Bütün ebeveynler çocuklarının hayatta başarılı olmasını ister. Bu nedenle de onlara amaçlarına nasıl ulaşabileceklerini öğretmeye çalışırlar. Onlara pek çok tavsiyede bulunur ve kaçınmaları gereken şeyleri iyice kafalarına sokmak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak son araştırmalar bu yönlendirmelerin bazılarının yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

Geleceğe değil, içinde bulunduğun ana odaklan

Çocuklarımıza genellikle geleceğe, hedeflerine odaklanmasını ve beklediği ödülü kazanmak için çalışmasını söylüyoruz. Ancak geleceğe odaklanmak çok sayıda negatif duyguyu açığa çıkarır. Sürekli en iyi notları almaya veya en iyi üniversiteye kabul almaya odaklanan bir zihin endişe ve korkuyla dolar.

Küçük stresler motivasyonu arttırsa da, uzun dönemli kronik stres sağlığımızı ve dikkat ve hafıza gibi zihinsel becerilerimizi zayıflatır. Bu nedenle ana odaklanmayı, içinde bulundukları anın tadını çıkarmayı öğrenen çocuklar hem daha iyi performans gösterir hem de daha mutlu hisseder. Üstelik, çalışmalar mutluluğun %12 daha üretken olmayı sağladığını gösteriyor.

Stresin üstüne gitmek yerine sakinleşmenin yollarını keşfet

Dersler, sosyal ortamdaki hiyerarşiler, ailelerin beklentileri, kendi hayalleri derken çocuklar gittikçe daha küçük yaşta kaygıyla tanışmaya başlıyor. Çocuklara, stresin hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğunu söylemek ne yazık ki pek işlevsel sayılmaz. Çocuklara antidepresan ilaçlar, uyku hapları, kahveyi azaltmak gibi tavsiyelerde bulunmaktansa, onlara stresli bir olayla karşılaştıklarında neler yapabileceklerini öğretmek daha doğru bir karar olacak.

Hayatımızı, yaşadıklarımızı her zaman değiştiremesek de stresli olaylar karşısında kendimizi sakinleştirmek için meditasyon, yoga, nefes teknikleri gibi birçok teknik yardımımıza koşar. Bu teknikleri çocukken deneyimlemelerini sağlamaksa, çocuğunuz için yapacağınız en iyi şeylerden biri olacak.

Sürekli meşgul olmaktansa boş zamanların tadını çıkar

Çocuklarınız için bitmek bilmeyen programlar, kurslar, planlar yapmaktan vazgeçmelisiniz. Araştırmalar, beynimizin odaklanmadığı zamanlarda muhteşem fikirler ürettiğini gösteriyor. Bu nedenle çocuğunuzu tıklım tıklım bir program çizmektense, onlara boş zaman verin. Bırakın, evde boş otururken kendi eğlenceli ve yaratıcı oyunlarını üretsinler.

Üstelik böyle zamanlarda çocuğunuzun ilgi ve becerilerini keşfetmeniz çok daha kolaylaşır. Çünkü kendi haline kalan çocuğunuz büyük olasılıkla yapmaktan en çok keyif aldığı şeye yönelir.

Read More

Yılın dört mevsimi öğrenciler ve profesyoneller için farklı sınavlarla, stresli hale geliyor. Üniversite sınavı, hazırlık atlama / proficiency sınavı, ALES, TOEFL, SAT… sınavların sonu gelmiyor desek pek yanlış olmaz. Bu sınavlar beraberinde hayatınıza ciddi ölçüde stres getirebilir. Böyle zamanlarda özgüveninizi arttırmak ve stresinizi azaltmak için biraz kontrolü elinize almanız gerekir.

Sınav stresi her yaştan pek çok öğrencinin deneyimlediği bir duygudur. Genellikle öğrencinin kendini yetersiz hissetmesi, çarpıntı, panik gibi duygularla ortaya çıkar ve öğrencinin performansını olumsuz yönde etkiler. Neyse ki, sınav stresi üstesinden gelinemez bir sorun değil. Şimdi, bakalım sınav stresinden kurtulmak için neler yapabiliriz?

Yalnız olmadığınızı bilin

Bu sınava yalnızca siz girmiyorsunuz. Yani, içinde bulunduğunuz stresli durumu yaşayan pek çok öğrenci var. Sınav dönemini görece daha stresli geçirenler, genellikle sınavın başında hissettikleri yoğun stresle soruların hiçbirini anlayamadığını söylüyor. İyi haber, stresleri biraz olsun azaldığında sorular bir anlama gelmeye başlıyorlar ve soruları cevaplamaya koyuluyorlar. Bu durum size de tanıdık geliyorsa, yalnız olmadığınızı unutmayın!

İşinize odaklanın

Odaklanmakta zorlanıyorsanız en sevdiğiniz konudan başlayın. Böylece yapabildiğinizi gördükçe daha çok rahatlayacaksınız ve kötü olduğunuzu düşündüğünüz konular için motivasyonunuz artacak. Sınav öncesinde çalışmalarınız arasına günde 10 dakikalık meditasyonlar ekleyerek, heyecanınızı yönetmenin yollarını öğrenebilirsiniz. Bu sınav anında büyük bir kurtarıcıya dönüşecek.

Sizi strese sokan şeyi keşfedin

Sınav öncesinde ve sınav sırasında stresli hissettiğiniz zaman aklınızdan geçen düşünceleri fark edin. İçinizdeki ses size neler söylüyor? Stresinizin seviyesini arttıran iç konuşmalarınız neler? Bununla ilgili farkındalığınızı arttırdığınız zaman içinizdeki bu sese vereceğiniz makul cevaplar olduğunu göreceksiniz. Örneğin; içinizdeki ses size başarısız olacağınızı söylüyorsa ona bu sınav için ne kadar çok çalıştığınızı hatırlatabilirsiniz.

Stresin her türünden kurtulmaya çalışmayın

Stresin motivasyon arttırıcı özelliğini daha önce duymuş olabilirsiniz. Bu tamamen doğru! Düşük ya da orta seviyede stres, işinizi daha etkin ve hızlı tamamlamanızı ve performansınızı geliştirmenize yardımcı olur. Diğer taraftan; okuduklarınıza odaklanmanızı zorlaştıracak, nefesinizi düzensiz hale getirecek ve performansınızı düşürecek seviyedeki stresi içinizden atmanız gerekir.

Read More

Zeka testlerinde yüksek puan ortalamasına sahip çocuklar, genel olarak yalnızca akademik başarı değil, hayatın her alanında daha yüksek bir başarı çıtasına sahip. Ancak bunun sebebinin, tek başına yüksek zeka olduğunu söyleyemeyiz. Çocuklar için zeka testlerinde, akademik başarının habercisi genellikle yüksek motivasyon oluyor.

Yapılan son araştırmalar, motivasyonun zeka testlerinde başarıyı direkt etkilediğini ortaya çıkardı. Örneğin, sınav sonunda başarılı olanlara ödül sözü verildiğinde, kişilerin önemli ölçüde daha yüksek bir puan aldığı gözlendi. Bir diğer araştırmada yaş ortalaması 12,5 olan 500 çocuğun zeka testi sırasındaki motivasyonlarının düştüğünü gösteren esneme, masaya başını koyma, etrafı izleme hareketleri incelendi. Bir analiz yapabilmek için bu çocuklarla ortalama 24 yaşına geldiklerinde tekrar görüşüldü. Sonuç, zekanın önemli etkisinin yanı sıra motivasyonun alınan eğitimin süresi ve iş bulma açısından %84 oranında etkili olduğunu ortaya koydu.

Başlıkta sorduğumuz soruya net bir cevap vermemiz gerekirse, çocuklar için zeka testleri akademik başarı hakkında bize bazı ipuçları verir. Akademik başarının yanı sıra hayat boyu başarıya dair önbilgi de sunabilir.

Çocuğunuzun akademik başarı için doğru yönlendirin

Yapılan araştırmalarda da ortaya çıktığı gibi, çocuğunuzun yüksek zekasının tek başına bir başarı garantörü olmadığını unutmayın. Aynı şekilde, düşük zeka testi sonucu da başarısız olacağı anlamına gelmez. Önemli olan; çocuğunuzu akademik başarı için doğru yönlendirmeniz ve süreç boyunca motivasyonunu arttırmasına destek olmanız.

Bunun için zeka testlerine giren çocuklarınızın sonuçlarını bir puan olarak değerlendirmekle kalmayıp, profesyonel bir analizinin çıkarılmasını sağlayın. Böylece çocuğunuzun güçlü ve güçsüz yönlerini keşfetmekle kalmayıp, yola nasıl devam etmesi gerektiğini öğrenebilirsiniz.

Çocuğunuzun motivasyonunu arttıran yolu keşfedin

Motivasyonun artmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri, onu cesaretlendirecek doğru akademik planın hazırlanmasıdır. Her bir çocuk farklı becerilere ve özelliklere sahiptir. Bu nedenle çocuğunuzu, genel bilgiler çerçevesinde çalışmaya zorlayarak onu yormayın. Bu yorgunluk beraberinde motivasyonu düşürür ve akademik başarısının önünde büyük bir engel oluşturur. Bunun yerine, zeka testlerinin sonucuna göre öğrenmekten zevk almasını sağladığınız zaman, motivasyonunu büyük oranda arttırmasına yardımcı olursunuz.

Read More

Başarı ve mutluluk gibi duygu durumumuz üzerinde önemli etkisi olan kavramlar, günümüzde son derece somut çerçeveler dahilinde tanımlanabiliyor. Çevremizde gerçekleşen olaylar, geçmişten gelen bilgiler bu tanımları içselleştirmemizde önemli bir rol oynuyor. Bu durumda, yaştan ya da durumdan bağımsız olarak biz de kendimizi içselleştirdiğimiz tanımlara göre eleştiriyoruz.

Belli ölçüde özeleştiri, çocukların ya da yetişkinlerin kendi davranışlarını değerlendirmesinde ve şekillendirmesinde olumlu bir etki yaratıyor. Diğer taraftan, önyargıya dönüşen bilgiler, zaman zaman kendimizi acımasızca eleştirmemize de ortam yaratabiliyor. İşte bu tür bir özeleştiri, başarıyı desteklemek yerine kaygı, endişe, korku gibi olumsuz olarak kategorize edebileceğimiz duygu durumlarına yol açıyor.

Çocukların kendini sevmeyi öğrenmesi çok önemli

Çocuklar başta olmak üzere tüm insanların kendisiyle kurduğu ilişki, tıpkı çevresindekilerle kurduğu ilişki gibi çok önemli. Bunun için anne ve babaların çocuklarına eleştirel yaklaşırken kendilerini yetersiz ve hatta suçlu hissettirecek şekilde davranmaması gerekiyor. Sürekli olarak yanlış bir şey yaptığını düşünen çocuk, sonunda kafasında bir genellemeye giderek başarısız biri olduğu kanaatine varma eğiliminde olur. Bu da kendine olan güvenini azaltır.

Peki, çocuklarınıza kendini sevmeyi nasıl öğretebilirsiniz? İçselleştirilmiş negatif deneyimler, kişilerin kendini eleştirirken acımasızlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, mindfulness bütün bir bakış açısını değiştirmeye yardımcı olabilir. Yanlış bir şey yapıldıysa buna doğru demek yerine, insanların bazen hata yapabileceğinden ve bunun son derece doğal olduğundan bahsedebilirsiniz. Yapılan hatanın bir kişiyi tanımlamayacağını, yalnızca bir yaşantı olduğunu çocuğunuza en iyi şekilde anlatmalısınız.

Başarı ile kendini sevmek arasındaki ilişki

Geçen haftaki yazımızda motivasyonun başarıya olan etkisinden bahsetmiştik. İşte, kendini sevmek direkt olarak motivasyonu etkilediği için başarıya da destek olur. Kendini sevmek için, kişinin kendini belli bir ölçüde eleştirmesi ve olumlu ya da olumsuz yönlerini keşfetmesi gerekiyor. Olumsuz yönlerine karşılık, olumlu yönlerinden duyacağı memnuniyet kişinin kendine dönük sevgisini arttırıyor. Bu da başarılı olabileceğine dair inancını güçlendiriyor.

Kendine güvenen, daha iyisini yapabileceğini ve hak ettiğini düşünen çocuklar potansiyellerini sonuna kadar kullanma eğiliminde oluyor. Böylece, dozunda özeleştiri ve kendini sevmek sonunda çocukları – kendi tanımları çerçevesinde – başarılı birer yetişkin haline getiriyor.

Read More

Kariyer planlaması için üniversiteden mezun olmayı beklemek son derece yaygın olsa da, başarılı kariyer planı için çok daha erken harekete geçmek gerekiyor. Yeni mezunlar, özellikle daha önce staj yapmamış ve iş hayatıyla ilgili kafa yormamışsa zorlu bir süreç geçirebiliyor. Diğer taraftan 6 yaşından itibaren uygulanan testler sayesinde yeteneklerini keşfetmiş ve eğitiminden başlamak üzere geleceğini bu yeteneklere uygun olarak planlamış kişiler hızla başarıya ulaşıyor.

Kariyer danışmanlığı genel olarak, bir kişinin hayattaki amaçlarını, neyi neden yapmak istediğini saptamasına destek oluyor. Böylece hedef ve beklentiler belirlenerek, buna uygun bir rota çiziliyor. Bu aşamada kişinin yaşadığı yer veya yaşamak istediği yer, iş hayatına atılacağı döneme dair beklentiler göz önünde bulundurularak profesyonel hizmet veriliyor.

Küreselleşme ve teknolojinin gelişimi belirleyici olabiliyor

Kişilerin kariyer planını yaparken, küreselleşen dünyada meslek seçimi çok daha zor hale geldi. Üstelik teknolojinin büyük bir hızla gelişmesi de alternatifleri büyük ölçüde arttırırken karar sürecini zorlaştırabiliyor. Önceden doktor, mühendis, öğretmen gibi daha geniş kapsamlı olarak ele alınan meslekler bugün 3B yazıcının devreye girmesiyle farklılaşan tıp dünyası, yaratıcılık ile birlikte zenginleşen mühendislik çalışmaları ve envaı çeşit bilginin aktarılmasını içeren eğitim sektörü ile karşı karşıyayız.

Özelleşen ve belli alanlar çevresinde çeşitlenen mesleklerin ortaya çıkmasıyla kişilerin kendine en uygun kariyeri keşfetmesi için profesyonel desteğe duyulan ihtiyaç da arttı.

 

Kariyer danışmanlığı neden önemlidir?

En doğru işi, en doğru şirketi – ya da girişimi – belirlemek için kişisel gelişimi destekleyen kariyer danışmanlığı için başvuru yaptığınızda ilgi alanlarınız, becerileriniz, eğilimleriniz ve ihtiyaçlarınız analiz edilir. Danışmanlık dahilinde girdiğiniz test verileri, puan olarak değil sosyo-ekonomik ve kültürel çevreniz de göz önünde bulundurularak uzmanların yorumlaması ile rapor edilir. Buna stratejik yetenek yönetimi denir.

Yetenekleriniz belirlendikten sonra bu yeteneklerle en iyi geleceği kurgulamanız için çalışmalar başlar. Başta WISC-V olmak üzere 8 ayrı testin sunduğu bilgiler tamamen size özeldir ve sonucunda da sadece size özel bir kariyer planı hazırlanır. Tüme varım yöntemi uygulanarak belirlenen kariyer planı, kişisel beklentilerinizi karşılayarak mutlu ve başarılı bir mesleki ya da akademik kariyeriniz olmasını destekler.

Read More

Yaratıcılık içinde yaşadığımız dönemde hiç olmadığı kadar büyük bir öneme sahip. Bütün meslekler, yaratıcı bir hale getirildiğinde başarılı sonuçlar veriyor, teknoloji en iyi ürünlerini teknik ekipman ve bilginin yanı sıra yaratıcılıkla güçlendirildiğinde veriyor. Bu nedenle, çocuğunuz büyüdüğü zaman ne olursa olsun yaratıcı olmaya belki şimdiden bile fazla ihtiyaç duyacak.

Peki, çocuğunuzun daha yaratıcı olması için onu nasıl desteklemeniz gerekiyor?

Hatalar Yapın

Hata yapmaktan korkan çocukların yaratıcı düşünmesi oldukça zordur. Çocuğunuz, hata yaparak sizi hayal kırıklığına uğratmamak için yaratıcı şeyler denemeyi bırakabilir. Bunu hissettiğiniz zaman ekstra çaba sarf edin ve kendiniz de hatalarınızı açıkça dile getirerek bunun utanılacak ya da korkulacak bir yanı olmadığını fark etmesini sağlayın.

Çabaları İçin Övün

Çocukları övmek biraz çelişkili bir konu, çünkü onları motive ettiği kadar iç motivasyonlarını bulmalarını engelleyebiliyor. Bu nedenle, dengeli bir şekilde çocuklarınızı övmeniz gerekiyor. Ona cesaret verin ama onu motive eden tek şeyin de sizden alacağı övgü olmamasını sağlayın.

Açık Fikirli Olun

Çocuğunuzu bağımsız düşünmeye teşvik etmek için ona bazı seçenekler sunun. Zaman zaman kuralları aşmasına izin verin. Sürekli olmadıkça, yemekten önce pasta yemek ya da mutfakta size yardım ederken ortalığı dağıtmak gibi.

Yaratıcı Bir Model Oluşturun

Çocuklarınız sizi taklit ederler. Bundan kaçış şansınız yok gibi gözüküyor. Bu nedenle siz de zevk aldığınız yaratıcı işleri ve zamanları onunla paylaşın. Yemek yapmak mı, şarkı söylemek mi, dans etmek mi? Her ne yapmaktan hoşlanıyorsanız, bunu zevk alarak yaptığınızı görmesini sağlayın.

Kendi Kendine Çalışmasına İzin Verin

Çocuğunuzun aktivite ya da boş zaman saatlerinin tamamını kontrol altına almaya çalışmayın. Zaman zaman bir adım geri çekilin ve kendi zamanını yönetmesi, istediği resmi çizmesi ya da istediği yazıyı yazmasına izin verin. (Elbette belli bir denetim dahilinde.)

Yaratıcılık Zamanları İçin Vakit Ayırın

Yaratıcı olmak, dağınık bir iş yapmak anlamına gelmez. Yaratıcı işler çıkarmak için belli bir program hazırlamak ve sistemli bir şekilde yaratıcı düşünmeye zaman ayırmak çocuğunuzun yaratıcılığını geliştirir.

Ekran Karşısında Geçen Zamanı Azaltın

Bunu çok sık duyduğunuzu tahmin edebiliyoruz. Ancak tekrar etmekte fayda var. Videolar ya da çizgi film izlenen saati çizim yapmak, pasta yapmak, bloklardan şehirler yapmak için kullanabilirsiniz. Bu size de iyi gelecek!

Read More

Çocukların bilişsel ve zihinsel gelişimi ile bedensel gelişimi birlikte devam ediyor. Bu nedenle okul eğitiminin yanı sıra bedensel gelişimi destekleyecek bir aktivite çocuğunuz için büyük önem taşıyor. Bu aşamada anne ve babalar çocukları için en uygun spor dalını seçmekte bazen zorlanabilir. Peki, ne yapmak gerekir?

Çocuğunuzun farklı spor dallarıyla tanışmasını sağlayın

Bunun için çocuğunuzu her hafta farklı bir kursa götürmeniz gerekmiyor. Bunun yerine televizyonda spor müsabakalarını izletebilir ya da canlı maç izlemeye götürebilirsiniz. Daha sonra izlediğiniz spor dalıyla ilgili neleri sevip neleri sevmediği üzerine kısa bir sohbet edebilirsiniz.

Seçimlerini hangi yönde yaptığını anlamak için onu dikkatlice dinlemeniz gerekiyor. Oyuncular ya da stratejiler üzerine konuşmayı biraz daha detaylandırmaya çalışın ve onu en çok heyecanlandıran spor dalını keşfetmeye çalışın.

Tercihlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olun

Bazı çocuklar futbol, basketbol gibi takım olarak birlikte oynanan sporlardan daha fazla zevk alırken bazıları yüzme, tenis gibi birlikte yapılmasa da bir farklı anlamlarda ortaklık kurulan oyunlardan hoşlanır. Diğer taraftan bisiklet, cimnastik gibi çok daha bireysel sporlar da ilgisini çekiyor olabilir.

Vücut tipine göre çocuklarınızı sınırlandırmak yerine onların tercihleri üzerinden bir yol haritası çizin. İstediği şeyler yapmasına yardımcı olarak başarılı olması için yapabileceğiniz en iyi şeyi yapmış olacaksınız. Yalnızca sağlık kontrolünden geçerek onu kısıtlayacak ya da dikkat etmesi gereken şeyler olup olmadığını öğrenmenizde fayda var.

Onu teşvik edecek bir yol haritası çizin

Çocuğunuz ciddi anlamda bir sporla ilgilenmek için yeterince motive değilse, küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Örneğin bisiklet, paten veya trambolin iyi bir başlangıç olabilir. Üstelik, ona eşlik ederek spor yapmayı daha çok sevmesine yardımcı olabilirsiniz.

Kendinizi ve çocuğunuzu popüler ve yaygın spor dallarıyla kısıtlamayın. Sık karşılaşmadığınız bir spor yapmak istese dahi onu desteklemek için elinizden geleni yapın. Günümüzde bale yapmak isteyen erkekler ve futbol oynamak isteyen kızlar hala kısıtlanmaya devam ediyor. Çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesi için diğer insanların değil, onun isteklerini ve beklentilerini dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor.

Read More

Çocukların öğrenme sürecinde bedenlerini kullanması, hedeften uzaklaştıklarını düşündürse de aslında önemli derecede olumlu etki yaratıyor. Yapılan araştırmalar, matematiksel hikaye anlatımında bedenlerini kullandıkları zaman çocukların farklı bakış açıları kazandığını ortaya koyuyor. Araştırma kapsamında bir grup öğrenci verilen problemi sesli okurken diğer grup okurken problemdeki hikayeyi canlandırdı.

Soru şuydu: iki hipopotam ve iki timsah bir hayvanat bahçesindedir. Hayvanat bahçesinin görevlisi hepsini aynı zamanda beslemektedir. Her bir hipopotama yedi balık verir. Timsahlara ise dört balık verir. Görevlinin hayvanları beslemek için kaç balığa ihtiyacı vardır?

Problemi sadece okuyan öğrencilerin çoğu ‘on bir’ cevabını verirler. Çünkü sorudaki ‘her bir’ ifadesini kaçırmışlardır. Hikayeyi canlandıranlar ise tüm detayları kolayca fark eder.

Akademik beceriler insan evrimi için çok yeni

Durumun daha detaylı bir açıklaması var. Günümüz dünyasında başarılı olmak için gerekli olan akademik beceriler, insan evrimi açısından insan beyninin yeni tanıştığı özelliklerdir. Nörobilimcilerin bulgularına göre, beynin öğrenmeyle ilgili kısmının temel bedensel fonksiyonları kontrol eden kısımla aynı. Bu çalışmalar, insan vücudu, çevresel etkenler ve öğrenme süreci arasındaki bağlantıya ışık tutuyor.

Maria Montessori, The Secret of Childhood (1936) adlı kitabında şöyle yazar: Hareket ya da fiziksel aktivite, dışarıdan alınan etkilere dayanan entelektüel gelişim için temel faktörlerden biridir. Hareket aracılığıyla, dış dünyayla iletişime geçeriz ve bu iletişim sayesinde soyut fikirleri bile algılayabiliriz.”

Doğada geçirilen zaman odaklanmayı kolaylaştırıyor

Çocuklar dünyayı keşfederken hareket ettikçe, dokunma yoluyla öğrenirler. Erken iki elin de kullanılmasını gerektiren eğitim, sağ ve sol beyin hemisferleri arasındaki hızlı iletişimi kolaylaştıran korpus kallosumun dayanıklılığı ile korelasyon kurar. Bir elin kullanılması ve beyindeki hızlı iletişim arasındaki bu bağlantı, müzik çalmayı öğrenmenin genellikle matematik yeteneği ile ilişkilendirilmesini bir mantığa dayandırır.

Çocukları ellerini kullanmaya teşvik etmek, öğrenme deneyimlerini güçlendirir. Elleri kullanmanın yanı sıra, sadece okumaktansa mimiklerle canlandırma yapmak da öğrenmeyi olumlu yönde etkiler.

Diğer taraftan öğrenmenin gerçekleştiği mekanın da önemi ortaya çıktı. Genel olarak doğada olduğumuz zaman yönlendirilmiş dikkatimiz, dinlenmeye ve tazelenmeye fırsat bulur. Bu da odaklanmayı yorgun bir kasa benzetebileceğimiz için büyük önem taşır. Bir araştırma kapsamında bir grup öğrenciden şehir içinde bir yürüyüş yapması istenirken, diğer bir gruptan doğa içinde yürüyüş yapmaları istenir. Sonuç olarak, geri döndüklerinde doğa yürüyüşçüleri, odaklanma konusunda çok daha iyi bir performans gösterir.

Read More

Mindfulness hepimiz için çok önemli bir pratik olarak, içinde bulunduğumuz anın farkında olmamızı sağlar. Böylece içgüdüsel tepkilerdense, tercih edilen ve makul tepkiler vermemiz mümkün hale gelir.

Çocuklar da Mindfulness ’ın yararlarından azade değil. Yapılan bir takım araştırmalar, mindfulness yöntemiyle çocukların dikkatini toplamak, sakinleşmek ve daha iyi kararlar vermek gibi becerilerini geliştirdiğini ortaya çıkarıyor. Peki çocuklarımıza mindfulness pratiği kazandırmak için neler yapabiliriz?

Kendi Mindfulness pratiğinizi oluşturun

Hiç dans etmemişseniz çocuğunuza bale öğretmeniz çok zor. Aynı şekilde çocuğunuza mindfulness öğretmek için kendinizin de bunu deneyimliyor olması gerekiyor. Günlük 10 dakikalık kısa meditasyon pratikleriyle başlayabilir ve kendi yönteminizi keşfedebilirsiniz.

Mindfulness’ı basitçe açıklayın

Mindfulness özellikle küçük çocuklar için anlaşılması zor bir kelime. Bu nedenle, çocuğunuz kelime dağarcığını göz önünde bulundurarak, sadece farkındalık olarak bile açıklayabilirsiniz. Biraz daha detaya inmek içinse duygularımızı, düşüncelerimizi, bedensel hissiyatlarımızı ve etrafımızda olan şeyleri, tam da şu an neler olduğunu fark etmemize yardımcı olduğunu söyleyebilirsiniz.

Müzik eşliğinde başlayın

Mindfulness pratiği süresince bir sese odaklanmak dikkati toplamak için ideal bir yöntemdir. Çeşitli çanlar, bir zil ya da belki yardımcı olacak bir uygulama kullanarak uygun bir ses yaratabilirsiniz. Çocuğunuza bu sesi duyduğu zaman ses tamamen yok olana kadar onu dinlemesini söyleyin. Bu genellikle 30 saniye civarında bir zaman alır.

Nefes pratiklerinde yol gösterin

Çocuklar için nefes pratiklerine uyum sağlamak oldukça zordur. Bunun için çocuğunuzun yere uzanmasını isteyin ve bir oyuncak alıp karnına yerleştirin. Nefes alıp verdikçe oyuncağın yükselip alçalışını izlemesini sağlayın.

Farkındalık yürüyüşleri yapın

Mindfulness çevrenizde olup bitenleri fark etmenizi sağlar. Bu pratiği edinmesi için çocuğunuzla birlikte farkındalık yürüyüşlerine çıkın. Mahallenizde ya da bir parkta tamamen sessiz bir yürüyüş yapın ve duyduğunuz sesleri dinleyin. Belki uzaktan gelen çocuk sesleri, belki kuş sesleri, belki de araba sesleri. Bunları ayrı ayrı dinleyin.

Her şeyin ötesinde basit ve eğlenceli bir seviyede tutmaya çalışın. Böylece çocuğunuzun mindfulness pratiğini sevmesini ve bunu deneyimlemek için gönüllü olmasını sağlayabilirsiniz.

Read More

Romantik akım, peşine düştüğü bireysel duygu ve düşüncenin gücü için yönünü doğaya çevirir. Özgür zihin ve yaratıcılığın; doğanın uyandırdığı duygularda, akılcı ve kurallar çerçevesinde bir bakış açısındansa el değmemiş doğada bulunabileceğine dair inanışın tarihi son derece uzun bir geçmişe dayanır.

Bugün, insanların büyük çoğunluğunun kapalı alanlarda ve online bir hayat yaşadığı düşünüldüğünde bu konuya bir kez daha vurgu yapmak gerekiyor. Son çalışmalar da beynimizin ve bedenimizin sağlıklı kalması için doğayla daha yakın ilişkide olmamız gerektiğini ortaya koyuyor.

Doğada olmak beynimizi ve vücudumuzu olumlu etkiliyor

Doğanın en önemli katkıları arasında anksiyete, saplantılar, stres gibi hayatı zorlaştıran durumları azaltması sayılabilir. Bu sayede kendimizi gerçekleştirmemizi, yaratıcılığımızı geliştirmemizi ve insanlarla kurduğumuz ilişkileri güçlendirmemizi sağlıyor.

Utah Üniversitesi’nden araştırmacı David Strayer, “İnsanlar, Thoreau’dan John Muir’e, diğer birçok yazara kadar geçen 100’lerce yıl boyunca doğadaki derin deneyimlerini tartışıyorlar,” diyor. “Şimdi ise beyinde ve vücutta değişiklikler yarattığını görüyoruz ve bu da doğayla etkileşime girdiğimizde fiziksel ve zihinsel olarak daha sağlıklı olduğumuzu gösteriyor,” diye devam ediyor.

Bu sonuçlara göre doğanın sağlığımızı koruduğu ortaya çıksa da, insanların- özellikle de çocukların – kapalı alanlarda çok daha fazla zaman harcadıkları bir dönemde yaşıyoruz. Doğanın beynimizi nasıl geliştirdiğine ilişkin bulgular, gerek doğal gerekse kentsel alanların korunması çağrısını destekliyor. Çünkü, bir şekilde, doğada daha fazla zaman geçirmemiz gerekiyor.

Yapılan bir araştırma kapsamında, kentsel bir ortamda ve doğal bir ortamda yürüyen katılımcılar, yürüyüş sonrasında azalmış ruminasyon göstermişler. Ayrıca beynin depresyon ve kaygı ile ilgili bölgesi olan subgenual prefrontal kortekste aktivitenin arttığını gösterdiler. Bu bulgular, doğanın ruh hali üzerinde önemli etkileri olduğunu fiziksel olarak da gösteriyor.

Teknolojiyi kullanırken bilişsel süreçlerimizin farkında olmamız gerekiyor

Bugün, dikkatimizi çekmek için tasarlanmış ve her yerde bulunan teknolojiyle yaşıyoruz. Ancak pek çok bilim insanı beynimizin bu tür bilgi bombardımanı için yapılmadığına ve normal, sağlıklı bir duruma geri dönmek için “zihin onarımı” gerektiren zihinsel yorgunluk, aşırılık ve tükenmişliğe yol açabileceğine inanıyor.

Buna karşılık, doğada olmanın, yaratıcılığa ve problem çözmeye daha açık olmamıza yardımcı olabilecek dikkat devrelerini yenilediğini düşünülüyor. Strayer’e göre, “Cep telefonu ile konuşurken, yazı yazarken, fotoğraf çekerken veya cep telefonunuzla yapabileceğiniz diğer şeyler sırasında, prefrontal kortekse dokunarak bilişsel kaynaklarda azalmaya neden oluyoruz.”

Read More