın.

Kıyaslamayın

Çocukları kardeşleri veya arkadaşları ile kıyaslamak onları hayatlarının her anında kıskanç ve mutsuz yapacaktır. Hayat bir yarış değildir. Kıyaslamalar sadece çocukların utanç duymalarına ve kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olacaktır. 

Yeteneklerini Keşfetmesine Yardımcı Olun

Çocuğunuzun çeşitli etkinlik ve faaliyetlere katılmasını sağlayarak ilgi alanlarını bulması ve yeteneklerini keşfetmesini sağlayabilirsiniz. Farklı alanlarda başarılı olduğunu görmek çocuğunuzun sosyalleşmesini ve kendine olan güvenin artmasını sağlayacaktır.

Sorumluluk Verin

Sorumluluk duygusu ile çocuğun özgüven gelişimi birbirine bağlıdır. Çocuğunuzun kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılamayı öğrenmesi ve bağımsız bir birey olması için ona sorumluklar vermeli ve onun başarılarını takdir etmelisiniz. 

Koşulsuz Sevin

Çocuğun özgüven kazanması ve kendini güvende hissetmesi için ebeveynlerinin sevgisini ona göstermesi gerekiyor. Onun varlığından duyduğunuz mutluluğu, başarısız olsa bile ona olan sevginizin değişmeyeceğini ve her zaman onun yanında olacağınızı dile getirmeniz son derece önemli. 

Kaynaklar

Read More